Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Bölüm 8 - Özür Dilerim

@kristalmelek61

ESİN'DEN...


Tam bir aptalım!Evet,tam bir aptal!Neden ağzımı açamadım ki?Söyledikleri yetmiyor muş gibi bir de bana tokat attı!Bildiğiniz tokat yani!Ben neden böyleyim?Pardon düzeltiyorum,bana ne oldu böyle?


Bir yanım onun sevinç ve üzüntülerine ortak olmak isterken diğer yanım onun yanında olmaktan rahatsız oluyor.Bir şeyler yanlış hissettiriyor.Anlamıyorum.Abim hem Aras'a güveniyor hem de güvenmiyor mu yani...Peki ya dün akşam üzeri abimin odasında bulduğum fotoğraf?Herşey neden bu kadar karmaşık olmak zorunda?


"Küçük cadı,gelebilirmiyim?"


Abimin sesi ile üzerimdeki pikeyi kaldırdım.


"Gelebilirsin ağabey."


Ağabeyim içeri girip yanıma oturdu.


"Hiç uyanmayacaksın sandım.Saatin kaç olduğunun farkında mısın?"

Abimin şakayla karışık uyarısıyla,sağ bileğimdeki kol saatime baktım.Oha!Saat 3'e geliyordu ve ben deliksiz uyumuştum öylemi?Neden şaşırıyorum ki?!Dün gece Aras yüzünden saatlerce ağlamış,gece gözüme uyku girmemişti.Ağabeyim bir şeyler fark etmiş olacak,eliyle çenemi kavradı.


"İyi misin,küçük cadı?Gözlerin mi kızarık senin?"diye sorunca ne diyeceğimi bilemedim.Kardeşini gerçekten iyi tanıyordu.Ayağa kalkarak gülümsemeye çalıştım.Tabi ne kadar becerebildiysem?


"Gece uyku tutmadı sadece."diyerek dolabıma doğru ilerledim.


"Öyle olsun bakalım.Ben aşağıdayım."

Ağabeyim yanıma gelerek alnıma küçük bir öpücük bıraktı.Ardından odadan çıktı.Derin bir oh çektikten sonra,dolabımın kapaklarını araladım.Her zamanki gibi rahat ve daha çok spor tarzı kıyafetler tercihim olmuştur.Şimdi de öyle.Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı olduğu gibi serbest bıraktım.Hiç uğraşamazdım vallahi.Spor ayakkabılarımı da giydikten sonra,şöyle bir kendimi süzdüm boy aynasında.İyi görünüyordum.Yatağımı toparladıktan hemen sonra derin bir nefes alarak odamdan çıktım.Dün gece olanlardan ağabeyime söz etmeli miydim?Kafam allak bullak olmuştu artık.Hangisi doğru hangisi yanlış,ayırt edemiyordum.Ağabeyime sonuna kadar güveniyorum.Fakat Aras'ın içinde bir yerlerde acı çektiğini de biliyorum artık.Şuanlık izlemek benim için daha iyi olacaktı.


Aşağıya indiğimde kulağımı dolduran kahkahalara bağlı olarak şaşkın yüz ifademi takınmadan edemedim.

Ağabeyim,Zehra Sultan ve o... Aras!


Onlar birbirlerine...Aynı masada...

Gülümsüyorlar mıydı?Bu gerçek miydi?


"Esin,kızım günaydın."


Zehra Sultanın sesi ile şuan bulunduğum şok etkisini az da olsa üzerimden atmaya çalıştım.Gülümseyerek;


"Günaydın Zehra Sultan."dedim ve hemen ağabeyimin yan tarafındaki boş sandalyeye oturdum.Ağabeyimin karşısında da Zehra Sultan oturuyordu.Neden benim karşımda oturmak zorundaydı ki!O kadar boş sandalye var yani.Allahım her şey benim tersime işliyordu.Sakın bakma Esin,bakma...


"Ee Aras,dün neden çağırdı seni Çetin?"diye sordu ağabeyim.Hiç oralı bile olmadan kahvaltımı yapmaya devam ettim.


"Her zamanki gibi pis işlerini yaptırmak için çağırdı ağabey."


Aras'ın verdiği cevap ile tüylerimin ürperdiğini hissettim.Neden ses tonu bu kadar soğuk ve umursamazdı?Ayrıca neden Çetin denen adamdan konuşuyorduk ki?


