@kristalmelek61
|
AZRA'DAN... Başımın ağrısıyla nasıl uyandığımı bile bilmiyordum.Saat 10.00'a geliyordu.Odamdan dışarı adım atmak istemiyordum.Fakat uzun süre kapalı ortamlar bana gelmiyordu.Ayrıca kahvaltı etmem gerekecekti.Lanet olsun,ikisini de görmek istemiyordum!Kendi kendime söylenerek yatağımdan kalktım.Elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdiğimde, aynada kendimi süzmeye başladım birkaç dakikalığına...Dışımın içimden hiç bir farkı yoktu!Her iki tarafta da büyük bir fırtına kol geziyordu sanki..."Gerçekten böyle mi olmalıydı?"diye geçirdim içimden.Dün gece beni öptükten sonra,gözlerimin içine baka baka Tuğçe denen kızı sevdiğini söyledi.Kendimden utanıyordum!Bunca zaman,kendi kendime kalbimde gereksiz bir sevgi mi taşıyordum yani!?Peki bundan birkaç sene öncesinde,bana sımsıcak bakan o güzel gözleri...Neden şimdi bir yabancıymışım gibi bakıyorlardı?!Anlayamıyorum...Değişen ne olabilirdi ki?Ben yine aynı Azra idim.Peki ya o? Allahım nasıl bir şeyin içindeyim böyle?!Kendimi derhal toparlamam gerekiyordu.İşimi hallettikten sonra banyodan çıktım.Yatağımı da bir güzel düzelttikten hemen sonra dolabımı karıştırmaya başladim.Kapımın çalınmasıyla bir an duraksadım.Acaba o olabilir miydi?Mantıksız...Mutlaka bana seslenirdi.Kapıya doğru ilerledim yavaş adımlarla. "Kimsiniz?"diye seslendim ilk önce. "Melisa,canım?Benim,Tuğçe." Tuğçe mi?Onun burada ne işi olabilirdi ki?Aklıma takılan,bu Melisa ismi idi.Caner neden beni bu isimle tanıştırmıstı?Güya bana her şeyi anlatacağını söylemişti. "Canım orada mısın?" Cevap vermem gerekir miydi?Ne yapmalıydım?Caner'e sıkıntı vermek istemiyordum.Ne olursa olsun,ondan uzak durmaya çalışacaktım. Birkaç adım geriye gelerek ses tonumu ayarlamaya çalıştım. "Buradayım canım.Geliyorum,az bekler misin?" Kendime inanamıyordum.Az önce ona ben canım diye mi hitap ettim?! "Tabi,bekliyorum." Vakit kaybetmeden üzerime bir şeyler geçirdim.Ardından kapıyı actım. "Günaydın canım."dedi hafif gülümseyerek. "Sanada canım."dedim zoraki bir gülümseme ile. "Caner daha uyanmadı.Benimde canım sıkıldı.Beraber kahvaltı yaparız diye düşündüm.Tabi sende istersen."deyince ne diyeceğimi bilemedim.Tuhaf ama Caner'e kıyasla bana karşı daha nazik ve sevecendi.Caner'in uyanmadığını nereden biliyordu ki?Yoksa onlar... "Canım iyi misin?Daldın gittin." "Biraz başım agrıyor da,ondandır canım."dedim lafı daha fazla uzatmamak için. "Anladım canım.Dikkat etmelisin.Ee ne diyorsun,kahvaltıya beraber inelim mi?"diyerek sorusu yinelemişti Tuğçe. Başka carem yoktu.Kabul etmistim bile.Beraber asansore binerek,lobiye indik. "Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim Melisacım."dedi narin parmaklarıyla çayını yudumlayarak. "Rica ederim." "Ağabeyinin uyanmaması iyi oldu bence.Kız kıza laflarız biraz."deyince şaşkınlığım bir kademe daha arttı.Neden benimle vakit geçirmek istesin ki?Hiç anlamıyorum.Ağabeyin diyor bir de!Deli olmak elde değil! "Gercekten hiç bir benzerliğinizin olmamasına rağmen,ağabeyin çok yakışıklı ve kibar sende çok güzel ve iyi bir kıza benziyorsun.Ağabey-kardeş harikasınız gerçekten."deyince