Yeni Üyelik
32.
Bölüm

Bölüm 31 - FİNAL!

@kristalmelek61

 

 

Arkadaşlar herkese merhabalar.🌺

 

 

Kitabımın son bölümü ile yeniden sizlerleyim.Final konuşmamı bölümden sonraki özel bölüm ile yapacağım.Sizleri de çok fazla bekletmek istemiyorum zaten.Oy ve yorumlar için tekrardan canı gönülden teşekkür ederken,kitabımın final bölümü ile sizleri baş başa bırakıyorum 😊

 

 

Keyifli okumalar dilerim arkadaşlar.❤️

 

 

Medyadaki şarkıyı final şarkısı olarak seçtim.Umarım beğenirsiniz. Bu arada şarkıyı hemen açmayın.Açmanız gereken yerde size söyleyeceğim zaten.Uzun soluklu bir final olduğunu düşünüyorum.İnşallah beğenirsiniz. ❤️☺️

 

 

《《 YAZARDAN 》》

Bebeğin babası?

Dakikalardır doktorun ağzından çıkan cümleyi idrak etmeye çalışıyordu Esin.Kitlenmişti ve öylece tepkisizdi.

"Esin Hanım,iyi misiniz?"

Doktorun sorduğu soruya karşılık ilk tepkisini nihayet verebilmişti Esin.Yavaşça doktora doğru dönmüş ve giderek yüz hatlarında beliriveren tebessüm etkisini göstermeye başlamıştı.

"Bebek...Yani ben gerçekten de..."

"Evet,tam bir buçuk aylık hamilesiniz.Tebrikler."

Doktorun gülerek verdiği cevabın ardından derin bir nefes vermişti Esin.

"Bir bebeğim olacak...Hala inanamıyorum...Kusura bakmayın doktor bey ben..."

"Estağfurullah,ne kusuru.Bu dönemlerde çok normal."

Esin'in ağzı kulaklarındaydı adeta.Sağ eli karın bölgesine temas edince tuhaf bir irkilme yaşasa da tebessüm etmişti.

"Esin Hanım?"

"Evet,buyurun?"

"Hemşire hanım sizi ultrason için hazırlasın hemen."

"Peki."

O kadar şaşkındı ki sorulara kısa cevaplar vermekle yetiniyordu.Görevli hemşire ile doktor beyin hemen yan tarafındaki odaya girdiler.Esin,odaya girer girmez üzerindeki hırkasını çıkartarak hazırda beklemeye başladı.Saniyeler sonra kendini soğuk bir sedyenin üzerinde bulunca sertçe yutkundu.Doktorun gelmesiyle karın bölgesine oturan baskı çok fazla bekletmemişti onu.

"Şuanda gebeliğinizin 6.haftasındasınız Esin Hanım.Dikkatli beslenmeniz gerekiyor.Bebeğinizin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için bol meyve-sebze ve su tüketimini sağlamalısınız.Gebelik süreci bol yemek anlamına gelmediği için sık sık ve az beslenmenizde fayda var.Riskli bir haftada olduğunuz için de bedeninize her zamankinden daha fazla özen göstermeniz gerekiyor.Bu arada mide bulantılarınız ne durumda?"

"Sabahın erken saatlerinde oluyor genelde."

"Anladım.Mide bulantılarınızı gidermek için ayran veya tuzlu kraker tüketebilirsiniz.Bel ve baş ağrılarınız olabilir,endişeye kapılmanıza gerek yok."

"Bebeğim iyi değil mi?"

"Merak etmeyin siz de bebeğiniz de gayet sağlıklısınız."

Doktorun verdiği cevaba karşılık derin bir nefes veren Esin,çok geçmeden duyduğu titreşimlerle endişeye kapılmıştı.

"Bu...Buda neydi?"

Esin'in sorusuna tebessüm etmişti doktor.

"Sakin olun,bebeğinizin kalp atışı sadece."

"Kalp atışı mı?Yani gerçekten de..."

"Evet,mucizevi bir şey değil mi?"

"Kesinlikle..."

"Unutmadan birkaç selfie çekelim bebeğimiz için."

Doktorun espri konuşma tarzı sayesinde üzerindeki tedirginliği atabilmişti Esin.Tüm işlemler bittikten hemen sonra,birkaç tane siyah ekranlı foto Esin'in eline geçmişti nihayet.Hangi açıdan bakarsa baksın belli bir şey göremiyordu fakat onun orada olduğundan emindi.Tebessüm ederken gözlerinin dolmasına engel olamıyordu.İçinde yeni bir can hayat bulmaya çalışıyordu...Hayalini kurduğu değerli bir varlıkla iç içeydi şimdi.Endişeliydi fakat mutluydu da.

Odadan çıkmadan önce görevli hemşireye doğru yönünü çevirmişti.

"Bu arada sizinle konuş..."

"Merak etmeyin,sırrınız bizimle güvende.Kendinize çok dikkat edin."

"Çok teşekkür ederim.Kolay gelsin."

"Rica ederiz ne demek.Sağ olun,iyi günler."

"Size de."

Odadan çıkmasıyla birlikte çantasındaki gözlüğünü çıkartarak taktı.Hemen ardından da uzun kahverengi saçlarını önüne siper ederek hastahaneden ayrıldı.Eve geldiğinde derin bir oh çekerek kapıyı kapattı.Elindeki çantayı koltuğa attıktan sonra üzerindekileri çıkartmak için yatak odasına geçti.Şimdi daha çok heyecanlıydı.Güzel haberi Aras ile paylaşmayı sabırsızlıkla beklerken bir anda vazgeçmişti bu düşünceden.

"Yarını beklesem daha iyi olacak.Doğum günümden bir gün önce hamile olduğumu öğreniyorum.İnanılmaz bir rastlantı..."

Verdiği son andaki karara tebessüm ederek karşılık verdikten sonra,salona geçerek akşam yemeği için işe koyuldu.

2 saat içerisinde masayı hazırlamıştı Esin.Masanın başına geçerek eksik bir şey var mı diye kontrol ederken bir anda elini ağzına doğru getiren Esin,hızlı adımlarla banyoya girdi.Gün boyu çok fazla bir şey tüketmemesine rağmen midesinde ne varsa dışarı çıkartmıştı.Dakikalar sonrasında salona geri dönen Esin,iki elini birden karın bölgesine götürdü.Tam olarak onu hissedemiyordu şuanda fakat içinde olduğunu bilmek bile ayrı bir mucizeydi...