İştahım kesilmişti resmen.Sandalyemi geri iterek,yavaşca ayağa kalktım.Kendimi iyi hissetmiyordum nedense.


"Size afiyet olsun.Ben biraz hava alacağım."dedim nazik görünmeye çalışarak.O sırada ağabeyim yanımda bitmişti resmen.


"Senin neyin var bugün?Canını sıkan bir durum varsa söyle küçük cadı."


Aslında çok şey var ağabey...Fakat şuanda hiçbirini sana anlatamam.Kendim çözmem gerekecek...


Birkaç saniyeliğine Aras'ın şaşırtıcı derecedeki durgun bakışlarını üzerimde farkettim.Görmezden gel Esin...


Ağabeyimin endişeli bakışlarına karşılık olarak,gülümsemeye çalıştım.


"Merak etme gayet iyiyim ben ağabey.Canımı sıkacak hiç birşey yok.Temiz hava almak istiyorum sadece.Pek iştahım yok."


"Emin misin?Bana pek öyle gelmedi."

Of ağabey bir ısrar etmesen keşke.

"Eminim ağabey,merak etme size afiyet olsun."diyerek yanlarından ayrıldım.Daha fazla yanlarında durursam benim için hiç de iyi olmayacaktı.Kapıdan çıkar cıkmaz temiz havayı içime çektim sindire sindire... Ardından yavaşça adımlarımı atmaya başladım.Nereye gitsem diye düşünürken,yine aynı uçurum takılmıştı bakışlarıma.Tereddüt etmeden uçurumun bulunduğu yöne doğru ilerlemeye başladım.


Ve yine aynı yerdeydim.Dünden bu yanaki ruh halim beni korkutmaya başlıyordu artık.İki yıl önceki ruh halim tekrardan benimleydi sanki...Neden böyle hissediyorum?Üzgün,kırgın,kafası karışmış...


Oysa her şey,en başında ne kadar kolay geliyordu bana.Fakat sonra...Sevdiğim insanları teker teker kaybetmeye başladım.En iyi arkadaşım Selen...? Herkes,hatalı olmadığımı söylüyor oysa hatanın ta kendisi benim!O gece Selen beni kırmamak için benimle birlikte dışarı çıkmayı kabul etmişti.Keşke etmeseydi...Keşke sadece ben çıkmış olsaydım belkide Selen yaşıyor olacaktı...Ama olmadı tabi.Israrıma yenik düşüp kabul etmişti Selen.Gece saat 00.00 idi.Her zaman gittiğimiz bir kafe vardı Selen ile.Hatta bir ara babalarımızdan gizli,orada parttime bile çalışmıştık.İtiraf etmeliyim,güzel bir histi.Bolca eğlenceli vakit geçirmiştik ve ardından kafeden ayrılmıştık.O gece bilerek özel arabayla çıkmamıştık.İkimiz de böyle şeyleri sevmezdik zaten.Beraber sahil boyu yürümeye başlamıştık.O sırada Selen'in telefonu çalmıştı.Arayan sevgilisi idi tabi.İzin isteyip yanımdan ayrıldı bir kaç dakikalığına.Selen sevgilisinden bana pek söz etmezdi.Bu tavrını ne kadar tuhaf bulsam da ona güvenim tamdı.Aradan neredeyse yarım saat geçmişti fakat Selen ortalarda yoktu.Seslenmeme rağmen Selen'den eser yoktu.Çok korkmuştum ve Selen'i aramaya başlamıştım.Fakat o yoktu!Telefonunu aradım son çare olarak.İki kez çaldıktan sonra telefon açılmıştı.Fakat Selen konuşmamıştı hiç.Saniyeler sonra Selen'in çığlığını duymuştum.Deliye dönmüştüm o anda.Ardından telefon suratıma kapanmıştı.Ağlamaya başlamıştım.Arkamdaki büyük gölgeyi fark edememiştim.Uyandığımda ellerim bağlı bir şekilde yerdeydim.Kendimi toparlamaya çalışmıştım fakat bedenen güçsüz düşmüştüm.Az ileride yerde baygın yatan Selen'i görünce yanına ilerlemiştim.Uyandırmaya çalışmama rağmen Selen,cansız bir şekilde kollarımda öylece duruyordu.Kendime olan kızgınlığıma bağlı olarak ağlamaya ve bağırmaya başlamıştım.Hepsi benim suçumdu!Çok geçmeden kalabalık bir grup bulunduğumuz yere intikal etmişti.Çetin ve köpekleri...Bir zamanlar babamın çocukluk arkadaşı...Köpeklerinden iki tanesini üzerime doğru göndermişti.Ardından Çetin denen it karşıma geçerek,bana vurmaya başladı.Ne kadar bağırıp yalvarsam da hiç bir yararı olmamıştı.Sağ yanağıma inen yumrukla yere düşmüştüm.O sırada Selen'in kendine geldiğini görünce,biraz olsun içim rahatlamıştı.Selen yaşıyordu!Onun için büyük bir şok olmuştu.Beni o halde görünce,Çetin'in üzerine yürüdüğünü görmüştüm.Çetin Selen'i bir tokatla yere savurmuştu.Onu korumam gerekiyordu ama yapamıyordum!Köpeklerinden biri yanıma gelerek,sertçe ayağa kaldırmıştı beni.O sırada Çetin,belinden çıkarttığı silahı bana doğru yöneltmişti.O geceye dair hatırladığım en son şey,bütün vücudumu esir alan korku dolu silah sesi...


