@kristalmelek61
|
** Her zamanki gibi erkenden kalkarak günlüğümden kopardığım yaprakla beraber odamdan çıktım.Bir gün evdekilere yakalanacağım diye korkmuyor değildim.Parmak uçlarımda merdivenlerden inerek evden çıktım.Papatyalarımızın önüne geldiğimde tebessüm ettim.Elimdeki kağıdı katlayıp hemen önlerine yavaşça çömeldim.Aynı şekilde elimdeki kağıdı diğerlerinin de yanına koyarak üzerini örttüm.Ardından ayağa kalkarak önümdeki huzuru içimin derinliklerine hapsettim.Kendimi gerçekten iyi hissediyordum.Ne yaparsam yapayım bir türlü aklımdan çıkmıyordu dün yaşananlar.Onunla geçirdiğim saniyeler bile yetmiyordu artık.Bazen kendi kendime "ne yapıyorum"diye sormuyor değilim?Yaptıklarım ve düşündüklerim doğru mu bilmiyorum.Bu sefer yanılmak istemiyordum açıkçası.Bir kez daha kaldıramayacağımı biliyordum çünkü.En azından şundan emin idim.Aras hiç bir zaman bana karşı bir şeyler hissetmese de Fırat denen pislik gibi beni çirkin oyunlarına alet edecek biri değildi.Ona güvenim tamdı.Başlarda bu duruma geleceğimizi tahmin edemezdim elbette.Fakat mucizeler gerçekten var olduğu sürece asla vazgeçmeyecektim... "Esin?" Duyduğum sesle geriye döndüğüm de korkudan resmen iki büklüm oldum. "Günaydın ağabey?" "Sana da prenses,erkencisin." "Biraz öyle oldu ağabey."dedim geçiştirerek.Ardından yanıma gelerek aynı şekilde karşımızdaki muazzam tabloya çiviledi durgun bakışlarını. "Mutlu musun?" Ağabeyim tarafından gelen soru üzerine ondan tarafa döndüm. "Mutlu musun derken ağabey?Ne konuda?" "Şuan yaşadığın hayattan memnun musun Esin?Yaşadıkların kolay sindirebileceğin şeyler değildi biliyorsun." Haklıydı,gerçekten benim için kolay şeyler değildi yaşananlar.Fakat mutsuz muydum?Hayır değildim. "Evet biliyorum.Ama merak etme üstesinden gelmeye gayret ediyorum ağabey.Mutluyum.Sen yanımdasın.Zehra Sultan ve Aras da öyle.Azra bile hala kayıp ve hayatta olduğuna eminim.Annem ve babam şuanda çok mutlu olmalılar.Mutsuz olmamızı gerektirecek bir nedenimiz yok bence.''deyince ağabeyimin yüzüne nüfuz eden tebessüm içimi ısıtmıştı.Ardından,omuzlarımdan kavrayarak konuşmaya başladı. ''Haklısın prenses.''diyerek omuzlarıma dayanan güvenilir elleri bu sefer de başımı içine hapsetmişti.Saçlarımın arasına kondurduğu tatlı öpücükle geri çekilmişti ağabeyim. ''Bu arada evde canın çok sıkılıyor mu?Genç bir kızsın,uzun süredir buradayız.'' ''Çok fazla değil.Aras hep yanımda zaten.Ayrıca şehir hayatından nefret ettiğimi sen de biliyorsun ağabey.Burada sizlerle çok mutluyum.'' ''Peki bakalım.Zor bir ihtimal olsa da canın sıkılır ise bana söyle olur mu Esin?'' Fazla uzatmamak için tamam anlamında başımla onayladım ağabeyimi. ''Ben eve geçiyorum prenses,geliyor musun?'' ''Yok ağabey biraz daha kalmak istiyorum.Sen önden git.'' ''Tamam prenses.Kahvaltıda görüşürüz.'' ''Görüşürüz ağabey.'' Ağabeyimin yanımdan ayrılmasıyla derin bir oh çektim.Az daha geç çıksaydım eğer