Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Bölüm 12 - Özür Dilerim

@kristalmelek61

 

 

Oy ve yorumlar için çok teşekkürler. ❤️

 

 

Multimedya Esin & Aras 💔

 

 

Keyifli okumalar dilerim. 🌺

*** YAZARDAN ***

Olayın şokundan çıkamamıştı Esin. Kanlı canlı karşısındaydı geçmişi. Heyecanlıydı fakat bir o kadar da gergin.

"Aras olmasaydı eğer şimdi olduğumdan daha beter bir durumdaydım. Beni hastahaneye getiren de kendisiydi."

Önder'in yaptığı açıklama karşısında herkes şaşkındı. En çok da Esin.

"Aramıza hoş geldin Aras. Ayrıca çok teşekkür ederiz."

Emir'in tebessüm ederek verdiği cevaba karşılık, Aras da tebessüm etmişti.

"Rica ederim."

"Ayakta kaldık. Salona geçelim."

"Olur, kardeşim."

Hep birlikte salona geçilmesiyle gece resmen başlamıştı. Önder ve Emir'in Aras ile yakınlaşmasını şaşkınlıkla izleyen Esin, biraz kırılmıştı. Kendisine olduğuna kadar arkadaşlarına da hala bir yabancı sayılırdı. Buna rağmen etrafına saçtığı tebessümlerden mahrum edilmek Esin'in yüreğini sarsmıştı. Sohbete fazla girmek istemeyen Esin, izlemekle yetiniyordu sadece. Çözmeye çalışıyordu olanları.

"Aras'ı buraya getirmek hiç de kolay olmadı. Sağ olsun teklifimi geri çevirmedi."

"Öyle mi? Neden peki?"

Leyla'nın da konuya dahil olmasıyla iyice gerilmişti Esin. Leyla'nın bile rahatça konuşabilmesini kıskanmıştı içten içe.

"Çok fazla arkadaş ortamım yok. Sanırım nedeni bu."

"Merak etme. Bundan sonra biz varız kardeşim."

Emir'in güven verici ses tonuyla tekrardan tebessüm etmişti Aras.

"Anlat bakalım. Neler yapıyorsun?"

Önder'in sorusuyla duruşunu dikleştiren Esin dikkat kesilmişti. Onun hakkında duyacağı her kelime, geçmişi için yeni bir umuttu çünkü... Daha doğrusu buna tutunmak istiyordu.

"Şuanda belli bir işle meşgul değilim. Annemle birlikte yaşıyorum."

"Hala bekarsın yani."

"Evet."

Esin duyduğu cevaba şaşırmıştı. Kafası daha çok karışmıştı. Hastahanede onu bir bebekle gördüğünü hatırlayınca, tablodaki parçalar yerinden oynamaya başlamıştı.

"Şaşırdım. Bekar kalacak birine pek benzemiyorsun kardeşim."

Önder haklıydı tabi. Fakat gerçek olan da buydu.

"Önder'e katılıyorum. Kalbinizi çalan biri olmadı mı daha önce?"

Leyla'nın sorusuyla, Aras'ın anlık bakışları Esin'i bulmuştu. Bu bakışların altında ezilmeye başlayan Esin ise sertçe yutkunmuştu. Aras bakışlarını Esin'in üzerinden çekerek Leyla'ya döndü.

"Hayır."

Hayır cevabını vermişti.

"Çok ilginç..."

"Bence geç bile kalmışsın kardeşim. Bir an önce kalbinin sahibini bul ve asıl mutluluğun değerini anla."

Emir, Leyla'ya bakarak vermişti cevabını. Leyla ise utancından pancara dönmüştü.

"Madem konu aşktan açıldı, güzel bir başlangıç yapalım."

"Ne gibi kardeşim?"

"Ben hemen güzel bir parça açayım sizlere. Mutfakta bazı ayarlamalar yapmam lazım."

"Olur mu öyle şey? Biz de yardım edelim."

"Yok kardeşim. Keyfinize bakın. Hem zaten bu geceyi ben planladım."

Emir'in içi yine de pek rahat değildi.

"Emin misin?" diye sordu.

"Eminim tabi. Haydi kalkın bakalım."

