@kreideprinzess
|
"𝚃𝚑𝚒𝚜 𝚒𝚜 𝙲𝚘𝚖𝚖𝚊𝚗𝚍𝚎𝚛 𝙿𝚒𝚡𝚒𝚜' 𝚑𝚒𝚐𝚑𝚕𝚢 𝚜𝚎𝚌𝚞𝚛𝚎 𝚊𝚗𝚍 𝚜𝚎𝚌𝚛𝚎𝚝 𝚖𝚒𝚜𝚜𝚒𝚘𝚗." "Eren Jaeger..." Olivia'nın kafasının içinde Jean'in anlattıkları dönüp duruyordu. Bunca yıldır devlerle savaşan, surların içine tıkılmış insanlardan biri deve dönüşmüştü. Olivia bu duruma iyi bakıyordu aslında. Eren, devlerle olan bu savaşın bitmesi için çok büyük bir kozdu. Onu kontrol edebilirlerse askerler başarıya ulaşabilirdi. Ne yazık ki aynı düşüncede olan birini bulmak imkansıza yakındı. Yıllardır düşman bilinen devlerden birine dönüşmek öyle "Hadi!" denilince kabul edilecek bir şey değildi bu insanlar için. Olivia kafasındaki sesleri susturmak için etrafa bakınmaya başladı. Yüzbaşı Levi'ı arıyordu genç kızın bal renkli gözleri. İç çekerek Eren ve arkadaşlarının olduğu gruba baktı bir süre sonra çünkü Olivia'ya doğru gelen tek o grup vardı. Olivia bu üçlüyü izledi bir süre. Sarışın olan Armin Arlert olmalıydı. Onun az ilerisinde, oldukça kararlı hareket eden, kırmızı atkılı kız ise Mikasa Ackerman'dı. Jean anlatırken kendi yorumunu çok kattığı için Olivia isimleri dışında fazla bir şey dinlememişti. Genç kız çoğu zaman yaptığı gibi sesli düşündü. "Ackerman... Soy ismin çok güzelmiş Mikasa." Olivia kendi kedine gülerken Mikasa'nın soy adını mırıldanmaya devam etti. Gerçekten hoşuna gitmişti. Ayrıca Mikasa'ya da yakışıyordu. Oldukça kararlı ve cesur davranışlarını taçlandırıyor gibiydi bu soy adı. Olivia bunu bir kenara bırakıp Eren'e baktı. Eren başının üzerinde ev kadar büyük kayanın ağırlığı ile ezile ezile yürüyordu. Önlerine, kenardaki sokaktan, orta sınıflı bir dev fırlayınca Mikasa teçhizatını yeniden ateşleyip yönünü ona doğru çevirdi. Siyah saçlı kız gözünü kırpmadan devin ensesini kıvrak bir manevra ile kesmişti. "Hmm... Hiç fena değil!" Olivia gittikçe yaklaşan grubu keyifle takip ederken onlara yardım etmek istedi ama yüzbaşının verdiği oldukça net emir yüzünden gruba katılamıyordu ve bu biraz canını sıkıyordu. Eren boğukça bağırdığı zaman Olivia nerede durduğunu hatırladı ve koşmaya başladı. Komutan Pixis'in "Oldukça güvenli ve gizli görevi" surdaki deliği kapatmaktı ve Olivia'nın durduğu yer deliğin olduğu surun üstüydü. Eren gelmeden önce aralarında güvenlik için mesafe bırakması gerekiyordu genç kızın Olivia son hızla koşarken göz ucuyla Eren'e baktığında onunda koşmaya hazırlandığını gördü. Genç kızın surdan inme gibi bir şansı yoktu çünkü surdan inerse yüzbaşının emrine karşı çıkmış olacaktı ve bu onun yapmak istediği son şeydi. Zaten yüzbaşı Levi kendisini suçlu olarak görüyor olmalıydı. Emirlere karşı gelip durumu daha da zorlaştırmak kazançlı olmazdı. Eren o korkunç bağırışlarından birini daha atarken geniş bir adım attı ve resmen koşmaya başladı. Ayağının yere değdiği her an deprem oluyormuş gibi sallanıyordu tüm yapılar. Bastığı yerlerdeki kaldırım taşları parçalanmış bununla kalmayıp çukurlaşmıştı. Eren surdaki deliğe iyice yaklaştığında başındaki taşı kaldırdığı gibi deliğin olduğu kısma vurdu tüm gücüyle. Olivia olabildiğince