@kscicek
|
✴️ Merhabalar, şu son yaşananlardan sonra biraz gündemden uzaklaşmak için buraya kaçmak istedim. Herkese özgürce ve korkusuzca yaşayacağı günler diliyorum. İyi okumalar. _____________________________________________ The Neighbourhood ~Prey
'Ruhsuz Nüzhet bu anlaşmaya uymazsa eğer teselli amaçlı Emir Kaan Dinçer'i öpebilir.'
*** Annemi arayıp geç geleceğimi söylediğimde sadece tamam demiş saat kaçta geleceğimi bile sormamıştı. Günü keyifli geçiyor olmalıydı. Ben telefonla konuşurken Emir önden gidiyordu, ben de onu peşinden gidiyordum. Gittiğimiz caddede çoğunlukla kafeler vardı ve dediği kadar sakindi.Telefonu kapattıktan ona yaklaştım. "Tam olarak nereye gidiyoruz?" deyince bana döndü. İşaret parmağıyla az ilerde merdivenleri aşağıya doğru olan kafeyi gösterdi . Elini görünce soğuktan morardığını ve kızardığını gördüm, eldivenlerimi ona versem mi vermesem mi arasında kalırken kafaye çoktan varmıştık. Elleriyle referans yapıp "Leydim lütfen önden buyurun." dedi, bu hareketine istemsizce güldüm. Kaç kişiliği vardı? Ela gözleri ilk gözlerime sonra gülümseyen dudaklarıma kaydı, bir süre orada oyalandıktan sonra hızla bakışlarını çekip içeriye girdi. Buz kesmiştim, bakışları çok kısa da olsa etkisi büyüktü. Derin nefesler alarak bende kafeye girdim. Emir, duvar kenarında boş olan masaya yerleşmiş menüye bakıyordu. Madem kafeye gidebiliyorduk neden beni o parka götürdü? Kütüphaneye gideceğimi düşündüğü için mi? Masaya varana kadar bunu düşünüyordum, karşısındaki sandalyeye oturunca bunu boşverip kafeyi incelemeye başladım. Düşündüğümden daha büyüktü ve içerde az kişi vardı ama burası geceleri gürültülü olan mekanlara benziyordu, beni izleyen Emir'e dönerek başımla arka kısmı gösterdim. "Orada konser mi veriliyor?" Gülümseyip başını sallayarak beni onayladı. "Cenk arada burada çalıyor bir şeyler." demesiyle şaşkınla tekrar arka kısımdaki konser alanına döndüm, küçük bir alandı ve birkaç müzik aleti de karışık bir şekilde bu küçük alanın etrafında duruyordu. " Ne çalıyor?" Cenk'ten böyle bir şey beklemiyordum, o kadar içine kapanık birine benziyordu ki kalabalık bir gruba şarkı söylemesi beni çok şaşırtmıştı. "Gitar çalıyor ve arada şarkı söylediği zamanlar da oluyor." Şarkı söyleyen Cenk ve kalabalıkta onu dinleyip eğlenen Emir'i düşünürken garson gelmişti. " Ne istediğine karar verdiniz mi?" demesiyle Emir su bende sıcak çikolata istemiştim. Garson gittikten sonra ikimizden de ses çıkmadı, daha önce böyle durumla karşılaşmamış ve duymamıştım yani ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama birbirimize attığımız kısa bakışların ve sessizliğin bitmesi gerekiyordu. Bu yüzden "Şimdi bir anlaşma yapacağız ve o anlaşmaya göre davranacağız tamam mı?" dedikten sonra çantamdan kalem ve bir kağıt çıkartarak masaya bıraktım. Kağıdı görünce"Sen ciddi misin? İmza falan atacak mıyız bari?"diyerek bana alayla bakan gözleri ciddi ifademi görünce hayretle açıldı. Şu ana kadar yaşadığımız her şey saçmayken bu en normaliydi, şaşırmasına gerek yoktu. "Sana güvenmiyorum sen de bana güvenmiyorsun anlaşma aramızdaki güven olucak, tamam mı? Öncelikle kimseye bir şey anlatmak yok ne bu anlaşmayı ne de bu