Yeni Üyelik
19.
Bölüm

Bölüm 19 - Tokat!

@kristalmelek61

Arkadaşlar merhabalar 🌹

Bölüm Azra & Caner ikilisine ithafen yazılmıştır. Keyifli okumalar dilerim. ☺️❤️

AZRA'DAN

Yanında olmayı o kadar çok isterdim ki...Ama artık yapamazdım.Kendime ve Caner'e bir söz vermiştim.Ne kadar kabul etmek istemesem de birbirlerini seviyorlardı.Kendi kendine saçma sapan hayaller kurmakla en başta hata yapan bendim zaten.Sürekli Caner'i suçlamakta başka bir hataydı.En başta ona olan sevgimin üzerine daha fazla gitmeliydim.Belkide sonuç böyle olmayacaktı.Fakat olan oldu artık.Daha fazla Caner'in gözünde sıkıntı olmak istemiyordum.

Lobiye indiğim sırada hiç görmek istemediğim tanıdık bir yüzle karşılaştım.Şaşırmamıştım bu duruma.Fakat şuan gerçekten çekemezdim.Görmezden gelerek yanından geçiyordum ki dirseğime dayanan baskı ile gerilemiştim.Göz göze geldiğimiz an dikkatimi çeken ilk şey yüz hatlarının belli bir bölümünü esir alan morluklar idi.Fakat umursamamıştım çünkü şuan bakışlarıyla bana resmen eziyet çektiriyordu.

''Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!''diyerek kolumu kurtarmaya çalışsam da başarısız olmuştum.

''Konuşmamız gerek Melisa.Ve rica ediyorum şu resmiyeti bir kenara bırak olur mu?''deyince şartellerim atmıştı artık.Ne hakla benimle konuşmak isteyebilir!

''Zorlamayın artık!Daha sabahleyin odama zorla girdiniz üstüne bir de...''

''Pişman değilim!''

Sözümü kesen cümle ile gözlerimi sonuna kadar açmıştım.Bu nasıl bir adamdı böyle!

''Merak ediyorum daha ne kadar çirkinleşeceksiniz!''

İğneleyici ses tonumla söylediğimin ardından sırıtmıştı Erdem olacak ukala!Hemen ardından dirseğim üzerindeki baskı hafifleyince şaşırdım.Bu da neydi şimdi?Az önce zorla koluma yapışan kendisi olmasına rağmen şimdi aramıza belli bir mesafe koyarak kolumu serbest bırakmıştı.

''Sadece konuşmak istiyorum,lütfen.''

''Ben istemiyorum!Önümden çekilir misiniz artık."dedim tavrımı ortaya koymak istercesine.

"Melisa lütfen fazla sürmeyecek."

Böyle olmayacaktı.Ne kadar istemiyorum desem de yakamı bırakmayacağı kesindi.Çaresiz kabul etmiştim.Hemen yanımızdaki masalardan birine geçip oturduk.

"Sizi dinliyorum."

"Şu siz kelimesini kaldırsak olmaz mı?"

"Her an fikrimi değiştirebilirim.O yüzden konuşmaya başlarsanız sevinirim."dedim kollarımı çiçek haline sokarak.

"Peki tamam,nasıl istersen.Aslında konuşmak istememin sebebi baştan beri sana olan uygunsuz tavırlarım.Aptal gibi davrandım.Çok üzgünüm Melisa.Yaptığım hataların farkına geç vardım fakat geç de olsa senin gibi değerli bir arkadaşı geri kazanmayı çok istiyorum.Beni affedebilecek misin?"

Ukala Erdem nereye kaybolmuştu?Yoksa karşımdaki gerçekten de kendisi miydi?Ne saçmalıyorum ben böyle!

"Melisa iyi misin?Bir şey söylemeyecek misin?"diye sorunca bir an durdum.Söylediklerine ne kadar güvenebilirdim ki?Ayrıca bu kadar kısa bir zamanda bu denli değişmesi çok tuhaftı.

"Ne söylememi bekliyorsunuz?Kusura bakmayın ama söylediklerinizin hiçbirine inanmıyorum."

"Haklısın.Yaptıklarımın ve söylediklerimin sınırı yok.Fakat şuan sana karşı samimiyim.Ağabeyine karşı da saygısızlık ettim.Ondan da ayrı özür dileyeceğim merak etme.Ama lütfen samimiyetime inan,tek istediğim bu."