ağabeyime yakalanacaktım.Hadi yine dört ayağına düştün kızım!Dün Aras,bugünde ağabeyim.Pes yani!Acaba Aras bu saate kalkmış mıydı?Ya da bir yerlerden beni izliyor olabilir miydi?Vallahi ondan beklenir.Anında nerede olsam orada beliriveriyor.Göz ucuyla emin olmak için etrafa göz gezdirmeye başladım.Beklediğimin aksine ince ve bir o kadar da şiddetli duyduğum çığlıkla öylece kalakaldım.Ortalıkta kimse yoktu.Yanlış duymuş da olabilirdim.Birkaç saniye öylece bekledim.Aynı çığlığı duymamla artık karar vermiştim.Duyduğum şey gerçekti!Hızımı alamadan sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım.Sıklaşan çığlıklar eşliğinde bizim evden baya uzaklaşmıştım.Nefes nefese kalmıştım.Yol kenarındaki hurdaya dönmüş arabayı ve içindekileri görünce çığlık atma sırası bana gelmiş gibi hissettim. ''Yardım edin lütfen...'' Hurdaya dönen arabanın hemen yan tarafındaki karnı burnunda yaralı kadının seslenmesiyle üzerimdeki dehşet ve korkuyu atmaya çalışarak yanına doğru koşmaya başladım.Karnı burnunda yaralı kadının elinden tuttum. ''Kocam...O yaşıyor mu?''diye sorunca ne cevap vereceğimi bilemedim.Yavaşça yanından kalkarak şoför koltuğundaki kırmızıya bulanan cansız bedeni görmemle dona kaldım.Görünürde cansızdı fakat emin olmak için nabzına bakmayı ihmal etmedim.Fakat büyük bir çaresizlikle geri çekilmiştim.Dolan gözlerimle beraber yaralı kadının yanına geri döndüm. ''O iyi değil mi..?Lütfen söyleyin.'' Kadının ağlamaklı ses tonu içimi deşiyordu sanki...Nasıl diyebilirdim ki?Üstelik yaralı kadın hamileydi.Ve sanırım son ay içerisindeydi. ''Lütfen...Hamilesiniz,sakin olun.''diyebildim sadece.Nasıl konuştuğumdan da bir haberdim.Kadın olanları anlamış edasıyla elimi sımsıkı kavramıştı. ''Bebeğim...Onu da kaybetmek istemiyorum...Lütfen yardım edin!'' ''Siz de bebeğiniz de iyi olacaksınız.Burada bekleyin,yardım çağıracağım.''dedim elimle göz altlarımdaki yaşları silerek.Ayağa kalktığım sırada elimi bırakmayan kadına döndüm. ''Hemen geleceğim,bana güvenin.''dedim zoraki tebessüm ederek.Tabana kuvvet koşmaya başladım.Nefes nefese eve vardığımda yanıma ilk gelen Zehra Sultan olmuştu. ''Esin,kızım bu ne hal böyle?Neden ağlıyorsun?'' ''Hemen gitmemiz gerek Zehra Sultan.Aşağıda bir kaza olmuş.Yaralı kadın hamile ve sanırım doğuracak.Acele etmemiz lazım.'' ''Ağabey arabayı alıp hemen gidelim.'' Aras'ın araya girmesiyle hep beraber evden çıktık.Ben Aras'ın arabasına binmiştim.Zehra Sultan da ağabeyim ve birkaç adamla gitmişti.Olay yerine geldiğimizde ben ve Zehra Sultan kadının yanına koştuk. ''Ceyhun oğlum kadın doğum yapmak üzere.Burada olmaz,evet götürmemiz gerek.'' Ağabeyim ve Aras kadını yavaşça kaldırarak arabaya bindirdiler. ''Ağabey burada biri daha var.Sanırım yaralı kadının kocası.'' ''Durumu nasıl Aras?'' Aras,ağabeyimin sorusu üzerine başını sağa sola sallamıştı. ''Yakınlarına haber etmemiz gerek.'' Ağabeyim haklıydı.Saniyeler sonra arabanın