@kristalmelek61
|
Evet, olaylar karışmaya başlıyor diyebiliriz. ❤️☺️
Multimedya Esin ve küçük Ömeri 🥰❤️
Keyifli Okumalar Dilerim. 🌺 ** YAZARDAN Birbirine hasret iki yüreğin buluşması vardı şimdi sahnede... İzleyici kitlesi ise saf sessizlikten ibaretti... Esin karşısındaki yabancıya tamamen bırakmıştı kendini. Aras ise kendisine yabancı olan kadının isteğini geri çevirememişti. Engel olmak istese de cesaret edememişti. Yine de doğru olmadığını biliyordu. Daha fazla ileri gitmek istemiyordu. Saniyeler sonra kendi dudaklarını geri çekerek, karşısındaki muazzam manzarayı avuçları arasına aldı. Ardından tamamen ondan uzaklaşarak ani bir hamle ile yanından ayrıldı. Esin ise şaşkın ve bir o kadar dehşet içerisindeydi. Yerinde çakılı kalmıştı ve parmakları dudakları üzerine ufak bir yolculuğa çıkmıştı. Kendi isteğiyle ilk kez yabancı bir adamı öpmüştü. Anlamlandıramıyordu. Bir ara kendisine yabancı olan adamın arkasından bakakalmıştı. Fakat çoktan gözden kaybolmuştu. Yavaş adımlarla eve dönerken hala titriyordu. "Nasıl oldu bu? Ben nasıl..." Doğru dürüst konuşamıyordu. Pamuk kadar yumuşak parmakları dudakları üzerinde geziniyordu hala. Eve zar zor adımını atar atmaz merdivenlere yöneldi. Odasına geçtikten sonra derin bir nefes alarak boy aynasının karşısına geçti. "Öptüm... Az önce tanımadığım bir adamı öptüm! Neden yaptım?" Nedenini bilmiyordu. Kendisi için yeni ve mucizevi bir şeydi çünkü. Sağlıklı düşünemiyordu. Aynanın karşısından çekilerek, yatağına doğru ilerledi. Leyla'nın mışıl mışıl uyuduğunu gören Esin, tebessüm ederek yanına yavaşça yattı. Sürekli derin nefesler alıp vermeye başlamıştı. Nasıl uyuyacaktı şimdi?Asıl sorunu tam olarak buydu. Uyumak istiyordu fakat bir an da olsa aklından çıkmıyordu az önce yaşananlar. Sürekli aynı soruyu kendine sorarak geceyi geçirmekti niyeti. Yine de uyuması gerekiyordu. Kendisi de bunun farkındaydı. Zor da olsa yavaşça gözlerini kapatarak, uyku moduna geçmişti. ** "Oğlum, nerede kaldın?" Arabasından iner inmez annesinin ikazıyla karşılaşmıştı genç adam. "Üzgünüm anne. Farkındayım geç oldu." "Neyse gel bakalım. Ömer'i de uyku tutmadı. Sanırım seni arıyor." "Hemen geliyorum anne." Aras eve girer girmez, Ömer'in ağlama seslerini duyunca yanına koştu. "Geldim paşam, buradayım." Ömer'i kollarının arasına alan Aras, doğruca odasına götürdü onu. "Yine mızmızlık mı yaptın sen?" Kolları arasında abuk sabuk parmaklarını oynatan Ömer'in keyfi yerine gelmişti adeta. "Anlaşıldı senin uykun geldi. Haydi bakalım." Ömer'i yavaşça beşiğine bırakan Aras hafif tebessüm etti. Ömer ise halinden memnundu. "Neden bu kadar tatlı olmak zorundasın?" Gülerek sorduğu cevaba karşılık gülerek karşılık vermişti. "Tıpkı onun gibi..." İç çekerek eklemişti ardından. Yavaş yavaş minik gözlerini kapattığını görünce sessizce odadan çıkmıştı. Odadan çıkar çıkmaz annesi Zehra Hanımla karşılaşmıştı. "Uyudu mu?" "Evet, anne. Salona geçelim." "Olur, oğlum." Anne oğul salona geçer geçmez iki kişilik koltukta yerlerini almıştı. "Oğlum?" "Efendim anne?" "Daha ne kadar devam ettireceksin bunu?" "Neyden bahsediyorsun anne?" "Kendine bu cezayı neden çektiriyorsun oğlum? Esin'in hayatta olduğunu bildiğin halde neden susuyorsun?" "Anne lütfen... Daha kaç kez konuşacağız bu konuyu?" "Esin'i bulup..." "Anne yeter! Ben odama geçiyorum. Sana iyi geceler." Koltuktan kalkarak odasına geçiyordu ki tekrardan annesinin sesini duymuştu. "Ona anlatmalısın