Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Bölüm 17 - Söz Veriyorum

@kristalmelek61

ARAS'DAN DEVAM

Sabah kapımın çalınmasıyla üzerimdeki pikeye daha çok sarıldım.Fakat inadıma daha şiddetli çalmaya başlayınca dayanamadım.Üzerimdeki pikeyi bıkkınlıkla kaldırarak gözlerimi ovuşturdum.Ardından ayaklanarak kapıya doğru yöneldim.Kapıyı açtığım anda Esin'in şaşkın yüz ifadesiyle karşılaştım.Nedenini anlayamamıştım.Anında bana sırtını dönerek konuşmaya başlayınca durumu yeni yeni fark ediyordum.

"Zehra Sultan kahvaltı için çağırmamı istemişti.Kusura bakma yanlış zamanda geldim sanırım.Kahvaltıda görüşürüz."

Yanımdan ayrılmaya yeltendiği sırada omuzlarından kavradım.

"Sorun yok Esin.Birazdan gelirim.Bu arada Günaydın."dedim geri çekilerek.

"Günaydın."diyerek yanımdan uzaklaştı.Odama geri döndükten sonra yüz hatlarımdaki tuhaf tebessümle kendime inanamadım.Kızın karşısına yarı çıplak çıkarsan olacağı bu.Vakit kaybetmeden banyoya girerek duşumu aldım.Odama geri dönerek belime sarılı olan havluyu yatağımın üzerine koydum.Üzerimi giyinerek odamdan çıktım.Salona indiğimde burnuma dolan melemen kokusuyla yeniden doğmuş gibi hissettim.

"Herkese günaydın."

"Günaydın oğlum."

"Günaydın kardeşim."

Etrafa göz gezdirdiğimde Esin'in ortalıkta olmaması ilk defa garibime gitmişti.Normalde bu gibi durumlarda ben kayıplara karışırdım fakat şuan Esin yerimi almış gibiydi.Tuhaf bir şekilde tebessüm etmeme neden olmuştu bu.Tam o sırada kapının açılmasıyla Esin ile göz göze geldim.Kapıyı geri kapatarak,çekingen adımlarla kahvaltı masasına doğru ilerledi.Şaşırmıştım.Çünkü yüzüme bile bakmamıştı.

"Kızım neredeydin?Bir anda kayboldun ortalıktan."

Annemin endişeli sorusuna karşılık Esin dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"Sadece hava almak istedim Zehra Sultan...Sabah sabah ilaç gibi geliyor."

Annem gülümsemişti.Ardından bizden tarafa dönerek konuşmaya başladı.

"Beyler hadi bakalım masaya."

Annemin uyarısıyla Ceyhun ağabey oturduğu koltuktan kalkarak masaya doğru ilerledi.Ben ise neden bilmiyorum öylece duruyordum.Esin'in bana karşı olan tuhaf tavırlarına anlam bulmaya çalışıyordum.

"Oğlum Aras hadi."

Annemin ikinci uyarısıyla kendime gelmiştim.Her zamanki gibi Ceyhun ağabey ile annem karşılıklı oturmuşlardı masaya.Ben de Esin'in karşısına oturdum.Kesin bir şeyler vardı.Esin yüzünü bile kaldırmıyordu.Sessizdi.Sadece annemin bir kaç sorusuna cevap vermek için yüzünü kaldırmıştı.

Bir dakika...Yoksa...

Sabah ki olanlar yüzünden böyle davranıyor olabilir miydi?Başka bir neden bulamıyordum açıkçası.Kahvaltı sonrası Esin ile konuşsam iyi olacaktı.

Kahvaltıdan sonra her zamanki gibi bulaşıkları yıkama konusunda anneme resmen yalvarıyordu Esin.

"Aaa kızım ısrar etme artık.Elime yapışacak değil ya."

"Zehra Sultan lütfen sen otur,ben hallederim."

"Anlaşıldı senin hakkından gelemeyeceğim.Aras?"

Annemin bana seslenmesiyle ayaklandım.Yanlarına vardığımda Esin tedirgin olmuştu.

"Efendim anne?"

"Oğlum Esin'i al biraz dolaşın.Bende işlerimi rahatça halledeyim."

İyi olacak hasta doktorun ayağına gelirmiş.Muzipçe gülümsedim.

