@kristalmelek61
|
** "Ömer!" Yüreğimin üzerine oturan dehşetle Aras'ın kollarından sıyrılmayı başarmıştım. "Esin hayır!" Aras'ın uyarısını duymamıştım bile.Daha doğrusu duymak istememiştim.Silah sesleriyle beraber Ömer'in bulunduğu yere gelmiştim bile.Onu kucağıma aldığımda her şey kısa bir süreliğine yok olmuştu sanki...Ta ki ikinci bir ses dalgasıyla buluşana dek... "Lanet olsun Esin!Yere yat hemen!" Anlık bir şokun etkisindeydim ve yerimden kımıldayamadım.Tam o sırada Aras koşarak karşımda beliriverdi.Aradan bir saniye bile geçmemişti.Bir anda Aras'ın yüzündeki ifade tamamen değişmiş ve dengesini kaybederek yere düşmüştü. "Aras!" Kucağımda Ömer'imle beraber Aras'ın yanına çökmem ile silah sesleri tuhaf bir şekilde etkisini kaybettirmişti.Silah sesleri kesildikten sonra ağabeyimde yanımıza gelmişti.Yerde kıvranan Aras'ı görmemle boşta kalan sağ elimi dudaklarımın üzerine siper etmiştim.Aras yaralanmıştı! ''Aras,bana bak kardeşim!Aras!" Benim yüzümden...Hepsi benim yüzümden olmuştu.Neden sürekli sorun olmaktan kendimi alamıyordum! "Allah kahretsin!" Ağabeyimin yükselen ses tonuyla deliye dönecek gibi olmuştum. "Esin,sen burada kal.Zehra Sultan aşağıdaydı.Umarım ona bir şey olmamıştır.Sakın korkma tamam mı?Kanaması var uyumaması gerek Esin.Bilinci yerinde değil.Duruma bakıp hemen döneceğim." Ağabeyimin güçlükle söylediklerine karşılık olarak bir tepki vermemiştim.Daha doğrusu verememiştim!Kendimi tam bir aptal gibi ve ikincisi kez ölmeyi isteyecek kadar suçlu hissediyordum!Ağabeyim bendeki ruh halini anlamış olacak omuzlarımdan sıkıca kavramıştı. "Esin kendine gel!" "Benim yüzümden...Yine her şey benim yüzümden bu hale geldi değil mi ağabey?" Dolan gözlerimle beraber ağzımdan çıkan sadece bu iki cümle olmuştu.Bunun üzerine omuzlarımdaki baskı yüz hatlarıma geçiş yapmıştı. "Sakın Esin!Bir daha böyle saçma bir düşünce aklına gelmesin.Senin yüzünden değil anlıyor musun?Şimdi lütfen sakin ol ve beni bekle hemen döneceğim." Cevap verecek takatim kalmamıştı.Ağabeyim odadan çıkınca kucağımdaki Ömer'i,Aras'ın hemen yan tarafına yavaşça koydum.Titreyen vücudumla beraber Aras'ın buz kesen yüz hatlarına dokundum. "Aras...Aras beni duyabiliyor musun?" Görünürde uyanıktı fakat ağzından tek kelime çıkmıyordu.Çok korkuyordum.Arada sırada göz kapaklarını kapatmaya çalıştığını görünce içimi kemiren korku ikiye katlanmıştı. "Aras lütfen...Lütfen uyuma!" Allahım ne olur ona bir şey olmasın...Neden sürekli değer verdiğim insanların canı yanmak zorunda!Kimdi bu adamlar?Bizden ne istiyorlardı?Neden biz? Bir ihtimal Çetin ve adamları olabilir miydi?Yoksa her şeyi öğrenmişler miydi?Neler düşünüyorum böyle!Çetin ve adamları başladıkları işi ne zaman yarım bıraktılar ki!Peki ya başka kim olabilirdi?Kafayı yemek üzereydim.Ağabeyim hala ortalıklarda yoktu ve endişelenmeye başlamıştım.Ya Zehra Sultan?Umarım ona bir şey olmamıştır. "Esin...?" Aras'ın ağzından ismimi duymayı beklemesem de sesini duymak her şeye bedeldi.Fakat kendini yormaması gerekiyordu. "Aras iyi olacaksın merak etme.Lütfen daha fazla konuşma olur mu?Ayık kalman gerek." "Sen...Sen ve Ömer?