28. Bölüm
Arzu Türkgargar / Günah Keçisi Serisi - II Sil Baştan / Bölüm 28 - Teşekkür

Bölüm 28 - Teşekkür

Arzu Türkgargar
kristalmelek61

 

 

Multi: Sevgi & Önder 🌺

Esin'in Ağzından...

Kollarım resmen bitmişti artık. Eve gelebildiğimize bile hala inanamıyordum. Gün boyu eğlenmek yerine alışveriş yapmayı tercih etmiştik. Diğerleri ne düşünüyordu bilemem ama ben fena pişman olmuştum. Ağabeyimin kapıyı açması ile elimdeki çantaları sürükleye sürükleye içeri attım. Kızlar peşimden beni takip ederken, salondaki koltuklardan birine attım kendimi.

''Bizimkinin pili bitti.'' diyen Leyla'nın sesini duymamla ona doğru gözlerimi devirdim.

''Sanırım siz bunun için doğmuşsunuz kızlar. Benim suçum neydi?'' diye kendimce sitem ettim. Her ikisi de kahkaha atarak yanı başıma geldi.

''Bir dahakine Esin'e verelim seçim hakkını.''

Leyla'nın söylediğini başıyla onayladı Sevgi. Ağabeyim mutfağa doğru hareketlenince, biz kızlar da üzerimizi değişmek için yukarı odama çıktık. Yeni aldığımız kıyafetlerden seçip, giydikten hemen sonra artık hazırdık. Daha bir gün olmuştu ama Azra'nın yokluğu şimdiden vurmuştu beni. En azından mutlu olduğunu biliyordum ve içim rahattı. Salona indiğimizde akşam yemeği için kızlarla kolları sıvadık. Şaşırtıcı bir şekilde Sevgi'yi izliyordum. Bizden hamaratlı olduğu kesindi. Dünden bugüne daha iyi görünüyordu ve en önemlisi yüzü gülüyordu.

''Kızlar?''

Arkamızda biten tanıdık sesle geriye döndük. Handan teyze ne ara gelmişti?

''Hoş geldin anne? Ne zaman geldin sen?''

''Hoş buldum kızım. Buradaydım aslında fakat sizin geldiğinizi görmedim. Arka bahçedeydim.''

Handan teyze lafını bitirir bitirmez yanımıza gelerek, akşam için hazırladıklarımızı kontrol etmeye başlayınca gülmeden alamadım kendimi. Kendi kızının hariç bizim hazırladıklarımızı övmüştü.

''Anne ya!''

''Çekil bakayım, ben devam ederim.''

Handan teyze kızını yanına çekerken, kendisi tezgaha geçmişti. Leyla kollarını çiçek pozisyonuna getirip yüzünü astı. Eh yani pek de anormal bir durum değildi.

''Emir oğlum seninle ne yapacak bilmiyorum. İlk geceden dışarı atmasa bari.''

Handan teyzenin mutfağa attığı koca bomba ile resmen sarsılmıştık. Leyla pancara dönerken, Sevgi ve ben kahkaha atmamak için kendimizi zor tuttuk. Leyla yüz ifademizi yakalayıp "ne gülüyorsunuz" dercesine bize bakınca anında yüz ifademizdeki sırıtışı sildik.

''Sağ ol anne, Emir'in yanında da söyle bari tam olsun.''

Handan teyze güldü. Neden güldüğünü biz de anlamamıştık aslında. Geriye dönerek Leyla'nın asık suratını avuçladı hemen.

''Ah be yavrum, sadece takılıyorum. Kendi kızıma da takılamayacak mıyım?''

''Gerçekten de Emir beni sırf bu yüzden bırakabilir mi?''

Leyla'nın sorusu ile artık daha fazla dayanamayıp, kahkahalarımızı serbest bırakmıştık. Handan teyze de bize katılmıştı. İstemeden Leyla'nın içine büyük bir kurt düşürmüştü fakat ben Leyla ile aynı fikirde değildim. Emir böyle bir nedeni sorun haline getirecek kişiliğe sahip değildi. Onun çok daha büyük sorunları vardı ve tehlikeliydi. Leyla'nın bunlardan haberi yoktu tabi fakat bilmesi onun en doğal hakkıydı. Eninde sonunda öğrenecekti ve bu Leyla'nın kalbini kıracaktı. Emir kendi ailesi hakkındaki gerçekleri daha ne kadar Leyla'dan saklayabilirdi ki?