raylar koptu bende.Elimdeki çatalı farklı bir amaç uğruna kullanmamak için zor tutuyordum kendimi.Ama sakin olmalıydım.Zoraki gülümseme ile yetindim sadece. "Aslında Caner hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorum.Neyi sever neyi sevmez bilmek istiyorum.Bu yüzden de senden kardeşi olarak yardım istiyorum canım."deyince yutkundum.Gercekten Caner'e aşık mıydı yani?!Daha toplasan bir haftadır buradayız.Bu kadar kısa bir zaman içerisinde nasıl birbirlerine böyle bağlanabilirlerdi ki!? "Yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum canım?"dedim iki elimi çenemin altında birleştirerek. "Tabi canım,sorabilirsin."dedi sandalyesine geri yaslanarak. "Ağabeyimle buraya geleli fazla olmamasına rağmen,bir kadınla birlikte olmasına şaşırdım doğrusu.Yani bu kadar çabuk beklemiyordum.Merak ediyorum,nasıl oldu da birbirinize bu denli aşık oldunuz?"dedim içimdeki kırgınlığı bastırmaya çalışarak.Tuğçe kocaman bir kahkaha patlatınca şaşkına döndüm.Hatta yan masada oturan birkaç kişi dönüp bize bakmayı da ihmal etmedi.Tam bir rezillik! "Aslında sen bile şahit olmuştun canım.Ama sanırım hatırlamıyorsun?"diye sorunca kafam epey karıştı.Ne demek ti şimdi bu? "Ben mi tanık olmuşum yani?!"diye sordum teyit etmek istercesine. "Evet canım.Bundan birkaç gün öncesinde,akşamüzeri kız arkadaşlarımla lobide takılıyorduk.O sırada Ağabeyini gördüm.Tek başına gazetesine dalıp gitmişti.Cesaretim galip gelmişti tabi.Kızların yanından kalkıp ağabeyinin yanına oturmuştum.Gerisini anlatmayayım istersen canım...Gerçi bizi görmüştün.Hatta Caner seni fark edince peşinden bile koşmuştu.O zaman seni sevgilisi sanmıştım.Fakat Caner geri döndüğünde gerçeği anlatınca çok rahatlamıştım." Hayır...Bu doğru olamazdı değil mi?!Olamazdı...!Caner bana bunu yapmış olamazdı değil mi?O akşam asansöre doğru koşarken peşimden gelmişti.Aptalsın Azra!Aptal!!Böyle birine nasıl güvendim bu zamana kadar?!Daha fazla dinlemek istemiyordum.Bir an önce odama dönmek istiyordum!!Ağlayacak gibi idim.Ve bunu tek başıma yapmak istiyordum.Yavaşca ayağa kalktım.Tuğçe şaşırmıştı. "Canım nereye?Ne güzel sohbet ediyorduk."dedi yine o sinir bozucu gülümsemesini suratına yapıştırarak. "Ben...Yani kendimi iyi hissetmiyorum.Odama gitsem iyi olacak.Sana afiyet olsun."dedim ve asansöre doğru ilerlemeye başladım.Daha fazla tutamamıştım kendimi.Ağlamaktan nefret eder olmuştum artık!Fakat yine gelip, inadına beni buluyordu sanki... "Günaydın Azra." Sesin geldiği yöne nemli gözlerimi çevirdiğimde,ölmek istiyordum sadece...Ortadan kaybolup,sonsuza kadadar unutulmak istiyordum.Utanmadan benimle konuşup,yüzüme bakabiliyordu! "Azra neyin var?"diye sordu bana doğru yaklaşarak.