Salondaki tek kişilik koltuğa geçerek Aras'ı beklemeye koyulan Esin,haddinden fazla tedirgin olmaya başlamıştı.Hava çoktan kararmıştı ve ona ulaşacak bir telefonu bile yoktu.Gerek de duymamıştı aslında.Tabi bu çok önceleri için geçerliydi.Önlem olarak kapıyı üç yerden kilitlemişti.

Saatler Sonra...

Esin son kez bileğindeki saate bakarak yüzünü ekşitti.Saat 00:00'a geliyordu fakat Aras hala ortalıkta yoktu.Masanın üzerindeki yemeklerde buz tutmuştu artık.Öte yandan uykusu da hat safhaya gelmişti.Genelde de çok uyuyan Esin,karnındaki yeni bir can ile birlikte daha fazla uykuya aç kalmaya başlamıştı.Dayanmak istiyordu fakat engel olamıyordu bir türlü.Aklı Aras'taydı.Haklı bir sebebi de vardı üstelik.Ne de olsa Çetin'in isteği üzerine evden ayrılmıştı.Yüreğindeki korku tohumlarıyla birlikte daha fazla dayanamayarak göz kapakları önündeki perdeyi indirmişti Esin...

***

Kapının çalmasıyla gözlerini aralayan Esin,hafif doğruldu.İçindeki heyecan ile ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi.Kapıyı açmasıyla birlikte karşısındaki dehşet verici manzarayı gören Esin'in yüzü bembeyaz kesilmişti.

"Aras!"

Vücudunun her yerinde darp izleriyle beraber,Esin'in kucağına bırakmıştı kendini.Yarı baygındı.Kollarındaki ağırlıkla beraber zor da olsa kapıyı geri kapatabilmişti Esin.Aras'ı yatak odasına götürerek salona geri döndü.Birkaç bez ve sıcak su hazırladıktan sonra,yatak odasına geri dönen Esin'in gözleri dolmaya başlamıştı bile.

"Aras,bunu sana kim yaptı?"

Sorduğu soruya karşılık tepkisizdi Aras.Vakit kaybetmeden darp izlerini elinden geldiği kadar temizlemeye başladı.Birkaç dakika sonra temizlenme işlemini bitirmiş,giymesi için yeni kıyafetleri hazır etmişti Esin.Kana bulanan kıyafetlerini çıkartarak,yenilerini giydirmeye başlamıştı canını yakmadan...Ortalığı temizledikten hemen sonra ise yanına çömelip kendine gelmesini bekledi.

Yarım saat sonra kendine gelmeye başlayan Aras,hafif doğrulmak için hareketlendiğinde Esin'i de uyandırmıştı.

"Aras...Çok şükür iyisin."

Yüzündeki tebessüm takdire şayandı adeta.Fakat aksine karşısındaki yüz ifadesi buz gibi soğuktu...Yine de umursamadı ve sevdiği adamın boynuna sarıldı.

"Çok korktum...Sana bir şey ola..."

"Yalnız kalmak istiyorum."

Hafif geri çekilerek doğrudan Aras'ın tuhaf bakışlarına odakladı kendini.

"Bir sorun mu var Aras?"

"Hayır,yok.Sadece yalnız kalmak istiyorum."

"Konuşurken neden yüzüme bakmıyorsun Aras?Canını sıkan bir durum varsa gizleme benden."

"Yok dedim değil mi!Daha kaç kez tekrar etmem gerekecek,söyler misin?"

Aras'ın yükselen ses tonu Esin'i tedirgin etmişti fakat zoraki gülümsemeye çalıştı.

"Aç mısın peki?"

"Gerek yok.Birazdan çıkacağım zaten."

"Çıkmak mı?Bu halde mi?Asla olmaz!"

Aras,onu duymamıştı bile.Dolabına doğru ilerlediğini görünce engel olmuştu Esin.

"Üzerindekiler zaten yeni,değiştirmene gerek yok Aras."

"Ne?"

"Dün gece senin için hazır etmiştim.Yarı baygın olduğun için..."

"Yani sen mi beni..."

"Anlamıyorum,bunda utanacak ne var?Daha önce ikimiz de birbir..."

"Yeter!Sus!"

"Aras neyin var senin!Neden bağırıyorsun?Dün gece olanları anlatmayacak mısın?"

"Gerek yok çıkmam gerek!"

Aras vakit kaybetmeden salona geri dönerek kapıya yöneldiği sırada,Esin elinden tutarak engellemişti onu.

"Gitmene izin vermiyorum!Neden böyle olduğunu bilmek istiyorum."

Kendisine uzanan eli sert bir şekilde geri itince Esin'in gözleri tekrardan dolmaya başlamıştı.

"Kırıcı oluyorsun Aras..."

"Senden izin alacak değilim!Söz dinlemiyorsun!"

"Ben sadece seni düşünüyorum..."

"Düşünme!İstemiyorum!"

Dolan gözlerinin isyanına daha fazla dayanamayarak ağlamaya başlamıştı.Karşısındaki Aras'ı tanıyamıyordu...Onun olduğundan bile şüpheliydi...

Aras son söyledikleri ile birlikte evden çıkarak,kapıyı sert bir şekilde Esin'in üzerine kapamıştı.Büyük bir şokla olduğu yerden kımıldayamamıştı bile.Elini ağzına siper ederek sessizce ağlamaya başladı.Bir anda neden böyle bir tavır sergilediğini anlayamıyordu.Kalbi kırılmıştı fakat yanında olmak istiyordu hala.

Çok geçmeden kapının tekrar çaldığını duyan Esin,ağzına siper ettiği elini geri çekti.

"Aras..."

Büyük bir heyacala kapıyı açmıştı fakat gelen kişi Aras değildi.

"Ağabey..."

Bir anda kendini koca kolların arasında bulan Esin,şaşkına dönmüştü.

"Nihayet..."

Ceyhun hafif geri çekilerek kapıyı kapatmıştı.

"Ağlamışsın...Aras nerede?"

"Ağabey neden buradasın?"

"Neden mi buradayım?Seni götürmek için tabi ki."

"Her ikimiz de böyle bir şeyin olamayacağını biliyoruz."

"Başa dönmek istemiyorum Esin.Gitmemiz gerek!"

"Hayır!Seninle gelmek istemiyorum.En azından bu şekilde değil."