Önder'in ayağa kalkmasıyla herkes ayaklanmıştı. Mutfağa geçmeden önce Önder, Aras'a döndü.

"Kardeşim senden bir şey istesem?"

"Tabi."

"Bizim bir Esin cadımız var da onunla ben gelene kadar sen ilgilensen? Tek kalsın istemiyorum."

"Gerek yok."

Esin'in ani çıkışıyla birden fazla bakış üzerine toplanmıştı.

"Yani... Zaten pek..."

"Sana soran olmadı hanımefendi. Hem merak etme canını sıkmak için elimden geldiğince erken gelmeye çalışacağım."

Önder'in söylediğiyle Emir ve Leyla kahkaha boğulmuştu.

"Ama..."

"Aması yok Esin Hanım. Benimle dans etmek için bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum. Doğrusu şaşırdım."

İkinci kez bir kahkaha tufanı esmişti salonda. Esin ve Aras hariç... Her ikisi de durumdan pek memnun değil gibiydi. Leyla, Esin'in yanına geçerek kolundan kavradı.

"Bunda büyütülecek bir şey yok canım. Biz bizeyiz."

Esin cevap verememişti. Bu gecenin Emir ve Leyla için de önemli olduğunu gayet iyi biliyordu. Tatsızlık yaratmak istemiyordu doğal olarak. Zoraki başıyla onaylamıştı Leyla'yı. Önder ise tekrardan Aras'a dönmüştü.

"Senin için bir mahsuru olmazsa tabi kardeşim."

Kararsızdı cevap vermek için. Yine de bozuntuya vermeden konuşmaya başlamıştı.

"Mahsurluk bir durum yok kardeşim."

"Sevindim. O zaman birazdan yanınızdayım."

"Tamam."

Önder onayı alır almaz müziği başlatmıştı. Emir, Leyla'nın elinden tutarak dans etmek için hazırlanmıştı bile. Esin'in ne yapacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu. Aras durumu anlamış olacak, Esin'in tam karşısına geçerek yavaşça sağ eline doğru uzanmıştı. Gelen tepki ile gerginliği haddinden fazla artan Esin, elinden geldiğince göz göze gelmemeye çalışıyordu. Aras boşta kalan diğer eliyle Esin'in belinden kavrayıp aralarında bir karış mesafe kalacak şekilde kendisine doğru çekmişti onu. Bir hafta öncesinde aynı kolların arasında beklenmedik bir tepki vermişti. Ve yine aynı kolların arasındaydı. Hem gergin hem de büyük bir heyecan vardı yüreğinin kaybolmuş odacıklarında... Nefeslerinin birbirine değdiğini fark edince her ikisi de irkilmişti. Konuşmuyorlardı. Daha doğrusu konuşmak isteseler de yapamıyorlardı. Aras burnuna dolan özlemin kokusunu hissettmişti. Esin ise bu tuhaf kokunun kaynağını merak ediyordu. Tam bir haftadır onu görmemişti fakat şimdi yeniden kollarının arasındaydı. Ona ulaşmak istiyordu. Fakat bir türlü cesaretini toplayıp dile getiremiyordu içindekileri.

"O gün için özür dilerim."

Duyduğu ses tonuyla şaşıran Esin'in çekingen bakışları yukarı doğru havalanmıştı.

"Ne?"

Kendisinden özür dilediğini duyunca ikinci kez şaşırsa da yüreğinin ferahlamasını sağlamıştı. Günlerdir bu özrü bekliyordu çünkü. Hastahanede onu gördüğünde hiç bir açıklama yapmadan yanından öylece gitmişti. Saniyeler içerisinde yıkılan gururunu yeniden inşa etmek için büyük bir adım atmıştı Aras. Ve bu durum Esin için mucize sayılırdı.

"O gece evinize kadar gelmem... Ardından yaşananlar... Büyük bir hataydı benim için. Bu yüzden sizden özür dilemek istiyorum."

Gelen itiraflarla ayakta zar zor durmaya çalışan gururu yerle bir olmuştu.

"Bir daha böyle bir durumun yaşanmayacağına dair size söz veriyorum. Tekrardan çok özür dilerim."