Bu sözler Erdem'in ağzından çıkacak sözler değildi.Neden bir anda böyle şeyler söylüyordu?Gerçekten çok tuhaftı.Ona güvenebilir miydim?

"Aslında merak ettiğim başka bir şey var.Neden şimdi sorusunu sormadan edemeyeceğim.Daha bugün odama zorla girdiniz.Üstüne bana asıldınız.O da yetmedi az önce bana bunu yaptığınız için pişman olmadığını söylediniz.Şimdi de sizi affetmemi ve yaptıklarınızın bir hata olduğunu söylüyorsunuz.Kusura bakmayın ama sizinle daha fazla konuşmamı gerektirecek bir durum yok artık.Size iyi günler."diyerek masadan kalkıyordum ki tekrardan kolumdan kavramıştı beni Erdem denen ukala.

"Lütfen Melisa.Söylediklerin doğru.Fakat beni yanlış anladın.O anda ağzımdan kaçan saçma bir kelimeden başka bir şey değildi.Konuşmamakta ısrar edince kontrol edemedim kendimi.Özür dilerim.Lütfen otur."deyince hak vermedim değildi.Fakat onun yaptıkları da az değildi.Öte yandan tatsızlık çıksın istemiyordum.Sonuçta Tuğçe'nin kardeşiydi Erdem.Bazı şeylerin farkına varması da benim için büyük bir adımdı tabi.Bu yüzden geri yerime oturarak onu dinlemeye devam ettim.

"Gitmediğin için teşekkür ederim Melisa."

"Önemli değil."dedim sadece.Aslında şuanda ne diyeceğimi de bilemiyordum.

"Melisa senden sonra da ağabeyinle konuşacağım.Ne senle ne de ağabeyinle aramızın kötü olmasını istemiyorum.Sence de yeniden başlayamayız mı?"diye sorunca bir an durdum.Yaptıkları elbette hiç doğru değildi fakat hatasını anlamış gözüküyordu.Üstelik sadece benden değil Caner'den de özür dileme düşüncesi beni mutlu etmişti.Herkes ikinci bir şansı hak eder ne de olsa.

Erdem'in sorusuna karşılık tebessüm etmekle ilk adımı atmıştım bile.

"Madem hatalarının farkına vardın bence de yeniden başlayabiliriz."dedim elimi Erdem'e uzatarak.Şaşırmıştı fakat o da yüzündeki tebessümü ortaya çıkarmıştı benim gibi.Kendisi de elini uzatmıştı bana.

"Madem öyle ben Erdem.Memnun oldum küçük hanım."

"Ben de Melisa.Memnun oldum beyefendi."dedim gülerek.

"Bu arada istersen ağabeyinle konuşmaya beraber gidelim ne dersin?"diye sorunca yüzümdeki tebessümün yerini koskocaman bir karanlık esir almıştı sanki.

"Bilemiyorum.Tek gitsen daha iyi olur aslında.Ben gelirsem eğer ters etki yapabilir."dedim geçiştirerek.Gitmek istemiyordum aslında.Zaten kendisi de bana bayılmıyordu.Beni görmeye bile tahammül edemiyordu Caner.

"Haklısın.Seni yanımda görürse eğer benim yüzümden sana sert çıkabilir.Sen burada kal,ben hemen döneceğim tamam mı?"

"Tamam."dedim zoraki tebessüm ederek.

Erdem'in yanımdan ayrılmasıyla tekrardan kendimle baş başa kalmıştım.Taki bir kaç dakikanın ardından Tuğçe'nin karşımda belirivermesine kadar.

"Canım çok beklettim farkındayım.Caner'in yanındaydım.Kusura bakma."

Demek onun yanındaydı.Ben Caner'in yanından ayrıldıkta sonra o gelmişti sanırım.

"Önemli değil.Umarım bir sıkıntı yoktur?"diye sordum.En son kendini iyi hissetmiyordu ve merak etmiştim.Bana nedenini bile söylememişti.

"Yok canım merak etme.Sadece biraz yorgundu o kadar.Şimdi dinleniyor zaten."

"Anladım.Bu arada az önce Erdem buradaydı.Bayağı konuştuk."deyince şaşırmıştı Tuğçe.Haksız da sayılmazdı.Son olanları bilmiyordu.

"Erdem mi?Ne ara?Ne konuştunuz ki?Yoksa yine seni rahatsız mi etti canım?"diye sordu elimden tutarak.Neden bu kadar endişeleniyordu ki?

