*26.Bölüm
···
Emir&Nüz
“Ondan hoşlandığımı biliyordu. Keşke onu sevdiğimi, onsuz bir an bile düşünmediğimi de bilseydi.”
···
Aidiyet Duygusu: Kişinin kendisini birine ya da bir gruba güvenli bir şekilde bırakmasıdır.
‹Gracie Abrams
I Love You I'm Sorry›
***
"Ben biliyordum! Cenk belli ediyordu ama Naz... İşte orasını beklemiyordum, yani gerçekten Naz mı öptü?"
Kültür merkezinin kapısından çıkarken Ceyda'nın bana dönen soru dolu bakışlar ile başımı onaylar biçimde salladım.
"Evet öyle ama olaylar karışık dün Emir ile konuştum Naz evden dışarı çıkmıyormuş Cenk ise eskisi normal davranıyor ama Emir bunun kötü olduğunu söyledi."
Birlikte kafelerin olduğu caddeye yürürken son sözlerim aramızda sessizliğe neden olmuştu.
İkisiyle konuşma çabalarım hiçbir işe yaramamıştı. Naz kimseyle konuşmuyordu, Cenk ise yaşananlar olmamış gibi davranıyordu. Bunlar böyleyken konuşmak mümkün değildi bu yüzden Emir'e onlara karışmamamız gerektiğini söylemiştim. Ondan sonra da çok konuşmamıştık.
Genelde hafta sonu daha fazla konuşurduk ama bu sefer kimse konuşmamıştı. Bende kafa dağıtmak için kütüphane gitmeye karar vermiştim. Daha iyi yerlere gidebilirdim ama yılın sonundaki sınavla kütüphaneyle yetinmem gerekiyordu.
Ceyda ile kütüphane de ders çalışırken Aylin'i bekliyorduk ama Aylin kütüphaneye gelmek yerine bizi kafeye çağırarak konuşmak istediğini söylemişti.
Son yaşananlardan sonra Aylin ile konuşmamıştık. Hayır daha çok o kimseyle konuşmamıştı.
O olaylı günden sonra üç gün geçmişti. Emir ile birbirimize şans vermemizin üzerinden üç gün geçmiş ama daha doğru düzgün konuşamamıştık bile.
Aslında bundan sonra ne yapacağımız hakkında da bir fikrim yoktu.
Sevgili miydik?
Flört?
Emin değildim ama Emir yanımdayken bunların gerçekten bir önemi yoktu.
Evet, aklım artık benden bağımsızdı kalbim ise onun yapacaklarını sorgulamayacak kadar kendini kaptırmıştı.
Ceyda'nın konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrılarak ona döndüm.
"Bir şey mi dedin?"
"Evet, sence Aylin ile Tolga ne konuştular? Aylin bizimle tek kelime etmediğinden içim içimi yiyor."
İç geçirip Aylin'in bahsettiği kafenin önüne geldiğimizde Ceyda'ya dönerek "Birazdan öğreneceğiz," dedim.
Kafeye girdiğimde bakışlarımla içeriği tarayarak koyu kahverengi saçları öne düşmüş duran kızı görmemle Ceyda'ya dönerek bakışlarımla onu gösterdim ardından masaya doğru yürüdüm. Aylin geldiğimiz fark etmemiş gibi yüzü hâlâ masaya dönüktü.
"Selam Aylin!"
Aylin irkilerek bize döndüğünde Ceyda ile karşısına oturmuştuk.
"Selam," diyen Aylin'in gözlerinde ki karışık duyguları anlamıyordum. İyi miydi? Yoksa kötü müydü? Tolga ile ne konuşmuştu?
Üç gündür kafamdaki bu sorulardan ders çalışmaya odaklanamamıştım bu da evdekilerin dikkatini çekmiş ve bunun sonucunda beni soru yağmuruna tutturmuşlardı. Emir ile ilişkimizi düşünürken bir de yetmiyormuş gibi üç gün boyunca bunlarla uğraştım.
Tam konuşacağım sırada garson gelmiş ve masada sanki sadece ben varmışım gibi bana bakarak "Ne istersiniz?" diye sormasıyla bundan vazgeçmiştim.
Bir erkeğin bakışlarını üstümde olması biraz egomdan da kaynaklı beni rahatsız etmezdi ama bu bakışlara karşılık verdiğim anlamına gelmezdi tam tersine karşımdakine küçük düşürücü bakmak bana zevk verirdi.
