@kristalmelek61
|
Bayağı uzun bir bölüm oldu diyebilirim. ☺️
Keyifli okumalar herkese. 🌺 ** YAZARDAN ** Beklemediği bir anda beklemediği bir tavırla karşılaşmıştı Aras. Esin şuanda kendisine sarılıyordu. Aras ise öylece duruyordu. Üstelik iyi olup olmadığı hakkında şüpheliydi. Boynuna sarılan kollara karşılık, o da kendi kollarını yavaşça titreyen bedene doladı. "Sakin ol. İyi misin?" Esin hafif geri çekilirken, Aras'ın kolları hala aynı pozisyondaydı. "İyiyim... Be-en... Kusura bakma bir anda..." "İstersen gel, oturalım." "Olur." Pistten uzaklaşarak yerlerine geri dönmüşlerdi. O esnada Önder de yanlarına gelmişti. "Gençler kusura bakmayın, geciktim." "Önemli değil kardeşim." "Bizim kumrular nerede?" "Dans ediyorlar hala." "Anladım." Esin şuan için sessiz kalıyordu. Şaşkındı ve bir o kadar da heyecanlı. Aylar sonra ilk kez ufak da olsa bir şeyleri hatırlamıştı. "Çok yoruldum." Leyla'nın sesiyle irkilen Esin, yerinde doğrulmuştu. "Bir şeyler içelim artık." dedi Emir. "Aynen kardeşim." Emir garsonu çağırırken, Aras'ın bakışları tekrardan Esin'i bulmuştu. Daha iyi olduğunu görebiliyordu fakat hiç konuşmuyordu Esin. Onu bu hala sokan şey ne olabilirdi, merak ediyordu. "Evet efendim, ne alırdınız?" Garsonun sorusuyla Aras hareketlendi. "Ben vişne suyu alayım." "Ben vişne suyu alayım." Esin ile aynı anda aynı şeyi söyleyince, bütün gözler üzerilerine çekildi. Emir ve Önder'in sırıttığını da fark etmişti Aras. "Aras ile Esin vişne, siz kumrular?" "Ben de bir limonata alayım o zaman." "Hislerime tercüman oluyorsun yenge." diyerek sırıttı Önder.Leyla da aynı durumdaydı. Önder tekrardan garsona doğru döndü. "Kardeşim, üç limonata iki vişne suyu." "Hemen getiriyorum efendim." Garsonun yanlarından ayrılmasıyla, Esin ayaklanınca şaşırmıştı Aras. "Canım nereye?" "Lavaboya uğrayacağım. Dönerim hemen." "Gelmemi istersen..." "Yok canım, keyfine bak sen." "Peki o zaman." Yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğuna kanaat getirmişti Aras. "Kardeşim sağ ol bu arada." "Ne için kardeşim?" "Esin'e eşlik ettiğin için. Geç de geldim zaten." "Önemi yok." deyince Emir sırıtmıştı. Bir şeylerin döndüğü açıktı. Siparişler gelmişti fakat Esin hala ortalıkta yoktu. Endişelenmeye başlamıştı Aras. Diğerlerinin olanlardan haberi bile yoktu. Daha fazla bekleyemeyeceğini anlayan Aras hareketlenmişti. "Gençler ben hemen geliyorum." dedi oturduğu yerden kalkarak. "Tamam kardeşim. Bekliyoruz." Emir'in onayı ile yüksek müzik ve kalabalıktan kurtulmuştu genç adam. Esin, lavaboya uğrayacağını söylemişti. Bu yüzden ilk olarak oraya bakmayı düşünmüştü. Adımlarını o yönde atmaya hazırlanırken, görüş açısına giren sinir bozucu bir tablo ile durmuştu. Esin dışarıdaydı. Üstelik tek başına değildi. "Bırakır mısınız artık!" "Bu kadar nazik dille konuşan bir fahişe... Buralarda yenisiniz galiba?" Esin, koluna yapışan yabancı elle boğuşurken Aras daha fazla beklememişti. Saniyede yanlarında biten genç adam, yumruğunu geçirmişti adama. Yumruğun etkisiyle yere kapaklanan adam sadece sırıtmıştı. Aras hıncını alamamıştı. Adamın yakalarına sert bir şekilde yapışarak, sarsmıştı onu. Esin ise olayın şokundaydı hala. "Konuşmaya devam etsene lan!" Aras'ın söylediğine karşılık tekrardan sırıtmıştı adam. "Sorun yok birader. Senden sonra bana da gelir. Paylaşırız." "Ne diyorsun lan sen!" "Anlatamıyorum galiba? Bu gece sefasını sen sürersin yarın gece ben." deyince tepesi atan Aras sırayla yumruklarını geçirmeye başlamıştı adama. Olan biteni izlemeye dayanamayan Esin ise Aras'ı sakinleştirmek için hareketlenmişti. "Aras lütfen! Yeter...'' demişti. Fakat boşa kürek çekmekten farksızdı. Aras kontrolden çıkmış gibiydi. Dakikalar birbirini yakalamak için kıyasıya bir mücadele verirken, Esin yardım çağırmak için olay yerinden ayrılmıştı. ''Konuşsana lan!Konuş!'' Aras tüm sinirini kusmaya devam ediyordu. Karşısındaki adam ise kendinden geçmek üzereydi. ''Aras!'' Önder ve diğerlerinin olay yerine gelmesiyle, Aras'ı adamdan uzaklaştırmak için harekete geçmişlerdi. ''Kardeşim dur!'' Önder, Aras'ın koluna yapışmıştı. ''Bırak Önder!'' Aras'ın durmaya niyeti yoktu. Önder de bunun farkındaydı. Yinede durup izleyemezlerdi. Emir ile birlikte Aras'ı zar zor adamdan ayırmışlardı. Esin ise Leyla'nın kolları arasında yaşananların etkisi altındaydı hala. ''Aras sakin ol artık!'' Aras burnundan soluyordu. Yine de birkaç dakika öncesine göre hafifte olsa sakinleşmişti. Emir de yara bere içinde kalan adamı yanlarından uzaklaştırdıktan sonra geri dönmüştü. ''Daha fazlasını hak ediyordu pislik herif!'' ''Aras tamam!'' Önder ses tonunu hafif yükseltmişti. O esna da öne atılan Esin, Aras'ın karşısına geçmişti. Saniyeler sonra yüzüne inen tokatla şoke olmuştu Aras. Diğerlerinin de genç adamdan farkı yoktu. Esin attığı tokatın ardından, yanlarından ayrılmıştı. Leyla, Esin'in arkasından hareketlenirken, genç adam ondan önce davranmıştı. Emir ise Leyla'ı kolundan tutarak engellemişti. ''Onları yalnız bıraksak daha iyi olacak.'' ''Ama Emir...'' ''Merak etme. Geri döndüklerinde bize her şeyi anlatacaklardır.'' ''Emir haklı Leyla.'' Önder'in de onayı ile Leyla yerinde kalmıştı. Şimdilik beklemekten başka yapacak bir şeyleri yoktu. *** Bulundukları binanın bir kaç adım ötesinde Esin'i gören genç adam, adımlarını hızlandırmıştı. Yanına vardığında, genç kızın tekrardan hareketleneceğini anlamıştı. Bunun üzerine onu dirseğinden yavaşça kavrayarak kendine doğru çekmişti. Hedefine giren ağlamaklı bakışları görünce anlam verememişti Aras. ''Bırak!'' ''Neyin var senin?'' ''Bırak dedim!'' ''Esin ben anlamıyorum. Neden böyle davranıyorsun?'' ''Anladığın tek şey bu değil mi?'' Esin'in sorusuna