"Ne fark edecek Esin?"

"Gelmiyorum!Üzgünüm ağabey."

"Son kez söylüyorum Esin.Aras ve sen birlikte olamazsınız!Geçerli nedenlerim var.Durumu zorlaştırma artık."

"O zaman anlat bana!Soru işaretleriyle yaşamaktan bıktım anlıyor musun?"

Esin ses tonunu haddinden fazla yükseltmişti ve hala ağlamaya devam ediyordu.

"Esin lütfen...Bunu şuanda anlatamam.İleri de ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın."

"Hayır!Şimdi duymak istiyorum ağabey!"

"Esin yeter!"

"Anlat dedim!"

"Allah kahretsin..."

"Ya bana her şeyi şimdi anlatırsın yada hiç anlıyor musun ağabey!"

Ceyhun birkaç saniyeliğine öylece Esin'e baktı.Ardından derin bir nefes verdi.

"Esin seni uyarıyorum.Duyduklarından sonra..."

"Ağabey anlat!"

"Madem bu kadar istiyorsun anlatacağım!Belki daha iyi aklını başına getirir söyleyeceklerim."

"Seni dinliyorum."

Esin sertçe yutkunarak ağabeyinin ağzından çıkacaklara kulak kesilmişti.

"Ne olursa olsun birlikte olamazsınız Esin."

"Neden?"

"İki yıl önceki patlamayı hatırla.Selen ile birlikteydiniz o gece."

"Evet,ama bunun Aras ile ne alakası var?"

"O patlama da Selen hayatını kaybetti Esin.Senin için kendi hayatından vazgeçti.Ölümü sadece bizi ve kendi ailesini üzmemişti ne yazık ki..."

"Nereye varmaya çalışıyorsun ağabey?"

"Patlama olmadan önce ikinizi de bulmuştum.İlk seni çıkardım.Fakat içeriye yerleşirilmiş yüklü bir bombadan haberim yoktu...Selen'i çıkarmak için hareketlendiğim anda..."

Artık Ceyhun da kız kardeşinden farksızdı.

"O gün Kemal ağabey hastahane de fabrikanın çevresinde bir tek beni bulduklarını söylemişti.Selen,patlama anında içeride kalmış olmalı..."

"Evet...Kendime geldiğimde Çetin şerefsizinin elindeydim.Bir şekilde kaçmayı başardım ve Aras ile şans eseri tanıştım."

"Hala anlayamıyorum.Bu olaylarla Aras'ın ne alakası var?"

Ceyhun kız kardeşine iyice yaklaşarak omuzlarından kavradı.

"Az önce sana Selen'in ölümünün sadece bizi ve kendi ailesini üzmediğini söylemiştim.Bir kişi daha vardı..."

Bir müddet sessiz kalmıştı Ceyhun.Esin ise saniyeler sonra,ağabeyinin ne demeye çalıştığını idrak edebilmişti.

"Sevgilisi...Mezarını ziyarete gittiğimde elindeki laleler ile uzun boylu bir adam görmüştüm.Sevgilisi olmalıydı..."

"Evet doğru.Ama o kişi sandığından daha fazlası Esin."

"Ne demek bu?"

"Aras ve Selen...Yani onlar..."

"Dur!"

Esin ağabeyinden hafif uzaklaşmıştı.

"Esin bak ben..."

"Onlar birlikteydi...En başından beri..."

Esin duydukları karşısında şoke olmuştu ve ayakta zor duruyor gibiydi.Ceyhun,kız kardeşine ulaşmaya çalışsa da bunu beceremiyordu.

"Ben sebep oldum...Selen'in ölümüne de birbirlerinden ayrılmalarına da..."

"Hayır!Bana bak Esin!Sen hiç bir şeye sebep olmadın."

Ceyhun kız kardeşini tekrardan kolları arasına almıştı fakat ters giden bir şeyler olduğunu fark etmesi uzun sürmemişti.

"Titriyorsun..."

"Evin arka bahçesindeki laleler...Salıncağa ilk bindiğimde attığı tokat..."

"Esin kendine gel!Neler söylüyorsun?"

"Mutfağın hemen yanındaki oda...Selen'in odasıydı...Evin her köşesi Selen'e aitti..."

"Esin lütfen..."

Transa geçmiş gibiydi.Ne duyuyordu ne de hissediyordu?Ses tonundaki çaresizlik ise bütün bedenine yayılmıştı sanki...

"Kardeşim gözüyle baktığım en iyi arkadaşımın sevgilisi ile..."

Devamını getirememişti.Aniden kendini geri çekerek uzaklaşmıştı ağabeyinden.

"Git artık..."

"Seni bırakamam Esin."

"Sana git dedim!Git!"

"Esin anlatmamı istedin ve anlattım.Lütfen gidelim artık."

"İstemiyorum!"

"Esin lütfen!Aras gelmeden dönmemiz gerekiyor."

"İstemiyorum dedim!Git artık!"

"Sakinleşmen gerek...Bir kaç saat sonra tekrar geleceğim.Lütfen o zamana kadar kendine gelmeye çalış."

Esin cevap dahi vermemişti.Ceyhun daha fazla üzerine gitmemek için şimdilik evden ayrılmıştı.Ceyhun evden ayrılır ayrılmaz hıçkırıklara boğulmuştu.Suçluluk duygusu bedenini kemirmeye başlamıştı artık.Üstelik hamileydi...Bir anda koskoca dünyada tek başına kalmış gibiydi...Korkuyordu ve çaresizdi.Böyle devam edemezdi.Gerçekleri bile bile kendisinden bir bebek beklediğini nasıl söyleyebilirdi?Yapamazdı...Titreyen elleri ile koltuğun üzerindeki çantasına uzandı.İçerisinden daha dün eline verilen yeni bir hayatın resimlerini çıkartmıştı.Dakikalar boyunca bakışlarını alamadı onlardan...

''Hepsi benim aptallığım yüzünden oldu...Hepsi!''

