Yeni Üyelik
5.
Bölüm

• Tanışma

@kscicek

✴️

Tekrardan merhabalar, bölümü yazarken bu kadar uzun olacağını ben bile tahmin edemiyordum ama güzel oldu,umarım beğenirsiniz.İyi okumalar.

_____________________________________________

 

'Bende hayatım, bende.'

 

                               ***

Son tenefüsün başlamasıyla sınıfın gürültüsünden uyumaya çalışıyordum ama telefonumdan gelen bildirimle uyumaya ara vererek çantamdan telefonumu aldım, sanki herkes uyumamam için özellikle bir uğraş veriyordu.

Telefonu açıp gelen bildirime bakınca İnstagramdan bir istek olduğunu gördüm ve bu istek her saniye beni şaşkına çeviren Emir'dendi, hesabımı nasıl bulmuştu? Profil fotoğrafım bile yoktu.

İsteğini kabul edip bende istek attıktan sonra profil fotoğrafını incelemeye başladım; plajda, içten gülen yüzüyle çekilmiş fotoğrafıyla bambaşka biri gibi duruyordu.

İç geçirip telefonu kapatıktan sonra çantama koydum ve başımı yastık misali çantamın üstüne koyarak tekrar uyumaya çalıştım.

Emir ne yapıyordu acaba? Evinde hesabımı bulup bana istek atacak kadar aklında mıydım? Bunun bir önemi var mıydı? Böylece asla cevaplanmayacak sorularıma yeni bir tane daha eklenmiş oldu. Neyse zaten şu an uyumam daha önemliydi.

Sonunda tam uyumuşken başımda hissettiğim dokunuşla uykum tekrar bölünmüş oldu. Biri saçlarımı nazik ve yavaş hareketlerle okşuyor, parmaklarına dolayıp salıveriyordu.

Aylin miydi?

Bir süre devam etmesine izin verdikten sonra "Kimsin?" diye sordum. Aylin olsa buna gülerdi ama saçımla oynayan kişiden herhangi bir cevap yoktu. Sonunda merakla kim olduğunu görmek için başımı kaldırdığımda sınıfta bir kargaşa olduğunu gördüm ardından başımı yanımda oturan kişiye döndürdüm. Emir'di. Gerçekten saçlarımı o mu okşuyordu?

Bakışları hep gördüğüm gibi alaylı değildi hatta biraz üzgün olduğunu bile söylebilirdim. Saçlarımı arkaya atıp "Sen iyi misin?" diye sordum merakla. Başını salladı iyi gibiydi sadece...ne bileyim her zamanki gibi değildi.

Gözlerine gelen ışıkla etkileyici ela gözlerine bakarken sabah instagramdaki hikayesi için ona söyleceğim sözleri söylememeye karar verdim bu yüzden tekrar başımı çantamın üstüne koyarak ona dönük şekilde "Ne var yine?" diye sordum, sorumla gözlerini benden ayırmadan gülümsedi. Gülümsemesi gözlerine gelen güneş ışığı kadar parlaktı.

Bir şey dememesi üzerine onu izledim o da beni izlerken. Bu kadar yakışıklı olduğunu biliyordum ama yeni fark ediyordum. Her gün gördüğüm bu yüz şimdi daha tanıdık geliyordu.

Sınıftan birinin" Ders boş gençler hadi çıkın sınıftan!" demesiyle bakışlarımı ondan çekip sınıfa döndüm.

Zeynepleri göremedim, kütüphanede olmalıydılar. Ceyda da yoktu. Ben ne kadar uyumuştum ki tenefüs bitmiş ders başlamıştı? Telefonumu çıkartarak saatte bakarken şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Yarım saat uyumuştum ve bu benim okulda uyuduğum en uzun uykuydu.

Beni dikatlice izleyen Emir'e dönerek "Sen ne zamandan beri buradasın?"diye sordum.

Yumruğunu yanağına koyarak beni izlemeye devam etti.

"20 dakika olmuştur."

