@kscicek
|
Conan Gray ~ Family Line 'Sen bana hâlâ lazımsın.'
*** Naz, son konuşmamızdan sonraki teneffüste beni kolumdan çekerek hızla bahçeye götürmüştü. Arkamdan gözlerini kısarak bakan Ceyda ile kendimi biraz kötü hissederek Naz'ın beni peşinden sürüklemesine izin vermiştim. Hayır dememe rağmen beni çekiştirip heyecanlı haliyle çardağa kesinlikle gitmemi ve benimde orada olmam gerektiğini söylemişti. Bunu kesinlikle istemiyordum. Emir'den uzak olmak, bir süre bu anlaşmanın nasıl ilerleyeceğini ve Emir'i bu anlaşmayı bitirmesine ikna etmek için bir yol aramak istiyordum. Bana güvenmediğinden bu çok mümkün görünmüyordu tabii. Buna sevinsem mi üzülsem mi karar verememiştim. Kendime verdiğim kendine dürüst ol sözünü hatırlayarak tüm dürüstlüğümle anlaşmayı bitirmemesinin sevindirici olduğunu ve aynı zamanda bana güvenmediğini söylemesinin beni üzdüğünü de kabullenmiştim. Kendimi kandırmaya gerek yoktu, aynen böyle hissediyordum ama Emir madem güvenmiyordu neden bana ailesini anlattı? Bu hiç mantıklı değildi, anlaşmanın devam etmesini istemesinin başka bir nedeni olmalıydı. Kafamdaki Emir hakkındaki şüpheli düşüncelerle beraber Naz'la çardağa varmıştık. Çardağa girmemle Tolga bana dönmüş ve yüzünü buruşturup tekrar Cenk ile sohbet etmeye devam etmişti. Cenk ise bana gülümseyerek başıyla selam vermişti. Küçük beyinli Tolga. Tolga'ya bakmadan ben de Cenk'e gülümseyerek başımı salladım. Emir görünürde yoktu bu yüzden rahat bir nefes alarak çardağın sağında, boş olan kısmda Naz ile beraber oturdum. "Nüzhet mezuniyet balosuna gelmeyecekmiş, onu ikna etmemiz lazım." Naz'ın sanki büyük bir sorunmuş gibi telaşlı çıkan sesiyle göz devirerek bıkkınca ona döndüm. Cenk kahkaha atarak" Naz sence de biraz erken değil mi bunu konuşmak için?" diye sordu, hala devam kahkahasıyla Naz omuz silkmiş ve kollarını birbirine bağlamıştı. Uçları mavi olan sarı saçları, sinirden kırıştırdığı küçük burnu ve sevimli yüzüyle çok tatlı duruyordu, şımaran bir kız çocuğundan bir farkı yoktu. "Ne güzel haber, bende mezuniyete Nüzhet gelirse gitmem diyordum mahkeme suratı çekilmezdi." Alayla gülerek konuştuktan sonra bakışları bana dönen Tolga ile sinirlenmemek için büyük bir çaba verdim, o kıvırcık başını kırasım vardı. Hem mahkeme surat diyerek beni üzeceğini falan mı sanıyordu? Baba ve annemden daha beterini duymuştum, bu benim için bir iltifattı. Sağol anne baba sayenizde kimse beni üzemiyor! "Tolga! Ne diyorsun sen." Naz sinirli bakan ifadesiyle gözlerini kısarak, bana alayla sırıtan Tolga'ya bakıyordu. Tolga'nın bunu çok taktığı da yoktu. "Sen hala ortaokulda kaldın galiba ve zaten bende senin gittiğin bir yere gitmem." Nefretle çıkan sesimle Tolga "Süper o zaman, mahkeme surat." dedi son kelimelerinin üstüne basarak. "Tolga yeter! Kafana göre Nüzhet'e hakaret edemezsin." Tolga onunla konuşan Cenk'i duymamış gibi bana doğru eğilerek sır veriyormuş bir havayla "Geçen yıl Emir'in sana taktığı ve bütün yıl seni öyle