sırları. Şimdi buraya senin benimle beraber çöpçatanlık yapacağını benim ise aptal sırrını saklayacağımı yazacağım." yazmaya başlayacakken Emir kağıda işaret parmağını koyarak "Bunu böyle yazma." dedi. Elini ittirerek "İşime karışma sen."diyip aynen söylediklerimi yazdım. Aklıma gelen fikirle ona hızla dönerek "Beni sabahları okula bırakır mısın?" diye sordum. Nazik çıkan sesimle gözleri şaşkınlıkla açılmıştı ama sonra hemen kendini toparlayarak saçlarını düzeltti." Olur bırakırım, böyle daha inandırıcı olur." deyince gözlerimi devirip tekrar kağıda döndüm. Sabahları otobüs derdi de biterdi böylece ve bununla beraber bu anlaşmaya olan güvenim artmıştı. Garsonun gelmesiyle telaşla hâlâ yazmakta olduğum kağıdı arkaya çevirerek elimi üstüne koydum bunu gören Emir ise alayla kahkaha atmakla yetindi. Garsonun gitmesiyle bana dönüp" Şimdi anlaşmaya uymayan için ceza olacak mı?Bence olmalı."dedi. "Ceza mı?" Arkaya rahatça yaslanarak ela gözlerini bana dikti."Evet, niye o kadar şaşırdın? Şimdi alayım şunu." deyip kağıdı önümden aldı ve bir şeyler yazmaya başlayınca ona doğru eğilerek kağıdı okumaya çalıştım ama başını iki yana sallayarak kağıdı kendine doğru daha fazla çekti. İzin vermemeliydim kağıdı almamasına. İç geçirip kafenin içini inceledim tekrar, teması bu sonbahar günlerini bile yaz günüymüş gibi gösteriyordu ama bu güzel kafe bile moralimi yükseltmiyordu. Sadece birilerinin arkamdan çıkıp bunların bir kamera şakası olduğunu söylemesini bekliyordum ama bıkkınlıkla çalışan garsonlar ve birkaç müşteri bunların şaka olmadığını, gerçekten yaşandığını kanıtlıyordu. Ne yapıyordum ben? Yaptığım mantıklı mıydı? Bunu sorgulamak için artık çok geçti. Ona döndüğümde telefonunda mesajlaştığını gördüm. Sinirli ve gergin ifadesi bu mesajlaşmanın iyiye gitmediğini gösteriyordu. Bu yüzden onunla konuşmak yerine kağıdı önünden alıp yazdılarını okudum. ' Ultra Yakışıklı Emir Kaan Dinçer anlaşmaya uymazsa eğer (her zaman dediklerini yapar yani genellikle) bir daha ruhsuz Nüzhet (soy isimini bilmiyorum sen eklersin) ile konuşmayacak ve eskisi gibi yabancı olacaklar.' 'Ruhsuz Nüzhet bu anlaşmaya uymazsa eğer teselli amaçlı Emir Kaan Dinçer'i öpebilir.' Bu neydi? Ruhsuz mu? Ve onun öpmekle sıkıntısı neydi? Ona dönünce sinirle telefonunu masaya bırakıp başını ellerin arasına aldığının gördüm. Bir şeyler olmuştu ona, kötü bir şey ama bu beni ilgilendirmezdi. Onu boşverip tekrar kağıdı okuyarak son maddesine bakakaladım. "Tarafların aşık olması yasak mı? Bu ne demek?" diye şaşkınca sordum. Yüz ifademi görünce gergin yüzü ifadesi yumuşamıştı. "Bir filmde görmüştüm." "Bu sahte sevgili olayını da mı orada gördün?"diye alayla sordum. "Evet. Naz ile izlediğimiz filmde vardı. Adam benim kadar yakışıklıydı, bende neden olmasın diye düşündüm." Biraz daha kendini överse önünde kusacaktım. Yüzümü buruşturup kağıdı incelemeye devam ettim. Aptal yazdığım yerin üstünü karaladığını ve imza attığını gördüm. Bu benim yaptığım ya da yapacağım bir anlaşmaydı ama o yine en iyi yaptığı şeyi yaparak mahvetmişti. Yüzümü somurtarak ona döndüm, bir süre yüzümü inceledikten sonra gergin ifadesiyle "Gidelim artık," diyerek çantasını koluna atıp ayağa kalktı. "Ne?Ben