*24.Bölüm
“O zaman bize bir şans verelim mi?”
***
Odamda bulunan aynanın karşısında omuzlarımda biten saçlarımı nerdeyse yollayarak taramama rağmen hâlâ birbirine girmiş durumdaydı, taradıkça kabaran dalgalı saçlarım her geçen saniye durumu daha kötü yapıyordu.
Eskiden olsa asla umursamayacağım saçımın şekilsizliği bugün olacak buluşma ya da birini göreceğim heyecanından ötürü şimdi çok gözüme batıyordu. Kabarmasa ne kadar iyi olurdu.
"Nüz ya böyle yapma valla özür dilerim," diyen kardeşimle tarağı saçımdan çekerek ona sinirli bir bakış attım. Dün Emir'in evinden apar topar ayrılıp eve gelince annemin olmamasından duyduğum cesaretle beraber kıyameti koparmış sonra da bir daha Elisa ile konuşmamıştım.
Beni rezil etmişti. Hala düşündükçe yüzüm kızarıyor, başımdan duman çıkıyordu.
Tekrar saçımı taramamla derin bir nefes vererek omuzlarını düşürdü, bu haline ister istemez üzülmüştüm.
"Bu yaptığın şey suç ve neden ona attın böyle bir şeyi? Yani amacın neydi?" Sakin çıkması için uğraştığım sesim sonlara doğru yükselmişti.
Elisa onunla konuşmama sevinmiş gibi kızgın sesimi boş vererek hevesli bir şekilde bana döndü.
"Çok özür dilerim."
"Tamam onu anladık ben ciddiyim, neden ona videomu gönderdin ya da mesaj attın?"
Ona bakmadan sorduğum soruyla Elisa iç geçirip uzaklaşmasıyla ona döndüm. Çantasından aldığı yağı bana doğru uzatarak "Bu saçının kabarıklığını götürür," deyince gözlerimi kısarak elindeki yağı aldım.
"Bak şimdi Nüz, ben Instagram da öyle dolaşıyordum sonra senin bu çocuğu takip ettiğini gördüm. Şu taptığın gözlüklü şarkıcı dışında takip ettiğin tek erkekti dolayısıyla bende merak ettim."
"Öyle mi?" diye dişlerimin arasından sordum, zaten meraklı olmasa okuldaki o boş kavgalarda adı geçmezdi.
"Evet neyse sonra baktım bu çocukta seni takip ediyor tabii ben şok. Çocuğun 800 senin 40 takipçin var ve o seni takip ediyor, bu yüzden de ben de çocuğu stalk yaptım bu arada stalk ne biliyorsun değil mi?"
Sinirle ona döndüm. Bakışlarıma karşılık ihtiyatla konuşmaya devam etti.
"Tamam o zaman stalk sonuçlarına bakınca bir sevgilisi olduğunu öğrendim, bir de sen onu takip edince meraklandım ve yazdım. Tekrar tekrar özür dilerim ama sen anneye okuldan çıktığımı söyleyince bende o zamanki sinirle yazdım."
"Ne yazdın?" Sert çıkan sesimle konuşmaya devam etti.
"Ne kızıyorsun? Dünyanın sonu değil ya," demesiyle ona doğru öfkeli bir adım attım.
Geri çekilerek panikle "Ay tamam bir şey demeyeceğim," dedi.
"Ne anlattın?"
Tekrar sorduğum soruyla korktuğu belli olan bakışlarını benden çekti.
"Şey dedim, sen kimsin de ablamı takip ediyorsun, o da sevgilisiyim deyince başta çok inanmadım ama sonra son zamanlardaki garip davranışlarını düşündükçe mantıklı geldi, ondan sonra bende sen ona rezil ol diye o videoyu gönderdim hani şu Katy Perry şarkısını söylediğin video."
"O yüzden intikam falan diyordun."
Sonunda saçımı taramam bitmişti. Elisa'ya dönerek yağı sertçe eline bıraktım ve Emir'in bana gezide verdiği çiçekli tokayı da saçımı takmamla saçımla işim bitmişti.