"Buna gerek yok.Lütfen Zehra Sultan sen içeri geç,rahatına bak."

Araya girsem iyi olacaktı.

"Sen merak etme annecim.Hem zaten Esin ile konuşacaklarım var."diyerek Esin'in kolundan kavradım.Annemin derin bir oh çektiği gözümden kaçmamıştı.Esin ise "ne yapıyorsun" der gibi gözlerini benimkine dikmişti.Vakit kaybetmeden Esin ile birlikte evden çıkmıştım.

Dışarı çıktığımız anda Esin kolunu benden kurtarmayı başarmıştı.

"Senin neyin var?"

"Asıl senin neyin var küçük hanım?Bana olan tavırların..."

"Yok bir şey...Sana iyi gezmeler ben içeri giriyorum."

"Benden resmen kaçıyorsun Esin."dedim ve tam önüne geçerek içeriye girmesini engelledim.Esin söylediğime gülmüştü.

"Kaçmak mı?Ne alaka,yok öyle bir şey.Sadece..."

"Sadece ne Esin?"diye sordum.

"Aras lütfen içeri girmek istiyorum artık."

Anlaşılan böyle olmayacaktı.Vakit kaybetmeden Esin'i belinden kavrayıp kucağıma aldım.

"Hey!Ne yapıyorsun!"

Esin'in uyarısına kulak asmamış aksine gülümsemiştim.

"Başka seçenek bırakmadın,şansına küs küçük hanım!"dedim ve Esin'in vereceği cevabı beklemeden bildiğin dört nala koşmaya başladım.Esin'in kahkaha ve arada sırada varlığını belli eden çığlıkları,bu durumdan bariz keyifli olduğunun kanıtıydı.Doğruyu söylemek gerekirse benim de Esin'den farkım yoktu.En az onun kadar ben de eğleniyordum.Esin ile bu duruma geleceğimiz aklımın ucundan geçmezdi.

"Aras tamam yeter...Cidden dur..."

Esin'in kahkahaları bana o kadar iyi gelmişti ki inadına durmak istemiyordum.

"Aras yemin ediyorum aşağıya indiğimde fena olacak."

Şuan Esin'i duymuyordum bile.Fakat öte yandan pestilim çıkmıştı.Koşmayı bırakıp ağır adımlarla bizim için özel bir sembol haline gelen aynı uçurumun başında durdum.Ben az önce "bizim için" kelimesini mi kullandım?Neler düşünüyorum böyle ya!

Esin duruma şaşırmış olacak "neler oluyor"der gibi kahverengilerini üzerimde yoğunlaştırmıştı.Olan bir şeyler varmıydı ondan da emin değildim.

"Neden buraya geldik?Hem yorulmadın mı sen?Biliyorsun ki 90 60 90 vücuduna sahip kızlardan değilim."deyince gülmeden edemedim.

"Ne gülüyorsun be!"

"Güldürüyorsun ne yapayım?Tutamıyorum kendimi."

"Asıl amacım güldürmek değildi ama olsun bakalım."deyince şaşırdım.İnsan bu kadar eğlenceli bir şekilde sinir bozucu olabilir miydi?

"Senin canın kucakta koşturmak istiyor hala."

"Sakın bak Aras lütfen."diyerek parmağıyla işaretini resmen üzerime salmıştı.

Tam zamanı diye düşünerek dudaklarımı araladım.

"O zaman söyle bakalım,sabahki bana olan tavırlarının sebebi neydi?"

Esin sorduğum soruyla beraber yönünü değiştirdi.

"Bence fazla takıyorsun.Hem nereden çıktı bir anda?Az önce de söyledim yok öyle bir şey."

"O halde neden yüzüme bakarak konuşmuyorsun?"

"Gökyüzü ne kadar güzel değil mi?Kuşlar falan..."

"Esin!"

"Bak martı geç..."diyerek gökyüzünü işaret etmek için kolunu kaldırdığında onu engelledim.Anında çekingen bakışlarıyla karşılaşınca yutkundum.Neden geriliyorum bu kadar?Karşımda Esin vardı biliyordum.Ama tuhaf bir gerilim akımı vücudumu esir alıyor zaman zaman.Şuanda olduğu gibi...Kendine gelmeye çalış Aras!