''Emir öyle biri değil yavrum. Söylediklerimi kafana takma sakın.''

''Peki.'' demişti sadece Leyla.

Zoraki gülümsemişti fakat kırıldığını fark edemeyecek kadar kör değildim. Emir her ne koşulda olursa olsun Leyla'yı bırakamazdı. Tabi ki bu Leyla için de geçerliydi.

Güzel ve kalabalık bir aile yemeğinin ardından herkes odalarına çekilmişti. Kızlarla bizim odaya çıkarak, yatağımın üzerinde bağdaş kurduk ve sohbet etmeye başladık.

''Önder öyledir. Bizim de ilk tanışmamız pek iyi olmamıştı.'' diyen Leyla'yı gülerek onayladım. Söylediğinde çok haklıydı. Bir kamera yüzünden etmediği laf kalmamıştı bana.

''Nasıl yani?''

Sevgi'in sorusuna karşılık devam etti Leyla.

''Okula ilk geldiğimiz gün, yanlışlıkla Önder'e çarpmıştı Esin. Önder'in elindeki kamera yere düşüp parçalanınca kıyamet koptu tabi. Neyse ki Esin'in yardımseverliği sayesinde olay halledilmişti fakat üstüne Önder, Esin'i öpünce başa dönmüştük.''

''Önder, Esin'i mi öptü yani?''

Büyük bir hataydı benim için, tabi Önder için de.

''Evet, maalesef. Güzel kızı görünce, üstüne bir de kendisine yardım edince o da farkında olmadan böyle bir harekette bulunmuştu.''

''Sevgili misiniz?''

Sevgi'nin bana yönelttiği soru ile şaşırmıştım.

''Tabi ki değiliz. O olay sadece bir hataydı bizim için.'' diye cevapladığımda karşımdaki belirsiz bakışlar dikkatimi çekti.

''Anladım.'' diyerek parmaklarına doğru inmişti Sevgi'nin bakışları.

''Madem konu açıldı, biraz da biz sana soralım. Hayatında biri var mı?''

Leyla'nın ani sorusu ile parmaklarına inen bakışlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdı Sevgi.

''Hiç olmadı.''

Kısa bir cevap vermişti. Güzel bir kızdı ve bu zamana dek hayatına bir erkeğin girmemiş olması garibime gitmişti.

''Neden peki?'' diye sordum meraktan.

''Aslında hayatıma bir erkeği almayı hep çok istedim. Fakat hayat işte, bazen öyle şeyler yaşıyorsunuz ki kendinizi düşünmek yerine çok daha başka seçenekleri tercih ediyorsunuz. Ben de bunu yaptım ve çok da pişman değilim açıkçası.''

Durumu anlamıştık ve sanırım büyük bir pot kırmıştık. Erkek kardeşinin hastalığı ve sonrasında yaşadıkları... Nasıl bir psikoloji altındaydı kim bilir? O durumdayken hiç kimse kendini düşünemezdi zaten. Odayı saran tedirgin sessizlik, telefon sesiyle bir toz bulutu gibi kaçmıştı yanımızdan. Çalan telefon Leyla'ya aitti.

''Emir mi?'' diye sorduğumda beni duymamıştı bile.

''Leyla, Emir mi arıyor?'' diyerek sorumu yinelediğim de irkilerek, başını kaldırmıştı. Çok mu bağırmıştım, sanmıyordum.

''Şey... Evet o. Ben hemen geliyorum.'' diyerek anında yanımızdan kalkarak, odadan çıkmıştı. Odada ikimiz kalırken, Sevgi'nin birbirine giren ellerine uzandım ve onları yavaşça avuçladım.

''Merak etme, hepsi yavaş yavaş geçecek.'' diyerek tebessüm edince, dudaklarını birbirine bastırarak beni onayladı Sevgi.

''Esin, senden bir şey istesem?''

''Tabi, söyle canım.''

''Doğru dürüst Önder ile konuşamadık. Daha doğrusu kendisine teşekkür bile edemedim.''

Şaşırmıştım. Düğün gecesi Önder'den özür dilemişti fakat bu teşekkür ne içindi?

''Teşekkür mü? Neden?''

