Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Bölüm 23 - Seni Seviyorum Odun Romeo!

@kristalmelek61

Uzun soluklu bir bölüm oldu diyebilirim. 🌹 Keyifli okumalar herkese. 🌺

¤¤¤¤¤¤¤ Azra'dan Devam ¤¤¤¤¤¤¤

Erdem'in bitmek bilmeyen ısrarlarına teslim olmuştum.Piste geçerek dans etmeye başlamıştık.Ne yalan söyleyeyim,oldum olası barlardan nefret etmişimdir.Hala da öyle.Bu eziyete sırf Erdem için katlanıyordum.Sabahtan beri bozuk olan moralimi düzeltmek için elinden geleni yapıyordu çünkü.Olanlardan sonra geri çeviremezdim.

"Daha iyi misin Melisa?"

Erdem'in ani sorusuyla kendime geldim.

"Biraz daha iyiyim."

"Sanırım bu tarz yerlerden pek hoşlanmıyorsun?Tedirginsin."

Bu kadar zeki olmasa olmuyor muydu?Ne cevap verecektim şimdi?Boğazımı temizleyerek zoraki tebessüm edebildim sadece.

"Hayır...Gayet iyiyim."

Aksini söyleseydim eğer kalbini kırmış olacaktım.

"Emin misin?"

"Evet eminim,merak etme."

"Peki bakalım.Bu arada ne kadar olay kapanmış olsa da kendimi hala suçlu hissediyorum ağabeyine ve sana karşı."

Tabi ya,ağabeyim!

"Kendini suçlu hissetme artık.Seninde söylediğin gibi olay çoktan kapandı.Asıl ben kendimi sana karşı suçlu hissediyorum.Her şeye rağmen ağabeyimden özür dilemek için ayağına kadar gittin.Peki ağabeyim ne yaptı!Buna hakkı yoktu Erdem.Kusura bakma tekrardan."

"Hiç önemi yok Melisa.Ağabeyin beni kabul edene kadar mücadeleye devam edeceğim.Yani kendini suçlama."

Bu çocuk neden bu kadar mütavazı olmak zorundaydı?Onunla iken yaşadığım bütün sıkıntılarımdan arınıyordum sanki...Mutluydum.Hayat ne kadar tuhaf değil mi?Beklemediğiniz bir anda ayağınızı yerden kesecek biri çıkıyor karşınıza.Ona koşulsuz güvenip,sahip çıkıyorsunuz.Onu seviyorsunuz...Belki de tüm sevgi tanımlarını çürütebilcek cinsten bir sevgiyle bağlanıyorsunuz o kişiye.Fakat öyle bir an geliyor ki...Hayatınızın merkezi haline getirmiş olduğunuz o kişi,yine hiç beklemediğiniz bir anda size en büyük darbeyi hiç acımadan indirebiliyor.Buna en iyi örnek hiç kuşkusuz Caner ve benden başkası değildi.Daha küçükken ilk öpücüğümün sahibi bile ondan başkası değildi.Onca yaşananlardan sonra nasıl böyle davranabilirdi ki?Aklım bir türlü almıyordu.Canımı yakıyordu ağzından çıkan her kelimesi...O gece sarhoş olup odama gelmesi...İradesi yerinde olmasa bile beni sevdiğini söylemişti.Beni öpmüştü...Gerçek olması imkansız olsa bile o an için benimle birlikte olmak istemişti...Benimle!O gece olanları hatırlıyor muydu acaba?Aptal!Hatırlasa bile Caner için bir önemi olmazdı ki.

Ne söz vermiştin kendine Azra!Senin için yeni bir sayfa açıldı bugün ve şuanda aklına getireceğin son kişi Caner di.Geçmişe bağlı kalırsan geleceğini göremezsin!

"Gene nerelere daldın?Dansa kalktığımızdan beri çıtın çıkmıyor.Normalde ağzın yere gelmez."

Erdem'in söylediğiyle gülmeden edemedim.

"Ağzımı açarsam pişman olursun.Ondan sonra beni suçlama da."

"Suskun halin hiç hoşuma gitmedi.Bence orijinal halini hiç bozma,sinir bozucu oluyorsun."

Gülerek söylediklerine karşılık sağ elimi ile omzunu yumruklamaya başladım.O esnada gözüme ilişen başka bir hareketlilik yanı başımda beliriverdi.

"Keyifleriniz yerinde sanırım Melisa Hanım!"

Caner'in burnundan soluyan haliyle Erdem ile birbirimizden ayrıldık.Erdem benden önce önüme geçerek konuşmaya başlamıştı bile.

"Kızın üstüne gitmeyi bırak!Gördüğün gibi güvende ve iyi."

"Sen kes sesini!Melisa,derhal benimle geliyorsun!"

Caner,Erdem'i itekleyerek kolumdan sertçe kavramıştı.

"Bırak beni!Seninle hiç bir yere gelmiyorum!Rezillik çıkmadan git buradan!"

"Aptalca davranmana izin veremem artık.Hepsini bana kırgın olduğun için inadıma yapıyorsun!Bu tavrından vazgeç çünkü sana hiç bir faydası olmayacak!Benimle geliyorsun!"

"Melisa sana cevabını verdi işte,neden zorluyorsu..."

"Erdem dur!"

Tekrardan onu sıkıntıya sokamazdım.Caner'in tam karşısına geçip konuşmaya başladım.

"Şimdi de zorbalığa başladın bakıyorum.Önceden de söyledim şimdi de söylüyorum,bu tavırlarımın hiç biri inadına değil!Çocuk değilim artık!Tüm bu olanları üzerine alınmanı gerektirecek bir durum yok.Erdem benim arkadaşım!Bunu kabul etsem iyi olacak ağabey!"

Son kelimeyi üzerine basarak söylemiştim.Ne beni ne de Erdem'i üzmesine daha fazla izin vermeyecektim.Söylediklerimin ardından iyice yaklaşmıştı bana.

"Yanındaki şerefsize çok mu güveniyorsun!Ayakta uyuyorsun farkında değilsin!Arkadaş mış!Bu saçmalığa gerçekten inanıyor musun sen?"

"Erdem hakkında söylediklerine dikkat et!İstesen de istemesen de arkadaşız!Ve en başlarda sana nasıl güvendiysem ona da o derece güveniyorum!"

