Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Bölüm 25 - BABA!

@kristalmelek61

 

 

 

Multimedya: Önder 😎

 

 

 

Keyifli okumalar dilerim. 🌺

1 Hafta Sonra...

Vakit gelmişti. Azra'dan çok ben heyecanlı ve tedirgindim. Bugün biricik kardeşim evleniyordu. Uzun ve sancılı dönemlerden sonra nihayet ikisi de çok mutluydu. Caner'in babamla birlikte evimize ilk gelişini hatırlıyorum... Çekingen yüz ifadesi dikkatimi çeken ilk şey olmuştu. Bize nazaran onu kısa sürede değiştirmeyi Azra başarmıştı ve bunu yaşının getirdiği saflıkla anlamadan yapmıştı. Sonuç olarak iki saf kalp birbirini tamamlamıştı artık. Babamın Caner'i, ağabeyimden ayrı tutmamasına şaşmamalı. Kardeşimin kaybolan mutluluğunu geri vermişti ona. Yan yana ve hiç olmadıkları kadar güçlüydüler artık.

Düğüne çok fazla kişiyi davet etmemiştik. Daha doğrusu çok fazla tanıdığınız yoktu. Ağabeyim zarif ve şık bir düğün salonu tutmuştu ve gerçekten her şey eksiksiz görünüyordu. Tek üzüntüm Aras'ın yanımda olamayışı idi. Ağabeyimden ötürü onu düğüne davet edemezdim zaten.

"İşte geliyorlar!"

Emir'in kulağımı dolduran sesi ile zeminle buluşturduğum bakışlarımı havalandırdım. Hep birlikte büyük bir alkış koparmıştık. Beraber salona girdikleri anda müzik de onlar için hazırda idi. Emir ve Önder'in yanımıza gelmesi ile romantik dans başlamıştı. Muhteşem görünüyorlardı. Keşke annem ve babamda burada olup, kızlarının yüzündeki mutluluğu görebilseydi. Göz yaşlarım art arda akmaya başlayınca elimi avuçlayan başka bir elle irkildim. Önder beni çekiştirerek pistin tam ortasına getirdi. Tamam güzel bir şey yapıyorsun da çekiştirmek nedir ya!İnsan az nazik olur yani pes!

"Keyfin yerinde bakıyorum."

"Laf mı bu şimdi yani? Kız kardeşim evleniyor, karaları bağlayacak değilim herhalde." dedim gözlerimi devirerek.

"Hemen laf sok! Az nazik olsan."

Benimle dalga geçiyordu resmen! Kendisi kurbanlık koyun gibi piste sürüklemişti beni ama yine de karşı taraftan naziklik bekliyordu.

"İlk önce insan gibi bir kız nasıl dansa kaldırılır öğren bence(!) Her şeyi devletten beklemek adetin oldu Önder." dedim sırıtarak. Sinirlenir diye düşünmüştüm fakat aksine söylediklerime koca bir kahkaha atınca şaşırdım.

"Bir de gülüyorsun." dedim gözlerimi kısarak.

"Çok komik ve tatlısın biliyor muydun?"

"Önderr..."

"İltifat etsem kabahat etmesem kabahat." deyince bu kez sırıtan ben oldum. Sonrasında bana katılan Önder ile karşılıklı gülmeye başladık. Biz gerçekten de normal değildik. Dansın bitimi ile hepimiz yerlerimizi alırken, bu kez kulağıma değen misket havası ile derin bir nefes aldım. Şu an dans etmekten çok Azra'nın yanına gitmeyi çok istiyordum. Emir'in annesi ve Handan teyzenin karşılıklı dans ettiğini görünce, tebessüm ettim. Onlara Emir ve Önder'in de katılması ile tam bir curcuna yaşanıyordu şu an. Fırsat bu fırsat Leyla'nın koluna yapıştım. Beraber Azra ve Caner'in bulunduğu masaya doğru ilerledik. Yanlarına varır varmaz, sıkıca sarıldım kardeşime. O kadar güzel görünüyordu ki... Hafif geri çekilerek, çıplak omuzlarından kavradım.