anlam veremeyen Aras, sessiz kalmıştı. Bunun üzerine devam etmişti Esin. ''Tüm sorunlarını kaba kuvvetle mi halledersin sen! Sana değer veren, senin için endişelenen insanları hiç mi dinlemezsin!'' Esin'in ağlamaklı ve yüksek ses tonuyla söyledikleri ile şaşıran genç adam öylece kalmıştı. ''Yardım çağırmasaydım eğer o adamı öldürecektin! O anda sadece bunu düşündün değil mi?'' ''Hiç bir şey olmamış gibi hareket edemezdim! O herifin senin hakkında söylediklerini bir tek ben mi duydum yani? Dua etsin ki ucuz kurtuldu.'' ''Neden?'' ''Ne neden Esin?'' ''Daha önceleri benden kaçarken şimdi sürekli başıma bir iş gelse, yanımdasın. Okuldaki olay... Hastahanede yaşananlar... Şimdide bu. Bir nedeni olmalı.'' deyince yutkundu genç adam. Ardından Esin'in bileğine saplı olan elini geri çekerek, aralarındaki mesafeyi açınca Esin şaşırmıştı. ''O esnada yerinde Leyla da olsa aynı şeyi yapardım. Yani... Belli bir nedeni yok. Yapılması gerekeni yaptım, o kadar. Yine de seni korkuttuysam özür dilerim.'' Aras istemediği halde yaptığı açıklama sonrası suratı asılmıştı. Esin ise artık kaçıncı kez aynı kişi tarafından pişmanlık yaşayacağını kestiremediği için kendine kızıyordu. Kırılmıştı. Daha önceleri bu cevabı normal karşılayabilirdi fakat dün gece hastahanede yaşananlardan sonra böyle bir tepki beklemiyordu. Ufak da olsa umudu vardı. Artık o da yoktu. ''O halde ben de şimdiden özür dilemek istiyorum.'' ''Özür mü? Ne...'' Esin, hiç düşünmeden parmak uçlarında yükselerek, Aras'ın yakalarından hafifçe kavramıştı. Soğuktan buz tutan dudaklarını, Aras'ın dudaklarına bastıran Esin, gözlerini sıkıca kapatmıştı. O esnada gözlerinden aşağıya doğru süzülen tuzlu su ile irkilse de önemsememişti. Aras ise şoktaydı. Öte yandan çaresiz bir durumdaydı. Şu an her şeyi düzeltme gibi bir şansı vardı. Fakat bunu kullanmak yerine bir çok şeyi inkar etmek zorunda kalmıştı. Esin geçmişi hatırlamadığı sürece, Aras hiç bir şey yapamayacaktı. Bunu çok istese de Esin'in sağlığı için doğru zamanı beklemesi gerekiyordu. Bu yüzden dudakları üzerindeki özlemini hiç istemese de geri itmek zorundaydı. Öyle de yapmıştı. Esin'i kollarından kavrayarak, kendisinden uzaklaştırmıştı onu. ''Dur artık! Bu yaptığın hiç hoş değil Esin.'' ''Hoş değil öyle mi? Evime gizlice girerek, beni aniden öpen sen mi söylüyorsun bunu?'' ''Hataydı! Daha öncede söylemiştim. Sadece bir hataydı benim için. Yapmamam gerekiyordu. İnsanlar hata yapar Esin. Bu konuyu çoktan kapattığımızı düşünüyordum. Seninle arkadaş olmak istedim hepsi bu. Fakat sen...'' ''Her şeyi ben mahvettim yani, öyle mi?Peki ya dün gece hastahanede olanlar...'' ''Kendimi suçlu hissediyordum ve nasıl olduğunu merak ettiğim için hastahaneye geldim. Yaşananları farklı algılamışsın. Seninle arkadaş olmak istiyordum hepsi bu.'' ''Arkadaş? Sen benim arkadaşım olamazsın Aras! Benim arkadaşım Emir ve Önder sadece! Arkadaşın olan bir erkeği bu şekilde isteyerek öpemezsin! Anlıyor musun!'' ''Esin...'' ''Merak etme, bunu sürdürecek değilim! Düşündüğüm şeyin cevabını aldım zaten. Fakat benimle arkadaş olmayı kafandan atsan iyi edersin. Çünkü öyle bir şey hiç olmadı, olmayacak da!'' Tek bir ağızda söylediklerinden hemen sonra diğerlerinin yanına geri dönmek için hareketlenmişti genç kız. Tek başına kalan genç adam ise berbat haldeydi. Esin'in yanından ayrılmasıyla göz yaşlarını tutamayan genç adam, sağa sola saldırmamak için yerinde zor duruyordu. Bu şekilde ne zamana kadar dayanabilirdi belirsiz. Her ikisi için de zor bir sınavdı. Yine de sonuna kadar gitmekten başka çareleri yoktu. Aras, zoraki kendine çeki düzen verdikten sonra, diğerlerinin yanına geri dönmüştü. Eğlence, son olaydan sonra kısa sürmüştü. Emir, Leyla ve Esin'i eve bırakır bırakmaz, Önder ve Aras'ın yanında almıştı soluğu. Aras'ın tuhaf ruh halini fark etmişlerdi. Fakat üzerine gitmek yerine beklemeyi tercih etmişti iki yakın arkadaş. *** ''Esin, sen iyi misin?'' Leyla'nın seslenmesiyle elindeki tostu masaya bırakmıştı Esin. ''İyiyim canım. Neden sordun?'' ''Neden mi? Dünden beri ağzını bıçak açmıyor. Eve geldiğimizde de hiç konuşmadın. Aras ile aranızda bir şey mi oldu?'' ''Hayır, olmadı. Gece uyuyamadım, ondandır.'' deyince sırıtmıştı Leyla. ''Aras'ı düşünmekten tabi. Ciddi ciddi bu çocuk sana aşık kızım. Dün gece adamı nasıl dövdü öyle, pes.'' deyince bu kez sırıtan Esin olmuştu. Daha sonra yaşananlardan bir haberdi Leyla. Üstelik ufak da olsa bir şeyleri hatırlamıştı Esin fakat bunu bile Leyla ile paylaşamamıştı. Tabi ki amacı kötü değildi. Artık hatırlasa da bir önemi yoktu onun için. ''Selam kızlar.'' Önder ve Emir'in gelmesiyle ortam az da olsa yumuşayacak gibiydi. ''Hoş geldiniz.'' ''Hoş bulduk aşkım.'' ''Hoş bulduk yenge.'' ''Hoş geldiniz.'' ''Az önce Mert hoca konuşurken duyduk, sizin sınıfa söyledi mi bilmiyorum. Özel bir yarışma düzenlenecekmiş.'' Önder'in söylediğiyle gözlerini sonuna kadar açmıştı Leyla.Esin ise çok fazla oralı olmamıştı. ''Özel bir yarışma mı?'' ''Evet. İçeriği hakkında pek bir bilgim yok.'' ''Çok tuhaf. Mert hoca bize bahsetmedi hiç.'' ''Eninde sonunda bahseder.'' Leyla o kadar çok heyecanlanmıştı ki Esin'e dönerek elinden kavramıştı. ''Hemen katılalım Esin. Çok güzel olacağından eminim.'' ''Leyla sakin ol. Önce bir Mert hocayı bekleyelim. Nasıl bir yarışma öğrenelim. Sonra bakarız.'' ''Bakarız mı?'' ''Yani ben pek taraftar değilim.'' ''Olmaz öyle şey. Sen yoksan ben de yokum.'' ''Saçmalama Leyla.'' ''Leyla haklı Esin. Bence de güzel olacaktır. Hem bildiğim kadarıyla çok iyi dans ediyorsun. İkiniz için de büyük bir fırsat.'' ''Emir haklı Esin.Lütfen.'' ''Üzerime gelmeyin çocuklar.'' Esin'in ani çıkışı arkadaşlarını