Son söylediğimle beraber yüzündeki sert bakış bir anda yok oluvermişti.Kolumdaki baskı şiddetini arttırırken,aramızdaki mesafe sıfıra inmişti.

"Az önce ne dedin sen!O itle beni aynı kefeye nasıl koyarsın?"

"Bir daha tekrar etmek istemiyorum!Ne anladıysan soruna cevap olarak al!Ve git buradan!"

İçten içe yanımda kalmasını istiyordum fakat kendimi daha fazla ezdiremezdim!Allah kahretsin,yapamazdım!Neden bu kadar sorundu onun için?Yeni hayatlarımız vardı artık.O da kabul etmişti bunu.Bana karşı o türden bir sevgisi de yok iken neden?Caner ile şuanda ne isem Erdem ile de oydum!Erdem benim için özel bir arkadaştı fakat Caner...Caner her zaman benim için farklıydı.Hala da öyle.Ama artık bir şekilde kendime dur demem gerektiğini biliyordum.Kararımdan dönmeyecektim!

Son söylediklerimin ardından susmakla yetinmişti Caner.Bunu fırsat bilerek kolumun üzerindeki baskıyı sert bir şekilde geri iade ettim.Caner bu hareketimin ardından şaşırmıştı fakat önemsemek istemedim.Erdem'e dönerek konuşmaya başladım.

"Erdem,lütfen gidelim buradan."

"Sen nasıl istersen."

Geri dönerek çantamı aldım ve Erdem ile bardan ayrıldık.Caner'in yeniden sorun çıkaracağını sanmıştım fakat aksine yerinden kımıldamamıştı bile.Neden bir tepki vermek yerine öylece yerinde durdu?Ah!Düşünme Azra!Düşünme!

Caner bunları çoktan hak etmişti nede olsa.Erdem ile arabaya bindikten sonra tuhaf bir sessizliğe bürümüştük kendimizi.Ne ben konuşuyordum ne de Erdem.Yarım saat sonra otelin önüne geldiğimizde şaşkınlığımı gizleyemedim.

"Erdem,neden otele geldik?"

Sorduğum sorunun ardından bana dönerek konuşmaya başladı.

"Bence bugünlük bu kadar yeter,dinlensen iyi olacak."

"Erdem bak eğer Caner yüzünden..."

"Hayır lütfen,sakın öyle düşünme.Sadece senin için söylüyorum.Ağabeyinin karşısında o cümleleri kursan da senin için kolay olmadığını çok iyi biliyorum.Yarın tekrardan gelirim merak etme.Şimdi seninle içeri gelirsem eğer her iki taraf içinde iyi olmayacak.O yüzden odana git ve iyice dinlen tamam mı?"

Bu çocuğu gerçekten seviyordum.Caner'in onca iğrenç cümlelerine rağmen benim yanımdaydı.Söylediklerine karşılık tebessüm ederek ona sarıldım.

"Her şey için çok teşekkür ederim.Ayrıca anlayışın içinde.Bugün hiç olmadığım kadar eğlendim.Hepsi senin sayende."

Geri çekilerek önüme düşen saçlarımı geriye attım.

"Asıl ben teşekkür ederim.Çok güzel bir gündü benim için.Şimdiden iyi geceler."

"Rica ederim.Sana da."

Arabadan inerek otelin girişine doğru yürümeye başladım.Aslında Erdem haksız da değildi.Kendimi hiç iyi hissetmiyordum ve başım çatlıyordu.Bir an önce odama gidip uyumak istiyordum.Umarım Tuğçe ile karşılaşmadan günü tamamlayabilirdim.

Otelin kapısından içeri geçmek üzereydim ki hemen yan tarafımdaki hareketliliği fark edince durdum.Acaba Caner olabilir miydi?Olanlardan sonra suskun kalması hayra alamet değildi zaten.Küçük adımlarla hareketliliğin peşinden yürümeye başladım.

"Caner sen misin?"

Seslenerek ilerliyordum fakat karşı taraftan bir tepki yoktu.Açıkçası ürpermeye başlamıştım.Artık kaçıncı adımımı atıyordum bilmiyorum.İkinci kez seslenmek için korkudan birbirine kenetlenen dudaklarımı aralıyordum ki,ağzıma kapanan yabancı bir el ile neye uğradığımı şaşırdım.

¤¤¤¤¤¤¤ Erdem'den Devam ¤¤¤¤¤¤¤

Her şey planladığım gibi gidiyordu fakat içimdeki bu ateş misali vicdan azabı da neyin nesiydi!Ah,lanet olsun kendime gelmem gerek.Farklı şeyler aklına gelmesin Erdem!Melisa ile sadece eğleniyorsun o kadar!Diğer kızlardan hiç bir farkı yok!Er ya da geç bunu herkese kanıtlayacaktım zaten.Sadece zaman gerekiyordu.Sadece zaman...

Telefonumun çalmasıyla arabamı durdurdum.Arayan çocukluk arkadaşım Mert'ten başkası değildi.

"Alo,Mert?"

"Erdem,adamlara çoktan emir verdim.Kız şuanda ellerinde mer..."

"Ne diyorsun sen?Ne emri ne kızı Mert?"

"Unutmuş olamazsın!Bundan birkaç gün önce bana gelmiştin.Melisa denen kız için plan yapmıştık.Onu haber vermek için aradım."

Allah kahretsin!Aklımdan nasıl çıkmıştı!Dur bir dakika...Neden endişeleniyorum ki?Neyim var böyle!

"Erdem orada mısın kardeşim?"

Amacından sakın vazgeçme Erdem!O kızın güvenini kazanmak için bunu yapmak zorundasın!Endişelenmeni gerektirecek bir durum yok!

"Alo Erdem!"

"Buradayım.Nasıl planladıysak öyle yapın.Kızla işiniz bittiğinde beni arayın."

"Tamam ortak.Yalnız güzel kızmış,yazık olacak.İnanmayacaksın ama dilinden düşürmedi ismini.Senin gibi bir profesyonelden de bu beklenirdi zaten.Neyse kapatıyorum ortak,görüşürüz."

Telefonun kapanması ile derin bir nefes vermiştim.Bu yolun dönüşü yoktu artık.Yersiz hislerinin seni alt etmesine izin verme Erdem!

¤¤¤¤¤¤¤ Azra'dan Devam ¤¤¤¤¤¤¤¤

"Kimsiniz siz?Ne istiyorsunuz benden!"