Kendi kontrolünü kaybetmişti artık...Avuçları arasındaki yeni hayatın görüntülerini bir kaç kez öptü.Yüreğini parçalayan çaresizliğine ise hiç bir çare yoktu...Peki şimdi ne yapacaktı?Gerçeklerle birlikte sevdiği adamı da çaresizliğin dipsiz kuyusuna hapsetmekten başka çaresi yoktu...Kendisi kadar Aras'ın da gerçeklerden haberdar olmasını istiyordu.Buna hakkı vardı...Ellerinin tersiyle yüz hatlarını kaplayan nemleri silerek derin bir nefes verdi.Ardından avuçları arasındaki resimlere son kez baktıktan sonra geri çantasına koydu onları.Yavaşça ayağa kalkarak banyoya doğru ilerledi.Adım atacak takati kalmamıştı...Ceyhun'dan gelen itiraflar vücudundaki tüm enerjiyi sömürmüştü sanki...

İyice yüzüne yıkadıktan sonra aynadaki görüntüsüne takıldı bakışları...Gözlerinin içerisindeki aydınlık koskoca bir karanlığa bürünmüştü dakikalar sonrasında...Banyodan çıkar çıkmaz salona geri dönüp Aras'ı beklemeye başladı.Kendi sonunu beklediğinden habersiz...

 

 

 

 

 

Yarım Saat Sonra...

Kapının tekrardan çalmasıyla irkilen Esin,sertçe yutkundu...Terleyen avuç içlerini gizlemeye çalışarak yavaşça ayağa kalktı.Adım atmaya korkuyordu...Karşısındaki kapıyı açar açmaz onun olduğunu zannettiği kişi artık hayatında olmayacaktı...Bunu kaldırabilecek miydi?Bilinmez...

Boğazını temizledikten sonra adım atmaya devam etti Esin.Kapının önüne geldiğinde derin bir nefes verdi.Ardından kapıyı sonuna kadar açtı...Açılan kapının ardındaki yabancı ve tehlikeli bakışlarla yeni bir şok yaşayan Esin,dudakları üzerine kapanan elle oracıkta bilincini kaybederek yabacı kolların arasına yığılı vermişti...Çırpınmaya vakti bile kalmamıştı...

***

Soğuk havanın vermiş olduğu ürperti ile yavaşça gözlerini aralamaya başlamıştı Esin.O esnada kulağına değen tanıdık seslerin etkisiyle bulunduğu yerde hareket etmeye başlamıştı.

''Doğru bir karar verdin koçum.Yaptığımız anlaşmayı da unutma sakın.Aksi halde külahları değişiriz haberin olsun!''

''Gördüğün gibi anlaşmaya uyuyorum.''

''Öyle olsun bakalım.Birazdan Esin denen fahişe uyanır.Sana söylediklerimi unutma!Daha en başından bu işe kalkışmakla hata ettin.Aslında şimdiye seni öldürmüştüm fakat canlı halin benim için daha faydalı olacaktı.Bu arada unutmadan...Kız uyandığında su koyuverme sakın!''

''Anlaşmaya uyduğumu söyledim!Gereksiz konuşmalara son versek artık!''

''Madem öyle,sahne senin koçum!''

Çetin adamları ile birlikte yanlarından ayrılırken,Esin de yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı.Saniyeler sonra karşısında Aras'ın belirmesiyle hafifte olsa tebessüm etmiş ve ayağa kalkmıştı.

''Aras...''

Hemen ardından Aras'ın boynuna sarılan Esin,derin bir nefes vermişti.

''Çok merak ettim seni...Şükür ki yanımdasın...''

Kendi ağzından çıkanlara şaşıran Esin,bundan bir saat öncesinde yaşadıkları ile irkilmişti.Anında kendini geri çekmişti.Aras tek kelime etmiyordu.Esin ise bulundukları yeri inceleme altına almıştı bu esnada.Fakat git gide yüzündeki korku ve endişe nüksetmeye başlamıştı.Ortalık hafif karanlıktı.

''Aras burası...''

Zor bela titreyen sesini çıkartabilmişti.

''Hatırlamayacağını sanıyordum...Burası,seni büyük ve tehlikeli bir uçurumun kenarından kurtardığım yer...Gerçi benim için bir önemi kalmadı artık.''

''Aras neler söylüyorsun sen?Neden buradayız?Ya Çetin...''

''Sakin ol.Hepsinin cevabını vereceğim merak etme.''

''Aras korkuyorum,lütfen...''

''Korkmak için bu kadar erken konuşmamanı öneririm!''

''Aras gidelim buradan.Başka bir yerde konuşsak olmaz mı?Neden burası?''

''Her şeyin başladığı yer burası...Bitirmek için de uygun bir ortam ne dersin?''

''Aras neyin var senin?Dün geceden beri sözlerin de bakışlarında soğuk bana karşı.Neden?''

''Neden arıyorsun öyle mi?''

''Evet,tüm bunların bir açıklaması olması gerek.Benim tanıdığım Aras değilsin!Neler oluyor bilmem gerek.''

Esin'in verdiği cevap üzerine hafif sırıtmıştı Aras.Hemen ardından ceketinin cebinden çıkardığı birkaç fotoğrafı,Esin'in önüne fırlatarak konuşmasına devam etti.

''Neden arıyordun değil mi?O zaman iyi bak!''

Esin ayaklarının dibindeki fotoğraflara bakışlarını çevirirken,yüreğinin derinliklerindeki alev topu da harekete geçmişti...

''Ama bunlar...''

''Çok duygulandım doğrusu.En azından kardeş gözüyle gördüğün en yakın kız arkadaşından o kadar da nefret etmiyor muşsun!''

Esin yere eğilerek teker teker toplamıştı fotoğrafları.Ardından ayağa kalkarak,doğruca nefretle bürünmüş bakışlara çiviledi kendininkileri...

''Aras bak ben...''

''Bilmiyordun değil mi!Aksini söylersen gülerdim zaten!''

Dolan gözlerini daha fazla tutamayan Esin,istese de istemese de serbest bırakmıştı onları.

''Böyle olmasını istemedim...Ben geçekten...''

''Senin yüzünden iki yıl içerisinde kendimi tanıyamaz oldum!Senin yüzünden değer verdiğim insanın ellerimden kayıp gitmesine engel olamadım!Şimdi karşıma geçmiş,böyle olmasını istemediğini söylüyorsun bana!Hangi yüzle!''

Aras daha fazla dayanamamıştı.Esin'i kollarından kavrayarak sarsmaya başlamıştı...

''Hepsi senin ve ailenin suçu!Selen'i hep kıskandın değil mi?Hayatını,ailesini,dostlarını... Sevgilisni... Tüm gerçekleri başından beri bildiğin halde sustun!Ceyhun bile!''