İyisiniz değil mi?" Aras'ın yarım ağızla sorduğu soruya cevap olarak hafif tebessüm ettim ve başımla onayladım. "Sevindim.Peki ya Ceyhun..." "Lütfen Aras.Yorma kendini.Ağabeyim iyi merak etme.Aşağıya bakmak için gitti.Birazdan gelir." Sözünü kesmekten başka çarem yoktu çünkü susmaya niyeti yoktu.Beklemediğim diğer bir şey de sağ elimi avuçlayan sıcaklıktı.Aras elimi mi tutmuştu!O sırada gözlerimizin birbirine girdiğini daha yeni fark ediyordum.Hafif bir tebessümle karşılıyordu beni.Fakat hala kendimi birinci derece suçlu olarak görüyordum.Zamanında doğru bir şekilde hareket etseydim bu durumda olmazdık.Ağabeyim ne kadar inkar etse de her şey ortadaydı.Benim yüzümden Aras vurulmuştu. "Esin!" Ağabeyimin sesi ile yönümü kapıya çevirmiştim.Zehra Sultan ile birlikte geldiğini görünce içim rahatlamıştı.Aras'ı yerde yarı baygın bir şekilde gören Zehra Sultan koşarak yanımıza gelmişti.Ağabeyim de hemen arkasından harekletlenmişti. "Esin kızım iyi misiniz?" Ne kadar yufka yürekli bir kadındı Zehra Sultan.Şu durumda sadece oğlu için değil benim için bile endişeliydi.Yüzüne bakmaya çekiniyordum.Sanırım bunun en büyük nedeni içimdeki suçluluk duygusuydu. "Zehra Sultan ben çok üzgünüm.Böyle olsun iste..." "Şiitt...Sakın kızım.Böyle şeyler söyleme.Ceyhun oğlum anlattı her şeyi.Ağlama olur mu?Aras iyi olacak.Kendini üzme." Fark ettirmek istemiyordu ama gözlerinin dolduğu gözümden kaçmamıştı.Bilerek bir şey söylememiştim. Ağabeyimin arkasından gelen birkaç adamla birlikte Aras'ı yavaşça kaldırdılar ve odasına götürdüler.O esnada ben de Ömer'i tekrar kucaklayarak peşlerinden gittim.Fakat ne beni ne de Zehra Sultanı içeriye almadılar.Saniyeler sonra yanımıza gelen aile hekimimiz Kemal ağabeyi görünce derin bir nefes vermiştim.Kemal ağabey işinde başarılı bir doktordu.Aras için elinden gelenin en iyisini yapacağından emindim.Kemal ağabey beni görünce tebessüm etmişti. Ardından odaya girince endişeli bekleyiş bizim için başlamış oldu. İKİ SAAT SONRA... Kemal ağabeyin odadan çıkmasıyla biraz olsun içimiz rahatlamıştı. "Kemal ağlum,Aras'ın durumu nasıl?" "Endişe etme Zehra Sultan.Aras gayet iyi.Sırtına saplanan kurşunu çıkardık.Tehlikeli bir durum yok.Yarasını da sardık,şuan uyuyor.Ceyhun yanında zaten." "Oh çok şükür.Allah senden razı olsun oğlum." "Ne demek Zehra Sultan.Allah hepimizden razı olsun.Bu arada birkaç gün dinlense iyi olur.Şimdilik bana müsade.Hayırlı akşamlar size." "Sanada oğlum sağol.Ben geçiriyim seni." Zehra Sultan ile birlikte yanımdan ayrılmıştı Kemal ağabey.İçeri girip girmemekle tereddüt ediyordum fakat onu görmek de çok istiyordum.Aksi takdirde içim asla rahat etmezdi.Kucağımda Ömer ile yavaşça içeriye süzüldüm.Ağabeyimin beni görmesiyle küçük adımlarla Aras'ın bulunduğu yere doğru yürümeye başladım.Belden yukarı çıplaktı Aras.Karın hizasından paralel geçen beyaz sargıyı da görmüştüm. Ağabeyimin yanına vardığımda tebessüm ettim. "Zehra Sultan nerede Esin?" Ağabeyimden gelen ani soruyla görüş açımı değiştirdim. "Kemal ağabeyi geçirmek için gitti.Birazdan gelir." Cevabım üzerine başıyla onaylamıştı beni ağabeyim.Neyse ki herkes iyiydi.Fakat aklıma takılan başka bir soru vardı. "Ağabey, bir şey sorabilir miyim?" "Ne soracağını az çok tahmin edebiliyorum Esin." "O zaman bu sorunun cevabını da biliyorsundur ağabey." "Aslına bakacak olursan hayır." "Hayır mı?" Nasıl olurdu ki?Ağabeyim bilmiyorsa başka kim bilebilirdi ki? "Adamlarıma çoktan emir verdim.