Şu an yaptığım şey de buydu. Bu sefer farklı olarak karşı taraf bakışlarımdan kaçmadan ukalaca cevap veriyordu. Bu beni ederken öfkeli çıkan sesimle "Ben bir şey almayacağım," dedim.
"Ben latte alayım."
Ceyda'nın dalgın bakışları masada oyalanıyordu. Aylin ise rahatsızlığımı fark eder gibi garsona benim gibi öfkeyle bakıyordu ardından o da bir şey istemeyeceğini söyleyerek bana dönmüştü. Bana gülümsediğinde bende ona gülümsedim.
Bir şey dememe gerek kalmadan beni anlayan insanlara sahip olmak en büyük şansımdı.
"Sor miyim sor miyim diyorum ama çatlayacağım artık! Aylin lütfen bize son günlerde neler olduğunu anlatır mısın? Bizi bu kadar oyaladığın yeter."
Ceyda'nın sitemli çıkan sesiyle Aylin kabullenmiş bir ifadeyle omuzlarını düşürdü.
"Tamam anlatacağım zaten o yüzden çağırdım sizi."
Derin bir nefes alarak ona merakla bakan iki arkadaşına gülümsedi. Ne söylemesi gerektiğini tartar gibi bir süre sustuktan sonra başını masaya doğru eğerek konuşmaya başladı. Sesi kısık, heyecanını belli eden bir tonda çıkıyordu.
"Film izleyeceğimiz gün ben tamirhaneye gittim Tolga babası ile birlikteydi, beni görünce kaçmaya falan çalıştı ama babası buna izin vermeyerek bana oğlumun kafasını karıştırdın şimdi bunu düzelt dedi."
Başını kaldırarak ağzı açık onu dinleyen ben ve Ceyda'ya döndüğünde utangaç bakışlarını fark etmiştim.
İyi şeyler olmuş olmalıydı yoksa Aylin'in bu belirgin heyecanın başka bir nedeni olmazdı. Ne kadar Tolga'dan haz etmesem de Aylin'in mutlu olduğunu görmek onun varlığına bir süre katlanmam için yeterli bir sebepti.
Başımı devam et manasında sallamamla yüzündeki utangaç gülümsemesiyle devam etti.
"Yani babasının zoruyla konuştuk. Başta daha çok ben konuştum. Ona bana zaman vermesini, benim için zor olduğunu söyledim. Tolga ise eğer işin sonunda onunla sevgili... Olmayacaksam ona boşuna umut vermememi söyledi..."
Burada susmuş ve utangaç bir ifadeyle dudaklarını ısırmıştı. Sabırsızca "Tamam devamı etsene," dememle Aylin,"Ben şey dedim... Ona umutlanmasını ve sadece zaman vermesini istedim," diye devam etti.
Bir süre kimse konuşmadı. Şaşkınca Aylin'e bakıyordum, o rahatsız edici garsonun yanımıza gelmesine rağmen bakışlarım hâlâ Aylin'deydi.
Tolga'nın niyetini bu kadar apaçık belli edip Aylin'in peşinden koşmasını beklemiyordum, bu da ikinci bir şok etkisi yaratmıştı.
Belki hoşlandığı kişinin ikizine yakın olmak yanlıştı ama Aylin'in burada bir suçu yoktu, bu kadar duygularının peşinden koşan birini kimse göz ardı edemezdi. Kim bilir nasıl hissediyordur?
"Yani siz şimdi sevgili misiniz?"
Aylin, ona sorduğum soruyla kaşlarını çattı ve bakışlarını yerden ayırmadan "Bilmiyorum... aslında ben hiçbir şey bilmiyorum, kızlar iki yıl kardeşine platonik kaldıktan sonra onunla bir anda birlikte olamam her şey çok hızlı gelişti. Biraz düşünmeye ihtiyacım var umarım size saçma gelmiyordur ve beni anlıyorsunuzdur," dedi.
Anlamıyordum. Ve saçma buluyordum.
Ama fikirlerimin önemi yoktu şu an bu yüzden Aylin'e gülümseyerek "Tam seni anlayamasamda haklı olduğunu biliyorum, Tolga seni anlayacaktır. Onun sana olan bakışlarını görüyorum. Sen bunları hakkediyorsun ve kendini kötü hissetmene gerek yok," dedim.
Ben Tolga'yı savunuyordum? Açıkçası Aylin için yaptıklarımı kimse arkadaşı için yapmamıştır.
Ceyda da anlayışlı gülümsemesiyle başını sallayarak sözlerimi onayladı.