Bu bakışlara alışmak zordu ve alakasız bir şekilde beni uyandırmaması hoşuma gitmişti. Özellikle de saçımı okşaması... Hayır, odaklan!

Bu değişik, garip halini boşverek önüme döndüm; çıkışta kütüphaneye gideceğimden ayılmam gerekiyordu bu yüzden gerinerek çantama eşyalarımı koydum.Yanımda beni dikkatle izleyen Emir'e bakmadan "Ben evinde kalırsın zannediyordum." dedim.

"Gelmeyecektim ama annemi arayarak sevgilim olduğunu söylediğin için bütün gün başımın etini yiyecekti ben de o yüzden geldim," demesiyle çantamı masaya bırakarak montumu elime alıp ona döndüm. Ona dün neden içtiğini sormak istiyordum ama bana alayla bakmasından korkuyordum. Tekrar alaylı, küçümser ifadesine katlanamazdım.

"Amacım seni aramaktı ama annen açtı, kusura bakma."

Çantamı masamdan alıp koluna atması ona şaşkınla bakmama neden oldu.

"Önemli değil niye aramıştın?"diye sordu merakla, keyfi yerine gelmiş görünüyordu.

" İnstagrama attığın fotoğraf yüzünden. Sence haberimin olması gerekmiyor muydu?" dedim sakince. Kavga etmeye mecalim yoktu, tam olarak da ayılamamıştım.

Yanağımdan makas alarak ayağa kalktıktan sonra "Bundan sonra haberin olur güzellik," dedi.

Yanağıma dokunmamaya çalışarak "Nereye?" dedim.

Kolundaki çantamdan bakışlarımı çekerek ona döndüm, o ise eğilip elimi tuttu. Sınıfa bakmamaya çalışarak bakışlarımı Emir'den ayırmadım.

"Benim de dersim boş, sınıfa gel seni bizimkilerle tanıştırayım," demesiyle şaşkınlıkla ona bakarken bunun gerekip gerekmediğini düşündüm, arkadaşları ile tanışmazsam eğer nasıl Aylin ve Talha aynı ortamda olacaktı değil mi? Bu yüzden kabullenmişlikle başımı sallayarak ben de ayağa kalktım.

Elimi tutup beni peşinden sürükleyerek yukarı kata götürmesiyle ayılmamı sağlamıştı.Gerçekten sağol!

Sınıfın önüne gelince elimi bırakıp referans yaparak "Leydim, lütfen önden buyurun." dedi gülümseyerek.

Bir ona bir kapıya baktım."Bence gerek yok tenefüste de tanışabiliriz," dememle bakışları dudaklarıma inse de hemen kendini topladı.

"Bu son ders yani tenefüs yok."

Ellerimi arkadan tutup ona umutla bakarak "Peki ya yarın?"diye sordum.

Kafasını iki yana sallayarak sınıfın kapısını açıp beni içeriye doğru ittirdi.

Esma ile konuşan Tuğçe hocayı görünce hızla Emir'e döndüm ve fısıldayarak "Hani ders boştu," dedim.

"Birazdan boş olacak," dedi umursamaz görünerek. Tekrar sınıfa döndüğümde Tuğçe hocanın bize kaşlarını çatarak baktığını gördüm.

Sinirle yine Emir'e dönüp "Senden nefret ediyorum," dedim.

O ise yüzündeki alaylı ifadeyle bana yaklaşıp kolunu omzuma atarak"Bende hayatım, bende." dedi, öfkeyle ona bakan gözlerime baktıktan sonra bakışlarını kaçırıp hocaya doğru beni de neredeyse sürüklemesiyle ilerledik.

Emir hocanın yanına varmamızla ilgisiz görününerek"Nüzhet bu ders burada olabilir mi?"diye Tuğçe hocaya sordu.

Tuğçe hoca ise bana bir bakış atıp sert sesiyle "Hayır," dedi.

"Efe burada sınıfı olmamasına rağmen." diye diretti Emir.

Aralarında belirgin olan gerginlik beni de germişti. Niye hep böyle durumlarda kalıyordum?