Çevreyi araştırıyorlar.Bu işi kimin yaptığını henüz bilmiyoruz." "Ağabey bir ihtimal Çetin olabilir mi?Biliyorum çok saçma ama başka kim olabilir ki?" "Çetin denen şerefsiz bununla yetinir miydi sence?Hayır,Çetin olduğunu sanmıyorum.Bunu kim yaptıysa amacı sadece gözdağı vermekti.Aksi olsaydı bu ev hepimize mezar olurdu Esin." Ağabeyim haklıydı.Çetin neden saldırıp sonra geri çekilsin ki?Mantıksız.Peki o zaman kim?Kim böyle bir şeye kalkışabilirdi? "Tabi ya!Bunu neden en başta düşünemedim!" Ağabeyimin ani çıkışıyla irkildim. "Neyi ağabey?" "Bugünkü olayı hatırla.Yol kenarında bulduğun hamile kadın ve eşi...Kadın olanlardan kimseyi haber etmememizi söylemişti." "Demek istediğin bu saldırının arkasında,ölen kadının ailesinin olma ihtimali mi?" "Başka seçenek yok.Büyük ihtimal bu işin arkasında onlar var." İmkansız değildi.Fakat bile bile kendi kanlarından olan bir çocuğu neden öldürmek istesinler?Bu insanlar aklını kaçırmış olmalıydılar. Birkaç dakikanın ardından Zehra Sultan da yanımızda geldi.Onun hemen arkasından da ağabeyimin bir kaç adamı. "Bir şeyler buldunuz mu?Ters giden bir durum var mı?" "Efendim aslında..." "Söyle Orhan." "Efendim olayın faillerini bulduk fakat..." "Fakat ne Orhan?Devam et!" "Hepsi ölmüş efendim." "Ne demek ölmüş?Bizden önce birileri erken mi davranmış?" Allahım neler dönüyordu burda!Kafam allak bullak olmuştu. "Hayır efendim.Kendilerini öldürmüşler." "Ne!İntihar mı yani?" "Aynen efendim.Bir tanesinin üzerinde beyaz bez parçası üzerinde yazılı bir not bulduk." Orhan denilen adam elindeki bez parçasını ağabeyime uzatmıştı.Aldığı bez parçasına bakakalmıştı sanki.Hiç bir tepki vermiyordu. "Ağabey?" Seslenmemle beraber ağabeyim nihayet bakışlarını benden tarafa çevirebilmişti. "Kim lan bu adamlar!Bizimle ne dertleri var?" Ağeyimin ses tonu giderek artıyordu. "Ağabey neler oluyor?" "Bu adamlar hafife alınacak türden değil.İlk önce saldırıya geçiyorlar ardından iz bırakmamak için kendilerini öldürüyorlar.Başlarında her kim varsa işini iyi biliyor.Aptal değiller." Ağabeyim yine herzamanki gibi haklıydı. "Orhan,adamların üzerinde başka bir ipucu bulabildiniz mi?" "Maalesef efendim.Başından beri hazırlıklı gelmişler.Yani elinizdeki not tek ipucumuz efendim." Orhan denilen adamın açıklaması üzerine ağabeyim ellerini pantolonunum ceplerine yerleştirdi.Ardından derin bir nefes alarak tekrar adamına doğru döndü. "Evin çevresini iyice araştırın.Ayrıca güvenliği de iki katına çıkarın.Yeniden saldırmayacaklarını bilemeyiz.Tetikte olun." "Peki efendim." Ağabeyimin adamları aldıkları emirle beraber odadan çıktılar. "Oğlum bizim yapabileceğimiz bir şey var mı?" Zehra Sultanın sorusuna karşılık ağabeyim tebessüm ederek yanına gitmişti. "Yanı başımızdan ayrılmayın yeter.Ayrıca evden dışarı adımınızı atmayın olur mu?" "Tamam oğlum." Elimde olan bir şey değildi.Notta ne yazdığını gerçekten merak ediyordum. "Ağabey notta ne yazıyor?"diye sordum ona dönerek.Sorduğum soruya cevap bile vermemişti.Her zamanki gibi benden saklayacaktı.Bunu beni ve diğerlerini endişlendirmemek için yaptığını biliyordum fakat yardım etmek istiyordum. "Oğlum şimdi aklıma geldi.Aras şuan yaralı ve birkaç gün dinlenmesi gerek.Fakat bu sürede Çetin,Aras'ı çağırırsa ne olacak?" Zehra Sultan haklıydı.Bunu hiç düşünmedik. "Zehra Sultan haklı ağabey.Ya Çetin bir şeylerden şüphelenirse?