"Madem bu kadar diretmekte kararlısın ben söyleyeyim.Sabah beni uyandırmak için geldiğinde...Hoş bir manzara değildi kabul ediyorum.Fakat bu yüzden bana olan tavırların hiç hoşuma gitmedi.Halledebilirdik neden kaçmayı tercih ettin?"

"Kaçmak değil sadece..."

"Sadece..?"

"Sanırım sadece alışkın olmadığım için ne yapacağımı bilemedim.Öyle bir an karşımda seni..."

Zafer kazanmışcasına mutluydum şimdi.Esin'in çekingen bakışlarına karşılık gülümsedim.Yanımdayken bana karşı rahat olmasını istiyordum.

"Tamam küçük hanım,ben cevabımı aldım.Bundan sonra böyle küçük olayları kaçarak değil de yüz yüze konuşarak halledelim.Okay?"

Esin tepkisiz di.

"Bir şey söylemeyecek misin?"diye sordum.Fakat hala bir cevap yoktu.Böyle olmayacaktı.

"Canın koşmak istiyorsa hemen başlayabilir..."

"Hayır!Of tamam...Yeter ki yerinde sabit dur Aras."

Esin'in gözlerindeki parıltıyı görünce yüz hatlarımda coşkuyla dans eden gülümsememe binlercesini ekledim.Uzun zaman sonra ilkkez bu kadar mutluydum ve gülümseye biliyordum.Hepsi de Esin'in sayesinde gerçekleşiyordu.

Şu durumda Esin tarafından bana karşı laf sokmalarını beklerken beklemediğim bir tepkiyle karşılaştım.

"Esin ne yapıyor..."

"Şiit!Dikkatimi bozuyorsun."diyerek önüne dönmüştü.Peşine gözlerini de kapatınca durumu idrak edebilmiştim.O anda nasıl yaptım bilmiyorum,bende Esin'i takip ettim.Gözlerimi kapatarak bu yaşıma kadar beni mutlu eden anıları canlandırmaya başladım.Annemin ne olursa olsun yüzünden eksik etmediği tebessüm...Babamın son nefesine kadar ağzından düşürmediği iki kelime,"Güçlü ol!"...Bitmesini istemediğim en güzel hayalim,Selen..."Sanırım bu kadar!"diye düşünürken beklemediğim bir silüet belirdi mutlu anılarımın arasına...Ve sonrasında gözlerimi yavaşça araladım.Esin'den tarafa döndüğümde gözlerinin hala kapalı olduğunu gördüm.Sadece izlemekle yetindim yüzündeki gülümsemeyi...Saniyeler sonra Esin de gözlerini açmış ve benden tarafa dönmüştü.Nasıl oldu bilmiyorum daha doğrusu ne ara bu kadar yakınlaşmıştık hiç bir fikrim yoktu.Tatlı nefesi yüz hatlarımda gezinirken tüm vücudum uyuşmuştu sanki...Esin de bu yakınlaşmanın farkına varmış olmalı ki yüzündeki gülümsemenin yerini koskoca bir belirsizlik almıştı.Sanırım onu korkutmuştum.Gerçeği söylemek gerekirse şu an ben de en az Esin kadar korkuyordum.Neden bilmiyorum ama Esin ile konuşurken ya da onunla bir şey yaparken en ince ayrıntısına kadar düşünür oldum.Onunlayken adımlarımı neden bu kadar temkinli atıyordum?Şu ana kadar bunları o kadar takmamıştım fakat şimdi neden böyle hissediyordum?Düşününce daha çok dağılıyordum sanki...

Yönümü değiştirerek Esin'i kucağımdan indirdim.Yüz ifadesinden rahatladığı anlaşılıyordu.Bende derin bir oh çektikten hemen sonra yere çömelerek oturdum.Esin de beni takip ederek yan tarafımdaki yerini aldı.

"Aras,sana bir soru sormak istiyorum."

Esin'in sorusuna karşılık başımla onaylamakla yetindim.

"Aslında nasıl soracağımı da bilemiyorum.Biraz tuhaf..."

"Ne gibi tuhaf?Çekinmene gerek yok,sorabilirsin."

Esin ellerini kucağında birleştirmişti.Ardından dudaklarını ısırdığını görünce haddinden fazla gergin olduğunu fark ettim.