Hastahanede gözlerimi açtığımda,annem ve babam yanımdaydılar.Konuşmuyorlardı.Yaptıkları tek şey ağlamaktı...Neler olduğunu öğrenmek istemiştim ama hiç bir şey söylememişlerdi bana.Okuldan sonra Azra da hastahaneye gelmişti.Garipti ki o da sessizliğini korumak için büyük çaba gösteriyordu.Benden bir şeyler gizliyorlardı biliyordum.Bir gün hava almak için odamdan dışarı çıkmıştım.Annem,babam ve kız kardeşim birbirleriyle konuşuyorlardı.Gözlerim ağabeyimi arıyordu ama o ortalıkta yoktu.Bir kaç dakika sonra,yanlarına Kemal ağabey gelmişti.Aile hekimimiz.Bulundukları yere biraz daha yaklaşmıştım.Kemal ağabey konuşmaya başlamıştı.


2 Yıl Önce...


ESİN'DEN...


"Mahir amca ben...Ne diyeceğimi bilemiyorum.Çetin'in adamlarından birkaç tanesi yakalanmış.İfadeleri az önce alındı.Pek iyi haberlerim yok size...Çok üzgünüm Mahir amca..."


Neler oluyordu?Kemal ağabey ne demek istiyordu?


"Kemal söyle...Dün gece neler oldu?Oğlum nasıl?"diye sordu babam Kemal ağabeyin elini tutarak.


Ağabeyim mi?Ona bir şey mi olmuştu...


"Çetin çoktan planını hazırlamış Mahir amca.Dün gece Selen ve Esin'in peşindeymiş.Adamları onları sahilde yakalamış.Esin'i...Yani onu baya bir hırpalamışlar.Çetin kızları kaçırdıktan sonra Ceyhun'u bilerek aramış."


Hayır...Ne olur bir şey olmuş olmasın...Ağabey...


"Pislik herif!Devam et Kemal,lütfen..."


"Ceyhun'u kışkırtmış Çetin.O anda size haber vermek istemedi sanırım.Kendisi halletmek istemiş.Çetin'in peşine düşmüş...Esin'in ayağa kalkacak hali kalmamış.Azra onu korumak için Çetin'e saldırmaya çalışmış.Fakat başarılı olamamış...O sırada Çetin,silahını belinden çıkartarak Esin'e doğrultmuş.Çetin bir an bile tereddüt etmeden silahını ateşlemiş.Fakat hedef Selen olmuş Mahir amca..."


Bunlar gerçek değil...Değil...Selen'e bir şey olmadı,olmadı...


"Nasıl yani?"diye sordu babam dolan gözleri ile.


"Selen...Esin'in önüne geçerek,talihsiz bir hedef olmuş Mahir amca...Esin'i korumak istemiş.Kurşun Selen'in sağ göğsüne isabet etmiş."


Selen...Aptal kız...Beni korumak istemiş...Elimi ağzıma siper ederek,sessizce ağlamaya başladım.Selen'in yanında olmak istiyordum.


"Selen ile Esin öz kardeş gibidirler.Peki Selen nasıl Kemal?Selen de bizim kızımız sayılır.Hem Esin de onu görmek isteyecektir."diyerek söz hakkı almıştı annem.Oda yıkılmış gibi idi.Annem benim!