oğlum..." Aras geriye dönerek derin bir nefes vermişti. "Anlatacak bir şeyim yok benim!" "Oğlum yapma..." "İyi geceler anne." Tereddüt etmesen odasına geçen Aras, kapıyı geri kapatarak tekrardan derin bir nefes vermişti. Sırtını kapıya dayayan Aras, gözlerini kapatmıştı. "Yapamam..." Saniyeler sonrasında gözyaşlarına boğulan Aras, ellerini yumru şekline sokup iyice sıkmıştı. "Ona anlatamam... Anlatamam!" Anlatamazdı. Anlatmak istese de yapamazdı. Çünkü artık kendisine yabancı bir Esin vardı hayatında... ** Yeni günle birlikte gözlerini yavaşça açan Esin, yatağının üzerinde doğrularak esnemişti. Yan tarafına baktığında Leyla'nın yerinde olmadığını fark eden Esin, ayaklanmıştı. İlk olarak banyo ve tuvalete bakmıştı. Ardından yüreğine saplanan korkuyla odadan dışarı atmıştı kendini. Merdivenlere yöneldiği sırada ise gördüğü manzara ile önüne düşen saçlarını geriye attı Esin. "Oo bizim ki uyanmış." Caner'in imalı sesini duyan Esin şoke olmuştu. "Sanırım yüz yıl da geçse değişmeyecek olan tek gelenek." Bu kez ağabeysi de ortak olmuştu Caner'e. Esin de daha fazla dayanamayarak kahkahalara boğulmuştu. "Al işte. Ağlanacak haline gülüyor. Ben bununle ne çekiyorum bir bilseniz?" "Ağabey ya!" "Çok konuşma. Üzerini değişip hemen gel küçük hanım." "Tamam tamam." Söylene söylene odaya geri dönen Esin ilk başta yatağını toplamakla başlamıştı. Ardından banyoya gidip elini yüzünü iyice yıkamıştı. İşini halledikten sonra da dolabına doğru adım atmıştı. Seçtiği kıyafetleri yatağının üzerine bırakarak, üzerindekileri çıkartmaya başlamıştı ki Leyla odaya girmişti. "Rahatsız etmiyorum ya?" "Deli kız! Gel buraya, ne rahatsızlığı?" Leyla aldığı cevapla, Esin'in hemen karşısında bitmişti. Üzerinde kalan atletini de çıkartırken, Leyla'nın sesi ile duraksamıştı. "Esin?" "Efendim canım?" "Bu ne zaman oldu?" Leyla eliyle Esin'in karın bölgesini işaret etmişti. "Sanırım altı ay önce." "Nasıl olduğunu da hatırlamıyorsundur o zaman." "Evet. Sadece ciddi bir trafik kazası geçirdiğimi biliyorum. Ağabeyim sayesinde o da." "Anladım. Ağrın oluyor mu peki?" "Hayır. Yani hiç olmadı." "Peki ya hafızan ne durumda?Yaşananlar esnasında seninle de ilgilenemedim zaten." "Merak etme, iyiyim. Hafızama gelecek olursak, hala hatırlamaya çalışıyorum." "Ne olursa olsun vazgeçme olur mu Esin? Eninde sonunda hatırlayacaksın, buna inanıyorum." Leyla'nın söyledikleriyle yüzü gülen Esin, başıyla onaylamakla yetinmişti. "Ben aşağıya iniyorum. Sen de hazırlanıp gel." "Tamam canım." Leyla'nın odadan çıkmasıyla, üzerini giyinmeye başlamıştı Esin. Tamamen hazır olduktan sonra, yatağının kenarındaki çantasını da alarak odadan çıktı. Merdivenlerden iner inme harika kokular eşliğinde masada yerini almıştı bile. 15 Dakika Sonra.... Kahvaltıdan sonra Handan Hanımı ikna eden Esin'in keyfine diyecek yoktu. "Bir süre burada kalmanız sizin için daha iyi olacak Handan teyze. İsteğimi geri çevirmediğin çok teşekkür ederim." "Teşekkür etme kızım. Asıl bizim sana teşekür etmemiz gerek. Sana söz verdim ama geçici olarak burada kalacağız. Sana ve ağabeyine yük olmak istemeyiz." "Bir daha duymayayım Handan teyze. Ne kadar isterseniz kalabilirsiniz. Evdeki önemli eşyalarınız için Ömer amcayla konuştum zaten. Sizin için halledecek. Akşam yemeğinde görüşürüz." "Tamam kızım." Minnetle tebessüm eden Handan Hanım, Esin ile kızı Leyla'yı yolcu ettikten sonra Ceyhun ile birlikte içeri girdi. ** "Ömer amca?" "Efendim kızım?" "Derse