@kristalmelek61
|
Zamanı biraz ileri sarıp başlayın arkadaşlar. ❤️
Keyifli okumalar dilerim. ☺️🌺 .... 6 AY SONRA .... "Esin hadi! Kahvaltı hazır." "Geldim." Merdivenleri o kadar hızlı inmiştim ki nefes nefese kahvaltı masasına geçerek çantamı koltuğa fırlattım. "İlk günden geç kalacaksın Esin." "Sanırım. Gitmek istediğimden de emin değilim aslında." "İtiraz istemiyorum küçük hanım. Hem bana güven, kendini daha iyi hissedeceksin." Başımla onayladım sadece. Gerçekten daha iyi hissedebilecek miydim? Koskoca evde sabahtan akşama kadar oturmaktan iyidir en azından. Kısa konuşmamızın ardından kahvaltımızı yapmaya başladık. Çok fazla aç değildim nedense. Üzerimdeki stresi bir şekilde atmam gerekiyordu ama nasıl?Derin bir nefes verirken, abimin sesiyle elimdeki çatalı parmaklarımın arasına geçirdim. "Esin." "Efendim?" "Biliyorum, her gün aynı sorunun cevabını vermekten bıktın ama abin olarak sorumu yinelemem gerekiyor." Parmaklarımın arasındaki çatalı geri yerine koyarak hafif gülümsedim. Aslında gülecek bir tarafım yoktu fakat benim için endişelenen tek kişiye bunu borçluydum. "Farkındayım abi ama hala bir gelişme yok. Ben..." Ne kadar çabalasam da konuşmayı beceremedim yine ve başımı önüme eğdim hızla. O esnada kocaman parmakların temasıyla eğdiğim başımı az da olsa kaldırabildim. O olmasa tüm bu bilinmezliğin içerisinden nasıl çıkabilirdim kim bilir... Abim elimden tutarak, gülümsedi bana. "Ne kadar zor bir durumun içerisinde olduğunu biliyorum. Ama merak etme birlikte her şeyin üstesinden geleceğiz. Kendine zaman tanı sadece olur mu?" Tebessüm ederek başımla onayladım abimi. Kendimden çok onu üzmekten korkuyordum aslında. Bana karşı hem uzak hem yakın... Yine de abimdi ve ne yazık ki tek bildiğim şey buydu. Kendim için bilhassa onun için elimden gelenin en iyisini yapmak zorundaydım. Hiç bir şey hatırlayamasam bile onun varlığı benim tek umudumdu. Kahvaltı sonrası benimle beraber evin çıkışına kadar geldi. Omuzlarımdan yavaşça kavrayıp konuşmaya başladı. "Çok iyi olacaksın, buna eminim. Vazgeçme sakın olur mu? Sonuna kadar yanında olacağım." "Merak etme abi. Yalnız özel şoförle gitmek zorunda mıyım?Otobüse..." "Olmaz tatlım. Güvende olduğundan emin olmam gerekiyor. Ömer amca çok iyi bir şofördür. Üstelik sana yol arkadaşı olabilecek en iyi insan diyebilirim." İtiraz etmedim. Ne de olsa boşuna kürek çekmenin bir alemi yoktu. Ömer amcanın iyi biri olduğuna şüphem yoktu tabi ama bu kadar lükse gerek var mıydı? Koskoca İstanbul'da beni tanıyan tek kişi abimdi. Bu kadar endişelenmesini gerektirecek ne vardı bu şehirde?Neden buradayız onu da bilmiyordum ya gerçi. Öğrenmem zaman alacaktı sanırım... Dakikalar sonra araba hareket etmişti bile. Bilerek Ömer amcanın hemen yanındaki koltuğa oturdum. En azından yeni hayatıma varmadan önce biraz konuşmak iyi gelecekti. Fakat ne tuhaftır ki benden önce Ömer amca girdi söze. Açıkçası bu durum beni haddinden fazla mutlu etmişti. Öte yandan rahatlatmıştı