Hiç birinin umurunda filan değildim.Kimdi bu adamlar?Yoksa bir ihtimal Çetin'in adamları olabilir miydiler?Allahım yardım et bana...Ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde yerdeydim.Komedi filmi izler gibi karşımda durmuş sırıtıyordu şerefsizler.İçlerinden biri gelen telefonla birlikte dışarı çıktıktan sonra geri dönmüştü.İlk önce yanındaki adamlarına dönerek sırıttı.Ardından başıyla onaylamıştı yanındakileri.İçlerinden bir tanesi yanıma gelip ayak bileklerimi esir alan ipleri çözünce şaşırdım.Üstüne bir de doğrulmama yardım etmişti.Amaçları neydi çözemiyordum.Yanı başımdaki adam bakışlarını geriye doğru çevirince bir anda hepsi birden üzerime doğru yürümeye başladı.Neye uğradığımı şaşırmış bir vaziyette iğrenç yabancı kollar tarafından tekrardan zemini boylamıştım.

"Ne yapıyorsunuz!Bırakın beni!"

Bir tanesi bacaklarımdan tutmuştu.Korkum hat safhadaydı artık ve gözlerim dolmaya başlamıştı.Bir diğeri üzerime çıkarak sırıtmıştı.

"Lan!"

Bulunduğumuz yeri dolduran tanıdık bir sesle irkilmiştim.Erdem...Üzerimden kalkan şerefsiz doğruca sesin geldiği yöne doğru yürümeye başlamıştı.

"Sen...Ne..."

Şerefsizin sesi yüzüne inen yumrukla beraber kesilmişti.Erdem sırayla hepsinin üstesinden geliyordu.Bu kadar iyi dövüştüğünü bilmiyordum.Yanımdakiler olayı anlamaya çalışıyorlardı.Bu boşluktan yararlanarak bir tanesini tekmeleyerek yere düşürdüm.Fakat zannettiğimden kısa sürmüştü.Yere düşürdüğüm adam kalkarak sert bir tokatla ödüllendirmişti beni.Tokatın şiddetiyle tekrardan zemini boylamıştı.Saniyeler sonra Erdem'in yanımıza gelmesiyle derin bir oh çekmiştim.Bütün şerefsizler yerde kıvranıyorlardı.Nefes nefese kalan Erdem ellerimi de çözdükten hemen sonra sarılmıştı bana.

"Özür dilerim..."

Ağlamaklı ses tonuyla söylediği kelimeyi anlamlandırmaya çalışsam da beceremedim.Neden özür diliyordu ki?Geri çekilerek gözlerime odakladı kendini.

"Ben iyiyim,neden özür diliyorsun Erdem?"

Sorduğum soruya cevap vermek yerine susmayı tercih etmişti.Ardından kalkmama yardım ederek bulunduğumuz yerden çıkmıştık.Tuhaf davranıyordu,ama neden?Arabaya geçtikten sonra yarım saatin ardından otele varmıştık.

"Erdem neyin var?Ben gayet iyi..."

"Sana zarar vermediler değil mi?Yani sana..."

Devamını getirememişti Erdem.Bunun üzerine sözü ben devralmıştım.

"Merak etme,hiç bir şey yapamadılar.Sen gelmeseydin eğer ne olurdu bilmiyorum.Ama geldin.Şuanda iyi isem senin sayende.Fakat neden orada özür diledin anlamadım?Özür dilemesi gereken o şerefsizlerdi Erdem."

"Ben...Yani yanından ayrılmasaydım eğer bunları yaşamak zorunda kalmazdın Melisa.Çok özür dil..."

"Saçmalama Erdem.Özür dilemeni gerektirecek bir durum yok.Gün boyu benimle birlikteydin zaten.Bir an olsun yanımdan ayrılmadın.Üstelik benim hatamdı.Fazla meraklı olmasaydım eğer o adamların kurduğu tuzağa düşmeyebilirdim.Kendini suçlama sakın olur mu?"

"Yine de daha dikkatli olmam gerekirdi."

"Erdem lütfen.Artık konuyu kapatalım,ben iyiyim."

Tebessüm ederek söylediğime karşılık hala surat asıyordu.

"Bak eğer böyle surat asmaya devam edersen külahları değişiriz ona göre.Ben gayet iyiyim."

Söylediklerimin ardından nihayet ufakta olsa bir tebessüm belirtisi görmüştüm yüzünde.Hoşuma gitmişti.Vakit kaybetmeden arabadan inerek,kapımı açmıştı.Beraber otelin girişine kadar gelmiştik.

"Bundan sonra kendim devam edebilirim Erdem.Her şey için tekrardan teşekkür ederim."

"Teşekkür etme ne olur.Son ana kadar her şeyin güzel olmasını isterdim fakat olmadı.Bana eşlik ettiğin için asıl ben teşekkür ederim."

"Rica ederim.Kendini kötü hissetme sakın.İyi geceler."

"Sana da."

Yavaş adımlarla asansöre doğru ilerlemeye başladım.Tuğçe'ye yakalanmadan odama geçsem iyi olacaktı.Odamın önüme geldiğimde derin bir nefes vermiştim.Acaba Caner gelmiş miydi?Neden umurumda ki?Her zaman yanımda olan Erdemdi.Bir zamanlar kılıma zarar gelme korkusuyla yaşayan adam şimdi en büyük zararı kendisi veriyordu bana.

"Melisa?"

Tuğçe'in endişeli ses tonu ile irkilmişim.Bir bu eksikti!Koşar adımlarla yanımda bitivermişti.

"Efendim Tuğçe?"

"Sabahleyin Caner'e haber vermeden nasıl otelden ayrılırsın?Üstelik olanlardan sonra.Caner'in nasıl bir tepki vereceğini bildiğinden halde nasıl yaparsın bunu?"

Şaşkınlıkla ağzından çıkan cümleleri sindirmeye çalışıyordum.Caner'in sevgilisi olması bana hesap sorma hakkını veremezdi!Neden sürekli herkes üzerimde baskı uygulamak için fırsat kolluyordu?Hangi hakla!

"Tuğçe yeter!Kalbini kırmak istemiyorum ama lütfen sadece odama geçip dinlenmek istiyorum."

"Dinlenmek mi?Bu durumda bile kendini mi düşünüyorsun?Caner nerede?Sizin peşinizden gitmişti."