içinden yaralı kadının sesi duyuldu. ''Lütfen kimseye haber vermeyin...Lütfen!'' Kısa bir sessizliğin ardından ağabeyim konuşmaya başladı. ''Adamı da alın.'' Ağabeyimin tek kelimesiyle birlikte adamı da hurdaya dönen arabanın içinden yavaşça çıkartarak diğer arabanın içerisine koydular.Geri kalan adamları ortalığı toparlamaları için bırakmıştı ağabeyim.Eve vardığımızda ilk olarak salondaki 3 kişilik çekyatı açarak kadını yavaşça yatırdık.Aras ve ağabeyim dışarıda bekliyorlardı. ''Esin kızım sen kadının yanında kal.Sıcak su getirip geliyorum hemen.'' ''Zehra Sultan ben...'' ''Merak etme,geleceğim hemen.'' Zehra Sultanın yanımdan ayrılmasıyla kadına döndüm. ''İyi olacaksınız.''dedim tebessüm ederek. Kadın elimi tutarak karnına doğru baskı yapınca şaşırdım.Sanırım bu temas tuhaf hissettirmişti. ''Ne olursa olsun bebeğimin yaşaması gerek.Bir gün sende anne olacaksın ve o zaman beni daha iyi anlayacaksın kızım.O yüzden lütfen,bana ne olursa olsun bebeğim yaşamalı.'' Kadının söyledikleriyle kafamın içerisindeki tüm düşünceler bir tarafa kaçışmıştı sanki.Kitlenmiştim ve öylece bakıyordum kadının ağlamaklı yüzüne.Zehra Sultanın yanımıza gelmesiyle bulunduğum tuhaf etkinin tesirinden kurtulmuştum.Kadının yanına geçerek bu sefer elinden tutan ben oldum.Odayı dolduran çığlıklar eşliğinde avuçlarımın içerisindeki eli daha çok sıkmaya başladım.Bir an elini tuttuğum kadının yerine koydum kendimi...Ne diyorum ben ya!Böyle bir şeyi anlamak için yaşamak gerekirdi. "Esin kızım odamdan birkaç tane havlu getir de bebek için hazır et.Fazla zaman kalmadı." Zehra Sultan'ın seslenmesiyle bir an durdum. "Bebek..?" Bir anda bebek kelimesini duyunca afallamıştım sanki... ''Esin kızım hadi!Acele et.'' Zehra Sultanın uyarısıyla kendime gelmeyi başarmıştım.Vakit kaybetmeden basamakları ikişer ikişer çıkmaya başladım.Zehra Sultanın odasına girdiğimde derin bir nefes vermiştim.Hemen ardından yatağının bitişiğindeki çekmeceleri karıştırmaya başladım.Birkaç tane havluyu alarak odadan çıktım.Yanlarına geri döndüğümde Zehra Sultanın uyarısıyla ne demek istediğini anlayamamıştım.Kolumdan tutarak mutfağa sürüklemişti beni. "Zehra Sultan neler oluyor?"diye sordum elimdeki havluları tezgahın üzerine bırakarak. "Kızım fazla zaman kalmadı.Kadının çok fazla kanaması var.Şuan hem kadının hemde karnındaki bebeğin hayatı tehlikede.Bebek sağ olarak doğsa bile kadın için iş işten geçmiş olacak." Zehra Sultanın bir nefeste söyledikleriyle öylece kala kalmıştım. "Zehra Sultan sen neler..." "Bebeği kurtarmaktan başka çaremiz yok.