@ktssgzd
|
KONSER GÜNÜ Saat öğleden sonra dördü gösteriyordu, bugün Tugayla anlaştığımız gibi Emre Aydın konserine gidecektik. Güzel bir kadındım asla inkar edemem. Ama Tugay'a daha iyi görünmek için saatler öncesinden hazırlanmaya başlamıştım. Makyajımı ve kıyafetlerimi dün geceden seçmiştim, çok abartılı olmayacak ama konsere de hafif kalmayacak gilitterli bir makyaj, mini etekleri fırfırlı, askılı ve çiçekli bir elbise seçmiştim. Hızlıca bakımlarını yapıp makyajımı da tamamladım, elbisemi üzerime geçirip saçlarımı yapmaya koyuldum. Sarı dalgalı saçlarımı açık bırakıp önlerden ince birer tutamı arkada birleştirip, birleşim yerinde de siyah kurdeleli bir toka takmıştım. Parfümümü bolca sıkıp son kontrolleri yaptığımda aşağıdan bir korna sesi geldi, Tugay gelmişti. Aynaya doğru minik bir öpücük atıp, ayağıma spor ayakkabılarımı giydim ve hemen dışarı çıktım. Konsere gittiğimiz ve uzun süre ayakta kalacağımız için topuklu tercih etmemiştim. Spor giydiğim için Tugay ile boy farkımız daha da açılmıştı, büyük ihtimalle yan yana dursak kafam tam çenesine denk gelecekti. Hızlıca arabaya ilerleyip oturdum. Tugay keten lacivert bir gömlek ve beyaz keten pantalon giymişti, zaten yakışıklıyken bu özenmiş hali ona daha da düşmeme sebep oldu. Bu çocuk gerçekten kalbime zarardı. "Hoşgeldin güzelim, çok güzel olmuşsun" "Hoşbuldum, sen de çok hoş gözüküyorsun" Kendimi sakinleştirmeye çalışıp hemen cevap vermiştim, ama sakinleşmem imkansızdı. ARKADAŞLAR BİSMİLLAH AMA BANA GÜZELİM DEDİİ. Ondan bir gün bu tarz kelimeler duymak hazır olmadığım bir şeydi, hala onunla yan yana olmak tuhaf geliyordu. "Nasıl geçti günün?" "İyiydi, günümün yarısı hazırlanmakla geçti zaten. Zaman ne çabuk akıp gitti anlayamadım" "Her zaman bu kadar uzun sürer mi hazırlanman?" "Normalde hayır, ama sen sürekli dışarı çıkmadığım birisin. Ayrıca Emre Aydın konserine gidiyoruz. Ekstra hazırlanmak gerekti" "Demek bu hazırlık bana özel" "Yani şimdi burada Emre Aydın'ın hakkını da yememek lazım." Arabanın içini gülüşlerimiz sarmıştı, benimleyken eğleniyor olması beni mutlu ediyordu. "Bu kaçıncı konserin oluyor, video çekerken sürekli gittiğini söylemiştin" "Tam olarak sayısını bilmiyorum, liseden beri sürekli giderim konserine. Hatta bir keresinde Hollanda'da akraba ziyaretinden kaçmak için bile konsere gelmiştim." "Aslen Hollandalı mısınız?" "Yani o kısım biraz karışık, babam Hollandalı, annem Türk. Ama babam çok iyi Türkçe konuşur, hatta hayatının çoğunu burada geçirmiş, annemle de burada tanışmışlar. Daha sonra evlenip Hollanda'ya taşınmışlar." "Benim de annemler yıllar önce Bosna Hersek'te göç etmiş. Yıllardır burada yaşıyorlarmış, babam da Makedonya göçmeni. Baya uzun zamandır buradalar iksi de." "Bizim memleketler biraz karışık desene" "Aynen öyle" Konuşmalarımız konser alanına varana kadar devam etmişti, birçok konudan konuşmuş gelene kadar susmamıştık. Arabayı otoparka bırakıp gişelere doğru yöneldik, biletlerimizi okutup alana yöneldiğimizde etrafa bakmaya başladım. Festival tarzı bir organizasyondu. Deniz'e sıfır kocaman bir alana kurulmuştu sahne, birçok kişi kamp sandalyesini alıp gelse de çoğunluk ayaktaydı. "Aslında ben de sandalye getirecektim ama dans edip şarkılara eşlik etmeden konserin tadının çıktığını düşünmüyorum." "İyi yapmışsın, ben de aynı şekilde düşünüyorum" Tugay cevabımla gülümsemiş kafasını bir yere çevirdikten sonra elimi tutup beni çekiştirmeye başlamıştı. "Tugay ne yapıyorsun, nereye gidiyoruz?" "Beni takip et, güzel bir yere götürüyorum." Biraz ilerleyip oyun stantlarının önünde durmuştuk. "Konser başlayana kadar biraz vakit geçirelim dedim." "Yaa iyi