bile. Tabi ki koskoca bir farkla... "Merak etmeyin, her şey iyi olacak Esin Hanım." Bana,"Esin Hanım." diye hitap etmişti! Yüzümdeki tebessüm parçalara ayrılmıştı sanki. Önüme dönerek sessiz kalmayı tercih ettim. Neden herkes bana uzak kalmak zorundaydı? Kendi içimde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum ki saniyeler sonra kulaklarıma dolan kahkaha sesleriyle irkildim. Gördüğüm manzara karşısında şaşkına dönüyordum şimdi. Bir taraftan da gülüyordum tabi. Ömer amcanın kahkahalara boğulmasıyla yüz hatlarındaki hafif kırışıklar bariz ben buradayım edasıyla dans ediyordu. Fazlasıyla sevimli görünüyordu. "Abinin dediği kadar varmışsın." diye aniden konuşunca, bir an durup gözlerimi kıstım. "Anlamadım?" "Sadece bir denemeydi küçük hanım." Deneme mi? "Nasıl yani?" Sorduğum soruya cevap vermedi. Gerçi cevabımı almak için çok fazla beklememe de gerek kalmazken kısık gözlerim sonuna kadar açılarak gülmeye başladı. Hali gerçekten çok komikti. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Fazla geçmeden bu kez kulaklarımı dolduran müzik sesini duyunca ikinci şokumu yaşadım. "Yok artık! Ece Seçkin mi?" "Abinin emirleri." Kısa cevabın ardından daha fazla tutamadım kendimi. Abimin müzik zevki fena değildi gerçekten. Ece Seçkin'in Aman Aman şarkısı ile havaya girmiştim resmen. Şarkı sözlerini söylemeye başladığım an hemen yan tarafımdaki mırıldanmaları fark edince kıkırdadım. Ömer amca beni fark etmişti fakat artık çok geçti. Elimi ağzıma doğru getirerek bu kez kahkaha atan taraf ben oldum. "Yoksa bu da mı abimin emirlerinden?" Sorduğum soruya benim gibi kahkaha attı Ömer amca. "Senin yaşlarında bir kızım var. İnsan ister istemez alışkanlık haline getiriyor." Gülerek verdiği cevaba karşılık başımla onayladım. Ardından beraber şarkıyı söylemeye başladık. O kadar kaptırmıştım ki kendimi başka bir dünyaya geçiş yapmış gibiydim. Ömer amcayı da unutmamak gerek. Gerçekten de ondan daha iyi bir yol arkadaşı bulamazdım. Ömer amca kırmızı ışıkta durunca müziğin sesini hafif kısmıştı. O esnada hemen yan taraftaki yolcu durağı dikkatimi çekti. Sabahın erken saatleri olduğu için ortalık sakindi. Yolcu durağında sarışın mavi gözlü bir kızla hemen yanı başında elinde sigarasıyla, kendince hava attığını sanan serseri bir tip vardı. Başta görmezden geldim fakat durum oldukça ilginç bir hal almaya başlamıştı. Serseri tipli gencin kızı sıkıştırdığını görünce, daha fazla yerimde duramadım. "Esin, kızım nereye?" "Merak etme, çok uzun sürmeyecek." Arabadan iner inmez spor ayakkabılarımı çıkartarak, onların bulunduğu yöne doğu hızlı adımlarla yürümeye başladım. Çok fazla vaktim yoktu. Yeşil ışığın yanmasına 20 saniye kadar vardı. "Hey!" Yüksek ses tonumla beraber her ikisi de bana doğru döndü. Kızın yüz ifadesindeki çaresizliği görünce, beklemeden tam karşılarına geçtim. Serseri tipli gencin bakışları üzerimde toplandı. Hafif sırıtınca da spor ayakkabımın tekini suratına sert bir şekilde