Annemin söylediklerine karşılık,Kemal ağabey başını eğmişti.Babam bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacak;


"Kemal,neden susuyorsun?Selen kızımız nasıl?Yaman nerede,onu da göremedim hastahanede."diye sordu.Yaman amca neredeydi acaba?Kızı hastahanede ama kendisi yok ortalıkta?


"Mahir amca...Nasıl söyleyeyim bilmiyorum.Yaman amca şuanda cenaze işlemleri ile ilgileniyor.Her şey bir anda olduğu için sana haber veremedi."diye yanıtladı Kemal ağabey.


"Cenaze mi?"diye sordu babam yüzüne nüfuz eden endişe ile...


"Evet,Mahir amca.Selen...Onu kurtaramadık...Çok üzgünüm Mahir amca..."


Ne diyordu Kemal ağabey?Saçmalık!Selen benden de güçlü bir kız idi.Beni asla bırakamaz o!Yalan bunlar,biliyorum.Selen burada,yanımda...Biliyorum...


"Sen ne diyorsun Kemal?!Nasıl...?Bu doğrumu?"diye sordu babam.Buna inanamıyordum!Babam bile Selen'in öldüğüne inanıyordu.


"Maalesef...Az önce Yaman amca ile konuştum.İç kanama geçirmiş Selen.Vücudu kaldıramadı."diye yanıtladı Kemal ağabey.


Hayır...Hepsi yalan bunların...


"Allah kahretsin!Çetin şerefsizi...Kim bilir ne durumda Yaman?Yanında bile olamıyorum!"diyerek kendine kızmaya başladı babam.Kemal ağabey babama yaklaşarak,omuzundan kavradı.


"Mahir amca geride kalanlar için güçlü olmak zorundasın.Bir ailen var unutma.Esin'e olanlardan bahsetme şimdilik.Hastahaneden taburcu olduktan sonra öğrenirse,atlatması daha iyi olacaktır."diyerek ekledi Kemal ağabey.


İnanmak istemiyordum...Bir an dengemi kaybedecek oldum ve duvara yaslanarak,yavaşça çömeldim.


"Ne olursa olsun Esin,kolay atlatamaz Kemal.Kızımı tanırım.Onlar kardeş gibi idi.Esin'e bunları anlatmamı nasıl beklersin benden?Esin kendini suçlayacaktır!Onun acı çekmesini istemiyorum.En iyisi olanlardan Esin'e bahsetmemek.Başka yolu yok bunun?"


"Mahir,bu ne kadar doğru olabilir ki?Esin'e ne diyeceğiz?Kızımın bunları bilmesine hakkı var.Sonradan öğrenirse,daha kötü olacak.Ben kızıma bunu yapamam!"diyerek karşı çıkmıştı annem.


Benden saklayacaklardı...Babam bana bunu nasıl yapar?Vücudum titremeye başlamıştı.


"Esin benimde kızım Aynur!Esin bunları kaldıracak durumda değil,neden anlamak istemiyorsun?"diyerek sesini yükseltmişti babam.


Bu sefer susmak ile yetinmişti annem.Ardından Kemal ağabey konuşmaya başladı.


"Güçlü olmak zorundasınız.Ayrıca Ceyhun..."


Kemal ağabey sözünün devamını getirememişti.Annem Kemal ağabeye yaklaşarak;


"Ayrıca Ceyhun ne Kemal...?Oğlum nerede?"diye sordu annem.


"Aynur teyze...Ceyhun...Olay yerinde onu bulamadılar."diye yanıtladı Kemal ağabey.


"Ne demek bulamadılar?Çetin'in peşine düştüğünü söylemedin mi az önce?"diye sordu babam.


Ağabey...Başım çatlamak üzereydi...


"Tuhaf olanda bu aslında Mahir amca.Olay yerine vardıklarında fabrikanın önünde Esin baygın bir şekilde yatıyormuş.Bir şekilde dışarı çıkartılmış.Fakat Selen fabrikanın içinde bulundu.Daha da tuhaf olanı,Ceyhun'un olay yerine gitmeden önce polisi aramış olması.Aldığım bilgilere göre Çetin,fabrikanın içine güçlü bir bomba yerleştirmiş.Patlamadan önce Esin,oradan çıkartılmış.Selen içeride kalmış.Selen zar zor nefes alabiliyormuş.Hastahaneye getirilirken iç kanama geçirmiş.Ceyhun nerede bilinmiyor.Yani moralinizi yüksek tutmanız gerekiyor.Ceyhun şuan da sadece kayıp.Yaşıyor olabilir."