Elisa çiçekli tokama bakarken bir dememişti. Bunun üzerine ona "Aferin sana beni rezil ettin," diyerek hızla odadan çıktım ve montumu, telefonumu yanıma alarak kapıya doğru gittim.
"Of ne bilim bu kadar kızacağını."
Arkamdan gelen Elisa'nın sesiyle duraklayarak ona döndüm. Dönmemle arkaya doğru tökezlemiş ve tırsak bakışlarını bana doğrultmuştu.
"Ben sırf internete güvenmediğimden tek fotoğraf paylaşmadım ve sen gerçekten tahmin edemiyor muydun kızacağımı? Ya dediğin kişi çıkmasaydı, videomu alarak kullanabilirdi. İnsanlar neler neler yapıyorlar biliyor musun sen? Sosyal medyayı bu kadar bilinçsiz kullanma."
Sözlerimi bitirdikten sonra sinirli hareketlerle montumu giyerek kapıyı açtım ve botlarımı giymeye başladım.
"Çok paranoyaksın, kim ne yapsın senin fotoğrafların?"
Kapı pervazına yaslanmış bir şekilde beni izleyen Elisa'ya bir şey demedim. Bu paranoyaklık olabilirdi ama haklı olmadığımı iddia edemezdi.
"Şapkam ve atkım orada versene."
Elisa bana bir bakış atarak atkımı ve şapkamı verdiğinde annem kapıya gelmiş ve "Çabuk eve gel, bir de senin eldivenin nerede çantandaysa ver yıkayım onları," demişti.
Gözlerimi ondan kaçırarak atkımı takmaya başladım. Birine verdim mi deseydim? Kim olduğunu sorsa ne cevap verecektim? Anneme yalan söylemek çok zordu ama deneyecektim.
"Kaybettim," dememle annem kaşlarını çatarak tekrar çabuk gel eve deyip mutfağa girmişti.
Elisa ise şüpheyle bana bakarak annemin gitmesiyle beraber "Sevgiline verdin değil mi? Neden bana söylemedin sevgilin olduğunu, ben sana okulda her şeyi anlatıyorum halbuki," diyerek sitemle konuştu.
Sert hareketlerle şapkamı takarak Elisa'ya "Yavaş konuş anne duyacak! Her şey çok yeni bu yüzden bahsetmedim, uzatma artık!" dedim.
"İyi o zaman."
Ama yüzündeki memnuniyetsiz ifadeden bu konunun kapanmadığını görebiliyordum. Bunu saklayabilir miydi hiçbir fikrim yoktu. Galiba Elisa güvenmekten başka hiçbir şansım yoktu.
Annem öğrenirse kızar mıydı yoksa kabullenir miydi bilmiyordum. Erkekler hakkında hiç konuşmamıştık. Aslında biz hiçbir şey konuşmamıştık. Annemle aramızdaki bu iletişimsizlik canımı sıkıyordu, bir adım atmalıydım ama sanki karşımdaki yabancı biriymiş gibi çekiniyordum.
"Enişte Bey'e selam söyle."
Ona kızmak için dönerken Elisa hızla kapıyı kapatmıştı. Enişte neydi?
Ona bunun için sinirlenmeyi boş verip apartmandan çıkarak otobüs durağına doğru yürümeye başladım.
O garip grupla bir daha buluşmayacağım derken yine kendimi onların yanında buluyordum ama bugünkü tamamen Aylin'in isteğine bağlı olarak gelişen bir buluşmaydı. Onun için orada bulunmam gerekiyordu.
Talha bu sefer gelecekti ama Aylin onun için değil Tolga için heyecanlıydı, ben bile buna inanmıyorsam Aylin'i düşünemiyordum bile.
Hafta sonu olduğundan kalabalık olan otobüsle Emir'in evine doğru giderken her yeni durakla mideme kramp giriyordu.
Emir'e nasıl bakacaktım? Video da nasıl çıktım? Aklımdaki bitmek bilmeyen sorularla çoktan eve varmıştım.