"Kendimi mi düşünüyorum!Madem bu kadar merak ediyorsun,arayıp nerede olduğunu öğrenebilirsin!Bana sormana gerek yok!İzninle artık yatmak istiyorum."

Vereceği cevabı beklemeden odama geçmeye çalışıyordum ki kolumdan kavramıştı beni.

"Sence de bu kadarı fazla değil mi Melisa?Erdem benim kardeşim olmasına rağmen hatalı olduğunu düşünüyorum.Ona fazla güvenmemeni öneririm.Caner'i daha fazla üzme artık.Senden rica ediyorum Melisa."

Sadece gülmüştüm söylediklerine.

"Şimdi de gülüyorsun öyle mi?Sana inanamıyorum gerçekten."

"Sadece uyumak istiyorum.Sana iyi geceler Tuğçe!"

Son cümleyi üzerine basarak söylemiştim.Hemen ardından da odama geçmiştim.Nasıl bir hayat yaşıyordum böyle!İstanbul'a geldiğimizden beri cehennemi yaşıyordum ve elimden geldiğince bunu gizlemeye çalışıyordum.Canım yanıyordu kimseye söyleyemiyordum!Caner'in umurunda bile değildim!Yaptığım tek şey yaşadıklarımın üzerine bir sünger çekerek yeni bir sayfa açmaktı!Amacım ne Caner'i ne de başka birini üzmekti.Caner'in bu denli bana baskı uygulaması normal değildi!Tuğçe ile kendi hayatına bakması gerekirken neden benimle uğraşmak zorundaydı?Ben kimseye hesap soramıyordum.Ama herkes benim üzerimde bir pay sahibi olmuştu sanki...Neyim ben!

Kendimi tutamayıp en iyi bildiğim şeyi yapmaya başlamıştım yine.Bir daha odalara kapanarak ağlamayacaktım hani?Neden tüm bu yaşananların suçlusu bendim!Neden...Elimin tersi ile akan yaşlarımı sildim.Artık ağlamayacaktım!Kendime verdiğim sözü asla ama asla unutmayacaktım!

Dolabıma ilerleyerek üzerime rahat bir şeyler geçirdim.Hemen uyumak istiyordum.

¤¤¤¤¤¤¤ Erdem'den Devam ¤¤¤¤¤¤¤

Çalan telefonumla beraber arabamı doldurdum.Arayan kişiye şaşırmamıştım.Tereddüt etmeden telefonumu kulağıma dayadım.

"Efendim Mert?"

"Senin amacın ne lan!Anlaştığımız gibi yapacaktık hani?Neden plana uymadın!Üstüne senin için tuttuğum adamları hastahanelik ettin!''

''Seni ilgilendirmez Mert.Şerefsiz arkadaşların için kusura bakma!''

''Hala dalga geçiyorsun Erdem.Bunu yapmayacaktın!Yanına kalacağını sanıyorsan aptalsın demektir!''

''Boş tehditleri sevmediğimi sende iyi biliyorsun Mert!''

''Boş tehdit mi değil mi hep birlikte göreceğiz merak etme!Çocukluk arkadaşını ezerek kurtardığın Melisa denen kıza da dikkat et derim!''

Allah kahretsin!Baştan beri bu işe kalkışmayacaktım.

''Kızı karıştırma Mert,seni uyarıyorum!''

Verdiğim cevabın ardından kahkaha atmıştı Mert iti!

''O kıza karşı boş değilsin değil mi?Seni iyi tanıyorum Erdem.Bu konularda ilk kez yardım etmiyorum sana.Sen Melisa denen kıza aşık olmuşsun,başka bir mantıklı açıklaması olamaz!Aksi olsaydı eğer böyle bir aptallığa kalkışmazdın.''

''Böyle konuşmaya devam edersen senin için hiç iyi olmaz Mert.''

''Bu kadar sinirlendiğine göre söylediklerimde bir hata yok.Neyse aşık ol ya da olma hiç bir şeyi değiştirmez neticede.Yaptıkların yanına kalmayacak!''

Anında telefonu suratıma kapatmıştı Mert.Ben ve aşk öyle mi?Saçmalıktan başka bir şey değildi!Ben Erdem Yılmaz dım!Bu akşamki olay sadece...Sadece bir uyarıydı Melisa için.Evet sadece buydu!Topla kendini ve aptallaşma!Melisa senin için kısa süre dahi olsa eğlenebileceğin bir oyuncak o kadar!Oyuna devam etmem için istemesem de onu korumak zorundaydım.

Derin bir nefes vererek gaza bastım.Yorucu bir gündü.Güzel bir uyku çekmek için can atıyordum adeta.Arabamı evin önüne park ettikten sonra duyduğum sesle geriye döndüm.Dönmemle birlikte suratıma inen yumrukla dengemi kaybettim.Toparlandığımda karşımda Caner'i bulmama hiç şaşırmamıştım.Bu akşamki yaşananlardan sonra sessiz kalması imkansız derecede büyük bir mucizeydi.

"Bana bak lan!Her ne yapmaya çalışıyorsan kes artık!Melisa ile uğraşma!''

Yakalarıma yapışarak yumruklarını birbir geçirmeye başlamıştı.Bilerek karşılık vermiyordum.

''Konuşsana lan!İşine gelince pis ağzın yere gelmez!Konuş lan!''

Ses tonu gittikçe şiddetini arttırmıştı.Bunun üzerine evimizin korumalarından Mehmet olaya müdahale etmek için hareketlendiğinde göz temasıyla onu engelledim.Neyse ki verdiğim emre karşı gelmeyerek yerinde kalmıştı Mehmet.Yakama yapışan elleri bileklerinden tutarak ittim.

''Sence de fazla olmadın mı artık?"

"Demek fazla!Senin yaptıkların ne peki lan!Melisa'dan uzak dur anladın mı beni!"

"Kusura bakma ama bunu yapamam.En azından benim yanımda mutlu ve huzurlu.Ağabeyi olabilirsin fakat senin yanındayken acıdan başka bir şey hissetmiyor! Melisa'ya en büyük zararı sen veriyorsun.Evimi basarak bana hesap soracağına ilk önce bir kendine dönüp hesap sor bence!"

Söylediklerimin hemen ardından bu seferde karın bölgeme sert bir yumruk indirdi Caner.Tekrardan yakalarımdan kavrayarak konuşmaya başladı.

