@kscicek
|
✴️ Hoşgeldiniz, umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar dilerim. ____________________________________________ 'Ne diyorsun Nüzhet, evet mi hayır mı?'
*** Ders çalışmaktan ağrıyan başımla çalışmama ara vererek telefonu elime alıp yatağıma zıpladım. Telefonu açmamla gelen bildirimlere şaşırarak mesajlara tıkladım; bilinmeyen numaradan birkaç arama ve gruplardan mesajlar vardı, bu her gün başıma gelen bir şey değildi. 12/G'den 153 mesaj, kim bilir kim yine kavga etti. Sınıf grubunu boşvererek Cankızlar grubuna baktım. Grup ismini Ceyda ve ben Aylin'le yaptığımız uzun tartışmalardan sonra kabul etmiştik. İkimizde hâlâ bu isimden memnun değildik ve çok sevimsiz bir isim olduğu konusunda hemfikirdik. Aylin: Nasılsın Ceydacığım? Ne zaman geleceksin okula? Ceyda: İyi gibiyim pazartesi kesin okuldayım, zaten raporu da vermem lazım. Ee okulda neler oluyor? Aylin'in bu soruya cevabı o kadar uzundu ki aynı okulda olduğumuza şüphelenmiştim. Okul işte ne olabilirdi ki? Ama şu son yaşadıklarım bu sorunun saçmalığını kanıtlıyordu. Başıma gelmeyen iş kalmamıştı; Emir, Tuğçe hoca derken omuzlarıma gereksiz yük binmişti. Sır saklamaktan bu yüzden nefret ediyordum, Ceyda'ya hepsini anlatmak istiyordum ama nasıl tepki vereceğinden de korkuyordum. Aylin'e zaten anlatamazdım.Bir fikre, farklı bir görüşe ihtiyacım vardı. Ne yapmalıydım? Emir'in özel hayatı beni ilgilendirmez deyip kabul mu etmeliydim? Mantıklı mıydı? Aylin'in uzun mesajlarını okuyup her şeyi anlatıp anlatmamak arasında kalırken beni arayan bilinmeyen numaradan mesaj geldiğini gördüm. Gruptan çıkıp mesajları açtım. 0543*: Niye aramalarıma cevap vermiyorsun? Siz: Kimsiniz? 0543*: Beni kaydetmemişsin. Çoğu kızı bu numara için seninle kavga ederdi, bilerek mi ilgisiz davranıyorsun? Siz: Emir sen misin?Numaramı nasıl aldın? 0543*: Evet benim Talha'ya aşık arkadaşından aldım, istediğim gibi hemen verdi. İsmimi bilmene şaşırdım senin adın neydi? Siz: Nüzhet Niye aradın?Niye mesaj atıyorsun? 0543*: Sakin ol şampiyon. Kararını sormak için. Siz: Hala karar vermedim. 0543*: Bu da bir şeydir. Siz: Sana bir şey sorucağım. Hocayla ilişkin var mı? 0543*: Bu fikrini etkileyecek mi? Siz: Evet kesinlikle. 0543*: Hayır yok olmadı da. Siz: İstesen istediğin herhangi bir insanla birlikte olabilirsin neden bir öğretmeni seçerek işini zorlaştırıyorsun. 0543*: Bu kimseyi ilgilendirmez özellikle de seni. Siz: Benimle çıkacaksın beni ilgilendiriyor. Hem arkadaş olabiliriz. Böyle daha mantıklı değil mi? 0543*: Kimse inanmaz buna . Ben kızlarla arkadaş olmam, genelde takılırım sadece. ↪️Benimle çıkacaksın beni ilgilendiriyor Öncelikle bu sahte bir ilişki olucak , bu kadar heveslenme. Siz: Neden ki? Sarışın kız arkadaşın ama. ↪️Öncelikle bu sahte bir ilişki olucak, bu kadar heveslenme. Ne heveslenmesi? Saçma sapan konuşma 0543*: Naz mı? O benim çocukluk arkadaşım özellikle o buna kesin inanamaz. Siz: Bu çok saçma 0543*: Düşüncelerin umrumda değil iyice düşün ve ona göre karar ver. Sinirle Emir'in diğer mesajlarını okumadan numarayı engelledim. Düşünmem lazımdı ve kararımı etkilemesini izin veremezdim. Cankızlar grubuna bakınca Ceyda ve Aylin'in ne halt yaptığımı sorduklarını gördüm. Aylin, geçen dün Emir'in motosikletine binmemi anlatmış ve onun neden telefon numaramı istediğini sormuştu. Onların mesajlarını geçiştirerek okulda