Tanıdık bebek mavisi, beyaz apartmanı görmemle soğuktan dolayı hızla yürüyerek içine girdim. Gergin bir şekilde merdivenleri tırmanırken eskisi gibi davranmak için kendimi cesaretlendiriyordum.
Kata ulaşınca derin bir nefes alarak kapı zilini çaldım ve gergince saç uçlarımla uğraşmaya başladım.
Kapıyı açan Emir'le beraber bakışlarımı ona çevirmeden "Merhaba," dedim.
Bu kadar heyecan kalbe zarardı.
Emir'den ses gelmeyince yine bakışlarımı yerden kaldırmadan kapıya doğru ilerledim ama Emir kolunu kapı pervazına koyarak beni engellemişti.
Sonunda bakışlarım ela gözlerine dönünce bana gülümseyerek "Hoş geldin güzelim bir an gelmeyeceksin zannettim," dedi.
Saçımdaki tokayı görünce sırıttı ardından bana doğru eğilerek saçlarıma bir buse kondurdu. "Hadi içeriye zaten seni bekliyorduk," deyip geri çekilmesine rağmen hâlâ onu yakınımda hissediyordum.
"Beni istediğin gibi kafana göre öpemezsin."
Hayır, buna şu ana kadar hiç takılmamıştım ama ona rezil olduğumu hatırladıkça sert davranmaya çalışıyordum. Hatanın neresinden dönülürse kârdır.
Emir bana dönerek bir süre yüzümü inceledi ardından "Sana sorsaydım eğer cevabın evet olacağını biliyordum, ama eğer izin almamı istiyorsan alırım," dedi ve bana doğru tekrar eğildiğinde gözlerimi ondan ayırmayarak şaşkınca yüzünü izlemeye devam ediyordum.
O ne zaman böyle cüretkar olmuştu yoksa ben mi yeni fark ediyordum?
"Leydim izninizle sizi öpeceğim."
Hiç bir şey yapmadım sadece kapıda ona bakakalmış bir şekilde geri çekildim. Çekilmemle kaşlarını çatıp sırıtmaya başladı ve bana daha fazla yaklaştı.
"Hop gençler sizi bölüyorum ama şu filmi seçmeye yardım mı etseniz artık?"
Cenk'in sesiyle hızla silkinerek kendim gelmeye çalıştım. Emir ise Cenk'e sert bir bakış atarak ona doğru ilerledi ve solana girdi. Kafamı karıştırmasına izin verecek kadar aptal ve istekliydim. Sınır koymalıydım.
Lakin bu sınır çoktan kaybolmuş ve ben de tekrar sınır koyamayacak kadar bu sınırın olmamasına alışmıştım.
"Selam Nüzhet hoş geldin," diyen Cenk'e gülümseyerek içeriye girdim.
"Hoş buldum Aylin gelmiş miydi?"
"Evet, hatta o ilk geldi." Tolga için olduğuna inanmıyordum.
Cenk'e başımı sallayarak onu peşinden bende salona girdim. Aylin tekli koltukta başı yerde avuçları yanaklarında bir şekilde oturuyordu. Omzuna dokunarak gülümsedim, Aylin de gülümsemeye çalışarak gergince bana baktı.
Tolga daha gelmemişti o yüzden gergin olmalıydı.
"Hoş geldin Nüzhet!"
Heyecanlı bir sesle kanepede Talha ve Emir'in arasında oturan Naz'a döndüm.
"Hoş buldum, ne filmi izleyeceğiz?" diyerek bakışları yerde olan ve düşünceli görünen Emir'in yanında oturdum.
Naz yanına oturmamla "Daha belirlemedik," dedi.
Cenk kumandayı alarak Talha ve Naz'ın arasında oturunca koltukta iyice sıkışık olmuştuk ve Emir'e yapışmıştım nerdeyse.
Cenk'in bu kadar kıskanç olmasını beklemiyordum. Kıskançlığı herkesi rahatsız etmesine rağmen kendisi Naz'ın yanında çok rahat görünüyordu.