fırlattım. Morarmış dudakları arasından zemini boylayan sigarasıyla dengesini kaybetti salak! "Sen..." Konuşmasına izin vermeden bu kez öteki ayakkabımı karın bölgesine sert bir şekilde oturttum. Yere düşmesiyle zafer kazanmış misali tebessüm ettim. Ayakkabılarımı da yerden alarak kızın elinden tuttum. "Gel benimle." Geriye döndüğüm anda yeşil ışığın yanmasına 10 saniye kadar kalmıştı. Tam zamanlama diye buna derim işte. Arabanın arka kapısını açtım ve birlikte içeri atladık..Kazasız belasız araba tekrar hareket edince, önlem amaçlı hızla Ömer amcaya döndüm. "Ömer amca bu durumdan..." "Anlaşıldı, abinin anlattığından daha fazlası var sende." Güldüm. "Bir tanesin Ömer amca." Önlemi aldıktan sonra yanımda oturan gergin ve endişeli kıza döndüm. "İyi misin?" Soruma karşılık başıyla onaylamıştı beni. Aynı yaşlarda gibiydik. "Teşekkür ederim." Gülerek teşekkür etmişti. Bu da bir şeydi. Az da olsa üzerindeki endişeyi atabilmişti. "Rica ederim. Bu arada ben Esin." Uzattığım elime olumlu bir cevap gelmişti nihayet. "Leyla. Çok memnun oldum." "İnan bana ben de öyle. Gideceğin yer neresi ise bırakalım." "Boğaziçi Üniversitesin de okuyorum. Derse geç kaldım aslında. Fakat yine de gitmem gerekli." Bu gün gerçekten şanslı günümdeydim. "Merak etme, ben de seninle aynı kaderi paylaşıyorum. İlk günüm." "Sevindim. Madem ilk günün, okulu gezmekle başlayabiliriz, ne dersin?" Bu kıza hayır demek içimden gelmiyordu. O kadar tatlı ve nazikti ki. Yalnız saniye önceki gergin kızdan eser kalmamış gibiydi. Biraz şaşkındım ama umurumda bile değildi. Sonunda bir arkadaşım olmuştu. Onu asla geri çeviremezdim. "Olur tabi. Bu arada hangi bölümdesin?" diye sordum heyecanla. "Güzel Sanatlar, dans bölümündeyim. Sen?"deyince içimden yok artık nidaları attım. "İnanamıyorum ya, bu kadar rastlantı olamaz..Desene okul bitene kadar birlikteyiz." "Ciddi misin?" "Tabi ki. İlk önce Ömer amca şimdi de sen. En güzel ve şanslı günüm diyebilirim." "Benim için de öyle." Benden mutlusu yoktu şuan. Leyla denen kızla yolculuk boyunca sohbet etmeden duramadık. Arada Ömer amcanın kaçak tebessümlerini de görmüştük. İlk keyifli yolculuğumdu. Arabadan iner inmez koluma girdi Leyla. Ömer amca ile vedalaştıktan sonra da okulun içerisine doğu yürümeye başladık. Bol yeşillik manzarası bizi içtenlikle karşılamıştı sanki. "Biraz korkutucu değil mi?" Leyla'nın sorusuna tebessüm ettim. Hayır yani, ne kadar korkutucu olabilirdi ki? "Merak etme, ben yanındayken kimse sana bir şey yapamaz." "Ona kanaat getirdim zaten." "Madem öyle, ısınma hareketleriyle başlayalım, ne dersin?" "Anlama..." Demesine izin vermeden adımlarımı hızlandırarak koşmaya başladım. "Esin dur!" "Durmam için yakalaman gerek." Leyla geride kalmıştı. Bu kez ondan tarafa dönerek, geri geri hızlı adımlar atmaya başladım. "Esin dikkat et!" Leyla'nın uyarısıyla adımlarımı durdurmuştum fakat çok geç kalmıştım... ..... Bölüm Sonu ...... Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺
|
0% |