Üstelik Çetin'in sağ kolu Aras.Ona bir zarar geldiğini öğrenirse sessiz kalmaz.Durumu araştıracaktır." Ağabeyim,söylediklerimin ardından ellerini saçlarında gezdirmeye başladı.Sanırım git gide sinirleniyordu. "Allah kahretsin!Bir de işin Çetin tarafı var.Aramadığı sürece bir sıkıntı olmaz fakat aksi olursa bir şeyler düşünmemiz gerekecek." "Umarım bir sıkıntı olmaz oğlum." "Olmayacak Zehra Sultan merak etme.Elimden geleni yapacağım.Biliyorsun Aras benim kardeşim sayılır." "Biliyorum oğlum,sağ ol." Karşımdaki muazsam tablo olanların üzerine ilaç gibi gelmişti.Ağabeyimin bu denli Aras'ı sahiplenmesi beni mutlu etmişti. "Bu arada,silah saldırıları yüzünden Esin'ın odası tanınmaz hale geldi.Birkaç adamımı çağırır yarına kadar hallederiz." "Evet oğlum çok iyi olur da Esin ve bebek nerede kalacak?" Bir dakika...Bunu ben bile aklıma getirmemiştim.Zehra Sultan yine haklıydı. "Zehra Sultan senin odadaki yatak tek kişilik.Hepiniz sığamazsınız.Her ikisinin de rahat edebileceği bir yer olması lazım." "Haklısın oğlum.Aslında bir oda var ama..." Zehra Sultan cümlesini bitiremeden Aras'tan tarafa dönmüştü.Ardından tekrar bize doğru çevirmişti kararsız bakışlarını. "Neyse gelin benimle.Eliminizi çabuk tutmamız lazım." "Zehra Sultan eğer sorun olacaksa..." "Hayır, oğlum ne sorunu.Gelin benimle." Zehra Sultanın,odadan çıkmasıyla bizde hareketlenmiştik.Gitmeden evvel odama uğrayıp,benim ve Ömer için gerekli şeyleri almayı da unutmadım.Merdivenlerden indikten hemen sonra mutfağın hemen yan tarafındaki kapının önünde durduk.Tuhaf,bu zamana kadar kapıyı fark edememiştim.Oysa gözümüzün önündeydi. Zehra Sultan hırkasının cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı.İçeriye girer girmez soğuk bir his içime oturmuştu sanki...Sanırım bu oda hiç hoşuma gitmemişti.Oda yok yoktu.Her şey mükemmel bir ustalıkla dizayn edilmiş gibiydi.Hayran kalmamak mümkün değildi. "Uzun zamandır kapalı olduğundan temizlik şart fakat merak etmeyin hemen hallederiz." "Tamam o iş bende Zehra Sultan.Adamlarımla beraber çabuk biter merak etme." Zehra Sultanın cevabını dahi beklemeden ağabeyim odadan ayrılmıştı bile. "Kızım hadi bizde çıkalım.Sabahtan beri ağzımıza bir şey girmedi.Önce bir yemek yiyelim sonra yerleşirsin odaya.Eğer oda hoşuna giderse buraya taşınırsın." "Oda gerçekten çok güzel Zehra Sultan.Hem mutfağa da yakın." "O zaman sorun yok.Sevdiysen burada kalırsın kızım.Hadi bakalım doğru yemeğe.Aras içinde ayrı bir tabak hazırlayacağım." "Tamam Zehra Sultan gidelim." Beraber odadan çıktıktan sonra,Zehra Sultan mutfağa geçmişti.Bende Ömer ile kalmıştım. Aradan yarım saat geçmişti ve oda tamamen hazırdı.Bende bu kadarını beklemiyordum.İknci bir daire gibiydi oda.Karnımız da tok tu çok şükür.Zehra Sultanın marifetli elleri sağ olsun.Aras için ayrı bir tabak hazırlayan Zehra Sultan yukarı çıkmıştı.Acaba durumu nasıldı?Onun için gerçekten endişeleniyordum.Umar her şey yoluna girer. Ömer'in uykusu gelmişti artık.Saat 09.00'a geliyordu.Odaya geçer geçmez ilk işim Ömeri uyutmak olnuştu.O sırada kapı eşiğinde Zehra Sultan'ı görmemle yatağımda doğruldum. "Kızım Aras gözlerini açtı.Seni istiyor." "Beni mi?" "Evet kızım haydi." "Tamam geliyorum." Odadan çıkmadan önce Ömer'imin mis kokulu yanağına minik bir öpücük bırakarak yanından ayrıldım.Neden bilmiyorum heyecan basmışti birden bire.Sanırım ilk defa Aras'ı kendi ağzından beni istediğini duyuyordum.