"Çünkü Naz yüzünden seçemedik."
Cenk'in sitemli çıkan sesiyle Naz ona dönerek "Ne alaka ya?" dedi.
Şu an yapışık bir şekilde oturmamıza rağmen ikisi de tartışıyordu.
Sonunda yüzündeki bunalmış ifadeyle Talha ayağa kalkarak "Oğlum bıktım sizin şu kavganızdan seçin bir film izleyelim işte," deyip tekli koltuğa oturdu.
Açılan yerle Naz geri çekilmiş bende yana kaymaya çalışmıştım ama Emir'in beni belimden çekerek kendisine çekmesiyle bunu engellemişti.
Şaşkınlıkla ona dönerken bende olan bakışlarına "Ne yapıyorsun sen? Sence böyle rahat mı olacağız?" dedim.
"Ben çok rahatım başımı omzuma koyarsan sen de çok rahat olursun. Hadi."
Başımı iki yana sallayarak geri çekilmeyi denedim. Emir bu sefer engellememiş ama bana soran gözlerle bakmaya başlamıştı.
"Ne bakıyorsun öyle? Ben rahat değildim."
Emir bir şey söylemeden bendeki bakışlarını Talha'ya döndürdü. Belki sarılmak güzel olurdu ama her hareketine anlam yüklemek istemiyordum.
Ayrıca videomu izlediği için öfkeli ve utanmış hissediyordum. Hâlâ aklıma geldikçe başımı kuma gömme isteğiyle doluyordum.
Düşüncelerimden uzaklaşmak için geldiğimden beri hareket bile etmeyen Aylin'e dikkatimi vererek "Aylin iyi misin?" diye sordum.
Aylin onunla konuşmamla bana dönmüş ve sadece başını sallamıştı. Tolga yoktu ve geleceği de yoktu. Üzülmesinin nedeni bu olmalıydı.
Sağıma dönerek Emir ve Talha'nın tek kelimelik konuşmalarını dinledim daha sonra Emir sıkıntılı yüz ifadesiyle bana dönünce ona gülümsedim ve gözlerimle Aylin'i gösterdim. Emir ise Aylin'e bir bakış atarak omuz silkti.
Bizi izleyen Talha sessiz konuşmamızı anlar gibi Aylin'e baktı ardından Cenk ve Naz'ın tartışmasını kesecek kadar yüksek bir sesle Aylin'e "Tolga'yı bekliyorsan gelmeyecek ama şu an babamın tamirhanesinde oraya gidersen bulursun onu," dedi.
Aylin ise aydınlanan yüzüyle beni şaşırtan heyecanlı haliyle beraber Talha'ya teşekkür ederek bana bir şey demeden hızla evden çıktı.
Ben şaşkınca Emir'e dönerken onunda benden farksız, şaşkınlıkla beni izlediğini görünce ikimizin de bu olayı garipsediğini anlamıştım.
Yaşanan her şey Aylin ve Talha içinken şu an Aylin'in Talha onunla konuştuğu için değil de Tolga'nın yerini söylemesinden dolayı sevinmesi yaptıklarımızın boşa olduğunu gösteriyordu.
Anlaşmaya ne olacaktı?
Bunu bilmiyordum, bir an önce Emir ile konuşmalıydım.
Ama ne konuşacaktım?
İşte bunu hiç bilmiyordum.
Ben ve Emir birbirimize şaşkınca bakarken Naz ile tartışmaları bitmiş olan Cenk "Tamirhanenin yerini bilmiyor ki öylece gitti," diye sormasıyla Emir'den bakışlarımı çekerek bir şey demedim.
Aylin Talha'ya platonik olduğu dönemlerde psikopat bir sapık gibi Talha'yı araştırırken tamirhanenin de adresini öğrenmişti.
"Ben mesaj atarım konumu!"
Naz'ın konuşmasıyla Cenk gözlerinde belirgin olan duygularla Naz'a döndü ve "O zaman bu filmi izliyoruz lütfen yine değiştirme," dedi.