uzaklaşmıştı ama bir devin gücü tahmin edilenden daha kontrolsüz olabiliyordu ve bu, o duruma örnekti. Duvar titrediği için Olivia yere düşmüştü ve kayanın vurulduğu yerlerden ağacın filizlenen kökleri gibi etrafa yayınlan çatlaklar oluşmuştu. Olivia'nın görüşü ona yaklaşan toz bulutu ile kapanırken genç kız kollarıyla yüzünü kapattı ve içinde küçük taş parçalarının olduğu bulutun geçmesini bekledi. Surdaki sarsıntı ve havayı ele geçiren toz bulutu etkisini yitirdiği zaman genç kız kollarıyla kapattığı yüzünü açtı ve gözlerini kırpıştırdı. Güvende olduğunu hissettiğinde kalkıp Eren'in olduğu tarafa doğru koşmaya başladı. Eren kayanın önüne öylece yığılmıştı ve dev bedeninden görüşü bulanıklaştıran buharlar çıkıyordu. Tüm gücünü tüketmiş olmalıydı. Olivia, Mikasa'yı göremedi ama Armin'in Eren'in üzerine iniş yaptığını fark etti. Genç çocuk dikkatlice Eren'in ense kısmını kestiğinde Olivia surun tepesinden görmüştü Eren'i. Baygın durumdaki çocuk öylece Armin'in kollarında yatıyordu. Koyu renk saçları etrafı saran meltemlerle titremişti. Armin onu çekerken kollarının hala dev formuna bağlı olduğunu gördü. Işıkla parıldayan kılıcı ile Eren'in kollarındaki bağlantıları keserken Olivia kılıçtan yansıyan ışık yüzünden gözlerini kıstı. Yerdeki ikili ile arasında pek mesafe kalmamıştı. Olivia Armin'e seslenecekken Mikasa, Eren'in dev formunun üzerine iniş yaptığı için bu fikrinden vazgeçti. Onları kendi hallerine bırakmak istiyordu. Mikasa'nın telaşla Eren'e seslendiğini duydu hatta Olivia. Armin'in bağırışı ise içinde bulundukları tehlikeye odaklanmalarını sağlamıştı. "Mikasa! Devler geldi!" Biri orta sınıf diğeri ise ondan biraz daha büyük iki dev gruba yaklaşıyordu gittikçe. Olivia kılıcını çektiği gibi surun tepesinden atlarken başka biri ondan önce davranıp iki devi de halletmişti. Olivia yere düşen ilk devin üzerine iniş yaptığında kimin olaya müdahale ettiğini gördü. Yüzbaşı Levi gelmişti. "Yüzbaşı Levi?" Yüzbaşı Olivia'ya sinirli bir bakış atıp kısaca cevap verdi. "Sana vermiş olduğum emirlerin gayet net olduğunu olduğunu hatırlıyorum." "Hııı... Bıraksaydım da ölselerdi yani?" "Tch! Bunu sonra konuşacağız. Şimdi..." Yüzbaşı kararttığı gözleri ile Erenlere döndüğünde sert bir ses tonu ile konuştu. Yüzündeki ifade Armin ve Eren'i korkutmuştu. Mikasa ise gardını indirmemişti. Her an saldıracakmış gibi duruyordu. "Bana burada ne boklar döndüğünü hangi velet anlatacak?" Olivia duyduklarına gülmemek için arkasını dönerken Armin kekelemişti. Yüzbaşının sevdiği laflardan biriydi galiba bu. Derin bir nefes alıp yönünü yeniden Erenlere çevirdi genç kız ve olacakları beklemeye başladı. Kimseden cevap gelmeyince yüzbaşı sinirle iç çekmişti. Olivia hızla söze daldı. "Yüzbaşı Levi olanlar hakkında bilgi sahibi biri olarak çocukları şimdilik rahat bırakmayı öneriyorum. Şokta olmalılar ayrıca bu kayayı taşırken Eren tüm gücünü kullandı." "Bilgi sahibi mi? Ne saçmalıyorsun velet?" Olivia iç çekip konuşmaya devam etti. "Buraya gelirken sizden ayrıldığım