İkisini birden kaybetmektense birinin hayatta kalması herkes için daha iyi olacak." "Ama Zehra Sultan..." "Başka yolu yok kızım." Zehra Sultan son söylediğiyle yanımdan ayrılmıştı bile.Bu nasıl olabilirdi?Hem annesiz hem de babasız...Başka bir yolu olmalıydı.Ama ne? Kendi kendime kafamın içerisindeki sorulara cevap bulmaya çalışırken duyduğum ağlama sesi ile irkildim.Yoksa bu ses... "Esin!Havluları getir çabuk." Zehra Sultanın seslenmesiyle tezgahın üzerine bıraktığım havluları tekrar elime aldım ve içeriye geri döndüm.Dolan gözlerimle beraber elimdeki havluları çekyatın üzerine serdim.Zehra Sultanın kolları arasındaki minik beden ile bakışlarım kesişince ne yapacağımı bilemedim.Koskoca vücudumu güçlü bir titreme esir almıştı sanki... Zehra Sultan kolları arasındaki minik bedeni serdiğim havlulara sarmaladıktan sonra,zar zor nefes almaya çalışan kadının baş ucuna yavaşça bıraktı. Yaralı kadın yanına gitmem için el hareketi yapınca şaşırdım.Hareket edemiyordum. "Lütfen...Yanıma gelir misin?" Olacakları görmek istemiyordum fakat zar zor adımlarımı atmaya başlamıştım bile.Olanlara rağmen kadının yüz hatlarında gezinen tebessüm dikkatimi çekmişti.Yanına çömelerek karşımdaki muazzam manzarayı yavaşça süzmeye başladım. "Her şey için teşekkür ederim.Sen olmasaydın belkide hayatımdaki en değerli varlığımı daha dünyaya gelmeden toprağa verecektim." Kadının yüzündeki tebessüm iyice yayılmıştı söylediklerinin ardından.Hemen baş ucundaki küçük bedenin kokusunu hiç bitmeyecek bir özlemle içine çekerek bana döndü tekrar. "Oğlumun bizden başka bir yakını yok.Daha doğrusu eşimle ben öyle kabul etmek zorunda kaldık.O yüzden lütfen ona iyi bakın."deyince dolan gözlerimi daha fazla tutamadım.Kadının elinden tekrar tutarak zoraki tebessüm ettim. "Böyle şeyler söylemeyin lütfen.Siz de bebeğiniz de çok iyi olacaksınız." "Her şeyin farkındayım canım.Bu arada eşimle oğlumuz için bir isim düşünmüştük.Bilhassa eşim çok istemişti bu ismi.Ömer...İsmi Ömer...." Kadının söyledikleriyle beraber avucumun içerisindeki el de gevşemişti.Daha ne olduğunu anlamadan Zehra Sultan yanımda belirivermişti. "Kızım..." Zehra Sultan kadının yanındaki minik bedeni alarak yavaşça kollarımın arasına bırakınca ne yapacağımı bilemedim.Neden bilmiyorum bütün vücudumu tuhaf bir korku esir almıştı.Doğru dürüst düşünemiyordum bile. "Esin kızım...Kendini toplaman gerek." Zehra Sultanın uyarısıyla kollarımın arasındaki minik bedene çiviledim buğulu bakışlarımı.Titriyordum. "Böyle olmayacak.Ben bizimkileri çağıracağım kızım." Zehra Sultanın yanımdan ayrılmasıyla kollarımın arasındaki minik bedeni daha sıkı kavradım. "Ömer...İsmin Ömer..." Kapının açılmasıyla karşımda ilk beliren Aras olmuştu. "Esin...Sen iyi misin?" Bende bilmiyordum bu sorunun cevabını.Aras'ın sorusuna karşılık susmayı tercih etmiştim. "Aras,Esin'i al ve yukarı çıkın.Biz burayı hallederiz." Ağabeyimin emri ile Aras omuzlarımdan kavramıştı beni.İtirazım yoktu çünkü şuanda ne yaptığımı dahi bilmiyordum.Beraber odama çıktığımızda yatağımın kenarına yavaşça çömeldim. "Böyle olmak zorunda mıydı?" "Esin bak...