Şuan içimde ne varsa yüzüne söylemek istiyordum!Ama...Ama yapamıyordum!Benden bir cevap gelmeyince,birkaç adım daha yaklaştı Caner. "Azra,sen ağlıyor musun?"diye sordu. Ağzıma mühür vurulmuş gibiydi.Yaptığım tek şey ağlamaktı.Elini omzuma koymaya çalıştığını fark edince onu engelledim. "Dokunma...!" "Azra neler oluyor?Neden böylesin?" "Bunu benim sana sormam lazım.Neler oluyor Caner?Neden böylesin?" "Bir şey olduğu yok Azra." "Demek yok,öyle mi?Seni gerçekten tanıyamıyorum artık!"dedim ve cevap vermesini beklemeden asansöre bindim. "Azra bekle!" Asansör kapılarının kapanması gerekirken,Caner buna engel olmuştu. "Sana bir şey vermem gerekiyor."deyince ne demek istediğini anlamadım. Tam o sırada siyah deri ceketinin cebine uzandı Caner. "Sana herşeyi anlatacağıma dair söz vermiştim.Bu da bunun kanıtı."dedi ve cebinden cıkarttığı nüfus cüzdanına benzer bir şey olduğunu görünce ne demek istediğini anlamadım. "Nedir bu?"diye sordum ağlamaklı ses tonum ile. "Bundan birkaç gün önce seninle konuşmuştuk hatırlıyor musun?Olmayan birileri gibi yaşayacağımızı söylemiştin."deyince jeton yeni yeni düşmeye başlamıştı.Nüfus cüzdanını bana uzatmıştı Caner. "Sana Melisa diye hitap etmemin sebebi,başından beri buydu Azra.Bir türlü fırsat bulup sana veremedim.Ama artık neredeyse her şeyi biliyorsun.Biraz olsun için rahatlamıştır umarım?" Bu sözleri söyleyen benim tanıdığım Caner miydi?Allahım çıldırmak üzereydim!Bu kadar vurdumduymaz nasıl olabiliyordu?! "Sağol,gerçekten içim çok rahatladı!Peki ya beni kardeşin olarak tanıtmana ne demeli?!."dedim avuçlarımın arasındaki nüfus cüzdanından bakışlarımı kaldırarak. "Böyle olması ikimiz için de en iyisi.Tuğçe dahil herkesin bunu böyle bilmesini istiyorum.Ayrıca senin için de daha iyi olacak." Benim için daha mı iyi olacak?!İkimiz içinde iyi olacak demek?!Benden bu kadar nefret ettiğini çok daha önce bilseydim eğer,bir çok şeyi engelleyebilirdim.Ama artık çok geç! Onu beni sevmeye zorlayamazdım.Bundan sonra,çok daha farklı bir Azra olarak çıkacaktım karşılarına. "İyi peki.Merak etme çok daha iyi olacağım.Söylediklerin bittiyse odama çıkmak istiyorum ağabey!"dedim umursamaz bir şekilde. Caner tek kelime etmeden geri çekilerek,yavaşça oradan uzaklaştı.Odama geri döndüğümde yine tek başımaydım.Olması gerektiği gibi... ARAS'DAN... Kemal Ağabeyin odadan çıkmasıyla Ceyhun ağabey ile annem benden önce ayaklandı. "Kemal oğlum,Esin kızımız nasıl?"diye sordu annem.Ses tonu ağlamaklıydı. "Meraklanma Zehra Sultan,Esin iyi."deyince annemin gözlerinin içi parlamıştı sanki... "Gerçekten iyi değil mi Kemal?Ters giden bir durum yok değil mi?"diye sordu Ceyhun ağabey, Kemal ağabeyin elini tutarak. "Merak etme Ceyhun ağabey,Esin gayet iyi.Fakat birkaç gün yataktan çıkmasın.Düşmenin etkisiyle başını sert bir cisme çarpmış.Korkulacak bir durum yok.Hafif bir sıyrık sadece.Aslında Aras tam zamanında yetişmiş.Biraz daha geç kalınmış olsaydı daha kötü sonuçlar doğurabilirdi.Dediğim gibi birkaç gün yatakta istirahat etmesi yeterli olacaktır."deyince,Ceyhun ağabey derin bir oh çekti. "Çok şükür,sağol Kemal." "Görevim bu Ceyhun ağabey.Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa,bir telefon etmen yeterli.Bu arada Esin'nin kendine gelmesi biraz zaman alabilir.Ama merak etme iyi olacaktır.Tekrardan geçmiş olsun." "Sağol Kemal." Annem Kemal ağabeyi geçirmek için aşağı inmişti.Ceyhun ağabey ile tek kalınca ne yapacağımı bilemedim.Hatalıydım.Ama Esin çok üzerime gelmişti ve artık sabrım bile yeterli olamamıştı o anda.Böyle olmasını bende istemezdim.Ama ne yazık ki bir şekilde oluvermişti.Gerek Esin'den gerekse Ceyhun ağabeyden özür dilemem gerekiyordu.Bunu söylediğime bende inanamıyordum!Ama görünen köy klavuz istemezdi maalesef... Esin'nin odasına girmeye çalıştığını görünce,kolundan tutarak onu engelledim. "Ceyhun ağabey ben...Ben çok üzgünüm.Kasten yaptığım bir şey değildi.