şaşırtmıştı. Bilhassa Leyla, bu duruma çok üzülmüştü. Esin, oturduğu yerden kalkarak yanlarından uzaklaşınca, durumun ciddiyetini fark edebilmişlerdi. Hızlı adımlarla okul binasının çıkışına geldiğinde, nefes nefese kalmıştı. Önüne düşen kumral saçlarını tek eliyle geri attığında, tekrardan gözleri dolmaya başlamıştı. Bu huyundan ne kadar nefret etse de bir şekilde buluyordu onu. Sürekli işlerin yolunda gitmemesinden bıkmıştı. Üstelik kendinden çok çevresine vereceği zararı düşündüğü için kimseye tam anlamıyla açamıyordu kendini. Büyük bir labirentin içinde çıkış yolunu aramaktan yorulmuş gibiydi. Her şey yolundaymış gibi hareket etmek onun için çok zordu. Ayrıca artık Aras'ın geçmişinde önemli bir yeri olduğunu biliyordu. Son zamanlarda yaşananlar daha da büyük bir çıkmazın içerisine sürüklemişti Esin'i. Soğuk esen rüzgarın tenine işlediğini yeni yeni fark eden Esin, okul binasının girişindeki merdivenlerin birinde oturma pozisyonunu almıştı. Göz yaşlarına engel olamayan Esin, her iki elini de yumru şekline sokarak, iyice sıkmıştı. O esnada önüne düşen ani gölge ile hafif başını kaldırmıştı. ''Hocam?'' ''Esin? Burada ne işin var? Sınıfta olman gerekmiyor mu?'' Esin dersi unutmuştu. Göz altlarındaki nemleri fark ettirmeden silmeye çalışırken, dudaklarını aralamıştı. ''Hocam ben... Yani...'' Esin konuşamayacak duruma gelmişti. ''Peki, durum anlaşıldı. Dersime ilk kez geç gelmiyorsun zaten. Dua et ki bünyem alışık.'' diyerek gülmüştü Mert Bey. Esin koca bir azar bekliyordu fakat tam tersi bir durumla karşılaşmıştı. Buna sevinmişti. ''Neyse. Diğer derse gelirsin herhalde.'' diyerek şakayla karışık konuşmuştu Mert Bey. Esin hafif tebessüm bile etmişti. Başı ile Mert Beyi onaylamıştı. ''Bu arada... Derse gitmeden önce sana bir kıyak geçeyim, ne dersin?'' diye sorunca anlam verememişti Esin. ''Kıyak mı? Ne gibi hocam?'' Esin'in sorusuna karşılık, Mert Bey de hemen yanına oturmuştu. ''Okulda bizim bölümün öğrencileri için özel bir yarışma düzenliyorum. Belki haberin vardır.'' ''Evet.'' ''Övünmek gibi olmasın ama sınıfımda gerçekten yetenekli öğrencilerim var. Bunlardan birisi de sensin Esin.'' deyince konunun neye varacağını anlamıştı Esin. ''Hocam bakın ben...'' ''Yarışmanın teması ''AŞK'' olacak. Haliyle partner durumu olacak. Sınıfta uygun bir eşleştirme yapılacak. Üç aylık bir sürede kazanan çift belli olacak. Ayrıca birinci olan çift için geleceğe dönük planlar yapılacak. Yani aslında bu etkinlik yeteneğinizi sadece okul içerisinde değil dış dünyada da göstermek amacıyla yapılacak. Kendinizi yeniden keşfetmeniz için mükemmel bir fırsat bu. Özellikle senin için Esin. Tuhaf ama kısa sürede güzel gelişmeler gösterdin. Ne olursa olsun seni bu yarışmada görmeyi çok istiyorum Esin.'' Esin yapılan açıklamayla daha çok gerilmişti. Aşk konulu bir dans yarışması! Yüzünü ekşitmek için bolca sebep paketi gibiydi resmen. ''Hocam ben... Emin değilim.'' ''İtiraz istemiyorum. Konu kapanmıştır. Diğer ders partnerini öğrenirsin zaten. Sınıftaki hiç kimsenin katılmama gibi bir bahanesi olmayacak. Eminim ki yeteneğini herkes görmek için can atacak.'' diyerek ayaklanmıştı Mert Bey. ''Diğer ders görüşmek üzere Esincim. Bu kıyağımı da unutma sakın.'' Mert Bey gülerek, Esin'in yanından ayrılmıştı. İstese de istemese de yarışmaya katılmaktan başka çaresi yoktu artık. Oturduğu yerden kalkarak okulun bahçesinde tur atmaya başlamıştı tek başına. Sürekli son yaşananları düşünmek kendisine zarar veriyordu. O da bunun farkındaydı zaten. Belki de bu yarışma az da olsa kafasını dağıtmak için iyi bir aktivite olacaktı. Esin hayatı boyunca her şeye olumlu yönden bakmayı tercih eden bir kızdı. Şimdi de bunu yapmaya çalışıyordu. Sürekli ağlayıp sızlanarak eline hiç bir şey geçmiyordu neticede. Yarışmaya katılmamak için sebebi yoktu. Yani en azından Esin öyle düşünüyordu... *** Esin'in Ağzından... Dersin bitimine az kalınca, sınıfın önünde almıştım soluğu. İlk olarak Alev denen kızla karşılaşınca sinir olmuştum. Kendince saçma bir bakış atıp yanımdan uzaklaşınca, yaptığım tek şey sırıtmak olmuştu. Sınıfın tamamen boşalmasıyla nihayet içeri girebilmiştim. Leyla'nın araya çıkmak yerine hala çalışmaya devam ettiğini görünce adımlarımı hızlandırdım. Leyla'ya bir özür borçluydum neticede. İstemeden de olsa fazla bir tepki vermiştim. Yanına vardığımda çalışmasına ara verip, çantasındaki pet şişeyi eline almıştı. Bana kırılmıştı. Pek de haksız sayılmazdı. ''Leyla... Ben çok üzgünüm. Seni kırmak istememiştim. Emir ve Önder'i de.'' Söylediklerime karşılık karşıma geçmişti Leyla. Bir an öylece durup sadece bana bakınca tedirgin olmuştum. Fakat ardından gelen koca bir tebessüm ile rahatlamıştım. ''Gel buraya deli kız!'' diyerek sarılınca bana ben de ona sarıldım. Birbirimizden ayrılır ayrılmaz ellerimden kavramıştı Leyla. ''Sen benim İlham Perimsin unuttun mu? Kolay kolay kırılamam sana. Emir ve Önder de sana kırgın filan değil zaten. Bu arada sana bomba haberlerim var.'' ''Ne gibi canım?'' ''Biliyorum bu yarışma konusunda pek istekli değilsin ama...'' ''Yarışmaya katılacağım Leyla.'' dedim tebessüm ederek. ''Sen ciddi misin?'' ''Evet. Mert hoca ile konuştuktan sonra kararımı değiştirdim. Zaten sınıfın hepsi katılmak zorundaymış. Yani anlayacağın kaçışım yok.'' deyince koca bir kahkaha atmıştı Leyla. ''Umarım sen birinci olursun Esin.'' ''Nedenmiş o?'' ''Alev de bizim sınıftan biliyorsun. Doğal olarak o da katılacak. Duyduğuma göre çok iyi dans ediyormuş. Üstelik ilk de değilmiş.'' ''İlk değil derken?'' diye sorduğumda suratı ekşimişti Leyla'nın. ''Daha önceleri Emir ve Alev çok yakın arkadaşmış. Bu tür aktivitelere de katılmışlar. Okulda her ikisinin de popüler