Yeni Üyelik
28.
Bölüm

Bölüm 27 - Finale Doğru

@kristalmelek61

Arkadaşlar uzun bir ara vermek zorunda kaldım bölümlere. Ama bu bölümden sonra zaten çok fazla bölüm kalmadı diyebilirim. Her güne bir bölüm gelecek inşallah. 🌺☺️

Keyifli okumalar dilerim. ❤️

Azra'dan Devam...

Son yaşananlardan sonra odamdan dışarı atmaya korkar olmuştum.O lanet geceden sonra ne Tuğçe ne de Caner bir kez olsun yanıma uğramamıştı.Kendime yeni bir sayfa açmıştım belki ama açtığım yeni sayfanın bomboş olduğunu fark ettim.Erdem sağ olsun hep yanımdaydı ama çok daha büyük şeylerin eksik olduğunu her ne kadar belli etmesem de biliyordum.İyi ama hayatım bu şekilde mi ilerleyecekti hep?Neden bütün bunların tek suçlusu ben mişim gibi bir algı yaratıyorlardı?Kime ne zararım dokunmuştu?Neden böyle bir hayatı yaşamak zorundaydım?Hayatım boyunca birilerinin etekleri altında gezinemezdim.Ben böyle biri değildim!Yeri geldiğinde Caner'e ağzının payını veren o cesur kıza ne olmuştu?Ahh!Bir an önce kendime gelmeliydim...

''Melisa?İyi misin?''

Erdem'in seslenmesiyle elimdeki çay bardağını yavaşça masaya koyarak zoraki tebessüm ettim.İki saattir otelin lobisinde zombi misali öylece oturuyordum.

''Kusura bakma,dalmışım öyle.İyiyim.''dedim ses tonumu ayarlayarak.Bazen Erdem'e karşı da haksızlık ettiğimi düşünmüyor değildim.Benim yüzümden ablası ile arası açılmıştı ve açıkçası benden de bir farkı yoktu.

''İstersen dışarı çıkalım,ne dersin?''

''Yok böyle iyi Erdem,sağ ol yine de.''

''Haksız da sayılmazsın gerçi.O geceden sonra böyle davranman çok doğal.Ama merak etme ben hep senin yanındayım.''

''Erdem lütfen...Bu konuda konuşmak istemiyorum.Yanımda olduğunu biliyorum ve bunun için sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.Benim yüzümden sen de mutsuzsun,farkındayım.Belli etmiyorsun sadece.''

''Melisa hiç bir şey için kendini suçlu hissetme.Kimin haklı kimin haksız olduğu ortada.Ne yazık ki elim kolum bağlı.Böyle olmasını ben de istemezdim.Ama tüm bunları başlatan onlardı sen ya da ben değil.Bundan sonra sadece mutlu ve huzurlu olabilmen için uğraşacağım.Sana söz veriyorum.Bana güven olur mu?''

Güven...Kelimeye dökülmesi ne kadar da basitti değil mi?En son güvendiğimde aslında büyük bir felaketin başlangıcı olduğunu bilseydim eğer en azından huzurlu olurdum değil mi?Ama bir şekilde yaşandı ve hala yaşanmaya devam ediyor...Erdem'e güvenebilmeyi çok isterdim fakat kolay değildi benim için.

''Erdem beni yanlış anlamanı istemem fakat birine güvenebilmek zaman ve öz veri ister.Sana değer veriyorum ve inan ki yanında çok mutluyum.İyi birisin ve arkadaşım olduğun için şanslıyım da aslında.Sana güvenmeyi tabi ki çok isterim ama sende biliyorsun ki kolay değil bu.''

''Çok haklısın.Merak etme her şey daha güzel olacak bundan sonra.Sende benim için değerlisin unutma sakın.''

''Teşekkür ederim Erdem.''

''Teşekkür etme sadece gülümse olur mu?''