"Evet az önce buraydı.Rahatsız etmek bir yana aslında aksine güzel şeyler oldu diyebilirim."

"Ne gibi canım?"

"Yaptığı hatalardan dolayı pişman olduğunu söyledi.Üstüne benden özür diledi.Ayrıca şuanda da ağabeyimin yanında.Ondan da özür dilemek için yukarı odasına çıktı."deyince Tuğçe mavi gözlerini sonuna kadar açmıştı.

"Olamaz!Şuan Caner'in yanında mı yani?"

"Evet de neden bu kadar endişelisin?Sadece bir özür dileyecek Erdem."

"Canım nasıl izin verirsin buna!Caner'i hiç mi tanımıyorsun?Sence hoş karşılar mı bu durumu?"diyerek masadan kalkmıştı Tuğçe.Ardından tabana kuvvet asansöre doğru koşmaya başlayınca bende ayaklanmıştım.Beraber asansöre binerek nihayet varmıştık.Koridoru esir alan sesler içime büyük bir kurt düşürmüştü sanki...Erdem ile birlikte gelmemekle hata mı yapmıştım?

Caner'in odasının önüne geldiğimizde artık her şey ortadaydı.Önden Tuğçe'nin hemen arkasından da benim içeri girmemle karşımızdaki çirkin manzarayla karşılaşmamız kaçınılmaz olmuştu.

"Caner dur!"

Tuğçe'nin uyarısı bile işe yaramamıştı.Şuan Caner,Erdem'i yere sermiş ve art arda yumruklarla Erdem'i neredeyse etkisiz hale getirmişti.Bu duruma ben sebep olmuştum ve benim bir şeyler yapmam gerekiyordu.

"Kes artık şunu!"

Sert uyarımla beraber Caner havaya kalkan yumruğu ile donup kalmıştı.Fırsattan istifade ilerleyerek tam karşısında durdum.Caner yavaşça yüzünü kaldırınca aslında Erdem'den hiç bir farkının olmadığını fark ettim.Yüz hatlarındaki morluklar Erdem'in morlukları ile birebir aynıydı.

"Onu rahat bırak artık!Daha fazla devam edersen öldüreceksin!"

"Melisa sakin ol."

Tuğçe'in önerisini duymadım bile.Şuanda içimdeki sinir patlaması zirve yapmıştı.

"Sakin olması gereken kişi ben değilim Tuğçe!"dedim ses tonumu yükselterek.

Caner kolları arasındaki bitap düşmüş Erdem'i serbest bırakıp ayağa kalkmıştı.Ardından dibime kadar sokulmuştu.

"Bu adamı mı korumaya çalışıyorsun!Pardon adam dedim değil mi!Geri alıyorum.Ne hakla bu şerefsizi korumaya çalışıyorsun sen!Daha bugün olanları ne çabuk unuttun!"

"Ben hiç bir şeyi unutmadım tamam mı!Eğer bir şeyleri unutan varsa o da sensin ben değil!Erdem başta hatalar yaptı bunu inkar eden yok!Fakat pişman ve senden özür dilemek için ayağına kadar geldi.Peki sen ne yaptın!Sen hiç mi hata yapmadın ha!Söyle!"

"Sesini alçalt Melisa!Benimle böyle konuşamazsın anlıyor musun!Ayrıca bu şerefsizin söylediği tek harfe bile inanmam ben."

"Doğru,sadece inanmak istediklerine inanmayı tercih eden birisin sen!Önüne gelene yumruk sallayan korkağın tekisin!Erdem tüm samimiyetiyle senden özür dilemek istedi sadece.Sen her zamanki gibi kendini haklı bulmaya çalışıyorsun.Bunu yapmaktan vazgeç!"

"Melisa yeter!Daha fazla konuşma yoksa kalbini kıracağım!"

"Kalbimi kırmak öyle mi?İlk kez kırıyor muşsun gibi konuşma bence!Erdem'in özrünü kabul et ve ya etme,umurumda değil.Ben Erdem'i affettim."

Son söylediğimle beraber sırıtmıştı Caner.

"Demek Erdem!Ne ara bu kadar samimi oldunuz siz?Üstüne bir de affettin öyle mi?Buna izin vereceğimi sana kim söyledi!"

"İzin almam gereken biri olduğunu sanmıyorum!O yüzden ne yaptığım seni hiç ilgilendirmez!"

"Tek kelime daha edersen sonuçları kötü olur Melisa!"