Ne olduğunu anlamayan bakışları ben ve Emir arasında gidip gelen Esma'yı farkedince ona el salladım, o da bana şaşkınca el salladı. İnan ben de burada ne yaptığımı bilmiyorum.

"Efe ders çalışmak için izin istedi benden," dedi Tuğçe hoca tekrar sert çıkan sesiyle.

İş uzatacaktı, pekâlâ.

"Ben gideyim o zaman."dedim, buradan kurtulmak akıl sağlığım için şarttı.

Emir'in omzumdaki kolu daha ben hareket etmeden beni kendine daha fazla yapıştırdı. "Nüzhet Efe'den daha çalışkan ve bize matematik dersi için yardım edecekti, sınavlarda yaklaşıyordu zaten değil mi Nüzhet?" demesiyle yüzümü ekşiterek kolunun altında rahatsızca kıpırdandım.

"Evet, öyle."

Tuğçe hoca pes etmiş olmalıydıki tekrar Esma'ya döndü, bunun üzerine oflayıp Emir'in sırasına doğru yürüdüm.

Bizim girmemizle sınıfta kesilen sesler oturmamızla devam etmişti ve bu sınıfta artık neler olduğunu biliyordu. Emir ile olmayan ilişkimizi bir müdür bilmiyordu, o da yakın da olurdu zaten.

Ben ve Emir sırada yan yana, arkaya dönük bir şekilde oturduk.Arkasında Cenk ve Tolga oturuyordu; Cenk telefondan başını bile kaldırmamış, Tolga ise ifadesiz yüzüyle bizi inceliyordu.

Emir tekrar kolunu omzuma atarak "Cenk, İrem bir yere kaçmıyor," dedi. Telefona ne kadar daldıysa artık Cenk, Emir'in konuşmasıyla irkildi ve bize doğru döndü.

Beni görünce şaşkınla açılan gözleri ile sırasında doğrularak "Bu gerçek mi?" diye sordu.

Tolga alayla bana bakıp"Sence?"dedi imayla. Biliyor muydu anlaşmamızı? Emir söylemiş miydi?

Emir'e dönünce Tolgaya sinirli baktığını gördüm."Abuk sabuk konuşmayın. Biz sevgiliyiz ve bundan sonra Nüzhet'i daha fazla göreceksiniz."

Kendinden emin ve sinirli çıkan sesiyle Cenk ve Tolga birbirine bakmış ardından Cenk şaşkın ifadesiyle bana elini uzatıp "Ben Cenk, aramıza hoşgeldin." dedi, uzattığı elini tutup sıktım ve başımı sallayarak gülümsedim.

"Teşekkürler, ben de Nüzhet."

O kadar asosyale benzemiyordu hatta tatlı bile gözüktüğü söylenebilirdi. Benimle aynı boyu, Emir kadar yapılı vucüdu ve sert çehresiyle ona tatlı demek garipti.

Cenk'ten sonra Tolga elini uzattı. İkizine benzemesine rağmen yüzünde alaylı ve sinsi ifadesiyle şu an hiç benzemiyordu. Talha daha uysal ve umursamaz görünürdü.

" Kısa sürecek ama yine de aramıza hoşgeldin, beni tanıyorsundur zaten." Ona uzattığım elimi çeksemde tutmaya devam etmesiyle Emir sertçe Tolga'nın elini elimden çekti.

"Hayır seni tanımıyor," dedikten sonra bana dönerek "Bu pezevenkte Tolga." diye ekledi sinirli çıkan sesiyle.

Ela gözleri gözlerimle buluşunca sert ifadesi yumuşamış ve yüzümü kapatan saçları arkaya doğru atmıştı. Rol mu yapıyordu? Yapıyorsa eğer işinde iyiydi.

Tolga Emir'in omzunu tutup bana bir bakış attıktan sonra"Oğlum abartma sende, şaka yapıyoruz şurada." dedi. Emir bendeki bakışlarını ona yöneltip bir şey demedi.