anlatacağımı yazdım, birkaç ondan uzak dur mesajından sonra benim ders çalışacağım dememle konuşma son bulmuştu, sınıf grubunu da sonra okurdum. Gruba yazdığım son mesajımdan hemen sonra Elisa odaya nerdeyse dalarak şüpheyle bana ve telefona baktı ardından "Anne baba kavga ediyor ama sen yine sevgililerinle konuşuyorsun." dedi, Ceyda ve Aylin'den bahsediyordu. "Her gün ediyorlar zaten, ne yapayım yani?"dedim gözlerimi devirerek ,sanki konuşsam kavga bitecekti tam tersine olan bana olurdu. Elisa"Yine de ne biliyim ya.... offf boşver." dedi, üzüldüğünü biliyordum ama öğrenmesi gerek bir şey vardı onlar asla düzgün ebeveynler olamayacaklardı. Özelikle babam asla değişmeyecekti. O yokken hepimiz için hayat daha belirgin ve güzeldi.Zaten evin en sakin, huzurlu hali babamın evden çıkmasıyla başlıyordu. Babam kaçak olduğundan evden çok uzaklaşmıyordu tabii ki de ama arada sırada annemden ya da bizden uzaklaşmak için dışarıda boş boş geziyor, arkadaşlarını ziyaret ediyordu. Bu rahatlığını görünce bazen kaçak olduğuna inanmakta zorluk çekiyordum eski evimize sürekli gelen polisler bile bunu inandırıcı yapmıyordu ama gerçek buydu; o bir kaçaktı ve onu evde tutmamız bizi de suçlu yapıyordu, hukuk okumak isterken evimizde suçluyu barındırmak benim için çok ironikti. Şu ana kadar yakalanmaması ise mucizeydi, bunda sürekli konum değiştirmesi de etkili olabilirdi ama babam hayatında da genelde hep çok şanslıydı, yaptığı o kadar şeye göz yumup onun yanında kalan bir ailesi zaten en büyük şansıydı. İster çaresizlikten ister sevdiğimizden olsun hep onun yanında olduk, başta bunda razı olsamda aradan geçen 4 yıldan sonra artık sadece onun bizden uzaklaşmasını istiyordum ve gerçekten de bazı aylar bizden polislerden kaçmak için uzak dururdu ama kalan diğer aylar ise bizi özlediğinden ya da yemeğini yapması ve çamaşırını yıkması için gelirdi, yanımızda kalır ve o kaldığı birkaç ayı zehir ettikten sonra giderdi, şimdi de yine bizde kaldığı günler başlamış; hâlâ devam eden kendini beğenmişliği yüzünden annemle kavga etmişlerdi. Bu kavganın bir nedeni yoktu; bu kadar yılın nefreti, kinini kusmak için nedenlere ihtiyaçları yoktu. Bir anda gürültü başlıyor susmuyordu. Alışmıştık. Annem ve babamın devam eden kavga seslerine rağmen erkek kardeşim hâlâ yatağımda yatıyordu, onların bundan haberleri bile olduğunu düşünmüyordum. Bizim için evde kavga yokmuş gibi davranmak daha kolaydı. Ben son testimi çözerken Elisa sonunda düşünmenin ve kavgayı önlemenin anlamsız olduğunu düşünerek"Ben banyo yapacağım sonra yatarım artık," dedikten sonra iç geçirerek bana döndü. "Ben banyo yaptıktan sonra Sherlock Holmes izleyelim mi?" demesiyle gülümseyerek başımı salladım. Elisa odadan çıkınca bıkkınca bir nefes verip okuyacağım kitaba baktım. Emir'i, geçen haftaki olayları, annemi ve babamı düşünmeden kitap okumaya çalışacaktım. Ama sonra Tuğçe hocayla ilişkisinin olmamasından dolayı onun planına sıcak baktığımı farkettim. Pazartesi her şey kesinleşecekti. ~ Okul bahçesinde sırada beklerken okulun kapısının önünde Ceyda'yı görünce el salladım. Karanlıkta daha da belirgin olan beyaz teni ve mavi gözleriyle hasta olmasına rağmen güzel gözüküyordu, yanıma gelip "Günaydın." dedi. "Günaydın."dememle başını sallayıp eliyle sıranın arkasını gösterdi, ben de başımı sallayınca arkaya doğru gittik. "Makyaj yaptım