Esin,akan göz yaşlarıyla birlikte zoraki dudaklarını aralamıştı...

''Ailemin hiç bir suçu yoktu...Selen'i asla kıskanmadım ben!Birlikte olduğunuzu bilmiyordum bile!Selen senden hiç bahsetmemişti bana.Kim olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu!''

''Yalan söyleme!''

''Yalan söylemiyorum!Selen'in ölümüne sebep olduğum doğru ama bunu isteyerek yapmadım!Benim de en az senin kadar canım yanmıştı...''

''Canın yanmıştı demek!Sevgilisiyle bir ilişki yaşayarak mı ha!''

''Daha kaç kez söylemem gerek gerekiyor,bilmiyordum!Allah kahretsin bilmiyordum tamam mı!''

Aras bir anda Esin'i sert bir şekilde,geri iterek konuşmasına devam etmişti.

''Neyse ki sizin planınız kadar benim kurduğum planda gayet başarılıydı!''

Aras'ın ne demek istediğini anlayamayan Esin,bir kaç adım ileri atıldı.

''Anlamadım?Hangi plandan bahsediyorsun?''

Aras ikinci kez sırıtmıştı ve Esin'e iyice yaklaşarak aralarındaki mesafeyi doldurmuştu.

''Bu kadar da aptal olamazsın!O gün seni bu cehennemden kurtarırken başka bir cehennem için yerini hazırladım ben!Senin de ailenin de ne mal olduğunu biliyordum!Benim için hiç de zor olmadı...O kadar çaresiz ve korkmuştun ki...Benim için kolay ve değersiz bir hedef din Esin ÖZSARAÇ!''

Esin duydukları karşısında dehşete düşerken,bu kez kendi isteği ile bir kaç adım gerilemişti. Yüreğinin derinliklerine saplanan zehirli hançer,yeni yeni etkisini göstermeye başlıyordu.

''Hayır...Doğru değil bunlar!''

''Hala anlamadın galiba?Daha açık konuşayım istersen.''

''Duymak istemiyorum!''

Esin iki elini birden kulaklarına dayayarak sık sık nefesler vermeye başlamıştı.Fakat Aras buna izin vermemişti.Kulaklarına kapanan ellerini kendine doğru çekerek,yüz hatları üzerindeki sırıtışının sınırlarını genişletti.

''Söyleyeceklerim bitmedi!''

''Aras lütfen yapma...''

Esin çaresizce başını eğince,Aras'ın sinir hücreleri yeniden alevlenmişti...

''Yüzüme bak!''

Ses tonu zirve yapmıştı artık.Fakat Esin,hala başı eğik bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu.Ona bakmak istemiyordu...Bakışlarındaki soğukluğunu hissetmek istemiyordu...''

''Sana,yüzüme bak dedim!''

O kadar kokmuştu ki,zoraki eğili olan başını kaldırarak kendisine bir yabancıymış gibi bakan gözlere, çekinerek bakmaya başlamıştı...

''İşte böyle...Aferin!''

''Aras dur artık...''

''Üzgünüm ama daha yeni başladım!Yaptıklarınızın ve sebep olduklarınızın hesabını vereceksiniz!Sen de ağabeyin de!Her ne kadar aileni suçlu bulsam da,olanların çoğu senin eserin!Planım için Ceyhun'u da kullanabilirdim fakat Selen ile eş değer değildi.Onun yerine seni kullanmakla çok daha iyi bir karar verdim doğrusu.''

''Başından beri yalan söyleyen sendin asıl!Sana olan hislerimi bile kullandın!Üstüne benimle birlikte ol...''

Cümlesinin geri kalanını tamamlayamamıştı Esin.Aras sadece sırıtmakla yetinmişti.

''Seninle yaşadıklarımın hiç biri planlı değildi Aras...Ben seni gerçekten çok sev...''

İkinci kez cümlesi yarı da kesilmişti fakat bu kez Aras tarafından.Yüzüne inen sert tokatla neye uğradığını şaşıran Esin dengesini kaybederek yere düşmüştü.

''O cümleyi bir daha ağzına alırsan,olacaklara karışmam anlıyor musun beni!Beni sevip sevmemen umurumda değil!Şu anıma kadar sadece ve sadece Selen'i sevdim ben!''

''Madem seviyordun neden benimle birlikte oldun!Neden!''

Bu kez Esin de ses tonunu yükseltmişti.Aras,yavaşça yanına çömelerek sorunun cevabını vermek üzere dudaklarını araladı.

''İnan bana,o geceyi hatırlamak dahi istemiyorum!Planımın bir parçasıydı!İsteyerek yapmış olduğum bir şey değildi!Ama senin açından tam tersiydi.''

Duydukları karşısında kendine hakim olamayan Esin,Aras'a sert bir tokat atmıştı.

''Pislik herif!Sana güvenmiştim...''

Aras istifini hiç bozmadan ayağa kalkmıştı.

''Amacım da oydu zaten.Başardım da...''

''Sus artık!Yeter!''

''Maalesef yetmez!Yüzleşme vakti küçük hanım!''

''Ne demek istiyorsun?''

Karşından iri yapılı bir adamın bulundukları yere doğru geldiğini gören Esin,yavaşça ayağa kalktı.İri yapılı adam yalnız değildi.Saniyeler sonra karşısındaki manzarayla karşılaşan Esin'in yüzü bembeyaz kesilmişti.Öte yandan,vücudunu tehlikeli bir titreme esir almaya başlamıştı.Nefes alamıyordu...Öylece duruyordu...

''Selen...''

Gördüğü şey hayal değildi.Bütün bir hayatını altüst eden suçluluk duygusu yeniden karşısına çıkmıştı.Selen yaşıyordu...İri yapılı adamın kolları arasında baygın bir şekilde duruyordu.Azra'dan sonra ikinci bir kız kardeşti onun için...Ölümünü uzun bir süre kabullenememişti.Ama şuanda tam karşısında ve hayattaydı.

Ona ulaşmak için hareketlendiği anda Aras tarafından tekrardan engellenmişti.

''Ona dokunamazsın!''

''Aras yalvarıyorum...''

''Merak etme az kaldı.''

''Neden bahsediyorsun?Ayrıca Selen nasıl...''