"Hep çok mutlu olun, olur mu?"

Azra da şu an benim gibi ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Beni başıyla onaylayabilmişti sadece. Bugün ağlamak yoktu.

"Esin?"

Önder'in sesi ile yönümü değiştirdim. Olamaz... Yine mi dans!

"Önder sonra dans etsek?"

Önder elini ağzına götürerek sırıtmıştı.

"Onun için gelmedim zaten." deyince rahatladım ve bir iki basamak inerek karşısına geçtim.

"Ne için geldin peki?" diye sorduğumda, yüzüme iyice yaklaştı ve bir elimin bileğinden kavradı. Neler oluyordu?

"Dışarı da seni bekleyen biri var. Acele et ve binanın arka tarafına geç."

"Dur dur... Ben hiç bir şey anlamadım."

"Off Esin. Bunda anlamayacak ne var? Aras geldi."

Aras mı geldi? İyi de bu nasıl olurdu? Üstelik neden buradaydı?

"Ne zaman geldi? Bana hiç bir söylemedi. Aramadı da."

"Az önce beni aradı zaten. Kısa sürelik de olsa seni dışarı göndermemi rica etti. Haydi ne bekliyorsun?"

Aras bana sormadan böyle bir şeyi nasıl yapardı? Ya ağabeyim ve diğerleri bizi görürlerse? Allahım sevinsem mi üzülsem mi bilemedim! Derhal Aras'ın yanına gitmem gerekiyordu. Elbisemin kenarlarından tutup, hızlı adımlarla salondan çıkmayı başardım. Binanın arka tarafına doğru yürümeye başladığım sırada az ötede ki uzun gölge ile hızımı arttırdım.

"Aras?"

Aras'ın bana doğru dönmesi ile şaşırmam bir olmuştu. Üzerindeki siyah takım elbise ile muhteşem gözüküyordu. Tebessüm eden bakışları baştan aşağıya beni süzmeye başlamıştı. Aramızdaki mesafeyi de kapatınca, yutkundum. Saçlarımın arasına değen ani sıcaklıkla irkildim.

"Çok güzel olmuşsun." diyerek geri çekilince gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Sen..."

"Merak etme. Çok fazla durmayacağım."

"Aras ağabeyim..."

"Merak etme dedim ya. Sadece bir kaç dakika. Seni düğün boyunca üzgün görmek istemiyorum Esin."

Hepsi benim için miydi yani?Buraya sadece benim için mi gelmişti? Ben daha ne olup bittiğini alamadan Aras'ın tek eli belime yavaşça dolanınca yutkundum. Öteki eli benim boşta kalan sağ elimi kavradı ve sol elimi kendi omzuna yerleştirdi.Bir dakika... Bu...

"Dans edelim mi?"

"Aras müzik..."

"Müziğe ne gerek var ki? Sadece kendini bana bırak tamam mı?"

Yavaşça başımı 'tamam' anlamında salladım ve dans etmeye başladık. Aslında şu an danstan öte bütün aklım ve benliğim Aras'ta idi. Zemin ayaklarımızın altından kayıyordu sanki... Birbirimize uyum sağlamaya başladığımızda, dans figürlerimiz hızlanmaya başlamıştı. O kadar güzeldi ki her şey... Aras hiç beklemediğim bir anda ucu bucağı görünmeyen karanlığıma ufak bir ışık yakmıştı. Ve o ufak ışık benim içinde bulunduğum karanlığı etkisiz hale getirmişti. Yeniden doğmuş gibiydim onunla...

Dansımızı ettikten sonra hiç beklemeden sıkıca sarıldım sevdiğim adamın boynuna. O kadar güzel kokuyordu ki...

"Teşekkür ederim Aras." diyerek geri çekildim. Aras her iki elimi de avuçlayarak öptü ve tek elini saçlarımın arasına karıştırdı. Sıcak nefesi bedenimi uyuşturmaya başlamıştı. Onu öpmek istiyordum... Evet bunu yapmak istiyordum...

"Esin..."