düşünmüşsün, ama ben bu oyunlardan hiçbir zaman hediye kazanamıyorum." "Merak etme ben senin için bir şeyler kazanmaya çalışırım" Çarpık gülüşüyle bana bakıp göz kırpmıştı, duruşu kendinden çok emindi, bir şeyler kazanmadan buradan gitmeye niyeti yok gibiydi. "Gel bakalım İzem hanım, bir tur sen oyna. Hünerlerini göreyim, bakalım neler yapabiliyorsun." Beni oyun alanına yaklaştırmasıyla görevli bir abi bize yaklaşmış ve oyunu nasıl oynayacağımı anlatmıştı. Görünüşte basitti, elimize verdikleri silahla hareketli cisimleri vurmaya çalışıyorduk. Birkaç deneme atışından sonra oyuna başlamıştım. Hedefleri takip ediyor doğru zamanda silahı ateşlemeye çalışıyordum, bir iki atıştan sonra oflayıp silahı yere indirdim. "Bu oyunlardan bir şey kazanamadığı mı sana söylemiştim." "Merak etme, ben sana buranın en güzel oyuncağını kazanacağım." İddialı sözlerinden sonra abiye bir miktar para verip oyunu başlatmıştı, yavaş ve konsantre bir şekilde hareket ediyordu. İlk atışında en uzaktaki cismi vurmuştu, sevinerek yerimden zıpladım. "Tugayyy, alıyor musun?" "Güven bana güzelim, birazdan kollarında olacak" İkinci ve üçüncü atışını da yapıp vurması gereken tüm cisimleri vurmuştu. Bana doğru dönüp göz kırptığında ilerleyip boynuna sarıldım. "Tugayy, inanamıyorum nasıl kazandın. Küçükken babamla bu oyunlardan oynadığımızda hiç kazanamaz, daha sonra babam oyunun hileli olduğunu söyleyip homurdanırdı." "Biz ona Tugay Atlas Türker farkı diyoruz güzelim" Satıcı abinin hangi oyuncağı istediğimi sormasıyla kocaman çok tatlı bir fili istemiştim. Neden fil diye sorarsanız o an gözüme en tatlı o gözükmüştü. Fili alıp yürümeye başladığımızda Tugay fili arabaya bırakıp dondurma yemeyi teklif etmişti. Onay verdiğimde gişelerin oldupu tarafa doğru ilerlemeye başladık, Tugay'ın güvenlikten oyuncağı bırakıp gelmek için rica etmesiyle kenarda onu beklemeye başlamıştım. Çok geçmeden hızlı adımlarla bana doğru gelmeye başladı. Gişelerden geçip yanıma ulaştığında elimi tutup beni ilerletti, ona doğru dönüp bir baktığımda, "Etraf çok kalabalık birbirimizi kaybetmeyelim diye tuttum, rahatsız olmadın değil mi?" "Hayır rahatsız olmadım." Gülümseyip beraber ilerledik, dondurma tezgahının önüne geldiğimizde neli istediğimizi söyleyip dondurmaları hazırlanmasını bekledik. Görevli dondurmaları hazırlayıp bize uzattığında Tugay hemen ücretini ödedi. Dondurmalarımızı yemeye devam ederken sahnenin önüne doğru ilerliyorduk, ortalardan öne doğru ilerlediği bizden kendimize en rahat yeri bulmaya çalışıyorduk. "Önler çok sıkışık olur, burası baya geniş. İstersen burada duralım." "Olur, burada kalabiliriz" Yerimizi seçmemizle sahneye bir kişi çıktı ve konuşmaya başladı. "Evet sevgili misafirlerimiz, İstanbul festivalimize hoşgeldiniz. Harika bir kalabalık var, buradan çok güzel görünüyorsunuz. Lafı çok uzatmadan size birkaç bir şey söylemek istiyorum. Birazdan sahneye Emre Aydın çıkacak mükemmel şarkılarını söyleyecek, amaa bugün size ve sevgili Emre Aydın'a bir sürprizimiz var. Konser biraz ilerledikten sonra sürpriz bir konuğumuz olacak. Umarım konserde çok eğlenirsiniz, o zaman sizi de daha fazla sıkmadan hemen değerli Emre Aydın'ı sahneye davet ediyorum. Lütfen alkışlarınızla buraya çağırın onu" Sahneden gelen sesin susmasıyla bu sefer kulaklarımızı alkış sesi doldurdu. Hızla biz de alkışlamaya başladık, gözlerim mutluluktan parlıyordu. Masal gibi bir gün yaşıyordum ve bu anın bitmesini hiç istemiyordum. Alkışları kesilmesiyle o mükemmel ses duyuldu. "Sen dağıttın bak, ben topluyorum beni Madem anlat biraz, yolunda mı herşey senin gibi?" Şarkı başladığında otomatikmen gözlerimiz birbirine dönmüştü, gözlerimiz