daha sıcak çikolatamı bile içmedim." Bıkkın ve öfkeli ifadesi ile sandalyeme doğru eğilerek "Evine götüreceğim diyorum ve senin derdin çikolata mı? Haydi kalk," dedi. Ondan uzaklaşarak başımı salladım. Her dediği şeyi yapmayacaktım. "Ben kendim giderim yine de teşekkürler." Sinirle benden uzaklaşıp derin bir nefes alarak kafenin kapısına doğru gitti. Emir'in gergin ve huzursuz olması nadirdi, en son onu bu kadar huzursuz ve gergin gördüğümde geçen haftayı saymazsak eğer felsefe projesinde partnerimdi. Tabii ki de bütün projeyi ben yapmıştım ve benim sayemde yüksek bir not almıştı ama teşekkür bile etmemişti. Sonrasında Aylin artık nasıl öğrendiyse babasının tekrar evlendiğini anlatmıştı, o zaman ki gerginliğini buna yormuştum. Şu anki hâli de bana o zamanları hatırlatıyordu. O gittikten sonra sıcak çikolatayı içerken dilimin yanmasıyla sinirle masadaki kağıdı alıp iğrenç yazısına baktım. Bir insan nasıl bu kadar düzensiz ve kötü yazabilirdi? İmzasının yanında çizdiği gülen yüzü farkedince son yarım saatte olanları düşündüm. Ne olmuştu da gülen yüzü düşmüştü? Yoksa ailesi ile alakalı mıydı?Bu beni ilgilendirmezdi ama düşünemeden edemiyordum.Ona sormak istiyordum ama alacağım cevaptan da kokuyordum. Tekrar kağıdı incelediğimde imzalayıp temize çekip çekmemek arasında kaldım. Gülen yüzü bozmak istemiyordum. ~ Üstümdeki montun fermuarını biraz daha yukarıya çekerek esen havaya doğru üfledim ve çıkan buharla gülümsedim. Havalar artık soğuyordu ve en sevdiğim mevsim olan sonbahar mevsimi artık kendini gösteriyordu. Bugünün güzel ve sakin geçeceğini düşünerek durağa doğru yürüyordum fakat durakta olan otobüsü görünce yine saatinden erken geldiği için kaçırdığımı anladım. Bıkkınca ve sinirle oflayarak durağa doğru yürümeye devam ettim, koşsamda yetişmeyecektim. Akşam Emir'in engelini kaldırdıktan sonra sanki bunu bekliyormuşçasına hemen yarın yokum okulda yazmasıyla beni sabah okula bırakmasına dair tüm umutlarım çöp olmuştu. Bu yüzden yine otobüs beklemekten başka bir çarem yoktu. Doğrusu bu mesajına ilk üzülmüş sonra telaşlanmıştım. Bana attığı mesajı ben değilde kardeşim daha da kötüsü annem görseydi ne yapardım bilmiyordum, o telaştan ona mesaj atmayı bile unutmuştum ve görüldü atarak sadece numarasını E diye kaydetmiştim. İç geçirerek annem ve babam bunu yaptığımı bilseler ne yaparlardı, diye düşündüm. En iyi ihtimal okul değiştirip beni eve hapsetmek olurdu. Her zaman bu konuda bana güvendiklerini söylerlerdi bu yüzden bana herhangi bir kısıtlama yapmazlardı, dışarıya istediğim saatte istediğim yere gidebilirdim ama sahte de olsa güvenlerini boşa çıkarmıştım. Çalışkan örnek kızları onlardan gizli işler çeviriyordu. Bunu kesinlikle öğrenmemeleri gerekiyordu. Özellikle annemin. Durağa varana kadar bu karamsar düşünceleriminden dolayı bankta yanımda oturan Çağrı'nın arkadaşını fark etmemiştim. " Otobüs geçti mi?" diye sormasıyla ona dönerek bana bakan yeşil gözlerine bakıp başımı salladım. " Evet az önce geçti, yine geç kaldık galiba okula," dedim ona gülümseyerek. Boş durağa bakış atıp"Aynı okula mı gidiyoruz?" diye sordu. Moralim bozuk olmasına rağmen kahkaha atarak "Ben senin sınıfını bile biliyorum, Çağrı ile aynı sınıftayım." dedim. Bunu dememle şaşkınlıkla açılan gözlerini benimkinden kaçırdı. Sınıfını bilmeme şaşırmış olmalıydı yoksa aynı okulda olduğumuzu bilmemesine imkân yoktu, her gün otobüste birbirimizi görüyorduk. Sorusu çok saçmaydı, ilgsiz davranarak ilgi çekmeye çalışan erkeklerden miydi yoksa? Onu dikkatlice inceleyerek öyle olup olmadığını düşündüm.