"Benim yanımdayken bir daha sakın onun adını o pis ağzına alma şerefsiz!Melisa'yı her gece eğlendiğin kadınlarla bir tutma!Eğer bu saçma oyuna devam edersen eğer her şeyi ona anlatırım!Ayağını denk al!"

Sertçe beni iterek bitirmişti konuşmasını.Arkasını dönerek bahçe kapısına doğru yürümeye başlamıştı.Sıra bendeydi.

"Melisa'ya her şeyi anlatırsan eğer çok mu iyi olacak sanıyorsun?Ağabeyi yüzünden intiharı göze almış bir kız Melisa.Bence iyi düşün derim.Gözünün önünde erimesine izin verebilecek misin!"

Söylediklerimle eş zamanlı adımlarını durdurdu Caner.Bir şey söylememişti.Bir kaç saniye öylece yerinde durdu.Çok geçmeden tekrardan hareket ederek gözden tamamen kaybolmuştu.

"Caner Bey,beyefendi kimdi?Neden si..."

"Mehmet bu olaydan kimseye bahsetme.Hiç bir şey görmedin duymadın.Ben şimdi içeri geçiyorum.Sana güveniyorum Mehmet."

"Ama Caner Bey..."

"Mehmet lütfen.İyi geceler."

Vakit kaybetmeden içeri geçerek odama çıktım.Üzerimdeki ceketi çıkartarak yatağıma fırlattım.Ruhen ve bedenen çok yorgun hissediyordum kendimi.Aynanın karşısına geçerek şöyle bir süzdüm kendimi.Dudağımın çatladığını daha yeni fark ediyordum.Önemsememiştim.Derin bir nefes vererek yatağıma uzandım.Üzerimi değişecek halim bile yoktu.İçimdeki tuhaf boşluk ile beraber gözlerimi yavaşça kapadım.

¤¤¤¤¤¤¤¤ Esin'den Devam ¤¤¤¤¤¤¤¤

Kalbim ağzımda gümbür gümbür atıyordu şuan...Aras'ın güçlü kolları bedenimi tamamen ele geçirmişti sanki...Şu anda olan şey gerçek miydi?Aras beni isteyerek öpüyordu.Beni ilk öpüşü değildi fakat ilk defa bu kadar uzun sürüyordu...Belkide gerçek aşk dedikleri his böyle bir şeydi...Aras'ın öpücüğüne karşılık vermek istiyordum!Evet,onu bende öpmek istiyordum...Bedenimi saran güçlü kollara karşılık bende titreyen ellerimi sıcacık göğsüne yerleştirdim.Dudaklarımı acemi bir şekilde hareket ettirmeye başlayınca,yüz hatlarıma hücum eden sıcak hava kütlesiyle irkildim.Gözlerimin önündeki perde tamamen inmişti ve şuan hiç olmadığım kadar mutluydum.Karşılık vermemle birlikte belime sarılı olanlar eller yüz hatlarımda gezinmeye başlamıştı.Ardından dudaklarımın üzerindeki temas şiddetini arttırınca bir iki adım geriledim.Fakat Aras daha sert bir şekilde kendi bedenine bastırmıştı beni.Bir kaç saniyenin ardından dudaklarımın üzerindeki baskı tamamen ortadan kalkınca kapalı olan gözlerimi yavaşça araladım.Nefes nefeseydik ve tepeden tırnağa alev alıyordum sanki...Elleri hala yüz hatlarımdaydı fakat ters giden bir şeyler vardı.

Bir anda ellerini geri çekerek bana sırtını döndü.Anlam verememiştim.Yoksa yine başa mı dönüyorduk?Sorun neydi?

"Aras...Sen...Sen iyi misin?"

Sorduğum soruyu bin bir güçlükle sormuştum ve şuan yerimden kımıldayamıyordum.Aras'tan bir cevap yoktu.Yavaş adımlarla yatağının hemen yanındaki pencerenin önüne kadar ilerledi ve durdu.

"Aras neyin var?"

Hala bir cevap yoktu.Açıkçası tedirgin olmaya başlamıştım.Birden bire neden böyle davranıyordu?Çekingen adımlarımla beraber tam arkasındaydım artık.Sorularıma bir yenisini eklemek üzereyken Aras konuşmuştu nihayet.

''Esin...Esin bak ben...''

''Aras beni korkutuyorsun.Neyin var?''

''Lütfen çıkar mısın?Sadece...Sadece yalnız kalmak istiyorum.''

Sesi titriyordu...Neden?Sırtı bana dönüktü hala.Neden yüzüme bakarak konuşmuyordu?Yoksa az önce olanlar yüzünden mi bana böyle davranıyordu?Bilmek istemiyordum.Boğazımı temizleyerek dudaklarımı araladım.

''Aras neden yalnız kalmak istiyorsun?Bir anda ne oldu?Yoksa az önce ol...''

''Az önce hiç bir şey olmadı Esin!Lütfen çık dışarı!''

Şiddetli ses tonuyla söyledikleri koskoca bir alev topu oturtmuştu yüreğimin tahtına...Bu ne demekti şimdi?

''Aras sen nel...''

''Sana çık dedim duymuyor musun!Madem kendi isteğinle çıkmıyorsun,bunu sen istedin!''

Bana dönerek konuşmuştu fakat az önce beni güvende ve sıcak tutan eller bu kez sertçe kavramıştı beni.

''Aras dur!Ne yapıyorsun...''

Beni duymamıştı bile.Odasının kapısını açarak dışarı atmıştı beni.Hemen ardından da üzerime sertçe kapatmıştı kapıyı.Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım.Bunu hak etmiyordum!Beni öpen oydu...Bana kendi isteğiyle dokunan da...Ne yani,hepsi aptalca bir hata mıydı onun için?Oysa ben neler düşünüyordum...Allahım ben ne yaptım!Onun için hiç bir şeydi fakat benim hislerimi sormamıştı bile!Bu kadar mıydım onun için?Peyi ya o tuhaf soruların anlamı neydi?Benimle resmen dalga geçiyordu!

En başta belli değil miydi zaten...Ölü bir kadının varlığıyla kendimi nasıl kıyaslayabilirdim ki!Bir an için...Sadece bir an için kısacıkta olsa gerçek olabileceğine inanmak istedim.Aras senin için olmayacak mucizevi bir hayal sadece...Senin hislerinin onun için bir önemi yok işte!Yok!