Çok hoşuma gitmişti.İçeri girdiğimde Aras'ın tebessüm eden yüz ifadesini görünce rahatlamıştım.Benim içeri girmemle Zehra Sultab odadan çıkmıştı.Ağabeyim zaten benim odamla uğraşıyordu. "Neden uzakta duruyorsun Esin?" Aras'ın seslenmesiyle beraber adımlarımı ufak ufak atmaya başladım.Tam karşısına geçerek bende tebessüm etmiştim. "Daha iyi misin?Nasıl hissediyorsun?" Sorduğum soruya karşılık hafif doğrulmak için kalktığını görünce onu engelledim. "Lütfen yorma kendini." "İyiyim merak etme prenses." Prenses? Az önce bana prenses mi dedi o?Yanlış duymuş olmalıydım.Aksi imkansız olurdu değil mi?Ama neden gerçek gibi duruyordu? "Sen iyi misin asıl?Daldın gittin?" "Şey..Ya-ya ni-ni ben-ben..." "Kızarıyorsun...Sen gerçekten iyi misin?" Allahım bu nasıl bir rezillik abidesidir böyle!Yüzüme nüfuz eden kavurucu sıcaklığı hissedebiliyordum.Hayır lütfen...Şimdi olmaz! "Gel buraya!" Aras kolumdan tutarak kendine doğru çekmişti beni.İşte şimdi bittiğimin resmiydi.Kalp atışlarım kendinden geçmişti sanki... "Yüzün neden bu kadar kızarık?Hasta mısın yoksa?" "Ben...Şey..." Aptal!Hepsi senin yüzünden haberin bile yok!Konuşamıyorum bile! "Üstüne kekeliyorsun.Anlaşılan durumun pek iyi değil." Allahım sen yardım et!Çok geçmeden ikinci bir temas ile irkilmiştim.Şimdi de eliyle yanağımı okşuyordu.Neler oluyordu böyle!Farklı bir şey ortaya atmak istemiyordum.Zaten Aras'ın bakışlarında tek bir duygu belirtisi dahi yoktu.Bir şey yapmazsam kendimi nasıl kontrol edecektim?Sakin ol Esin,sakin ol ve sadece düşün. Saniyeler sonra Aras'ın değişen bakışları sertçe yutkunmama sebep olmuştu.Dünyadan kopmuş gibi bir hali vardı ve gözlerime odaklanmıştı.Gözlerime odaklanan bakışları bir anda dudaklarıma kayınca utancım iki katına çıkmıştı.Tam o sırada kapının çalmasıyla kendimi geri çekmeyi başarmıştım.Allahım çok şükür!Gelen Zehra Sultandan başkası değildi.Aras da büyük bir şokun etkisinden çıkmıştı sanki... "Oğlum içecek bir şeyler getireyim mi?" "Yo-yok an-ne...Böyle iyiyim." Bir dakika...Şimdi de Aras mı kekeliyordu? "Oğlum sen iyi misin?" "İyiyim dedim ya anne.Merak etme sen." "İyi bakalım.Ben aşağıya iniyorum.Bu arada kızı da fazla tutma.Zaten yorgun o da." Zehra Sultan odadan çıkarsa her şey daha kötü olur.Ne kadar dayanırım bilmem.Konuyu değişsem iyi olacak. "Bu arada Aras,Zehra Sultan sayesinde ikinci bir odam oldu." "İkinci bir oda mı?" "Evet.Biliyorsun saldırıdan sonra odam kullanılamaz hale geldi.Ağabeyim ve adamları yarına kadar hallederler.O zamana kadar mutfağın hemen yanındaki odada kalacağım.Belli olmaz belki temelli kalırım." Durumu iyi kurtarmıştım.Ne Zehra Sultan bir tepki veriyordu ne de Aras.Bunun üzerin devam ettim konuşmama. "Aras sen mutfağın hemen yan tarafındaki odayı biliyor muydun?Ben bu zamana kadar nasıl fark edemedim hala onu düşünüyorum." "Mutfağın yanındaki oda mı?" "Evet,yeni odam da diyebiliriz.Başta odaya girerken biraz rahatsız oldum fakat sonradan çok sevdim.Oraya taşınmayı düş..." "Yeter!Sus