@kristalmelek61
|
Azra & Caner dolu bir bölüm geldi bu kez. 🌹 Keyifli okumalar dilerim. ❤️ AZRA'DAN Neden hayatta kaldığımı merak ediyorum doğrusu...Neden ben...?Ablamı dinlediğim için ilk defa suçluluk duygusu hissediyorum...Hayatta kaldım...Değişen ne peki?Çok mu mutluyum?!Yanımda güvenebileceğim birileri var mı?!Peki o zaman neden zorluyorum...?Bile bile kendi sonumu hazırlamaktan korkuyorum artık! Kedime tamamen yabancı biri gibi yaşamaya başlayalı birkaç gün oluyordu.Caner bile yanıma uğramıyor artık.Anne...Baba...Abla... Şuan size o kadar çok ihtiyacım var ki...Keşke...Keşke bende sizinle beraber sonsuz huzuru bulabilseydim...O odadan asla çıkmamam gerekirdi.Neden daha fazla diretmedim ki...Neden? Ne zamana kadar, bu dört duvar arasında herşey yolundaymış gibi yaşamaya devam edecektim?!Sesi mi duyacak biri olmayacak mıydı hiç?Allahım...Çok zor ve dayanabileceğimi sanmıyorum...Ailemden sonra,güvenebileceğim bir tek Caner kalmıştı.Fakat olanlardan sonra ona hala güvenebilir miydim?Allah kahretsin,bilemiyorum...! Kimsenin görmesini istemediğim acınası yüzümü avuçlarımım arasına hapsettim.Ağlıyordum...O gün annemin bize vermiş olduğu son öğüdü geldi aklıma."Ne olursa olsun,mutlu olun.Kendiniz için,bizim için." Özür dilerim anne...Kızın hiç te mutlu değil...Ve sanırım hayatının son anına kadar da,bu gerçek değişmeyecek...Lütfen beni affet anne... Saniyeler sonra avuçlarımın arasına hapsettiğim yüzümü azat ettim.Göz yaşlarımı silerek ayağa kalktım.Saat 18.00'a geliyordu.Daha çok erken olmasına rağmen,bir an önce odama gitmek istiyordum.Ayrıca bir Tuğçe-Caner yakınlaşmasına daha tanık olmak istemiyordum.Adımlarımı hızlandırarak asansöre doğru yöneldim.Bir şeye çarptığımı fark edince durdum.Önümü göremeyecek kadar dalgındım.Benim yaşlarda olduğunu fark ettiğim,yeşil gözlü ve koyu kahve saçlı bir çocuğa çarpmıştım.Çarpmam ile birlikte çocuğun elindeki birkaç kitapta nasibini almıştı ne yazık ki. "Pardon.Bu sıralar biraz dalgınım."dedim nazikçe ve yere düşen kitapları almak için eğildim.Benimle birlikte çarptığım çocuk da eğilmişti. "Sorun değil." Yerden aldığım kitapları çocuğa uzattım.Tam o sırada neden bilmiyorum,bakışlarını bana çivilemişti sanki.Ya da bana mı öyle geliyordu bilmiyorum. "Tekrardan kusura bakmayın.İyi akşamlar."dedim önemsemeyerek.Yanından geçiyordum ki kolumdaki baskı ile geri adım atmak zorunda kaldım. "Gözleriniz kızarmış."deyince şaşırmıştım.Bu da neydi şimdi? "Anlamadım?"dedim kolumdaki baskıyı kaldırarak. "Ağlamışsınız."deyince sinirlenmeye başlamıştım.Hayır yani beni tanımıyor bile.Onu ilgilendirmezdi. "Bundan size ne?Beni tanımıyorsunuz bile."dedim ses tonumu hafif yükselterek.Karşımdaki çocuğun yanak kasları yukarı doğru kıvrılınca şaşırmıştım.Pes yani! "Sizi tanımıyor olabilirim.Fakat nedense, yeniden karşılaşağımız hissi var içimde.O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim doğrusu."diyerek öylece yanımdan uzaklaşınca şok oldum.Bu kadar da olmaz dedikleri budur yani!