Sözünü bitirmesine izin vermedim ve ayaklarımla hafif yükselerek soğuk dudaklarımı onun dudakları üzerine yavaşça bastırdım. Gözlerimi kapatmam ise saliseler içerisinde gerçekleşmişti. Her iki elim omuzlarından destek alırken, belime dolanan ellerle aramızdaki küçük mesafeyi kapattım. Öpücüklerimizin şiddeti artarken, kendi bedenimi farkında olmadan ama isteyerek onun bedenine sertçe bastırdım. Aras ani manevra ile aramıza ufak bir mesafe koyarak, alnını alnıma dayamıştı.

"Artık gitsen iyi olacak..."

Gitmem gerektiğinin farkındaydım fakat bunu şu anda hiç mi hiç istemiyordum. Fakat ağabeyim ve diğerlerinin benden şüphelenmesine de göz yumamazdım.

"Haklısın." dedim tebessüm ederek. Aramızdaki mesafeyi tamamen açan ben olmuştum fakat elleri tekrardan ellerime sarılmıştı.

"İyi geceler sevgilim." diyerek avuçları arasındaki ellerimin üzerine dudaklarını hafifçe bastırdı ve geri çekildi.

"İyi geceler." dedim ellerimi geri çeker iken Aras yanımdan ayrılmıştı fakat bir türlü geri adım atamıyordum ben. Duruşumu dikleştirerek, derin bir nefes aldım. Artık salona geri dönmem gerekiyordu. Hızlı adımlarla binaya geri döndüm. Salona giriş yaptığımda her şeyin yolunda gittiğini görmüştüm. Rahatlamıştım. Bakışlarım Önder'i bulunca göz kırptım. Çoğu zaman ona gıcık olsam da bir şekilde yüzümü güldürmeyi başarıyordu. Yavaşça piste doğru ilerledim. Herkesin keyfi yerindeydi. Müzik bitimi ile Leyla'nın bulunduğu masaya doğru yürümeye başladım.

"Baba!!"

Kulaklarımı dolduran şiddetli ve bir o kadar da ağlamaklı sesle geriye döndüm. Salondaki herkes benimle eş zamanlı bir dönüş yapmıştı. Salonun girişinde ayakta zar zor durmaya çalışan bir kız vardı. Titriyordu.

'Baba' diye seslenmişti.

"Neler oluyor?"

Ağabeyim hepimizden önce davranarak kızın bulunduğu yere doğru yürümeye başlamıştı. Cidden neler oluyordu?

"Olamaz... Ama bu..."

Yanımda biten Önder'in sesi ile irkildim.

"Tanıyor musun yoksa?" diye sorduğumda gözlerini iyice kısmıştı Önder. İşaret parmağını yavaşça kıza doğrulttu.

"Bu o... Bana çarpan kız..."

Yok artık! İyi de ne alaka? Kız 'baba' diye seslenmişti fakat burada babası olabilecek biri de yoktu ki.

"Ne yani o kız bu kız mı?"

Leyla şaşkın yüz ifadesi ile ayaklanmıştı.

"Sevgi, kızım?"

Ömer amca hızlı adımlarla önümüzden geçince şoke olmuştuk. Bir dakika yani... Girişte duran kız Ömer amcanın kızı mıydı?Doğru ya! Ömer amca ile ilk tanıştığım gün, bana benim yaşlarımda bir kızının olduğunu söylemişti. Kızını hiç görme fırsatım olmamıştı. Önder'e çarpan o kız Ömer amcanın kızıydı. Demek ismi Sevgi idi.

"Kızım mı? O kız Ömer amcanın kızı mı yani?"

Önder, sıkıntılı bir ses tonunda konuşmuştu.

"Evet, sanırım. Kızını hiç görmemiştim fakat bana benim yaşlarımda bir kızı olduğundan bahsetmişti." deyince tek elini ensesine geçirdi Önder.

Ömer amca kızına sıkıca sarılmıştı. Ardından da titreyen koluna girerek, bizden tarafa dönmüştü.

"Ceyhun, oğlum kusura bakmayın."

"Ne kusuru Ömer amca? Gelin oturun şöyle.''