''Olaylar o kadar ani ve zorlu gelişmişti ki sağlıklı düşünememiştim. Önder'e bir de teşekkür borçluyum aslında.''

''İyi ama neden?''

''Karşıma çıkmasaydı eğer daha kötü olabilirdim. Kardeşimi acılar içerisinde can çekişirken görmeyi hiç istemezdim.''

Bu yönden bakınca söylediğini hiç garipsemedim. Farkında olmadan güzel bir şeye de sebep olmuştu Önder. Aklıma gelen ilk fikirle hırkamın cebinden çıkardığım telefonumu ona uzattım.

''Şimdi mi?'' diye soran şaşkın bakışlara tebessüm ettim.

''Neden olmasın?''

''Belki uyuyordur.''

Bu kişi Emir olsaydı söylediği şey de ona hak verebilirdim fakat Önder aksine gecelerin adamıydı.

''Saat 00.00'ye bile gelmedi. Önder'in erken yatma gibi bir huyu yoktur canım. Ara, konuşun.''

Avucumun içerisinde hazır bir şekilde bekleyen telefonumu yavaşça kavradı Sevgi. Şu iki günde az çok Sevgi'nin kişiliği hakkında bilgi edinmiştim. Yaşına rağmen olgun kelimeleri ve hareketleri vardı. Bu çok hoşuma gitmişti. Utangaç bir yapısı da vardı, hatta belki Leyla'dan bile fazla. Ben yanındayken rahat rahat Önder ile konuşamayacağından, odamdan çıktım. Çok tuhaf... Önder ve Sevgi... Karmaşık ve bir o kadar da mükemmel bir ikili oluşturuyorlardı. Aslında birbirlerine çok zıt iki kişilikteydiler ama nedense onları yan yana hayal etmek bile gülümsememe neden oluyordu. Sevgi çok fazla utangaçtı fakat Önder onun aksine aklında ne varsa hiç çekinmeden söyleyebilecek kadar açık sözlü bir kişiliğe sahipti.

''Esin?''

Leyla'nın bana seslenmesi ile hemen yanında aldım soluğu.

''Bilmediğim güzel bir şey mi oldu?''

''Ne alaka ki?''

''Bir zahmet onu da sen deyiver. Sırıtıyorsun.'' deyince olayı kavramıştım. Leyla'nın yüzüne doğru hafif eğilerek, ''Sevgi ve Önder telefonda konuşuyorlar.'' diye fısıldadım.

''Sevgi ve Önder mi? Sen ciddi misin?'' diye şaşkınlıkla sorduğunda kollarımı çiçek pozisyonuna soktum ve başımla onayladım Leyla'yı. Yüz ifadesi benimle aynı kıvama gelirken,parmaklarını dudakları üzerine sermişti Leyla.

''Nasıl oldu peki? Nereden çıktı bir anda?''

''Önder'e teşekkür etmek istediğini söyledi, ben de telefonu al konuş dedim.''

''Teşekkür mü?''

''Evet. Başta ben de anlayamadım nedenini. Sonrasında açıklayınca hak verdim kıza.''

''Nedeni neymiş peki?''

''Bir hafta önce kardeşi vefat etti biliyorsun. O günü Önder'e çarpmış ve kardeşini son kez de olsa görememişti.''

''Evet de ben hala anlamadım. Özür dilemişti, teşekkür nereden çıktı?''

''Önder o günü karşısına çıkmasaydı eğer kardeşini daha kötü bir durumda görecekti.'' deyince başını hafif aralıkla aşağı yukarı salladı Leyla.

''Doğru ya...''

''İşte ben de rahat konuşsunlar diye odadan çıktım.''

''İyi yaptın, kız zaten utangaç.''

''Aynen, bunu bildiğim için çıktım zaten. Sen ne yaptın peki? Emir ile ne konuştunuz?''

Sorumu sorar sormaz yüzündeki gülümseme yerini asık bir surata bırakınca şaşırdım. Bu kızın nesi vardı? Yoksa tartışmışlar mıydı? İyi de az önce gülümsüyordu. Başka bir şey olmuş olmalı.

''Leyla sen iyi misin? Neden suratın astın bir anda?''

''Ben iyiyim... Asmadım.'' demişti ama resmen bana gözümün önünde yalan söylüyordu. Bu ilk kez oluyordu.