Çocuğa bak ya!Bir de yavşıyor geri zekalı!Ahh!Neden takıyorum ki bu kadar?Yeniden karşılaşacağımız hissiymiş!Allahım bir kere de doğru insanları çıkart karşıma. Kendimi toparlayarak asansöre bindim.Odamın kapsının önüne geldiğim de bir an durdum.Ne kadar uzak durmayı kendime kabul ettirmeye çalışsam da olmadı.Bakışlarım Caner'in odasına takıldı.Kapının açılmasıyla Tuğçe ile karşılaştım.Hemen arkasından da Caner'i görmemle zoraki gülümseme mi yüzüme yapıştırmak zorunda kaldım.Tuğçe beni görür görmez yanım da bitiverince hiç şaşırmamıştım. "Melisa,seni gördüğüm iyi oldu canım.Aslın da Caner sana söyleyecekti fakat madem seni gördüm,ben söylemek istiyorum."deyince ne demek istediğini anlamamıştım.Caner'in yüz ifadesi huzursuz gibi idi. "Seni dinliyorum Tuğçe."dedim ses tonumu kontrol altına almaya çalışarak. "Yarın akşam bizimlesin.Hep beraber bir akşam yemeği düşündük Caner ile." Bir yemeğimiz eksikti zaten!Seçeneğim yoktu maalesef. "Peki."dedim zoraki. Cevabım üzerine Tuğçe çok mutlu olmuştu. "Yarın aksam saat 8' de,lobide buluşuyoruz o zaman." "Tamam,olur."dedim geçiştirerek. "Neyin var canım?Gözlerin mi kızarık senin?" Tuğçe'den gelen ani soruyla şaşırdım.Bu saçma sapan ilgiden gittikçe daha çok rahatsız olmaya başlamıştım. "Önemli bir şey değil.Uykusuzum sadece.Birazdan yatacağım zaten."dedim Caner'den bakışlarımı kaçırmak istercesine. "Anladım canım.Dikkat et kendine.Yarın için anlaştık varsayıyorum.Hemen yatıp dinlen olur mu?" "Peki.Size iyi eğlenceler."dedim ve anında odama girdim.Sırtımı odamın kapısına dayadım.Zor nefes alıyordum.Ve doğal olarak yine ağlarken buldum kendimi.İçimi parçalayan çaresizliğimle yere çömeldim. "Bu kadarını hak edecek ne yapmıştım ben?"diye sordum kendime.Nasıl bir kötülük yapmış olabilirdim ki bunları yaşamak zorunda bırakıldım!Anne ve babama karşı hep dürüst ve saygılıydım.Ağabeyim ve ablamlara da aynı şekilde.Caner'i seviyordum.Onun da beni aynı şekilde sevdiğini umut ettim hep.Mutluyduk yine de...Mutluydum... Peki o zaman neden?Neden suçluymuşum gibi bir hayat yaşıyorum...?Verecek bir cevabım bile yok! Yerden destek alarak ayağa kalktım zar zor.Göz altlarımdaki nemli bölgeleri sildikten hemen sonra dolabıma doğru ilerledim.Üzerime rahat bir şeyler giyerek yatağıma geçtim.Ruhen ve bedenen gereğinden fazla yorgun hissediyordum kendimi.Bir an önce uyumak istiyordum. CANER'DEN Tam 15 dakikadır Tuğçe ile aynı masadaydım ve yaptığım tek şey susmaktı. "Buna daha ne kadar devam etmeyi planlıyorsun?" Tuğçenin sorusu ile elimdeki çatalı masaya koydum sert bir şekilde. "Yemeğini ye Tuğçe!" "O kızı deliler gibi seviyorsun Caner.O da aynı şekilde seni.Şuan senin için göz yaşı döktüğünü de biliyorsun.