Esin beyninden vurulmuşa dönmüştü. Yüzündeki en ufak tebessüm parçaları da izini kaybettirmişti. Konuşamıyordu çünkü haddinden fazla utanıyordu.

"Bir söylemeyecek misiniz?"

Nasıl bir cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu. Onu kendi isteği ile öpmüş olabilirdi fakat ilk adımı karşı taraf atmıştı. Şimdi o öpücüğün baştan sona bir hata olduğunu kabullenmek istemiyordu. Garip olsa da Esin için önemliydi o öpücük. Kendisi için ilkti ve değerliydi. Her gün kendi isteği ile yabancı bir adamı öpmüyordu sonuçta. Üstüne bir cevap bekliyordu kendisinden. Ne diyebilirdi ki?

"Ne dememi bekliyorsunuz?"

"Hatamın farkındayım. Sizden ricam beni ilk ve son kez affetmeniz."

Dayanmak istiyordu fakat yapamıyordu. Esin dolan gözleri ile beline sarılı olan elleri, hiç istemese de geri çevirmişti. Aras böyle bir tepki beklememişti. Esin'in dolan gözlerini fark ettiğinde şaşırmıştı.

"Ortada hataların olduğu bariz açık. Fakat asıl soru acaba hangisi hataydı?"

Ağlamaklı ses tonuyla sormuştu sorusunu. Aras tepkisizdi.

"Tanımadığım bir adam beni takip ediyor. Evime kadar girebiliyor. Üstüne beni..."

Tamamlayamamıştı cümlesini. Utancından dudaklarını ısırmaya başlayan Esin, hafif başını eğmişti.

"Şimdi de tüm bu yaşananların baştan sona büyük bir hata olduğunu söylüyor. Fakat benim için yaşananlar bu kadar basit değil."

Zor bela dudaklarının arasından çıkan itiraflarla kendini iyice uzaklaştırmıştı genç adamdan. Karşı taraftan gelecek olan cevabı beklemek istememişti. Koltuklardan birinde yerini alan Esin, göz altlarındaki nemleri fark ettirmeden silmeye başlamıştı. Aras ise bir an öylece kaldıktan sonra eski yerini alarak koca bir sessizliğin içerisine düşmüştü. Şarkının bitimi ile Önder de kucağındakilerle salona geri dönmüştü.

"Evet... Şimdi biraz karnımızı doyuralım."

"Aynen kardeşim."

Esin yanaşmamıştı bile. Bu gece için evde yemek bile yememişlerdi fakat duyduklarından sonra haddinden fazla doymuştu.

"Esin haydi, sen de gel."

Leyla'nın seslenmesiyle oturduğu koltukta duruşunu dikleştirmişti.

"Siz yiyin canım. Ben pek aç değilim."

"Saçmalama. Buraya geleceğiz diye bir şey yemedik. Hem ayrıca aynı evde yaşıyoruz artık."

"Aynı ev mi?"

Emir şaşırmıştı.

"Doğru ya, size söylemeyi unuttuk. Bir süredir annem ve ben Esinlerde kalıyoruz. Geçici olarak tabi."

"Sevindim. En azından Ceyhun ağabeyin yanında daha güvende olursunuz."

"Evet, canım."

Emir'i yanıtlayan Leyla, tekrardan Esin'e dönmüştü.

"Bu gece için bilerek yemek yememiştik. Sen de açsın, gel canım."

"Hayır, canım. İştahım yok, siz devam edin."

Leyla kuşkulanmıştı. Esin'in tuhaf ruh halini fark etmişti. Elindeki kuru yemiş tabağını masaya geri koyarak, oturduğu koltuktan kalkmıştı.

"Esin, az gelir misin canım?"

"Tabi."

Birlikte mutfağa geçtikten sonra Esin'in elinden kavramıştı Leyla.

"Neler oluyor Esin?"

Leyla'nın sorusu üzerine gözlerini kaçırmıştı Esin.

"Bir şey olduğu yok. Nereden çıkardın?"

Aldığı cevapla yetinmeyen Leyla, Esin'in yüzünü kendisine doğru çevirmişti.

"Benden saklayamazsın. İyi değilsin."