Ağabey...Selen...


Daha fazla dayanamayacaktım...Yavaşça ayağa kalkarak bizimkilerin bulunduğu yöne doğru ilerlemeye başladım.Beni ilk fark eden Azra oldu.


"Abla...?"


Azra'nın bana doğru seslenmesi ile annem,babam ve Kemal ağabey yönlerini değiştirdi.Tam karşılarına geldiğimde annem,bana yaklaşarak ellerimden tuttu.


"Esin,kızım?Neden yatağında değilsin sen?Kendini yormaman gerek,biliyorsun.Hadi odana geri dönelim kızım."


"Benden gerçekten de saklayacak mıydınız anne?!"


"Kızım sen neler..."


"Biri öz ağabeyim...Biri öz kardeşim olarak gördüğüm en yakın dostum anne!Ne zamana kadar saklamayı düşünüyordunuz?!Ha şimdi...Ha on yıl sonra...Ne farkı var anne?!"diyerek annemin sözünü kestim.Bir yandan da bağırmaya başladım.Babam yanıma gelerek bana sarılmıştı.


"Esin,kızım lütfen..."


"Dokunma bana!"diyerek babamın kollarından sıyrılmayı başarmıştım.


"Esin,sakin olman gerek.Annen ve baban senin..."


"İyiliğimi istiyorlar değil mi?!Şuan size iyi gibi mi görünüyorum?!Hepinizden nefret ediyorum,nefret!!"diyerek bu seferde Kemal ağabeyin sözünü kesmiştim.Hızımı alamadan koşmaya başladım.Birkaç kez annemin arkamdan seslendiğini duysam da aldırmadım.Binanın zemin katına indiğimde karşıdan,özel şoförümüz Caner'in bana doğru geldiğini gördüm.Dirseğimden tutarak durdurmuştu beni.


"Esin,geri odana dön lütfen."


"Caner,bırak beni..."


"Bırakamayacağımı biliyorsun Esin."


"Benim yüzümden...Hepsi benim yüzümden Caner...O masum idi...Onu ben öldürdüm Caner,ben..."


"Bunun doğru olmadığını sende biliyorsun.Kendini suçlama.Suçlu birini arıyorsan,o da sadece Çetin denen şerefsiz!Ne kadar zor olduğunu biliyorum.Ama toparlanmak zorundasın Esin."


Caner'in dirseğim üzerindeki eli gevşemişti.Bunu fırsat bilerek elimle onu ittim.Yalpalayarak yere düşmüştü Caner.Son sürat hastahanenin çıkışına doğru koşmaya başladım.Nereye gidiyordum bende bilmiyordum.Ama kendimi iyi hissetmek istemiyordum!Nasıl hissedebilirdim ki?


Binanın çıkışına geldiğimde, birkaç saniyeliğine durdum.Ardından tekrardan hızımı kesmeden koşmaya başladım.


Toparlanma mı bekliyorlardı benden...Nasıl...?Ne hakla...?Dün gece dışarı çıkmak için diretmeseydim,Selen yaşıyor olacaktı...Ağabeyim kayıp olmayacaktı...Her ne kadar Çetin asıl suçlu olsa da,onun kadar bende suçluydum...


Selen'in sevgilisi...Nasıl bir şeye neden oldum böyle?!Kim bilir canı ne kadar yanıyordur?Haberi var mıydı acaba?Selen ben...Ben çok üzgünüm...


Kaç dakikadır koşuyordum bilmiyorum.Önemi de yoktu benim için...


Suçluluk duygusu...


Şu anda hissettiğim tek şey buydu...Suçluydum...


Beynim savaş alanına dönmüştü...Her yer toz dumana bulanmış...Birden fazla yaralı ve ölü var,çirkin koyu karanlık bir sessizlik içerisinde...


Saniyeler sonra,çirkin koyu karanlık sessizliği bozan yabancı bir ses...


GÜNÜMÜZ...


ESİN'DEN...