"Yani bence iyi bir ikili olacaksınız." Ceyda bunu yüzünde gerçekten inandığı belli olan bir ifadeyle söylemişti.
Aylin bize sıcak bir gülümseyişle bize bakarak "İyi ki arkadaşımsınız ben çok şanslıyım," dedikten sonra masanın üzerinde ikimize yaklaşarak sarıldı.
Kahkaha atarak ona karşılık verdiğimde karşı masadakiler bize dönmüş bu da Aylin'i yerine geri oturtmuştu. Yüzünde rahatlayan bir ifadeyle derin bir nefes aldı. Gülümsemesi yüzündeyken güzel yüzü daha fazla göze çarpıyor, açık kahverengi gözleri parlıyordu. Tolga çok şanslıydı ve bunun da farkındaydı.
Sesli bir şekilde kahvesinden bir yudum alan Ceyda'la sağıma döndüm. Ceyda düşünceli yüzüyle bizi izlerken ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum ama yüz ifadesinden bir şey anlaşılmıyordu. Sonunda iş insanı havasından çıkarak aydınlanan yüzüyle yerinde doğruldu.
Galiba aklına yine garip bir fikir gelmişti. En son arka bahçede sigara içenlerin başına buzlu su dökmeyi düşünüyordu. Onu vazgeçirmek bir haftamızı almıştı.
"Ben bir akım gördüm şimdi onu yapalım!"
Ceyda'nın heyecanlı çıkan sesiyle Aylin'le beraber birbirimize döndük. Tekrar Ceyda'ya döndüğümüzde soru dolu bakışlarıma cevap olarak Ceyda yüzündeki eğlenen ifadeyle "Ne var? Bence güzel olacak," dedi.
Sonunda pes ederek omuzlarımı düşürdüm. Aylin'in "Bir zararı olmaz," demesiyle Ceyda ikimize bakarak konuştu.
"Şimdi ikiniz de sevgilinizi ya da... Her Neyse anladınız siz beni, sen Emir'i sende Tolga'yı arayacaksın kim ilk açarsa kazanır."
"Aaa ben bunu biliyorum."
İkisine attığım memnuniyetsiz bakışlarımı fark etmeden konuşmaları arkadaşlığımızı sorgulatmıştı bana. Bu bir tek bana mı saçma geliyordu?
"Yapalım o zaman!"
İkisi de hevesli suratlarla bana döndüklerinde başımı iki yana salladım. Onunla nerdeyse hiç konuşmamışken ilk adımı atmak için fazla cesaretsizdim. Ve bu saçma oyunu da oynamayı hiç istemiyordum.
"Bu çok saçma ayrıca Emir'in bir işi olabilir onu rahatsız edemem."
Israr etmelerini beklerken hayretle bana bakmaları son sözlerimi düşündürtmüştü.
Ne dedim de bu kadar şaşırdılar?
"Senin Emir'e olan bu sevgin gözümü yaşartıyor ama şöyle düşün ya yanında Semra varsa, evleri yakınmış sen söylemiştin? Arada sevgilini kontrol etmelisin," diyen Ceyda'ya Aylin başını sallayarak onaylamıştı.
"Saçmalama Emir öyle bir şey yapmaz!"
Ceyda bilmiş bir ifadeyle omuz silkti bu da içime kurt düşürmüştü. "Mesude de Kemal'im yapmaz dedi ama yaptı senin Emir'in de yapabilir."
Bu saçmalığa inanmamalı ve Ceyda'nın saçma benzetmesine gülmeliydim ama sözleri içime şüphe tohumlarını ekmişti. Ya haklıysa?
Oflayarak ikisine baktım."Peki yapalım." Her zaman bu saçma düşünceleri başlangıçta onaylamaz ama sonra her nasıl oluyorsa kabullenmiş oluyordum.
Aylin, konuşamamın bitmesiyle hemen telefonunu masaya koymuş ve bana dönerek gözleriyle telefonumu göstermişti. Bu hareketine göz devirerek bende masaya telefonumu koyup tekrar ikisine baktım.
"Eee ne yapacağız şimdi? Ayrıca kazanana ne olacak? Yani ne kazanacak?"
"Soruya bak. Tabii ki de sevgilinizin ya da... Gelecekteki sevgilinizin sizi ne kadar umursadığını görmüş olacaksınız, bundan alâ ödül mü var?" diyen Ceyda'yla kendimi bu saçmalığa ne kadar kaptırdığımı yeni fark ediyordum. Fakat vazgeçmek için çok geçti.