"Esin seni dinliyorum?Neden böylesin?Bir sorun mu var?"diye sordum.

"Hayır aksine her şey yolunda."

"Peki o zaman,sorunu sor bakalım?"dedim önüme dönerek.

"Aras...Beni yanlış anlamanı istemem.Sadece senin için endişeleniyorum."

"Seni yanlış anlamamı gerektirecek bir durum olduğunu sanmıyorum.Rahat ol,Esin."dedim tebessüm ederek.

"Peki o zaman.Buraya ilk getirildiğimde,ağabeyim geçmişten biraz bahsetmişti bana.Sen de yanımızdaydın hatırlarsan."

"Evet doğru."

"Çetin ile ailemiz arasında bitmek bilmeyen saçma bir hesap vardı hep.O gün senin de onunla bir hesabının olduğunu söylemişti ağabeyim.Merak ediyorum,senin Çetin denen adamdan istediğin ne?''diye sorunca öylece kalakaldım içimdeki kocaman karanlıkla...Esin'i ne kadar kendime yakın bulsam da,Selen konusunu ona açacak kadar hazır hissetmiyordum kendimi.İstemeden yüzümdeki tebessümü kaldırmak zorunda kaldım.Ardından Esin'in cevap bekleyen bakışlarıyla buluştum.

''Esin bak...Bu konuyu kapatalım olur mu?Seni kırmak istemiyorum.Belki başka zaman...''

''Tamam sorun değil.''diyerek sağ elini dudaklarımın üzerine siper edince irkildim.Saniyeler sonra elini geri çekmişti Esin.Israr etmesini bekliyordum ama yapmadı.Bu beni mutlu etmişti.Ardından tekrar önüne dönünce en azından bir teşekkür etmem gerektiğini düşündüm.Öylede yapmıştım.Bunun üzerine tebessüm ederek bana dönmüştü tekrar.

''Teşekkür ettin ama bu kadar kolay yırtamazsın beyefendi.''

''Nedenmiş o?''diye sordum imalı imalı.

''İlk önce bana söz vermen gerekiyor.Aksi halde teşekkürünü kabul edemem beyefendi.''deyince gülmeden edemedim.

''Bak sen!Söyle bakalım,ne için söz vermem gerekiyor?''diye sordum.

Esin sağ elini tekrar kaldırarak serçe parmağı dışındaki parmaklarını kapatınca ne yapmaya çalıştığını anladım.

''Ne olursa olsun kendine dikkat etmeni istiyorum.Çetin'in sağ kolu olman beni endişelendiriyor.O yüzden lütfen söz ver bana.Çok dikkatli olacaksın.''

Esin'in tereddüt dolu bakışlarıyla eş zamanlı ben de aynı şekilde serçe parmağımı kaldırarak tebessüm ettim.

''Endişelenmeni anlıyorum.Çetin'in aptal olmadığının da farkındayım.Ama merak etme her şey olması gerektiği gibi sonuçlanacak.Dikkatli olacağım,söz veriyorum.''dedim.

Esin cevabıma karşılık gülümsemişti.Ardından teşekkür etmeyi de unutmamıştı.Bir gün her şeyi ona da anlatacağım fakat o gün bugün değildi...Benim durumum bir yana Esin'in de bazı şeyleri sakladığının farkındaydım.O gün sayıkladığı kelimeler...Onun da hayatında ters giden bir şeyler olmuş olmalıydı.Benim gibi o da kendini tek suçlu olarak görüyordu...Merak etmiyor değildim.Boğazımı temizleyerek Esin'e döndüm.

''Peki ya sen?''diye sordum.

''Ben mi?''

''Evet.Daha doğrusu ailenizin Çetin ile nasıl bir hesabı var?Yani neden siz?''diye sorunca Esin'in parlayan gözleri bir anda sönmüştü.Hiç sormasaydım diye düşünmedim değil.

''Esin kusura bakma ben...''

''Yok hayır kusurluk bir durum yok.''diyerek sözümü kesmişti.Ardından devam etti.

''Bilmende bir sakınca yok.Babam ile Çetin çocukluk arkadaşıydı.''deyince şok olmuştum.Nasıl olabilirdi?Ağzımı açmadan dinlemeye devam ettim.