"Senden korkmuyorum ağabey!Söylediklerimin arkasındayım ve Erdem'in samimiyetine inanıyorum.Açık ve net!"

Son söylediklerimle beraber yüzüme inen tokatla neye uğradığımı şaşırmıştım.Caner bana..!

"Ne yaptığını sanıyorsun!"

Erdem'in aramıza girmesiyle birkaç adım geriledim.Erdem'in sorusuna karşılık sessiz kalmayı tercih etmişti Caner.Hala inanamıyordum!

Saniyeler sonra Erdem elimden tutarak bana dönmüştü.

"Gidelim buradan."

Tepkisizdim ve gözlerimin dolduğunu yeni fark ediyordum.Sadece başımla onaylamakla yetindim Erdem'i.Bedenen ve ruhen tamamen çökmüş bir vaziyetteydim.Ayrıca titremeye başlamıştım.

Yanlarından ayrılır ayrılmaz otelin çıkışına varmıştık.

"Biraz temiz hava almak iyi gelecektir.Sen iyi misin Melisa?"

Cevap dahi vermek istemiyordum şuan.Bir elim hala kızaran yanağımın üzerinde geziniyordu.Caner bana bunu nasıl yapabildi?Nasıl...

Ağlamaya başlayınca beni kendine doğru çevirmişti Erdem.Ardından kızaran yanağımın üzerindeki elimi kavrayarak indirmişti.Sonrasında kendi elini kızaran yanağımın üzerine koyunca irkilmiştim ve göz göze gelmiştik.Erdem'in gözlerinin de dolduğunu görünce buna anlam veremedim.

"Çok üzgünüm Melisa.Hepsi benim yüzümden oldu.Ama merak etme,eninde sonunda ağabeyinin gönlünü alacağız.O da yaptığı hatayı anlayacaktır."

Erdem'in söyledikleri az da olsa içimi ısıtmıştı.Dolan gözlerimle beraber tebessüm etmiştim.

"Teşekkür ederim Erdem."

"Ne demek küçük hanım.Sen yeter ki gülümse.Daha iyi misin?Çok acıyor mu?"

Sorduğu sorunun ardında yanağımın üzerindeki elini geri çekmişti.

"Hayır geçti merak etme."dedim önüme dönerek.

Acıyan sadece bedenim olsaydı keşke...

"Sevindim."

"Asıl sen iyi misin Erdem?"diye sordum ona dönerek.Sırıtarak dudağının hemen yanındaki kan lekeleri silmeye başladı.

"Merak etme kötüye bir şey olmaz."

"Deme şöyle lütfen.Çok canın yanmış olmalı.Hastahaneye gidelim istersen?"

"Yok hayır.Ben iyiyim merak etme.Birkaç güne geçer zaten."

"Emin misin?"

"Ne inat varmış kız sende!Eminim merak etme."deyince gülmeden edemedim.

"Peki tamam sustum."

"Üşüdüysen içeri geçelim.Akşam olmak üzere zaten.Birlikte yemek yesek senin için sorun olur mu?''

Eğer en başta tanıdığım Erdem bu soruyu bana sorsaydı işi bitmişti.Fakat yeni tanıştığım Erdem sayesinde bunca yaşanan olaylar sonrası ilk defa kendimi huzurlu ve iyi hissediyordum.Başımla onaylamıştım Erdem'i.Birlikte otele tekrardan giriş yaptıktan sonra lobiye geçerek yemek yemek için iki kişilik bir masada yerimizi aldık.Siparişlerimizi verdikten sonra koyu bir sohbet başladı aramızda.Gerçekten bu kadarını bende beklemiyordum.Ne kendimden ne de Erdem'den.Pişman değildim çünkü gözlerindeki samimiyeti görmüştüm bugün.

Caner'in hayatım üzerine planlar kurmasına izin vermeyecektim artık.Onu hala çok seviyorum bunu hiç bir zaman inkar edemem.Fakat bundan sonra sadece kendim için bir şeyler yapacaktım.Üstelik ilk defa bana el kaldırmıştı.Bunu kolay kolay da unutmayacaktım.Ayrıca kendime bir söz de vermiştim.Artık geri dönemem.Elimden geldiğince içimdeki hisleri bastırmaya çalışacağım.Her ne kadar bunların hiç birini hak etmemiş olsam da...

''Daldın küçük hanım.Aklından neler geçiyor bakalım?''