çağırdığı lakabı biliyor musun?" dedikten sonra bir süre tepkimi izledi sanki çok üzülmemi bekliyormuş gibiydi ama ben beklentisinin tersine ifadesiz yüzümle onu izlemeye devam ediyordum. "Mahkeme surat! Evet sana bu lakabı o takmıştı,komikti ve tam sana uyuyordu." Sözleriyle Cenk Tolga'nın omzuna vurmuştu, Tolga ise bu tepkiye karşı göz devirerek arkaya doğru yaslanmıştı. Naz'ın eliyle yüzünü kapatması da Tolga'nın dediklerini doğruluyordu. "Benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?" Çardağa girip yanıma oturan Emir ile Naz ve Cenk'in tedirgin bakışları Emir'e dönmüştü. "Ne oldu, niye öyle bakıyorsunuz?" Emir'e cevap vermek için hareketlenen Cenk'ten hızla davranarak Tolga'da olan bakışlarımı ayırmadan"Ne yani mahkeme surat diyerek beni kıracağını mı düşündün gerçekten, tam tersine bunu iltifat olarak alıyorum." dedim. Tolga şaşırdığı belli olan ifadesiyle bakışlarını benden çekmiş, Cenk ve Naz da birbirlerine bir bakış atarak rahat bir nefes almışlardı. "Zaten senden de bu beklenirdi çünkü sen sadece egolu bir aptalsın." Bir anda Emir'i hızla kalkıp Tolga'ya doğru yürümesiyle irkilip hayretle Emir'e döndüm. "Tolga sözlerine dikkat et!" Emir'in sert çıkan sesi ve ani hareketi ile Cenk, Naz ayağa kalkmış onun önünü kesmişlerdi. Cenk Emir'in omzunu tutarken aynı zamanda da ben ne yaşıyorum bakışları atıyordu, Naz ise hafif korkmuş ifadesiyle Emir'in kolunu tutuyordu. Tolga, Emir'in ona doğru ilerlemesiyle öfkeli yüz ifadesiyle ayaklanmış ve kızgın bakışlarını bana değdirdikten sonra Emir'e dönmüştü. Ben ise bakışlarımı Emir'in sert yüzünden ayırmıyordum, hâlâ şaşkınca yüzüne bakarken onu daha önce bu kadar sinirli görüp görmediğimi düşünüyordum. Hayır bu ilkti, bu sinirli halini ilk defa görüyordum. "Bak hâlâ bakıyor ona, bırak beni Cenk!" Sinirli sesiyle kükreyen Emir ile şaşkın halimden sıyrılarak Cenk'in omzundan tutarak geriye çekmeye çalıştığı Emir'e sinirle tekrar döndüm. Bana kendi derken nerden geliyordu bu sinir? Tolga, Cenk'e rağmen Emir'in üstüne yürüyerek "Geçen yıl bunu demiyor muydun sen ha! Ne oldu şimdi o çok yüzünü görmek istemediğin, sırf bu yüzden proje ödevini bile yapmadığın kızı şimdi benimle kavga edecek kadar çok mu seviyorsun?"dedi. Tolga'nın son söylediklerinden sonra Emir şaşkın yüz ifadesiyle gergince ve sertçe yutkunmuştu. Sevmek? Bu gerçekten komikti. Ama asıl aklıma takılan geçen yıl beni görmek istemediğinden dolayı projeyi yapmamış olmasıydı. Benden nefret edecek kadar ne yapmıştım ona? Tolga sesi çıkmayan Emir'e daha fazla sesini yükselterek"Ne oldu! Niye susuyorsun? Sözünü tutmuyorsun Emir. Ben bu kızla çıktığın için seni affetmiş olabilirim ama Talha asla affetmez seni, değer mi buna!" diye konuşup eliyle beni göstermesiyle bahçedeki herkesin bakışları buraya dönmüştü. Talha niye affetmiyordu? Emir ne sözü vermişti? Ben ne alaka? Tolga'nın tek haklı olduğu konu, benim için neden arkadaşını karşısına alıyordu? Düşüncelerim zihnimde ağırlık