''Babam yaşı ilerleyince doğru bildiği çoğu şeyin aslında tam bir saçmalık olduğunu anlamış oldu.Çetin ile bağlarını tamamen kopardı.Fakat Çetin bunu kendine yediremedi.En yakın arkadaşımın ölümüne neden oldu...Bir gece en yakın kız arkadaşımla birlikte dışarı çıktık.Fakat çok tehlikeli bir oyunun içinde olduğumuzun farkında değildik.Çetin ve adamları ikimizin peşindeydi.İkimizi de yakalayıp büyük bir fabrikaya götürdüler.Arkadaşımın canını yaktıklarını görünce dayanamayıp öne atılmıştım.Fakat başarılı olamadım.Bunun üzerine Çetin belindeki silahı çıkartıp bana doğrultunca ne yapacağımı bilemedim.Saniyeler sonra Çetin silahını ateşledi.Sonrasına dair hiç bir şey hatırlamıyordum zaten.Hastahanede gözlerimi açtığımda neler olduğundan habersizdim.Ağabeyim yanımda yoktu.Kime sorsam hep bir bahane ile cevabımı alabiliyordum.Birkaç gün sonra olan biteni öğrendim ve...Benim için çok zordu...En iyi arkadaşım artık hayatta değildi!Ağabeyim ise benim yüzümden ortadan kayboluvermişti.''

Esin,dolan gözleri ile beraber başını öne eğmişti.Yaşadıklarını kim yaşamak isterdi ki...Benden bir farkı yoktu.Sağ elimle beraber Esin'in önüne düşen saçlarını arkasına atarak başını kaldırdım.

"Esin karşımda ağlama lütfen.Yüreğini hangi kelimeyle iyi hissettirebilirim bilmiyorum.Yaşadıkların elbette kolay değil.Ama karşımda bu halde olmanı istemiyorum artık.Sana yakışmıyor.Sakinleşmeye çalış.Ağabeyin,annem yanında.Ben yanındayım...Ağlama lütfen olur mu?"

Söylediklerime ben de inanamıyordum şuan.Fakat Esin'i böyle görmeye dayanamıyordum tuhaf bir şekilde.Neden bilmiyorum kendi içimde başka bir Aras ile yaşıyordum sürekli.Ne zaman başladığının farkında bile değilim.Fakat uzun zamandan beri ilk defa böyle mucizevi anlar yaşamaya başlıyordum.

Düşüncelerimin denizinde çırpınırken sağ elimin hala Esin'in nemli yüz hatlarında gezindiğini fark ettim.Yüzlerimiz gereğinden fazla yakınlaşmıştı sanki...Esin'in bakışlarından hem kaçmak istiyor hem de onlara doyamıyordum.Allahım neler söylüyorun böyle!Kendine gel Aras!Bu doğru değildi,o zaman neden kendimi geri çekemiyordum?Umurumda olmaması gerekiyordu...

Daha fazla bu durumu devam ettirmek istemiyordum.Esin'in yüz hatlarında kitlenen elimi çekerek,duruşumu dikleştirdim.Fakat o anda Esin'in kollarını boynuma dolamasıyla kas katı kesildim.Öylece duruyordum.

"Teşekkür ederim Odun Romeo...Yanımda olduğun için,en üzüntülü anlarımda bile yüzümdeki gülümsemeyi eksik etmediğin için...Bende söz veriyorum karşında bir daha ağlamayacağım."

Esin'in söyledikleriyle yüreğimin üzerine tatlı bir ağırlık yığılı vermişti sanki...Vücut ısımın normalin de üzerinde olduğunu fark edince panikledim.Esin'in aksine kollarımı beline sarmamıştım.Tereddütlüydüm.Bunun üzerine boynuma dolanan kolları geri çekerek konuşmaya başladım.

"Artık içeri girsek.Üşümeye başladım."dedim titrek ses tonumu dizginlemeye çalışarak.Esin'in yüz ifadesi bir anda değişi verince ne olduğunu anlamadım.

"Esin neden gülüyorsun ?"diye sordum.

"Temmuz ayındayız ve sen üşüyorsun öyle mi?Hiç güleceğim yoktu."deyince kırdığım potu daha yeni kavramıştım.Şuan cayır cayır yanıyordum!Bir şekilde düzeltmem gerekiyordu.