"Şimdi aynı anda arayacağız tamam mı?"
Aylin'in heyecanlı sesiyle başımı sallayarak Ceyda'ya döndüm. O da Aylin kadar heyecanlıydı.
Sonunda ikimiz Aylin'in üçten geriye doğru saymasıyla numaraları aramıştık. Açıkçası Emir'i tanıdığım şu son iki ayda ona attığım her mesaja anında geri dönmüştü bu yüzden de ilk onun açmasını bekliyordum ama tam tersine ilk açan Emir olmamıştı. Tolga ile Emir aynı anda aramaları açtılar.
Bu masada şaşkınlık yaratmış ve Aylin'in telaşla Tolga'nın suratına telefonu kapatmasına neden olmuştu.
Garipseyen bakışlarımı ona atarken telefonu kulağıma götürerek "Emir nasılsın?" dedim.
"Beni sadece nasıl olduğumu bilmek için aradığını düşünmüyorum. Acaba Aylin ve senin aynı anda aramanızın bu konuyla alakası var mı?"
Dudaklarımı ısırarak bana imayla bakan iki arkadaşıma baktım. Emir ile konuşmak istemememin bir diğer nedeni ise buydu. Emir ile konuşuyorken kendimi tanımıyordum, ki bu imalı bakışlar da bu yüzden.
Yüz ifademi düz tutmaya çalışarak "Aslında var Aylin ile ikimiz aynı anda aradık ama sen nerden biliyordun?" diye sordum. Aslında aklımda daha çok neredesin? Kim var yanında? Gibi sorular vardı.
Ama birbirimize şans vermemiz onu sorgulayacağım anlamın gelmezdi. Yoksa gelir miydi? Ben bunu düşünürken Emir bana cevap vermişti.
"Şansa bak Tolga da benim yanımda. Birlikte daha çok Tolga'nın babasının emri ile ders çalışıyoruz."
Tam cevap vereceğim sırada Emir'in sert sesiyle bundan vazgeçmiştim.
"Tolga s...ktir git başımdan!"
Birkaç tıkırtı ve kahkaha sesinden sonra Emir'in "Lan! Almasana telefonunu geri ver!" demesiyle "Ne oluyor Emir?" diye sormuştum.
"Bir şey olduğu yok mahkeme surat. Dur aklıma daha güzel bir şey geldi bundan sonra sana yenge demeliyim değil mi Emir Kaan?"
Tolga'nın sesinin duymamla yüzümü buruşturdum. Emir'in uzaktan gelen sesiyle çok bir şey anlamamıştım ama ses tonundan öfkeli olduğu belliydi.
"İki dakika bekle yemeyeceğim yengeyi."
"Neden bana öyle diyorsun?" diye sormamla Ceyda ve Aylin'in üzerimdeki bakışları yoğunlaşmıştı. Onlardan bakışlarımı kaçırarak kafenin içini inceledim. İkisi de bu kaçışımı fark eder gibi masanın üzerinden bana doğru yaklaşarak iyice dikkatlerini bana verdiler. Emir yetmiyormuş bu dikkatli bakışlar beni daha fazla germişti.
"Yenge mi?"
Dişlerimin arasından öfkeyle "Evet," dedim ve bana merakla bakan ikiliye fısıldayarak Tolga konuşuyor dedim. Aylin bakışlarını kaçırmış ve arkaya doğru yaslanarak sonunda benden uzaklaşmıştı. Ceyda ise imalı bakışlarla beraber bana daha fazla yaklaşmıştı.
"Bir şey mi dedin? Dur söyleme hiç merak etmiyorum, sana yenge diyorum çünkü Emir'in anne ve babası bizi ziyarete geldiğinde senden öyle bahsettiler ki bir an başkasından bahsettiler sandım. Yaza düğün var gibi, iki aya da isteme olur," diyen Tolga ile yüzüm yanmaya başlamıştı.
İnanamıyordum, gerçekten mi?
Anne babasının böyle bir şey yapmalarını beklemek Tolga'nın nazik olmasını beklemekten daha uçuk bir düşünceydi. Ama olmuştu. Emir'in ailesi benim hakkımda rahatça konuşurken ben daha anneme hiçbir şey bahsetmemiştim.
"Tolga yeter, ver telefonu!"
Emir'in sert sesiyle Tolga onu duymuyormuş gibi konuşmaya devam etti.
"Neyse buraya gelin Aylin'i kesin getir tamam mı?"