Omzumdaki kolunu ittirip ondan uzaklaştım, bu kadar yakınlık bana zarardı. Emir başta bana soru soran gözerle baktı ama sonra Cenk'in okul maçını konuşmasıyla ona döndü. Böylece konu benden uzaklaşmış ve bende rahatlamıştım.

Rahat bir nefes alarak en önde test çözen Esma'ya baktım sonra da Tuğçe hocaya döndüm, telefonuna bakıyordu. Bir daha asla aynı ortamda bulunmamak için kendime söz verdiğim insanlarla aynı ortamdaydım yine ve beni buraya getiren Emir'e kızamıyordum bile. Neden kızamıyordum? Düşünmek yardımcı yardımcı olmuyordu, asla cevaplanmayacak başka sorular yaratmak dışında.

Pencereden gelen soğuk esinti ile düşüncelerimden uzaklaştım, bu sınıf gerçekten de çok soğuktu. Saçlarımı arkadan toplayıp Emir'in bana attığı kısa bakışlarını es geçerek montumu giydim, Esma'nın sürekli montla gezmesi şaşırtıcı değildi.

Esma'yı düşünürken bir anda karşımda oturması ile şaşkınlıkla yüzüne baktım.

Emir, Esma'nın oturmasıyla ona bir bakış atıp sonra bana döndü. Ona sorun yok anlamında gülümseyerek başımı sallamamla arkaya dönerek tekrar maç hakkında konuşmaya devam etti, arada Çağrı'nın adı da geçiyordu.

Esma ona dönmemle bana doğru eğilip fısıldayarak "Sen ve o ne ayak?"diye sordu. Ortaokulda onun hakkında hatırladığım en net özelliği dedikoduyu çok sevdiğiydi bu yüzden genellikle onun yanında kendim hakkında bir şey demezdim ama zaten gören görmüştü. "Sevgiliyiz işte."

Bunu söylemek çok garipti sahte olmasına rağmen garip hissettiriyordu. Geçen hafta biri bunu bana söyleseydi çok gülerdim ama şartlar beni bugüne getirmişti.

"Onu anladık zaten nasıl oldu?"

Oflayıp ne diyeceğimi düşündüm.Ceyda ve Aylin'e anlattığım gibi anlatmalıydım belki de ama Esma hiç güven vermiyordu.

Emir sıkıntılı yüz ifademi farkedince Esma'ya dönerek "Sevgilimi rahatsız etme Esma," diye sertçe konuştu.

Sevgilim? Pekâlâ, buna da alışmam gerekiyordu.

"Sadece konuşuyoruz," dedi Esma gözlerini devirerek.

Emir bana bakıp tekrar Esma'ya döndü. " Şimdi ben konuşacağım hadi ikile," demesiyle beraber Esma sinirli ifadesiyle Emir'e eğilip yüzüne doğru küfretti.

Şaşkınlıkla yüzünü inceledim. Esma'dan böyle bir şey beklemiyordum, tanıdığım Esma kaybolmuştu sanki​​​​​​​​​.

Ardından Esma öfkeli ve bıkkın fadesi ile hızla kalkarak kendi sırasında oturmasıyla "Biraz nazik mi olsan?" dedim Emir'e dönerek.

Emir bana ne dediğimi bilmiyormuşum gibi baktı. "Esma'ya mı? Asla."

"O kız hakketti," diyen Cenk'te Emir'in omzuna vurarak onu destekledi sonra telefonda hararetle mesaj yazan Tolga'yı gözleri ile işaret edip Emir'e döndü ve ikiside kahkaha atmaya başlayınca hayretle ikisine bakakaladım.

Tolga telefondan başını kaldırıp kahkahayla gülen Cenk, Emir'e ve ne olduğunu anlamaya çalışan bana bakarak sizden iflah olmaz bakışları attıp tekrar telefona döndü.

Derste nasıl bu kadar rahat telefon kulanabiliyordu ki?

Ellerimle başımı tutup dirseklerimi masaya koydum. Ben nasıl bir deliyle uğraşıyordum? Arkadaşları da ayrı manyaktı.