olmasının nedeni sadece zengin olmaları değil anlayacağın. Okuldaki herkes onları birbirine çok yakıştırıyormış.'' ''Alev'in nesi bu kadar popüler ki?Sadece parası ve güzelliği! Onlar da olmasa sokaktaki bir kızdan farksız. Ayrıca sen Alev'i neden bu kadar takıyorsun ki? Salla gitsin. Emir'in arkadaşı da sevgilisi de sensin artık. Sonuna kadar da öyle kalacak.'' Leyla'nın endişesini anlayabiliyordum fakat yersiz buluyordum. Emir ve Leyla birbirlerini çok seviyorlardı. Ne Alev ne de bir başkası aralarına girebilecek kadar güçlü değildi. Buna adım gibi emindim. ''Biliyorum fakat varlığı bile beni endişelendiriyor. Ayrıca eskisi gibi değil. Çok sessiz. Önceden beni tehdit etmişliği bile var. Fakat Emir'i hastahaneye ziyarete geldiğinden beri, bir garip. Aşırı derecede sakin.'' ''Bunda büyütülecek bir şey yok canım. Emir'den cevabını alınca daha fazla diretmenin bir anlamı olmadığını düşünmüştür. Sen içini ferah tut. Ayrıca ben buradayım, sana dokunursa yıkarım ortalığı.'' deyince gülmüştü Leyla. Ona da bu yakışıyordu zaten. ''Alev'i boş ver de şu yarışma için hazırlanan liste nerede?'' diye sorunca şaşırmıştı Leyla. ''Hazırlanan listeyi nereden biliyorsun ki?'' ''Mert hoca derse girmeden önce bana anlattı yarışmanın içeriğini. Oradan biliyorum yani.'' ''Anladım. Şurada masanın üzerinde olacaktı.'' Birlikte Mert hocanın masasının başında almıştık soluğu. ''Demir mi?'' ''Evet canım.'' ''İyi de kim bu? Tanımıyorum ki?'' diye sorduğumda o güzel kahkahalarından birini atmıştı Leyla. ''Kaç gündür sınıf gördüğümüz mü var Esin? Vallahi ben de tanımıyorum. Üniversite böyle bir şey işte. Sınıfta bir ordu öğrenci var, hangi birinin ismini bilelim ki?'' ''Haklısın.''dedim gülerek. ''Bu arada... Çalışmalar ne zaman başlıyor?'' ''Tuhaf ama bu akşam hemen çalışmalara başlamamızı söyledi Mert hoca.'' ''Yuh! O kadar erken mi?'' ''Aynen öyle.'' ''Bu arada senin partnerin kim?'' diye sorduğumda yüzü düşmüştü. ''Ya her şey iyi güze de bu partner işi canımı çok sıkıyor. Emir duyunca nasıl bir tepki verecek bilmiyorum. Benim de içim hiç rahat değil açıkçası.'' ''Moral bozma hemen. Bu senin işin Leyla. Emir'in doğal karşılayacağından eminim. Hem sadece bir yarışma. Bir kere olacak ve bitecek. Yani canını sıkmaya değmez.'' ''Haklısın. Umarım dediğin gibi olur.'' ''Sen merak etme.'' Yeniden yüzünün güldüğünü görünce mutlu olmuştum. Aranın bitimiyle sınıf tekrardan dolmuştu. Mert hoca, yarışma konusunda birtakım ek bilgiler vermişti. Fakat önemli bir bilgiyi bana söylememiş gözüküyordu. Dediğine göre; her çift kendi koreografisini oluşturacaktı. Bir nevi doğaçlama. Zor gözüküyordu. Derslere bile adam akıllı zamanında gelmişliğimiz yoktu. İyi dans ediyor olabilirdim fakat sadece o kadar. Nasıl olacaktı merak ediyordum. Dersin bitimiyle gün tamamlanmıştı fakat çalışmalar bugünden başlayacağı için fazladan mesai yapacaktık. İlk olarak ağabeyimi aramam iyi olmuştu. Neyse ki sorun çıkmamıştı. Leyla için de aynı şey geçerliydi. Fakat Emir ve Önder'i tamamen unutmuştuk. Dersin bitimiyle sınıfın önünde yerlerini almışlardı bile. Durumdan az çok haberdardılar fakat işin içinde partnerin olduğunu bilmiyorlardı. Leyla zar zor durumu açıklamıştı Emir'e. Düşündüğüm gibi de olmuştu. ''Sen ciddisin değil mi?'' Leyla inanmakta zorlanıyordu. Emir tebessüm ederek sarılmıştı ona. ''Senin için önemli olduğunu biliyorum. Senin isteğin benim isteğim aşkım.'' ''Birtanesin ya sen!'' Leyla sevinçten havalara uçmuştu. Öyle ki anında Emir'in boynuna atlamıştı. Geri çekilirken yanağına ufak bir öpücük bırakmayı da ihmal etmemişti. ''Yalnız çalışma biter bitmez bana haber verin kızlar. Sizi eve bırakırım.'' deyince araya girmiştim. ''O işi hallettim ben. Ağabeyimle konuştum az önce. Ömer amca bizi almaya gelecek zaten.'' deyince suratı ekşimişti Emir'in. ''Ne yapalım, madem öyle yarına kadar sabredelim bakalım.'' deyince gülerek Leyla'yı kendime doğru çektim. ''Haydı bakalım, bizim işimiz uzun. Yarın görüşürüz beyler.'' deyip sınıfın kapısını yüzlerine kapatmıştım. Leyla ile sırıtırken Emir'in çaresiz sesini duymuştuk. ''Yarın görüşeceğiz Esin Hanım(!)'' Şuan krize girmiştik ve ayakta zor duruyorduk. Ortam sessizleşmişti fakat kapı kolunun zorlandığını görünce şaşırmıştık. ''Yok artık hala mı!'' Emir'in vazgeçeceği yoktu. ''Madem beyimiz bu kadar ısrarlı, biz de karşılıksız bırakmayalım kendisini değil ama(!)'' dedim Leyla'ya pis pis sırıtarak. ''Esin senden korkulur harbi.'' Gülerek boğazımı temizledim ve kapı kolunu yavaşça kavradım. Ardından sert bir şekilde kapı kolunu kendime doğru çektim. Karşımda Emir'i bulmayı planlamıştım fakat öyle olmamıştı. Başıma aldığım darbe ile geri çekilirken, tiz bir çığlık dudaklarımın arasından kaçıvermişti. ''Ah!'' ''Esin!'' Leyla oturmama yardım ederken, önüme düşen büyük gölge ile başımı hafif kaldırdım. ''Kusura bakma. Kapı açılmayınca, ben de zorladım. İyi misin?'' Karşımdaki çocuk ve arkasında bir ton kalabalık... Tanımadığım biri kendi yanlışım olmasına rağmen beni mi düşünüyordu? ''İyiyim. Asıl sen sen kusura bakma. Ben..'' ''Önemi yok. Kötü hissediyorsan revire gidelim.'' Bu ilgi fazla değil miydi? ''Gerek yok, teşekkürler. Sen iyi misin?'' diye sorduğumda sırıtmıştı çocuk. ''Bana bir şey olmaz.'' demişti gözlerime bakarak. Tuhaf biri olduğu kesindi. Mert Hocanın gelişiyle sınıfça hareketlenmiştik. Herkes partneri ile yerini alırken ben öylece duruyordum. Partnerimin ismi dışında hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Etrafıma bakınırken yanı başımda birkaç dakika önce çarptığım çocuğu fark etmiştim. Elini bana doğru uzatırken hafif tebessüm edince, durumu daha yeni anlıyordum. İsminin Demir olduğunu öğrendiğim çocuk bir anda, beni kendine doğru çekince şoke olmuştum. ''Ne yapıyorsun?'' diye sorduğumda yine aynı gülümseme yüz hatlarında yerini almıştı. ''Korkuttum mu?'' Tuhaf... Gerçekten çok tuhaf! Yüzünde en ufak bir kötü niyet sezemiyordum. Hafif geri çekildiğini görünce şaşkınlığım bir level daha atlamıştı. ''Rahatsız oldun sanırım? Kusura bakma amacım...'' ''Hayır... Yani kusurluk bir durum yok. Sadece bir anda...'' ''Anladım. Daha dikkatli olurum.'' demişti gülerek. Farkında olmadan ben de hafif tebessüm etmiştim. Ben tebessüm mü etmiştim? ''Peki o zaman. Başlayalım mı?'' diyerek tekrardan elini uzatınca, başımla onaylamıştım Demir'i. Şarkının başlamasıyla temel bir giriş yapmıştık. Bir nevi ısınma yani. Demir de dans ve kontrol de oldukça başarılıydı. Sanırım bu yarışma sandığımdan daha kolay geçecekti. 