Özür dilerim.Sadece o anda..." "Bu özrün sahibi ben değilim Aras.Aranızda ne oldu bilmiyorum.Fakat bir daha böyle bir durumla karşılaşmak istemiyorum!Umarım beni iyi anlamışsındır!?"dedi ve konuşmama dahi izin vermeden içeri girdi.Allah kahretsin!Neden bir anda ortaya çıktın Esin,neden?!!Ceyhun ağabey ile aramızın kötü olmasını istemiyordum. Uçurumun kenarındayken,birkaç kez beni uyarmasına rağmen hiç bir şey yapmadım!Onu umursamadım.Ama kötü bir niyetimde yoktu.Neden bilmiyorum,bana ve bana yakın olan insanlara yakın olmasını istemiyordum.Yaptığım ve söylediğim her şeye burnunu sokuyordu!Annem hakkında söyledikleri aklıma gelince,haksız sayılmazdı.Fakat bunları onun yüzüme vurması,beni çileden çıkartmıştı!Neden bunu yapmak zorundaydı?!Benimle neden uğraşıyordu,neden...?! Kafamın içerisindeki karmaşık düşüncelerle boğuşurken,Ceyhun ağabey odadan çıkmıştı.Tek kelime etmeden oradan uzaklaşmıştı.Girmeli miydim bilmiyorum.Acaba uyanmış mıydı?Eninde sonunda bunun bir kaçışı olmayacaktı.Girmek zorundaydım. Yavaşça kapı kolunu indirerek içeriye girdim.Hala kendine gelmemişti.Yanına doğru ilerlerken tedirgindim.Başı sargılıydı ve gereğinden fazla terlemiş gözüküyordu.Hemen karşısındaki sandalyelerden birine oturdum ve onu izlemeye başladım.Bunu yaptığıma bende inanamıyordum.Suçluluk duygusu...Sanırım şuan hissettiğim tek şeydi... Arkamı dönmeden önce Esin'e bir soru sormuştum.Hatta sorumu birkaç kez yinelemiştim.Esin'e beni sevip sevmediğini sormuştum.O anda yüz ifadesi değişmişti.Fakat cevap bile vermemişti.Daha doğrusu verememişti.O kadar korkmuştu ki...Sürekli aynı şeyi söyleyip durmuştu. "Aras,Korkuyorum...Uçurum!" Ahh!Deliriyor muyum yoksa?!O anda sadece korktu ve cevap veremedi.Aksini düşünmek saçmalık olur!Gerçekten bana aşık olmuş olamazdı değil mi?!Neler kuruyorum kafamda böyle?!Kendine gel Aras!Esin denen kızın kendi benliğini ortaya çıkarmasına izin verme! Daha fazla bu odada durmak istemiyordum.Yavaşça oturduğum sandalyemden kalkarak kapıya doğru yürümeye başladım.Kapı kolunu aşağıya doğru indirerek kapıyı açtım. ''Yapma...'' Odadan çıkacağım sırada duyduğum ağlamaklı ses tonu ile yönümü çevirdim.Esin denen kız sayıklıyordu ve gözlerini açmamıştı hala.Neden bilmiyorum o anda odadan çıkmam gerekirken,kapıyı geri kapatarak yanına doğru adımlar atmaya başladım.Sık sık nefes alıp veriyordu ve...Ağlıyordu! ''Dokunma ona!Lütfen yapma...!'' Ses tonu git gide daha da caresiz bir hal alıyordu.Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Sanırım uyandırsam iyi olacaktı.Yavaşça omuzundan kavradım. "Esin!"dedim ses tonumu onu ürkütmeyecek şekilde.Fakat hala aynı durum söz konusuydu.Titremesi de artmaya başlamıştı.Birkaç saniye sonra elimin üzerindeki tedirgin temas ile irkildim.Ne yapmam gerekiyordu bilemiyordum...? YAZARDAN... Bir şeylerin ters gittiğine ne kadar inanmak istese de şu anda inandığı tüm ilkeleri çiğneme zamanıydı onun için.Sadece fark etmesi gerekiyordu.Aras istifini bozmadan öylece duruyordu sadece.Tam olarak ne yapması gerektiğini bilemiyordu çünkü.Tuhaftır ki,kendisine uzanan eli geri çekmeye cesaret edemiyordu bir türlü.Esin'in bu hali Aras'ın hoşuna gitmemişti.Yatağının kenarına otururken tedirgindi.Ne olursa olsun Esin'i uyandırması gerektiğini iyi biliyordu.Bu yüzden onu sarsmayacak şekilde tekrardan omzundan kavrayarak Esin'i uyandırmaya çalıştı.Fakat hiç bir değişiklik yoktu.Aynı kelimleri sürekli tekrar edip duruyordu Esin.Aras bu kelimlerin neyi ifade ettiğinden habersizdi.Anlayamıyordu bir türlü. "Esin uyan artık!"diyerek ses tonunu hafif yükseltmişti son kez.Saniyeler sonra Esin,ağlamaktan kan rengine bürünen göz kapaklarını aralamıştı.Aras ellerini Esin'nin omzundan çekerek duruşunu dikleştirmişti.Esin ise hala ağlamaya devam ediyordu.Yataktan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştığı sırada Aras buna engel olmuştu. "Dinlenmen gerek." "Hepsi benim suçum..."diyerek kendisine uzanan elleri geri çekmişti Esin. "Ne demek istiyorsun?"diye sordu Aras. "Her şey güzel olabilirdi...Onu kurtarabilirdim..."diye yanıtladı Esin.Göz yasları durmak bilmiyordu.Aras ise Esin'nin söylediklerinden hiç bir şey anlamıyordu.Sadece dinlemekle yetiniyordu. "Esin kendinde değilsin hala.Dinlenmen gerek.Sadece bir kabustu o kadar." Şuan da ağzından çıkanlara inanamıyordu Aras.Sanırım Esin'in şuanki ruhsal durumu onu etkilemiş gözüküyordu.Saçma bir şekilde yanında olmak istiyordu. "Hayır kabus değil!Hepsi gerçek!Biliyorum her şeyin suçlusu benim!"diyerek ses tonunu da arttırmaya başlamıştı Esin.Aras ise şuan olanlara bir anlam yüklemekte güçlük çekiyordu. "Neler saçmalıyorsun Esin?Yatıp dinlenmen gerek.İyi olmak zorundasın."diyerek Esin'i az da olsa rahatlatmaya çalışmıştı.Fakat bu da yeterli olmamıştı.Esin artık kontrolden çıkmış bir vaziyette kendine zarar vermeye başlamıştı.Başındaki sargılı olan bezi bile çıkarmayı başarmıştı. "Yeter Esin,dur artık!"diyerek Esin'i kollarının arasına aldı. "Bırak beni...!" Esin,Aras'ın kollarından kurtulmaya çalışsa da bir faydası olmadı.Aras'ın onu bırakmaya niyeti yoktu. "Sakinleşmen gerek Esin."diyerek fısıldamıştı Aras.Esin ise ağlamaya devam ediyordu. "Lütfen bırak..." "Neler olduğunu bilmiyorum.Söylediklerinden de hiçbir şey anlamıyorum.Ama sakinleşmen gerek Esin." Aras'ın söylediklerinden sonra Esin kontrolü tekrar sağlmaya başladı.Ağlamaya devam ediyordu fakat Aras'ın bu davranışı Esin'i sakinleştirmeye yetmişti. Birkaç dakika sonra birbirlerinden ayrılmışlardı.Esin göz altındaki son gözyaşını da sildikten sonra,bir cift yeşil göze kilitledi bakışlarını.Aras yavaşça ayağa kalkarak Esin'e döndü tekrar. "Bugün olanlar için çok üzgünüm.Fazla tepki gösterdim." "Önemli değil.Sanırım bende çok üzerine geldim.Kusura bakma."diyerek yanıtladı Esin. "Sorun değil.Umarım daha iyisindir?" "Evet.Teşekkür ederim Aras."diyerek gülümsemişti Esin.Aras,Esin'nin