biraz, abartılı olmuş mu?" deyince yüzüne bakıp gülümseyerek "Hayır, doğal duruyor." dedim. O da gülümseyip"Teşekkürler."dedikten sonra "Eee anlat hadi şu Emir olayını." diye sordu. Haftasonu bunu da düşünmüştüm ama tam olarak ne anlatacağımı belirleyememiştim o yüzden doğru ve yalan karışık bir hikaye anlatacaktım. "Ya önemli bir şey değil sadece onunla bir konu hakkında konuşmam için beni parka götürdü. Numaramı da o yüzden aldı." söylediklerimi tartıyor gibiydi sonra süpheyle bana dönerek "Niye park kafeye de götürebilirdi?"dedi. "Buna mı takıldın cidden?"dedim gülerek ama haklıydı eğer onu tanımasam kütüphane için beni oraya götürdü derdim ama geçen hafta açıkça kendini tanıttığı için bunu tesadüf olduğunu düşünecektim. Şalını düzeltip"Neyse, ne konuştunuz?" diye sordu. Her hafta istisnasız konuşma yapan müdürün gelmesiyle fısıltıyla konuşmaya başladım. "Anlatmak isterim ama kimseye anlatmamak için söz verdim." Şüpheyle bana bakmasıyla gülümseyerek omuz silktim. Sonunda "Peki öyle olsun." diyerek bakışlarını benden çekti, rahatlayarak hâlâ konuşan müdüre döndüm. Sorgu yarı yarıya bitmişti. Müdürün mikrofondan dolayı gelemeyen sesi sıkıcı ve bunaltıcıydı ve hiçbir şey anlaşılmıyordu. Müdürün son dediğine şaşırmış görünen Ceyda'yı farkedince ona döndüm. "Ne oldu ya?" "Ee bugün deneme varmış size söylemediler mi?" telaşla deneme hakkında konuşan öğrencilere ve hâlâ konuşan müdüre baktım. " Hayır kimse söylemedi. Off ya daha dün girdim zaten." Müzik hocasının gelmesiyle herkesin itirazları susmuştu, sert bir hocaydı ve sabah sabah kimse ondan azar işitmek istemezdi bu yüzden ben de ona dönerek deneme hakkında konuşmasını dinlemeye başladım. Yanında Resim hocasını görünce tüm dikkatim ona ve Emir'e gitti; bakışları yerde, düşünceli görünüyordu. Dayanamayıp parmak uçlarımda kalkıp onu aramaya başladım, bana bakan ela gözleri görünce onun zaten beni bulduğunu gördüm. Naz' ın omzuna kolunu atmış, ön sıralarda arkaya dönmüş bir şekilde bana bakıyordu. Bakışlarımı ondan kaçırarak önüme döndüm, umarım onu aradığımı anlamamıştır. Tekrar resim hocasına döndüğümde öğrenci gibi durduğunu farkettim; belki boyunun kısa olmasından ya da tatlı yüzünden dolayı.Belki de Emir onun hoca olduğunu bilmiyordu. Eğer böyleyse onu sevdiği için suçlamak doğru muydu? Sonunda konuşma bitince hızla okula girmiş ve Aylin'e Ceyda'ya anlattıklarımı anlatmıştım, numaramı verdiği için biraz kızsamda bu konuyu kapatmıştık. Emir konusunda beni sıkıştırıp cevap almaya çalıştılarsa da onlara bir şey anlatmadım. Sonra da ilk iki teneffüste de ondan kaçmıştım, kararımı bekliyordu ve ben yine kaçıyordum. Öncelikle bu fikri önce ben verdiğim için kendime beddualar eşliğinde uzun uzun düşünmüş artılarını eksilerini tartıp fikrimi kesinleştirmiştim. Eğer reddersem peşimi bırakmazdı, o zaman ne yapacağını bilemezdim özellikle tehditkâr gözleri aklıma geldikçe kararımdan daha da emin oluyordum ama kendimi ezdirmek istemiyordum bu yüzden onun istediğini yapıp birkaç şey daha ekleyecektim planına. Artılara ben karar verecektim. Kaçışımdan sonra olacak deneme sınavı da eklenince ancak çıkışta konuşabilecektim. Ama şu an ki önceliğim denemeydi, zaten sıramda oturmuş gergince hocayı beklerken Emir'i düşünerek daha fazla gerilmeme gerek yoktu bu yüzden onu sonraya bırakarak deneme hakkında konuşanlara odaklandım, bu sonranın