2 Saat Sonra... Koskoca iki saat çabucak geçmişti. İlk kez kendimi bu kadar özgür ve mutlu hissediyordum. Dans ederken şakalaşmayı da ihmal etmiyorduk. Yorulduğumuza gerçekten değmişti. Çalışmanın ardından üzerimi giyinmek için kabine geçiyordum ki Demir'in sesini duymamla geriye doğru dönmüştüm. ''Esin?'' ''Efendim?'' ''Gitmeden önce son bir prova yapar mıyız? Aklımda güzel bir fikir var.'' deyince ne diyeceğimi bilememiştim. ''Esin, ben okul binasının girişinde seni beklerim. Provadan sonra görüşürüz.'' ''Emin misin Leyla?'' ''Evet, sen merak etme. Üzerimi giyinip çıkacağım şimdi. Binanın girişinde beklerim seni.'' ''Peki tamam.'' Sınıfın tamamen boşalmasıyla Demir ile yalnız kalmıştık. ''Mert hoca yarışma için kendi koreografimizi oluşturmamızı söylemişti. Aklımda bir kaç hareket var. İstersen gitmeden önce hemen deneyelim.'' deyince şaşırmıştım. Bu kadar çabuk olacağını tahmin edememiştim. Kollarımı çiçek pozisyonuna getirerek sırıttım. ''Görelim bakalım.'' Demir, müziği başlatır başlatmaz dans etmeye başlamıştı. Gerçekten çok iyi dans ediyordu. Birkaç kez onu izleyerek ben de kendi koreografimi kafamda oluşturmaya başladım. Hazır olduğumda bu kez bende ona katıldım. Demir, tekrardan müziği başlatarak yanıma gelmişti. Ritmi duyar duymaz dans etmeye başlamıştık. Bu gerçekten keyifliydi. Şarkının bitimiyle nefes nefese kalmıştık fakat çok eğlenmiştik. ''Bence süperdi. Üç aya kadar üzerine çok şeyler ekleriz.'' ''Aynen. Kaldığım iyi oldu. Yarına daha hazırlıklı oluruz.'' ''Haklısın. Bu arada söylemeden edemeyeceğim, çok iyi dans ediyorsun.'' deyince güldüm. ''Teşekkür ederim. Aynı durum senin için de geçerli.'' ''O halde ben de teşekkür ederim.'' Birkaç saniyeliğine karşılıklı gülüştüğümüzü fark edince, boğazımı temizledim. ''Artık gitsem iyi olacak. Leyla'yı daha fazla bekletmeyeyim.'' ''Peki. Yarın görüşürüz o halde.'' ''Görüşürüz. Bu arada tanıştığıma çok memnun oldum.'' ''Bende öyle.'' Çantamı toplar toplamaz derslikten çıkmıştım. Üzerimi değişmekle vakit kaybetmek istememiştim. Binanı girişine vardığımda beklemediğim bir tablo ile karşılaşmıştım. Leyla tek başına değildi. Emir'in burada ne işi vardı? Bir dakika... Peki ya o... Aras neden gelmişti? ''Esin?'' Leyla'nın sesini duymamla irkilmiştim. Şimdi ne yapacaktım? Aras neden buraya gelmişti ki? Olanlardan diğerlerinin haberi yoktu. Mümkün olduğunca hiçbir şey olmamış gibi hareket etmem gerekiyordu. Aras ile göz göze geldiğim de yönümü değiştirdim. Hafif tebessüm ederek ufak adımlarla yanlarına varmıştım. ''Nasıl geçti?'' ''Bir dakika... Ne nasıl geçti?'' diyerek benden önce araya girmişti Emir. ''Doğru ya söylemeyi unuttum. Demir ile Esin son bir tekrar için kalmıştı da.'' deyince Emir kaşlarını çatmıştı. ''Demir?'' ''Evet, Esin'in dans yarışmasındaki partneri.'' deyince bakışlarım ister istemez tekrardan Aras'ı bulmuştu. Bakışları gayet normaldi.Şaşırmamış gibiydi. Üstelik tepkisizdi. Ne bekliyordum ki? ''Demek Demir... Yarın bir tanışalım bakalım.'' ''Hayırdır aşkım, tanışmak filan?'' ''Senin bir sevgilin var Leyla. Fakat Esin için aynı durum söz konusu değil. Ne olur ne olmaz. Biz işimizi sağlama alalım da '' deyince koca bir kahkaha atmıştı Leyla. Ben ise şaşırmıştım. ''Yok artık! Emir, kafandan neler geçiyor bilmiyorum ama zannettiğin gibi bir durum söz konusu değil. Demir sadece dans partnerim.'' deyince Emir gözlerini kısarak bana doğru eğilmişti. ''Bu Demir'i daha çok merak ettim şimdi. Hayırdır, avukatı falan mı oldun?'' ''Emir saçmalama.'' dedim ses tonumu arttırarak. ''Yarın göreceğiz bakalım.'' ''Emir yeter. Gereksiz yere kızın üstüne gitme.'' diyerek aramıza girmişti Leyla. ''Gereksiz yere olup olmadığını yarın öğreneceğiz.'' demişti Emir. Şaka gibiydi! Şuan resmen Emir ile kavga ediyorduk. ''Emir sakin ol. Gidelim artık.'' demişti Aras.. Şimdi de beni mi korumaya çalışmıştı?Gerçekten, ne yaptığını zannediyordu? ''Leyla gidelim artık. Çok geç kaldık. Ömer amca her an gelebilir.'' dedim kolundan tutarak. ''Haklısın canım.'' Leyla tekrardan Emir'e dönmüştü. Ben ondan önce davranarak yanlarından ayrılmıştım. Emir'in niyetinin kötü olmadığını bilsem de bu kadar büyüteceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Çok şükür ki Önder yanlarında yoktu. Aksi halde olacakları düşünmek bile istemiyordum. Anlamadığım Aras'ın burada neden bulunduğu? Şaka gibi olanlardan sonra hala beni korumaya çalışıyordu. Şuan sinirlerim tavan yapmıştı resmen. Neden herkes üzerime gelmek zorundaydı? Okulun bahçesinde adımlarımı hızlandırırken, tanıdık sesle durmuştum. Demir? ''Siz daha gitmediniz mi?'' ''Leyla'yı bekliyorum.'' dedim. ''Anladım. Girişte Leyla'yı gördüm zaten fakat yalnız değildi. Ben de ayıp olur diye selam vermeden yanından geçtim.'' deyince derin bir oh çekmiştim. ''İyi yaptın.'' ''O halde ben gideyim artık. Yarın görüşmek