Korkudan titreyen ellerimle akan gözyaşlarımı sildim.Ağzıma geleni söylemek istiyordum fakat yeni bir sorun teşkil etmek istemiyordum.Zaten gereğinden fazla herkese yük olmaktan başka yaptığım bir şey yoktu.Küçük adımlarla merdivenlerden inmeye başladım.

''Prenses nerelerdesin sen?Ömer uyandı şimdi,bir bak istersen?Zehra Sultan akşam yemeği için hazırlık yapıyor.''

Ağabeyimin seslenmesiyle irkilmiştim fakat belli etmemek için elimden geleni yapıyordum şuan.Başımla onaylayarak Ömer'in yanında aldım soluğu.Hafiften o minicik suratın ekşidiğini görünce zoraki tebessüm ettim.Yavaşça kollarımın arasına aldım Ömer'imi.Tuhaf...Ekşiyen surat bir anda tatlı bir elmaya dönüşünce şaşırmadım değil.Kısa zamanda alışmıştı bana sanırım.Mis kokulu parmaklarıyla önüme düşen saçlarımla oynamaya başlayınca keyfi tamamen yerine gelmişti keratanın.Neden bilmiyorum o esnada bakışlarım bütün odayı incelemeye koyulmuştu.Her bir karışın da o kızdan izler vardı bu oda da.Burada daha fazla durmak istemiyordum artık.Zaten şu saatten sonra Aras'ında buna izin vereceğinden emin değildim.En doğrusu ondan önce bu odayı terk etmek.

Kucağımda Ömer'imle beraber odadan çıktıktan sonra ağabeyimin yanına giderek durumu anlattım.Başta buna anlam veremese de kırmamıştı beni.Zehra Sultanın da yanımıza gelmesiyle akşam yemeğinin hazır olduğu sinyalleri gelmişti artık.Akşam yemeği için Aras'a haber vermek gerekiyordu.Tek kelime etmemiştim.Zehra Sultan çoktan merdivenlere yönelmişti bile.O sırada ben de Ömer'i kısa bir zaman için ağabeyime emanet etmiştim.Masayı ben kurmuştum.Kadıncağız sabahtan beri mutfaktan çıkmamıştı.Aradan fazla zaman geçmemişti ki Zehra Sultan ve Aras merdiven başında görünmüşlerdi.Anında bakışlarımı kaçırarak Ömer'i ağabeyimin kollarından aldım.

''Ağabey sizin yiyin.Ben pek aç değilim zaten.Hem Ömer'i ilk yedirsem daha iyi olur.Siz geçin.''

''Olur mu öyle şey kızım?Hep birlikte yiyelim.Sen ver bana Ömer paşamı,rahatsız olma kızım.''

Zehra Sultanın araya girmesiyle bakışlarım tekrar Aras ile buluşmuştu.Bundan nefret ediyordum!

''Hayır...Siz yiyin Zehra Sultan.Gerçekten pek aç değilim.Ömer'i doyurduktan sonra bende yerim.Yemekler kaçmıyor ya.''

Zoraki gülümsememle söylediklerimin ardından pes etmişlerdi nihayet.Ömer'imle beraber mutfağa geçince derin bir nefes vermiştim.Zehra Sultanın Ömer için hazırladığı mamayı alarak içeri geri döndüm.

''Bu arada az kalsın unutuyordum Zehra Sultan.''

''Hayırdır oğlum?''

''Esin eski odasına yerleşmek istiyor.Bu akşam eşyaları tekrardan yukarı çıkaralım.Aras da bana yardım eder zaten.''

''Esin kızım,ağabeyinin söyledikleri doğru mu?''

Zehra Sultanın bana dönerek sormuştu bu soruyu.Ah ağabey ya!Neden Aras'ın önünde açtı ki konuyu?

''Evet Zehra Sultan.Ben...Ben pek rahat edemedim.Umarım bana alınmazsın?''

''Saçmalama kızım,ne alınması.Sen nerede rahat ediyorsan orada kal sorun değil.Neden en başta söylemedin?''

''Alınırsın diye söylemedim Zehra Sultan.''

Yalan söylemekten başka çarem yoktu.

''Deli kız!Çocuk muyum ben böyle küçük şeylerin üzerine alınacağım?''

Zehra Sultanın tebessüm ederek söylediğine susmakla yetindim.Açıkçası konuşacak halim bile kalmamıştı artık.Bir kez olsun sevilmek istemek suç muydu?Neden bu kadar zordu?Tuhaf olan ise hem kendim için hem de Aras için üzülüyor olmam.Onun için de hiç kolay değildi bunu kabul ediyordum.Hissettiklerimin karşılığı olmayacaktı.O zaman neden?Neden beni öpmek istedin,Aras!Ölü de olsa sevdiğine sadakatle bağlıysan eğer neden...

İKİ HAFTA SONRA...

Koskoca iki hafta...İnsan bu denli değişebilir miydi?Tam iki hafta geçmişti ve Aras o olaydan sonra tek kelime etmemişti benimle.Benim olduğum ortamlardan uzak duruyordu sürekli...En azından bir özür bile yeterliydi benim için.Bana açıklayabilirdi.Ama onun yerine bana yabancı biri gibi davranması...Canımı en çok yakan bu tavrıydı ve artık sona gelmiştim.O benimle konuşmuyorsa ben konuşacaktım artık.Yine aynı uçurumun başında oturmuş öylece gökyüzünü seyrediyordu.Başka fırsatım olmayabilirdi.Kendimden emindim.

Hızlı adımlarla bulunduğu yere doğru koşmaya başladım.Yanına vardığımda nefes nefese kalmıştım fakat umurumda bile değildi.Beni fark etmiş olacak ki hemen ayaklanmıştı.Gitmeye çalıştığını görünce kolundan kavradım.

''Aras dur!Lütfen,seninle konuşmak istiyorum.''

Elimi sertçe geri iterek yoluna devam etti Aras.Arkasından koşmak için hareketlendiğim anda ayağımın kaymasıyla dengemi kaybettim.O esnada ağzımdan çıkan hafif bir inleme sesiyle Aras adımlarını durdurmuş benim yanıma doğru koşmaya başlamıştı.Küçük bir dal parçasına tutunmayı başarmıştım fakat çok korkuyordum.