"Ne için gelelim?"
"Sevgilini görürsün bir de sınavlar yaklaşıyor ders çalıştırırsınız bize, zaten adresi biliyormuşsun o yüzden anlatmayacağım. Kim bilir ne için geldin buraya, aklıma pek iyi şeyler gelmiyor sonuçta evde yalnız başına iki ergen her şey olabilir değil mi?"
Tolga'nın sözlerine öfke ve utançla kızarırken birkaç hışırtıdan sonra Tolga'dan acı dolu bir haykırış çıkmıştı.
"Bir daha sevgilim hakkında böyle konuşma!"
Emir'in yakın sesiyle telefonun onun aldığını ve Tolga'dan çıkan sesle onun neden olduğunu anlamıştım.
Ama sevgilim?
"Kusura bakma Tolga işte."
"Önemli değil."
Parmağımla masadaki örtüyle oynarken bana bakan imalı bakışlardan kaçmaya çalışıyordum. Ama Emir konuşmayarak beni daha çok geriyordu.
"Gelecek misin?"
"Nereye?" Sorum onu güldürmüştü.
"Buraya, evime ders çalışmaya," diyen Emir ile Aylin'e bakarak "Bir dakika," dedikten sonra telefonu kulağımdan uzaklaştırarak Aylin'e döndüm. Ben tabii ki de gidecektim ama Aylin'in kızarmış suratıyla sorma ihtiyacı hissederek ona yaklaştım.
"Emir ders çalışmak için bizi çağırıyor yanında Tolga da var gidelim mi?"
Aylin ne diyeceğini bilemeyen bir bakışla bana bakarken Ceyda onun yerine konuşmuştu.
"Gidin gidin bende zaten kütüphaneden çıkacaktım siz de orada artık ders mi çalışırsınız yoksa başka bir şey mi yaparsınız bilemem."
"Ceyda!"
Aylin'in sitemli çıkan ses tonu beni güldürmüştü. Özelikle kızaran suratı çok komikti.
"Emir geliyoruz biz birazdan."
"Dört gözle bekliyorum bir tanem."
Yine yapmıştı. Sözlerine kalbim dayanmıyordu.
Aramayı kapatarak onlara döndüğümde Ceyda'nın eliyle masaya az önce yaptığım gibi örtüyle oynayıp utangaç görünen suratıyla beni taklit etmesini fark ederek ona sinirle bakmaya başladım.
"Emir sana bayılıyorum! Hatta sarışın garson senden daha yakışıklı olmasına rağmen ona bakmıyorum bile! O kadar aşığım sana!"
Ceyda'nın sözleri ile omzuna vurmam kahkaha atmasına neden oldu.
"Ben öyle yapmadım bir kere, ayrıca Emir şu kafedeki herkesten çok daha yakışıklı!"
"Aynen canım öyledir aşktan gözüm kör oldu demiyorsun da."
Ceyda'nın ve Aylin'in alayla kahkaha atmasına cevap vermeden kollarımı birleştirerek somurtan bir ifadeyle ikisine baktım.
Sonunda ifademi fark ederek "Şaka yapıyoruz alınma lütfen seni daha önce hiç öyle görmediğimden böyle yapıyorum," diyen Ceyda ile sinirle gülümsedim.
Haklıydı tam dalga geçilecek durumdaydım.
"Her neyse Aylin Emir'e gideceğiz ders çalışmak için."
"Kesin onun içindir," diyen Ceyda'ya tekrar öfkeli bir bakış attım. Ceyda ise omuz silkerek kahvesinden bir yudum aldı.
Aylin'e döndüğümde tedirgin bakışlarını görmek beni şaşırtmıştı.
"Aylin? Ne oldu? İstersen gitmeyiz."
Sesimi duymasıyla bana dönerek başını iki yana salladı.
"Hayır ondan değil... Sadece nasıl davranacağımı bilmiyorum."
"Sen çok tatlısın! Tolga çok şanslı bunu unutma ayrıca akışına bırak emin ol sende rahatlayacaksın," diyen Ceyda ile Aylin gülümseyerek başını salladı.
"Gidelim o halde ders çalışmaya."
~
Ciddi yüz ifadesiyle odaklanmış bir şekilde soru çözerken onu izlediğimi fark etmemişti.
Siyah saç tutamları alnına düşmesi ise saçlarına dokunma isteği uyandırıyordu. Çattığı kaşlarından dolayı kırışan alnı ciddi ifadesine daha fazla ciddilik katıyordu.