Sınıftaki gürültü ile başımı kaldırıp sınıfa dönünce çoğunun dışarı çıktığını gördüm, Tuğçe hoca da yoktu. Gülmekten yeni sakinleşen Emir ve Cenk'e dönerek"Ne oluyor, niye herkes dışarı çıkıyor?"diye sordum.

" Ders boş, rehberlikçi gelmedi bugün." dedi Cenk gülümseyerek. Hiçte Aylin'in anlattığı gibi değildi nazikti ve gülebiliyordu.​​​​​

Emir'e dönünce Tolga'yı teselli ediyormuş gibi göründüğü gördüm. Belki de gerçekten kimse göründüğü gibi değildi, az önce Emir'in onunla tartışması bile teselli etmesine engel değildi ama Tolga ile ilgili ilk izlenim değişmemişti, ikizinden gerçekten farklıydı ve çok ukalaydı.

Emir oflayıp geriye yaslanınca yüzünü inceledim, sıkılmışa benziyordu.Onu izlediğimi farkedince bana döndü ve bana saatler gibi gelen bir sürede bakıştık.

Bakışları artık yüzümün kızarmasına neden olunca çantamı koluma atıp "Diğerleri nerede?" diye sordum, bakışlarını çekmeden gülümsedi.

Gülümsemesiyle canlanan yüzüne dokunmak istedim, gariptir ki bu çok normal ve olması gerektirdiği gibi hissetirdi. Bana bakışları, dokunuşu, ilgisi sahte değilmiş gibi hissettirdi.

Uzansam dokunacak kadar yakınımdaydı ama hâlâ duran mantıklı tarafım bunların sahte olduğunu ve gerçek olmayacağını bağrıyordu. Bende o tarafı dinledim.

Bir şey demeyeceğini görünce ayağa kalkarak" Gidelim artık." dedim, o da ayağa kalkarak elimi tuttu.İç gıdıklayıcı bir hisle ürperdim, bu hissin adı neydi? Neden elimi tutması kendimi garip ve aynı zamanda da güvende hissettiriyordu? Neden?

​​​​​​"Gidelim o zaman."

                                   ~

İlk sınıflarına gitmiş Emir kapalı kapıyı ben içerde ders olabilir dememe rağmen açmıştı. Neyse ki boştu dersleri ardından bahçeye çıkarak çardağa doğru yürümeye başlamıştık.

Kendimi gizli bir örgüte girmişim gibi hissediyordum ama klasik bir lise grubuydu yani gerilecek bir şey yoktu. Sakin ol! Sakin ol...

Emir hâlâ tuttuğu elimi sıktı. "Ne mırıldanıyorsun öyle?" bunu demesiyle irkilip utançtan başımı kaldırmadan ellerimize baktım.

Bakışlarımı ellerimizden ayırmadan "Hiçbir şey,"dedim inanmasını umarak.

"Öyle mi?" demesiye başımla onu onayladım ve daha fazla üstelemedi. Çardağa yaklaştıkça sarı saç uçları pembe olan kız ve Aylin'in hayatının başrolü de görünmüş oldu.

Naz bizi görünce beni süzmeye başlamıştı, Talha ise neden burada ve Emir'in elini tuttuğumu sorguluyor gibi görünüyordu. Biz çardağa girince Naz ayağa kalkıp Emir'e sarıldıktan sonra bana sıkıca sarıldı ve heyecanlı sesiyle "Tanıştığımıza memnun oldum! Ben Naz, zaten seni tanıyorum yani Emir senden bahsetmişti," dedi, gerçekten çok heyecanlıydı.

"Naz abartma Emir'in getirdiği ilk kız değil," dedi bizim asosyal Talha.

Naz onun omzuna vurarak"Kızın yanında böyle konuşma,"dedi ve bana dönerek mahcup bir şekilde bakmaya başlayınca sadece gülümsedim.

