Yeni Üyelik
23.
Bölüm

18. Bölüm

@ktssgzd

Gözlerimi ağır ağır açmaya çalıştığımda vücudumdaki ağrı bunu yapmamı engeller nitelikteydi.

Makinadan çıkan kalp atış sesleri hayata tutunabildiğimin en somut kanıtıydı. Yaşananlar gözümün önünden film şeridi gibi geçerken bundan sonra olacaklar dibi belirsiz derin bir kuyu gibiydi.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Tugay'ı ne kadar sevsem de o gece olanlar zoruma gitmişti. O kızın söylediklerinden çok Tugay'ın tepkisizliği yaralamıştı beni, geçmişte tabii ki herkes bir şeyler yaşayabilirdi. Sorun bu değildi kesinlikle.

Asıl sorun o kızın bitmiş ilişkilerinden sonra nasıl kapısına gelebiliyor oluşuydu..

Geçmişte yaşadığım bütün ilişkilerle arama keskin sınırlar çizmiştim, eski sevgiliyle arkadaş kalma mezvuları falan bana göre tersti, bu yüzden geçmişte kalan kimseyle iletişimin olmazdı.

Karşımdaki insandan da aynı hassasiyeti beklerdim.

Vücudumdaki ağrılar bütün odağımı kendisine toplarken, görebildiğim kadarıyla gözlerimi kendi üzerimde gezdirdim. Kolum ve bacağımdaki aşçılar durumumun ciddiyetini göz önüne seriyordu.

Ayrıca nefes alıp verdikçe oluşan acı ise sorunun göründüğünden de büyük olduğunu gösteriyordu.

İçeri giren hemşire ile gözlerim ona çevrildi.

"İzem hanım, uyanmışsınız. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

Boğazımı hafifçe temizleyip konuşmak için sesimi bulmaya çalıştım.

"Nefes alıp verdikçe çok büyük bir ağrım oluyor, onun dışında vücudum da ağrıyor ama dayanılmaz şekilde değil."

"Anlıyorum İzem hanım, büyük bir kaza geçirmişsiniz. Bu saydığınız şeyler çok normal, göğsünüzdeki ağrı kaburgalarınızdaki kırıktan kaynaklıdır. Ben size ağrı kesici bir iğne yapayım şimdi, daha sonra da yakınlarınıza haber vereceğim. Herkes dışarıda, özellikle sevgiliniz ilk geldiğiniz andan itibaren bir dakika bile ayrılmadı kapıdan."

"Sadece ailem gelsin lütfen, başka kimseyi istemiyorum."

Söylediklerimle hemşirenin suratında oluşan afallama ifadesini umursamadan yatakta daha rahat bir pozisyon almak istedim fakat vücudumdaki kırıklar buna izin vermedi.

Hemşire kendini toparlamış olacak ki yanıma gelip bana yardım etti. Yatağı hafifçe doğrulttuktan sonra daha rahat bir şekilde yatabilmiştim.

Hemşire bana arkasını dönüp kapıdan çıktığında birazdan annemlerin geleceğini biliyordum. Onlara nasıl bir açıklama yapacaktım bilmiyordum, babam ne kadar dikkatli araba kullandığımı bilirdi. Er geç bir sorun olduğunu anlayacaklardı, ama Tugay ile yaşadığımız sorunları aileme yansıtmayı düşünmüyordum.

Onlara uyduracak bir bahane bulabilirdim, kafamın içinde konuşma planları yaparken kapı yavaşça açıldı.

Annemler içeri girerken açık kapıdan aşık olduğum gözlerle kesişti gözlerim..

Gözlerimi ondan kaçırmak her ne kadar zor olsa da düşünmek için kendime biraz zaman vermem gerekiyordu.

Odağımı annemlere çevirdiğimde sessizce ağladıklarını gördüm. Duygusal havayı dağıtmak için şakacı bir sesle konuşmaya başladım.

"Yanıma gelmeyi düşünmüyor musunuz, bu halimi beğenmediniz mi yoksa?"

Sesimi duymasıyla annemin gözyaşlarının arasından güzel gülümsemesi belirdi.

"Güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişsin anneciğim, hala benim minik bebeğimin."

Cümlelerinin bitmesiyle yanıma yaklaştı ve canımı acıtmamaya çalışırcasına bana sarıldı.

Titreyen dudakları daha fazla ağlamamak için kendisini sıktığını belli ediyordu.

Benden hafifçe uzaklaştığında bu sefer yüzümü babama döndüm.

"Siz bana sarılmayacak mısınız beyefendi?"