sorunuydu. Birisi bacağımı tutup durdurunca salladığımın farkında bile değildim. Ona döndüğümde elini bacağımdan çekip siyah saçlarını düzeltti, kızarmış beyaz yüzü ile koşmuşa benziyordu. İkimizde bir şey demedik bakışlarım hâlâ ondaydı ama o inatla konuşmayıp tahtaya bakıyordu ve biraz gergin gibiydi. İç geçirip ellerini başının arasına alarak bana yandan bakınca gözlerimi kaçırmamak için olağanüstü bir güç göstermem gerekti, ne zamandan beri ela gözler hoşuma gidiyordu? "Burası benim yerim yalnız."diyen ve Emir'in başında bekleyen kişi, nefret ettiğim insanlar listesinin başında olan Irmak'tı, ortaokulda bana hiç iyi anılar bırakmamıştı. Emir bakışlarını benden ayırmadan ona "Git başka yere otur."dedi. Bir dakika! Onlar geçen yıl çıkmışlardı diye hatırlıyordum, Irmak o yüzden mi öfkeli bir şekilde bana bakıyordu? Irmak bakışlarını benden çekerek Emir'e döndü ardından şaşırdığı belli olan yüzü ve sesi ile "Uğraşamayacağım bununla." diyerek arkalara doğru yürüdü .En azından onunla yan yana oturmaktan kurtulmuştum. Bakışlarımı Irmak'tan çekip bana bakan ela gözlere döndüm. "Bu sınıfta değilsen ne işin var?" dememle arkasına yaslanıp kolunu sandalyeme attı ve fısıldayarak "Benden yine kaçtığın için buradayım, kararını söyle küçük tilki." ona cevap verecekken herkesin ayağa kalkmasıyla hocanın geldiğini anladım, gelen Ali hocaydı. Hoca sınıfa girdiği gibi bana sonra Emir'e bakıp" Senin sınıfın burada değil Dinçer niye burdasın?"dedi. Ali hoca Emir'in sınıf hocasıydı, soy ismini söylediğine göre Emir sevmediği öğrenciler listesindeydi. Bugün şanslıydım, gerçekten yoksa Emir yanımda kalsaydı denemeye odaklanamazdım. Emir bana bakıp sonra hocaya rahat bir ifadeyle"Hocam Nüzhet'e bir şey sormuştum, cevabını aldığımda çıkacağım." dedi. Ali Hoca, Emir'in söyledilerinden dolayı şaşırarak bana döndü; başarılı öğrencisi bir serseriye ne cevabını verecek diye düşünüyor olmalıydı. Sonra kaşlarını çatarak sinirlendiğini belli eden bir ifadeyle başı ile kapıyı gösterdi. "Ne konuşacaksınız sonra konuşun deneme başlayacak birazdan, koş sınıfına." Hoca'nın hâlâ Emir'den ayırmadığı bakışlarıyla Emir bana göz kırpıp yerinden kalkarak hocaya iyi dersler dileyip kapıya doğru gitti. Sonunda. Rahat bir nefes alarak öğretmenler masasına giden hocayı izledim. "Ne diyorsun Nüzhet evet mi hayır mı?" Hoca bıkkın bakışlarıyla önce Emir'e ardından bana baktıktan sonra tekrar kitapçıklara döndü. Kovsaydı sanki ne olurdu? Emir'in konuşmasıyla şimdi tüm sınıf bana bakıyordu. Hemen önümde kapıya yakın duran ve bana gülümseyerek bakan Emir'e "Bir git ya!" dedim umutsuzca. Başını iki yana sallayarak."Cevap ver sonra." hocaya tekrar bir bakış attığımda önde küfreden öğrencileri bile umursamadan telefonuna baktığını gördüm. Beni kurtaramazdı. " Evet! Tamam mı? Artık git lütfen." kocaman gülümseyerek ışıldayan gözleriyle bana bakıp dudaklarını oynatarak "Teşekkürler." dedi ve sonra sınıftan çıktı. Birkaç kişinin alkışladığını duyduğumda başımı ellerimin arasına alarak saçlarımla yüzümü kapattım, yüzüm yanıyordu ve bu bana sık olmazdı. Ne hissedeceğimi ne yapıcağımı şaşırmıştım. Sık nefeslerim de bana yardımcı olmuyordu ama ben evet dedikten sonraki yüzü görülmeye değerdi. Bu kadar mutlu olacağını bilseydim daha erken söylebilirdim. Sonunda duran alkış sesleri ile oflayıp başımı kaldırdım, ne zannedip alkışladılar