Söylediğinin ardından gülümseyerek masanın üzerindeki çay bardağına uzandım.Birkaç saatin ardından zor da olsa Erdem'i göndermeyi başarmış ve asansöre binmiştim.Yorgun değildim fakat ölesiye uykum vardı tuhaf bir şekilde.Asansörden çıkar çıkmaz koridorda ilerlemeye başladım yavaşça.Bir an takip ediliyormuş hissime kapılmış ve geriye doğru dönmüştüm.Fakat kimsecikler yoktu.Son bir kaç gündür iyice paranoyak olmuştum artık.Odamın önüne geldiğimde her zamanki gibi bakışlarım yan odaya kaymıştı.Tuğçe ve Caner bu gece de dışarıdaydı.Mantıklı hareket etmem gerekiyordu.Umurunda değildim nasıl olsa!Ne kadar canımı yaksa da görmezden gelmem gerekiyordu.Derin bir nefes vererek odama girdim.Dolabıma ilerleyerek üzerime rahat bir şeyler geçirdim.Yatmak için hazırlanıyordum ki kapının altından odama atılan küçük bir zarfla irkildim.Yavaş adımlarla kapıya dayandım fakat hiç bir tepki yoktu.Yerdeki zarfı alarak odamın kapısını araladım.Kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra da tamamen kapıyı açarak koridoru incelemeye başladım fakat yine kimsecikler yoktu.Kapıyı geri kapatarak elimdeki zarfla beraber yatağımı kenarına oturdum.Zarf benim adıma gelmişti fakat beni kimse tanımıyordu ki Caner dışında.Caner'in böyle bir şey yapacağını da ihtimal vermiyordum zaten.Açmadan öğrenemeyecektim sonuçta.Zarfın içindekileri çıkartmaya çalışırken her zamanki beceriksizliğim tutmuştu yine.Zarfın içinde ne varsa hepsi zemini boylamıştı.Dizlerimin üzerin çökerek elime gelen fotoğrafla şaşırmıştım.Erdem'in fotoğrafıydı bu. Ne demekti şimdi bu?Bir not ve telefon yazılı kağıt parçasını elime aldım.

''UYARI!''

Notta yazılı olan kelimeydi.Hemen altında cep telefonu numarası.İyi de tüm bunlar ne anlam ifade ediyordu?Varlığımdan haberdar olan biri vardı.İyi de kim?Zarf gerçek kimliğime gelmişti.Neyin uyarısıydı bu?Kim tarafından?Bir an önce Caner ile konuşmam gerekiyordu.Zarfın içindekileri toplayarak geri yerine koydum.Yarın erkenden halletmem gerekiyordu.Elimdeki zarfı yatağımın bitişiğindeki masamın çekmesine koyarak derin bir nefes verdim.Allahım ne olur kötü bir şey olmasın...Kaldıracak gücüm yoktu artık.Yatağıma geçerek üzerimdeki pikeyi boğazıma kadar çekerek yavaşça gözlerimi kapadım.

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yavaşça gözlerimi araladım.Yatağımın üzerinde doğrularak,önüme düşen saçlarımı geriye attım.Derin bir nefes vererek banyoya doğru ilerledim.Güne güzel bir duşla başlamak gibisi yoktu.En azından benim için öyleydi.Şu anıma kadar yaşadığım kötü ve tehlikeli olayları bir zerre olsun unutuyordum.Huzurlu bir duşun ardından yatağımı toparlamaya başladım.Hemen sonrasında, uygun kıyafetleri dolabımdan çıkartarak giydim.O esnada telefonumun çalmasıyla hafif bir irkilme yaşadım.Arayan kişiye şaşırmamıştım.Tereddüt etmeden açtım.

''Efendim Erdem?''

''Günaydın Matmazel.Rahatsız etmiyorum değil mi?''

''Yok hayır,sana da günaydın bu arada.''

''Sağ ol Matmazel.Hazırsan eğer beraber kahvaltı yapalım ne dersin?''

''Bugünlük beni affetsen.Halletmem gereken bazı işlerim var da.''

''Sorun değil Matmazel ama yarın kaçışın yok ona göre.''

''Tamam anlaştık.Sonra görüşürüz o zaman.''

''Görüşürüz.''

Telefonu kapatıyordum ki tekrardan Erdem'in sesini duymamla duraksadm.

''Bu arada Matmazel...''

''Evet?''

''Ne olursa olsun gülümsemeyi unutma.''

Erdem sözünü bitirir bitirmez yanak kaslarımın harekete geçtiğini fark ettim.Her şekilde bana iyi geliyordu kuşkusuz.Yine de dün gece olanları Caner ile konuşmam gerekiyordu.

''Merek etme,iyi olacağım.''