''Esin!''

Fazla geçmeden Aras yanıma gelmişti bile.

''Aras,korkuyorum...''

''Sakin ol,elimi sıkıca tut tamam mı?''

Başımla onaylayarak boşta kalan diğer elimle Aras'a uzanmaya çalıştım.Fakat başarılı olamamıştım.

''Aras daha fazla dayanamayacağım...''

''Korkma yanındayım!Bir kez daha dene hadi!''

Var gücümle olabildiğince zorlamıştım kendimi.Uzun zaman sonra ilk kez dokunuyordu bana.Yavaşça yukarı çekti beni.Yeniden kolları arasındaydım ve ikimizde nefes nefeseydik.

''Hem sakar sın hem de aptal,biliyor muydun!''

Tek nefeste söylediğiyle tebessüm ettim.

''Benimle konuşacaksın değil mi?''

''Az kalsın ölüyordun bir de sırıtıyorsun Esin!Ya sana bir şey olsaydı?''

Benim için endişelenmiş miydi yani?

''Gayet iyiyim ben.''

Hafif doğrularak aramızı açan bu sefer ben olmuştum.

''Bir dahakine dikkatli ol Esin.''

''Merak etme.''

Saniyelik bir sessizliğin ardından konuşmaya başladı Aras.

''Peki,seni dinliyorum Esin.''

''Aras bak ben seninle böyle olmak istemiyorum.O olaydan sonra bana olan tavırların tamamen değişti.Seni anlıyorum,yaşadıkların kolay şeyler değildi.Yine de o anda o şekilde davranman...''

Utancımdan lafın sonunu getiremiyordum.

''Yaşadıklarım?Ne demek istiyorsun Esin?''

''Yani o kız ile sen...Onu hala çok seviyorsun,biliyorum.Ona saygı duyuyorsun,bu kötü bir şey değil.Sadece o anda bir özür beklerdim senden.Ama yapmadın.Aksine beni kendinden tamamen soyutladın.Bu kadarını da hak ettiğimi düşünmüyordum aslında.''

''Esin...''

''Lütfen sadece beni dinle olur mu?Beni Çetin'in elinden kurtardığın günü hatırlıyor musun?Ben o günü bir an olsun zihnimden atmayı beceremedim.Bana karşı hep serttin belki ama gerçek seni görebilmeyi başardığımda o kadar mutlu olmuştum ki...Bunu ben fark edebilmiştim!Aslında seni çözmeye başladığımda istemeden de olsa içimde sürekli bir şeyler birikiyordu sana karşı...Sen bilmesen de.Zaten bilseydin bile bir faydası olmayacaktı ikimize de.Her gün daha çok hissettim seni kendimde.Çok özür dilerim...Seni sevmeye hakkımın olmadığını biliyorum.Seni seviyorum diye senden bir şey beklediğim de yok.''

Söylediklerimin ardından daha fazla tutamadım kendimi ve ağlamaya başladım.

¤¤¤¤¤¤ Yazar'ın Ağzından ¤¤¤¤¤¤

Aşk sizce ne demekti?

Kendinden daha çok sevmek ve değer vermek mi?

Uzakta olsa bile yanında hissedebilmek mi?

Ne kadar kızsan da sonun da onu tekrar affedebilmek mi?

Acımasız bir oyun mu yoksa bitip tükenmeyen?

Güvenmek mi o kişiye?

En saçma esprisine gülmeye doyamamak mı yoksa?

Biraz da olsa kendi benliğimizden sıyrılıp,bizi çılgına çevirecek bir his mi bu?

Bazen de içimizden lanet edeceğimiz bir dürtü mü ya da?

Aşkın tarifi kimilerine göre farklılık gösterebilir ki ki bu çok normal bir durum.Bazen tatlı,bazen tuzlu,bazen ise acı...

Peki ya Esin'e göre Aşkın tarifi ne olabilirdi?

**

Birkaç saniyeliğine çimenlerin arasında sıkışıp kalan yaşlı gözlere çiviledi kendinin kilerini...

''Özür dilerim...Buna hakkım olmadığını ben de biliyorum.Her şeyin farkındayım.Sadece...Sadece anlıkta olsa gerçek olma düşüncesine kapılmak istedim!''

Esin kendisine hakim olamayıp,dolan gözlerini saklamak istercesine başını eğmişti.

''Esin yüzüme bak!''

Aras'ın uyarısına rağmen tepkisiz idi.Son çare Esin'in önüne düşen saçlarının arasına uzandı parmakları...Büyük bir ustalıkla saklı olan yuvasından gün yüzüne çıkardığı bakışlarda idi tüm benliği...

''Kaç dakikadır seni dinliyorum Esin.Konuşmama izin bile vermedin.Şimdi sadece beni dinlemeni istiyorum.''

Aras'ın söylediklerinin hemen ardından zoraki başıyla onaylamakla yetindi.

''Birbirimizden kaçmayı ne kadar denesek de hiç bir şeyin yolunda gitmediğini sen de biliyorsun.Defalarca aynı soruyu kendime sormaktan bıktım!Artık kaçamıyorum Esin...''

''Aras söylediklerinden hiç bir şey anlamıyorum?Tam olarak ne demek istiyorsun?''

Esin'in titreyen ses tonu ile sorduğu soruya karşılık göz altlarındaki yaşları elinin tersi ile sildi Aras.

''Sadece sorduğum soruya cevap vermeni istiyorum Esin!''

''Seni dinliyorum Aras.''

Bunun üzerine aralarındaki mesafeyi ortadan kaldıran Aras,Esin'i omuzlarından kavradı.Esin Aras'tan gelen bu tavra ne kadar şaşırsa da şuan da bunun üzerine kafa yormak istemiyordu.Tam 2 haftadır sevdiği adamın yanından geçemeyecek kadar olaylar tehlikeli bir çıkmaza doğru sürüklenmişti...Onun yakınlığını,kokusunu,içini ısıtan gülümseyişini özlemişti...

''Yaşadığım hayat boyunca sana tutunabilir miyim...?''

''Ne..?''

''Seni ilk gördüğüm de sanırım anlamıştım.Fakat tuhaf bir şekilde hiç bir zaman bunun farkında olamadım!''

''Tam olarak nereye varmak istiyorsun?''