Ölmeyi aklıma bile getirmemiştim fakat o beni bulmuş gibi idi...Karşıdan gelen arabayı çok geç fark etmiştim.O ana dair hatırladığım tek şey,kulağımı parçalayan arabanın korna sesi idi...Gözlerimi yeniden lanet olası hastahanede açmıştım.Bacaklarımı hareket ettiremediğimi fark edince dehşete düşmüştüm.Elimde olmadan bağırmaya ve ağlamaya başlamıştım.Çok geçmeden annem,yanıma gelmişti.Bana sarılarak;


"Şiii...Geçecek kızım...Geçecek..."demişti.Ağlıyordu.Anneme bana tam olarak ne olduğunu sorduğumda,cevap bile vermemişti.Bu durum daha fazla korkmama neden olmuştu.Ardından babam da içeriye girmişti.Gözleri dolu idi.Aynı soruyu babama da yöneltmiştim.Babam elimden tutarak ağlamaklı olan gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.Sağ eli ile saçlarımı okşayarak,alnıma küçük bir öpücük bırakmıştı.Babamın söylediğine göre uzun bir süre yürüyemeyecektim.Benim için gereğinden fazla ağır olmuştu.Kemal ağabey tedavi için beni baya zorlamıştı.En sonunda bilhassa ailem için kabul ettim tedavi olmayı.Bir yıl sonra,büyük bir gelişme kaydetmiştim.Çok az tekerlekli sandalyeyi kullanmaya başlamıştım.


Bir gün zar zor annemden izin alarak tek başıma,Selen'i ziyarete gitmiştim.Tabi ki Caner benimle idi.Selen'in en çok sevdiği laleler ile mezarının hemen yanına oturmuştum.Aradan bir yıl geçmişti fakat hala kendimi suçluyordum.Sonuna kadar da bu düşüncem değişmeyecekti.


Gitme vakti yaklaşmıştı.Caner'den destek alarak,ayağa kalkmıştım.Beraber arabanın bulunduğu yöne doğru ilerlemeye başlamıştık.Caner beni arabaya bindirdikten sonra,o da şoför koltuğuna geçmişti.O sırada Selen'in mezarı başında,uzun boylu genç bir adamın ağladığını görmüştüm.Benim gibi oda elinde laleler ile gelmişti.Sırtı bana dönük olduğu için yüzünü görememiştim.Siyah uzun bir palto vardı üzerinde.Elinde tutuğu laleleri benimkilerin yanına koymuştu.Selen'in sevgilisi olmalıydı...


Caner'in motoru çalıştırmasıyla oradan uzaklaşmıştık...


Tam iki yıl olmuştu...Ağabeyimden hiç bir iz bulamamıştık...Babam ümidi kesmişti artık.Ne kadar sert yapılı bir kişiliği olsa da canı yanıyordu...Hissediyordum.Annem ise daha beter bir halde idi.Her akşam ağabeyimin odasına girer,yatağına uzanır kokusunu hissetmek isterdi.Çoğu kezde ağlardı annem.Azra da son zamanlarda bir tuhaflaşmıştı..Durgun,kırgın gibi idi artık.


Babam daha fazla dayanamayarak ağabeyim için bir mezar bile yaptırmıştı.Ağabeyimi ölü olarak sayması,ona daha az acı verecekti.Yani bu onun düşüncesi idi.Annem ve ben ne kadar karşı çıksak da babam bizi dinlememişti.Selen'in yanına boş bir mezar yaptırmıştı babam.


İki yıl sonra ise...


Şuan bulunduğum yerdeyim işte...Bundan sonra beni nelerin beklediğini bilmiyorum,bekleyip göreceğim sanırım...


Göz altlarımdaki yaşları silerek ayağa kalktım.Geriye dönmem ile Aras ile burun buruna geldim.Ben uzaklaştıkça,neden karşıma çıkmak zorundaydı!?Bir süre birbirimize aptal aptal baktık.Şaka yapmıyorum,cidden öyle.Daha fazla bakmak istemiyordum!Yanından geçerken,dirseğimin üzerindeki hafif baskı ile sendeledim.


"Dün gece için özür dilerim..."


Aras...Gözlerimin içine bakarak benden mi özür mü diliyordu yani?Yok,inanmam.İyi de neden tuhaf bakıyordu bana?


"Ayrıca o gün seni öptüğüm için de özür dilemek istiyorum.İsteyerek yapmadım.Sadece o anda iyi değildim o kadar.Yaptığım aptalca bir şeydi,istemeden de olsa."


Aras'a ne olmuştu böyle?Duyduklarım hayal filan değildi değil mi?Aras benden özür diliyordu.Zafer kazanmış görünüyordum fakat neden içim hala buruktu?Ne diyorum ben böyle ya!?Neredeyse beni isteyerek öpmediği için yasa girecek gibiydim şuan.Saçmalık...