kendisinden özür dilemesini beklemiyordu fakat tuhaf bir şekilde hoşuna gitmişti. "Neyse...Ben Ceyhun ağabeye uyandığını haber vereyim.Sonra görüşürüz."diyerek kapıya doğru yürümeye başlamıştı. "Aras...Bugün üzerine gereğinden fazla geldiğimi biliyorum.Fakat söylediklerimde en ufacık bir yalan bile yoktu.Zehra teyzeyi çok seviyorum ve üzülmesini istemiyorum.Annene yaklaşmak için bir sebebim hiç bir zaman olmadı.Bunu bilmeni isterim.Sanırım seni çözmeye başladım artık.Kötü biri değilsin.Kötü bir evlat olduğunu da düşünmüyorum artık.Sürekli değişen bir kişiliğin var fakat ikisinden biri sahte.Kötü biri değilsin Aras.Sanırım bunun Çetin ile alakası var.Olmak zorunda olduğun kişiliğin,kötü bir adam.Asıl kişiliğin yüreğinde saklı Aras." Esin'nin söyledikleriyle ters köşeye toslayan Aras bir an durdu.Ardından tek kelime etmeden odadan çıktı.Odadan çıkar çıkmaz derin bir nefes aldı.Esin'in söylediklerindeydi aklı hala.Çıkaramıyordu bir türlü.Kendisine çeki düzen verek merdivenlerden yavaşça aşağıya indi.Ceyhun ve Zehra Hanım yan yana otumuş bir şeyler konuşuyorlardı.Aras'ın geldiğini fark ettikleri anda dut yemiş bülbüle dönmüşlerdi.Aras da bunu fark etmesine rağmen şimdilik agzını dahi açmamıştı. "Ceyhun ağabey,Esin uyandı." Aras'ın verdiği haber ile Ceyhun ve Zehra Hanım aynı anda oturdukları yerden kalkmışlardı. "Nasıl peki?Daha iyidir inşallah oğlum?" İlk soru annesinden gelmişti. "Merak etme anne,Esin iyi."diyerek yanıtlamıştı annesini sakin bir şekilde. Ceyhun ve Zehra Hanım merdivenlere doğru yönelmişti bile. "Anne?" Aras'ın seslenmesi ile Zehra Hanım adımlarını durdurdu. "Efendim oğlum?" "Konuşabilir miyiz diyecektim?" "Tamam oğlum konuşalım.Ceyhun oğlum sen çık Esin'in yanına bende geliyorum az sonra." "Tamam Zehra Sultan." Ceyhun yukarı çıktıktan sonra anne-oğul baş başa kalmışlardı.Aras annesinin ellerinden tutup onu yanına oturttuktan sonra komuşmaya başladı. "Anne ben..Nasıl söze başlayacağım bilmiyorum." "Ters giden bir durum mu var oğlum?Yoksa Çetin denen adamla mı ilgili söyleyeceklerin?" "Anne sen bana kırgın değil misin?Hiç bir şey olmamış gibi davranmayı nasıl başarabiliyorsun?" Aras'ın sorusuna karşılık Zehra Hanım gülümsemişti. "Aras her şeyin farkındayım oğlum.Kötü biri olmadığını bildiğim gibi kötü bir evlat olmadığını da biliyorum.Seni ben doğurdum."deyince daha fazla dayanamadı Aras.Annesine sarıldı sımsıkı. "Özür dilerim anne...Ben sadece..." "Biliyorum oğlum.Selen konusunda ağır konuştum.Ama bilki kötü bir niyetim yoktu.Selen hala benim öz kızım gibi.Senden istediğim Esin'e Selen yüzünden bu kadar sert çıkma olur mu?" Annesinin söylediklerinin ardından anne-oğul birbirlerinden ayrılmıştı. "Esin'e zarar vermek istemedim hiç bir zaman.Sanırım her şey üst üste gelince kontrolden çıktım.Hatalıydım,kabul ediyorum.Bundan sonra Esin konusunda daha dikkatli davranmaya çalışacağım.Sana söz veriyorum anne." "Bunu duyduğuma çok sevindim oğlum.Teşekkür ederim.Peki seninle konuştu mu?Aranız nasıl şuan?"diye sordu Zehra Hanım. "Evet konuştu.