Cevabımın ardından telefonu kapadım.Hemen ardından odamın kapısına doğru yürümeye başladım.Toplasan bir kaç gündür birbirimizi görmüyorduk fakat aradan uzun bir zaman geçmiş gibi hissediyordum.Onu yeniden görmek,onunla yeniden konuşmak,aynı ortamda bulunmak...Tuhaf,hem korkuyor hem de gereğinden fazla heyecanlıydım.Bana karşı tepkisi nasıl olacaktı,merak ediyordum.Ne yazık ki bu konuyu ondan başka konuşacak kimsem yoktu.Ayrıca bu konu sadece beni değil Caner'i de ilgilendiriyordu.Oyunu başlatan bizlerdik sonuçta.

Vakit kaybetmeden derin bir nefes alarak odamdan çıktım.Caner'in odasının önüne geldiğimde avuç içlerimin terlemeye başladığını görmezden gelmeye çalışarak kapıyı tıkladım.Hiç bir tepki yoktu.İkinci kez kapıyı tıklamak için kolumu kaldırmam ile bir anda Caner'i karşımda buldum.Bir eli kapıdayken diğer eli hemen yanında duvara yaslıydı.Emin değildim ama ayakta zor duruyor gibiydi.

''Caner...İyi misin?''diye sordum çekinerek.Eskisi gibi değildik ve aramıza mesafe koymuştuk.Soruma karşılık sırıtmıştı Caner.

''Beni boşver,neden geldin onu söyle Azra?''

Ses tonundaki alaycı tavrı fark etmemek imkansızdı.Fakat şuan bunu sorun edecek değildim zaten.

''Gelmemin sebebi,Erdem...''

''Dur!''

Caner'in uyarısıyla sözüm yarında kesilmişti.Hemen ardından gözlerini kısarak bir adım yaklaşınca etkiye tepki olarak bende bir adım geriledim.

''Hayatımda bu kadar komik bir şey duymamıştım.Merak ediyorum,hangi yüzle onun için kapıma geliyorsun!''

''Caner bak...''

''Hiç mi gururun yok!''

''Her seferinde sözümü kesiyorsun Caner.Mesele gurur değil.Söyleyeceklerim ikimizi de ilgilendiriyor.''

''İkimiz?Farkında mısın bilmiyorum ama daha da komik duruma düşüyorsun şuan.''

''Amacım tartışmak değil.Rica ediyorum sonuna kadar dinle Caner...''

''Bence bu kadar yeter!Fazla bile konuştuk,git artık.''

Caner tekrardan sözümü keserek kapıyı üzerime kapatmaya çalışınca onu engelledim.Kendimi odanın içerisine atmam ile Caner şaşkına döndü doğal olarak.

''Senin derdin ne Azra!''

''Konuşmamız gerekiyor anla bunu artık!Zorunda olmasam asla kapına gelmezdim!''

''Ben konuşmak istemiyorum!Erdem denen itle sorunun neyse beni ilgilendirmiyor!Şimdi çık odamdan!Seni son kez uyarıyorum Azra.Aksi halde zor kullanacağım.''

''Bu hepimiz için bir sorun Caner!Bireysel bir şey değil neden anlamak istemiyorsun?''

''Bu kadar yeter!''

Caner yükselen ses tonuyla beraber kolumdan sertçe kavrayarak peşinden sürüklemeye başladı beni.

''Caner büyük bir hata yapıyorsun.Bırak beni,canımı yakıyorsun!''

Söylediklerimin hemen ardından adımlarını durdurarak beni kendine doğru çekince şaşırma sırası bendeydi.Saçlarımın gölgesine vuran nefesi içime işlerken sertçe yutkundum.

''Çok geçmeden şu ankinden daha fazla canın yanacak!O çok güvendiğin Erdem bozuntusu da yanında olmayacak artık!Her şey bittiğinde omzunu yaslayacak tek bir kişi bile bulamayacaksın,ben de dahil!''

Bütün nefretiyle kustuğu cümleleri hazmetmek benim için hiç kolay değildi.Kirpiklerimin arasında yeşermeye başlayan damlalar yanaklarıma doğru hareket etmeye başlayınca irkildim.Benden bu kadar nefret ettiğini ve bunu onun ağzından duymak...Dilime vurulan kilidi zorlayarak açmış ve tek bir cümle çıkmıştı dudaklarımın arasından...