zaman bir asker kurtardım. Olanlardan haberi var gibi duruyordu bende ne biliyorsa anlatmasını istedim. Komutan Pixis'in "Oldukça güvenli ve gizli görevi" hakkında bildiği her şeyi anlattı." "Tabi... Aşırı gizli ve güvenli! Kaç asker hayatından oldu, haberi var mı?" Yüzbaşı sesini iyice yükseltince Olivia sakin kalmak için gözlerini kapattı ve aynı ses tonunda konuşmaya devam etti. "Öncelikle yüzbaşım, emirleri ben vermişim gibi bana bağırmayın. İnsanların ölmesini bende istemezdim. Buraya gelirken olabildiğince hayatı kurtarmaya çalıştım. İkinci olarak, bu konuşmayı halka açık devam ettirmek ister misiniz yoksa komutan Pixis'in "Oldukça güvenli ve gizli görevi" için son aşamaya yardımcı mı olursunuz?" "Tch. Kendini beğenmiş birinin bana ders vermeye çalışması çok komik." "Konumuz bu değil efendim." Armin boğazını temizlerken Eren'in halsiz mırıltısı duyulmuştu. "Bu... Özgürlüğün kanatları..." Mikasa hızla Eren'e döndüğünde kısa süreliğine yeşil gözleri gözüken çocuk yeniden bilincini yitirdi ve Armin'in kollarına yığıldı. "Eren!" Mikasa'nın bağırışı üzerine yüzbaşı başını onların tarafına çevirdi ve ifadesiz bakışlarını grubun üzerinde gezdirdi. Olivia duyduğu ses üzerine başını göğe çevirdiğinde surlara doğru ilerleyen asker birliklerini gördü. "Bunlar..." Yüzbaşı kızın baktığı yere bakınca hızla cevap verdi. "Garnizon mühendisleri ve keşif kolundan bir kaç bölük." Olivia başını sallarken üzerinde keşif birliği armalı pelerinleri olan iki kişi onlara yöneldi. Hızlı manevralar ile devin erimekte olan vücuduna iniş yapan ikili başlarını örten kumaşları indirip yüzbaşı Levi'a adımladılar. "Kaptan Levi, yüzbaşı Mike'dan haberler var. Komutan Erwin sizinle görüşmek istiyormuş." "Tamam Nanaba. Gidebilirsin." Nanaba isimli kız başını sallayıp geriye doğru adımlayınca beraber geldiği kıza baktı. Yüzbaşı Levi bıkkınca ona döndüğünde selam vermekle yetinmişti kız. "Ne var Nifa?" "Kaptan Levi, Komutan Erwin Trost'ta bulduğunuz iki kaçağı da görmek istediğini söyledi." Olivia histerik bir kahkaha atarak konuştu. "Kaçak mı?" Şimdi de kaçak olarak adlandırılmıştı. Yüzbaşı Olivia'ya aldırmayarak iki askere de gitmesini söyledi. Askerler hızlı bir selamın ardından teçhizatlarını ateşleyip uzaklaştıklarında yüzbaşı şaşkın bakışlarını genç kıza çevirdi. "Senin neyin var velet? Tımarhane kaçkını gibi davranıyorsun." "Korktunuz mu yüzbaşım?" Olivia bunu oldukça ciddiye alarak ve dışarıya yansıtmasa da dalga geçerek söylemişti. "Yüzbaşı velet! Ayrıca burada korkması gereken biri varsa o da sensin." Olivia sadece yüzbaşına gülümsemekle yetinince Yüzbaşı teçhizatını ateşleyip havalandı ve genç kıza seslendi. "Takip et velet. Şu sikik planı bitirelim." Olivia yüzbaşını ikiletmeden teçhizatını ateşledi ve havalandı. Eren ve arkadaşlarından uzaklaşmadan önce yüz ifadelerine son bir kez bakmıştı. Mikasa hala baygın Eren ile ilgileniyordu ama Armin şahit olduğu konuşmalara bakakalmıştı. Olivia kıkırdadı ve hızlanarak yüzbaşına yetişmeye odaklandı.
|
0% |