''İyi değilsin Leyla. Söyler misin artık, neler oluyor?''

''Bir şey olduğu yok Esin. Ben gerçekten iyiyim.''

''Leyla...''

''Ah!''

Gelen sesle cümlem yarıda kalırken, Leyla ile hareketlendik. Ses, benim odamdan gelmişti. Olamaz Sevgi! Odaya girdiğimizde yerde başını tutan Sevgi'yi görmemizle, yanına koştuk.

''Sevgi,canım sen iyi misin? Ne oldu?''

''Esin?''

Önder'in sesini duymamla, Sevgi'nin elindeki telefonu anında elime aldım ve hızla kulağıma dayadım.

''Alo, Önder?''

''Neler oluyor, Sevgi iyi mi?''

''Sanırım, şimdi kapatmam gerek Önder. Yarın konuşuruz. İyi geceler.''

''Esin...''

Telefonu kapadım. Başka çarem yoktu. Tekrardan yanlarına eğildiğimde, Sevgi'nin alnındaki kan lekesini gördüm. Beraber kalkmasına yardım ettikten sonra masamın altındaki çekmecenin gözünden çıkardığım malzemeler ile Sevgi'nin karşısına oturdum.

''Nasıl oldu bu?''

''Ben de anlamadım. Ayağa kalkmıştım ki önümdeki sandalyeye takıldım. Yere düşünce de başımı hafif çarptım, önemli bir şey değil. Biraz sakarımdır.''

Sevgi hakkında yeni bir bilgi daha edinmiştim fakat şu an umurumda olan bu değildi. Ya başka bir yerini daha sert bir şekilde çarpsaydı?

''Dikkatli ol canım. Canın çok yanıyor mu?'' diye sorduğumda sırıtmıştı. Doğru mu görüyordum ben? Şu durumda kız sırıtıyordu.

''Ben iyiyim kızlar. Ufak bir sıyrık, o kadar.''

''Canım yine de dikkat et sen.'' diyen Leyla'yı başımla onayladım.

''Haklı. Ya daha kötüsü olsaydı?''

''Tamam tamam. Daha dikkatli olacağım, söz.''

Çocuksu ses tonu bizi de güldürürken, elimdeki yara bandını yavaşça yapıştırdım. Yeni bir kazaya neden olmadan yatsak iyi olurdu. Leyla ile konuşmamız yarıda kesilmişti fakat elbet eninde sonunda konuşacaktım. Sevgi'ye odasına kadar eşlik ettikten hemen sonra Leyla ile odama geri döndüm. Koca bir hafta sonunu, Aras'ı görmeden geçirmiştim ve onu görebilmek için can atıyordum. Leyla ve Handan teyzenin bir gece de olsa bizde kalmaları iyi olmuştu. Güzel bir akşam geçirmiştik.

''İyi geceler İlham Perim."

''Sana da canım."

***

Sevgi'yi evde bırakmak hiç içime sinmese de elimden gelen bir şey yoktu. Belki okul çıkışı yine bir şeyler yapabilirdik.

''Esin, ders başlamak üzere.''

Leyla'nın sesi ile kendime gelirken, suratımı iyice astım. Okul her şeyi ile güzeldi fakat Aras'ı görememek ve yanında kalamamak canımı çok sıkıyordu.

''Tamam, gidelim.'' diyerek Aras'a döndüm bu kez.

''Derse girmem gerek.''

''Tamam sevgilim, size iyi dersler. Ben buralardayım nasıl olsa.''

Bir dakika... Aras'ın gitmesi gerekmiyor muydu?

''Burada mısın? Neden?'' diye sorduğumda yanağıma ufak bir öpücük bırakıp geri çekilmişti.

''Önder size söylemedi mi?''

''Neyi söylemedi mi?''

''Okul çıkışı hep beraber sinemaya gidiyoruz.''

Sinema mı? Önder bize bundan bahsetmemişti.

''İyi güzel de bize bir şey söylemedi. Gerçi Emir de bahsetmedi hiç.''

''Unutmuşlardır."

''Olabilir.''

''Esin haydi!''

Artık gitsek iyi olacaktı.

''Görüşürüz o zaman.'' diyerek bu kez ben Aras'ı yanağından öptüm ve hızlı adımlarla dersliğe doğru koşmaya başladım. Derse başlamadan önce son durumu Leyla'ya da anlatmıştım. O da benim gibi şaşırmıştı doğal olarak.