"Sorun değil."diyebildim sadece.Aslında inadına ağzıma geleni saymak istiyordum ama olmuyor işte!Dirseğim üzerindeki baskı tamamen ortadan kalkınca,yavaşça kolumu geri çektim.


"Yalnız istediğim tek şey benden uzak durman.Benimle zorunda kalmadıkça konuşma ve şu korumacı tavrını bir kenara bırak.Bunların hiçbirine ihtiyacım yok."


Tek bir ağızda söyledikleri ile yine kendime kızmaya başlamıştım.Neden bu kadar sert olmak zorundaydı?


Tamam belki bir nevi haklı olabilirdi.Ama bende kendimi çözmeye çalışıyordum sonuçta.Neden Aras'a karşı bu kadar iyimserim bilemiyorum.Bu çok aptalca,farkındayım ama bir şekilde oluveriyordu...


Bir insandan uzak durmanız gerektiğini bildiğiniz halde uzak duramıyorsunuz...Onu korumak istiyorsunuz...Yanında olmak istiyorsunuz...Öte yandan ondan korkuyorsunuz da...


Tehlikeli bir birleşim...


"Sana söylüyorum,duymuyor musun?"


Aras'ın uyarısı ile kendime geldim.

"Pardon,dalmışım sadece."dedim hafif sırıtarak.


"Seninle işimiz var sanırım.Hep böyle misin sen?"diye sordu ellerini pantolonun ceplerine yerleştirerek.


"Peki ya sen?Hep böyle suratsız ve sert misin?"diye sordum gözlerinin içine bakarak.Cevap yoktu...Benim gibi oda gözlerimin içine dikkatlice bakıyordu şimdi...Birkaç adım daha atarak aramızdaki mesafe ortadan kalkınca,tedirgin oldum.Bu çocuğun sorunu tam olarak neydi?!Bana asılıyor mu yoksa?Aklına tüküreyim Esin!Böyle saçma düşünceleri nerenden uyduruyorsun ya!?


"İnsanlar sürekli değişir,iyi yada kötü nedenlerle..."dedi ses tonunu iyice kısarak.


Haklı olabilirdi.Sanırım Aras da birtakım kötü nedenlerle şimdi bu haldeydi...Kim bilir...?Fakat hala kendini geri çekmiyordu.Bu kadar yakın olması normal değil.Avuç içlerim terlemeye başlayınca,içimdeki tedirginliğin yerini korku almıştı.


"Neyse...Dediğim gibi,benden uzak dur sadece."dedi ve yavaşça geri çekilerek eve doğru yürümeye başladı.

ÇETİN'DEN...


Şu sıralar beynimi kemiren bir sıkıntı vardı içimde.Aras'ın tuhaf hareketleri...2 yıl önceki Aras değildi sanki.Geçen gece yanıma çağırdığımda anlamıştım.Burnuma hiç istemediğim kötü kokular gelmeye başlıyordu artık.Bu yüzden dün gece,fabrikadan ayrılırken peşine adam bile taktım.Bu zamana kadar Aras'ın bana bir yamuk yaptığını görmedim fakat her ne olmaya başladıysa durum hiç hoşuma gitmemeye başladı.Neyse ki birazdan her şey ortaya çıkacaktı.


YAZARDAN...


Karşıdan kendi adamını görür görmez,duruşunu dikleştirdi Çetin.Tedirgindi.


Adamı Çetin'in önünde hafif eğildikten sonra,sıkıntılı yüz ifadesini saklamak için aşırı derecede efor sarf etmeye başladı.Ellerini gövdesinin az altında birleştirmişti.


"Söyle bakalım,Aras beyimiz neler karıştırıyor?Tuhafına giden bir durum var mı?"


Çetin'in sorusuna karşılık karşısındaki adamı,gözlerini devirmeye başladı.Çetin bunu fark edince,adamına iyice yaklaştı.


"Sana bir soru sordum!Aras neler karıştırıyor?Bir kez daha sormayacağım!"


Çetin'in sert uyarısına karşılık adamı yüzünü ekşiterek konuşmaya başladı.


"Patron...Haberler hiç de iyi değil.Aras..."


Çetin daha fazla dayanamayarak,ellerimi adamını boynuna sert bir şekilde geçirdi.


"Aras ne lan!!Söyle!"


Korkudan neredeyse gözleri dışarıya fırlamak üzere olan adam,dudaklarını aralayarak zor da olsa konuşmaya başladı.


"Mahir Beyin kızı Esin...O kız yaşıyor patron..."