Şuan her şey yolunda gibi." Aras'ın verdiği cevap ile Zehra Hanımın gözleri tekrar can bulmuştu sanki.Esin'in,annesine bu kadar iyi gelmesi Aras'ı ne kadar şaşırtsa da annesinin mutluluğu herseyden önce geliyordu. "Ben artık Esin'in yanına çıkayım oğlum.İstersen sen de gel,beraber çıkalım." "Yok anne.Sen çık.Ben biraz hava almak istiyorum.Aksam yemeğinde burdayım." "Çetin aramadı demek.Neyse,aksama en güzel yemekleri hazırlayacağım.Sakın geç kalayım deme.Yoksa Esin'i üzerine salarım bak."deyince bir kahkadır koptu. "Merak etme anne.Tam vaktinde burada olacağım." "İyi bakalım.Ben şimdi yukarı çıkıyorum." "Tamam anne.Görüşürüz." Zehra Hanımında yukarı çıkmasıyla,Aras da kendini dışarı atmıştı.Büyük bir yük omuzlarından kalkmış gibi hissediyordu artık.Ve bundan gayet memnundu da.Yine aynı uçurumun başına giderek,huzuru bulmaya koyulmuştu. ♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡♤♡ Birkaç saat sonra yemekler hazır hale gelmişti.Aras annesine sofrayı kurmasında yardım ediyordu.Ceyhun ise basamaklardan iniyordu şimdi. "Zehra Sultan,masaya bir tabak daha çıkaralım.Bizim kızın yine inadı tuttu.Bizimle beraber yemek yemek istiyor."deyince Zehra Hanım gülümsemişti. "Demene bile gerek yok oğlum.O tabak çoktan yerini aldı bile." "Gizli örgüt mü kurdunuz siz?Birbirinizden kısa sürede nasıl haberdar olabiliyorsunuz?"diye sorunca Zehra Hanım kahkahaya boğuldu. "Bu kadınlar arasında ağabeycim." Merdivenlerin başında Esin'in fark edilmesiyle bütün suratlar gülümsemişti.Aras'ın bile.Fakat anın da bunu saklamak istercesine yüzündeki gülümsemeyi yok etmişti. "Esin ineceğini neden söylemedin?Beraber inerdik."diyerek kız kardeşinin yanına koşmuştu Ceyhun. "Ben iyiyim ağabey,bana bu kadar iyi davranma acısını çok fena çıkartırım bilesin."deyince Zehra Hanım yine tutamamıştı kendini. "Fazla konuşma prenses.Gel buraya."diyerek Esin'in koluna girmişti Ceyhun. Her şey hazırdı.Hep birlikte masaya geçilmişti artık.Zehra Hanım ve Ceyhun karşı karşıya oturmuştu.Aras ve Esin de aynı şekilde yerlerini almışlardı.Esin ve Aras için roller değişmeye başlamıştı.Bu zamana kadar yüzünü bile görmeye dayanamayan Aras,akşam yemeği boyunca gözlerini bir türlü Esin'den alamıyordu.Esin de ise tam tersi söz konusuydu.Aras'ın yüzüne bakmaya çekiniyordu adeta.Aras için tam bir teslimiyet değildi tabi.Ama çoğu şeyin olumlu yönde değişebileceğini söyleyebiliriz. Yemekten sonra Zehra Hanım sofrayı toparlamaya başlamıştı.Esin,Zehra Hanıma ne kadar yardım etmek istese de,buna izin verilmemişti.Aras ve Ceyhun arasındaki kırgınlık da ortadan kalkmıştı.Ceyhun her zamanki gibi gazetesine odaklanmıştı.Zehra Sultan ise mutfakta bulaşıkları yıkamakla meşguldu.Meraklı gözleri Aras'ı aramaya başlamıştı.Yavaşça ayağa kalkarak pencereye doğru ilerledi.Yıldızlarla dolu gökyüzüne baktı ilk önce.Ardından aynı uçurum takıldı bakışlarına.Aras'ı görür görmez pencerenin önünden ayrılmıştı.Bugüne kadar yanına gitmekten hiç çekinmemişti.Fakat artık yapamıyordu.Geri yerine oturarak düşünmeye başladı.O günki gibi kalp atışlarının hızlandığını fark etti.Eliyle sol göğsünü ovalamaya başladı.Ardından gözleri dolmaya başlayınca,uçurumun dibinde Aras'ın