yaparken artık bu tiyatronun bitmesini düşünerek ayaklandım. "Tolga ben seni karşıma almıyorum sen eğer Nüzhet'e kafana göre davranırsan zaten karşında beni görü-" Emir'in koluna koyduğum elimle Emir bana döndü. Bana dönen o sinirli bakışları ve ifadesi yumuşamıştı ama ben sinirliydim bu sefer, sert ifademle "Ben sinirlenmezken sana ne oluyor? Neyin tiyatrosu bu?"dedim. "Ne? Tiyatro mu oluyor sanıyorsun burada, sana kimse hakaret edemez tamam mı?" "Ama sen yapabilirsin değil mi?" dememle şaşkınlıkla açılan gözlerini suçlulukla kaçırdı. "Sen de aynısını demişken bunu söylemen iki yüzlülük ve beni korumaya çalışman da umrumda değil. Burada sadece beni küçük düşürüyorsun şimdi otur yerine ve bir daha benim adıma konuşma, kendim konuşabilirim." Sert sözlerimle gözlerindeki kırgınlığı görmüştüm ve canım fena acımıştı. Ona daha fazla bakarsam özür dileyebilirdim bu yüzden bakışlarımı ondan çektim. Emir'den bakışlarımı çeksemde kırgınlığını hissetmiştim, çok mu sert konuştum? Hayır, bir daha kimsenin benim adıma konuşmasını izin veremezdim. İster kaba ister nazik olsun annemin bana hep hisettirdiği yetersizliği tekrar yaşayamazdım. Tekrar olmaz. "Çok sağol Nüzhet." diyen Naz'a bir şey demeden Tolga'ya döndüm ve ona bakarken yine öfkelenmiştim. Tolga ona dönen öfkeli bakışlarıma karşılık alayla bana bakarak"Aferin sana! Bizi birbirimize düşür şimdi de sakin-" "Kes sesini! Çocukça davranmayı bırak, ne düşündüğün umurumda değil o yüzden konuşarak kendini yorma." diyerek sözünü kesmemle burnundan derin bir nefes alarak sinir ve alay karışık bir şekilde gülerek bakışlarını bardaktan dışarıya, bahçeye doğru çevirdi. Bir süre bahçeyi izleyerek şaşkınlıkla açılan gözleriyle Emir gibi çardağa geri oturdu. Emir'in bakışları yerde olmasından ve Cenk, Naz'ın yanında onu sakinleştirir gibi sessizce konuşmasından dolayı kimse fark etmemişti Tolga'nın bu ani sakinleşmesini. Ne oldu böyle? O sinirli bakışları nasıl sakinleşmiş ve hayranlıkla bakmaya başlamıştı. Bakışlarımı Tolga'dan çekerek ve sıkıntıyla derin bir nefes alarak yerime geri oturdum. Bu kadar kaos yormuştu beni. Naz'a döndüğümde üzgün ifadesiyle saçlarını okşayan Cenk'ten bakışlarını ayırmıyordu. Bu kavga ortamı onu çok etkilemiş olmalıydı, bu kadar küçük tartışmanın birini etkilemesine şaşırmak ve hayrete düşmek arasında kalırken Naz annem ve babamın kavgalarını görse ne yapardı diye düşündüm. Benim kadar sakin kalması mümkün değildi o kesin. "Nüzhet müsait misin?" Gelen ince bir sesle çardağın dışına döndüm. Bana seslenen Aylin'di. Aylin bakışlarını benden çekerek gruba bir bakış attıktan utançla bakışlarını kaçırarak tekrar bana döndü. Hayır bu olamaz! Aklıma gelen korkunç düşünceyle Tolga'ya döndüğümde bakışlarının Aylin de olduğunu gördüm. O değişen bakışlar, Aylin'i gördüğünden dolayı mıydı yoksa? Aylin o yüzden mi bakışlarını utançla kaçırdı? Şaşkınlıktan Aylin'e cevap bile verememiştim. Başımı ellerimin arasına alarak dirseklerimi dizimin üstüne