"Sarılmaz olur muyum prensesim benim, sarılacağım tabi."

Annemin yerini babam aldığında bu sefer benim de göz yaşlarımı tutmam zorlaşmıştı, hem Tugay ile yaşadığımız durum hem de kazanın şoku beni duygusal bir boşluğa itmişti.

Babamın kollarını biraz daha sıkmasıyla benim de gözlerimden yaşlar akmaya başladı, yaşlarım canımın acısınaydı.

Çok canım yanıyordu, fiziksel değil ama.. o kadının kapımıza geldiğini anımsadığım her an içimde büyük bir acı beliriyordu.

Babamdan ayrıldığımda yüzüme baktı ve yaşlarımı görünce afalladı.

"Canını mı acıttım bebeğim, neren acıyor."

Kalbim çok acıyor baba diyemediğim için kaburgalarımı bahane ettim. Hıçkırıklarım söylediklerimin anlaşılmasını güçleştirirken konuşuyordum.

"Canım acıyor baba, her yerim kırılmış. Nasıl iyileşeceğim ben?"

Her yerim kırılmış derken kalbimden bahsediyordum, vücudumdakiler er ya da geç iyileşirdi. Peki ya kalbim? O nasıl iyileşecekti?

Ağlamalarım devam ederken annemin hemşireyi çağırmak için dışarı çıktığını duydum. O sırada Tugay sesimi duyduğu için telaşlı bir şekilde odaya girmişti.

Hemşirenin koşar adımlarla odaya girmesiyle yatağın yanından çekilip hemşireye yer açtılar.

Yaptığı ağrı kesicinin beni iyileştireceğine inanıyordu herkes, sahi kalp ağrısına da iyi gelir miydi bu ilaç?

Hemşirenin odadan çıkmasıyla annem, babam, Tugay ve ben kalmıştık.

Annem babamın yanına yaklaşıp Tugayla yalnız kalmamız için onu odadan çıkarmak üzereydi.

Tugayla konuşmak istemiyordum, canımı çok yakmıştı, benim kadar o da yansın istiyordum.

Benim kadar üzülsün, ağlasın istiyordum. Kısacık süre zarfında annemlere çaktırmadan bir şeyler düşünmem gerektiğinin farkındaydım.

Çok fazla düşünme şansım olmadığı için aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

"Siz kimsiniz?"

Söylediklerimin ağırlığı bir anda odaya çökerken annemler yolun yarısında donup kalmıştı, gözlerimi Tugay'ın üzerinden çekmiyordum.

Yaşadığı acıyı, hayal kırıklığını görmek istiyordum, canımın yandığı kadar yakacaktım canını.

Belki bazılarınıza abartılı gelebilir bu yaptıklarım. Ama seven sevdiğine kırılır, kırıldığı kadar da kırmak ister.

Sahi en çok da sevdiklerimiz yaralamaz mı bizi...

Tugay'ın gözlerindeki özlem kırıntıların yavaş yavaş şaşkınlığa döndüğünü görebiliyordum.

Söylediklerim herkesin üzerinde şok etkisi yaratmıştı, annem hemen yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.

"Kızım hatırlamıyor musun?"

"Sizi hatırlıyorum anne, fakat beyefendi kim hatırlayamıyorum. Arkadaşım falan mıydı?"

"İzem şaka yapmıyorsun değil mi kızım?"

Bu sefer konuşan babamdı, inanmak istemiyor gibilerdi.

"Ne şakası baba, hatırlamıyorum diyorum."

Bu sefer gözlerimi Tugay'a çevirdiğimde duygu kırıntısı barındırmayan sesimle konuştum.

"Sizinle tanışıyor muyuz?"

 

Selammlarrr, napıyorsunuzzz.

Geçen haftadan bölümü geç atmamı telafi etmek için sınır dolmadan yeni bölüm attım.

Bazı arkadaşlarımız bölümlerin kısalığıyla ilgili yakınmış ama bu hikaye texting üzerinden yola çıkılmış bir hikaye.

Ben bu hikayeyi kısa hikaye kategorisinde değerlendiriyorum ve genelde bin kelimenin üzerinde oluyor bölümler.

Neyse yeni bölümü nasıl buldunuz, Tugay'ı mahvedeceğiz hep beraber dkxmcöcl

Bölüm ile ilgili görüşlerinizi bana aktarırsanız çok sevinirim.

Diğer bölümün oy sınırını beklemedim ama oy atmayı unutmayın.

Bu bölümün oy sınırı 40 🫶🩷

 

​​​​​

​​​​​

 

 

Loading...
0%