artık Esin!" Aras'ın ani sert çıkışıyla cümlemi tamamlayamamıştım.Uzun zamandan beri ilk defa bana bağırmıştı ve bir an...Bir an eski Aras'ı karşımda görür gibi olmuştum.Neden bu kadar kızmıştı? "Aras kıza yüklenme.Fikri ortaya atan bendim zaten.Ayrıca Ömer ve Esin için ideal bi oda.Bunda bu kadar büyütülecek ne var anlamıyorum?" "Anne sence de bu fazla olmuyor mu!O odanın açılmaması gerekiyordu!Ne hakla Esin'i o odaya sokabilirsin?" Aras'ın annesine sert çıkışları sinirimi bozmuştu yine. "Aras lütfen,annen ile böyle konuşma.Kötü bir niyeti olmadığını sende biliyorsun." Söylediklerim umurunda değil miş gibiydi?Ani bir hareketle yatağından kalktığını görünce onu engellemeye çalıştım fakat başarılı olamadım.Aras odadan çıkmıştı.Zehra Sultan da peşinden gitmişti.Arklarından bende hareketlenmiştim. Merdivenlerden indiğimde Aras'ın odanın eşiğinde öylece durduğunu gördüm.İçeri girmesine izin veremezdim.Ömer uyuyordu.Hızlıca basamakları inerek tam karşsında durdum. "Aras lütfen!Ömer'i daha yeni uyuttum.Neden bu kadar sinirlendin bilmiyorum ama söz veriyorum.Sadece bir gece...Yarın sabah erkenden odama geçeceğim." "Böyle bir şey olmayacak kızım.Gitmene gerek yok.Ömer ve sen bu odada kalmaya devam edeceksiniz." Konuşan Zehra Sultan dı.İkisi arasında kalmak istemiyordum. "Aras yalvarıyorum." "Derhal önümden çekil Esin!" "Hayır izin vermem buna.Sana söyledim.Söz veriyorum yarı erkenden odama geçeceğim.Şimdi odana geri dön lütfen.Yaralısın ve dinlenmen lazım." "Son kez söylüyorum Esin,çekil önümden!" "Hayır!" Cevabım üzerine Aras kolumdan kavramıştı beni.Yumuşak bir kavrayış değildi bu.Bilerek canımı yakıyordu.Ondan kormamam gerektiğini söylemesine rağmen şuan ölesiye korkuyordum ondan! "Fazla yüz aşık usandırır derlerdi de inanmazdım!Fakat görüyorum ki yanılmışım.Durman gereken yeri bil ve çekil önümden!"diyerek resmen iteklemişti beni.Dengemi kaybetmemle beraber kapının hemen yan tarafındaki masanın kenarına başımı çarptım.Aras ise çoktan odaya girmişti. "Esin kızım!İyi misin?" Zehra Sultan koşarak yanıma gelmişti.Canım çok fazla yanmıyordu sadece afallamıştım ve çok az bir kan lekesi elime bulaşmıştı o kadar. "Ömer...İçeri girmem gerek Zehra Sultan." Zehra Sultanın cevabını dahi beklemeden ayaklandım ve Aras'ın arkasından bende odaya girdim.Ardından da kapıyı geri kapatarak kitledim.Daha fazla Zehra Sultanın arada kalmasına göz yumamazdım.Zar zor yürüyerek Aras'ın yanına gittim.Şükür ki Ömer hala uyuyordu.Odanın ışığını çıkarken açık bırakmıştım fakat şuan kapalıydı.Aras'ın ağlama seslerini duyunca şaşırdım.Yatağın kenarına çökmüş bir vaziyette başını dizlerine dayamıştı. Ağzıma geleni sayasım geliyordu fakat bu halini görünce yapamadım.Ağlaması sahte değildi,hissedebiliyordum.Tam karşısına geçerek oturdum.Ne ben onu tam görebiliyordum ne de o beni. "Aras..." Seslenmemle birlikte Aras başını kaldırmıştı. "Git buradan!" "Hayır artık bunu yapamam.Gidemem anlıyor musun?Neden böylesin bilmek istiyorum.Yardım etmek istiyorum." "Yardıma ihtiyacım yok benim!Git buradan Esin." "Yardıma ihtiyacının olduğunu bir tek ben mi görüyorum sence?Lütfen Aras.Bilmek istiyorum sadece.Böyle olmanı istemiyorum.Daha bugün yaralandın sende biliyorsun.Dinlenmen lazım.Sana söz veriyorum yarın