"Ben mi değiştiriyorum Yıldızlararası diye tutturan Talha'ydı unutmazsan."
Nazın sitemli sesiyle Cenk göz devirmiş ve arkaya yaslanarak kolunu Naz'ın arkasına atmıştı.
"Korku filminden daha iyi," diyen Talha ile Emir başını iki yana sallayarak Talha'ya döndü.
"Herkes bilimkurgu sevmiyor."
Emir'in konuşmasıyla beraber aklıma gelenle kahkaha atmamak için dudağımı ısırarak Emir'e hitaben "Tabii sen Not Defteri ya da Aşk ve Gurur falan izlemek istersin şimdi," dememle herkes hatta Talha bile kahkaha atmıştı.
Emir ise somurtan ifadesiyle sinirli bakışlarını Naz'dan ayırmıyordu. Bakışları daha çok ihanete uğramış gibiydi. Naz, bu bakışlara cevap vermeden başı eğik şekilde gülüşünü saklıyordu.
"Aslında gelecek hafta Yıldızlararası sinemada vizyona girecek isterseniz gidelim?"
Bunu sormayı bende beklemiyordum ama gidecek kimsem yoktu. Kardeşim Emir'den farksız romantik komedi izliyordu Aylin ve Ceyda da bilimkurgudan nefret ederdi. Tek başına sinemaya gitmek de hiç istemiyordum yani bu grup son şansımdı.
Sorumla Emir bana şaşkınlıkla açılan gözleriyle baktığını fark edince başımı ne oldu anlamında salladım.
Emir, "Hiç sadece senden böyle bir şey beklemiyordum," diyerek gülümsememi sağlamıştı. Talha sessizce olur demiş ve ifadesiz bir şekilde bize bakmaya başlamıştı.
"Bizim için de sıkıntı yok, geliriz."
"Cenk! Kaç defa diyeceğim benim adıma konuşma diye?"
Nazın konuşmasıyla Cenk kolunu Naz'ın koluna atarak "Evet diyecektin zaten ne nazı yapıyorsun Naz'ım," deyince Naz, Cenk'e çıkışmadan önce bocalamış ve kızarmıştı.
"Ne alaka? Naz yapmıyorum ben."
Onlar... Gerçekten çekilmez ve bir o kadar da tatlıydılar.
"Yeter, açın artık şu filmi bıktım didişmenizden," diyen Talha ile film sonunda açılmıştı.
Filmin ismini görmemle gözlerim sonuna kadar açıldı, o kadar film arasından bunu mu seçtiler?
"Sinister mı? Bunu mu izleyeceğiz?"
Korkuyla sorduğum soruyla kimse bana dönmemişti. Herkes filme odaklanmıştı. Sadece Emir bakışlarını filmden çekmeyerek alaylı çıkan sesiyle "Ne o korktun mu? "demişti.
Başımı filmden çekerek yüzüme yakın duran Emir'in yüzüne döndüm, o da bana dönünce yarım gülüşü ve yakışıklı suratıyla bir an bocaladım ama hemen kendimi toplayarak başımı salladım.
"Evet korktum tabii ki ben hiç korku filmi izlemem."
"Neden?"
Emir'in alaylı bakışları yerine merakla karışık ciddiyetle bana bakmaya başlayınca dediklerimi sorguladım. Galiba çok korkmuş gözüküyordum.
"Kâbus görmekten korkuyorum çünkü," dememle gözleri yeni fark ediyormuş gibi açılmış ve dudakları aralanmıştı. Bir şey demeden beni kendine çekerek başımı göğsüne yasladı ardından elini belime koyarak beni kendine daha fazla çekti.
"Ben yanındayım korkmana gerek yok."
Başım göğsünde kollarım garip bir açıyla dururken bunun doğruluğunu düşünüyordum.
Naz'ın bize dönüp gülümseyerek bakmasıyla korkmuş ifadem yerine rahat görünmeye çalıştım.
Yerimde doğrularak Emir'in beline kollarım sararak filmi izlemeye çalıştım ama daha beş dakika sonra çığlık atmış ve yüzümü Emir'in göğsüne bastırarak gözlerimi kapatmıştım.