''O gece,patlamadan önce haberi alır almaz fabrikaya gelmiştim.Patlama olmadan önce Selen'i bulup dışarıya çıkardım.Çıktığım anda fabrikadan eser kalmamıştı.Ceyhun'u,seni dışarıya çıkartırken görmüştüm.Ağabeyin olacak it herif içeride yüklü bir bombanın olduğunu bile bile sadece seni çıkartmıştı.Selen'i ölüme terk etmişti!Neyse ki zamanında yetişmiştim.''

''Ağabeyimin fabrikadaki bombadan haberi yoktu!''

''Yalan!''

''Aras...''

''Kes artık!''

''Nasıl olur da Çetin gibi kötü bir adamla iş birliği yaparsın?O gece Selen ile beni kaçıran...''

''Sana kes dedim!Yaptığım hiç bir şey seni bağlamaz,anladın mı beni!''

''Hepimizi kandırdın...Öz anneni bile!''

Aras sinir küpü olmuştu artık.Esin'i dirseğinden sertçe kavrayarak konuşmaya başlamıştı.

''Çok fazla konuştun!Sesini kes ve hak ettiğin cehennemine kavuş!Planım boyunca bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim küçük hanım!İnan bana,senden daha iyi bir Günah Keçisi tayin edemezdim!''

Sırıtarak söylediklerinin hemen ardından,iri yapılı adamın kolları arasındaki Selen'i kucağına almıştı Aras.

''Aras ne yapıyorsun?''

Esin'in sorusunu yanıtsız bırakan Aras,son kez Esin'in çaresiz bakışlarını hedef almıştı.Hemen ardından hafif sırıtarak çıkış kapısına doğru yöneldiğini gören Esin,adımlarını onların yönünde hızlandırıyordu ki bir anda yanında duran,iri yapılı adam tarafından engellenmişti.

''Hayır...Aras!Lütfen gitme...Selen!Gitmeyin...Aras...''

Bağırışlarının hiç bir faydası yoktu.Kendisi de bunun farkındaydı fakat kabul etmek istemiyordu...Daha ne olduğunu anlamadan iri yapılı adam tarafından sert bir şekilde yere fırlatılmıştı.Karın bölgesindeki sancıyla irkilmişti Esin.Yaşananların arasında karnındaki bebeği bir anlığına unutmuştu.Sağ elini karın bölgesine getirerek hafif cenin pozisyonunu alan Esin'in,asıl korkuları şimdi başlıyordu.Çok geçmeden çevresini sarmaya başlayan adamları görünce korkusu ikiye katlanmıştı...

''Lütfen dayan...Dayan bebeğim...Sen de bırakma beni...Lütfen...''

Fakat kendisi de olanların ve olacaklarının farkındaydı...Üstelik bu kez onu kurtaracak ikinci bir kişi bile yoktu...

***

AZRA'DAN DEVAM...

Tam tamına 5 hafta geçmişti ve artık nasıl bir yolda yürüyeceğime karar vermiştim.Sonuna kadar böyle devam edemezdi.Kararımdan dönmeyecektim!

''Melisa,girebilir miyim?''

''Tabi gel.''

Yavaşça içeri girerek kapıyı kapadı Tuğçe.Ardından yanıma gelerek tam karşıma oturdu.

''Nasıl olduğunu merak ettim.Daha iyi misin?''

Gülmemek için kendimi zor tutuyordum adeta.Yine de zoraki tebessüm ederek,dudaklarımı aralamayı başardım.

''Merak etme,çok daha iyiyim.''

''Bunu duyduğuma sevindim.Aslında sana bir teklifte bulunmaya geldim.''

''Teklif?''

''Evet canım.Müsaitsen biraz dışarı çıkalım diyecektim.Bu gün hava da çok güzel,ne dersin?''

''İlgin için çok teşekkür ederim Tuğçe.Ama halletmem gereken önemli bir işim var.''

''Önemli derken?Ne gibi?''

''Erdem'i ziyaret etmek istiyorum.Hatta çıkmak üzereydim.''

''Güzel düşünmüşsün.Beraber gidelim.''

''Tek başıma gitsem daha iyi olacak.''

''Caner'in haberi var mı bundan?''

Neden sürekli Caner'den izin almam gerekiyordu!Buna hakkı yoktu!Sakin ve sabırlı olmalıydım.Ne de olsa bu gün,hayat benim için yeniden başlayacaktı.Moralimi bozmak istemiyordum.

''Merak etme,haber vereceğim çıkmadan.''

''Peki bakalım o zaman.Akşam görüşürüz canım.''

''Görüşürüz.''

Tuğçe'nin odadan çıkmasıyla derin bir oh çekmiştim.Vakit kaybetmeden masamın üzerindeki zarfı elime alarak odadan çıktım.Geriye bakmak dahi istemiyordum artık!Caner'in odasının önünde geldiğimde kapıyı tıklamama rağmen ses gelmemişti.Aynı işlemi bir kez daha tekrar ettikten sonra yavaşça kapıyı açtım.

''Caner?''

Ses yoktu.Yine de emin olmak zorundaydım.

''Tuğçe?''

Odada kimsenin olmadığına kanaat getirdikten hemen sonra elimdeki zarfı masanın üzerine bırakarak,odadan çıktım.Adımlarımı hızlandırarak asansöre bindim.Bir an önce buradan kurtulmak istiyordum...

Lobiye indiğimde Caner ve Tuğçe'i karşılıklı bir şeyler konuşurken görmüştüm.Fakat her ikisi de benden bir haberdi...Sertçe yutkunarak otelin çıkış kapısına doğru hızla yürümeye başladım.Çıkışa vardığım da hemen bir taksi çevirerek,gitmek istediğim adresi şoföre söyledim.Arabanın hareket etmesi ile son kez hayallerimi paramparça eden otele çevirdim bakışlarımı...Gözlerimin dolmaya başladığını fark ettiğim anda önüme dönerek derin bir nefes verdim.

Birkaç dakikanın ardından Erdem'in mezarı başındaydım artık...Onu çok özlemiştim...Yanına çömelerek taze toprağından bir kaç tutam avuçlarıma doldurdum.İkinci kez gözlerim dolmaya başlamıştı fakat bu kez onları engellemek yerine serbest bırakmıştım.

''Hayatıma girdiğin için çok teşekkür ederim Erdem...Ama öte yandan da çok üzgünüm.Üzgünüm çünkü sana verdiğim sözü tutamayacağımı anladım.Yüreğimdeki sevgiyi daha fazla yaşatmaya devam edersem tükeneceğim...O yüzde lütfen affet beni...Buna devam edemem...''