''Bence iyi olur. Hem Sevgi'yi de çağırırız.''

Çok iyi bir fikirdi. Bir sonraki arada Sevgi'yi arasam iyi olacaktı. Leyla'yı başımla onaylarken, Mert hoca sınıfa girmişti.

1 saat sonra...

Araya çıkmamızla beraber elimdeki telefona sımsıkı sarıldım. Tek çalışta telefon açılınca, ses tonumu iyice ayarladım.

''Alo, Sevgi?''

''Efendim Esin?''

''Nasılsın, ne yapıyorsun?''

''Odamdayım, uzanıyordum. Sen?''

''Dersten çıktım şimdi de. Bir saat sonra evden çıkabilir misin diye soracaktım?''

''Dışarı mı? Neden ki?''

''Bizimkilerle birlikte sinemaya gideceğiz. Sen de gelsen.''

''Rahatsızlık veririm şimdi, siz takılın canım.''

''Yok öyle bir şey. Tam bir saatin var, ona göre. Bizim okula gelirsin, Ömer amca biliyor zaten.''

''Esin dur...''

''Kapattım ben. Görüşürüz.'' deyip inatla suratına kapatarak sırıttım.

''Ee, sonuç?'' diye soran merakla gözlere karşılık, ''Bu iş tamamdır. Bir saat sonra burada olur.'' dediğimde ellerini birbirine çarpmıştı Leyla.

''Çok güzel olacak.''

''Katılıyorum.''

Birbirimize bakıp sırıtmaya devam ederken, beraber kantine doğru ilerledik. Bizimkilerin beraber oturduklarını görünce,hemen yanlarında aldık soluğu. Konuyu ilk ben açmıştım, ardımdan Leyla da devam etmişti. Aras haklı çıkmıştı, bizimkiler gerçekten de unutmuştu. Haydi Önder'i bir şekilde anlıyordum da Emir'den hiç beklemiyordum.

''Bu arada biletlerin yanına bir bilet daha ekleyin beyler.'' dediğimde hepsi birden bana dönmüştü.

''Bir bilet daha?"

İlk soru Önder'den gelmişti. Sanki Sevgi'nin yanımıza geleceği içine doğmuştu.

''Az önce Sevgi ile konuştum. O da geliyor.''

Önder'in yüzünde bir şaşkınlık ifadesi beklerken, yanıldığımı fark ettim.

''Sevgi... Şu evinizde kalan kız mı?''

Aras'ın sorusu ile Önder'in yerine ben şaşırmıştım. Aras nereden biliyordu ki?

''Evet de sen nereden biliyorsun?''

''Emir bu sabah anlattı da.''

Bugün gerçekten yerlerini değiştirmişlerdi sanki... Bu tür şeyleri genelde Önder içinde tutamaz ve anında söylerdi fakat tam tersi olmuştu.

''Bu iyi oldu. En azından biraz kafa dağıtmış olur.'' diyen Önder'in düz ses tonu beni şaşırtmaya devam ediyordu. Acaba ben mi fazla kaptırmıştım kendimi?

''Bence de.''

Şaşkın bakışlarım Leyla'nın tarafına kayınca, onun da benden bir farkı olmadığını görmüştüm.

''Ne tür bir filme gidiyoruz peki?''

Demir haklıydı. Sahi biz ne tür bir filme gidecektik?

''Romantik komedi olabilir.''

Emir'in fikri kötü değildi fakat ben daha çok korku-gerilim filmlerini seviyordum.

''Bence gerilim-korku.'' diyen Leyla'yı alnından öpmemek için zor tutuyordum kendimi. İçimi okumuştu resmen.

''Ben de gerilim-korku diyorum.''

Aras'ın da aramıza katılması ile fikrini açıklamayan tek Önder kalmıştı.

''Bana her türlü uyar.'' diyen Önder ile artık kararımızı vermiştik. Güzel bir gerilim-korku filmi hepimize iyi gelecekti. Üstelik Önder ve Sevgi'nin daha da yakınlaşmasına sebep olabilirdi. Sinir olduğum tek nokta, Önder'in ifadesiz bakışları idi.

''Bu arada...''

Önder, yayıldığı sandalyesinde doğrulurken bana dönmüştü.