"Emin ol o da biliyordur Emir'in ne haltlar yediğini değil mi?" deyince Talha, Naz tekrar onun omzuna vurarak Emir'in sağına oturdu. Emir ise çardağa rahatça yayılmıştı ve beni de yanına çekerek ona nerdeyse yapışmamı sağlamıştı. Sinirle bu yaptığına anlam veremeyerek biraz geri çekildim ve bizi dikkatle izeyen Talha'ya "Okuldaki herkes biliyor ama hatırlatma için sağol," dedim.Talha da bana sinir bozucu bir şekilde gülümsedi. Bu ikizlerin sorunu neydi?

Naz, Emir'in yanından kalkarak yanıma oturunca düşüncelerimi sonraya bırakarak onu dinlemeye çalıştım ama Talha karşıda oturarak gözlerini benden ayırmadığından dediği hiçbir şeye odaklanamamıştım. Biraz daha bakarsa o gözlerini oyacaktım.

Bu rahatsızlığımı farkeden Emir sert sesiyle"Talha o gözlerini çek ve Nüzhet'i rahat bırak!" diye uyarmasıyla Talha sonunda gözlerini benden çekerek Emir'le sohbet etmeye başladı.

Emir'in bu hareketi hoşuma gitmemeliydi ama kahretsin ki çok hoşuma gitmişti. İçimde büyüyen yanlış bir şeyler oluyor hissi ile ne yaptığımı sorguluyordum. ​​​​​​Bana ne halt oluyordu? Derhal umarsamaz, sert olan eski halime dönmeliydim. Özellikle umursamaz olmalıydım ona karşı.

Naz'ın dalgalı saçlarımı parmaklarına dolamasıyla ana geri döndüm. "Ee anlat hadi, nasıl oldu? Sen mi ilk hoşlandığını söyledin yoksa o mu? Nasıl anladın ondan hoşlandığını?Yani ikinizde çok farklısınız insan merak ediyor."

Emir'e döndüm ama Talha'nın telefonundan gösterdiği şeyle bakmakla meşguldü. Bu iş bana kalmıştı.

Ona Ceyda ve Aylin'e anlattığım gibi anlatırken sözümü kesip"Farketmiştim senin ondan hoşlandığını.Gerçekten!" madalya almış gibi gururla söyledi.

Bunu ikinci defa duymak herkese her şeyi anlatmak istememe neden oluyordu. Daha önce Emir hakkında hiç düşünmemiştim bile nereden çıkıyordu bu?

Emir ayağa kalkıp "Siz kız kıza takılın biz de futbol oynacağız değil mi Talha?" diyerek bize döndü, Naz'ın az önceki söylediklerini düşünmekten onun ne dediğini sonradan anlamıştım. Tabii git, hatta bir süre bana görünme.

Talha gözlerini devirerek Emir'den hızlı davranıp futbol sahasına gitti. Emir de Naz'ın yanağından makas alarak "Sana emanet sevgilim tamamı mı? Korkutma onu," dedi ve bana kısacık bir bakış atarak sahaya doğru gitti.

Aylin, Emir'in makas aldığı yanağını tutarak tatlı ifadesiyle bana dönüp "Nasıl korkutabilirim ki seni değil mi?" deyince sadece başımı salladım. Bir ihtimal değişik sorularınla mesala?

Naz Emir gittikten sonra bana gruptakileri anlatırken, zaten biliyordum Aylin sayesinde, bende bahçeye bakıyordum; öğlenciler sabahçılar karışık kalabalık bir ortam vardı. Yine de bu kalabalığa rağmen bakışlarım ilk onu buldu, birileri ile konuşuyordu ve yüzünde benimle konuştuğundan daha ciddi bir ifade vardı.

" Çok yakışıyorsunuz," diyen Naz'a şüpheyle döndüm. İkimizden süpheleniyor muydu yoksa ciddi miydi?

"Gerçekten öyle ve o hep söylerdi uzun boylu esmer sevdiğini bu yüzden şaşırmadım seninle birlikte olmasına." Doğru muydu? Çünkü tam tanıma uyuyordum ama Naz yanılıyordu, o kızıl ve 160 boylarında birini seviyordu. Acaba arkadaşları Tuğçe hocayı biliyor muydu?