Avuçlarımın arasındaki taze toprağı geri yerine koyarak yavaşça ayağa kalktım.Zoraki tebessüm ederek,göz altlarımdaki nemli bölgeleri sildim.

''Ama şunu söylemeliyim ki...Bu günden sonra çok daha iyi olacağım!Sık sık seni ziyarete de gelemeyebilirim.Lütfen alınma bana,olur mu?Kendine çok iyi bak...Hoşça kal...''

Vakit kaybetmeden Zehra ablaların oturduğu mahalleye doğru adımlarımı hızlandırdım.15 dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra,yeni hayatımın simgesi olan gecekondunun önünde durdum.Her şeye yeniden başlamak...Yalansız...Tehlikeli planlar olmadan...Sevgi dolu bir hayat...

Evet...Tam olarak istediğim şeydi...

***

YAZARDAN DEVAM...

Yarım saat sonra Tuğçe ile lobiden ayrılan Caner,odasına çekilmişti.Haftalardır Azra'nın sergilediği tavırları aklına takılmıştı.Garip bir şekilde durgunlaşmıştı ve kendisine olan bakışları eskisi gibi değildi.Pantolonunun arka cebinden çıkarttığı telefonunu masasının üzerine koyarken,beyaz rekte bir zarf gözüne ilişmişti.Zarfı kendi adına gelmişti fakat gerçek kimliğini çok az kişi biliyordu.Bir ihtimal babasının adamlarından geldiğini düşünmüştü ama tahmin ettiği gibi olmamıştı.

 

 

''Caner, aslında böyle bir şey yapacağımı tahmin bile etmiyordum fakat geçirdiğimiz onca masum anının hatırına son kez de olsa içimdekileri dökmek istedim sana.Hissettiklerimin hiç bir zaman karşılığı olmayacağını bilsem de içimdekileri inkar edemem.Bana olan nefretinin büyüklüğünü tahmin edemedim.Sanırım en büyük pişmanlığım buydu...Diğer bir pişmanlığım ise o gün evimize saldırdıklarında seni arayıp yardım istememdi...Keşke yapmasaydım.Böylelikle Tuğçe ile kurduğunuz oyunun piyonu olmaktan kurtulacaktım!Huzur içinde ölmeyi beklemek yerine seni seçmiştim ben...Ama sen...Beni de sana olan hislerimi de hafife aldın!Buna daha fazla katlanamazdım.En çok istediğin şeyi sana kendi ellerimle veriyorum Caner!Tamamen hayatından çıkıyorum!Hoşça kal.''

 

 

Azra...

''Allah kahretsin!Azra!''

Caner elindeki mektubu aldığı siniriyle fırlatarak,masasının üzerinde ne varsa hepsini zeminle buluşturmuştu.Hemen ardından odadan çıkarak Azra'nın odasına girdi fakat Azra'dan eser yoktu.Başlattığı kendi oyunun kurbanlarından biri olmuştu ne yazık ki...Bu kez ise gözleri dolmaya başlayan taraf Caner olmuştu...

 

 

[ŞARKIYI BURADA BAŞLATABİLİRSİNİZ ARKADAŞLAR]

 

 

YAZARDAN DEVAM...

Tehlikeli ve yabancı kolların arasında oyuncak misali kullanılmaya başlamıştı narin bedeni...Karşı koyacak takati kalmayan Esin için acı son çok da uzak değildi artık...Karın bölgesindeki sancılar şiddetini artırmaya başlamıştı...Daha ne kadar dayanabileceği ise belirsizdi...

''Tamam kesin artık!''

Çetin'in emri ile Esin'in bedeni üzerinde gezen eller kendilerini geri çekmişti.

''Zaman geldi.Kaldırın sürtüğü yerden!''

''Peki patron!''

Esin tekrardan kendisine uzanan ellere hapsolurken,Çetin'in yanına getirilmişti.Belinden çıkarttığı silahını Esin'in başına doğrultmuştu.Sona yaklaştığını anlayan Esin,sertçe yutkunmuştu.İki eliyle birlikte sımsıkı sarılmıştı daha dünyaya getiremediği bebeğine...

O esnada Çetin'in emri ile birkaç kişi daha içeri girmişti.

''Esin!''

Duyduğu tanıdık sesle hafif bir irkilme yaşayan Esin,gördüğü şeyin başlarda hayal olduğunu düşünse de olmadığına kanaat getirmişti.

''Ağabey...''

İki adam tarafından zorla diz çöktürülen Ceyhun,Esin'in o halini görünce içi parçalanmıştı adeta...

''Kahramanımız da geldiğine göre artık başlayabiliriz değil mi?''

Çetin'in mide bulandıran ses tonunu duyan Ceyhun'un,yanak kasları harekete geçmişti bile...

''Kes sesini şerefsiz!''

Çetin'in ikinci bir emri ile karın bölgesine art arda yumruk indirilen Ceyhun'un yere yığıldığını gören Esin çığlığı basmıştı.

''Yapmayın!Yeter!Ağabey...''

Kız kardeşinin çığlıklarını duyan Ceyhun,Çetin'in adamları tarafından tekrardan dizleri üzerine çöktürülmüştü.

''Esin korkma!Sakin ol ve ağabeyine güven tamam mı?''

Hafif tebessüm ederek başıyla onaylamıştı Ceyhun'u.

''Ona dokunursan eğer,seni bitiririm şerefsiz!''

''Sen bu haldeyken mi?Hiç sanmıyorum!''

Söylediklerinin ardından kahkaha atan Çetin,amacına ulaşmayı bir nebze olsun başarmıştı,ne dersiniz?

''Gülme lan!Kızı rahat bırak!''

''Madem bu kadar isteklisin,ciddileşelim o zaman.''

Çetin verdiği cevabın ardından Esin'in başına doğrulttuğu silahı daha sert bir şekilde dayayınca,tiz bir çığlık bulundukları yeri doldurmuştu.

''Lan!Kızı bırak dedim!''

Ceyhun ses tonunu yükselterek ani bir hamle yapmıştı.İşe de yaramıştı.Yanındaki iki adamı da etkisiz hale getirdikten sonra bir adım atmıştı ki,bacağına isabet edene kurşun yüzünden tekrardan dizlerinin üzerine düşen Ceyhun'un pes etmeye niyeti yoktu.