üzere.'' ''Görüşürüz.'' dedim gülümseyerek. ''Hey!'' Emir'in sesiyle sertçe yutkunmuştum. Saniyede Demir ile yanı başımızda bitivermişlerdi. Emir gelir gelmez burnundan soluyan bakışlarını Demir'in üzerine salmıştı. ''Demir sen olmalısın?'' ''Anlamadım?'' Emir hafif sırıtınca gerçekten korkmaya başlamıştım. Fakat beklemediğim anda Demir'e elini uzatınca şaşırmıştım. ''Emir ben.'' demişti sakin ses tonuyla. Cidden sakin görünüyordu. ''Demir, memnun oldum.'' Neyse ki Demir'den yana da bir sıkıntı yok gibiydi. Kendisine uzatılan ele bütün sıcaklığını vermişti. ''Ben de öyle. O halde yarın görüşürüz.'' demişti Emir. Ardından tekrar bana doğru dönmüştü. ''Haydi artık. Geç oldu kızlar.'' Daha fazla uzatmaya gerek yoktu. Başımla onaylamıştım Emir'i. Sorun çıkmaması için okuldan ayrılmıştık. Emir ve Aras'ın yanımızdan ayrılmasıyla rahatlamıştım. ''Kusura bakma canım. Emir işte, aslında kötü bir niyeti yoktu.'' ''Biliyorum. O yüzden takmıyorum. Neden böyle davrandığını da biliyorum.'' ''Önder'in kulağına gitmese bari.'' deyince gülmüştüm. ''Bir o eksikti. Bu Emir yetiştirir vallahi.'' dedim sırıtarak. ''Aynen öyle.'' Ne olursa olsun içimdeki merak duygusunu bastıramıyordum bir türlü. Aras neden buradaydı acaba? Belki Leyla biliyordur diye düşünerek, tüm cesaretimi toplayıp dudaklarımı aralamıştım. ''Bu arada... Aras neden gelmiş?'' diye sorduğumda kollarını çiçek pozisyonuna getirerek gözlerini kısmıştı Leyla. ''Ben de ne zaman soracaksın diye merak ediyordum Esin.'' ''Leyla lütfen...'' ''Tamam tamam. Emir ile yolda karşılaşmışlar. Okula da beraber geldiler işte.'' Son yaşananlarda sonra Aras'ın buraya gelmesi mantıksızdı. Neden böyle bir şey yapmıştı ki? ''Başta bizimkilerin oyunu diye sesimi çıkartmadım fakat durum sahiden ciddi.'' deyince ne demek istediğini anlamamıştım. ''Nasıl yani? Ciddi olan durum ne?'' ''Emir ve Önder'in son günlerde Aras ve senin aranı yapmak için elinden geleni yapıyor. Bunu anlayabiliyorum. Fakat artık böyle oyunlara gerek kalmadığını anlamış oldum Esin.'' deyince iyice gerilmiştim. ''Ne demek istiyorsun Leyla?'' ''Demek istediğim, Aras seni gerçekten de seviyor Esin. Farkında değil misin?Bu akşam buraya geleceğini tahmin etmiyordum. Ama geldi. Seni görebilmek için Esin.'' deyince suratımı asmıştım. ''Öyle bir şey yok Leyla. Olsaydı eğer bunu hissederdim.'' ''Saçmalıyorsun. Bu Aras sana sırılsıklam aşık! Her halinden belli. Üstelik dün gece sana sarkıntılık eden adamı neredeyse hastahanelik ediyordu. Delirmiş gibiydi. Sen ne dersen de, başta tanıdığım Aras ile son bir kaç gündeki Aras aynı kişi değil. Buna eminim.'' Leyla'nın haklı olmasını o kadar çok isterdim ki... Ama değildi işte. O geceye kadar ben de aynı şeyi düşünürken tekrardan filmi başa sardığımı fark edememiştim. ''Bu konuyu kapatsak olur mu?'' diyerek ufak da olsa sitem edince Leyla şaşırmıştı. ''Anlamıyorum... Mutlu olman gerekirken neden yüzünden düşen bin parça? Aras'ın sana karşı bir takım özel hisler beslediğini neden kabul etmek istemiyorsun?'' Ne diyebilirdim ki? Olanları Leyla'ya anlatıp canını sıkmak istemiyordum. ''Sadece yorgunum Leyla. Şuan istediğim tek şey uyumak.'' dediğimde yüz ifadesi pek ikna olmuşa benzemiyordu. Fakat Aras konusunda ısrar ederse kendime engel olamamaktan korkuyordum. Çünkü şuan sınırıma ulaşmıştım. Leyla, her iki eliyle yüzümü avuçlarken yutkundum. Birkaç saniye öylece durup gözlerime baktıktan sonra o güzel kaşlarını çatmıştı. ''Sana bir şey olmuş Esin. Neyin var?'' diye sorduğunda ikinci kez yutkunmuştum. ''Bir şeyim yok Leyla.'' dedim yalandan atarak. ''Hayır, yalan söylüyorsun. Aras'ın ismini duyar duymaz parlayan gözler şimdi neden ağlayacak gibi bakıyor söyler misin?'' diye sorduğunda zor tutmuştum kendimi. ''Leyla lütfen. Birazdan Ömer amca burada olur.'' dedim zoraki konuyu dağıtmak amacıyla. ''Bir şeyler olmuş. O gece... O gece Aras peşinden gelmişti. Baş başa kalmıştınız. Aranızda nasıl bir konuşma geçti Esin?'' diye sorunca yerin dibine girmek için can atmıştım resmen. Öte yandan dolan gözlerim saniyeler sonra kendini ele verecekti. Ne diyecektim ben? ''Daha önce anlamış olmam gerekirdi. Aras ile aranızda hoş bir sohbet geçmedi değil mi? Seni kıracak bir şey mi yaptı yoksa? Söyle Esin,lütfen.'' deyince ben daha ne olup bittiğini anlamadan göz yaşlarım Leyla'nın sorusunu yanıtlamıştı bile. O kadar dolmuştum ki göz yaşlarımın yerini bir anda hıçkırıklarım almıştı. ''Leyla...'' ''Evet, canım? Söyle.'' ''B-ben iki-inci kez aynı hata-ayı yaptım. Kendim-mi aptal yerine koydum! Çok utanıyorum...'' Leyla'nın Ağzından... Esin'in söylediklerinden hiç bir şey anlamamıştım. Karşımda ağlıyordu ve nedenini merak ediyordum. ''Hangi hatadan bahsediyorsun? Neden ağlıyorsun Esin?'' diye sorduğumda bir anda boynuma atlamıştı. Titriyor gibiydi. ''Beni... Ben-ni sevmiyor Leyla. Sevmiyor işte! Sadece bu kadar...'' deyince hemen yanımızdaki banka oturtmuştum onu. Hiç iyi değildi ve onun için gerçekten endişeleniyordum. ''Bunu nereden biliyorsun Esin?'' diye sorduğumda o güzel başını hafif eğmişti. ''O gece... Peşimden geldiği sırada... Kendisi söyledi. Benimle sadece arkadaş olmak istediğini söyledi. Ve ben... Aptal gibi bana karşı birtakım hisler beslediğini düşünerek, yine aynı hatayı yaptım!'' Duyduklarıma inanasım gelmiyordu. Her şey dışarıdan güzel ilerliyor gibiydi. Aras nasıl olur da böyle bir şey söyleyebilirdi? ''Esin ben anlamıyorum. Aras neden böyle bir şey yaptı? Birlikte dans ederken, sana olan bakışlarını görmüştüm. Bunda bir terslik olmalı.'' deyince eğili olan başını kaldırmıştı Esin. ''Terslik falan yok Leyla. Peşimden geldi ardından tartıştık.'' deyince şaşırmıştım. ''Tartışmak