"Yanılıyorsunuz hanımefendi.Yaz ayları daha tehlikeli oluyor hem."deyince Esin,dalga geçer gibi başını aşağı yukarı sallayınca ben bile gülmemek için zor tutmuştum kendimi.Ayağa kalkarak devam ettim.

"Ben gidiyorum,geliyor musun?"

"Yok sen git.Ben biraz daha kalacağım."deyince emin olmak için tekrar sordum.Aynı yanıtı alınca geri dönerek eve doğru yürümeye başladım.Kapıdan içeri girer girmez zorlu bir sınavdan çıkarcasına derin bir oh çektikten sonra odama çıktım.Fiziksel bir yorgunluğumun olmamasına karşı ruhen kendimi bitkin hissediyordum.Yatağımın hemen bitişiğindeki tek gözlü masanın çekmecesini açarak,Selen'in doğum günümde hediye ettiği çerçeveli resmini avuçlarımın arasına bıraktım.Geri çekmeceyi kapatarak yatağımın üzerine oturdum.

Avuçlarımın arasındaki resmin üzerinde biriken hafif toz birikintilerini elimin tersiyle sildim.Selen'imin yüz hatlarında yolculuğa çıkan parmaklarımla beraber kendi kendime konuşmaya başladım.

"Neler oluyor Selen?Neden tuhaf hissediyorum kendimi?Neyim var böyle..."

Dolan gözlerimle beraber avuçlarımın arasına aldığım Selen'imin resmiyle yatağıma uzandım.Gözlerimi kapatarak konuşmaya devam ettim.

"Her ne oluyorsa,kötü sonuçlar doğurmadan bitsin...İzin verme Selen,lütfen.Sonuna kadar seninle olmak istiyorum.Sadece seninle..."

Kendi kendimi dinlemeye devam ederken kapımın çalınmasıyla irkildim.

"Aras?"

Ceyhun ağabeyin sesiydi bu.Toparlanarak resmi geri yerine koyduktan sonra içeri girmesi için seslendim.Ceyhun ağabeyin odama girmesiyle yatağımın üzerinde doğruldum.

"Sen iyi misin kardeşim?Ağlamış gibisin."diyerek karşıma oturmuştu.Tabi ki inkar edecektim.

"Hayır iyiyim."dedim.Fakat Ceyhun ağabey tatmin olmamış gibiydi.

"Yok bir şeyler var.Bu saate odana falan kapanmazsın sen.Yüzün de bembeyaz kesilmiş."

Nasıl kurtulacaktım bu işten?En iyisi sonuna kadar inkar etmek.

"Ağabey gerçekten bir şey yok."dedim kararlı davranmaya çalışarak.

"Yoksa Esin ile mi tartıştınız tekrar?Sahi siz birlikte değil miydiniz?Esin nerede?"

"Hayır,Esin ile bir tartışmamız olmadı.Aksine her şey çok güzel gidiyor.Birlikte olduğumuz doğru.Biraz daha hava almak için sonradan gelecek."

"Anladım kardeşim.Başka bir sorun yok yani öyle mi?"diye sordu teyit etmek istercesine.

"Hayır yok ağabey.Yine de düşündüğün için sağ ol."dedim zoraki gülümsemeye çalışarak.

"Peki bakalım sen iyi sen hiç bir sorun yok.Ben şimdi Zehra Sultanın yanına iniyorum.Sonra görüşürüz kardeşim."diyerek kapıya doğru ilerlediği sırada teşekkür etmeyi de ihmal etmedim.Ceyhun ağabeyin de odadan ayrılmasıyla ben de ayaklandım.Kendimi toparlayarak odadan çıktım.Merdivenlere yöneleceğim sırada duyduğum son ses müzikle adımlarımı durdurdum.Müzik sesleri Esin'in odasından geliyordu.Ne ara geri gelmişti ki?

