
Ben daha ne olduğunu anlayamadan sırtımı duvara yaslanmış bir şekilde buldum. Birisi bana sım sıkı sarılıyordu...
Kokladım, kokusu iliklerime kadar iyi hissettiriyordu. Kokunun sarhoşluğuyla tam kendimi kaybedecektim ki, silkelenip kendime geldim. Geri çekilmek istedim ama sırtım zaten duvardaydı. Ellerimle itmeye çalışsamda nafile öyle sıkı sarılıyordu ki kendimden ayıramıyordum onu... Kokunun sarhoşluğuyla zaten gücümde kalmamıştı.
Hafifçe sırtından parmağımla dürterek; "Heyy ne yapıyorsunuz acaba Mustafa bey?"
Diye sordum.
Daha çok kendine çekip daha sıkı sarıldı. Kendimden her ne kadar geçmek istesemde, kendimi bırakmadım..
"Sana diyorum bir bak bana..."
Hafifçe geri çekildi ama kollarıyla beni hala sarmaya devam ediyordu.
"He söyle" dedi sarhoş gibi..
"Ne yapıyorsun bu nerden çıktı?" Dedim anlamaya çalışır şekilde.
Bir yandan kendinden geçmiş bir yandan da yüzümü hayran hayran seyrediyordu...
Hafifçe kulağıma yaklaştı, " Bul beni, demiştin, bende seni buldum" diye fısıldadı.
O bana öyle yaklaştığında benimde kafam duman olmuş gibi iyice sarhoş gibi oluyordum.
" Hm demek öyle..." dedim ufaktan saçımla oynarken...
Bu hareketimi görünce kendine gelmiş olacak ki, çaktırmadan gülümseyip geri çekildi...
"Derdim deee... Geldin sen beni buldun tabi orası ayrı..." diyerek güya demin ki cümlesini düzeltti.
Alaycı bakışımla şöyle bir göz gezdirdim yüzünde.
"Şov yapma, sen beni buldun."
" O gün..." dedi ellerini saçlarımda gezdirirken, "O gün sen beni ilk bulduğunda olmuştu da, ben yapınca mı olmadı?" Diyerek saçlarımda elini gezdirmeye devam etti. Elini gezdirirken, aşık aşık elinin olduğu yere bakıyordu. Her hücreme böyle hayranlıkla bakmayı nasıl başarabiliyordu?
Tam bir serseri gibiydi. Zaten serseri seviyorum, bunu o kadar iyi biliyor ki, puşt. Hadi biliyor, bir de başarıyorda... Allah'ım sabır ver...
Hem saçımla oynuyor, hem oynadığı yere hayranlıkla bakıyordu. Ses tonunu sakin ve sessiz kullanıp beni delirtiyordu. Onun bu halleri beni iyice benden alıyordu.
Bende onun yüzüne kaptırmış bir şekilde seyrederken, birden Mustafayı göğüs yerindeki gömleğinden sıkıca tutup benim olduğum yere çevirip duvara yasladım.
Afallamıştı. Gözlerinin içi daha çok parıldamaya başladı. Bu hareketimden fazlasıyla etkilenmişti.
Hiç duruşumu bozmadan kulağına yaklaştım.
"Evet ben yapınca oluyor..." dedim. Asıl kontrolün kimde olduğunu göstermek istercesine.
İki aşık olduk diye kimseye böyle ego yapmasına izin veremezdim.
Daha doğrusu vermemeye çalışıyordum. Mustafa belimi sıkıca kavradı ve sert bir şekilde çekip duvara yaslayıp benim yerime şimdide o geçmişti. Nutkum tutulmuştu. Genelde hep son sözü ben söylerim ve üstüne eklenilmezdi. Bunu hiç beklemiyordum. Kalbim iyice hızla atmaya başladı. Sakin hareketlerle enseme doğru yaklaştı. Önce orda derin bir nefes aldı. Tüylerim ürperiyordu...
Sonra usulca kulağıma fısıldadı...
"Sen öyle san.."
Kendimden geçmiş olduğum halden anında çıkıp gözlerimi açtım. Demek öyle Mustafa bey...
Hafifçe midesine yumruk attım. 'Aah' diye birden irkilip geri çekildi.
"Ne yapıyorsun be deli?" Diyerek gülmeye başladı. Belli bu da hoşuna gitmişti.
Psikopat mıdır nedir, acıdan besleniyor heralde sadist.
Neyse çok sert vurmamıştım zaten, çok kibarcaydı...
"Senin canın oyun mu istiyor?"
" Hayır seni istiyor. Söyle hadi sevgilim olmayı kabul ettin dimi? "
" He he aynen sen öyle san..." dedim hızla kapının önüne geçerek.
Kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Kollarını göğüsünün altına bağlamış omuzuyla duvara yaslanmıştı.
Omuzları zaten kastan şişik olduğu taaa arşualadan görünüyordu, birde şimdi iyice belli oldu. Hoş beni zaten pek ilgilendirmez orası ayrı da...
"Sende öyle sansan?" Dedi puşt puşt sırıtarak..
"Yemezler gülüm, yemezler..."
Bu sırada zilin sesini duymuştum.
"Sen oyun istiyorsun anlaşıldı, ben sana oyunun en alasını oynatacağım merak etme sen." Diyerek gülümseyip kapı kulbunu tuttum.
"Ben çıktıktan iki dakika sonra çık, anlaşılmasın." Diyerek kapıyı açmak için kulbu bastırdım. Kapı açılmıyordu. Hızlıca tektar bastırıp bıraktım, yok. Tekrar hızlı hızlı denerken, " Mustafa bir şey yap, kaldık burdaa!"
Diye söylenirken neden cevap vermiyor diye bir hışımla Mustafaya döndüm. Elinde kapının anahtarı vardı ve anahtarın ipinden tutmuş sallıyordu.
Kapının kulbunu bırakıp, "Ver şunu hadi, oyun bitti."
" He he sen öyle san..."
Gülmeye başladım.
"Bak aç şunu bana sinir gelmeye başladı."
" Alabiliyorsan al, sen aç." Dedi anahtarı yukarı doğru kaldırarak.
"Alamaz mıyım zannediyorsun?"
" Alamazsın."
Gülmeye başlamıştım. Sinirlerim gerçekten alt üst olmuştu. İçim gıcıklanıyordu. Biri benim dediğimi yapmayacak he ahahahaha... ve benimle böyle konuşacak... hahahaa...
İçimden söyleniyor, dışımdan gülüyordum...
"Gül gül komik olan ne acaba?"
Diye sorunca iyice kahkahayı bastım. İstesem şuan onu yere serer, elinde ki anahtarı alırdım. Ama sonra ayrılır mıydık yoksa benden kaçar mıydı? Orasını bilemem... Ama tek bildiğim şey şuan sakin kalıp, ona bu yönümü göstermemem gerektiği.
Gülmemi hafif dizginleyerek, "Hadi güldük, eğlendik, bitti. Aç kapıyı."
" Yo, sevgilin oldum de, bende açayım."
"Aç."
"Açmıyorum."
" Ya sabır ya... Demeyeceğimm sana şuan istediğini vermeyeceğim inat değil mi?"
"Keyfiniz bilir valla Mine Hanım, bana göre hava hoş." Diyerek yere oturup, duvara yaslandı.
"Ders başladı."
"Beni hiç ilgilendirmiyor."
"Ne yapacağız? Akşama kadar burda mı duracağız?"
"Akşama kadar evet demeyeceksen, evet burada duracağız..."
Arkamı dönüp yerde, raflarda sopa veya metal bir şey arıyormuş gibi yapıp, telefonumdan gizlice kızlara mesaj attım.
"Arşiv odasındayım hademeden anahtar bulun beni çıkarın. Tek gelin, çocuklar olmasın."
"Ne arıyorsun?" Diye sordu Mustafa. Hemen telefonu kilitleyip cebime koydum.
"Aklını nereye kaçırdığını..." dedim ona doğru dönüp, gıcık gıcık gülerek.
" Ha ha ha aman ne komik, ayrıca aklım bir yere kaçmadı. Aklım sende kaldı ondan yok buralarda..."
"Romantizmin hiç sırası değil, kapıyı açma sırası. Hadi koçum aç."
"Yook."
"İyi keyfin bilir."
Diyip bende yanına oturdum. Kollarımı bağlayıp duvara yaslandım. Onun gibi ayaklarımı uzattım ve birbirine bağladım.
"Sen evet diyene kadar bu kapı açılmayacak Mine hanım..."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Sümeyye Sarı / Ben Mafyanın Kendisiyim [ Yarı Texting] / 🔥](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/kralice7-ben-mafyanin-kendisiyim-yari-texting-759.jpg)
| 49.38k Okunma |
3.4k Oy |
0 Takip |
94 Bölümlü Kitap |