bu odayı terk edeceğim." "Bu kadar iyimser olma.Kaybeden sen olursun Esin!" Aras söylediğinin ardından ayağa kalkmıştı.Ben de ayaklanarak tekrardan onu engellemeye çalıştım.Tam karşısına geçerek bu sefer kolundan kavrayan ben oldum.Fakat o anda başımın döndüğünü ve göz kapaklarımın yavaşça kapanmaya başladığını hissettim.Daha fazla ayakta duramadım ve kendimi serbest bıraktım. "Esin!Esin kendine gel!" Aras'ın sesiydi bu...Onu duyabiliyordum fakat tamamen gözlerim kapanıvermişti. ** Kulağımı tırmalayan sesler eşliğinde gözlerimi yavaşça araladım. "Aras oğlum neden böyle yapıyorsun?Kızın hiç bir suçu yoktu.Sadece seni düşünüyordu.Üstelik odanın kime ait olduğunu bilmiyordu.Haksız yere infaz yapmaktan vazgeç oğlum." Bu oda başka birine mi aitti? "Kendimi kontrol edemedim anne.Biliyorsun o oda..." "Biliyorm oğlum.Ama eski sevgilin yüzünden Esin'in üzerine gitme artık.Kız sana bir şey oldu diye kendini suçladı hep.Öfkeni kontrol et oğlum." Bir dakika...Eski sevgili mi?Yani bu oda...Demek o yüzden bu kadar sert çıkışları oldu.Sevdiği kızın odasına yerleşen başka bir kız...Hak vermemek elde değil.Kim bilir canı ne kadar yanmıştı? "Elimden geleni yapacağım anne.Esin'in bunlardan haberi olmasa iyi olur." "Haklısın oğlum.Ceyhun da sağ olsun sert karşılamadı bu sefer.Git gönlünü al kızın.Şimdiye uyanmıştır zaten." "Tamam anne.Görüşürüz o zaman." Direk uyku moduna geçtim.Uyanık olduğumu görür ise konuştuklarını duyduğumu anlar.Aras'ın yanıma gelmesiyle yavaşça gözlerimi araladım. "Esin?Daha iyi misin?" Konuşmak yerine başımla onayladım.Ardından yavaşça yatağımın üzerinde doğruldum. "Asıl sen iyi misin?Yatağında olman gerek miyor mu?" "Ben iyiyim merak etme.Birazdan odama geçerim zaten." "Peki."diyebildim sadece. "Bu arada Esin ben...Ben çok üzgünüm.Yaptıklarım ve söylediklerim tam anlamıyle aptallıktı.Kendimi kontrol edemedim.Sana zarar verdim istemeden.Özür dilerim." Yüreğindeki acı kırıntıları bastırarak benden özür diliyordu Aras.Bende istemeden onun canını yakmıştım. "Sorun değil.Geçti gitti." "Seni korkuttum değil mi?" Sorduğu soruya hayır demeyi çok isterdim fakat yapamazdım.En azından onu kırmayacak şekilde ifade edebilirdim kendimi. "Evet ama çok az."dedim tebessüm ederek.Aras'ın bakışları üzerimde kitlenince klişe soruyu sormadan edemedim. "Neden bana öyle bakıyorsun?" "Sadece seni kıskanıyorum." "Beni mi?Kıskanmak mı?Ne gibi?" "Her kim olursa olsun,canını yaksa bile şu tebessümünü eksik etmiyorsun.Senin gibi olmayı çok isterdim." Verdiği cevap üzerine inatla güldüm. "Neden gülüyorsun?" "Neden mi?Az önce çok iyimser olmamın sürekli kaybetmeme neden olabileceğini söyleyen kimdi?" Verdiğim cevap üzerine gülmüştü Aras.Ve tabiki bende.Ardından ayağa kalkarak odanın çıkışına doğru yürüdü.Benden tarafa dönerek konuşmaya başladı. "Az kalsın unutuyordum.Bu oda da kalmaya devam edebilirsiniz.Yani sen ve Ömer." "Ama.." "Aması yok prenses.Kararımı değiştirmeden hemen uyusan iyi olur.İyi geceler." "Sanada." Ne diyebilirdim ki?İtiraz etsem de hiç bir faydası yoktu.Yüreğindekileri sürekli bastırarak yaşayan bir adam...Nereye kadar dayanabilecekti?Ah!Kafam artık iyice balon olmuştu.Hemen uyusam iyi olacaktı. ** Günün ilk ışıkları eşliğinde gözlerimi yavaşça araladım.Yatağımda doğrularak görüş açıma giren mucizevi resme odakladım kendimi.Kalkar kalkmaz Ömer'imi kucağıma alarak öpülmedik yer bırakmadım minik bedeninde.