Emir ben onu izlerken soru çözüyordu. Yaklaşık yarım saattir aynı soruya sanki olimpiyat sorusuymuş gibi bir ciddiyetle bakmasından dolayı çözmek yerine çözmeye çalışıyor tabiri daha uygundu.
Başka bir kişi olsa bu kadar sabırlı olmaz hemen soruyu çözerdim ama Emir'i izlerken ona zaman vermiştim.
Ne de olsa manzaram güzeldi.
Evi sıcak olduğundan üstünde sıfır kolu yeşil bir tişört vardı. Tişörtün rengini sevmemden mi yoksa Emir'in kol kaslarının belirgin olmasından mı bilinmez tişörtü ona yakıştırmıştım.
Buraya gelirken şu an hisettiğim rahatlamanın aksine çok gergindim. Kafeden ayrıldıktan sonra yarım saatlik bir yürümeden ve Aylin'in imalı laflarıyla evine varmıştık. Bu beni daha çok germişti ama Emir'i görmemle gerginliğim yerine rahatlatmaya bırakmıştı.
Aylin ise o kadar panik yapmıştı ki kimsenin konuşmasına izin vermeden hemen Emir ve Tolga'nın kitaplarının bulunduğu yemek masasına geçerek ders çalışmaya başlamıştı. Kafede dediği gibi gerçekten de ne yapacağını bilmiyordu.
Emir ise benimle muzip tavırla konuşarak sinirimi bozarken Aylin'in gerginliğini yumuşatmak için cevabını bildiği bilekliğimi kim aldı sorusuna sevgilim dememle bu tutumunu değiştirmiş Tolga'nın bizimle alay etmesine neden olacak kadar kızararak bana sarılmıştı. Ben de sevgilim demeyi beklemiyordum ama cevap ağzımdan çok kolay çıkmıştı sanki gerçekmiş gibi.
Ayrıca hâlâ o sıcak sarılmanın etkisindeydim.
Emir kafasını kaldırarak soru dolu bakışları ve gerçekten de sanki acı çekiyormuş ifadesiyle bana döndü. Soruya o kadar çok takılmıştı ki hayranlıkla dolu bakışlarımı fark etmemişti.
"Nüz! Sen ders çalıştırmıyorsun tersine soğuttun beni, bu ne biçim soru? En kral matematikçi bile yapamaz bunu."
Hayıflanan ses tonuyla kıkırdadım. Bana dönünce elinden kalemi alarak soruyu çözmeye başladım. Ben soruyla uğraşırken Aylin'den sitemkar bir ses çıktı.
"Tolga artık yeter, odaklanır mısın şu derse?"
Tolga ise istifini bozmadan gülümseyerek Aylin'e bakmaya devam ediyordu.
"Sen karşımdayken biraz zor oluyor."
Tolga'nın son sözleriyle yüzümü buruşturarak Emir'e döndüm onunda yüzünde benimkine benzer bir ifade vardı.
"Ay tamam yeter ben tuvalete gidiyorum sende şu soruları bitir."
Aylin'in odadan çıkmasıyla Emir alayla kahkaha atarak "Tolga kızı korkutacaksın böyle, bir dur ya," dedi.
"Peşimden koşuyor oğlum, nasıl kaçsın benden?" diyen Tolga ile soruyu bitirip ona dönerek "Sen gerçekten düşünemeyecek kadar küçük beyinlisin," dedim.
"Sen sus mahkeme surat Emir'in ağzının içine düşen de bendim zaten. İlk kendine bak!"
Ondan nefret ediyordum. Kızaran suratımdan ama özellikle bana bakarak sırıtan Emir'in ifadesinden nefret ediyordum.
"Her neyse soruyu çözdüm anlatayım mı?" derken Tolga ayağa kalkmış ve çantalarımızı koyduğumuz salonda bulunan koltuklara doğru gitmişti.
"Hayır! İnan bilmek istemiyorum."
Emir başını iki yana sallayarak soruya iğreniyormuş gibi bakmasıyla kahkaha attım. Alt tarafı trigonometriydi.
"Aylin testler nerede?" diye bağıran Tolga ile yerinde sıçradım.
"Ne bağırıyorsun Tolga! Of korktum testler dosyamda onları ben gelene kadar çöz tamam mı?"
"Tamam öğretmenim."
"İğrençsin Tolga!"
Emir ile ifadelerimizin aynı olması bu konuşmayı ne kadar korkunç bulduğumuzu gösteriyordu. İkisini boş vererek tekrar soruya ve Emir'e döndüm.