''Sevgi nasıl?''

En azından lütfedip Sevgi hakkında bir soru sorabilmişti. Bunu lehime çevirmeliydim.

''Çok daha iyi. Dün gece ufak bir kaza geçirdi ama dediğim gibi şu anda gayet iyi.''

''Sevindim.'' demişti iyice sinir olduğum düz ses tonu ile.

''Dün gece mi? Konuşmak mı? Sen dün gece Sevgi ile mi konuştun?''

Emir'in art arda sorulan sorularına ilk kez bir tepki verip gülümsemişti Önder. Fakat bu durum hoşuma gitmemişti. İnsan biraz gerilmez mi yani? Emir'e bile bahsetmemişti sonuçta.

''Evet, Esin'in telefonun aramıştı. Teşekkür etmek için.''

''Teşekkür?''

''Kardeşim uzun hikaye, sonra anlatırım.'' deyip sonlandırmıştı konuşmasını Önder.

Emir sessiz kalmayı tercih etmişti. Zaten birinin üzerine gitmek gibi bir huyu da yoktu. İş bize düşmüştü. Leyla'ya kaş göz işareti yaparak, yardım istemiştim. Beni onaylayarak o da duruşunu dikleştirmişti.

''Sevgi gerçekten çok iyi bir kız.''

''Katılıyorum aşkım. Üstelik o kadar zorlu şartlar içerisinde, hala dik durabilme çabası takdir edilecek bir durum.''

Yine ilk olarak Emir konuşmuştu fakat ben az da olsa Önder'in bir şeyler söylemesi için saniyeleri kovalıyordum adeta.

''Hayatına birini almayı bile düşünememiş biliyor musun?''

Leyla en sonunda bombayı patlatmıştı fakat Önder hariç diğerlerinin yüz ifadesinde bir hareketlilik olmuştu. Bu Önder'in nesi vardı böyle ya!

''O durumdayken nasıl alsın ki zaten?''

Önder'den beklemediğim bir ses tonunda cevap gelince, oturduğum sandalyeyi masaya doğru iyice çektim. Nihayet konuşmuştu!

''Kızlar, derse gelmiyor musunuz?''

Oturduğumuz masaya düşen Mert hocanın sesi ile neredeyse çığlık atacaktım artık! Önder'i zar zor konuşturmuştuk fakat şimdi de derse gitmemiz gerekiyordu. Lanet olsun!

''Geliyoruz hocam.''

Leyla, ayağa kalkarak koluma yapışmıştı. Birlikte dersliğe geri dönmekten başka seçeneğimiz kalmamıştı ne yazık ki.

1 saat sonra...

Nihayet okul bitmişti ve Sevgi'yi beklemeye koyulmuştuk. Telefonumun çalması ile sırtımı dayadığım duvardan ayırdım kendimi.

''Alo, Sevgi?''

''Ben geldim Esin. Okulun önündeyim.''

''Tamam canım,oraya geliyoruz.'' deyip telefonu kapadım ve bizimkilere döndüm.

''Gidebiliriz.'' dediğimde hep beraber okul binasından çıkmıştık. Az ileride Sevgi'yi fark etmemle adımlarımı hızlandırdım. Herkesten önce yanına vardığımda, ''Hoş geldin.'' diyerek sarıldım. Geri çekildiğimde bizimkiler de gelmişti.

''Hoş buldum canım.''

''Hoş geldin Sevgi, ben Emir.'' diyerek elini ilk olarak o uzatmıştı.

''Memnun oldum.'' diyerek Emir'in elini yavaşça sıktı. Yüzündeki ifadeden çekindiğini anlamam zor olmamıştı.

''Ben Aras, Esin'in sevgilisi.''

''Memnun oldum.''

''Demir, memnun oldum.''

''Ben de öyle.''

Sıra Önder'e geldiğinde büyük bir şok yaşadım. Tepkisizdi.

''Hoş geldin.'' demişti sadece. Elini uzatmayan tek o olmuştu.

''Hoş buldum.''

Yuh artık yani, pes! İsmini bile telaffuz etmemişti. Yönümü Sevgi'nin tarafına çevirdiğimde, burkulan bakışları ile karşılaşmıştım. Ne diyeyim, kız haklıydı.

''Artık gidelim, seansa geç kalacağız yoksa?''