''Yok oğlum, yeterince rahatsızlık verdik zaten. Ben kızı eve bırakmaz dönerim hemen.''

''Olmaz öyle şey. Hem durumun farkındayım. Kızcağız bir kendine gelsin.''

Ağabeyim bir şeyler biliyordu demek ki? İyi ama nasıl?

Ömer amca mahcup bir tavırla, kızını hemen yanındaki masaya doğru yöneltmişti.

''Oğlum bir su getirin hemen.''

Ağabeyim garsonlardan birine emir vererek, kızın hemen karşısına oturmuştu. Elindeki bir bardak su ile geri dönmüştü garson. Daha fazla izleyebileceğimi sanmıyordum. Emin adımlarımla yanlarına doğru yürümeye başladım. Önder'e bir hafta öncesindeki çarpan kızın bu kız olduğuna pek inanasım gelmiyordu. Önder'in bize anlattıkları ile şu an karşımdaki manzara hiç uyuşmuyordu. Sevgi adındaki kızın korku ve hüzün dolu bakışları bu manzaraya en iyi kanıttı. Yanlarına vardığımda ağabeyimin hemen arkasında durdum.

''Çok üzgünüm ben...''

''Sorun yok canım, daha iyi misin?''

Kız sonunda konuşmayı başarmıştı. Kendisine sorulan soruya başını aşağı yukarı sallayarak cevap vermiş idi. Ağabeyimin kıza karşı olan yakınlığı beni iyice şaşırtmıştı artık. Neler oluyordu bilmem gerek.

''Ağabey?''

Ses tonumu iyice kırmıştım çünkü şu anki ortam çok fazla gergindi. Ağabeyim bana doğru dönerek, oturduğu sandalyeden kalktı.

''Biraz konuşalım Esin.''

Amacıma ulaşmıştım. Ağabeyim beni bizimkilerin yanına getirerek derin bir nefes verdi.

''Sevgi, Ömer amcanın kızı.''

''Kız iyi mi oğlum? Nesi varmış?''

Handan teyze benden önce davranarak konuşmuştu.

''Çok iyi olduğunu söyleyemem fakat en azından deniyor diyebiliriz.''

''Kızın nesi var ağabey?''

''Azra ve Caner'in düğününe az kalmıştı biliyorsunuz. Bir hafta önce Sevgi'nin erkek kardeşi vefat etti.'' deyince elimi ağzıma götürmeden edemedim.

Demek Ömer amcanın bir de oğlu vardı? Bir hafta önce... Sevgi adındaki kızın Önder'e çarptığı haftaya denk geliyordu. Bakışlarım Önder'e kayınca hiç beklemediğim bir durumla karşılaştım. Sevgi adındaki kıza doğru çevirmişti yönünü.

''Kızcağız kaldıramamıştır.''

Handan teyzenin sesi ile tekrardan ağabeyime döndüm.

''Nasıl oldu peki?''

''Aslında anlık olan bir şey değil idi. Sevgi'in kardeşi kan kanseriydi. Kemoterapi ile hayata yeniden tutunmayı denedi ama olmadı. Kardeşi daha da kötüleşti. İki hafta önce doktorlar umudu kesmişti. Ölüm haberini almayı bekliyorlardı yani. Bundan bir hafta önce de Sevgi kardeşini görmek için evde büyük bir hazırlık yapmıştı. Fakat sonrasında gelen telefonla, o an evden dışarı atmış kendini. Elinde kardeşinin en sevdiği pastası ile.''

Göz yaşlarımın birbirine karışması ile Önder'e baktım. Başını hafif eğdiğini görmüştüm.

''Ömer amca telefonda, kardeşinin ölmek üzere olduğunu söylemiş. Kardeşini son kez de olsa görmek istemişti fakat bir şekilde hastahaneye geç kalmış. Kardeşi çoktan morga kaldırılmıştı.Sonrası malum. Sevgi, babası ve erkek kardeşi ile yaşıyordu. Annesini kardeşi doğar doğmaz kaybetti. Düğün arefesinde bunları size anlatıp, canınızı sıkmak istemedim. Sevgi şuan hiç iyi değil. Ömer amca işi dolayısı ile evde bulunmuyordu ve doğal olarak Sevgi tek başına evde kalıyordu. Korkmuş olmalı ya da kendini kötü hissetmiş olmalı ki buralara kadar geldi.''