"Ay daha bir şey olmadı sesinden korktum," diyen Naz'la buna daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım. Emir ondan ayrılmamla soru soran gözlerle bana dönmüştü.
Ona başımı sallayarak "Ben bir su içeyim," dedikten sonra mutfağa doğru yürüdüm.
Ben hiç korku filmi izleyemezdim. Bir, nefret ederdim ve saçma gelirdi iki ise kâbuslarımdan korkardım.
Mutfakta tezgaha yaslanarak film bitene kadar burada olmayı düşündüm. Filme o kadar dalmışlardı ki beni fark edeceklerini zannetmiyordum.
"İyi misin?"
Emir'in sesiyle mutfak kapına döndüm. Gelmesine şaşırmıştım, beklemiyordum.
"Galiba, sen filmi izle ben bitene kadar burada kalacağım."
Emir sözlerimi duymamış gibi hızla yanıma gelerek yüzümü inceledi. Ardından sol elime parmaklarını geçirerek sıktı. Yüzündeki şefkatli ve anlayışlı ifadesiyle gülümseyerek bana doğru eğildi. Yüzü ile yüzüm arasında çok bir mesafe yoktu. Bunu çok düşmemeye çalışarak gözlerine odaklandım.
"Uykusuzsun, yine kâbus mu gördün?" diye sormasıyla şaşkınlıkla ona bakakaldım.
Surat ifademe gülerek boşta ki eliyle saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Eli yanağıma değerken orada bir süre durdu, parmakları çillerimin üstündeyken kesilmişti.
Bu dokunuş, bana beni çillerimden öptüğünü hatırlatmıştı. Bunu belli etmemeye çalışarak bakışlarımı yüzümü inceleyen Emir'den çekmedim.
"Nasıl anladın?"
Sonunda bakışları benimle buluşunca "Ben seninle alakalı her şeyi fark ederim," derken parmakları nazikçe saçlarımın arasından geçti.
"Saçını kestirdiğini, çillerinin güneşte daha fazla belirdiğini, gözlerinin gülünce gece parlayan yıldızlar gibi olduğunu, güldüğünde hatta konuşurken bile belli olan gamzelerini, bana bakışında ki gizemi..."
Sözlerini elimi dudaklarının üstüne koyarak durdurdum. Daha fazla konuşursa kalbimi eline vererek dudaklarına elim yerine dudaklarımı koyacaktım.
Kalbime bunu yapmamalıydı.
Aklım artık devre dışıydı, zihnimde beni yönlendiren ses yoktu sadece Emir'in sözleri vardı.
Gözlerinin gülünce gece parlayan yıldızlar gibi olduğunu...
Midem kasılmış, vücudum ise gerilmemden olsa gerek uyuşmuştu. Hiç bir şey gelmiyordu aklıma sadece sözleri vardı.
Bana olan bakışındaki gizemi...
Dudaklarındaki elimi öperek gözlerini benden ayırmadı. Çığlık atarak saçma danslar eşliğinde şarkı söylememek için kendimi zor tutuyordum.
Emir kolumu tutarak beni kendine doğru çekmesiyle boştaki elim göğsüne gelmiş yüzüm ile arasında santimetreler kalmıştı.
Yüzündeki devam eden ciddiyetle "Neden beni aramadın?" diye sordu.
"Seni rahatsız etmek istemedim."
Konuşmamla kaşları çatılmıştı. Gözlerine bakarken daha önce kimseye bu kadar yakın olmadığı hatırlayarak geri çekilmeye çalıştım ama Emir beni kendine daha fazla çekerek kollarını iki yanıma sararak sarıldı.
Yüz yüze olmaktan iyidir.
"Hayır beni rahatsız etmiyorsun sakın böyle düşünme, ne olursa olsun beni ara tamam mı?"
Kollarımı beline sararak başımı onaylar biçimde salladım. Bir süre öyle durduk, ona sarılmayı gerçekten çok seviyordum. İlaç gibiydi, ruhumun ilacı gibi.