İçin içini yiyor,biliyorum." "Tuğçe yeter!Sus ve yemeğini ye sadece tamam mı!" Ne kadar kızsam da,Tuğçenin söylediklerinde en ufacık hata bile yoktu.Fakat böyle davranmaya devam etmek zorundaydım. "Aman tamam!Sustuk!Sana da bir sey demeye gelmiyor!" "Bir daha bu konuyu açmanı istemiyorum.Sadece sana söylediklerimi yap yeter."dedim ses tonumu en düşük seviyeye ayarlayarak. "Tamam dedim ya.Açmam bir daha merak etme." "İyi,anlaştığımıza sevindim."dedim ve yemeğime devam ettim. Yarım saat sonra bende odama çekilmiştim.Tabi Tuğçe'ye de ödemesini yapıp,göndermiştim.Her geçen gün daha da zor oluyordu...Kendim için,bilhassa Azra için...Gözlerine bakıp "Seni seviyorum."diyemiyorum.Her ağladığın da yanında olup,onu bütün kalbimle kucaklamak istiyorum.Yaralarını sarmak istiyorum...Onu özgürce sevebilmeyi istiyorum...Hiç bir korku ve engel olmadan...Sadece sevmek...Ama yapamıyorum!Neden Çetin denen şerefsizin oğlu olmak zorundaydım!?Onun yüzünden sevdiğim ve değer verdiğim herkesi kaybettim.Ve kaybetmeye devam ediyorum... Sevgili annem...Mahir amcam ve ailesi...Şimdi de Azra... Her şeyin aslında kötü bir kabus olmasını o kadar çok isterdim ki...Ama maalesef ki tüm bu yaşananlar kanlı canlı bizimle idi.Sadece hayal ürünü olarak kalan tek şey ise,yolunu kaybettiğimiz kendi öz benliklerimiz... CANER'DEN DEVAM Sabahleyin nasıl uyandığıma dair en ufak bir fikrim bile yoktu.Sanki hala çok yorgun ve uykusuz hissediyordum kendimi.Gözlerimi ovalayıp şöyle bir etrafta gezindi bakışlarım."Her şey hala aynı."diye geçirdim içimden.Üzerimdeki pikeyi kaldırarak ayağa kalktım.Bir duş alsam iyi olacaktı.Üzerimdekileri çıkartıp yatağımın üzerine fırlattım.Tam o sırada telefonumun sesi ile irkildim.Pantolonumun cebine uzandım telefonu almak için.Lanet!Bunlar vazgeçmeyecek miydi?Söylenerek telefonu açtım. "Alo,Caner Bey?" "Ne var?Yine ne istiyorsunuz?"diye sordum ses tonumu yükselterek. "Efendim lütfen babanızı dinleyin.Vazgeçin bu saçma inadınızdan.Azra denen fahişeyi korumaya çalıştığınızı biliyoruz.Fakat bu uzun sürmeyecek bilesiniz.O yüzden yol yakından vazğeçin artık." "Size tekrar söylüyorum.Benim bir babam yok!Anlayın artık.Benim ne yapıp yapmadığım kimseyi ilgilendirmez!Boşuna nefesinizi tüketmeyin!" "Caner Bey..." "Ben son sözümü söyledim.Artık bana ve bana yakın olan insanlarla uğraşmayın!"dedim ve anında telefonu adamın suratına kapadım.Ne olursa olsun vazgeçmeyecektim.Elimdeki telefonu parçalara ayırmamak için zor tutuyordum kendimi.Ama sakin olmak zorundaydım.Telefonu mu da yatağa fırlatarak banyoya girdim.Birkaç dakika sonra işim bitmişti.Belime sarılı olan havlu ile bitlikte içeri geri döndüm.Duvardaki saate baktığımda neredeyse öğlen oluyordu.Tuhaf,ne Tuğçe'den ne de Azra'dan ses seda yoktu.Acaba bu saate kadar uyuyor olabilirler miydi? Kapımın çalınmasıyla yönümü değiştirdim.Seslenmeme rağmen karşı taraftan bir tepki yoktu.Çetin'in adamlarından biri olabilir miydi?Bu kadar çabuk mu?Tekrar seslenmiştim emin olmak için.Fakat durum aynıydı.İş başa düşmüştü.Yavaşça kapı kolunu aşağıya doğru indirmiş ve kapıyı açmıştım. "Sürpriz!" Tuğçe'nin karşımda belirmesiyle rahat bir nefes alabilmiştim.Daha bir şey demeden benden önce içeri girmişti. "Bu saatte ne işin var burada Tuğçe?"diye sordum yanına giderek. "Sevgilimi görmek için saatleri mi hesaplamam gerekiyor?Hadi ama...Bu çok saçma değil mi?" "Birincisi biz gerçek anlamda sevgili değiliz.