Şuan ne diyeceğimi ben bile bilemiyorum.Ama sakin olman gerek.Topla kendini olur mu?" "Ömer..." "Ne?" "Bebeğin ismi Ömer..." Verdiğim cevabı kollarımın arasındaki minik bedene bakarak vermiştim.Aras sessizliğini korumakta çabalıyordu sanki...Son dediğimden sonra ağzını dahi açamamıştı. Rahat etmesi için kollarımın arasındaki minik bedeni yatağıma yavaşça yatırdım. "Belki daha önce varabilse idim böyle olmayacaktı.Hem annesini hem de babasını kaybetmeyecekti Ömer..." "Esin lütfen yapma.Kaderin önüne hiç birimiz geçemezdik.Sen oraya daha önceden varmış olsaydın eğer sonuç yine değişmeyecekti.Kendini suçlama."diyerek boşta kalan ellerimden tutmuştu Aras. Hemen ardından kollarını belime dolayarak kendi bedenine bastırmıştı beni.Ne kadar tuhaf hissettirse de şuanda gerçekten buna ihtiyacım vardı.Titreyen kollarımı bende aynı şekilde onun beline dolamıştım.Huzur yüreğimin ta derinliklerinde kuluçkaya yatmıştı sanki...Kalkmak istemiyordu bir türlü... Saniyeler sonra ağabeyimin içeri girmesiyle birbirimizden ayrılmıştık. "Aras,cenazeleri gömmemiz gerek gelsen iyi olacak." "Tamam ağabey." Aras ile ağabeyim yanımdan ayrıldıktan sonra yatağımın üzerindeki minik beden bile yalnız kalmıştım.Yavaşça yanına uzanarak karşımdaki mucizevi şeyi yüzümdeki tebessüm ile incelemeye başladım.Ne kadar küçük bir burnu vardı öyle!Ara sıra gözlerini açmaya yelteniyordu kerata!Bakmaya doyamıyordum,öte yandan dokunsam bir yeri incinecek diye ödüm kopmuyor değildi... Minik ellerini oynatmaya çalışıyordu.O kadar tatlıydı ki bu halleri...İnsanın en üzüntülü anlarında bile yüzündeki tebessümü ortaya çıkaran harikulade bir manzaraydı bu...Nereden mi biliyorum?Şuanda aynı şeyi ben yaşıyorum desem sizin için yeterli olur sanırım. Odamın kapısı tekrardan açıldığında yatağımın üzerinde oturdum.Bu sefer gelen Zehra Sultandı.Yanıma gelerek yanağımı yavaşça okşamaya başladı. "Yüzüne bakılacak olursa daha iyisin kızım."deyince başımla onayladım Zehra Sultanı. "Buna çok sevindim.Sakın kendini üzme olur mu?Elinden gelenin en iyisini yaptın sen." "Umarım öyledir Zehra Sultan." "Tabi ki öyle kızım.Aklına kötü şeyler gelmesin.Hem bak,ailemize minik bir üye katıldı bugün.En azından onun için hepimizin,bilhassa senin dik durman gerekiyor kızım.Yüzündeki gülümsemeyi sakın kaybetme olur mu?" "Haklısın Zehra Sultan."diyerek tebessüm ettim. "Hazırlıklar neredeyse bitmek üzere.İstersen üzerindekileri değiştikten sonra aşağıya in kızım.Ömer'i de getirmeyi unutma." "Peki Zehra Sultan.Birazdan aşağıdayız." Zehra Sultan cevabı aldıktan sonra odadan çıktı.Vakit kaybetmeden dolabımı açarak uygun kıyafetleri çıkardım bende.