mı? İyi ama neden?'' ''Ona kaba kuvvetten hoşlanmadığımı söylemiştim. Üstelik olay esnasında Aras'ın kontrolden çıktığını görünce çok korkmuştum. Aras da kendi yaptığı şeyi savunmuştu bana karşı. O esnada dayanmayıp, son zamanlardaki tavır ve davranışlarının sebebini sormuştum. Verdiği cevap, yerinde Leyla da olsa aynı şeyi yapardım olmuştu. Durumu yanlış anladığımı söylemişti bana. Üstüne özür dileyince olanlar oldu.'' deyince gözlerini kaçırmıştı Esin. ''Ne oldu Esin? Sana bir şey mi yaptı yoksa?'' diye sorduğumda başını hayır anlamında sallamıştı. ''Aras sana bir şey yapmadıysa, ne oldu Esin?'' diyerek soruyu ikinci kez tekrarladığımda dudaklarını ısırmaya başlamıştı. ''Benden özür dilemişti.'' ''Evet, sonra?'' ''O anda duygu patlaması yaşadım sanırım. Ben de özür diledim ve onu...'' ''Devam et.'' ''Onu öptüm.'' deyince çok fazla şaşırmamıştım. Aras'a olan hislerini biliyordum ve bu hareketi gayet doğaldı. Yalnız endişelendiğim taraf sonrasında Aras'ın nasıl bir tepki gösterdiğiydi? Esin'in halinden çok utandığı belli oluyordu. Titreyen ellerini avuçlarıma yerleştirdikten sonra konuşmaya başladım. ''Böyle bir şey için neden utanıyorsun ki? Rahat ol canım. Şimdi söyle bana, Aras nasıl bir tepki verdi?'' diye sorunca Esin'in sağ yanağından aşağıya doğru süzülen göz yaşıyla, birbirine kenetlenen dudaklarını yavaşça aralamıştı. ''Beni itti. Yaptığım şeyin hiç hoş olmadığını söyledi. Çok kızdı. Duyduklarım karşısında şok olmuştum ve yaptığım tek şey yanından gitmek olmuştu. Gitmeden önce de onunla arkadaş olamayacağımı söylemiştim. Bir nevi hislerimi Aras'a açıklamış oldum fakat karşılığında koca bir azar yedim. O kadar çok utandım ki, anlatamam. Beni sadece arkadaş olarak gören bir erkeği öptüm Leyla! Yine ve yine!'' Esin,son söylediği cümle ile daha fazla ağlamaya başlamıştı. Olanlara hala inanamıyordum. Esin'in daha kötü olmaması için tamamen kendime doğru çekmiştim onu. İkinci kez kalbi kırılmıştı. Bu haksızlıktı! Üstelik dün geceden beri bana hiçbir şey anlatmamıştı. Bunun sebebini de anlıyordum fakat onu böyle görmek hiç istemiyordum. Bu kez Aras'ın elimden çekeceği vardı! ''Kendini suçlama. Çok zor olduğunu biliyorum fakat kendini toparlaman gerek. Ömer amca gelir ve seni böyle görürse, bu işin ucu Ceyhun ağabeyin kulağına kadar gider. Eve sağa salim gidelim, konuşuruz.'' diyerek göz altlarındaki nemleri elimin tersi ile sildim. Zoraki kendine çeki düzen vermeye çalışan Esin'in durumu gittikçe kötüye gidiyordu. Ve ben daha fazla Aras yüzünden üzülmesine izin vermeyecektim! Yarın bu işi kökünden halledecektim. *** Dünden bugüne değişen hiç bir şey yoktu. Gerçi neyin değişmesini bekliyorsam? Demir de olmasa yüzü hiç gülmeyecekti arkadaşımın. Aslında yakışmıyorlar değildi. Üstelik Aras'ın aksine Demir, Esin'i mutlu edebiliyordu. Onunla iken yüzü gülüyordu. Zamanı gelince neden olmasın diye içimden geçirmeden edememiştim. Fakat ilk önce Aras'ı ortadan kaldırmam gerekiyordu. Bu işi daha fazla uzatmanın bir alemi yoktu. İki saatlik bir ara benim için yeterli olacaktı. Harekete geçmenin tam sırasıydı. Bulunduğumuz masanın üzerinde Emir'in telefonunu gözüme kestirmiştim. Mutlaka Aras'ın numarası kayıtlıydı. Çaktırmadan telefonu elime aldım ve rehbere girdim. Çok uzun sürmemişti. Numarayı bulur bulmaz, telefonla birlikte yanlarından ayrıldım. Fark etmemişlerdi bile. Dışarı çıkar çıkmaz Aras'ı aradım. Arada yakalanırım diye etrafı kollarken, Aras'ın sesini duymuştum. ''Alo, kardeşim?'' ''Aras, merhaba? Ben Leyla.'' demiştim. ''Merhaba Leyla. Hayırdır, bir şey mi oldu?'' diye sorduğunda dişlerimi olabildiğince sıktım. ''Hayır, olmadı. Senden bir şey istemek için aramıştım.'' ''Yardımcı olabileceğim bir şey ise tabi yardım ederim.'' ''Emir için küçük bir hediye almak istiyorum da. Bir erkek gözüyle senden yardım almak istedim. Önder'den alacaktım fakat daha okula gelmedi. Ben de seni aradım. Rahatsız etmiyorumdur umarım?'' ''Hayır, ne rahatsızlığı. Yardım etmeyi çok isterim.'' deyince rahatlamıştım. ''Çok teşekkür ederim. Mümkünse yarım saat sonra sahilde buluşalım.'' ''Tabi, olur. Yarım saate görüşürüz o zaman.'' ''Görüşürüz Aras.'' dedim ve telefonu kapadım. İşte bu kadardı. Arkadaşımı her defasında üzmek neymiş görecekti. İşimi halleder halletmez geri dönüp ufak bir yalan atmak kalmıştı artık. Bunun için de bir şeyler düşünmüştüm elbette. ''Aşkım? Neredeydin, merak ettim?'' ''Telefonda bir arkadaşımla konuştum da acilen gitmem gerekiyor.'' deyince Emir şaşırmıştı. ''Arkadaş? Tanıyor muyum?'' ''Eski mahalleden bir kız arkadaşım. Benimle acilen konuşması gerekiyormuş. Hemen dönerim zaten. Dersin başlamasına iki saat daha var.'' deyince ısrar etmemişti. Esin de doğal karşılamıştı. Onayı alır almaz, okuldan ayrılmıştım. Fazla geçmeden sahile vardığımda Aras'ı görememiştim. Bunun üzerine sahil boyu yürümeye başlamıştım ki Aras'ın sesini duymuştum. ''Leyla?'' Hızlı adımlarla yanıma vardığında nefes nefese kalmıştı. ''Çok bekletmedim umarım?'' ''Hayır. Aslında bakarsan tam zamanında geldin. Ben de yeni geldim zaten.'' deyince hafif tebessüm etmişti. Sinirlerimi bozuyordu gerçekten. Esin zar zor bir şeylerle mutlu olmaya çalışırken, Aras hiç bir şey olmamış gibi nasıl bu kadar rahat davranabiliyordu? ''Ee? Ne yapıyoruz?'' diye sorduğunda sadece sırıtmakla yetinmiştim. Beyimize bak sen, keyfi gayet yerindeydi. Daha fazla uzatmanın bir alemi yoktu. O gece Esin'den yediği tokat, ona mükafattı bence! Yenisiyle tanışma vaktiydi artık! ''Leyla, sen iyi misin?'' diye sorduğunda yüzümdeki sırıtıştan eser kalmamıştı. Aldığım sinirimle sert bir tokat atmıştım Aras'a. ''Bu soruyu soracağın kişi ben değilim Aras!'' dedim