Kapıyı çalmıştım fakat müziğin sesinden olacak duymamıştı.Bunun üzerine kapıyı hafifçe araladım.Gördüğüm manzarayla öylece kaldım.Esin yatağının üzerinde dans ediyordu!Yanlış görmüyordum değil mi?Başta komiğime gitmişti Esin'i bu şekilde görmem.Fakat gayet iyi dans ettiğini fark edince hayranlıkla onu izlemeye devam ettim.Yatağının üzerinden inip dans etmeye devam etti Esin.O kadar kaptırmıştı ki kendini gözleri kapalı dans etmeye başlamıştı.Bu seferde şarkıya eşlik ederek dans figürlerine devam etti.Tuhaf hem sesi hem de dans figürleri çok iyiydi.Şarkının bitiminin hemen sonrasında arkaya doğru döndü Esin.

"Aras!"

Esin'in şaşkın ifadesine karşın yavaşça içeri süzüldüm.

"Kusura bakma.Müziğin sesini duyunca merak ettim."dedim tebessüm ederek.

"Bir dakika...Yani sen beni mi...?"

Esin cümlesinin sonunu getirememişti.Sinirlendiği belliydi.

"Sana inanmıyorum Aras.En azından haber verebilirdin."deyince gülmeden edemedim.

"Bir de gülüyorsun Aras."

"Esin biraz beni dinler misin?İçeri girmeden önce kapıyı çaldım.Fakat müziğin sesinden duymadın sanırım.Bende kapıyı hafif araladım."dedim karşısına geçip.Önüne düşen saçlarını geriye atıp,yatağının üzerindeki tokayla saniyeler sonra topladı onları.Sanırım gereğinden fazla sinirlenmişti bu duruma.Nereden girdim odaya!Bu kadar takacağını beklemiyordum.Bir şekilde durumu düzeltmem gerekiyordu.

"Yalnız çok iyi dans ediyorsun.Böyle bir yeteneğinin olduğunu bilmiyordum.Aslında ben de fena sayılmam."deyince Esin'in yüzündeki tebessüm ile az da olsa rahatlamıştım.

"Sen ve dans?Ciddi misin?"

"Neden bu kadar şaşırdın ki?"

"Yani ikinizi pek bağdaştıramıyorum sanırım."

"Çok konuştunuz hanımefendi.Az kollarınız çalışsın."deyince Esin gözlerini sonuna kadar açmıştı.

"Yok artık!Dans mı edeceksin?"diye sorunca güldüm.

"Böyle bir şansı kaçırma derim."

Esin vakit kaybetmeden aynı müziği açmıştı bile.Şarkıyla beraber ritim tutmaya başladığımda Esin'in suratındaki ifade gözüme çarpmıştı.O da elleriyle ritim tutarak hayretle beni izliyordu.Şuan ben bile kendimde değildim fakat iyi hissediyordum.Birkaç dakika sonra Esin de daha fazla dayanamayıp bana katılmıştı.Şarkının nakarat yerinde resmen kopmuştuk.Biz,biz değildik sanki...Şarkının bitimiyle ikimizde kahkahaya boğulduk.Tam o sırada içeriye annemin girince ikimiz de kendimizi tuttuk.

"Çocuklar yemek hazır sizi bekliyoruz."

"Tamam anne iniyoruz hemen."

Cevabım üzerine annem odadan ayrılınca daha fazla tutamadık kendimizi.

"Tamam dur Aras!Cidden bu kadar gülmek iyi değil.Ama şunu söylemeliyim ki çok iyi dans ediyorsun."deyince gülümsedim.

"Teşekkürler hanımefendi."

Saniyeler sonra birlikte odadan çıktık.Akşam yemeği her zamanki gibi eğlenceli ve güzel geçmişti.Herkesin yüzü gülüyordu.Yeni hayatımdan memnundum.Fakat bir o kadar da korkuyordum bu kadar güzel şeyi bir arada yaşamaktan.En önemlisi annem çok mutluydu.Bunu da Esin'e borçluydum aslında.Bir çok şeyi fark etmemi sağladı.Yanlışlarımı düzeltme şansını verdi bana.Mutluydum.Bazı eksiklerime rağmen direnmeye çalışıyordum.Selen'i kaybettikten sonra sevdiğim ve değer verdiğim çoğu şeylerden nefret eder olmuştum.Çok önceden yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen dostlarıma arkamı dönmüştüm.Artık bir şeyleri yoluna koymam gerektiğini düşünüyorum.Annemi bile çok defa kırmış ve bir kez olsun özür dilememiştim.Esin sayesinde yeniden doğmuş gibi hissediyordum kendimi.Bana iyi geliyordu her açıdan.Ne kadar tuhaf...Bundan birkaç hafta öncesinde Esin dahil hiç bir kadını görmeye dayanamıyordum.Yüzlerini her gördüğümde kendimden utanıyordum.Onlardan iğreniyordum.Peki ya şimdi değişen neydi?Esin'e ilk başlarda baktığım gibi bakamıyordum artık.Onunla vakit geçirmek hoşuma gidiyordu.Her gün o tebessüm eden yüzünü gördükçe yüreğimin derinliklerinde bir şeyler hareket etmeye başlıyordu.Durdurmak da istemiyordum bunu.Öte yandan aklıma Selen geldikçe kendime kızıyordum.İnsan neden yaptığı şeyin yanlış olduğunu bile bile o yolda yürümeye devam eder?Ya da yanlış bildiği o yol aslında doğru olan yol mu?