Erdem'in aramızdaki sessizliği bozmasıyla iki elimi de çenemin altında birleştirerek ona döndüm.

''Arada oluyor bana böyle,alışırsın.''dedim gülerek.

''Gerçekten böyle mi yoksa bilmediğim şeyler mi var?''

''Gerçekten böyle merak etme.''dedim geçiştirerek.Tabi ki böyle değildi fakat elden ne gelir...Ölene dek bana yabancı bir isim ve hayatla günlerimi geçirecektim.Böyle olacağını bilseydim başta ailemle beraber ölmeyi yeğlerdim.Caner ile aramızdaki ilişki basit bir şey değildi.Kendi canımı hiç korkmadan emanet edebileceğim biri iken şimdi canımı yakan kor bir ateş misali...Bugün ona ondan korkmadığımı söylesem de yalandı.Ondan korkuyordum!Bakışlarından,sözlerinden,tavırlarından...Onun hakkında sağlıklı düşünemiyordum artık.Bu yüzden ne kadar uzak durursam benim için de onun içinde o kadar iyi olacaktı.Zaten en çok istediği şeylerden biriydi ve oldu.Mutlu olmuştur artık.

Siparişlerimizin gelmesiyle resmen gömülmüştük önümüzdekilere.Hiç öyle zengin kızı nazik yemek yer kelimesini gündeme getirmeyin.Aç insan her yerde aynıdır bence.Erdem ile birbirimizi bakıp bakıp gülmeye başladık.Öyle ki diğer yan masadakiler bile bize bakıp gülüyordu.Takmamıştık bile onları.Gerçekten böyle olmayı çok özlemiştim.Eskiden Caner ile de böyleydik...Allah kahretsin!Neden şimdi aklıma geliyordu ki yine!

''Ne mide varmış sende kız sende,maşallah.Yavaş ye boğulacaksın.''

''Hıh!Sen bence kendine bak bana laf yetiştireceğine.''dedim elimdeki çatal ile tabağını işaret ederek.Bir yandan da gülüyordum tabi.

Benim aksime Erdem'in yüzündeki gülümseme bir anda yok oluvermişti.Elindeki çatalı tabağının hemen kenarına yavaşça koyduktan sonra belli bir yere bakışlarını odakladığını görünce merak etmiştim.Arkama doğru bakınca Tuğçe'nin asılı suratı ile karşılaşmıştım.

''Ağabeyin bu durumdayken gülüp eğlenebiliyorsun öyle mi Melisa?''

Tuğçe'nin sert uyarısı ile yavaşça masadan kalkıyordum ki Erdem benden önce davranarak ablasının karşısına geçmişti.

''Abla yeter!Kız zaten çok üzgün.Sevgilin diye savunmaya kalkma hemen.Caner kıza tokat attı.Kimse Melisa ne durumda diye düşünmüyor nedense!''

''Sen hiç konuşma Erdem.Ayrıca seninle evde konuşacağız merak etme.''

''Abla bak...''

''Lütfen durun.''diyerek bu sefer de ben ayaklanmıştım.Ne olursa olsun benim yüzümden bir abla ile kardeşin arasının bozuk olmasını istemedim.Onlar konuşmayınca ben de devam ettim.

''İlk önce burada kimsenin eğlendiği falan yok Tuğçe.Erdem'in de hiç bir suçu yok.Hatasını anlayıp özür dilemek ile büyük bir adım attı.Caner'in bu durumu yumrukla karşılaması ne derece doğruydu sence?Ayrıca ben o tokadı hak edecek bir şey yaptığıma da inanmıyorum.Onun üzgün olduğuna da aynı şekilde ne kadar inanmak istesem de maalesef olmuyor.Lütfen,daha fazla tatsızlık çıksın istemiyorum.''

''Seni anlıyorum canım ama...''

''Abla lütfen.Melisa haklı daha fazla uzatmayın bu konuyu.''

''Erdem bence sen eve geçsen iyi olacak.Beni bekle konuşacağız.''

''Gördüğün gibi Melisa ile yemek yiyorum abla.Yemekten sonra giderim merak etme.''

''İstersen şansını çok zorlama Erdem.''

Allahım bir şeyler yapmam gerekiyordu yoksa bir tartışma daha kaldıramazdım.Erdem'den tarafa dönerek konuşmaya başladım.

''Erdem ablan haklı.Bu akşam için teşekkür ederim fakat şimdilik gitsen iyi olacak.Haberleşiriz.Telefon numaramı sana verdim zaten.''