söylediği cümle aklına gelmişti. "Benden sadece kork Esin!Sadece kork!" Ondan korkmak istemiyordu.Aksine ona daha fazla yaklaşmak istiyordu.Belkide Esin için en önemlisi,Aras'ı sevmek istiyor olmasıydı.Bu düşüncesinin aptalca olduğunu biliyordu.Fakat ona güvenmek istiyordu.Peki ya Aras,bundan sonra Esin'e nasıl davranmayı planlıyordu?Ne yazık ki bunu kendisi de bilmiyordu. Esin'in canı epey sıkılmıştı.Hava almak için Ceyhun'dan izin alarak dışarı çıkmıştı.Nereye gitmek istediğini bile bilmiyordu.Birkaç dakikanın ardından,evin arka bahçesinde buldu kendini.İçeri girmeye cesaret edemedi.O gece olanlar aklına gelmişti.Aras'ın attığı tokat ve söylediği kelimler beynini kemirip duruyordu.Kötü biri olmadığını biliyordu artık ama neden kendisine bu kadar sert davrandığını bilemiyordu.O gece arka bahçeye girişini bile yasaklamıştı.Fakat bu aksam ona sarılmıştı.Yanında olmuştu.İyi şeylerin olacağına inanmak istiyordu.Geri dönerek eve doğru yürümeye başladı.O sırada Aras ile karşılaşınca ne yapacağını bilemedi. "Şey...Merak etme girmedim bile.İyi geceler."diyerek gitmeye çalıştığı sırada Aras kolundan tutarak onu engellemişti.Esin'i ilk defa büyük bir korku sarmıştı. "Gitmene gerek yok.Yasağın kaldırıldı." "Ne...?" "Arka bahçeye girebilirsin artık.Çekinmene gerek yok diyorum yani.Ayrıca o aksam sana attığım tokat için de tekrardan özür dilerim." Aras'ın söyledikleriyle ne diyeceğini bilemeyen Esin,dinlemekle yetiniyordu suan. "Bir şey söylemeyecek misin?" "Ben...Yani...Teşekkür ederim.Ama bundan emin misin?" "Ahh..Çok soru sormaya başladın gene.Beni takip et."diyerek arka bahçeye doğru ilerlemeye başladı Aras.Esin de yavaş adımlarla peşinden yürümeye başladı.Lalelerin bulunduğu yere doğru adımlarını değiştirmişti.Esin ise şaşkındı.Aynı salıncağın önünde durmuştu Aras. "Bin." "Ne..?" "Bin dedim,duymuyor musun?" "Şey...Ben bundan pek emin..." Demesine kalmadan Esin'in kolundan kavramıstı Aras.Esin'i salıncağa oturttuktan sonra,hafif dokunuşlarla sallamaya başladı. "Annem hakkında söylediklerinde haklıydın.Annem ve sen,birbirinize iyi geliyorsunuz.Tuhaf ama gerçek olan bu." "Annene iyi gelen en iyi ilaç sensin Aras.Hangi hatayı yaparsan yap,annen her zaman yanında olacak.Zehra Sultanı çok seviyorum o da beni,biliyorum.Ama sen onun oğlusun." Aras salıncağı durdurmuştu.Ardından Esin'in önüne geçerek elini uzatmıştı ona. "Bundan sonra kavga gürültü istemiyorum Esin.Tekrardan başlamak için çok geç sayılmaz,ne dersin?" Aras'ın sorusuna karşılık Esin'in kahverengileri parlamıştı.Esin de kendi elini uzatarak,el sıkışmışlardı.Yavaşça salıncaktan inerek eve doğru yürümeye başladılar. Evin önüne geldiklerinde Esin bir an dengesini kaybedecek oldu.Aras zamanın da belinden kavramıştı onu. "İyi misin Esin?" "Anlık bir ağrı sadece.İyiyim." Tekrardan göz göze gelmişlerdi.O sırada Ceyhun ve Zehra Hanım da gördükleri karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Sizce bundan sonra Esin Ve Aras için iyi şeyler olacak mıydı?Yoksa daha büyük bir facianın kapısını mı açmış olacaklardı? ** Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺 |
0% |