Üzerimi de değiştirdikten hemen sonra tekrardan Ömer'i kucaklayarak odamdan çıktım.Aşağıya indiğimde her şey topluydu.Zehra Sultan ile beraber evin az aşağısına kadar yürümüştük.Gördüğüm manzarayla bir an dona kalsam da ilerlemeye devam ettim. Cenaze sonrası hepimiz eve dönmüştük.Saat öğleyi geçiyordu.Olanların akışında zaman nasıl geçti anlayamamıştık bile... ''Oğlum dışarı alışverişe çıkmamız lazım.Bu kargaşa da aklımdan çıktı.'' Zehra Sultanın sorusuna karşılık ağabeyim anlamayan bakışlarla öylece bakmakla yetinmişti.Doğru ya!Bebek için hiç bir hazırlığımız yoktu. ''Zehra Sultan haklı ağabey.Bebek için alınması gereken bir sürü şey var.Ayrıca ilk aylarda bebeğin anne sütüyle beslenmesi gerek.Fakat durum belli.''diyerek araya girmiştim. ''Doğru.Birkaç adamla birlikte az sonra çıkarız Zehra Sultan Merak etme.''deyince gülmeden edemedim.Erkekler ve alışveriş!Üstelik bebek için!Zehra Sultan da aynı şekilde bana katılınca ağabeyim ''ne oluyor?'' der gibi bakışlarını üzerimize çevirmişti. ''Ağabey bu alışveriş sizi aşar demek istiyorlar.Bir bakıma haklılar da.'' Aras'ın açıklamasıyla kendimi zor tutuyordum.Bu kadar iyi anlatılamazdı gerçekten. ''Ceyhun oğlum hemen bir arabayı hazır et.Esin kızımla beraber alışverişi yaparız.'' ''Zehra Sultan bu tehlikeli olur.Ayrıca biliyorsun Esin'i herkes öldü biliyor.Tanıdık birileri görürse Çetin'in kulağına gitmesi an meselesi.Her yerde köpekleri var şerefsizin.'' ''Merak etme ağabey ben yanlarında olacağım.'' Aras'tan beklenmeye girişimle ben bile şaşırmıştım. ''Aras emin misin?Çocuk oyuncağı değil bu.'' ''Eminim ağabey.Esin'in giyiniş tarzını değiştirirsek kolayca hallederiz durumu sen merak etme.'' ''Peki o zaman.Yanına adam da al,ne olur ne olmaz.'' ''Tamam ağabey.'' Ağabeyimin de onayı ile Ömer'i geçici olarak Aras'ın kollarına bıraktım.Birlikte Zehra Sultanın odasına çıktıktan sonra dolabından birkaç parça kıyafet çıkartarak üzerime denedim.En son giydiğim kıyafette karar kıldıktan sonra odadan çıktık.Merdivenlerden aşağıya indiğimde suratıma çarpan kahkahalar ile ben bile kendimi zor tutmuştum. ''Yalnız Esin,kıyafet tam oturmuş.'' Ağabeyimin kahkahalarıyla karışık söylediğine tebessüm etmiştim.Vakit kaybetmeden Aras kollarındaki Ömer'i ağabeyimin kucağına bıraktı.Ardından evden ayrıldık.Aras şoför koltuğuna geçmişti ben de hemen yan tarafındaki koltukta yerimi almıştım.Zehra Sultanda arkaya geçmişti.Önlem olarak arkadan bizi takip edecek başka bir araçta hazır idi.Aras'ın gaza basmasıyla hareket etmiştik artık. 3 Saat Sonra... Tam anlamıyla pestilimiz çıkmıştı desem yalan olmazdı.Ama ne olursa olsun değmişti ve çok eğlenceli geçmişti.Neyse ki herhangi bir sorunla karşılaşmadan alışverişimizi bitirmiştik.Aras'ın arabayı park etmesiyle bende arabadan inmiştim.Bagajdan çıkardığımız poşetlerle beraber eve girdik. ''Nerede kaldınız?Ağlamaya başlayınca bir türlü susturamadım.'' Girer girmez ağabeyimin sitem dolu ses tonu ile elimdeki poşetleri bırakıp Ömer'i kollarımın arasına aldım. ''Oğlum,anca bitti alışveriş.Ayrıca çocuğun karnı aç tabi ağlar.'' Zehra Sultan vakit kaybetmeden mutfağa geçmişti bile.Ben de çekyatların bir tanesinde yerini aldıktan sonra Ömer'i elimden geldiğince oylamaya başlamıştım.Fazla geçmeden Zehra Sultan elindeki biberonla yanıma gelmişti bile. ''Kızım al.Yavaşça içir tamam mı?'' ''Nasıl yani?Ben mi...?'' ''Bunda bir şey yok kızım,merak etme.Hadi al bakalım.'' Tuhaf...Bir anda heyecan basmıştı sanki...