Söylediklerime karşılık olarak bir an duraksasa da başıyla onaylamıştı beni.Hesabı ödemeyi de unutmamıştı Erdem.Otelin çıkışına doğru onu geçirdikten sonra geri dönerek Tuğçe'ye odama çıkmak istediğimi söyledim.Yanından ayrılmaya kalktığım sıradaTuğçe'nin sesini duymamla birlikte adımlarımı durdurdum.

''Melisa sana haksızsın diyemem.Fakat o tokadı isteyerek atmadı sana Caner,bunu bil olur mu?Sadece seni korumaya çalışıyor.Şuanda beni anlamasan da ileride fark edeceksin.İyi aksamlar canım ve kendini üzme.''

Tuğçe'nin söylediklerini dinlemiş olsam da daha fazla konuşmak istemiyordum bu konuda.

''Sana da iyi akşamlar Tuğçe.''demekle yetinmiştim.

Odamın önüne geldiğim de ister istemez hemen yan taraftaki Caner'in odasına kaymıştı bakışlarım.Ona kızmıştım ve evet yaptıkları gerçekten sinirlerimi bozuyordu.Fakat onu son gördüğüm de iyi değildi.Acaba...Ah ne diyorum ben böyle!Onu düşünme Azra.Düşünme!O senin hislerini düşündü mü hiç?Hayır!Senin kendisine olan hislerini bildiği halde gözünün önünde Tuğçe'nin dudaklarına yapışan kimdi!Seni tek başına bırakıp onunla yemeğe giden kimdi peki!Onun için üzülme artık!Yapma bunu kendine Azra.

Evet doğru yapmamalıydım.Ne kadar zor olsa da ona olan hislerime yenilmeyecektim!Tereddüt etmeden odama girdiğimde derin bir nefes verdim ve dolabıma doğru ilerledim.Üzerimi değişerek dolabımdan rahat bir şeyler çıkartarak giydim.

Uzanmak için yatağıma geçiyordum ki kapımın çalınmasıyla geri döndüm.Kapıyı açmamla burnundan soluyan Caner'i karşımda görmem ile bir adım geriledim.Ben daha bir şey demeden içeri geçip kapıyı geri kapatmıştı.

''Ne yaptığını sanıyorsun Caner!Lütfen çık.''dedim parmağımla kapıyı işaret ederek.Fakat gözü dönmüş gibiydi.Söylediklerimi duyuyor muydu şüpheliydim.Yavaş adımlara üzerime gelmeye başlayınca bende geri adımlar atmaya başladım istem dışı.

''Sana söylüyorum,duymuyor musun beni?''diyerek ne kadar bağırsam da gram etkili olmamıştı.İşte şimdi korkmaya başlamıştım ve bütün bedenimi tuhaf bir karıncalanma esir almıştı sanki.Masamın kenarına bedenimin çarptığını hissedince içimdeki korku ikiye katlanmıştı sanki.Caner tek kelime etmiyordu.Neden bunları yapıyordu?Her fırsatta ondan uzak durmamı söyleyen o değil miydi?Öyleyse neden sürekli dibimde bitiyordu?Bunun anlamı neydi?

Beklemediğim bir anda kolumu sertçe kavramasıyla irkilmiştim.Canımı bilerek yakıyordu sanki...İntikam almak ister gibi...Neden?

''Caner lütfen...Canımı yakıyorsun...''dedim zoraki.Artık onunla konuşurken bile kelimeleri seçer olmuştum.

Konuşmamakta ısrar ediyor gibiydi.Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirmişti sanki ve şuan kalp atışlarımı duyabiliyordum.Neden yapıyordu bunu?Allahım lütfen yardım et bana!Her zamanki gibi gözlerim dolmaya başlamıştı ve bundan nefret ediyordum!

''Caner ne yapıyorsun?Beni korkutuyorsun...Lütfen...''

Titreyen ses tonumla söylediklerimin ardından Caner istifini bozmamıştı hiç.Nefes alış verişlerini duyabiliyordum ve hayra alamet değildi...Derken telefonumun çalmasıyla ikinci bir irkilme yaşamıştım.Masamın üzerindeki telefonuma bakışlarım kayınca nefesimi resmen tutmuştum.Aynı şekilde Caner'inde bakışları çalan telefonuma kaymıştı.İşte şimdi her şey yeniden mahvolacaktı.Çünkü arayan Erdem'den başkası değildi...

**

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺


Loading...
0%