"Leyla..."

"Söyler misin artık? Neyin var?"

Esin, köşeye sıkıştığını kabullenmişti. Tekrardan dolan gözleri zemin ile buluşunca Leyla iyice gerilmişti artık.

"Esin lütfen..."

"Leyla... Ben hiç iyi değilim."

Hıçkırıklara boğulan Esin, zar zor ayakta durabiliyordu. Leyla ise Esin'in halini görünce omuzlarından kavramıştı.

"Neden ağlıyorsun? Anlat bana."

Ağlamaklı bakışlarını zeminden ayıran Esin, mutfaktaki sandalyelerden birinde yerini almısmştı. Leyla da tam karşısına geçmişti.

"O burada Leyla..."

"Kimden bahsediyorsun?"

"Sana bahsetmiştim. Beni takip eden o adam... Burada..."

Leyla aldığı cevap ile şaşkına dönmüştü.

"Ne? Yani o adam burada mı? Bir dakika... Yoksa içeride ki..."

Leyla artık anlamıştı. İnce parmaklarını dudakları üzerine siper etmişti. Yine de Esin'in neden ağladığını çözememişti. Günlerdir onu görmek için beklediğini biliyordu çünkü.

"Sakin ol, lütfen. Onu görmek isteyen sen değil miydin? Neden bu haldesin?"

"Onu yeniden görmeyi çok istiyordum. Bunu inkar edecek değilim fakat..."

"Fakat?"

"O gece için benden özür diledi Leyla. Beni öptüğü için özür diledi! Büyük bir hata olduğunu da ekledi."

"Ne!"

"O öpücük karşılıklıydı Leyla... Tek taraflı olsaydı eğer bu özrü yadırgayamazdım bile. Fakat ikimiz de kendi isteğimizle..."

Esin'in daha fazla konuşacak hali kalmamıştı. Leyla onu kollarının arasına alarak sakinleştirmeye çalışmıştı.

"Şiit... Ne olur ağlama canım."

"Hepsi benim hatam. Aptalca fikirlere kapıldım Leyla! Geçmişimde onunla güçlü bir bağlantım olmasını o kadar çok isterdim ki..."

"Hiçbir şey senin hatan değil. Lütfen suçlama kendini."

"Neden böyleyim ben de bilmiyorum. Kendimden korkmaya başladım Leyla..."

"Ben yanındayım Esin. Korkacak hiçbir şey yok."

"Eve gitmek istiyorum..."

"Seni daha fazla burada tutamam zaten. Gel ilk önce yüzünü yıkayalım."

Esin'i kolundan tutup, tezgaha doğru ilerlemişti Leyla. Musluğu sonuna kadar açıp, avucuna olabildiğince su doldumuştu. Ardından da Esin'in yüzüne ufak dokunuşlarla serpiştirmişti. Biraz daha iyi olduğuna kanaat getirdikten sonra salona geri dönerek Emir'in yanında almıştı soluğu.

"Emir biz artık kalksak."

"Şimdi mi? Daha yeni geldiniz."

"Biliyorum ama Esin pek iyi değil..Eve gitsek iyi olacak."

"Esin mi? Neyi var?"

"Ben de bilmiyorum ama hiç iyi görünmüyor."

"Tamam o zaman ne yapalım. Aras da gitti zaten."

"Gitti mi? Neden?"

Bilerek sormuştu Leyla.

"Ani bir işi çıktığını söyleyince, üstelemedik."

"Anladım. Biz de kalkalım o zaman. Yarın yine birlikteyiz zaten."

"Tamam canım. Önder'e haber verip geliyorum. Siz de o sırada hazırlanın."

Emir'i başıyla onayladıktan sonra mutfağa geri dönmüştü Leyla.

"Daha iyi misin canım?"

"Sanırım..."

"Tamam, gel salona geçelim. Emir ile konuştum. Önder'e haber vermeye gitti. Hazırlanalım biz de."

"Olur."

Yarım Saat Sonra...

Eve geldiklerinde saat geç olduğundan, parmaklar ucunda yürüyerek Esin'in odasına geçmişlerdi. Üzerlerini değişir değişmez yatağın üzerinde oturup konuşmaya başlamışlardı.