koyup bu ihtimali düşündüm. Ne alaka değil mi? "İyi misin?" İki yerden sesle irkilip başımı kaldırdım. Aylin endişeli bakışları ile çardağın dışında bana bakıyordu, ona gülümsedikten sonra başımı salladım. Ve ikinci konuşan sese dönerek sert bakışlarımla "Senin sayende iyi değilim, bir daha kavga edeceksen benim yanımda yapma," dedim. Gürültüden nefret ediyordum, tekrardan sağolun anne ve baba. Emir kırgın bakışlarla başını sallayarak yüzünü sıvazlayıp saçlarını karıştırdı. Birkaç gün önce saçlarını dokunurken hisettiğim karıncalanamayı tekrar hissetmemle hızla ayağa kalktım. Sert olmam gerkiyordu, en ufak bir hareketi beni etkilememeliydi ama yapmıştı işte. Kahretsin ki yapmıştı. Saçlarından çektiği ellerinden sonra ona yaklaşarak karıştırmış olduğu saçlarını düzletip sert bakışlarımı değiştirmeden "Sinirlenip kavga etmen en çok sana zarar verir, kendin için bir daha yapma." dememle başını kaldırarak ela gözlerini gözlerime kilitledi. Hâlâ elim saçındayken bana cevap olarak sadece başını sallayıp gülümsedi, ona gülümsememek için verdiğim uzun bir çabadan sonra saçlarını bırakıp Naz ve Cenk'le vedalaşarak çardaktan çıktım. Aylin'le beraber okula giderken az önce yaptığım şeyi düşünüyordum, o kadar doğal gelmişti ki bir an sadece çok kısa bir an buna hakkım olduğunu düşünmüştüm. Düşüncelerimden uzaklaşır gibi başımı iki yana sallayıp gülmemek için kendini zor tutan Aylin'e döndüm. "Ne var, söyle hadi kendini tutma." Aylin konuşmamla sonunda gülerek bana döndü, boyu kısa olduğundan başını kaldırmasıyla gülümseyen suratı tıpkı bir çocuğa benziyordu. "Herkese aslan olan Nüzhet o çok nefret ettiği çapkın pisliğe kedi oluyor! Bu çok komik tabii ki de. Ayy bunu Ceyda'ya anlatınca asla inanamayacak." "Ne alaka ya! Ne aslanım ne kediyim." Bu hayvan benzetmeleri beni artık bunaltmıştı. "Ne demek ne alaka? Az önce gördüğüm şey... bomba yani." Aylin'in bu heyecanlı hâli ile canım daha çok sıkılmıştı, konuyu değiştirmek için "Ne oldu, niye çağırdın?" diye sordum. Aylin konuşmamla düşünce girdabından ayrılarak bana döndü. "Haa doğru senin şu kedi halin bana söyleyeceğimi unutturdu. 11'ler ceza olarak kütüphaneyi düzeltecekmiş, Ceyda da onlara biz yapalım diyince kabul etmişler yani kütüphane düzenleyeceğiz!" Bana kedi dediği kısmı es geçerek "Hızı ol o zaman, hadi!" dedim heyecanlı çıkan sesimle. Kütüphane düzeltmek üçümüz içinde bir hobiydi, yaparken çok eğleniyorduk aynı zamanda da derse girmiyorduk. Ne kadar notlarım yüksekte olsa derslere ben de katlanamıyordum. Kütüphaneyi düzeltmenin ve Aylin'in beni o garip gruptan almasının sevinciyle onu kolundan tutarak hızla okula girdim. ~ Emir'le son konuşmamızdan sonra okulda hiç karşılaşmamıştık ama Emir'i göremesemde hep aklımdaydı. Hocayı unutması onun için iyi bir şeydi, bu kesin ama anlaşmanın devam etmesi saçmaydı. Sır yoksa anlaşma biterdi, bitmesini istemesemde kendi aklım ve kalbim için olması gerekliydi ve son zamanlar da Aylin'in mutlu görünmesi