Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. BÖLÜM

@kumsallardagezen12

*Mırıldanıyorum ölüm şarkımı zihnime...*

 

Hayatımda karaladığım kirli sayfalarımda gözyaşlarımın izi , düşüncelerimin yansıması bulunuyordu. Bu gözyaşları masumiyetin belirtisi. Düşüncelerin yansımasıydı. Değişen hayatımda tek değişmeyen benim kimsesizliğimdi. Çevirdiğim her sayfa da hayatımdaki izlerim bir bir yer ediniyordu. Bu izler ben sayfaları çevirip baktığımda yüzüme yüzüme bir bir çarpıyordu gerçeklerin sisleri. Kucak açmayı bırakmıştım. Çünkü kollarını bana sarmalayacak hiç kimse yoktu etrafımda olmamıştı da hiçbir zaman.

 

Kanayan yaralarım vardı benim bu yaralarım benimle hep olacaktı yaşamımda bana arkadaşlık edecekti. Hep yaralarım kanayacaktı. Asla kabuk tutmayacaktı. Çünkü ben yaralarımı hep eşeleyerek bana hediye edilen bu yaralarım acılarını hiç unutmak istemiyordum. İzi kalsın ki unutmayayım; Güçsüzlüğümü , savunmasızlığımı , çaresizliğimi...

 

İzi kalsın ki bu bana ders olsun . Bir daha bu hataya düşmeyeyim.

Kopamadığım anılarım beni mazime mahkum ediyor . Kopup gidemiyorum. Bir yanım hep orada gidip geliyorum. Düşündükçe bunun saçmalığının fikrine varsamda hareket edemiyorum. Kendime zıt düştüğüm hareketler sergiliyorum. Kendim olmaktan çıkıp başka bir karaktere bürünüyordum . Kendimi gizleyerek yeni bir bedende hayat buluyordum.

 

Tükenmeye adım adım ilerlerken bunun farkında bile olamıyordum.

 

Gözlerimizi göz bantlarıyla kapamış karanlığa davet edilmiştik. Sandalyede gergin bedenimi dikleştirip ellerimi dizlerimin üzerinde birleştirdim.

Bekleyişimiz uzun sürecek gibi hissediyordum . Bizi her zaman stres altında bekletmek ve hareketlerimizi izlemeyi sevdiğini zannediyordum.

 

Bu bekleyişimiz daha ne kadar sürecekti. Bilmiyorum. Korkudan soğuk soğuk terlemiş ellerimi pantolonuma sürtüp elimin nemini sildim. Gerginliğimi dizginleyemiyordum. Savunmasızca burada öylece bekliyorduk. Bizi izleyenler bizim bu çaresizliğimizden zevk mi alıyorlardı? Bu kadar içi acımasızlıkla dolmuş insanların bulunduğu bir dünyada mı yaşıyorduk? Dudaklarımı dişlerimin arasına sıkıştırarak hıçkırmamı durdurmak istedim. Ağlayıp onlara ne kadar çaresiz, acınası olduğumu göstermek istemiyordum.

 

Sağ ayağımla ritim tutarak bedenimi oyalamak ,titremesini durdurmak istiyordum. Ama başaramıyordum. Bedenim zangır zangır titriyordu. Acaba korktuğumu görüyor muydular?

Düşündükçe daha da korkuyor bedenimin titremesi daha da artıyordu. Her şeyi unutmak ve buradan kurtulmak istiyordum. Yapabilecek miydim bilmiyordum. Ya çıkış kapısını bulamayıp bölmelerden birine yerleşirsem ya kimse beni kurtaramaz ve ceza alırsam? İstemiyordum. Bu oyunu oynayıp stresi gerginliği dibine kadar hissetmek istemiyordum.

 

Zihinimi işgal eden kötü düşünceleri silip atmak istiyordum. Biliyordum yapamayacaktım. Umarım içlerinden beni biri kurtarabilirdi. Bunun için çok ama çok dua ediyordum.