Sevgi'i çok iyi anlıyordum .Aynı şeyleri ben de yaşamıştım çünkü. Kolay kolay geçmeyecekti bu ama elbet bir gün o da anlayacaktı. Her şey yerine oturmuştu. Önder tahmin bile edemeyeceği bir suçluluk duygusu taşıyordu şimdi. Kardeşinin o gün son dakikalarını hatta saniyelerini geçirdiğini bilemezdi tabi. Fakat bilmeyerek de olsa kardeşini görmesine engel olmuştu Önder.

''Şey...''

Yanımızda biten titrek ses tonu ile şaşırmıştık. Sevgi adındaki kız Önder'in karşısına geçmişti. Önündeki gölgeyi fark eden Önder, eğili olan başını kaldırmıştı. Önder'in ağladığını ilk defa görüyordum.

''O gün için... Özür dilerim.''

Kız, Önder'den özür mü diliyordu?Benim kadar herkes şok içindeydi. Bilhassa Önder.

''Siz tanışıyor muydunuz?''

Ağabeyimin araya girmesi ile duruşunu iyice dikleştirdi Önder.

''Pek sayılmaz ama...''

''O gün hastahaneye yetişmek için acele etmiştim. Yanlışlıkla kendisine çarpınca hastahaneye geç kaldım.''

Kız, Önder'in devam etmesini engelleyerek konuşmuştu. Önder ise şoktan şoka giriyordu. Sevgi adındaki kız söylediklerinin hemen ardından Önder'e döndü.

''Tekrardan... Tekrardan çok üzgünüm. Olayın şoku ile çok fazla tepki gösterdim.''

Kız ayakta durmak için kendini o kadar çok zorluyordu ki arada hafif dengesini kaybettiğini fark etmiştim. Kızın kahverengi gözleri hala yaşlıydı fakat hepsine rağmen Önder'den özür diliyor olması beni gerçekten çok etkilemişti.

''Önemli değil ben... Asıl ben özür...''

Sözünü tamamlayamadan, Sevgi adındaki kız saniyeler içerisinde Önder'in kolları arasına yığılı kalmıştı...

2 Saat Sonra...

Önder'in Ağzından...

Hala ne kadar istesem de bir türlü işin için çıkamıyordum. Sevgi adındaki kız hakkında söylediklerim aklıma geldikçe, içimdeki pişmanlık ve suçluluk duygusu daha da büyüyordu. Bilmeden de olsa kardeşini son kez göremeyişine ben sebep olmuştum.

''Sevgi uyandı. Şimdi daha iyi.''

Ceyhun ağabeyin sesi ile her iki elimin arasına aldığım başımı havaya kaldırdım. Düğünü yarıda kesmek zorunda kalmıştık. Azra ve Caner'i gönderdiğimiz iyi olmuştu. En mutlu günlerinde bile yeterince sorun yaşamışlardı çünkü. Nermin teyzeyi de ikna etmek hiç kolay olmamıştı. Hepimiz Esin'in evinde toplanmıştık.

''Çok şükür oğlum. Ben bir bakayım.''

Handan teyze yanında Leyla ve Esin ile yanımızdan ayrılırken, ben de derin bir nefes verdim.

''Merak etme kardeşim, daha iyi olacaktır.''

''Umarım Emir, umarım...''

''Kendini suçlu hissetme. Nereden bilebilirdin ki?''

''Anlamıyorsun Emir. Belki hiç bir şeyden haberim yoktu fakat sonucunda genç bir kızın son isteğine engel oldum.''

''Yanlış düşünüyorsun. Sana çarpan kendisiydi. Ayrıca senden özür bile diledi.''

Bu da ayrı bir soru işaretiydi zaten. Benim ondan özür dilemem gerekirken, kendisi o halde ayaklarıma kadar gelip özür dilemişti benden.

''Emir çok haklı Önder.''