Adamının binbir zorlukla söylediği cümle ile gözlerini sonuna kadar açtı Çetin.


"Ne diyorsun lan sen?!Ne demek kız yaşıyor?!"


"Patron gözlerimle gördüm.Geçen gece Aras'ı takip ettim.O kız ve Aras...Dağlık bir bölge de aynı evin altında yaşıyor!"


Duydukları karşısında şaşkına dönen Çetin,yanındaki masanın kenarına hafif tutundu.Aras en güvenilir adamı idi sonuçta.Üstelik ikinci bir oğlu olarak sahiplenmişti onu.Emin olmak istercesine duruşunu dikleştirerek adamına döndü.


"Eminsin değil mi?O ikisi aynı evin altında yaşıyor öyle mi?"


"Eminim patron.Dün gece ikisini de gördüm.Fakat araları pek iyi değil sanırım."


"Nasıl yani?"


"Aras ve Esin denen fahişe tartışıyorlardı patron.Fakat sebebini bilmiyorum."


"Demek öyle.Yine de Esin denen fahişenin,emrime uymayarak yaşamasına izin verdi.Hala inanamıyorum!"


"Patron,Aras artık avucumuzun içinde merak etme."


"Aras...Bana nasıl yamuk yapar?!Bir de adamı sağ kol yaptık aptal gibi!"


Çetin aldığı siniriyle hemen yanındaki masanın üzerine yumruğunu gömdü.


"Şimdi ne yapmamızı istersin patron?Yerlerini biliyoruz.Hemen işlerini..."


"Hayır!"


Çetin'inin cevabı ile şaşkına dönen adamı iyice yanına yaklaşarak;


"Hayır mı?Patron,böyle izleyecek miyiz?Emrinize uymadı ve o kızı sağ bıraktı!"


Çetin doğrularak ellerini arkasında birleştirdi.Ardından konuşmaya başladı.


"Aceleye gerek yok.Aklımda güzel bir plan var.Adamları uyar ve bilgilendir.Ayrıca Aras hakkında herşeyi bilmek istiyorum!A'dan Z'ye ne varsa!Ardında da şu Esin denen fahişeyi neden kurtardığını ögrenin.Mutlaka bir bağlantı olmalı."


Çetin'in verdiği talimatlara karsılık,başıyla onaylamıştı adamı kendisini.Hemen ardından,oradan uzaklaşmıştı.

AZRA'DAN...


Neredeyse aksam olacaktı ve ben hala yataktaydım.Ben ve uyku!Ne oluyor bana böyle?Caner gelmiş miydi acaba?Üzerimdeki pikeyi kaldırarak,derin bir nefes aldım.

Ardından elimi ve yüzümü yıkamak için banyoya girdim.Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra yatağımı toparladım.Üzerimi de giyindikten sonra odamdan çıktım.Caner'in odasının önüne geldiğimde ne yapacağımı bilemedim bir kaç dakikalığına.Dün sabahtan beri yanıma uğramadı.Nüfuz çüzdanı işlemleri için otelden ayrılmıştı.Fakat gece yarısına kadar beklememe rağmen Caner yanıma dahi uğramamıstı.Benim yanımda kalmaktan bu kadar rahatsız oluyordu demek?Fakat ben onun yanında olmak istiyordum her seferinde.Uzak duramıyordum!Ayrıca o gece...Aptal olma Azra!O gece diye birşey yok!Hiç olmadı!


Bunu kendime daha ne kadar yapabilirdim?Beni sevmeyen birini,beni sevmesi için zorlayamazdım.Elimden geldiğince ondan uzak durmam gerekiyor.Onu sıkmak istemiyorum.Belkide böylesi daha iyi olacaktı.Denemeden bilemeyecektim.


YAZARDAN...


Azra kendince bir karar vermişti artık.Verdiği kararın doğru yada yanlış olduğunu henüz bilmiyordu.Fakat artık ufacıkta olsa birşeylerin yolunda gitmesini istiyordu.


Derin bir nefes alarak ters yöne doğru ilerlemeye başlamıştı ki,yavaşça açılan kapı ile adımlarını durdurdu Azra.Ardından tekrar Caner,in kaldığı odanın kapısına doğru yöneldi.Gördüğü manzara karşısında büyük bir şaşkına dönen Azra,yavaşca elini ağzına doğru götürdü.

**

Yorumlarda buluşalım lütfen. 🌺


Loading...
0%