"Emir zor bir soru değil, izin ver anlatayım."
Israrlı davranmam sadece yüz ifadesini komik bulmamdan dolayıydı. Fizik yaparken bunu yapamamak zaten Emir gibi birinin tuhaflığı olurdu.
Emir soruma karşın bunalmış bir şekilde nefes verip başını salladı.
"Bu ne?" diyen Tolga'yla ona döndük. Elinde bulunan bir kağıda baktıktan sonra hayretle açılmış gözleri ve şaşkın suratıyla bize döndü.
Başta ne olduğunu anlamadım ama sonra Emir'in hızla kalkarak kağıdı Tolga'nın elinden kaparak yüzündeki biz bittik ifadesiyle bana dönmesiyle anladım.
O kağıt bana yıllar öncesiymiş gelen bir süre önce yaptığımız anlaşmaydı.
Panikle ayağa kalkarak salonun kapısına baktığımda Aylin yoktu. Duymamıştı. Biraz da olsa rahatlayarak Emir'e doğru ürkekçe yürüdüm.
"Bu niye burada niye saklamadın? Lanet olsun!"
Emir sinirli hareketlerle elini saçlarından geçirerek bir ileri bir geri yürümeye başladı.
"Ne yapsaydım? En iyi yer çantamdı ve nerden bilebilirdim Tolga'nın çantamı karıştıracağını?"
Tolga sonunda şaşkınlığından sıyrılarak yüzündeki aydınlanma şaşkın ifadeyle "Siz bunca zaman sahteydiniz! Emir'i anladım ya sen! Sen nasıl bu kadar salak olabiliyorsun. Gerçekten bunu yaptığınıza inanamıyorum!" dedi.
Sözleri bana karşıydı ama sanki Emir'e söylemiş gibi Emir öfkeyle Tolga'ya doğru yürüdü.
"Sözlerine dikkat et!"
Hayretle Emir'e bakan Tolga tekrar konuşunca geri çekildim. Nasıl bu kadar dikkatsiz olurdum? Onu daha önce yok etmeliydim. Bunu kimse öğrenmemeliydi.
"Bak hâlâ! Madem sahteydiniz niye hâlâ şu kızın peşindesin, niye böyle bir şey yaptın? Bu anlaşma ne? Sır ne? Niye bize anlatmıyorsun oğlum!"
Neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde ikisine bakarken kalbimdeki korku ile beraber ne yapacağımı düşünüyordum. Aylin öğrenirse ne olacaktı? Tolga bunu saklar mıydı?
Emir derin bir nefes aldı, çenesini sıvazlarken bana bir bakış attı. Ne yapacağını bilemeyen yardım isteyen bakışlarına başımı salladım. Anlat demekti bu. Zaten buradan kurtarmak mümkün değildi.
"Bak kardeşim aramızda bir sır vardı karşılıklı çıkarlarla bu anlaşmayı yaptık şimdi değil ama ilerde anlatacağım."
"Hep aynı palavra!"
Tolga öfke ve hâlâ şaşkınlığını belli eden bir ifadeyle koltuğa kendini attı. Emir de onun yanında oturarak ona dönük bir şekilde konuşmaya başladı.
"Bak Tolga biliyorsun sizden bir şey saklamam ama bu sefer istesemde söyleyemem tamam mı? Sakın başkasına anlatma ilerde hepinize anlatacağım."
Tolga başını salladı ama ikna olmuş gibi görünmüyordu.
"Peki tamamım buna ama Nüzhet ile yaptıklarınız hepsi oyun muydu? Sende biliyorsun bu oyun olmayacak kadar gerçekçiydiniz."
Bakışlarımı ayaklarıma indirerek ders çalıştığımız yemek masasındaki sandalyeye oturdum.
Oyun olmayacak kadar gerçekçiydiniz.
Evet galiba fazlasıyla öyleydik. Emir'in ne diyeceğini çok merak ediyordum. Benim için hepsi gerçekti, ama onun için?
Emir'in derin bir nefes almasıyla bakışlarımı ona döndürdüm. Emir bakışları dalmış bir şekilde yerde dururken kaşlarını çatmış, düşüncelerinde kalmıştı.
"Başta öyleydi..."
Tamamen Tolga'ya dönerek emin çıkan sesiyle "ama şimdi her şey gerçek," diye devam etmişti.