birbirine kenetlenmiş. Şarkıyı birbirimize bakarak söylüyorduk. "Benim değil, olmuyor o söylediğin 'hoşça kal' demek kolay, güle güle giden için" Şarkının sözleri hüzünlü bir aşkın acısını anlatsa da o anda bizim duygularımızın alevlenmesiyle gülümseyerek eşlik ediyorduk. Mutluluğumun tarifi yoktu. En sevdiğimle hayranı olduğum şarkıcının konserine gelmiştim. Kulağıma dolan huzurlu ses, gözlerimin önündeki yakışıklı bedeni.. İşte zaman tam olarak şu an durabilirdi, Şarkının değişmesiyle yüzümüzdeki tebessüm daha da arttı. Etraftaki sesler yükseldi ama sanki biz onlardan soyutlandık. Sadece kulağımda Emre Aydın'ın o güzel sesi, gözümün gördüğü de Tugay'ın o büyüleyici gülümseyişi. "Ah ben, mühürlü kapıların müdavimi Sessizliğinin dinleyeni Hiç gelmeyenin bekleyeniydim Öyle olsun Ah sen, bir ölüm kalım meselesi Bir ölüm kalım meselesi Bir ölüm kalım meselesiydin Uzak dursun" En sevdiğim şarkılarından biri olan 'Ölüm kalım meselesi' ni söylüyordu. Sözleri biraz ben, biraz o, biraz biz. Tek bir yer yanlış 'uzak dursun' münkünse bir adım bile uzaklaşmasın. Hem en yakınımda kalsın. Şarkılar birbiri ardına devam ederken kısa bir ara verildi, az önce sahneye çıkan kişi tekrar geldi ve artık sürpriz zamanının geldiğini söyledi. Işıklar söndü sahneyi sis kapladı, sonra sislerin içerisinden bir ışık yayıldı ve sahne arkasından bir isim belirdi. maNga Sürpriz maNga'ydı. Işıklar tek tek açılmaya başladı. Bu sefer de Ferman Akgül'ün o güzel sesi duyulmaya başladı. O ikonikleşmiş şarkısını söylemeye başladığında etraftaki sesler de duyuldu, herkes şarkıya eşlik ediyordu. Şarkı biraz daha ilerledi, sözler söylendi. Satırlar atlandı. Tam şu sözler söylenirken Tugay ellerimi tutup beni kendine çevirdi. "Ben senden vazgeçmem, ışıkları söndürseler bile korkuma yenilmem. Ellerim kollarım tutmasın isterse, ben sensiz pes etmem" Tugay bu sözleri ellerimi tutup gözlerimin en içine bakarak söylemişti. Nakarat tekrarlandığında bu sefer şarkıya eşlik etmeyi bırakıp beni biraz daha kendine çekti. "İzem.." "Efendim" "Ben sana çok fena tutuldum İzem, bana ne yaptın bilmiyorum ama şu andan itibaren 'ben senden vazgeçmem' değil ışıkları söndürmek, tüm şehri yakıp yıksalar seni bir dakika yanımdan ayırmak istemem. Eğer sen de istersen 'ben sensiz pes etmem' " Gözlerim dolmuştu, dudaklarım titriyordu ve ellerim heyecandan buz kesmişti. "Tugay, ben doğru duyuyorum dime" " Duyduğun her şey tamamen gerçek güzelim" Heyecanımı bir kenara bırakıp şarkının devamı olan sözleri ona söyledim. " ' bir yol açsan ufukta, yollara düşsem. Yeter ki inan bana başka bir şey istemem' " Tugay güzel gülümsemesini bana sunduğunda tekrar konuşmaya başladım. "Seni seviyorum Tugay, çok seviyorum" "Ben de seni seviyorum güzelim, aklımın alamayacağı kadar çok seviyorum" Huzurlu bir tebessümle gözlerimi kapattığımda beni biraz daha kendine çekti. Gözlerimi açtığımda bana izin isteyen bakışlarla bakıyordu. Ona biraz daha yaklaşıp gözlerimle onay verdiğimde yavaşça bana yaklaşmaya devam etti ve beni heyecandan bayıltabilecek o şeyi yaptı. Dudaklarımla dudaklarını birleştirdi.. Aşkolar selamm, çok heyecanlandım. Ben de Tugay gibi bir koca istiyorum kendime. Benim çok içime sinen bir bölüm oldu, umarım siz de beğenirsiniz. Bölümde kaç kez Emre Aydın dedim sayamadım, ne kadar büyük bir hayranlık duyduğumu bu bölümden anlarsınız. Birbirlerine ilk açılmalarını maNgadan bir şarkıyla yapmak istiyordum ama bir daha konser bölümü yazıp olayı uzatmak istemedim, onu da araya sıkıştırdım. Bu bölüm için bol bol yorum ve oy istiyorum sizden 25 oyda yeni bölüm gelecek. Kendinize iyi bakın, iyi geceler 🩷🩷 |
0% |