Ömer'i geri yatağına yatırarak lavaboya girdm.Elimi-yüzümü yıkadıktan hemen sonra odaya dönerek yatağımı topladım.Ardından da üzerimi değişerek tekrardan Ömer'imin yanında aldım soluğu.Onunda üzerini değişerek beraber odadan çıktık beraber. Mutfaktan gelen seslere bakacak olursak,Zehra Sultan yine iş başındaydı.Ağabeyim ise her zamanki tek kişilik koltuğunda gazetesine okumakla meşguldü.Gözlerim Aras'ı arıyordu fakat ondan eser yok gibiydi? Ah aptal kafam!Adam daha dün senin yüzünden yaralandı.Nasıl ayakta dursun!Muhtemelen odasındaydı. "Günaydın prenses." Ağabeyimin seslenmesiyle beraber ondan tarafa döndüm. "Sana da ağabey." "Erkencisin yine prenses." "Evet ağabey.Bu arada Aras nasıl?" Sorduğum sorunun ardından yüzü düşmüştü sanki. "İyi olacaktır merak etme." "İnşallah ağabey.Ben bir yukarıya bakayım.Hem kahvaltı saati de yaklaştı.Uyuyor ise uyandırırım." "Buna gerek yok Esin." Ne demek gerek yok?Yine bir şeyler mi dönüyordu evde? "Neden ağabey?" "Aras şuan burada değil." "Ne demek bu?" "Sabah Çetin denen it aradı.Aras'ı istiyordu.Gitmemesini söyledim fakat beni dinlemedi." Hala inanasım gelmiyordu! "Ağabey nasıl izin verirsin buna?Çok tehlikeli!Ayrıca tam iyileşmemişti." "Merak etme,peşine adam taktım.Ne olursa anında haberimiz olacak.Aras sakat iş yapmaz.İyi olacaktı merak etme." "Ağabey bundan nasıl emin olabiliyorsun?Çetin,Aras'ın yarasını fark ederse..." "Etmemesi için elinden geleni yapacaktır." "Umarım bir şey olmaz ağabey?" "Merak etme bana ve Aras'a güven." "Peki." "Aras ne olur bana verdiğin sözü unutma ve sağlam bir şekilde buraya geri dön." "Bir şey mi dedin Esin?" Bir dakika...Ben az önce sesli mi düşündüm! "Ha..Yok ağabey sana öyle gelmiştir." Ucuz kurtuldun Esin. Ömer'i ağabeyime emanet ederek bende mutfağa geçtim.Kaç günden beri kadıncağız evin bütün işleriyle uğraşıyordu.En azından yardım etsem iyi olurdu. ÇETİNDEN DEVAM... Verdiğim emir ile Aras olacak it görüş açıma girmişti. "Hoşgeldin Aras." "Hoş buldum efendim." "Yüzünü gören cennetlik,nerelerdesin kaç gündür?" "Efendım kusura bakmayı.Ailevi durumlar biraz karışık.O yüzden gelme fırsatım olmadı.Yoksa biliyorsunuz bilerek gelmemezlik etmem." "Bilmem mi." İt herif!Kuyruklu yalanlarını bir bir yüzüne vuracağım günü bekle! "Efendim beni neden çağırdığınızı öğrenebilir miyim?" "Aslında bir nedeni yok.Kaç gündür senden ses gelmeyince merak ettim.Bayağı solgun gözüküyorsun.Hasta mısın yoksa?" "Merak etmeyin efendim.Bir kaç güne toparlarım." "Öyle olacağına eminim." "Uzun zamandan beri beklediğim bir telefon görüşmem var.Burada bekle Aras.Dönünce görüşürüz." "Peki efendim." Aras olacak itin yanından ayrıldıktan sonra derin bir nefes verdim.Beklediğim telefon gecikmemişti. "Şükür kavuşturana!Durum nasıl beyler?" "...." "Çok iyi!Umarım hiç bir ipucu bırakmamışsınızdır?" "..." "Güzel.Saldırılara aralıklarla devam edeceğiz.Sadece emrimi bekleyin.Yine de tetikte olun." "..." Telefonu kapatmamla beraber sırıttım. Ceyhun,Aras ve Esin!Sadece bekleyin.Beni aptal yerine koymanın ne demek olduğunu öğreneceksiniz! ** Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺 |
0% |