"Emir."
Ona seslenmeme rağmen Emir saçlarımdan yüzünü çekmemişti. Sanki birbirini uzun süredir görmeyen insanlar gibi sarılmaya devam ediyordu gerçi benimde ondan farklı bir tarafım yoktu .
"Emir Kaan?"
Sonunda bana döndü ve gözlerini kırpıştırarak benden ayrıldı. Bana dönüşüyle nereden geldiği belli olmayan cesaretimle kafamdaki konuşmayı söylemeye karar verdim.
Hayır, bana o sözleri söylediğinde cesaretlenmiş ve kararım kesinleşmişti.
Ben seninle alakalı her şeyi fark ederim....
"Emir biliyorsun artık bu anlaşmanın bir önemi kalmadı, bu yüzden ben bunu artık devam ettiremem. Yani bu sahte sevgili..."
"Lütfen yapma bunu, tekrar en başa dönmeyelim." Sitemli konuşmasıyla başımı iki yana salladım.
"Beni dinle konuşmam daha bitmedi, dediğim gibi bunu devam edemem ama senden de ayrı kalamam."
Söyledim!
Gerçekten de söyledim!
Emir'in şaşkınlıkla açılan gözleriyle de söylediğim kanıtlanmış oldu.
İkimizde hâlâ söylediğime inanamadığım sözlerimden sonra bakışlarımız yerde konuşmadık. Birbirimize yakın ama düşüncelerimize dalarken bir o kadar uzaktık.
Bunu söylemeyi Aylin'in Tolga'ya olan bakışlarını gördüğümden beri düşünüyordum.
Ama cesareti bulmak uzun sürmüştü, gerçi Emir bu kadar romantik konuşmasa bir sür daha bu düşünceyi söyleyip söylememek arasında kalacaktım.
Emir'in bana döndüğünü hissetmemle bende ona döndüm. Kızarmış suratı ve muhteşem gülümsemesini bana bahşederken ela gözlerine büyülenmiştim.
"O zaman bize bir şans verelim mi?" diye sormasıyla bocalamış, bir süre sadece yüzüne bakakalmıştım ardından karşımda benden cevap bekleyen sabırsız ifadesiyle Emir'e gülümseyerek onaylar biçimde başımı salladım.
En başından beri istediğim buydu.
Bir şans.
Ama bu şansın ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sadece aramızdaki yaşananların sahte olmayıp kafamda kurmadığımı kabullenmek başımı sallamama yeterli bir sebepti.
"Peki anlaşma?"
"Bence devam edebilir kağıt hâlâ sende değil mi? Sonuçta ikimizde anlaşmayı bozacak bir şey yapmadık gerçi anlaşmayı bozmanı bir yandan istiyorum biliyorsun cezan için, senin için pek ceza olmasa da."
Başımı omzuna sertçe koyarak sinirle homurdandım maksadım kızaran suratımı gizlemekti.
Tam konuşacağım sırada salonda bir gürültü kopmuş ve ikimizde başımızı oraya çevirmiştik.
Emir telaşla bana bakarken onunla beraber salona doğru ilerledim. Gelen sesle yere düşmüş bir şey bekliyordum ve beklediğim gibi yerde olan sehpayı bir de Cenk'e doğru eğilmiş Naz'ı görmemle bakışlarımı kaçırdım.
Her şeyi beklerdim ama Cenk'i öpen Naz'ı görmeyi hiç beklemiyordum.
Nasıl buldunuz bölümü?
Aslında Yıldızlararası geçen hafta vizyondaydı ve bende tabii ki de izlemeye gittim. Filmi izlerken de neden kurguda olmasın diye düşünerek ekledim. (Evet sinemada bile kurguyu düşünüyorum.) Ama zamanları uymadı, gerçi kurgu evreninde her şey olabilir. Neyse çok konuştum bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
(NOT: Film tavsiyemdir, izleyin pişman olmazsınız.)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
10.22k Okunma |
1.31k Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |