54. Bölüm

Nöbet

Sümeyye Sarı
kralice7

[Sabah alarmı çalarken deli dehşet ağlamak istedim. Ühüüü çok uykumm varrrrr.

Yatağımın tavanından aşağı doğru sarkan, bütün yatağımı çevreleyen tülü elimle kenara itip komodinime uzandım. Alarmı kapatıp tekrar gözlerimi kapattım. Okula gitmemeye karar verdim. Tam keyifle yorganıma sarılmışken birden müdürün, sakın okula gelmemezlik yapma, diyişi geldi. Oflarayak gözlerimi tekrar açtım. Gözümün içi yanıyordu resmen. Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Gözlerim biraz daha iyidi. Yüzümü kurularken telefonu elime aldım.

Mustafa'dan bir yeni mesaj.

"Günaydınnnnnnnnn"

Gülümsedim. Havluyu kenara koyup, "günaydınnnn çok uykummm varrr 😔😔😔" yazdım..

"Uuu kıyamam sanaa, ee erken yatmıştın dün..."

Hay anasını... ben çocuğa iyiceler dedikten sonra dünyayı iş hallettim. Şimdi nasıl diyeceğim yok o saatte uyumadım diye...

"Ya çok kez uyandım durdum uykumu alamadım bir türlü sanırım..."

"Anladım güzelim ama geliyorsun okula değil mi?"

"Malesef geliyorum🥹 malum müdür beyin kesin emri var🙄"

"Olsun sıkma canını bir kaç saat bir şey geçer gider."

"Sana söylemesi kolay tabi, yerime nöbetçi koyuyorum diye yakalanıp ceza alan benim. Seni kimse fark etmiyor bile..."

"Ohoo sabah sabah amma mız mızlandın heee hadi hadi giyin, okulda birlikte çay içelim."

"He yok gülüm o iş yaş."

"Nedenmiş o?"

"Ama daha önce belirttim ya bizi görmelerini istemiyorum."

"Hala mı? Geçmedik mi biz o konuyu yahu."

"Geçmedik, aynı yerdeyiz🤭"

"Bu ne zamana kadar böyle sürecek?"

"Şuan inan bunları hiç bilmiyorum, hele sabah sabah hiç bilemiyorum. Dur hele aslan parçası bi ayılalım yahu sabahın körü amma kafa açtın."

"Tamam tamam sıkıştırmıyorum seni..."

"Sagol çok iyi birisin....

Hadi oyalama beni daha zebellak gibi korumam gereken bir kale için hazırlanmam gerekiyor. "

"Kale ne be?"

"Okul okull nöbetçiyim ya hanii... Ohoo sende daha ayılamadın herhalde."

"Sen neden taktın bu kadar nöbetçi mevzusuna?"

"Çünkü ahmaklıktan başka bir şey değil. Nöbetçi adı altında müdür beylerin getir götürünü yapan ahmaklarız sadece. Okula gelmesek derslerden geri kalıyoruz diye söylenirler. Kendi hizmetlerini yaptırmak için dersleri ektirebiliyorlar ama..."

"Onuda doğru dedin kral."

"Ahsbsjsjs kral ne bee ayrıca hakaret sayarım has be has kraliçeyim..."

"Amenna ona hiç lafımız yok. Okulumuzun kraliçesi."

"Hadi ben kaçtımmmm."

Yazarak telefonu kilitleyip yatağın üstüne fırlattıp hazırlanmaya başladım.

Evden çıktığımda Aslı yine her zaman ki köşede beni bekliyordu.

"Günaydın güzellik." Diyerek Aslı'nın yanağındam bir makas aldım.

"Günaydın kanki, heyecanlı mısın?"

"Ne için be?"

"Nöbetçisin ya..."

"He sorma heyecandan elim ayağım titriyor hahaha"

Sohbet ede ede durağa yürüdük, otobüs şansımıza hemen gelmişti. Yolun yarısında Burcu da bize katıldı. Gır gır şamata okula vardık. Her sabah akşam bu kadar gülecek ne buluyorduk anlamıyorum ama yinede her şey çok komikti.

Okula girdiğimiz gibi yine bütün gözler üstümüzdeydi. Hiç şeklimizi bozmadan aynı hal ve hareketlerimizle devam ettik. Çünkü havalı kızlar kim onlara bakıyor diye kontrol etmezler. Zaten herkes onlara bakıyordur bundan emin olurlar...

 

Kızlar bana nöbetçi masasına kadar eşlik ettikten sonra sınıflarına çıktılar.

"Şşt tenefüste burdayız he."

"Çayda getir."

"Hey Allah'ım tamam..."

 

Zil çalıyordu...

Herkes sanki zil saati süprizmiş gibi koşuşturuyordu. Yahu bi kerede insan gibi saatinizi bilin be aveller. Yıllardır aynı saat aynı dakikada çalıyor şu saat, geç işte sınıfına ne diye son dakikayı bekliyorsunuz. Sabır Yarabbi ya...

"Kendi kendinize ne söyleniyorsunuz Mine Hanım?"

"Hiç hocam öyle öğrencilere bakıyordum. Ne iyi insanlar. Ne güzel okula bayılıyorum insana neşe veriyor."

"Tabi tabi eminim öyledir..."

"Siz bir şey mi diyecektiniz?"

"Şaşırttın beni, ben gelmezsin zannetmiştim aferm böyle söz dinle..."

 

Afrm bıylı sız dınlı..

 

İşaret parmağıyla başının tepesini kaşırken yeni bir fikir bulmuşcasına, "Heh Mine bugün okulun bodrum katını temizleyeceksin. "

"Ne yapacağım ne yapacağım???"

"Bodrum katı temizleyeceksin. Kızım senin kulaklarında bir sorun mu var?"

"Hocam benim kulaklarda bir sorun yokta, sizin gözlerde var herhalde. Ordan bakıldığında hademeye mi benziyorum ben?"

"Yoo Mine'ye benziyorsun ahahahaha."

 

Ay bir de şaka yapıyor komikmiş gibi ya havle vela kuvvete...

 

"Neyse sen bodruma in, ben diğer büyük kapıda ki nöbetçiyide yönlendireceğim birlikte bitirin bugün orayı. Merak etme seni tek bırakmıyorum."

"Hocamm bana bu kadar iyilik yapmayın vallahi şımarırım."

"Ukalalık yapma, marş marş."

 

Oflayarak ayaklarımı vura vura indim merdivenlerden. Bodrumun kapısında beklemeye koyuldum. Tabi ki tek girmeyecektim... Hem karanlık hem fare falan... Yani korktuğumdan değil aslaa...

Öyle keyfi...

Saatimi kontrol ettim. Yaklaşık bir beş dakika geçmişti. Acaba çaktırmadan kantine gidip çay mı alsam diye düşünmeye başladım. Sonra düşünüp duracağıma gidip almanın daha mantıklı olduğuna karar verdim. Bodrum kapısının hemen yanında merdiven vardı. Hışımla döndüm köşeyi merdivenin ilk basamağına adım attığım an biriyle çarpıştım.

Kafamı kaldırıp yukarı doğru baktım.

"Mustafa?"

"Mine"

 

Bir basamak geri inip, bir kaç adım geri çekildim. Mustafa'da iki basamağı indi ve yanıma yaklaştı.

"Bu ne ?" Dedim boynundaki kartı tutarak.

"Bugün okulda ikimiz nöbetçiyiz güzelim." Dedi saçlarımı kulağımın arkasına doğru düzeltirken...

Bölüm : 23.01.2025 03:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...