Üzerinde geçen yıl da sürekli giydiği siyah deri ceketi ve onu gördüğümde mutlaka yanında olan kulaklığı vardı. Sigarası şu an yoktu ama genelde yanında olurdu; sessiz, kendi halinde takılan birine benziyordu. Görünüşü bu bunu bozsada Çağrı ile arkadaş olan biri ne kadar belalı olabilirdi ki? Sonra aklıma Çağrı ile Talha'nın sohbet ettiği geldi. Büyük konuşmamak gerekiyor. Gelen otobüsle ikimizde ayaklandık. Otobüs boştu ve okula zamanında yetişebilecektim. Bugün Emir okula gelmiyordu aynı zamanda da annem halamı ziyaret edecekti, babam da nasıl iş bulduysa işteydi ve kardeşlerim okuldan dönene kadar ev boştu yani bugün gerçekten güzel geçecekti.Yanlız ve güzel geçecekti. 'Yetersiz bakiye' Çağrı'nın arkadaşının kartından gelen sesle ona döndüm, tekrar bastı ama yine aynı ses gelince yanına giderek kartımı okuttum. "Teşekkürler," dedi gözlerini benden kaçırarak, ona cevap olarak sadece başımı sallayarak otobüse doğru ilerledim. Orta kısımda camın yanında bazen çantamı koyduğum yere tutunduğumda Çağrı'nın arkadaşı da yanıma gelip tutundu. "Adın neydi bu arada?"diye sordum bir yandan da adını hatırlamaya çalışırken, Çağrı'nın yanında bir çok kez duymuştum ama hatırlamıyordum. Ona baktığımı farkedince bana dönerek kulaklığını çıkarttı. "Efendim?" "Adın ne diye sordum," dememle şaşkınlıkla yüzüme baktı, sormama şaşırmış olmalıydı. Ardından gözlerini benimkilerden kaçırıp "Kaan, senin?" dedi. "Nüzhet," deyince kulaklığını boynuna takarak tamamen bana döndü. "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'ndaki Nüzhet gibi mi? İlk defa kitaptan başka bir yerde gördüm bu ismi." Okumuş muydu? Kitap okuyan erkek gördüğüm için biraz heyecanlanmıştım, saçmaydı heyecan yapmam ama okulda genelde kitap okuyanlar bile çok azdı bu yüzden istemeden de olsa heyecanlı çıkan sesimle "Okudun mu?" diye saçma bir soru sordum. Az mantık! Başını sallayarak beni onayladı sonra gülümseyerek kulaklığını takıp önüne dönünce yüzünün kızardığını gördüm, bunun üstünde çok durmayarak keşke onunla daha önce tanışsaydım diye düşündüm ve onu Çağrı'nın yanında gördüğüm zamanları hatırlamaya çalıştım. Düşüncelerimden uzaklaşmaya çalışarak saate bakmak amacıyla telefonuma bakınca Ceyda'nın aradığını gördüm, aynı zamanda da Aylin'de iki defa aramıştı.Ne oluyordu? Endişeyle telefonu açtım. "Alo?" " Neden mesajlara bakmıyorsun? Çabuk oraya bak ve bize ne olduğunu anlat." Sesi sinirli çıkmıştı. "Sana da günaydın Ceyda, internetim kapalıydı ve telefonum sessizdeydi ne oldu ki?" "Günaydın canım, sen bir bak sonra konuşalım tamam mı canım?" Sinirli sesine anlam veremeyerek aramayı sonlandırp internetimi açtım. Üst üste gelen Cankızlar grubundan mesajlara baktım, hepsi günaydınla başlayıp benim ne halt yaptımığımla bitiyordu ve Aylin'in attığı bir fotoğrafı görünce neden telaş yaptıklarını