anlaşmanın bir diğer maddesinin amacına ulaştığını gösteriyordu. Aylin ve Talha'yı hiç yan yana görmemiştim ama Aylin mutlu görünüyorsa bir şekilde onunla konuşmuş olmalıydı. Aylin'e sormalıydım Talha ile neler olduğunu ancak o zaman bu anlaşmaya karşı kararım kesinleşirdi. Umarım Talha ile bir şeyler katetmişlerdir böylece bende bu karmaşıklıklardan kurtulurdum. Bahçede bunları düşünürken Talha ve Sude'yi yan yana yürürken görünce bir an gördüklerime inanamamıştım. Talha asosyali ilk defa biriyle konuşuyordu bu yüzden de tüm dikkatim onlara gitmiş pür dikkat ikisini izlemeye başlamıştım. Ama Sude Talha'nın dudağına hızlı bir öpücük bıraktığında alakayı anlamadım. Talha ve Sude mi? Asosyal ile okula hiç gelmeyen Sude nasıl birlikteydi? Aylin görmüş müydü? Ama görecekti bunu ve tekrar üzülecekti. "Ne oldu? Niye o kadar şaşırdın?" Yanıma ne zaman geldiğini fark etmediğim Emir'in sesiyle irkilip ona döndüm ve gözlerimle Talha ile Sude'yi gösterdim. Şaşkınlıktan Emir'in yanıma gelmesini bile fark etmemiştim. "Haa evet o yeni oldu, merak etme en fazla bir hafta sürer." Bir hafta sürmesi önemli değildi. Zaten olan olmuştu. "Zaten arkadaşın galiba ikizleri karıştırdı daha çok Tolga ile takılıyor. " demesiyle şaşkınlıka ona döndüm o ise şaşırmış suratıma bakıp güldü. Ben bunu niye yeni biliyordum? Aylin neden söylemedi? Ne oluyor artık burada? Yüzümü sıvazlayarak kesinlikle Aylin'le uzun bir konuşma yapmayı en kısa sürede yapmayı önceliklerime koydum. Bahçeden çıkıp bunları düşünmekten alışveriş merkezine vardığımızı bile fark etmemiştim. Eğlenen yüz ifadesiyle ve bombayı ortaya attıktan sonra hiç konuşmayan Emir'e tekrar döndüm. Şu an kendi sorunlarım önemliydi Aylin'i sonra çok düşünecektim. "Bir şey sorucağım sana."derken birlikte sokağa girdik. Motosikleti görünce işimi hızlı bitirmem gerektiğini anladım. "Sor." dedikten sonra kaskı kafasına taktı. "Eğer seni eve bırakacağımı isteyeceksen hiç başlama, öğlen için özür dilerim haddimi aştım belki ama bunu yine de yapmam. Sadece sabahları yapıyorum tamam mı?" demesiyle gözlerimi devirdim. "Hayır o değil... sadece Tuğçe hocayla ilişkin nasıldı yani siz nasıl tanıştınız?" Oh be söyledim sonunda ama Emir'in kızgın gözlerini görünce rahatlamam kısa sürdü. Motosiklete binip çalıştırırken beni şaşırtarak cevap verdi. "Bir şey olmadı. Okulun ilk iki haftası okula gelmedim, o sırada Instagramda bizimkilerin onu takip ettiğini gördüm ve öğrenci zannettiğim için de onunla konuştum. Sonradan öğrendim öğretmen olduğunu, o da öğrenci olduğumu bilmiyordu. Zaten sanki bunu bilerek yapmışım gibi beni suçlayarak konuşmayı bitirdi. Bu kadar, hem ben kızıl sevmiyorum zaten." Mantılıydı, hocanın ona sinirli olması da bu nedenle olabilirdi. "O zaman anlaşma biter?"dedim umutla. İstediğimden değildi sormam, nedeni doğru olanın bu olmasıydı. Hislerimin bir anlamı yoktu bu yüzden de ondan uzak durmak benim için çok daha iyiydi ve bunun içinde anlaşmanın bitmesi