kim bilir. Bana kitapçığı veren ve yüzündeki onaylamaz ifadeyle başını sallayarak bana bakan Ali hocayla günüm daha da güzel olmuştu. Gerçekten offf. ~ Okul çıkışı kimseyle deneme hakkında konuşmamak için erken çıkmıştım ve beni tebrik eden birkaç kişi de bunda etkiliydi. Denemem tabii ki de Emir yüzünden kötü geçmiş, onu düşünmekten zamanımın çoğu gitmişti. Mutlu ifadesi gözümden gitmiyordu, tekrar o yüz ifadeyi görmek için ne yapabilirim diye düşünürken buluyordum kendimi, bu kısacık anlar bana aramızdaki farkları unutturuyordu. Okul kapısından çıkan ilk kişi olarak sola gidip ilk sokağa saparak onun motosikletini gördüm. Tahmin ettiğim yerdeydi, otobüsle giderken bazen onu burada görüyordum. Motosikletin üstünde oturarak Emir'i bekledim. Burası ara sokakta kaldığı için gelen azdı ,tanıdık görmem mümkün değildi ama yine de biri görecek diye çok gergindim. Sonunda sokağı dönen ingiliz modelleri gibi olan ela gözlü, son zamanlarda hayatımı değiştiren kişi de gelmişti. Beni görünce şaşırdı sonra müzip ifadesiyle gülümseyerek hızlı adımlarla bana yaklaştı. " Gökte ararken yerde buldum seni." dedikten sonra elimden tutup beni motosikletten kaldırdı ve bana bakarak "Konuşma yapmamız lazım değil mi?" dedi, ellerimi tuttuğunu farkedince hızla elimi çekerek sinirle "Sınıfın önünde demen gerekiyor muydu gerçekten? Yoksa hep mi şov yaparsın?"dedim. Kaskını alıp bana takmaya çalışınca gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Açık bıraktığım saçlarımı düzelterek bir yandan da kaskı takıyordu. Elini ittirmeli miydim yoksa kaçmalı mıydım emin değildim ama saçlarımı düzletmesine izin verdim."Evet kesinlikle o dediğinden yapıyorum bu arada engeli açar mısın?" dedikten sonra gülümsemesi büyüyerek "Kimse sevgilisini engellemez."diye ekledi. Başkasını seviyorken nasıl olurda biriyle sahte sevgili olurdu? Bu nasıl olurdu? Başkasını severken birine bakmak iğrençti tabii ama diğer yönden bu kişi hocasıysa şu an başkası için heyacalanması onun için iyi bir şeydi, ki bu kişi ben olsam bile. Belki de duyguları gerçek değildi, belki de bunu kanıtlamak bütün sorunlarımı çözerdi. Belki değil kesinlikle çözerdi ama onun hayatı beni niye ilgilendiriyordu? İlişkisi onaylamadığım için miydi? "Nereye daldın öyle cevap verecek misin?" dedikten sonra motosiklete binerek çalıştırdı. "Açarım, başka bir isteğin?" Alayla söylediğim cümleye gerçekten düşünmüş gibi yaparak bana döndü. " Mesela beni öpebilisin." Şaşkınla açılan gözlerimle sinirle sertçe omzuna vurdum. "Ahh! Sadece yanaktan canım." demesiyle de daha çok sinirlenerek kaskı başımdan çıkartacakken beni durdurdu. "Ne kadar bu kadar atarlısın, sadece bir şakaydı." bunu yine o alaylı ifadesiyle söylemişti. "Her neyse artık gidelim lütfen,"dedim huzursuzca motosiklete binerken. Bindiğimde ceketine sıkıca tutundum o da omuz silktikten sonra motosikleti gazlayıp sokaktan çıktı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum alışveriş merkezinin önünden geçerken. Bakışlarını yoldan ayırmadan "Sessiz bir yere." dedi. "Çok açıklayıcı oldu, teşekkürler." Bu söylediğime kahkaha attı bende onunla beraber güldüm ve rüzgarla karışan saçlarına baktım. Onlara dokunmak nasıldı acaba? Yumuşak mıydı? Kaç kız dokunmuştu saçına? Gözlerimi kapatarak düşüncelerimden uzaklaşıp sadece yanımdaki bedenin sıcaklığına ve esen havaya odaklandım.
|
0% |