anlamıştım, bu kafede yan profilimden çekilmiş bir fotoğrafımdı. İnstagramda hikaye olarak paylaşılmıştı ve fotoğrafın altında beyaz bir kalp vardı. Kafenin dün Emir'le gittiğimiz kafe olduğunu farkedince Aylin ve Ceyda'nın bu nasıl oldu sorularını da anlamıştım. Kendimi fotoğrafta görünce önce gerilmiş sonra kalbim korkuyla ve telaşla atmıştı şimdi ise çok sinirli hissediyordum. Kimler gördü? Neden kendi hesabında paylaşma ihtiyacı hissetti ve neden bu sahte ilişkiyi bu kadar ciddiye alıyordu? Hesap soracaktım tabii ki de ama öncelikle şu okula gitmem gerekiyordu. Okul, sınıf, belki hocalar...Sınıf kesinlikle biliyordu. Kahretsin! Ceyda ve Aylin'in mesajlarına bakmadan onlara teneffüste anlatacağımı yazdım, zaten bugün öyle yapmayı planlıyordum ama Emir yüzünden artık onu takip eden herkes biliyordu ve takipçi sayısı benim takipçi sayımın yirmi katı olması da benim şansımdı. Kendini ne sanıyordu?Emir'e karşı olan biraz sempatiğim de bununla beraber gitmişti, kendi hesabımdan bile herhangi bir fotoğraf ya da hikaye paylaşmamıştım o ise paylaşmıştı ve benden habersiz bir şekilde. Otobüsten inerek hızla okula doğru yürüdüm ve sinirle tuvalete girdiğimde kimseyi göremeyince derin bir nefes alarak ona ne diyeceğimi düşündüm. Şimdi hesap sorma zamanı. Emir'in numarasını arayarak açmasını bekledim yandan da derse geç kalmamak için dua ediyordum.Açmadı ve sinirle tekrar aradım bu sefer üçüncü çalışta açtı. "Sen kendine ne sanıyo-" "Alo." Gelen ince kadın sesiyle duraklayarak şaşkınlıkla çıkan sesimle "Alo?"diyerek numarayı kontrol ettim, bu doğru numaraydı. "Ben Emir'in arkadaşıyım da o orada mı?" " Evet, yatıyor burada yoksa sen Emir Kaan'ın kız arkadaşı mısın?" Kaşlarımı çatarak "Onu gibi bir şey." dedim. Beni nasıl kaydetmişti de kadın kız arkadaşı olduğumu zannetti? "Tanıştığımıza memnun oldum, ben Emir Kaan'nın annesiyim bana Nazlı abla diyebilirsin." Sesi heyacanlı çıkmıştı. Kızgınlığımı unutarak nazik konuşmasıyla beni daha çok geren Emir Kaan'nın annesine "Bende Nüzhet." dedim sonra "Şey ben kapatayım o zaman iyi günler," diye ekledim. Kaba mı konuştum? Yoksa nazik miydim? Ve annesi Emir Kaan derken yorulmuyor muydu? " İsmin çok güzelmiş Nüzhet, kapatmadan dün gece Emir Kaan'a ne olduğunu biliyor musun? Bana anlatmadı eğer sana anlattıysa anlatabilir misin?" Dün kafeden gergin çıkan Emir'i hatırlayınca kalakaldım, kendine zarar mı vermişti? Bu kadar endişeli çıkmasına şaşırdığım sesimle "Ne oldu ki dün ona, iyi mi?" diye sordum. " İyi iyi merak etme sadece biraz içmiş, dün saat yediden beri yatıyor sen bilmiyorsun değil mi ne olduğunu?" Beni görmemesine rağmen başımı salladım." Hayır, bilmiyorum gerçekten." "Sağol yinede Nüzhet, Emir Kaan uyanınca aradığını söylerim." "Peki teşekkürler, iyi günler." dedim tuvaletten çıkarken. "İyi günler canım." Telefonu kapatıp cebime koyarak onu düşündüm.Ne olmuştu? Neden içmişti? Tuğçe hocayla mı alakalıydı? Bu düşünce içimde anlamadığım bir duyguya neden oldu. Hep gülüp alayla bakarken, içmesine neden olmasına yabancı birinin etkisi olabilir miydi? Oflayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalışarak sınıf kapısını tıklattım. Sınıfa girmemle birkaç