Demir'in uyarısı ile hareketlendik. Sevgi ve ben Aras'ın arabasında yerimizi alırken diğerleri Emir'in arabasına geçmişlerdi. Aras'ın gazı köklemesi ile kısa bir yolculuğa ilk adımımızı atmıştık. Önder'e takmıştım kafayı. Sevgi'ye karşı neden bu kadar soğuktu, anlamıyordum? Onun dışında herkes elini Sevgi'ye uzatırken o sadece 'hoş geldin' demişti. İnsan biraz güler yüzlü davranırdı en azından fakat onu bile yapmamıştı. Çok eski değil daha iki gün önce, Sevgi için gözyaşı döken kendisi değil miydi? Ne olmuştu da birden bu kadar değişebilmişti? Düşün düşün Esin...

O kadar kaptırmıştım ki kendimi sol elimin üzerine sinen sıcaklığını bile zar zor fark etmiştim. Aras elimi tutup, öpmüştü. Bunu Sevgi'nin yanında yapınca, ister istemez utanmıştım. Elimi bırakmamıştı.

''İşte geldik.''

Aras'ın arabayı durdurması ile önümdeki emniyet kemerini çıkardım ve kapımı açtım. Bizimkilerin de gelmesi ile hep beraber binaya giriş yaptık. Filmi çok arada kalmadan seçmiştik bile. Biletleri de hallettikten sonra, kantine doğru ilerlemeye başladık.

Sevgi'nin Ağzından...

Uzun zamandır bu kadar kalabalık bir arkadaş ortamım olmamıştı. Kardeşimin hastalığını öğrenmemle tüm hayatım değişmişti. Okulu bırakmak zorunda kalmıştım ve sınıf arkadaşlarımla arama devasa bir duvar örmüştüm. Bunu isteyerek yapmamıştım. Olaylar bu şekilde davranmamı gerektirmişti sadece. Ve şimdi yine her şeyin başındaydım. Bir arkadaş ortamım olmuştu ben farkında olmadan ve o devasa duvar parçalara ayrılmıştı sanki...

Esin'in isteğini zoraki kabul etmiştim. Telefonu suratıma kapayınca, başka bir seçeneğimin kalmadığını anlamıştım. Bilhassa Önder ile karşılaşmamak için çabalarken, yine dibinde almıştım soluğu. Bana elini uzatmamıştı. Kendime yalan söyleyemezdim, kırılmıştım. Aralarında yeni tanıştığım kişiler de vardı fakat Önder'in bana karşı olan soğukluğunu hiç birinde hissetmemiştim. Bunu neden bu kadar taktığımı ben de bilmiyorum fakat garip hissediyordum.

Kardeşimin ölümünden sonra farklı bir boyuta geçmiş gibi hissediyordum kendimi. Mutsuz değildim fakat mutlu olduğum şeyler de yok denecek kadar azdı. Ceyhun ağabey dahil herkes beni ve babamı kendi ailelerinin birer üyesi olarak görmüşlerdi. Bizi sahiplenmişlerdi. Haklarını nasıl ödeyecektim, bilmiyorum.

''Şuraya oturalım.''

Emir'in bizi yönlendirmesi ile masada yerlerimizi aldık. Sorun teşkil etmemek adına Esin ve Leyla'nın arasında oturmayı tercih etmiştim. Böylelikle göz odağı olmaktan da sıyrılacaktım.

''Sevgi, daha iyi misin?''

Demir'in sorusu ile kendime gelirken, zoraki tebessüm ettim.

''Çok daha iyiyim.''

''Buna sevindim. Eğer bir ihtiyacın olursa söyle, hiç çekinme. Bu arada geçmiş olsun.''

''Teşekkür ederim, sağ ol. Ufak bir kaza.''

''Hala ufak diyorsun canım.''

Esin'in şakayla karışık sitemine, ''Tamam senin için büyük olsun.'' diye cevap verince bir kahkahadır koptu. Farkında olmadan ben bile aralarına katılmıştım fakat Önder tebessüm bile etmemişti. Bilmediğim bir sorun mu vardı?