daha çok var. Sen bizi ilk olarak hastahaneye bırak. Fazla sürmez zaten. Hemen geliriz." "Tamam." Yarım saat sonra hastahanenin önüne gelen Esin ile Leyla vakit kaybetmeden giriş kapısına yöneldiler. Emir'in bulunduğu kata geldiklerinde Leyla önden odaya girmişti bile. Esin bilerek sonra girmeyi tercih etmişti. Leyla odadan çıkana kadar koridorda oyalanmaya başlayan Esin, duyduğu ağlama sesleri ile duraksadı. Seslerin kaynağına doğru ilerlerken gördüğü manzarayla yüzündeki yanak kasları hareket etmeye başladı. Koridorun sonunda bir bebek arabası... İçerisindeki ağlayan bebeği gören Esin, adımlarını o yöne doğru hızlandırdı. Bebek arabasının yanında kimsecikler yoktu. Bebeğin ağlamasına dayanamayan Esin, yavaşça kollarının arasına aldı onu. "Gel bakalım... Ne tatlı şeysin sen böyle?" Bebeğin ağlamaları bir anda kesilince Esin şaşırmıştı. Minik parmaklarıyla Esin'in yüzünde abuk sabuk daireler çizmeye bile başlamıştı. Bu durumdan gayet memnun olan Esin, bebeği sevmeye başladı. "Tamam anne. Hemen geliyorum." Bir anda duyduğu tanıdık sesle irkilen Esin, geriye döndüğünde yüzündeki gülümseme de yok olmuştu. Yine karşısındaydı... Esin yerinden kımıldayamamıştı. Saniyeler sonra ilk tepki Aras'tan gelmişti. Esin kadar kendisi de şaşkın bir vaziyetteydi fakat bunu dışarı vurmamak için elinden geleni yapıyordu. Başarıyordu da. Yavaş adımlarla Esin'in tam karşısına geçerek, Ömer'i kollarının arasından almıştı. Esin ise hala şoktaydı. Tek kelime edememişti. Konuşsa mıydı, onu da bilmiyordu. Ömer'i arabasına yerleştirdikten sonra tekrardan buluşmuştu benlikleri... Kısa süreli bir buluşmaydı. Aras bakışlarının yönünü anında değiştirmişti. "İyi günler." İyi günler dilemişti sadece. Ardından yanından öylece geçip gitmişti. Büyük bir hayal kırıklığıyla tek başına kalan Esin'in gözleri dolmaya başlamıştı. Neden böyle olduğu hakkında hiç bir fikri yoktu. Beklediği tepki çok daha başkaydı. Her gün tanımadığı bir adamı isteyerek öpmüyordu sonuçta. Hiç bir açıklama yapmadan yanından öylece gitmesi, ayakta zar zor duramaya çalışan gururunu da ezip geçmişti. "Esin?" Önder'in sesi ile irkilirken, göz altlarındaki nemleri hızlıca elinin tersiyle silmişti Esin. "Efendim Önder?" "İyi misin sen?" İyi değildi tabi. Fakat böyle bir durumu en son paylaşacağı kişiydi Önder. Esin, daha fazla içkilenmemesi için zor da olsa gülümsemeye çalışmıştı. "İyiyim. Daldım öyle." "Peki bakalım. Dün hastahaneden ayrılmışsınız." "Evet. Macit Bey öyle istemişti. Biz de ısrar etmedik. Neden soruyorsun? Kötü bir şey mi oldu yoksa?" "Adama bak ya! Emir'e sormadan kendi kafasına göre hareket ediyor." "Bende çok sinir oldum ama durumu daha zora sokmak istemedim." "Anladım." "Emir nasıl peki?" "Turp gibi maşallah." Önder'in gülerek verdiği cevaba hafif tebessüm etmekle yetinmişti Esin. Aklı hala o adamdaydı. "Gel oturalım. Kumrular bizi bayağı bekletecekler gibi gözüküyor." "Olur." Emir'in buldunduğu odanın hemen karşısındaki koltuklarda yerlerini alarak, beklemeye koyulmuşlardı. ** "Bugün yanında kalsam olmaz mı?" "Olmaz küçük hanım. Dersleri aksatmak yok. Hem artık çok daha iyiyim." "Yine de içim hiç rahat değil." "Gel buraya." Emir zor da olsa bulduğu mücevheri büyük bir itinayla kollarının arasına aldı. Ardından alnına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra derin bir nefes verdi. "Sen her zaman yanımdasın zaten. Bunu bil yeter." "O kadar mutluyum ki... Bu yüzden de çok korkuyorum." "Neden korkuyorsun?" "Tam olarak bilmiyorum. Daha doğrusu adını koyamıyorum." "Bana güven. Korkmanı gerektirecek hiç bir şey yok." Emir'in açıklaması üzerine başıyla omaylamıştı Leyla. "Bir dakika! Esin'i tamamen unuttum." "Nasıl yani?" "Esin de gelmişti seni görmek için." "Vallahi canına okuyacak şimdi." "Ya! Deme öyle. Hemen geliyorum." "Tamam." 