''Esin ben artık dayanamıyorum...Her seferinde kendimi gereğinden fazla zorlamaktan başka bir şey yapmadım!Her şeyin daha iyi olacağına inanmak istedim sadece...Fakat bunda da başarılı olamadım!Yoruldum ve bu aptalca oyunu daha fazla devam ettirmek istemiyorum...''

''Peki benden ne istiyorsun Aras?''

''Seni sevmek istiyorum Esin...!Gözlerime bak ve sadece cevap ver.Yaşadığım hayat boyunca sana tutunabilir miyim...?''

Aras'ın sorduğu soruyla beraber,soğuktan kızaran yanaklarından sonsuz boşluğa düşen su birikintisiyle irkilmişti Esin.Aralarındaki mesafeyi açarak birkaç adım geriledi.Bunu fark eden Aras,yavaşça titreyen ellerinden tutmuştu.

''Biliyorum...Yaşananlardan sonra,şuan söylediklerim mantıklı gelemeyebilir.İnan bende kendime inanamıyorum artık...Tek başıma kaldıramıyorum...Lütfen cevap ver...''

Esin sonuna kadar açtığı yaşlı gözleriyle beraber,kendisine uzanan elleri geri iade etmişti.

''Aras,söylediklerine sen de inanmıyorsun biliyorum.2 Hafta öncesindeki Aras bu kadar çabuk değişemez!Yüreğinin derinliklerindeki sevgiyi göremeyecek kadar kör değilim!Fakat o sevginin sahibi ben değilim!Kendimi iyi hissettirmek için saçma sapan cümleler kuruyorsun bana!Ama o kadar acımasız birisin ki,beni daha fazla kırdığının farkında bile değilsin!Kendini benim için zorlamaktan vazgeç!''

''Böyle düşünüyor olamazsın!Bana inanmak zorundasın!2 Haftalık zaman zarfından aslında ne istediğimi buldum Esin...İyi hissetmen için değil,sana olan hislerimin karamsarlığından kurtulduğum için söylüyorum bunları!Bana inan...''

''Yeter sus artık!Daha fazla dinlemek istemiyorum!''

Esin,Aras'ın cevabını dahi beklemeden oradan uzaklaşmıştı.Peşinden ne kadar seslense de hiç bir işe yaramamıştı.Olduğu yerde taş kesilen Aras,ellerini ensesinde birleştirmişti.Hızlı adımlara içeri giren Esin,Ceyhun ile karşılaşınca duruşunu dikleştirdi.

''Esin...Sen iyi misin?''

''İyiyim...Odama çıkmak istiyorum.''diyerek merdivenlere doğru yöneldi.Odasına vardığında,sık sık derin nefesler almaya başladı.Aras tarafından gelen art arda itiraflar Esin'e ağır gelmişti ve inanmak da zorlanıyordu.Yavaşça yatağının kenarına çöküp,iç sesini dinlemeye başladı.Bir yandan da ağlamaya devam ediyordu.

''Beni sevemez!Beni sevemez!Sevemez...!''

Defalarca kendine inandırmak zorunda olduğu iki sevimsiz kelimeydi bunlar...Kapısının çalınmasıyla irkilen Esin,ses tonunu temizleyerek yavaşça ayağa kalkmıştı.Anında kapının açılmasıyla Aras'ı karşısında bulan Esin şaşırmıştı.Aras nefes nefeseydi ve Esin'den hiç bir farkı yoktu.

''Senin burada ne işin var?!''

Aras kapıyı geri kapatarak Esin'in tam karşısına geçti.Esin'in sorusuna cevap vermeden ani bir hareketle belinden kavrayıp kendine doğru çekmişti onu.

''Ne yaptığını sanıyorsun!?''

''Söylediklerimin hepsinde samimiydim!Tek bir kelimesi dahi hatalı değildi!Kendimden ve hislerimden eminim artık.Neden anlamak istemiyorsun?!''

''Aras lütfen bırak beni...Ve odamdan çık!''

''Hayır!Bana inanmak zorundasın Esin!''

''Sana gerçekten inanmak isterdim!Ama seni biliyorum Aras!Ta en başında söylediğin gibi,her zaman senin için küçük inatçı bir kız kardeş olarak kalacağım!Ne bir eksik ne bir fazla!Anlıyor musun?!''

''Demek bir kardeş öyle mi?!''

''Aynen öy...''

Esin'in demesine kalmadan Aras,aralarındaki mesafeyi tamamen yok etmişti.Esin karşıdan gelen saf teması hissetmişti.Dudakları üzerinde gezinen itaatkar temasa karşı koymayı denese de,başarılı olamadı...Saniyeler sonra Aras yavaşça kendini geri çekti.

''Eğer bir kız kardeşim olsaydı,sana dokunduğum şekilde ona dokunamazdım!Onu bu şekilde öpemezdim!''

''Aras ben...''

''Ne olursa olsun yanımda olmanı istiyorum Esin!Seni sevmeme izin ver sadece...!''

Esin,Aras'ın son söylediği cümleden sonra cevap olarak tebessüm etmişti.Ardından Aras'a sımsıkı sarıldı.

''Seni seviyorum Odun Romeo!Seviyorum...''

Esin hayalini kurduğu bu cümleleri Aras'ın kulağına fısıldamıştı.Ardından geri çekilerek karşısındaki parlayan çimenlere odakladı kendini.Aras sağ elini kaldırarak Esin'in kızaran yanağının üzerinde gezdirdi uzun parmaklarını.

''Bir daha karşımda ağlamanı istemiyorum Esin.''

''Söz veriyorum,karşında asla ağlamayacağım.''

Aras gülümsemişti.Saniyeler sonra bu sefer kendi dudakları üzerinde bir hareketlilik hissetmişti.Esin parmak uçlarında yükselerek Aras'ı öpmüştü.Bunun üzerine Aras tekrardan onu belinden kavrayarak kendi bedenine bastırmıştı.Esin de kollarını sevdiği adamın boynuna yavaşça yerleştirdi...

Saniyeler sonra birbirlerinden ayrıldılar.Aras Esin'in yüzünü avuçların arasına alarak alınlarını birleştirdi.Hemen arkasından da birbirlerine sarılmışlardı.Bu yeni başlangıç her ikisi içinde zorlu bir parkurdu fakat başarıyla sonuçlanmıştı.Peki ya bundan sonrası için...?

**

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺

Loading...
0%