İkincisi istediğin zaman beni görmen için bir sebep yok ortada.Ve üçüncüsü hemen odamdan çık Tuğçe!." Sert çıkışıma rağmen dibime kadar gelmeye cesaret edebilmişti. "Bunların hiç biri umurumda değil.Benim yanımda da giyinebilirsin.Utanmana hiç gerek yok." Bu gidişle elimde kalacaktı.Bu nasıl iğrenç bir cesaret gösterisidir ya!Çıplak vücuduma elini sürmeye kalktığını fark edince bileğinden kavradım. "Sana hemen odamdan çık dedim Tuğçe!Bir daha sakın böyle bir saçmalığa kalkışma!"dedim ve kolundan tuttuğum gibi odamdan dışarı çıkardım Tuğçeyi.Oh be!Dünya varmış! "Akşamki programı unutayım deme sakın!" Hala kapının önünde miydi o?Allahım sen sabır ver.Bilerek cevap vermedim.Yatağıma doğru ilerleyerek oturdum.Her şey bir yana,bu akşamı nasıl atlatacaktık?Soğukkanlılığını korumak zorundasın Caner.Ne kadar acınası bir durum da olursan ol,dayanmak zorundasın...Bütün bunları Azra'nın daha fazla acı çekmemesi için yapıyorsun.Bunu düşünerek hareket et!Kendime kabul ettirmek istediğim sahte düşüncelerdi bunlar... Vakit kaybetmeden yatağımdan kalkıp üzerimi değiştirdim.Odamdan çıkar çıkmaz,Azra ile karşılaşacağımı tahmin etmemiştim.Gözleri,çaresiz bakışlarımı yakalamıştı bile.Çekingen adımlarla yanıma gelebilmişti. "Günaydın Cane...Yani ağabey demek istemiştim." "Sana da günaydın."diyebildim sadece.Ses tonundaki kırgınlığı fark ediliyordu.Bir an önce lobiye insem iyi olacaktı. "Sonra görüşürüz.Ben lobiye iniyorum.Tuğçe beni bekliyordur."dedim içimden en ağır küfürleri saydırarak. "Peki."demişti sadece.Sanırım Azra da kabullenmişti artık.Azra'nın verdiği cevap üzerine yoluma devam ediyordum ki yine onun sesini duydum. "Caner...Fazla zamanını almayacağım.Sadece 5 dakika konuşabilir miyiz?" Beklemediğim bir soruydu ve şu anda ne demem gerektiğini bilmiyordum.Sırtım hala ona dönüktü.Sadece 5 dakika Caner...Evet en azından bunu onun için yapmak istiyordum.Karar vermiştim.Geriye doğru dönerek,Azra'nin yanına gittim. "Peki.Konuşalım."dedim. "Benim odama geçsek senin için sorun olur mu?"diye sordu.Gözlerini kaçırıyordu sürekli. "Hayır olmaz."dedim önemsememeye çalışarak. "Peki o zaman." Azra odasının kapısını açarak içeriye girdi.Bende hemen arkasındaydım.Kapıyı geri kapatarak,yatağın kenarındaki sandalyelerden birinde yerimi aldım.Azra da karşıma geçmişti.Benimle konuşmak istediği şey tam olarak neydi merak ediyordum.Elimde olan bir şey değildi... "Şu anda seninle kız kardeşin olarak değil,değer verdiğin bir dostun olarak konuşmak istiyorum Caner."deyince koskocaman bir yumru oturmuştu içime. "Peki.Seni dinliyorum."dedim vakit kaybetmeyerek. "Bizim eve ilk geldiğin günü hatırlıyorum.O kadar neşeli ve cana yakın bir çocuktun ki,galiba sana o anda bir şeyler hissetmiştim.Saçma gelebilir çünkü daha çok küçüktük.Fakat bilmiyorum,sanırım