''Ağabey!''

''Kes sesini!''

Ceyhun tekrardan ayağa kalkmak için hamle yaptığı sırada geri kalan adamlar çevresine birikmişti.Fakat Çetin yeni bir emir vererek adamlarını geri çekmişti o anda.Bunu isteyerek yapmamıştı tabi ki.

Ceyhun,adamların geri çekildiğini fark ettiği anda sağlam olan ayağına yüklenerek ayağa kalkmıştı.Ne yazık ki sadece bir kaç adım ilerleyebilmişti...Bulundukları yeri dolduran ikinci bir silah sesi ile yere yığılmıştı Ceyhun.Kurşun bu kez karın bölgesine isabet etmişti...

''Hayır!''

Ağzından çıkan kan birikintisini görmezden gelerek tekrardan ayağa kalkmıştı Ceyhun.Esin ise Çetin'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştı.

''Ağabey hayır!Gelme lütfen...''

''Kız haklı ağabeysi.Daha fazla yaklaşmaya devam edersen canlı tek bir parçan bile çıkamayacak buradan!''

Ceyhun takmamıştı bile...Zar zor bir kaç adım daha attıktan hemen sonra,bu kez de sağ göğsünün hemen altına isabet eden kuşunla tekrardan yere yığılmıştı.Esin'in yüreği ise patlama derecesine gelmişti artık.

''Allah kahretsin!Kesin artık şunu!Yapmayın...''

Esin'in çaresiz çığlıkları da yeterli değildi artık...Ceyhun son bir hamle ile dizlerinin üzerine çökebilmişti sadece.

''Ağabey yerinde kal!''

Esin'in sesini duyan Ceyhun,hafif başını kaldırarak tebessüm etmişti fakat hiç iyi değildi.Ne olursa olsun Esin'e bir şey olmasına izin veremezdi...Tekrardan zoraki ayağa kalkan Ceyhun ile Çetin arasında sadece iki adımlık bir mesafe kalmıştı.

''Gözlerim yaşardı doğrusu,bu kadar dayanabileceğini tahmin etmiyordum.Yalnız şu var ki,tek bir adım dahi atacak olursan olacaklara karışmam!Seçimini dikkatlice yapmanı öneririm aksi takdirde bir daha geri dönüşü olmaz!''

Çetin'in uyarısına sadece sırıtmıştı Ceyhun.Hemen ardından ilk adımını tereddüt etmeden atmıştı fakat beklenmedik bir tepkiyle karşılaşınca,olduğu yerde kalakaldı...

Çetin,Esin'in başına doğrulttuğu silahı bu kez karın bölgesine dayamıştı.Teması hisseden Esin ise şaşkına dönmüştü.

''Hayır...Lütfen yapma!Ondan bana kalan tek şey...Yalvarıyorum...''

Çetin,Esin'i umursamadan doğruca Ceyhun'un şaşkın yüz ifadesine odaklamıştı kendini.

''Tabi ya!Kız kardeşinin,Aras'tan bir bebek beklediğini bilmiyordun değil mi?''

''Ne...''

''Neyse,sayemde öğrenmiş oldun.Ama ne yazık ki bu çok fazla sürmeyecek.Seçimini çoktan yaptın Ceyhun ÖZSARAÇ!Sana geri dönüşü olmaz demiştim!''

''Hayır...''

Çetin bir an olsun tereddüt etmeden silahını ateşlemişti bile...Ağabeyinin gözü önünde saniyeler içerisinde yere yığılmıştı Esin.Ceyhun olayın şokuyla donup kalmıştı.

''Kapıları kapatın beyler.İşimiz bitti.''

Çetin adamlarına verdiği yeni bir emir takviyesiyle bulundukları yerden çıkarak,kapıyı Ceyhun ve Esin'in üzerine kapatmışlardı.Bir nevi ölüme terk edilmişlerdi...Esin'in bacakları arasından sızan kanlarla birlikte zeminde çırpındığını fark eden Ceyhun,daha fazla kendini taşıyamadan heme yanına bırakmıştı kendini.Ardından zoraki yerden destek alarak,Esin'in başını kollarının arasına alan Ceyhun hayatının en zor anlarından birini hiç istemese de yaşıyordu şimdi...

''Esin...''

Seslenmesiyle beraber kırmızı koca bir halkaya dönen göz kapaklarını yavaşça araladı Esin.Fakat saniyeler sonrasında dudaklarının kenarından sızan kanla birlikte nefes alış-verişleri de yavaşlamaya başlamıştı...Zoraki tebessüm ederek kırmızı örtüyle kaplanan dudaklarını aralamaya çalıştı...

''Be...Bebeğim...''

''Yorma kendini...Buradan çıkacağız merak etme.''

Ceyhun kız kardeşinin elinden sıkıca kavramıştı.Göz yaşlarını daha fazla tutamamıştı ne yazık ki...Çok geçmeden kendisi de aşırı derecede kan kusmuştu fakat önemsememişti.Saniyeler sonra avuçları arasındaki gevşekliği fark eden Ceyhun,eğili olan başını kaldırıp Esin'e bakmıştı.

''Hayır!Esin kendine gel!Esin!''

Kollarında hareketsiz bir şekilde duran Esin'in,sağ yanağının kenarından süzülen son göz yaşı zemin üzerindeki kan birikintisinin içerisine düşmüştü.Avuçları arasındaki cansız parmakları tekrardan tuttu sıkıca.Ardından kendi alnını Esininkine dayayarak ağlamaya devam etti.

''Affet beni...Affet beni Esin...''

Yarım ağızla söylediklerinden sonra Esin'in başını yavaşça yere koydu.Fakat elini bırakmamıştı...Hemen yanına kendini bırakan Ceyhun'un da yavaş yavaş bilinci bedenini terk etmeye başlamıştı...Gereğinden fazla terlemeye başlayan Ceyhun,dakikalar sonra uzun bir uykuya dalmıştı...Ağır yaralı bedeni daha fazla dayanamamıştı...

Zaman ve mekan önemini yitirmişti...Geriye kalanlar ise belirsizliğin kuyusuna düşerek,birbirlerinin ölümünü beklemeye koyulmuştu...İsteseler de istemeseler de....

 

 

................. SON ................

Evett, yorumlarda son kez buluşalım o halde.

Ne dersiniz?❤️🌺

 

 

Loading...
0%