Daha sonra Naz dostça elini koluma koyarak anlayışlı ifadesiyle"Bak Emir kapılması kolay unutulması zor biridir. Kendini kaptırma ona tamam mı? Senin iyiliğin için," demesiyle ne diyeceğimi bilemeyerek sadece başımı salladım.

Emir'e nasıl kapılabilirdim ki? Bunu neden dediğini düşünürken aklıma geçen yıl Emir'den ayrıldıktan sonra okuldan ayrılan kız geldi, Naz'ın kendi bakış açısından haklı olduğu bir gerçekti ama onunla aramda bir şey olması da mümkün değildi. Bizim sözde birlikteliğimiz tamamen çıkar amaçlıydı.

Konuyu kapatarak Naz bana Emir'in birkaç fotoğrafını gösterdi. Plajda Emir, motosikletle film yıldızları gibi çıkmış Emir, pasta mumu üfleyen Emir....Her fotoğrafta kahkaha atarak anılarını anlatıyordu.

Acaba Emir'in her kız arkadaşına mı bunu gösteriyordu? Ama şöyle ki ben onun kız arkadaşı değildim ve bu özel bir şeydi bu yüzden bana her gösterdiği fotoğrafla, anlattığı anlılarla daha çok geriliyordum.

Neyse ki çardağa birinin girmesiyle fotoğraf seansı da bitmişti. Çardağın başında bakışları bende olan kişiyi görünce şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Gelen kişi Kaan'dı. Genellikle otobüs durağı hariç onunla bir yerde karşılaşmamıştım çardağa gelmesi de hiç karşılaşmaya benzemiyordu.Ne işi vardı burada?

Bakışlarını benden çekerek yanıma gelip elindeki iki çikolatayı bana uzattı. "Okulda her yerde seni aradım, bunlar sabah için."

Hâlâ devam eden şaşkınlığımla gülümseyerek elindeki çikolataları aldım."Gerek yoktu, teşekkürler." Dememle başını sallayıp çardaktan çıktı. Beni okulda aramasına mı şaşırsam yoksa çikolata almasına şaşırsam bilememiştim.

Naz da bakışlarını Kaan'dan çekip bana bakınca çikolatalardan birini ona verdim."Emir çok kıskançtır umarım görmemiştir bunu," deyince çikolatadan bir ısırık alarak sahaya bakıp onu aramaya başladım.

"O kadar da değildir."

"Gerçekten o kadar kıskanç," dedi Naz kendinden emin çıkan sesle.

Sonunda onu gördüm, hafif terlemiş ve kızarmış yüzüyle futbol oynuyordu yani bu görmediği anlamına geliyordu. Zaten görse de onu ilgilendirmezdi, kıskanacağı son insan bendim.

"Yarın bizimle çıkışta buluşmak ister misin? Grupla tanışırsın güzel olmaz mı?" diyen Naz'a döndüm, beklentiyle bana bakıyordu.

"Tabii olur ama eğer sizin için sıkıntı yoksa arkadaşımda gelebilir mi?" Sorumla yuvarlak yüzünde şaşkınlık belirdi. Daha ikna edici bir şey söylemem gerkiyordu.

" Aslında onunla buluşacaktık... Yani..."

Sözümü keserek "Sıkıntı yok gelebilir bende isterim arkadaşlarınla tanışmayı," dedi ama kararsız göründüğü de belliydi.

Konuyu üstelemek istemiyordum, her an fikrini değiştirebilme ihtimaline karşı tekrar sahaya dönüp kalabalığı izledim.

"Bence seninle çok güzel anılarımız olacak." dedi Naz heyacanlı sesiyle.Naz gerçekten de sürekli duygu değiştiriyordu, Aylin'nin bu grup hakkında söylediği tek doğru şey olabilirdi.

Başımı bahçeden ona doğru çevirdim. "Umarım," dedim öyle olmasını gerçekten umarak. Her şeyin sahte olduğunu bilse hâlâ bana nazik davranır mıydı?