kişinin hayırlı olsun sözlerine göz devirip Cemal'in arkasında, cam kenarında oturan Ceyda'nın sinirli bakışlarına döndüm ve ona tedirginlikle gülümsedim. Ceyda dudaklarını oynatarak seninle sonra konuşucağız deyince biraz tırsarak başımı sallayıp sırama oturdum ve ellerimle yüzümü kapatarak onlara ne anlatacağımı düşündüm, gerçeği tabii ki anlatamazdım. Sakin ol dün gece ki düşündüklerini hatırla! Evet, bunu uzun uzun düşünmüş ve ne söyleyeceğime karar vermiştim sadece öğrenmeleri ani olmuştu, halledilmeyecek şey değildi. Ama bu işin bu kadar uzamaması gerekiyordu ve nedense Emir'in sırrını gizlemek için bunu yapması bana mantıklı gelmiyordu. Aklında ne vardı? Bunu yapmasındaki amacı neydi? ~ Aylin'in sırama oturmasıyla teneffüsüm, şu an ki olmayan aşk hayatımı anlatmamla başladı. "Zaten daha önce onunla alakalı yaşadıklarımı anlatmıştım arkadaşı benim onu sevdiğimi düşünmüş, o da buna inanarak bana çıkma teklifi etti bende kabul ettim." Aylin'in kırgın, Ceyda'nın şüpheli gözleri üstümdeydi. " Niye bize söylemedin ki?"dedi Aylin, açık kahverengi gözleri kırgınlıkla bakıyordu. Eğer sırrını söylediğimi bilseydi ne düşünürdü acaba? Bakışlarımı suçlulukla kaçırdım, birine ihanet etmek gerçekten çok acıtıyordu . " Ne bileyim, her şey çok hızlı oldu kesinleşene kadar size söylemek istemedim." Ceyda kolumu tutarak bana döndü ve "Bu çocuk mu gerçekten çıka çıka bu şerefsizle mi çıktın? Ve senin onunla çıkman hiç mantıklı değil," dedi sinirle ve endişeyle. Aylin Ceyda'ya bakıp "Sakin ol hoşlanıyormuş demek ki, ne önemi var ki geçmişte yaptıklarının."dedi. Aylin'in bu düşüncelerle canı çok yanardı. Ceyda da benle aynı düşünmüş olacakki gözlerini devirip bana döndü. Ona gülümseyerek "Ceyda öyle abartılacak bir şey yok, merak etme ona aşık falan değilim." dedim. Anlayışlı ifadesi ile"Peki ama seni üzmesine izin verme." diyerek kolumu okşadı. Aylin de masanın üzerinden ben ve Ceyda'ya sarılarak" Ya ben hiç düşünmezdim senin sevgilinin olacağını hem de Emir'le ama belliydi biraz," dedi. Ceyda yüzünü buruşturarak geri çekilince Aylin de geri çekilip masaya geri oturdu. Ceyda benim yerime"Nasıl belliydi ki?" diye sordu. Bende Aylin'e bakıp sen ne saçmalıyorsun dememek için kendimi zor tuttum. "Yani ne zaman sana onunla alakalı konuşsam hep fazla ilgisiz davranıyordun." "Belki gerçekten ilgisizdim." Aylin'in başını sallayarak "Sen öyle diyorsan öyledir,"deyince sinirle gülen yüzüne baktım. Nasıl ondan hoşlandığımı söylerdi ki? Evet ilgi çekiciydi ama Ceyda'nın da dediği gibi o şerefsizle çıkılmazdı, bunu bilecek kadar aklım başımdaydı. " Eee bizi tanıştırırsın değil mi?" diye umutla sordu Aylin. Bilmiyorduki her şeyi bunun için yaptığımı. " Tabii ki de." dedim gülerek Ceyda da benimle beraber gülerek "Yine iyisin Aylin." dedi. "Sana da mı birini bulsak? Cenk'e ne dersin sen seversin içine kapanık insanları." Aylin'in konuşmasıyla Ceyda yüzünü buruşturdu, ben de kahkaha atıyordum. Ardından Ceyda Aylin'in omzuna vurarak "Saçma sapan konuşma." dedi. Aylin ile ben Ceyda'nın kızarmış ve sinirli yüzüne kahkahalarla gülmeye devam ettik. Düşündüğüm kadar kırılmamışlardı sadece şaşkınlık ve şüphe vardı. Bunu da atlatmıştım.
|
0% |