Rahatlamış bakışlarım onlardayken Tolga "Yani sen.." diye konuşmasını Emir,"Evet ondan hoşlanıyorum, aramızdaki her şey gerçek ve sende başkasına anlatarak bunu mahvetmeyeceksin tamam mı?" diye devam etmişti. Ama sözlerini algılamam Aylin'in salona girmesine kadar sürmüştü.
Benden hoşlanıyor!
Ve bunu rahatlıkla söylemişti.
Bunu öğrenmek Tolga'nın sırrı öğrenmesinden dolayı duyduğum korkuyu yok etmişti. Anlamsızca sırıtmak istiyordum ama garip gözükeceğinden başımı eğerek gülüşümü sakladım.
"Ne oluyor? Niye hepiniz suskunsunuz?"
Aylin'in sorusuyla Tolga ayağa kalkmış Aylin'e doğru yürümüştü. Gerginlikten ne diyeceğini beklerken başımı yerden kaldırmadım. Emir'e bakış attığımda camdan dışarıyı izlediğini gördüm.
"Ne olacak pamuk prensesim, bunlar yine kavga etti. Şunlar kadar toxic bir ilişki yok neyse gel şu soruları anlat bana."
Tolga'nın bize laf atmasına sevineceğimi hiç düşünmezdim ama sırrımızı gizlediği sürece buna katlanabilirdim.
"Ne? Nüzhet iyi misin?"
Telaşlı bir şekilde bana yaklaşan Aylin ile Tolga'ya bir bakış attığımda gözlerini devirdiğini gördüm.
"İyiyim."
Sesim kısık çıkmıştı. Hâlâ Emir'in sözlerini düşünürken konuşmak bile zor geliyordu.
Ondan hoşlanıyorum...
"Emin misin? Yüzünde soluk görünüyor, bak Emir bir şey yaptıysan söyle onu doğduğuna pişman ederim."
Aylin'in sözlerine hızla başımı sallayarak "Hayır öyle bir şey yok, lütfen biz iyiyiz," dedim. Ona gülümsemeye çalışırken Tolga bana bir bakış atarak Aylin'e yaklaşmış ve omzundan tutarak masaya doğru çekiştirmişti.
"Onlar halleder sen şimdi bana bu soruları anlat."
Aylin sitemkâr sesiyle Tolga ile konuşurken camda duran Emir'in yanına gittim.
Kollarımı beline sararak başımı göğsüne yasladım. Hemen kolları ile beni sarmış ve çenesini başıma koyarak iç geçirmişti.
"Onlar gerçekten toxic."
Aylin'in sesiyle dudaklarımı ısırarak bir şey demedim. Öyle görünsek de ilişkimizin ikimize de iyi geldiğini biliyordum.
Emir'e sarılmışken parfüm kokusunu almamla "Emir parfümünü mü değiştirdin?" diye sordum.
Aklımda binbir soru ile doluyken bunu sormam saçmaydı ama gergindim. Ona ne diyeceğimi bilmiyordum. Ne söylenirdi ki? Kalbim ağzımda atarken, kollarım onun sıcak bedenindeyken, Emir beni sararken ne denirdi ki?
Sarılmamız tüm sorulara cevap niteliğindeydi.
"Evet, sen ve annem rahatsız oluyordunuz bu yüzden değiştirdim."
"Beğendim... Yani parfümünü."
Gergin çıkan sesimle dudaklarımı ısırdım ve ona daha fazla sarıldım. Başım göğsündeyken ona sardığım sağ kolumu tutup elimi göğsüne doğru kaldırarak kalbine koydu. Gözlerim dolarken hızlı atan kalbiyle aklım şaşmıştı.
Bu gerçekten yaşanıyordu.
"Emir..."
Sesimin titremesiyle devamını getiremedim ama Emir ne diyeceğimi tahmin ederek tekrar bana sarıldı. "Biliyorum bir tanem, biliyorum."
Bunun üzerine rahatlayarak gözlerimi kapatarak huzurun tadını çıkardım.
Ondan hoşlandığımı biliyordu. Keşke onu sevdiğimi, onsuz bir an bile düşünmediğimi de bilseydi.
Nasıl buldunuz bölümü?
Salı günü doğum günüm olmasına rağmen bütün günümü bu bölüme ayırdım, gerçekten çok uğraştığım bir bölüm oldu bu yüzden oylarınızı eksik etmeyin.
Unutmadan bölümün başındaki görseli nasıl buldunuz? Pek emin değilim bu yüzden her an silebilirim.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir, bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
10.32k Okunma |
1.32k Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |