Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8. Bölüm

@ktssgzd

Medya İzem'in elbisesi


Evet o kutlu günün sabahına uyanmıştım, saat daha çok erken olmasına rağmen bugün tüm ışıltımla Tugay'ın karşısına çıkmam için hazırlık yapmam gerekiyordu.


İlk önce kalkıp duşumu aldım, saçıma durulanmayan bir maske uygulayıp ardından yumuşak ve parlak gözükmesi için saç bakım yağı sürdüm. (Bu arada elseve dream long önerimdir. Alın aldırın)


Daha sonra yüzüme ışıltı verecek kağıt maske yaptım. Maskenin yüzümde kurumasını beklerken her sabah ayılmak için içmem gereken filtre kahvemi yaptım. Bir yandan kahvemi içip bir yandan da ınstagram'dan Tugay'a sormak için soru anketi yaptım. Birkaç dakika içerisinde Tugay'ı konuk alacağımı öğrenen fanlarımdan bir sürü mesaj almaya başladım, bazıları ikimizin ne kadar yakışacağından bahsederken bazıları da bana sormam için sorular göndermişti.


  • Ömrünün sonuna kadar bir şarkı dinleyecek olsan ne olurdu?
  • En sevdiğin renk?
  • Kaç kardeşsin?
Bunun gibi onlarca soru vardı. İçlerinden birkaç eleme yaptım ve soracağım soruları telefonumda bir liste haline getirdim. Aralara fanlardan gelmeyen, benim merak ettiğim birkaç soruyu da sıkıştırdı.


Maskemin yüzümde kurulduğunu hissedince yüzümden alıp makyaj masamın yanındaki çöpe attım. Yüzüme birkaç besleyici ve canlandırıcı serumu sürüp bakım faslını kapattım.


Şimdi sırada makyajımı yapıp kıyafetimi giymek kalmıştı. Makyaja ilk önce güneş kremi sürerek başladım. Daha sonra göz altlarına hafif kapatıcı geçtikten sonra cilt makyajımı bitirdim. Yüzüme fondöten vs. şeyleri sürmeyi sevmezdim.


Daha sonra göz makyajına geçtim abartılı olmayacak ama dikkat çekici bir makyaj yapmak istiyordum. Mavi gözlerimi öne çıkarmak için göz altlarıma yeşil kalem çektim. Bu çoğu kişiye kötü bir fikir gibi gelse de makyaj tamamlanınca çok güzel bir sonuç elde ediyordum. Göz kaleminden sonra jilet gibi bir eyeliner çekip maskara ile tamamladım. Göz kapağıma abartılı olmayacak tarzda bir glitter sürdüm ve göz pınarlarıma da beyaz sedefli bir far geçtim.


Sıra dudaklarıma geldiğinde odak gözlerimde kalsın diye çok abartmadan kahverengi tonlarında bir dudak kalemi ve üzerine hafif kırmızı bir tint geçip gloss da sürerek görünümümü tamamladım.


Saçlarımı hafif dalgalandırıp perçemlerime bigudi sardım ve bir süre beklemesine izin verdim. Saçlarım sarı renkliydi ve butterfly kesim tarzına sahip olduğu için en çok dalgalı kullanmayı severdim.


En önemli adım kıyafet faslına geldiğimde ise bir gün önceden ne giyeceğime karar verdiğim için şükrettim çünkü çok az bir vaktim kalmıştı. Hemen askıdan mint yeşili mini elbisemi alıp üzerime geçirdim. Etekleri kiloş ve diz kapağımın bir buçuk karış üzerindeydi. Göğüs kısmı ise hafif büzgülü kare yakaydı. Birkaç takı da taktıktan sonra hazırdım.


Hemen aşağı inip asistanım Aslının yaptığı son hazırlıklara baktım. Her şey hazır görünüyordu, tam da o sırada zil çaldı. Aslı gidip kapıyı açarken ben de hemen perçemlerimdeki bigudiyi çıkarıp salondaki şifonyerin içine fırlattım. Aynaya bakıp kendimi son bir kez daha düzeltirken aşık olduğum o sesi duydum.

"Hoşgeldiniz Tugay bey"

"Hoşbulduk, merhaba"

Aslının karşılaşmasından sonra hemen ben de kapıya doğru ilerledim.

"Hoşgeldin Tugay"

"Hoşbuldum İzem, nasılsın"

"İyiyim teşekkür ederim, sen nasılsın"

"İyiyim ben de, seni menajerimle tanıştırayım Gökalp"

"Memnun oldum Gökalp"

Ben de onları Aslı ile tanıştırdıktan sonra stüdyoya doğru ilerledik.

Masanın karşısına oturduğuöuzda Aslı yanımıza gelip mikrafonlarımızı takmamıza yardımcı oldu, kamera arkası ekibi dahil herkes hazırdı. Görüntü yönetmeninden bir ses geldi.

"İzemciğim, hazırsanız bir ses provası alayım bir sıkıntı var mı bakalım."

"Tamam. bir, iki, üç, dört. Geliyor mu sesim?"

"Evet ses harika, Tugay bey sizden de ses alabilir miyiz?"

"Tabi. Bir, iki, üç dört. Tamam mıdır?"

"Tamamdır, kayda geçebiliriz. Hazır mısınız?"

İkimizden de aynı anda gelen 'tamamız' sesinden sonra kayıt tuşuna basıldı. Klasik açılış konuşmamı yapmaya başladım.

"Hepinize merhaba sevgili takipçilerim, bugün nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bugün sizlerin de Twicth'ten çok iyi tanıdığınız Tugay Atlas Türker yanımda. Hoşgeldin Tugay"

Hafif sandalyemi Tugay'a doğru döndürmüştüm ve şimdi onunla yüz yüzeydik. Bana bakıp hafif bir tebessüm ettikten sonra konuşmaya başladı.

"Çok hoşbuldum İzem, nasılsın"

"Valla ben çok iyiyim, sen nasılsın?"

"Biraz heyecanlıyım, ilk defa bir YouTube kanalına konuk oluyorum."

"Asıl bu şerefi bana layık gördüğün için ben daha çok heyecanlıyım. Konsepti biliyorsan eğer ben sana plastik makyaj yaparken sorular soracağım. Keza sen de bana soracaksın. Cevap vermek istemediğin soruları pas geçebilirsin. Ama üç pas hakkımız var haberin olsun."

Ben konuşmamı yaparken Tugay ilgiyle dinliyordu. Sanki söylediğim hiçbir şeyi kaçırmak istemiyor gibiydi.

"Hazırsan başlayalım, çünkü makyaj biraz uzun sürecek."

"Ben hazırım, kendimi tamamen senin ellerine bırakıyorum"

Söyledikleriyle kalbim hızlanmaya başlasa da belli etmemeye çalıştım. Bu video benim için zor geçecek gibiydi.

Makyaj için gerekli malzemeler masanın üzerinde hazır halde duruyordu. İlk önce makyajın temelini oluşturmak için birkaç peçeteyi üst üste koydum ve makyajlar için özel üretilmiş bir yapıştırıcıyla birbirine yapıştırmaya başladım.

"Merak etme bu yapıştırıcıların sağlığa hiçbir zararı yok. Daha önce birçok kez kendime de gelen konuklarıma da kullandım."

"Sorun yok İzem, sana güvenmeseydim buraya kadar gelmezdim zaten."

Söylediklerine gülümseyip birkaç kat daha peçete yapıştırmaya başladım.

"Eğer hazırsan soruları sormaya başlayalım. İlk soruyu sen sor istersen. Bugün misafirimsin sonuçta."

"Tamam, kolay bir sorula başlayalım o zaman. Üniversite okuduysan eğer ne mezunusun?"

"İlk soru için güzel bir başlangıç, boğaziçinde mimarlık okudum ben. Peki sen ne mezunusun?"

"Ödtü bilgisayar mühendisliği"

Birkaç basit soru daha sorduktan sonra makyajı biraz daha ilerletip peçeteleri Tugay'ın yüzüne yapıştırmam gerekiyordu.

"Şimdi peçeteleri yüzüne yapıştıracağım. Bu aşamada konuşabilirsin, ama ağzına gelmemesine dikkat et."

Tugay onay verdikten sonra reçeteleri dudaklarının çevresine yapıştırmaya başlamıştım, bu işlem için ona daha da yaklaşmam gerekmişti ve kalbim gümbür gümbür atıyordu. Kabimin sesini duymasından korkmuştum.

"Şimdi sana Instagram üzerinden fanlarının sorduğu birkaç soruyu soracağım."

"Tamam sor gelsin."

"Ömrünün sonuna kadar bir şarkı dinlemek zorunda kalsan hangi şarkıyı dinlemek isterdin?"

"Yani bu soruya tek şarkı olarak cevap vermem imkansız. Soruyu biraz değiştirip tek şarkıcı olarak cevap vermek istiyorum. O da Emre Aydın"

"Ciddi misin böyle bir soru bana gelse ben de Emre Aydın derim, kaç kez konserine gittiğimi hatırlamıyorum. En sevdiğin şarkıcı kendisi."

"O zaman bir gün Emre Aydın konserine gidiyoruz İzem. Çevremde Emre Aydın'ı benim kadar çok seven birini bulmuşken bunu kaçıramam."

"Olurr, gidelim. Çok severim."

En sevdiği şarkıcının Emre Aydın olmasına hem şaşırmış hem de inanılmaz sevinmiştim. Emre Aydın'ın yeri bende çok ayrıydı ve sevdiğim adamın da onu sevmesi beni daha da mutlu etmişti.

Ayrıca Tugay birlikte konsere gidelim demişti. Tugayla Emre Aydın konserine gitmek... Allah'ım ben nasıl bir sevap işledim de sen Tugay'ı bana ödül olarak gönderdin.

"Şimdi soracağım soru senin fanlarından gelmiş herhalde, çok fazla sorulmuştu. Açıkçası ben de merak ettim? Haticeerarslan diye bir takipçin sormuş. @Aşığımsanadoyamıyorum abla sevgilin mi?"

Tugay'ın yüzünde garip bir gülümseme oluşmuştu.

"Twitch yayınlarıma katılan birisi, sevgilim değil. Şu anlık bir sevgilim yok."

Şu anlık bir sevgilim yok kısmını tam gözlerimin içine bakıp hafif sırıtarak söylemişti.

Arkadaşlar bismillah ama bu çocuk bana yürüyor olabilir mi?

İnşallah öyledir Allahım nolur öyle olsun.

"Birazdan makyaj için ağzını kapatmak zorunda kalacağım o yüzden bana sormak istediğin bir soru olursa bir süre için son şansın."

Elini ensesine atıp utangaç bir gülüş attıktan sonra sorusunu sordu

"Senin peki, var mı sevgilin?"

ALLAHIMMM GOOOOOL,

yani gol galibaaaa. Bu çocuk niye sevgilin var mı diye sordu. Kalbimdeki kelebekler ağzımdan çıkacak şimdi.

"Yok sevgilim"

Cevabını verdikten sonra farkettirmemeye çalışarak derin bir nefes verdi.

Onu da kendimi de zor durumda bırakmamak için peçeteyi ağzına yapıştırdım. Bir süre konuşamazdı, makyajıma hızlıca devam edip ağız kısmında reçeteleri kesebileceğim bir kalınlığa ulaştırıp makasla ortasından yatay bir kesik açmaya başladım. Daha sonra altlı üstlü içerisinden ip geçirebileceğim kadar büyük delikler açıp kalın bir iple bu delikleri birleştirmeye başladım.

Sanki ağzı yarılmış ve kalın bir iple dikilmiş gibi bir görünüm vermeye çalışıyordum. İple işim bitip dikilmiş görünümü verdikten sonra yapay kanı elime döktüm ve yaptığım kesiğin içine sürmeye başladım. İplerin olduğu kısma falan da döktükten sonra Tugay artık az da olsa konuşabileceği için ona doğru dönüp konuşmaya başladım.

"Kanları biraz daha abartayım mı? O zaman daha gerçekçi görünür. Yedek kıyafet getirmiştin zaten, daha sonra temizlenebilirsin burada."

"Kendimi senin ellerine bıraktım, burada usta sensin. Sen ne dersen o olsun."

Aldığım onayla biraz daha kan dökmeye başladım. Hatta işi birazcık abartıp. kanı ellerime döküp elimi beyaz tişörtüne bastırdım. Şimdi tişörtünde kanlı el izleri vardı. Hatta elime biraz daha kan alıp boynuna da el izini çıkarttım.

Makyaj yapıyorum ayağına çocuğun her yerini ellemiştim valla. O da önümde ses çıkarmadan oturuyordu.

"Evet makyaj bitti. Şimdi kapak fotoğrafı için birkaç resim çekilelim sonra işimiz bitti."

Fotoğraf ekibi ve Tugay'ın menajerinin yönlendirmeleriyle Tugay'ın arkasına geçtim. Poz işini onlara bırakmıştık. Arkadan ellerimi uzatıp bir elimle boynunu bir elimle çenesini tutmamı istemişlerdi.

Tugay'ın gözüne de beyaz bir lens takmıştık. Ve bu şekilde fotoğrafı çektik. Ellerimde kan olduğu için sanki Tugay'ı o hale ben getirmiştim gibi duruyordu. Ve fotoğrafta benim sadece kollarım gözüktüğü için aşırı gerçekçi duruyordu.

Fotoğraf işi bittikten sonra Tugayla beraber yüzündeki peçeteleri çıkardık.

"Tugay geldiğin içinok teşekkür ederim, umarım makyajı da beğenmişsindir"

"Eline sağlık, bu kadar iyi olacağını tahmin edemezdim."

Tugay'a teşekkür ettikten sonra kapanış konuşması için sözü aldım.

"Sevgili takipçilerim, bir videonun daha sonuna geldik. Umarım severek, beğenerek ve eğlenerek izlemişsinizdir. Haftaya görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın"

Videoyu kapattıktan sonra Tugay temizlenmek üzere misafir banyosuna gitmişti. O sırada menajeri Gökalp

"Bu çetiğimiz fotoğrafları Tugay'ın hesabında da paylaşmamızda sorun var mı?" Diye sormuştu.

"Hiçbir sorun olmaz, paylaşabilirsiniz. Hatta sizin için uygunsa ortak paylaşım yapalım."

"Olur tabi"

Tugay duştan çıktıktan sonra yanımıza gelmiş ve içeri geçerek hazırlattığım ikramlardan yemiş ve biraz daha sohbet etmiştik. Havanın da kararmaya başlamasıyla birlikte Tugay artık kalkalım deyip Gökalp'e işaret vermişti.

Onları kapıya kadar uğurlarken bu sefer vedalaşmak için Tugay belime sarılmış ve kulağıma doğru yaklaşıp

"Konser için sana haber vereceğim" demişti.

Tugaylar gidip kapıyı kapattıktan sonra bir süre yüzümdeki şapşal gülümsemeyle kapıya yaslanıp kalmıştım.


Selammm sevgili okurlarım. Bölümü yazdım ama yazarken neler çektim bana sorun. Biraz rahatsızım, karnımın ağrısından zor yazdım bölümü, aslında bugün sabırsızlıkla bölüm bekleyen minnoş okurum Asya'yı kıramadım.

Bu bölüm için sizden 25 oy bekliyorum. Yorum sınırı belirtmeyeceğim ama siz satır arası yorum yapıp düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Hepinizi kocaman öpüyorum 😘😘😘

Arkadaşlar bu arada İzem'in yaptığı makyajı merak edenler için Danla Bilic'in Berkcan Güven'e yaptığı makyaj. Görmek isteyen YouTube'dan bakabilir 🫶🩷


 








 

Loading...
0%