''İnan bana,gelecek zamanın şimdikinden hiç bir farkı yok benim için!''

Cümlemi bitirir bitirmez kolumun üzerideki baskıyı sert bir şekilde kaldırarak odadan çıktım.Çıkmamla beraber koridor sonundaki asansöre doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.Lobiye indiğimde,Tuğçe'nin bir kaç kadınla sohbet ettiğini gördüm.Beni bu halde görmesini istemiyordum.Saçlarımı yüzüme siper ederek,otelin çıkışına kadar gelmiştim.Yalnız bundan sonra ne yapacağımı bilmiyordum.Gidecek başka bir yerim var mıydı ki?Bu kez Erdem'i de çağıramazdım.Ters giden bir şeyler olduğunu kesin fark ederdi.Üstelik her sıkıntımda ona ayak bağı da olmak istemiyordum.Derin bir nefes alarak yürümeye başladım.Nereye gideceğimi bilmiyordum belki ama tüm bu yaşananlardan uzak kalmak istiyordum sadece.En son kendimi bir sahil kenarında intihar ederken bulmuştum.O anda ölecek olmak beni korkutmamıştı,sadece yaşadıklarım yüzünden büyük bir üzüntü içerisindeydim ve kendimi çaresiz hissetmiştim.Şimdi geriye dönüp bakınca ne kadar da aptalca bir şey yaptığımı daha iyi anlıyordum.Ne yaşarsam yaşayayım,her zaman bir sonrakisi için hazır olmak zorundaydım.

Büyük bir parkın görüş alanıma girdiğini görünce hafif tebessüm ettim.Adımlarımı hızlandırarak parkın bulunduğu yöne doğru koşmaya başladım.Nefes nefese parka vardığım anda kulaklarıma ve yüz hatlarıma temas eden kahkahalar yüzümdeki hafif tebessümü yok etmişti.Tuhaf bir şekilde bende onlar gibi gülmeye başlamıştım.Karşımdaki manzaraya kendimi o kadar kaptırmıştım ki üzerimdeki hırkanın çekiştirildiğini fark edince geriye döndüm.Geriye dönmemle karşımda 8 yaşlarında bir erkek çocuğu belirince şaşırdım.Üstelik elinde küçük bir papatya ile.Onun hizasında eğilerek gülümsedim.O esna da elindeki papatyayı bana uzatmış ardından da hafif yanaşarak yanağıma küçük bir öpücük bırakınca şaşkınlığım haddinden fazla artmıştı.Gülümseyerek teşekkür etmiştim.Açıkçası bu durum çok hoşuma gitmişti.Bir an hasret kaldığım çocukluğum gözlerimin önüne gelmişti.Karşımdaki çocuğun yerinde olmayı çok isterdim doğrusu.

''Tek başına mısın?''

Sorduğum soruya başını sağa sola çevirerek cevap vermişti.Elimle kızaran yanağına dokundum yavaşça.

''İsmin ne peki?''

Bu kez sorduğum soruya hiç bir tepki göstermemişti.Şaşırmamıştım aslında.Biraz korkmuşa benziyordu yüz ifadesi.Sebebini bilmiyordum fakat az da olsa onu rahatlatmak için gülümseyerek elimi uzamıştım.

''Bu arada ben Azra.''

Asıl ismimle tanıtmıştım kendimi.Bir kez olsun kendim olmak istiyordum çünkü.Uzattığım elime çekingen bir temas baskı yapınca yüzümdeki gülümseme genişlemişti.Hemen ardından belimi zor da olsa sarmalamaya çalışan ikinci bir temas ile neye uğradığımı şaşırmıştım.Öte yandan tuhaf bir gülümseme yüz hatlarıma hücum edince irkilmiştim.O esna da arkadan gelen bir kadının sesi ile bakışlarım o yöne kaymıştı.

''Arda!Kusura bakmayın,sizi rahatsız etti sanırım?''diyerek belime sarılı olan kollara uzanmıştı endişeli kadın.

''Hayır,aksine.Siz annesi olmalısınız?''

''Evet.''

''Demek ismi Arda.Sorduğum da cevap vermemişti.''

''Kusura bakmayın,istese de veremezdi.''

''Anlamadım?Ne demek istiyorsunuz?''