hissetmiştim.Merak ettiğim şey,çocukluğumuzdan bu yana değişen ne?" Azra birkaç saniyeliğine sözlerine ara vermişti.Gözlerinin dolduğunu fark etmiştim.Neden bu konuları açıyordu şimdi? "Caner ben...Ben seni seviyorum.Bunun için çok üzgünüm ama beceremiyorum.Bu zamana kadar sana olan sevgimin karşılıklı olduğunu düşünüyordum.Ama şuan bulunduğumuz durum...Yani ben...Açıkçası anlamıyorum..." Buna daha fazla dayanamayacaktım. "Azra yeter...Lütfen."dedim zar zor.Konuşamıyordum da. "Sadece nedenini söyle bana Caner.İstediğim tek şey bu." Başka çarem kalmamıştı.Yapmak zorundaydım.Sadece bir cevap...Duruşumu dikleştirerek boğazımı temizledim. "Hala anlamıyor musun Azra?Senin de söylediğin gibi,o zamanlar sadece çocuktuk!Şimdi büyüdük ve çok şey değişti." "Yani nedeni büyümüş olmamız mı?"diye sorunca "Evet."cevabını vermiştim. "Sence de bu mantıksız değil mi?Bu zamana kadar sana olan hislerim neden değişmedi peki?" "Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum Azra.Nedenini sordun ve söyledim.Şimdi izninle gitmem gerek!Görüşürüz."dedim ve anında ayaklandım. "Peki ya o gece neden...?" Sözünü bitirememişti Azra.Hangi geceden bahsediyordu? "Hangi geceden bahsediyorsun?"diye sordum geriye dönerek.Azra'nın dolan gözleri kendini serbest bırakmıştı.Cevap gelmiyordu.Yanına giderek sorumu yinelemiştim. "Azra cevap ver bana!O gece ile kastettiğin şey ne?"diye sordum.Ses tonumu yükseltmiştim. "Seni Tuğçe ile ilk kez gördüğüm gece..."deyince şaşırdım.O kadının Tuğçe olduğunu nereden biliyordu ki? "Tuğçe mi?O kadının Tuğçe olduğunu nereden biliyorsun?"diye sordum. "Başta bilmiyordum.Birkaç gün önce Tuğçe bana uğrayıp,benimle kahvaltı etmek istemişti.Bende kabul etmiştim.O gün Tuğçe söylemişti bana."deyince raylar yerine oturmuştu.Ah Tuğçe!İşime karışmayı ne zaman bırakacaksın! "Sizi ilk gördüğüm gece..." "Devam et Azra!" "Bana uğramıştın.Sarhoştun.Benimle konuşmak istediğini söyleyip duruyordun.Bense reddediyordum sürekli.Fakat sonunda pes etmiş ve seni içeri almıştım.Sarhoştun.Ve beni..." Bir türlü devamını getiremiyordu.Acaba o gece...Umarım bir hata yapmamışımdır?Azra'yı omuzlarından tutmuştum. "Azra lütfen devam et.O gece tam olarak ne oldu?" Azra susuyordu.Neden cevap vermiyordu?Bakışları sürekli yerdeydi.Yüzüme bilerek bakmıyordu sanki.Saniyeler sonra yere çivilenen yüzünü,meraklı bakışlarımla buluşturmuştu. "Beni öpmüştün Caner." Nedense bir anda verilmiş bir cevap gibiydi.Bundan birkaç gün öncesinde adamlardan kurtulmak için onu öpmüştüm.Ve bunun nedenini ona da söylemiştim.O zaman bu kadar çekingen bir tavrı olmamıştı.Neden sadece bir öpücük için bu kadar tedirgindi? "Sadece bu mu yani?"diye sordum. "Evet...Beni öpmüştün.Kendi isteğinle idi." "Başka bir şey olmadı yani öyle mi?"diye sordum emin olmak için. "Olmadı." "Peki.Bak Azra,senin de dediğin gibi sarhoştum.Ne yaptığımdan haberim bile yoktu o anda.