10 Dakika Sonra... "Esin?" "Efendim canım?" "Kötü bir şey mi oldu?" "Hayır, neden?" "Bugün iyi değilsin. Yüzün asık. Önder mi bir şey yaptı yoksa?" "Hayır, gayet iyiyim. Dalgınım sadece biraz. Sanırım dünün yorgunluğu." "Emin misin? Bak ağer bir sey olduysa söyle lütfen. Hastahanede de iyi değildin." Leyla pek de haksız sayılmazdı bu konuda. Esin peş pese gelen sorulara cevap bulmaya çalışıyordu. Onun için çok zordu. Birileriyle paylaşmak istiyordu içindekileri. Leyla en yakın arkadaşıydı sonuçta. Fakat kararsızdı. "Leyla ben... Yani..." "Bir şeyler olduğunu anlamıştım zaten. İkinci saate daha var. Anlatmanı istiyorum." Esin, elindeki su dolu pet şişeyi masaya bırakırken, dudaklarını ısırmıştı ilk olarak. Ardından yavaşça dudaklarını aralamıştı. Yaşananları en başından sonuna kadar anlatan Esin, derin bir nefes vererek geriye doğru yaslanmıştı. Leyla ise duydukları karşısında nasıl bir tepki vermesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı. "Ne yapmam gerekiyor Leyla? Ya da bir şey yapmam gerekiyor mu, onu da bilmiyorum." "Çok tuhaf... Bu adam seni tanıyor olmasın?" Esin, Leyla'dan gelen cevaba şaşırmıştı. "Tanımak mı?" "Evet. Bir düşünsene;Adam seni sürekli takip ediyor. Hatta gece yarısı evine kadar girebiliyor. Fakat sana zarar vermek yerine başka bir yol seçiyor. Seni takip etmekten çok senden kaçıyor gibi. Üstelik kötü bir adam neden seni öpsün?Kötü emelleri olan bir adam daha fazlasını da yapabilirdi." "Demek istediğin..." "Altı ay önce hafızanı kaybettin Esin. Caner'i de hatırlayamamıştın. Bu adam her kimse bence seni çok iyi tanıyor. Üstelik seni öptü. Caner ile ilk karşılaşmanda böyle bir durum yaşanmamıştı." "Haklısın. İyi ama kim olabilirdi ki?Üstelik bugün olanlar..." "Seni öpebildiğine göre, pek de dost canlısı bir adam değil. Bugün olanlara gelecek olursak, evlenmiş yakın bir arkadaşın da olabilir. Sonuçta aradan altı ay geçmiş. Yine de kafamı karıştıran, seni öpmüş olması. Yani kötü bir adam olmadığına göre eşini aldatacak degil. Başka nedenler olmalı Esin." "İyi de nasıl nedenler? Ahh cidden! Dün geceyi hatırladıkça kendimden utanıyorum." "Saçmalama Esin. Bence bu konuyu iyice irdelemek lazım. Önder'in seni öptüğü günü hatırla. Rahatsız olmuştun bu yakınlaşmadan. Üstelik o zamanlar Önder de bizim için bir yabancıdan farksızdı. Fakat bu adam seni öptüğünde, onu engellemedin. Bir nevi kendini isteyerek sundun karşı tarafa. Bunu isteyerek yaptın." "Yani?" "Yani mi? Sen gerçekten iyi değilsin galiba. Demek istediğim, sen ve o adam... Yani siz..." Esin, zor da olsa düşen jetonuyla gözlerini sonuna kadar açmıştı. Cevap verememişti bile. Dili tutulmuştu adeta. Fırsattan istifade tekrardan söz almıştı Leyla. "Sen ve o adam,altı ay önce belki de birlikteydiniz Esin. Başka bir açıklama getiremiyorum. Gerçekten de kaderin cilvesi dedikleri bu sanırım... Sen ve o adam..." Leyla'nın söyledikleriyle kaskatı kesilmişti Esin. Düşünemiyordu... Olabilir miydi? Diye içinden geçirmeden edememişti... ....... Bölüm Sonu ....... Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺
|
0% |