"Bizden önce kendisi de ayrılmış evden."

"Ayrılmış mı? Neden?"

"Ben de bilmiyorum. Emir'in dediğine göre ani bir işi çıkmış. Bence başka bir nedeni vardı."

"Ne gibi?"

"Konuşma tarzı, oturup kalkması... Ne bileyim kötü bir adam izlenimi vermedi bana. Yine de sana karşı neden böyle bir harekette bulundu anlamadım? Sandığımızdan daha fazlası var bu adamda. Eminim."

"Gerçekten olanlara bir açıklama yapmaktan yoruldum artık Leyla."

"Biliyorum canım. Yine de onu görmeye alışsan iyi edersin. Önder ve Emir ile çok yakınlaştı."

"Farkındayım."

"En azından isminin Aras olduğunu biliyoruz. Tanıdık geldi mi bu isim?"

"Hayır."

"Hım... Annesi ile yaşıyor ve bekar. Şimdilik elimizde bunlar var. Yine de canını fazla sıkma olur mu?"

"Çalışırım."

Esin'in verdiği cevap sonrası, anlık bir sessizlik hakim olmuştu odaya. Ta ki Leyla'nın telefonu çalana kadar...

"Emir mi?"

"Tamamen unutmuşum. Azra arıyor."

"Azra mı? O kim?"

"Anlatırım canım."

Leyla vakit kaybetmeden telefonu açmıştı.

"Efendim?"

"Rahatsız etmiyorum umarım?"

"Hayır, canım."

"Nasılsın diye merak ettim."

"Çok daha iyiyim. Sen nasılsın peki?"

"Ben de iyiyim. Taşındınız sanırım?"

"Sayılır. Arkadaşımda kalıyorum geçici olarak."

"Anladım. Yaralanan arkadaşın ne durumda peki?"

"Bugün taburcu oldu. Gayet iyi."

"Çok sevindim."

"İstersen yarın görüşelim. Ayrıca arkadaşımla da tanışırsınız, ne dersin?"

"Olur, sevinirim."

"Tamam o zaman. Yarın okul çıkışı haberleşiriz."

"Olur canım. İyi geceler size. Kendine çok dikkat et."

"Sana da, sağ ol. Sen de kendine dikkat et. Görüşürüz."

"Görüşürüz canım."

Leyla telefonu kapatır kapatmaz Esin'e dönmüştü.

"Senin için sorun olmaz değil mi canım?"

Esin tebessüm etmişti.

"Saçmalama. Senin arkadaşın benim arkadaşım. Hem merak etmiyor da değilim. Pabucumu dama atmasa bari."

Leyla ufak bir kahkaha atmıştı. Ardından da Esin'e sarılmıştı.

"Senin yerin bende hep ayrı olacak canım. Kimse pabucunu dama atamaz ayrıca."

"Deli kız."

"Hem senin özel bir ayrıcalığın daha var."

"Neymiş o ayrıcalık?"

"Sen benim ilham perimsin, unutma."

"Öyle miyim?"

"Önder bitti sıra bana geldi sanırım?"

Leyla'nın cevabı üzerine bu kez ikisi de kahkahaya boğulmuştu.

"Yatalım artık."

"Aynen."

"İyi geceler canım."

"Sana da.

**

Aldığı hızıyla eve giren Aras, vakit kaybetmeden odasına geçmişti. Odasının kapısını kilitlemeyi de unutmamıştı. Her zamanki çalışma masasına geçip, bir kaç dakikalığına öylece durmuştu. Kendisini bekletmeyen dolan gözleri ile çıldıracak dereceye gelmişti. Birkaç saniyede masasının üzerinde ne varsa zeminle buluşturmuştu onları.

"Lanet olsun!"

Ses tonunun yükseldiğini bile fark edemeyen genç adam, gözyaşlarına boğulmuştu. Gürültülerle uyanan annesi Zehra Hanım, oğlunun odası önünde almıştı soluğu.

"Aras? Oğlum neler oluyor?"

Aras cevap vermek yerine susmayı tercih etmişti. Konuşacak durumda da değildi zaten. Başını kollarının arasına yerleştirerek, sessiz hıçkırıklarıyla boğuşmaya başlamıştı.