Sorduğum sorunun ardından hemen yan taraftaki banka oturmuştu kadın,Arda'yı da yanına alarak.Arkalarından bende yanlarına geçerek oturdum.Annesi Arda'yı diğer çocukların yanına göndererek bana doğru dönmüştü tekrar.

''Arda istese de konuşamaz kızım.''

''Neden peki?''

Sorduğum soruyla karşımdaki kadının gözleri dolmaya başlayınca ellerinden kavradım.

''Lütfen rahat olun.''

''Arda'yı ilk gördüğüm zaman ne kadar üzülsem de karşıma çıkan en değerli şeylerden biriydi benim için.Yani öyle hissetmiştim.''

''İlk gördüğüm zaman derken?''

''Arda,yetimhanede büyüyen bir çocuktu.En azından 5 yaşına kadar.Konuşma engelli dünyaya geldiği için öz anne-babası tarafından yetimhaneye bırakılmıştı.Benim ise çocuğum olmuyordu.Evlat edinmeye karar vermiştik eşimle.Arda'yı evlat edinmede hiç tereddüt etmemiştik zaten.Öz annesi ve babası olmayı çok isterdik fakat olmadı...''

Duyduklarım karşısında bende kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım.Avuçlarımın arasındaki çaresiz elleri bir tık daha sıktım,zoraki gülümseyerek...

''Yakın zamanlarda bende öz anne-babamı hatta kardeşlerimi kaybettim.Bir ailenin ne derece değerli olduğunu en güzel tadanlardanım diyebilirim.Kendinizle gurur duymalısınız bence.Üzülmenize hiç gerek yok.Siz de Arda da çok şanslınız.''

Söylediklerime gülümseyerek cevap vermişti kadın.

''İsminiz nedir?''

''Zehra,sizin?''

''Azra,çok memnun oldum.''

''Bende öyle.''

Bakışlarım tekrardan Arda'nın kahkahalarına kaymıştı.Küçücük sessiz kalbi tüm bu olanları nasıl kaldırabilmişti?Arda kadar olamamıştım!

''Melisa?''

Duyduğum tanıdık sesle irkilirken ayağa kalktım.Olamaz Erdem...

''Erdem...Senin burada ne işin var?''

''Melisa mı?''

Olamaz!Kadına kendimi asıl ismimle tanıtmıştım.

''Siz kimsiniz?Melisa asıl senin burada ne işin var?''

''Azra kızım neler oluyor?''

Allahım ne yaptım ben böyle!Bu işin içinden nasıl çıkacaktım?

''Sorun yok Zehra abla birazdan geleceğim.''

''Tamam kızım.''

''Erdem biraz konuşabilir miyiz?''

''Hiç sormayacaksın sanmıştım.''

''Gel benimle.''

Birlikte parkın arka tarafına geçtik.

''Melisa neler oluyor?Zehra dediğin kadın neden sana Azra diye seslendi?''

''Erdem bak...Kötü bir şey yok sadece...Sadece...''

Allahım ne yapmam gerekiyordu?Erdem'e anlatamazdım ama bundan nasıl sıyrılacaktım?

''Sadece ne Melisa?''

Cevap vermek yerine suskunluğumu korumaya çalışıyordum.Fakat Erdem daha fazla bu duruma katlanamamış ve kolumdan sertçe kavramıştı beni.

''Melisa neden susuyorsun?Neler oluyor,anlatmayacak mısın?''

Ses tonu yükselmişti ve kolumdaki baskı şiddetini arttırmıştı.

''Erdem,bu söyleyebileceğim bir şey değil...Canımı acıtıyorsun...''

Tanıdığım Erdem yok oluvermişti sanki...Bambaşka biri vardı karşımda.Neden bu kadar sinirlenmişti?

''Başından beri bilmediğim şeyler var değil mi?''

Sinirlerim tamamen bozulmuştu artık.Dolan gözlerime meydan okumak istemiyordum!

''Erdem lütfen...Canım yanıyor!''

''Melisa!''

Son noktadaydım artık!Anlık hamlem ile kolumu geri çekmeyi başarmıştım.

''Yeter!Bıktım artık yeter!!İstemediğim şeyleri zorla yaptırmaktan vazgeçin!''

''Neyin var senin Melisa?''

''Sürekli aptal yerine konulmaktan bıktım anlıyor musun!Başkaları mutlu olsun diye kendi mutluluğumdan ödün vermekten bıktım!Yoruldum...''

''Seni aptal yerine koymak mı?Neden bahsediyorsun?''

''Daha fazla uzatmaya gerek yok.İnceldiği yerden kopsun,umurumda değil!''

''Söylediklerinden hiç bir şey anlamıyorum.Sakin ol.''

''O zaman iyi dinle!Hiç bir zaman Melisa var olmadı.Sadece zorunlu olarak peşimden sürüklediğim gölgem di o kadar!Asıl ismim Azra,Melisa değil!''

''Gerçek kimliğin hakkında neden yalan söyledin?''

''İstanbul'a gelmeden önce ailemin her bireyini teker teker lanet olası bir mafya yüzünden kaybettim.''

Erdem şaşırmış vaziyette yüzüme bakıyordu şimdi.

''Mafya mı?İyi de ağabeyin Caner yanında.''

''Caner benim ağabeyim hiç olmadı.Ailemizin özel şoförüydü.''

''Ne!''

''Evimize saldırdıklarında Caner ve ben sağ kalabilmiştik sadece.Apar topar İstanbul'a geldik.Bu otele yerleştik.Mafyanın bizi bulabilmesine karşılık Caner bir plan yapmıştı kendince.Sonrada benimle paylaştı.Plana göre sahte kimlikle yaşayacaktık bundan sonra.Zoraki kabul etmiştim.Böylelikle kağıt üzerinde ağabey kardeş olarak gözükecektik.Öyle de oldu zaten.Sonrası belli zaten.Caner ablanla tanıştı bende seninle.İkimizde size yalan söylemek zorunda kaldık.''

Erdem duydukları karşısında iki elini de ensesinde birleştirerek derin bir nefes verdi.Ardından tekrar bana döndü.

''Peki ya Caner ile aranızda geçen tartışmalar?''

''Caner ailemizin özel şoförüydü.Tabi dışarıdan bakıldığında öyle gözüküyordu.Aslında ailemizin her bireyi Caner'i çok seviyordu.Daha küçük yaşlarda babam onu evimize aldı.Annem ve babam Caner'i biz çocuklarından ayırt etmezdi.Üstelik bendeki yeri çok daha farklı ve özeldi.''

''Bir dakika yoksa...''

''Caner benim ilk aşkım Erdem.Daha o yaşlarda iken tuhaf bir şekilde bunu anlamıştım.İlklerimi hep onunla paylaşmıştım.Zaman geçtikçe birbirimize olan hislerimizi fark etmiştik.Fakat İstanbul'a geldikten sonra her şey mahvoldu.Bambaşka biri vardı karşımda.Bana karşı olan hislerini yok etmişti kendi içinde.Fakat ben inanmamıştım.Birkaç gün sonra Tuğçe ile sevgili olunca...Canımın yanacağını bildiği halde gözümün önünde Tuğçe'i öpmüştü.Sonradan olanları sende biliyorsun zaten.Aramızdaki tartışmaların sebebi bunlardı hep...''

''Bence bir şeyi gözden kaçırmışsın.''

''Ne demek istiyorsun?''

''Kısa süre dahi olsa Caner'i tanıdım aslında.Ablamla olmasının sebebi başka bir şey olabilir.Üstelik ablam sürekli seni korumaya çalışıyordu.Beni bile defalarca ikaz etmişti,sana zarar vermemem konusunda.''

''Nereye varmaya çalışıyorsun?''

Erdem aramızdaki mesafeyi kapatarak omuzlarımdan kavramıştı.Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.

''Caner,sana olan hislerini tamamen yok etmiş değil bence.Bir düşün Azra.Seni,benden deli gibi kıskanıyordu sürekli.O zamanlar ağabeyin olduğunu bildiğim için çok fazla üzerine düşmemiştim.Fakat şimdi taşlar yerine oturuyor.Başka bir açıklaması olamaz.Bir şekilde hislerini bastırmaya çalışıyor Caner.''

''Bu çok saçma.Gözümün önünde hiç çekinmeden sevişebiliyorlardı Erdem!Başından beri aptalca hayaller kuran bendim.''

''Her zaman dışarıdan görünenler asıl doğruyu yansıtmaz Azra.''

''Caner artık benim tanıdığım Caner değil.Teke tek konuşmalarımızda bile benden derece nefret ettiğini anlıyorum artık.''

''Bundan bu kadar emin olma Azra.''