Ceyhun ağabey yanıma gelip, oturmuştu.

''Hayatta her şey planlı yaşanmaz Önder. Bir kaç saniye içerisinde neler olacağını kim bilebilir?Kendini kötü ya da suçlu hissedecek bir durum yok ortada. Hem bir de olayın olumlu yönünden bakmaya çalış. O gün Sevgi sana çarpmamış olsaydı, kardeşini ölümle pençeleşirken görecekti. Bu onun canını çok daha fazla yakacaktı. Belkide uzun bir süre etkisinden çıkamaycaktı. Ama sen bir şekilde karşısına çıktın ve buna izin vermedin. Sevgi'in hafızasında, son kez de olsa kardeşinin gülümseyen yüzü kalmış oldu. Bunu, Sevgi'ye bıraktığın özel ve değerli bir miras olarak kabul et.''

Bu yönden bakınca biraz da kendimi iyi hissetmeye çalıştım. Yine de tam anlamıyla içim hiç rahat değildi. Ceyhun ağabey haklı olabilirdi. Sevgi'in yerinde olsam öyle bir olaya asla tanık olmak istemezdim. Ama bilemiyorum... Sevgi adındaki kız için hangisi daha iyi olabilirdi?

''Biz artık kalkalım oğlum.''

Arkamızda biten Ömer amcanın sesi ile ayaklandık. O sırada Handan teyze, Leyla ve Esin ile yanımıza geri dönmüşlerdi.

''Ömer amca hiç itiraz istemiyorum. Sen buradayken Sevgi evde tek başına kalamaz. Bir süre bizim evde kalsın, böylece senden de uzak kalmamış olur.''

Ceyhun ağabey kesinlikle haklıydı. Sevgi için bu en iyisi olacak gibi görünüyordu.

''Ama oğlum...''

''Aması yok Ömer amca.''

Daha fazla dayamayarak bu kez ben ileri atılmıştım.

''Burada kalması onun için çok iyi olacak.''

''Önder'e katılıyorum.''

Esin beni onaylayarak yanıma geçmişti. Ömer amcanın itiraz edebilme şansı kalmamıştı artık. Ömer amca için misafir odalarından bir tanesi hazırlanmıştı bile. Hemen yanındaki misafir odası da Sevgi için hazır da beklemeye başlamıştı. Hazırlıklar bitince hepimiz birden salona indik. Handan teyze, Esin ve Leyla ile akşam yemeği hazırlığına geçiş yaparken, biz erkekler de salondaki koltuklarda yerimizi almıştık.

''Yardım gerekiyorsa gelebilirim.''

''Gerek yok Emir, biz hallederiz.''

Yarım Saat Sonra...

El birliği ile muhteşem bir masa, hepimiz için hazırda beklemeye başlamıştı. Ceyhun ağabey ve Ömer amca masaya doğru ilerleyerek, yerlerini almıştı bile. Arkalarından ben de oturduğum koltuktan kalktım ve masaya doğru ilerledim.

"Esin, Sevgi kızımızı da al gel."

"Şey... Mutfakta az işim kaldı Handan teyze."

"Tamam kızım. Ben hallederim."

"Sen dur Handan teyze. Sabahtan beri ayaktasın zaten. Önder, Sevgi'yi alıp gelir."

Ben mi? Nereden çıkmıştı şimdi bu?

"Önder haydi, Sevgi'yi alıp gel."

Esin, üstelemeye devam edince itiraz etme gibi bir hakkım kalmamıştı.

"Tamam." dedim ve geri dönerek basamakları çıkmaya başladım.

Misafir odalarının bulunduğu salona girmemle, geri vites yapmam bir oldu. Bu kızın tek başına ayakta ne işi vardı?

"İyi misin?" diye sorduğumda önüne düşen uzun kahverengi perçemlerini kulağının arkasına yerleştirdi.

"Ben gayet iyiyim. Odada tek başıma canım çok sıkıldı. Üstelik yemek yemem lazım."

"Tamam, zaten bizim kızlarla Handan teyze çok güzel şeyler hazırladı. Herkes aşağıda, bizi bekliyor. Gidelim mi?"