"Oğlum ne olur cevap ver. Neyin var?"

Annesinin ağlamaklı ses tonunu duyan Aras, daha kötü olmuştu. Birden fazla suçluluk duygusu ile nefes almak zor geliyordu artık.

"Oğlum aç kapıyı!"

Buna hakkı yoktu. Kendi cezasını kendisi veriyordu. Tam altı ay boyunca bu şekilde yaşamak zorundaydı. Kendisine biçtiği kaderdi bu...

6 AY ÖNCE

( 31 TEMMUZ 2015 )

Çetin'in emri ile hiç istemese de Esin'in yanından ayrılmıştı Aras. Fabrikanın önüne arabasını park ettikten sonra, yanında iki adamla birlikte Çetin'in karşısında almıştı soluğu.

"Beni çağırmışsınız Efendim?"

"Şükür kavuşturana. Fabrikanın yolunu unutacaksın diye endişelenmeye başlamıştım artık."

"Kusura bakmayın Efendim."

"Neyse. Seni yeniden burada görmek çok güzel Aras."

"Sağ olun Efendim."

Çetin, her zamanki sırıtışını yüz hatlarına yayarak konuşmasını tamamlamıştı. Fakat Aras'ın bundan haberi bile yoktu. Gelecek olan emri bekleyen Aras bir anda yanındaki adamlar tarafından etkisiz hale getirilince, neler olduğuna dair hiç bir şey anlayamamıştı. Sadece büyük bir şaşkınlık içerisindeydi. Çetin elindeki sigara ile Aras'ın tam karşısına geçmişti.

"Efendim..."

Sözünü bitiremeyen Aras, Çetin'in sert yumruğuyla neye uğradığını şaşırmıştı.

"Kes lan! Bu zamana kadar nefes alabildiğine dua et!"

Aras hala yaşananların şoku altındaydı. En sonunda korktuğu şey başına gelmişti. Kendisi de farkındaydı fakat kolay pes edecek gibi de durmuyordu.

"Söylediklerinizden hiçbir şey anlamadım Efendim."

Aras'ın söylediğiyle otuz iki dişini birden sıkmıştı Çetin.

"Lan iki yıl boyunca ekmeğimi yedin! Üstelik hak etmediğin halde. Yaptıklarını öğrenemem mi sanıyordun lan!"

Aras bu kez sadece sırıtmıştı. Çetin ise ikinci yumruğunu suratına geçirdikten sonra, Aras'ın saçlarından sertçe kavramıştı.

"Gülme lan! Konuş!"

"Kabul et... İyi oynadım!"

Çetin, Aras'ın sırıtarak verdiği cevaba karşılık bu kez de karın bölgesine sert bir yumruk indirmişti.

"İyi oynadığın konusunda hem fikiriz. Fakat asıl tuzağa düşen sendin pislik herif!"

Aras, Çetin'in ne demek istediğini anlamamıştı. Bunun üzerine adamlarına ikinci bir emir vererek, Aras'ı diz çöktürmüştü. Ardından da masasının üzerindeki dosyayı alarak, tekrardan Aras'ın yanında almıştı soluğu. Dudağının kenarından sızan kan damlalarını umursamayan Aras, beklemedeydi. Çetin elindeki dosya ile onun hizasında eğilmişti.

"Emrime uymadın! Esin denen o fahişeyi sağ bıraktın! Arkamdan işler çevirdin! Ceyhun ile bir olup beni bitirme planları kurdunuz. Ama artık sonuna geldik Aras Bey! Seninde bazı gerçekleri öğrenme vaktin!"

"Sen ve gerçekler öyle mi? Oradan bakınca söylediklerine inanacak bir aptal gibi mi duruyorum! Yaptıklarının hesabını vereceksin şerefsiz!"

Çetin sırıtmıştı.

"Bir konuda yanılıyorsun ne yazık ki. Bugün hesap verecek tek kişi ben olmayacağım. Ve bu kez ben değil kanıtlar konuşacak!"