ses tonumu yükselterek. Aras ise attığım tokatla şaşkına dönmüştü. Bir zahmet dönsün! ''Leyla sen...'' ''Ufak da olsa senin, Esin'e karşı özel hislerinin olduğunu düşünmüştüm. Bu yüzden de Emir ve Önder'in sizin aranızı yapması için oynadıkları oyunlara sesimi çıkartmadım! Peki ya sen ne yaptın? En yakın arkadaşımın kalbini iki kez kırdın! Onu çok kırdın! Zorlamasam aranızda geçen konuşmayı öğrenemeyecektim. Sen nasıl bir erkeksin be!'' ''Bence bu konuşmadan sonra, okula dönsen iyi olacak Leyla.'' ''Geri dönmek mi? Unut bunu! Buraya geldiğimden kimsenin haberi yok zaten. Rahat rahat konuşabiliriz.'' dedim imalı ses tonumla. ''Bu konuda konuşmak istemiyorum Leyla! Ayrıca o gece Esin'e anlatmak istediklerimi zaten söyledim. Geri dön!'' deyince ikinci tokatımı geçirmiştim. Kendimi kontrol edemiyordum. Nasıl bu şekilde davranabilirdi? ''Kızın ne halde olduğunu biliyor musun ha! Bu konu bugün, burada kapanacak Aras!'' ''Neyi bilmek istiyorsun Leyla!'' ''Neyi mi? Benle dalga mı geçiyorsun Aras!'' ''Dalga falan geçmiyorum! Sadece bir soru sordum Leyla.'' ''Demek soru sordun! Senin soru sormaya hakkın yok Aras!'' ''Lanet olsun Leyla, amacın ne!'' ''Git buradan!'' demiştim. Aras şaşırmıştı. ''Ne?'' ''Dediğimi duydun. Bu şehirden defolup git Aras! Emir ve Önder'e bir bahane bulursun. Senin için zor olmasa gerek! Burada olduğun sürece, Esin günden güne bitecek! Bunu görmeye devam edemem, anlıyor musun?'' dediğimde gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Doğru mu görüyordum?Söylediklerimin ardından bir cevap vermek yerine öylece sessiz kalmıştı. Konuşmuyordu. ''Yapamam...'' demişti. Ses tonunun titrediğine yemin edebilirdim. İyi ama bu cevap ne anlama geliyordu şimdi? ''Ne demek bu? Burada kalmaya devam edersen Esin...'' ''Yapamam dedim Leyla!'' Ağlamaklı ses tonuyla resmen kükremişti. Birden bire ne olmuştu?Çözemiyordum. ''Neden!'' diye sorduğumda sırtını bana doğru dönmüştü. ''Gitsem de gitmesem de sonuç değişmeyecek belki ama yanlış anlaşılmaları düzeltmem gerek! Bunu yapmadan buradan gidemem!'' deyince kafam daha çok karışmıştı. Üstelik tuhaf bir şekilde hiç iyi gözükmüyordu. Neler oluyordu böyle? ''Ne söylemeye çalışıyorsun Aras?'' diye sorduğumda bu kez bana dönerek, tam karşıma geçmişti. Fakat o... O ağlıyordu! ''Artık geri dön Leyla.'' deyince tekrardan sinirlenmiştim. Üstelik vereceğim cevabı beklemeden, benden önce ters istikamette yürümeye başlamıştı. Bu işin için de bir şey vardı? Ağlaması ayrı bir olaydı zaten. Esin'i sadece bir arkadaş olarak gördüğünden şüphelenmeye başlamıştım artık.''Gidemem.'' demişti. Esin ile bir bağlantısı olduğu kesindi. Gitmesine izin veremezdim. Çok yaklaşmıştım, hissedebiliyordum. Aras'ın fazla uzaklaşmadığını görünce tabana kuvvet koşmaya başladım. Sonunda yetişmiştim fakat bitmiştim de. ''Esin'i seviyor musun?'' diye sorduğumda adımlarını durdurmuştu Aras. Aslında sorumun cevabını bu hareketiyle vermişti fakat onun ağzından duyana kadar devam etmem gerekiyordu. ''Sana bir soru sordum Aras! Esin'i seviyor musun?'' ''Sevmiyorum.''demişti sırtı dönük bir şekilde. Artık en önemli silahı kullanma vaktiydi. ''Şu anda Demir ve Esin okulda birlikte vakit geçiriyorlar. Biliyor musun Demir'in yanında çok mutlu.'' ''Leyla...'' ''Gün geçtikçe çok iyi bir çift olacaklarından eminim. Demir iyi bir çocuk. Üstelik Esin'e karşı çok ilgili.'' ''Leyla kes artık!'' ''Neden bu kadar sinirlendin ki? Esin'in başka bir erkekle mutlu olmasını sen de çok istiyorsun, yoksa yanılıyor muyum Aras?'' Sorduğum soruyla her iki elini birden yumru şekline sokarak, iyice sıkmıştı. Her şey ortadaydı işte. Aras gerçekten de Esin'i seviyordu. Söylediklerime karşılık sessizliğini koruyordu. Bu durumdan faydalanarak devam etmiştim. ''Belki zor olacak ama eninde sonunda Demir'e karşı kayıtsız kalamayacak. Bence sen hiç düşünme ve git buralardan. Madem Esin'in arkadaşı olmak istiyorsun, arkadaşı olarak ona bu iyiliği yap ve çık hayatından.'' Son cümlemi üstüne basarak söylemiştim. Aras anında geri vites yaparak hızlı adımlarla üzerime gelmeye başlamıştı. Kollarımdan sertçe kavrayınca, şoke olmuştum. ''Yeter! Sana sus dedim sus!'' Aras burnundan soluyordu. Bu kadar büyük bir tepki beklemesem de amacıma ulaştığım için mutluydum. En azından Esin'e olan sevgisi gerçekti. ''Onu seviyorsun Aras! Esin'i başka bir erkekle düşünmek canını yakıyor değil mi? Onu seviyorsun işte!'' dedim gözlerimi büyüterek. ''Evet, seviyorum! Oldu mu? Tamam mı?"' Aras'ın gecikmeyen itirafı ile derin bir nefes almıştım. Fakat Aras kendinde değil gibiydi. ''Madem seviyorsun, neden ona bunu söylemek yerine canını yakmayı tercih ettin?'' diye sorduğumda tekrardan gözlerinin dolduğunu görmüştüm. ''Cevap ver Aras! Neden böyle bir şey yaptın!'' Bu kez ses tonumu gereğinden fazla yükseltmiştim. Elimde olan bir şey değildi. ''Esin için belki de en önemli şeyleri elinden aldım ben! Ailesini, çocukluğunu, dostlarını, anılarını... Her şeyini anlıyor musun!'' deyince kulaklarımın yanlış duyması için dua etmiştim. ''Ne!'' ''Esin'in tüm hayatını çaldım ben! Altı ay önce o gece... Ona bunları geri verene kadar ve yanlış anlaşılmaları düzeltene kadar, ona hislerimi tamamen açamam! Bunu yapamam!'' diyerek dizlerinin üzerine çökmüştü Aras. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu nasıl olurdu? Başından beri Esin haklıydı! Aras onun için bir yabancı değildi! Onu ilk öptüğünde... Olamaz! Esin'in tanımadığı bir adamı öpmesi ve ona aşık olması da normal değildi! Aras'ın az önceki itirafı! O halde Esin ve Aras geçmişte... Geçmişte gerçekten de sevgililerdi... **** Bölüm Sonu **** Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺
|
0% |