gerekiyordu. Kaskından sadece gözlerini görmeme rağmen kızdığını net bir şekilde anlıyordum." Bunu ikidir söylemene gerek sabah sözümü kesmeseydin anlaşmanın devam edeceğini anlatacaktım. Sen bana hâlâ lazımsın." Ben eşya mıydım? Ne demek bana lazımsın? Dişlerimi sıkarak konuştum. "Şimdi anlat o zaman."dememle iç geçirerek motosiklette bana döndü. "Sırrımı zaten saklayacaksın ama karşı komşumu tavlamak için bana yardım edeceksin bende Talhayı Aylin'le yalnız bırakmak için elimden geleni yaparım." Ellerimi saçlarımı yolmak ister gibi çekiştirdim sonra sinirle arkadan topladım. Her hafta yeni bir şey çıkıyordu. "Bıktım artık senin oyunlarından! Hadi diyelim kabul ettim ben nasıl yardımcı olucağım ki? Okulda olsa anlarım ama senin komşun nasıl olucak?" Motosikletii gazladıktan sonra yavaşça caddeye doğru sürdü ve arkasından bağırarak "Sen onu bana bırak."dedi. Onunla tanışmamdan önceki eski okul hayatımı özledim, sıkıcı hep aynı olan günlerdi. Acaba okul mu değiştirsem?Hayır, bu okula girmek için çok uğraşmıştım bunu bırakamazdım ve Emir'in peşimi bırakacağını hiç düşünmüyordum. Neden böyle yapıyordu? Ben neden böyle hissediyordum? Kabullenmem gereken bir şey vardı; onun komşu kızından hoşlanması benim için iyi bir şeydi, ister istemez ondan uzak olacak belki bu saçma hislerimden kurtulacaktım. Evet, biz arkadaştık, sadece arkadaş. Son konuşmamızı düşünürken Telefonumun çalmasıyla çantamdan telefonu çıkarttım, arayanın Elisa'nın öğretmeni olduğunu görünce endişeyle açtım. "Alo?" "Nüz beni okuldan alsana."diyen Elisa'nın sesi hastaymış gibi çıkıyordu ama sabah gayet iyiydi diye hatırlıyordum. "Neden?" dememle öksürerek hasta çıkan sesiyle "Hastayım çünkü."diye sinirli bir şekilde konuştu. "Anne'yi ara ozman." "Anne çalışıyor Nüz! Gel lütfen." Bunu nasıl unuturdum. Yeni işe başlamışken onu aramak bencilce olurdu. "İyi geliyorum şimdi."dedim sinirle. Elisa'nın okulu benim okulumdan çok uzak değildi ve benim eski ortaokulumdu. Bu yüzden bu okulun yanından geçmek bile canımı sıkıyordu. Müdür'ün Elisa'yı hemen bana vermelerine şaşırmamıştım, güvenlik muhteşemdi. Civarda başka okul olmamasından dolayı Elisa'yı bu okula göndermek zorunda kalmıştık, tabii ben de gitmiştim. Her neyse eski ortaokul anılarımı hatırlamak hiç istemiyordum. Tiksinerek okuldan çıkarken Elisa'nın hasta hâli de gitmişti. Ona dönerek "Sen ne haltlar karıştırıyorsun yine?" dememle gözlerini devirip çantasından aynasını çıkardı ve saçlarını düzeltmeye başladı. Makyaj mı yapmıştı? "Bu yüzündeki de ne? Bu yıl sınav yılın biliyorsun değil mi?" Sinirle konuşmam sonunda dikkatini bana vermesini sağladı. "Off yine anne gibi olma. Sabah evden çıkarken babanın eve girdiğini gördüm okula gitmeyecektim ama anne zorladı, ya annenin başına bir iş gelirse?" Doğrusu bu uzak bir ihtimaldi. Çünkü babamın gücü bir tek bana yeterdi, o el bir tek bana kalkardı. Tabii ki de o elin kalkması saçlarımı okşamak için değildi, beni karanlığıma atmak için