Elindeki dosyayı Aras'ın göreceği şekilde ayarlamıştı. Birkaç fotoğraf ve belgelerden başka bir şey görmeyen Aras, tekrardan sırıtmıştı.

"Beni bunlarla mı inandıracaksın yani?"

"Merak etme. Senin için ağırdan alacağım."

Aras'ın sırıtan yüz ifadesi anında değişmişti. Çetin elindeki dosyanın içerisinde bulunan fotoğrafları çıkartarak Aras'ın önüne atmıştı.

"İyice bak! Bu kızlar sana da hiç tanıdık gelmedi mi?"

Aras'ın bakışları yavaşça önüne doğru eğilmişti. Her bir fotoğrafta iki kız vardı. Aras bu iki kızı da anında tanımıştı fakat şaşkınlığını da gizleyememişti.

"Bir an hiç tanımayacaksın sandım. Ne kadar tuhaf değil mi?Fotoğraflardaki kızlardan biri senin ilk aşkın! Birbirini gerçekten çok seven iki insan! Ne yazık ki aşkınız çok sürmedi! O kız öldü! Gelelim diğer kıza... Bak bu daha ilginç!Ölen sevgilinin en yakın arkadaşı! Kaderin işine bak sen(!)"

Aras kitlenmişti. Fotoğraftaki kızlar Selen ve Esin di. Önündeki fotoğrafları eline alan Aras'ın gözleri dolmaya başlamıştı.

"Ne taraftan bakarsam bakayım haksız olan tek bir kişiyi görebiliyorum. O kişi Esin denen fahişeden başkası değil! Fotoğraflardaki gibi bir dostlukları da yoktu ne yazık ki. Esin, Selen'i her açıdan kıskanan biri oldu. Evini, ailesini, güzelliğini... Sahip olduğu tek aşkı bile kıskanıyordu içten içe."

"Sus..."

Aras'ın yarım ağızla konuşmasını duyan Çetin hafif sırıtmıştı. Ardından da devam etmişti.

"En sonunda istediği de oldu. İki yıl önce istediğim tek şey Esin denen fahişeydi! Fakat olmadı. Fabrika'da fahişenin işini bitiriyordum ki Selen denen kız engel olmuştu. Bilerek kurşunun hedefi olmuştu."

Aras duyduklarını sindirmeye çalışırken, Çetin devam etmişti konuşmasına.

"Esin denen fahişenin yerine zavallı kız ölmüştü. İstediğini almıştı Esin. O da senin gibi iyi bir oyuncuydu. Asıl yüzünü herkese karşı iyi saklıyordu. Amacımda başarılı olamadım fakat benim için her şey daha yeni başlıyordu. Patlama olmadan önce Ceyhun kız kardeşini kurtarmak için gelmişti. İçeride yüklü bir bombanın olduğunu bildiği halde sadece Esin'i dışarı çıkartmıştı. Selen denen kızı bilerek ölüme terk etmişti. Patlama sonrası Ceyhun'u ele geçirsem de bir şekilde kaçtı."

"Kes artık lan! Sus!"

"Biliyorum çok sıkıldın. Ama asıl güzel anlara geldik şimdi. Kesersek yazık olur(!)"

Aras sinirden elindeki fotoğrafları avucunun içerisinde sıkmaya başlamıştı.

"Yeni başladığımı söylemiştim. İlk olarak fahişenin ailesini bitirmekti amacım. Öyle de yaptım. Anne ve babasını dahil evdeki tüm hizmetlileri adamlarım halleti. Kız kardeşi oğlumla kaçmayı başarmıştı ne yazık ki. Esin denen fahişeyi adamlarım yakalayıp bana getirmişti. Tabi o zamanlar senin hakkındaki asıl gerçekleri bilmiyordum. Beni aptal yerine koyduğunu fark edememiştim."

Aras'ın hali kalmamıştı artık. Çetin'in söyledikleri büyük bir balyoz etkisi yaratmıştı çünkü. Konuşamıyordu.

"Esin babası ile ben çocukluk arkadaşıydık."

Aras duyduğu cümle ile şaşkına dönerken, başını hafiften yukarı kaldırmıştı.

"Ne.."