İnsan bazen içindekileri kelimelere dökemeyebiliyor.Şuan bende aynı şeyi yaşıyordum sanırım. Ömer'in karnını doyurduktan sonra rahatlamıştım.Sabahtan beri benim de ağzıma bir şey girmemişti fakat tuhaf bir şekilde kendimi zinde hissediyordum.Ömer'e bir bakışım ilaç gibi geliyordu bana.Birkaç dakika sonra Zehra Sultan eline aldığı poşetlerle yanıma gelmişti. "Kızım al şunları da hemen giydir çocuğu.Karnı da tok çok şükür." Zehra Sultanın uzattığı bebek kıyafetlerini elime aldım. "Ceyhun ağabey yukarı çıkalım bizde.Bebek için aldıklarımızı yerleştirelim hemen." Aras'ın söylediğiyle Zehra Sultan gülümsemişti. "İyi akıl ettin oğlum.Ben de o sırada akşam yemeğini hazırlamaya başlarım.Esin zaten Ömer ile olacak." "Tamam anne." "İyi de bebek kimin odasında kalacak?" Ağabeyimin beklenmedik sorusuyla Zehra Sultan konuşmaya başladı. "Sorduğun soruya bak oğlum.Esin'in odasında kalacak tabi."deyince çok mutlu oldum.Daha bir gün geçmemişti belki ama Ömer'den ayrı kalmak istemiyordum. "Emin misin Zehra Sultan?Biliyorsun Esin daha çok genç.Altından kalkabilir mi bilmiyorum." "Ah ah!Eskiden 18 yaşındaki körpecik kızlar evlenip çocuk sahibi oluyorlardı oğlum.Esin artık çocuk değil hem ayrıca burada ben de varım."deyince gülmeden edemedim. "Peki madem.Hadi Aras çıkalım biz." Aras ile ağabeyimin yukarı çıkmasıyla Zehra Sultan da akşam hazırlığı için mutfağa geçmişti.O sırada ben de Ömer'i yavaşça yatırarak Zehra Sultanın verdiği kıyafetleri elime aldım.Hemen yanı başımdaki bezlerden de bir tane aldım. Canını yakmadan altını bezledikten hemen sonra kendisi kadar şirin olan kıyafetlerini de giydirdikten sonra tekrar kucağıma aldım Ömer'i.Allahım bu nasıl bir tatlılık tır!Şimdiden birlikte geçireceğimiz günleri iple çekiyordum. Ayağa kalkıp Ömer'imi küçük adımlarla kucağımda gezdirmeye başladım.Etrafını büyük bir ustalıkla incelemeye başlayan meraklı bakışları gerçekten çok komikti.Ara ara gülmedim değil.Aslına bakarsanız Ömer'i içten içe kıskanmıyor değilim.Dert yok tasa yok vallahi.Ye,iç uyu.O günlerime dönebilmeyi çok isterdim doğrusu. "Esin?" Aras'ın seslenmesiyle ondan tarafa dönmüştüm. "Efendim Aras.Kötü bir şey mi oldu?" "Hayır aksine.İki dakika gelir misin?" "Peki tamam geliyorum."dedim ve Ömer'imle birlikte basamakları çıkmaya başladım.Odamın önüne geldiğimizde Aras önüme geçmişti. "Gözlerinizi kapatır mısınız küçük hanım?" Aras'ın gülerek sorduğu soruyla beraber gözlerimi yavaşça kapadım.Aras'ın yardımıyla içeri girmemle beraber klasik cevabı almıştım bile. "Şimdi açabilirsin." Göz kapaklarımı aralamam ile bir iki adım gerilemiştim."Yok artık!" dedikleri bu olsa gerek diye geçirdim içimden. "Siz neler yapmışsınız böyle!" "Aras ile uğraştık bayağı ama değdi gerçekten.Beğendin yani." "Ya ağabey bu soru sorulur mu hiç?Alışveriş yaparken bu kadarını bile hayal etmemiştim.