İsteyerek seni öpmem imkansız.Ben Tuğçe'i seviyorum ve onunla birlikteyim.O geceyi fazla kafanı takmanı istemiyorum.Sadece sarhoştum o kadar." Söylediklerime ben bile inanamıyordum! "Sorunu çözdüğümüze inanıyorum.Gitmem gerek.Akşama görüşürüz."dedim ve vereceği cevabı beklemeden oradan ayrıldım.Odadan çıktığım da derin bir nefes vermiştim.Kendime çeki düzen vererek,lobiye inmek için asansöre bindim. AZRA'DAN Caner yanımdan ayrılalı 4 saat oluyordu ve ben hala odamdan dışarı adımımı atamamıştım.Ona,onu sevdiğimi söyledim.Fakat o saçma bir bahane öne sürerek resmen benimle dalga geçti.Tanıdığım Caner nasıl bu hala gelebildi?!Başta o gece yaşananları anlatmak istemiştim.Fakat son anda vazgeçtim.Bunu neden yaptım bilmiyorum ama sanırım ona sorun yaratmak istememiştim.Sadece beni öptüğünü söyleyerek geçiştirmekle yetindim.Kafasının karışacağını biliyordum çünkü.Tuğçe'yi seviyordu.Elimden gelen hiçbir şey yoktu.Öylece yanımdan gitmesine izin verdim. Bakışlarım kol saatime kayınca ayaklanmıştım.Doğru ya!Akşam yemeği!Saat 19.00'a geliyordu.Ben hiç bir hazırlık yapmamıştım bile.Aslında Caner ile yaptığımız konuşmanın ardından yüzüne nasıl bakabilecektim bilmiyorum.İstemeye istemeye dolabıma doğru ilerledim.Ne de olsa bir akşam yemeğiydi.Biraz özen göstermem gerekiyordu. Yarım saate herşeyim hazırdı.En sevdiğim mor renginden yine vazgeçmek istemedim.Makyajı zaten ağır sevmezdim.Omuzlarıma kadar olan saçlarımı da açık bırakmıştım.Son kez kendimi süzmüştüm boy aynasında.Derken kapımın çalınmasıyla gelen kişinin kim olduğunu az çok tahmin etmiştim.Gelen kişi Tuğçe idi.Beni görünce gözlerinin irileştiğini gördüm. "Melisa,ne diyeceğimi bilemedim.Çok güzel olmuşsun."deyince nazikçe gülümsemeye çalışarak teşekkür ettim.Tuğçe kan kırmızı dar elbisesiyle gereğinden fazla seksi görünüyordu.Yine de iltifatı mı yapmıştım.Beraber odadan çıkarak asansöre bindik.Tuğçe,Caner'in bizi lobide beklediğini söylemişti.Nihayet lobiye inmiştik.Caner'in bakışlarından kaçmak istiyordum bu gece.Ne kadar zor olursa olsun.Beraber 4 kişilik masaya geçip oturduk.Tuğçe ile Caner yan yana oturmuşlardı doğal olarak.Bende karşılarında yerimi almıştım.Birkaç kez Caner ile gözlerimizin birbirine kenetlendiğini fark ettim.Elimden geldiğince bakmamaya gayret gösteriyordum.Tuğçe'nin telefonu çalınca Caner ve bende ona odaklanmıştık. "Efendim canım?Evet biz de lobideyiz şimdi.Tamam bekliyorum."deyip telefonu kapamıştı Tuğçe. "Hayırdır Tuğçe?Bilmediğimiz bir misafirimiz mi var?" Caner'den gelen soru üzerine gülümsemişti Tuğçe. "Evet.Siz de çok seveceksiniz,eminim buna.Bu akşam çok güzel olacak." "Neden daha önceden söylemedin peki?" "Sürpriz olsun istedim sadece." Tuğçe'nim verdiği cevap sonrasında masa da sessizlik hakim olmuştu.Taki yine Tuğçe araya girene kadar. "Tam vaktinde.Buradayız canım." Sanırım misafir gelmişti.Tuğçe'in el işaret ile Caner ve bende o yöne doğru bakmıştık. Yok artık!Kötü bir şaka olmalıydı değil mi?Bu dün gece çarptığım çocuktu... ** Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺 |
0% |