"Hepsinin kanı aynı! Ceyhun ve Esin seni kandırmak için birleşmişti. Esin ile karşılaşmanız tesadüf olsa da seni tanıyordu. Sadece tanımamazlıktan gelmişti. Asıl en başta seni tuzağa düşüren de Ceyhun du. Bilerek karşına çıktı ve evinize kadar sızdı. Anneni de seni de kukla gibi elinde oynattı. Sonuç olarak Esin de Ceyhun da istediğini aldı. Esin seni ele geçirmiş oldu. Ceyhun ise gizliden gizliye senden nefret ediyordu. Bu yüzden de birleşmenizi hiç istemedi."

Aras bu kadar şeyi Çetin'in bilmesine şaşırmıştı. Elindeki fotoğraflar birer kanıttı. Yine de sonuna kadar dinlemek zorundaydı.

"Ceyhun'un ilk aşkının Selen olduğunu biliyor muydun?"

Aras sıraya koyamadığı itirafların arasında boğuluyordu artık. Düşünemiyordu.

"Benim ki de soru. Nereden bilebilirdin ki? Selen tabi ki seni seviyordu. Yani tek taraflıydı Ceyhun için. Fakat oturup izleyemezdi de. Senin karşına çıkmasının sebebi de buydu. Seni kullanarak benden intikam almayı planlıyordu. Esin ile bir araya gelmemenizi istemesinin de sebebi buydu tabi. Senden nefret ediyordu çünkü."

"Yeter! Sus lan sus!"

Ayağa kalkmak için hareketleniyordu ki yanı başında ki adamlar tarafından tekrardan diz çöktürülmüştü Aras.

"Sonuç olarak buradasın. Yalnız bana karşı bu kadar agresif olmanı tavsiye etmem. Senin için ayrı bir sürprizim var."

Aras sinir küpü olmuştu. Çetin yanındaki adamlardan birine işaretini vermişti. Ardından bir adamın kucağında baygın şekilde yatan kadın, Aras'ın göz hapsine girmişti. Başta fark edemese de sonradan gördüğü manzaradan emin olmuştu.

"Selen..."

Tek bir kelime çıkabilmişti dudaklarının arasından. Aras'ın hayatında sadece bir özel anı olarak kalmıştı Selen. Sevdiği kadın olmayabilirdi fakat yine de sadece özel bir anı... Aras tekrardan ayaklanmıştı fakat yanında ki adamlar tarafından engellenmişti.

"Bırakın lan!"

"Şiit! Sakin ol koca oğlan. Daha konuşacaklarım bitmedi!"

Çetin vakit kaybetmeden Aras'ın çenesinden sertçe kavramıştı.

"Az ve öz konuşacağım! Biricik Selen'nine hemen kavuşmak istiyorsan, o fahişeyi yarın bana getireceksin! Aksi halde o kayıpların arasına Selen de girer!"

"Pislik herif!"

"İstediğim cevap bu değildi yalnız! Beni kızdırmazsan iyi edersin!"

Aras sessiz kalmıştı. Bir an bakışları Selen'in baygın bedenine kaymıştı. Çetin'in ise sabrı kalmamıştı artık. Beklenmedik bir anda ayağa kalkarak adamlarına mucizevi bir emir vermişti.

"Bırakın gitsin!"

Adamları şaşırmıştı.

"Ama Efendim?"

"Size bırakın gitsin dedim!"

Başka çareleri kalmayan adamları Çetin'in emrini yerine getirmişlerdi. Aras'ı fabrikadan çıkartmışlardı.

"Şu dosyayı da eline verin."

"Efendim bunu neden yaptınız?"

"Emirlerimi mi sorgulamaya başladınız!"

"Hayır... Sadece..."

"Aras kendinde değil artık. Doğru dürüst düşünemiyor bile. Amacımıza ulaşmamız an meselesi. Aras'ın bir den fazla seçeneği kalmadı artık. Her şey planlandığı gibi olacak. Hepsi benimle oyun oynamanın bedelini çok ağır ödeyecek! Teker teker ve olabildiğince yavaş..."

....... Bölüm Sonu .......

Burada kesmek istemezdim ama ne yapalım. 🤭

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺

Loading...
0%