Sanırım bu sorulara kesin bir cevap bulamayacağım.Fakat bildiğim bir şey var.

İnsan bazen yaşadıkları yüzünden yolun sonuna geldiğini düşünür.Hayat ile olan bağlantısı kopar.Fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi yeni bir başlangıç kapısı da vardır o insan için.Bunu tabi ki o anda anlayamayacaktır,tıpkı benim gibi...Yavaş yavaş ve sindire sindire o kapıyı açmaya çalışacaktır farkında olmadan,şuanda benim yaptığım gibi...

"Oğlum hayırdır dalıp gittin?İyi misin?"

Annemden beklemediğim sorusu karşısında kafamı toparlamaya çalıştım.

"İyiyim anne merak etme.Bir an daldım öyle."

"İyi bakalım."

"Kardeşim gel az tavla atalım senle.Kendine gelirsin."

Ceyhun ağabeyin önerisi hoşuma gitmişti.Kabul ettim ve karşılıklı masaya geçtik.

"Durun ben de geliyorum.Kimi tutsam acaba?"diyerek yanımıza gelmişti Esin.Annem ise koltuğunda kalmayı tercih etmişti.

Yerlerimizi aldıktan sonra Esin'in arkama geçmesiyle şaşırdım.Ceyhun ağabeyin yanında olması gerekmiyor muydu?

"Esin'i de kaptın kardeşim işim zor vallahi."

"Zor mu?"

"Evet.Esin de tavlada fena değildir.Beni bile çok kez yenmiştir."deyince şaşırmadan edemedim.Bu kızın iyi olmadığı bir şey var mıydı!

"İçime doğdu bak yine ben kazanacağım."

Esin'in cevabı üzerine Ceyhun ağabey sırıtmıştı.

"Göreceğiz küçük hanım.Hadi başlayalım artık."

Ceyhun ağabeyin uyarısıyla başlamıştık.

Birkaç Dakika Sonra...

"Bu kadarına da pes!"

"Sana söylemiştim ağabeycim.İçime doğdu bir kere."

Bir kahkahadır koptu.Hala inanamıyordum.

"Çok bilmiş seni."

"Maşallah kızıma."

Bu seferki övgü annemden gelmişti.Esin ise yanımızdan ayrılıp annemin yanına oturmuştu.İkisini öyle görünce içimden bir şeyler kopmuştu sanki...

"Ee Aras,sen bir şey demedin?"

Ceyhun ağabeyin ani sorusuyla dona kaldım.Kendimi toparlayarak konuşmaya devam ettim.

"Ben de bu kadarını beklemiyordum.Tebrikler Esin."dedim.

"Teşekkürler Aras.Ne zaman oynamak istersen çağırman yeterli."deyince ikinci bir kahkaha koptu.Bu sefer ben de dahil olmuştum.

Sonrasında herkes odalarına dağılmaya başlamıştı.En son Esin ile ben kalmıştık.Beraber merdivenleri çıkmaya başladık.Esin'in odasına vardığımızda sadece iyi geceler dileyerek kendi odama doğru yürümeye başladım.

"Aras?"

Esin'in seslenmesiyle adımlarımı durdurup ondan tarafa döndüm.

"Bugün için teşekkür ederim.Çok eğlendim."

"Rica ederim.Ben de teşekkür ederim."

"Önemli değil.İyi geceler."

"İyi geceler."

**

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺

Loading...
0%