Tereddüt etmeden sağ kolumu onun tarafına doğru açtım ve hazırda bekledim. Şaşırmış olmalıydı ki çekingen bakışlarıyla yanımda zar zor duruyor gibiydi. Benden korkmuş muydu yoksa başka bir neden mi vardı bilmiyorum? Duruşuna bakılırsa sabaha kadar burada dikili kalacaktık. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Vakit kaybetmeden sol elini sağ kolumla sardım.

"Merdivenlere dikkat et."

Uyarımı yapar yapmaz birlikte merdivenleri inmeye başladık. Masanın önünde kendi sandalyeme geçmeden, Sevgi'in sandalyesini onun için çektim.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Esin'in yanındaki boş sandalyeme geçtiğimde, burnuma dolan lezzetli kokularla kendimden geçmiştim. Saldırmamak için zor tutuyordum kendimi.

"Ellerine sağlık Handan teyzem."

"Afiyet olsun Önder oğlum."

"Şuna bak ya, bize yok mu ellerine sağlık?"

Esin'in kendince söylenmesine sırıttım. Elimdeki çatalı ona doğru doğrultarak, gözlerimi iyice kıstım.

"Hemen söylenme sen de. Sizin de ellerinize sağlık, oldu mu Esin Hanım(!)"

İmalı konuşmama masadaki herkes dahil olunca, önümdeki tabağa geri döndüm.

"Aman kalsın! Sen bana bir şey deme Önder."

Allahım şimdi bu kıza sarma da ne yap! Kendisi kaşınıyordu. Çocuk gibi suratını asmaya devam ederken ben sırıtmaya devam ettim. İnat değil miydi?

Bakışlarımı Esin'den ayırıp çevreme saniyelik bakarken, hedefime giren başka bir yüz ifadesi o an donup kalmama sebep oldu. Sevgi bana bakıp gülümsüyordu. Ona baktığımı fark edince, hafif başını eğerek önündeki tabağına odaklanmıştı. Anlam verememiştim. Gerçi neyi anlamam gerekiyordu ki? Açlık iyice, beynime oturmuştu. Derin bir nefes aldım ve tabağımın içerisindekilere odakladım kendimi.

🍲 🍲 🍲 🍲 🍲

Güzel ve sıcak bir yemeğin ardından artık gitme vakti gelmişti. Annemi bizim şoför ile gönderdikten sonra da Emir ile yurda geri döndük. Uzun ve yorucu bir gün geçirmiştik ve hemen uyumak istiyordum. Buna gerçekten çok ihtiyacım vardı.

"Sevgi denen kız..."

Emir'in ani sözü ile yatağıma uzandım.

"Sevgi? Ne alaka şimdi?"

"Onun için çok zor olmalı."

Elbette kolay olacağını kimse söyleyemezdi. Enin de sonunda hiç bir şeyin sonu olmadığını anlayacaktı.

"Zor ama kalıcı değil." dedim kendimden emin ses tonumla.

"Haklısın. Umarım onun için her şey çok daha güzel olur."

"Umarım."

"Bu arada Önder..."

"Söyle kardeşim?"

Yatağımın üzerinde hafifçe doğrularak, Emir'e doğru döndüm.

"Sevgi'in masada sana olan bakışlarını görmedim sanma. Yani gizlemeye çalışsan da sökmez, kanıtım var." deyince kaşlarımı çattım. Ne demeye çalışıyordu ki?

"Bunda gizlenilecek bir durum yok kardeşim. Baktıysa ne olmuş yani, anlamadım?"

"Ben bilmem artık ama güzel şeyler olacağı kesin."

"Güzel şeyler?"

"Haydi haydi yat artık."

"Emirr..."

"Sana iyi geceler kardeşim."

Resmen ilk konuyu kendisi açıp yine kendisi anında kestirip atmıştı. Neyse ne, kafamı yormaya hiç gerek yoktu. Deli gibi uyumak istiyordum sadece. Üzerimdeki yorganı boğazıma kadar çektim ve derin bir nefes verdim.

... Bölüm Sonu ...

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺

Loading...
0%