''Şaka bir yana dikkat etmelisin.'' diyen Emir'i başımla onaylarken, görevlinin anonsu ile ayaklanmıştık. Salon 2'ye giriş yaptığımızda, yerlerimizi almak için karanlık ışığında ilerlemeye başladık. En arkada kaldığım için herkes benden önce yerini almıştı. Oturacağım koltuğa ilerliyordum ki gördüğüm manzara ile öylece dikili kaldım. Bir tek Önder'in yanı boş kalmıştı! Ne yapacaktım şimdi ben?

''İlerlesen artık!''

Hemen arkamda biten adamın sesi ile irkilirken, Demir ayağa kalkmıştı.

''Düzgün konuşmayı becerebilsen ilerleyecek kız!''

En son isteyeceğim şeydi koca bir kavga idi.

"Sorun değil Demir." dedim geriye dönerek.

"Kusura bakmayın." deyip ilerlemeye başladım. Önder'in yanındaki boş koltukta yerimi alınca tedirgin olmuştum. Yanımdaki boş koltuğa kolumdaki çantamı koyarken, boğazımı temizledim. Olabildiğince tek bir yöne yani önüme bakmaya çalışacaktım. Filmin başlaması ile karşımızdaki devasa ekran işlevine başlamıştı. Bu tür filmleri ne kadar çok korksam ve etkisinde kalsam da çok severdim. Okuldaki arkadaşlarımla her hafta bir gerilim-korku filmine gider, stresimizi atardık. Sonrasında da tek başımıza adım atmayı beceremezdik tabi. Güzel günlerdi... Ama artık geride kalmışlardı.

Kendimi düşüncelerimden arındırıp, filme odaklandığımda önüme düşen gölge ile irkildim. Önder elindeki patlamış mısır paketini bana doğru uzatınca, kısa bir şok yaşamıştım fakat belli etmemek için sakin kalmayı tercih ettim. Geldiğimizden beri ilk kez ufak da olsa bir adım atmıştı.

"Yemeyeceksin sanırım?" deyip elindeki patlamış mısır paketini kendine doğru çekecekken, "Yiyeceğim." dedim kırdığım ses tonumla elindeki pakete elimi yavaşça daldırdığımda.

"Peki."

Yine kısa bir cevap ve belirsiz yüz ifadeleri... İstemeden ona karşı yanlış bir hatada mı bulunmuştum ki böyle bir tepki veriyordu bana?Onu anlayamıyordum. Paketin içerisinden bir miktar patlamış mısırı alıp,dudaklarıma götürdüm. Filme odaklansam iyi olacaktı. Dudaklarıma dayadığım patlamış mısırları, ağzıma atarken gözlerimi iyice açtım. Sağlam filmdi gerçekten. Efektler, makyajlar filan uyduruk durmuyordu mesela. Her an devasa ekranın içerisinden çıkacakmış gibiydiler. Kadın elindeki telefon ile odasında sıkışıp kalmıştı. Bulunduğu odanın kapısını zorlayan yaratık son gücünü kullanarak amacına ulaşmaya yaklaşınca nefesimi tuttum. Sonunda şiddetli sesle açılan kapı ile elimden olmadan büyük bir hata yapmıştım. Refleks olarak korkudan Önder'in eline yapışınca, aniden çektim kendimi. Tepki vermemişti, sadece olayın şoku ile bana dönmüştü o kadar.

''Pardon...'' dedim mahcup olarak.

''Önemi yok.'' deyip öylece önüne dönünce asıl şok bendeydi. Elime sinen sıcak temas hala varlığını korurken, o nasıl bu kadar rahat bir şekilde durabiliyordu? Ben ne düşünüyorum böyle? Önemsememem gerekiyordu, tıpkı onun bana yaptığı gibi...

Filmin ardından salondan nihayet çıkmıştık. Adımlarımı hızlandırarak bizim kızları yakalamıştım.

''Film tek kelime ile süperdi!''

Önder'in cümlesi ile binadan çıkış yapmıştık.

''Arada yapalım ya, çok iyi oluyor.'' diyen Emir'i başıyla onaylamıştı Leyla.

''Sevgi!''

İsmimi duymamla yerimde çakılı kalırken, geriye döndüm. Benimle birlikte diğerleri de yön değiştirince, ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Gerçekten, ne yapacaktım şimdi ben diye içimden geçirirken belime dolanan eller ve sarsılan bedenimle sertçe yutkundum.

... Bölüm Sonu ...

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺

Bölüm : 12.12.2024 14:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...