Çok güzel olmuş.Ellerinize sağlık.Vallahi Ömer'i çok pis kıskandım haberiniz olsun."deyince bir kahkahadır koptu. "El kadar çocuğu kıskanıyorsun prenses.Hak etti kerata,bizim suçumuz yok yani." "Bak bunda haklısın ağabey.Hak etmedi desem çarpılırım vallahi." Söylediğimle beraber ikinci kahkaha tufanı bulunduğumuz odayı esir almıştı. "Neyse gençler ben aşağıya iniyorum.Kurt gibi açım bari az TV izleyeyim." "Tamam ağabey." Ağabeyimin odadan çıkmasıyla Aras ile baş başa kalmıştık.Kollarımın arasındaki Ömer'imi onun için hazırlanan beşiğine yavaşça bıraktım.Sanki yeni yuvasının gerçekten de kendisine ait olduğunu anlamış gibiydi.Gülücükler saçıyordu Ömer'im. "Gerçekten çok ilginç." Aras'ın söylediğiyle ondan tarafa dönmüştüm. "Anlamadım?İlginç olan ne?"diye sordum. "Tabi ki sen."deyince ne demek istediğini anlayamamıştım.Surat ifadesi sakindi. "Ben mi?Ne gibi?" "Gerçekten bunun altından kalkabilecek misin?"diye sorunca jeton anca düşmüştü. "Korkularım elbette var.Ama tek başıma olmadığımı sen de biliyorsun.Belkide en büyük hayallerinden bir tanesi olduğu için bu kadar sıcak bakıyorum olaya." "En büyük hayallerimden bir tanesi derken?" "Şöyle söyleyeyim.Belki sana saçma gelebilir.11 yaşımdan beri nerede bir bebek görsem yapışı veriyordum.Ailem bile bu durumu çok komik bulurdu çoğu zaman.Haksız da sayılmazlardı.Aklımın tamamen erdiği yaşa gelince kendi kendime bir söz vermiştim." Cümlenin devamını getirmeli miydim bilmiyorum. "Ne sözü?"diye sorunca istemeden dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. "Özel ise söylemek zorunda değilsin Esin.Anlarım seni." "Bende kalsa daha iyi olacak.Anlayışın için sağ ol Aras." Şimdilik söylemek istemiyordum.Belki ilerde ama şuanda değil. "Rica ederim.Bu arada Ömer çabuk alıştı sana,güzel bir gelişme."deyince yeniden Ömer'ime döndüm. "Evet haklısın." "Aslında benim de senden bir farkım yoktu.Yani iki sene öncesine kadar." "Ne gibi?"diye sordum merakla. Gerçekten de ortak bir noktamız var mıydı acaba? "Yani bebeklere karşı ayrı bir zaafım vardı diyebiliriz.Tıpkı senin gibi.Özellikle kız çocuklarına ayrı bir ilgim vardı." Şuan gerçekten biri beni çimdikleyebilir mi? "Sen ciddi misin?"diye sormadan edemedim. "Şaşırman normal.Başlarda sana karşı takındığı tavırlar buna en iyi sebep." "Hala inanamıyorum."dedim gülerek. "Söylemese miydim diye düşünmüyor değilim."deyince gülmeden edemedim. "Bak sen."deyince bu sefer kendi kahkahalarına boğulmuştu Aras. Odamın kapısı açılınca ağabeyim yanımıza gelmişti. "Gençler yemek hazır.Ziyafet var vallahi." "Tamam ağabey Ömer'i de alayım hemen inelim." Ömer'i beşiğinden almak için hareketlendiğim sırada odayı dolduran silah sesleriyle beraber hepimiz zemini boylamıştık.Kollarımın boş olduğunu fark edince dehşete düşmüştüm. "Ömer!" ** Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺 |
0% |