kalkardı o el. Fiziksel acıdan çok yalnızlığımın acısını çekerdim. "Senin okuldan erken çıkman ne alaka bu konuyla?" Aynasını çantasına koyarak abartılı bir hareketle saçlarını arkaya doğru attı. "Sana dün anlattım çıkışta kavga olacak ondan kaçmak için, hem zaten son ders boştu bir şey kaçırmış olmuyorum." Anlattığını hatırlamıyordum ama bunu belli etmedim yoksa konuyu değiştirmek için onu hiç dinlemediğimi söyleyip acıtasyon yapardı. Bir de bana küçük tilki deniliyordu. "Ne kavgası yine!? " Sesimi yükseltmemle yüzünü buruşturdu. "Benim alakam yok bir arkadaşım kavgası. Sen onu boşver şu an ki önceliğimiz anne ve baba." Evet, bunu sonra kesinlikle uzunca konuşucaktık. " Doğru, hem baba niye geldi ki?Yurtdışına çıkmayacak mıydı?" Elisa omzunu silkerek bir fikrinin olmadığını belirtti. Elisa ile beraber eve doğru yürürken aynı zamanda da annemi üst üste aradım. Beyaz parkı görünce aklıma Emir gelsede hemen onu zihnimden uzaklaştırdım, şu an konuyla hiç alakası yoktu. Birlikte bir banka oturunca yine annemi aradım. Sonunda annem,"Ne var kızım kaç defa arayacaksın daha?" diyerek aramayı açtı. Rahat bir nefes alarak sinirlenmemeye çalıştım, telefonu açmasaydı polisi arayacaktım ama o bana kızıyordu. "Açsaydın aramazdım o kadar." "Baban evde Elisa'yı al gelmeyin eve tamam mı? Yusuf'u ben alırım." bunu fısıldayarak söylemişti. "Neden ki?" "Baban evde çünkü görmeyin şu hayırsızın yüzünü." "Anne iyi misin?"diye şüphe ve korkuyla sordum. "İyiyim ben, kendine iyi bak hadi."dedi. Babam gerçekten evdeydi, ne kadar kalacağını soracakken annem aramayı kapattı. Babam evde olduğu için fısıldayarak konuşmuş olmalıydı. "Ee ne oldu? Bir şey olmuş mu anneye?" Babasının annesine zarar vereceğini düşünmek hangi çocuğun aklına gelirdi? Kardeşim bunu hakketmiyordu, biz bunu hakketmiyorduk. "Yok, bir şey olmamış ama anne eve gelmeyin dedi." "Bir şey olmaz değil mi?" Korkmuş ve endişeli suratını görünce başımı sallayarak elimle omuzuna vurdum. "Anne babayı çiğ çiğ yer sanki bilmiyorsun." diye onu rahatlatmaya çalıştım. Sonunda başını sallayıp düşünceli yüz ifadesiyle bakışlarını benden çekti. Şimdi eve gitmeyeceksek dışarıda ne yapacaktık? Benim ders çalışmam gerekiyordu ve Elisa'yı nasıl kütüphaneye ikna edeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aklıma gelen fikirle Elisa döndüm." Eğer benimle şimdi kütüphaneye gelirsen anneye okuldan yalan söyleyerek çıktığını söylemem." Kesinlikle çok güzel bir öneriydi. Bana şaşkınlıkla bakınca bunu dememi beklemediğini anlamıştım. Her şeye göz yumacağımı düşünüyorsa yanılıyordu zaten o bilmese de onun okuldan çıktığını anneme söyleyecektim, anneme yalan söylemezdim.Bunu düşünmek çok ironik sanki hiç ben yalan söylememişim gibi. " Peki öyle olsun Nüz bugünü hatırlatacağım sana, sen bekle."dedi yüzü düşmüş bir şekilde. "Aynen canım sen diyorsan kesin öyledir." onu alaya almama sinirlenerek omzuma vurdu bende onun saçını çektim. Bunu akşama kadar yapabilirdik.
|
0% |