''Lütfen,kapatabilir miyiz artık?''

''Peki nasıl istersen.Daha iyi misin?''

''Sana yalan söyledim hem de defalarca.Ama sen iyi olup olmadığımı soruyorsun bana.''

Söylediklerimin ardından hafif tebessüm edince şaşırdım.

''Neden gülüyorsun Erdem?''

''Böyle olmasını istemediğinden eminim.Bunun tek suçlusu bir nevi Caner.Sana kızgın da değilim.''

''Değil misin?''

''Tamam belki birazcık.''

Sorduğum soruyu gülerek cevap verince ister istemez bende gülümsemiştim.Ardından beni kollarının arasına alınca biraz olsun huzuru hissetmiştim.Birkaç saniyenin ardından geri çekilerek beraber Zehra ablanın yanına gittik.Neyse ki her şey tatlıya bağlanmıştı.Öğleye doğru Zehra abla ve Arda'ya veda ederek yanlarından ayrıldık.Otele dönmek yerine sahile inerek yürümeye başladık.Erdem keyfimin yerine gelmesi için elinden geleni yapıyordu.Türlü türlü hallere girerek amacını da gerçekleştirmişti aslında.Zamanı nasıl geçtiğini anlayamadan hava kararmaya başlamıştı.Otele dönmek için hareket ettiğimiz sırada karşından gelen 6 kişilik bir grup dikkatimizi çekmişti.Erdem korkmamam için elimden kavramıştı o anda.Aramızdaki mesafe kapanmaya başladığında endişelenmeye başlamıştım.Çünkü 6 kişilik grup üzerimize doğru geliyordu.Saniyeler sonra grup aynı anda bizim tarafa doğru koşmaya başladı.Erdem önüme geçerek bana siper olurken,6 kişilik grup tam karşımızdaydı.

İyi de bu adamlar...

''Uzun zaman oldu Erdem!''

Bir dakika Erdem'i nereden tanıyorlardı?

''Mert?''

''İkinizi de uyarmıştım!Bana yamuk yapmak neymiş şimdi göreceksiniz!''

''Erdem bu adamları nereden tanıyorsun?''

''Azra...

''İstersen ben cevap vereyim güzelim.''

''Kapa çeneni Mert''

''Kusura bakma kardeşim,şuanda muhatabım sen değilsin.''

''Kardeşim mi?''

''Doğruya hikayeyi baştan almam gerekiyor.''

''Mert sana kes dedim!İtlerini topla ve defol!''

Erdem elimi daha sıkı kavrayarak hareket edince adamlardan iki tanesi önümüzü keserek engel olmuştu.Hemen ardından bir tanesi arkadan gelerek kolumdan kavramıştı beni.Diğeri de Erdem'i benden uzaklaştırmıştı.

''Erdem!''

''Sakin ol Azra.Korkma,hiç bir şey olmayacak.''

''Ne kadar dokunaklı değil mi?Kusura bakmayın ama araya girmek zorundayım.''

Mert denen adam karşıma geçerek sırıttı.Ardından belinden çıkarttığı bıçağı çıkartarak etrafımda yürümeye başladı.

''Mert!Kızı dokunursan seni mahvederim anlıyor musun!''

Erdem'i duymamıştı bile.

''Seni uyarmıştım güzelim!Uyarımı hafife almaman gerekirdi!''

''Neden bahsediyorsun?''

''Benimle oyun oynama güzelim.Senin gibi bir parça için bile sabrım tükenebilir.Her neyse,biz işimize bakalım.Dünkü postamın eline ulaşmasına rağmen aksi yönde hareket ettin.Bedelini de ödeyeceksin!''

Olamaz...Demek o zarfı gönderen kişi Mert denen adamdı.

''Sendin demek?Peki ama neden?''

''Hikayenin başına döneceğimi söylemiştim.Erdem ve ben,sen onun hayatına girene kadar kardeştik.Yani öyle sanıyordum.Bir kız için planları olduğunu söyleyip benden yardım istemişti.Amacı bariz belliydi.Üzülerek söylemeliyim ki Erdem'i benden daha iyi tanıyamamışsın!''

''Azra onu dinleme!Benimle konuş it herif!''

''Erdem sandığın gibi bir adam değil güzelim.Her gece başka bir kadınla vakit geçiren bir pislik o kadar!Ne yazık ki aynı tuzakları senin için de planladı ve işe de yaradı.Baştan sonra Erdem ile hiç bir zaman bir dostluğun olmadı.Onun amacı her gece vakit geçirdiği kadınların listesine seni de eklemekti.Fakat bunu başarmak için de ilk önce dostluğunu kazanması gerekiyordu.Bunu da başardı tabi.''

''Gerçekten bu söylediklerine inanacağımı mı sanıyorsun?Erdem'e güvendim hala da güveniyorum.''

''Bunu bende beklemiyordum zaten.O yüzden önlemimi alarak geldim.Senin için güzel bir görgü tanığım var.''

Mert denen adam bir kaç adamına göz ucuyla emir verdikten sonra Erdem'i karşıma getirip diz çöktürmüşlerdi.

''Ne demek bu?''

''Söylediklerime inanmadığını söyledin değil mi?Madem Erdem'e olan güvenin tam,onun söylediklerini inkar edemezsin değil mi?''

''Saçmalık bu!''

''Saçmalık olup olmadığını öğrenmen için büyük bir fırsat bence.''

Mert ve adamları bizi yalnız bırakarak az ötede beklemeye koyulmuşlardı.Tam zamanıydı.Erdem'in yanına eğilerek omzundan kavradım.

''Erdem başka şansımız olmayabilir.Hemen kaçmamız gerek.''

Erdem başı eğik bir şekilde sessiz kalmıştı söylediklerime karşılık.

''Erdem hadi!Mert ve adamları gelmeden buradan uzaklaşmamız ger...''

''Hepsi doğru...''

Erdem sözümü yarıda kesmişti.

''Anlamadım?''

''Başından beri her şey bir oyundan ibaretti.Mert söylediklerinde haklı Azra.''

''Neler saçmalıyorsun sen?''

''Ben...Ne diyeceğimi bilemiyorum Azra.Başta sana yakın davranmamın sebebi iyi bir amaç için değildi.Seni yalanlarımla kandırdım.O gece bara Caner'i sinirlendirerek getiren de bendim.Caner planımı çok önce öğrenmişti.Buna ablam da dahildi.Senden uzak durmam gerektiğini söylüyorlardı bana.Amacım gereği aksine hareket ettim hep.Seni kendi tarafıma çektim.Üstelik Mert ve adamların eline düştüğün zaman da dahil planlıydı.Sonunda sahte bir kahramanlıkla daha da gözüne girmiştim.Fakat...''

Kaldırabileceklerimin maximum seviyesine ulaşmıştım.Dolan gözlerimle beraber Erdem'in suratına şiddetli bir tokat indirerek ayağa kalktım.Birkaç adım gerileyince Erdem de hareketlenmişti.

''Azra...Lütfen sonuna kadar dinle beni...''

''Dokunma bana!Nasıl yaparsın?Sana güvenmiştim!''

''Biliyorum.İnan bana yaptıklarımın hiç biri savunulacak yönü yok!Şerefsizlik ettim haklısın.Ama rica ediyorum senden,son kez de olsa dinle beni.''

''Bir kez daha aptal yerine koyuldum!''

''Çok özür dilerim...Ben...''

''Sus!Sus artık!''

Bitik bir haldeydim.Belki de hayatımda tek olumlu şeydi Erdem.Ona güvenmiştim...Üstelik hem ablasına hem de Caner'e karşı savunmuştum onu.Her şeye rağmen...Daha fazla burada durmak istemiyordum.Aksi yönde hareket etmeye çalıştığım sırada tekrardan elimden kavramıştı Erdem.

''Azra lütfen...''

Cevap vermek yerine elimi sert bir şekilde geri çektim ve yürümeye başladım.Kendimden nefret ediyordum.Nasıl bir hayattı benim ki?Aptallığım yüzünden bu duruma geldim.Artık kaçıncı kez hata yapıyordum bilinmez!Hepsi beni mi buluyordu?Lanet olsun!Göz altlarım da biriken damlaları geri iterek önüme düşen saçlarımı arkaya attım.Sahilden fazla uzaklaşmamıştım.O esna da bu kez öncekinden daha yüksek bir sesle adımlarımı durdurdum.

''Azra!''

Sonrasında ise yüreğimi patlama derecesine getiren silah sesi...

**

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺

Loading...
0%