Emir ile ilk tanıştığımızda konuların buralara kadar geleceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Ondan özelikle aynı ortamda bulunmaktan kaçsamda yine bir şekilde yan yana geliyorduk şimdi ki durumda bunu kanıtlıyordu. Okulun ilk günü koca okulda ondan yardım istemem, felsefe projesinde birlikte olmamız, nerdeyse her tenefüs onunla karşılaşmam, bir keresinde hastanede bile görmüştüm...Evren bana bir şey mi demeye çalışıyordu? Çalışıyorsa bile bilmek istemiyordum.

Naz düşünceli ifademi farkedince bana Emir ile nasıl tanıştıklarını anlattı. Dediğine göre sahile yakın olan evlerde komşularmış, anne ve babaları da arkadaşlarmış bu yüzden de daha 8 yaşında arkadaş olmuşlar ve Emir'in taşınmasına rağmen görüşmeye devam etmişler.

Naz onunla çok anlaşamadığını sadece film zevklerinin benzer olduğu için arkadaş olduğunun altını da çizmişti. Kim bilebilirdi ki Emir'in romantik komedi sevdiğini? Bu anlatıklarından en komiğiydi.

"En sevdiği film not defteri mi gerçekten?" diye sordum kahkahalarımın arasından. Naz da kahkaha atarak saçlarını geriye doğru atıp "Evet! Hatta onunla ve Nazlı abla ile birlikte ikiden fazla bu filmi izlemişizdir," deyince ister istemez Emir'i daha çok merak etmiştim. Bu yüzden rahat bir ifadeyle soruyu Emir'e değil de ona sorduğumu garipsememesini umarak "Emir'in anne ve babası ayrı değil mi? Şey onları okulun ilk haftası müdürün odasında görmüştüm onlar... onlar el eleydiler," diye sordum sonra nefesimi tutarak cevabını bekledim.

Mavi gözleri ne diyeceğini bilemiyor gibi sıkıntılıydı sonunda iç geçirip "Bunu Emir sana anlatsa daha iyi olur," dedi.

Anlatmayacaktı.Bir gizem daha.Harika!

Bunu düşünürken arkadan sessizce gelen Cenk'i geç fark etmiştim.

"Az önceki sarışın da kimdi?"

Sert çıkan sesiyle ikimizde irkilmiştik aynı zamanda da sert bakışları Naz'daydı. Az önce sınıftaki tatlı çocuğa ne olmuştu?

"Ya sen manyak mısın? Ödüm koptu!" Naz onaylamaz bir ifadeyle başını sallayarak çardağa yaslanan Cenk'e bakıyordu.

" Kimdi o sarışın?" Cenk sorusunu tekrarlayınca Naz'ın sinirlendiğini fark ettim. Kıpkırmızı yüzü ve sinirli ifadesiyle aklımdaki Naz profiline uymuyordu. Tatlı kız ifadesi gitmiş yerine haşin yüz ifadesi gelmişti.

"Niye soruyorsun ki?"

İkisi de ben yokmuşum gibi birbirlerine sinirli bakışlar atıyorlardı. Sonunda Cenk'in çardaktan ayrılmasıyla bu bakışma son buldu ve az önce tanıştığım insanlardan eser kalmamıştı.

Naz, Cenk gittikten sonra omuzlarını düşürüp sıkıntılı ifadesiyle bana döndü. "Niye böyle yapıyor, anlamıyorum," dedikten sonra bir şey dememi beklemeden hızla giden Cenk'in peşinden koştu.

Bu arkadaş grubu hiçte göründüğü gibi değildi ve Aylin'in anlattığı gibi ise hiç değildi. Özellikle az önceki olanlar arkadaşlar arasında olabilecek bir şey değildi. Cenk'in davranışı bir arkadaşa uygun muydu emin değildim ama burada kimsenin göründüğü gibi olmadığına emindim.

 

 

 

 

 

Merhabalar, bölümü nasıl buldunuz?

Kurgu ilerleyişini sevdiniz mi?

Son olarak Emir Kaan ve Nüzhet hakkında ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirterek bana yardımcı olursanız sevinirim.

İyi okumalar dilerim herkese, gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

Loading...
0%