Hislerimin yoğunluğu zihnimi bedenimi ruhumu yoruyordu.

Hoparlörden gelen sesle dikkatimi sese çevirdim.

 

“Evet Odalarım nasılsınız ? Buradan biraz ürkek ve savunmasız gözüküyorsunuz . Ama merak etmeyin oyun alanında bundan daha fazla korkuya maruz kalacaksınız. Sizi korkutmaktan büyük zevk duyuyorum. Ama şimdi bunu bir kenara bırakıp ilk kimin oynayacağını açıklayacağım. İlk oynayan 003 Barbaros. Evet birazdan oyun başlayacak . Kuralları ve uyarılarımı unutmasanız sevinirim Odalarım.Evet küçük bir uyarı daha yapacağım oyunun gidişatını izledikten sonra . Eğer herhangi bir sorunla karşılaşmazsak oyuna yeni kurallar koyacağız. Bunu sizler belirleyeceksiniz Odalarım. Neyse siren çaldığı an oyuna başlayacaksın 003. Herkese başarılar şimdiden.”

 

Konuşmasını bitirdikten sonra Noir bizleri derin düşünceler denizine atıp gitmişti. Bu denizde boğulmadan nasıl kurtulacaktık ?

 

Ruhum sıkışıyordu bedenimin içinde. Yerime sığamayan ruhum kaçıp gitmek istiyordu uzaklara.

 

⚓ 

 

Yerlerinde öylece oturmuş odalar gerginlik içinde sirenin çalmasını bekliyordu. Hepsinin bir korkusu vardı. Hepsinin korkusu aynı noktaya çıkışıyordu.

 

Yapamazsam....

 

Ceza alacak mıyım?

 

Ya iki şansımı doğru kullanamazsam beni bölmelerden kurtarabilecek biri olacak mı? Hepsi zihinlerinin içinde dönüp dolaşan düşüncelerinin arkasından koşup duruyordu.

Barbaros ilk oyunu oynayacak kişi olmasından fazlasıyla endişe duyuyordu. Yapabilecek miyidi , bilemiyordum? Ellerini avuçlarına sımsıkı kapamış yumruğunu sertçe sıkıyordu. Sakin olması gerektiğini kendine hatırlatıp duruyordu. Sakin kalmayı başarırsa çıkış bölmesni bulabilirdi. Tek endişe ettiği bir yanılsama var olup olmamasıydı. Ya hiç çıkış yolu bulunmuyorsa ve Noir herkesi kandırıyorsa ne olacaktı. Ona karşıda gelemiyordular. Ellerinden gelen bir şey yoktu bu oyunu oynayacak bugünü iyisi ya da kötüsüyle bitirecektiler.

 

Barbaros derin düşüncelere dalmışken diğerleri hem Barbaros hemde kendileri için endişe ediyordu. En çokta Deren ikiz kardeşi Lale için fazlasıyla endişe ediyordu . Ya Lale hiç çıkış yolunu bulamaz ve bölmelerden birine girer ve onu bulamazsa ne yapacaktı onu nasıl kurtaracaktı iki seçeneği varken. Bilmiyordu olasılıklar çığ gibi büyüyüp gidiyordu arkasından dağıtıp geriye kalanları düşünmüyordu. Sakin kalmayı başarmalıydı. Asır gözlerini sımsıkı kapatmış olasılıkları tartıp biçiyordu. 80 dev ayna ve bu aynalardan sadece ikisini seçebilir ve hangisinin çıkış kapısı olduğunu bilmeden. Yapamaz ve bulamazsa bölmelerden diğerleri tarafından çıkartılabilme olasılığını hesaplanınca düşük bir ihtimal vardı . Bu düşük ihtimalde o ve diğerlerinin kurtulması %0.7 gibi bir olasılığa denk geliyordu. Tahminince.

 

Düşünceleri uzayıp gidiyordu sonsuza doğru. Aslında her şeyi zaman bırakmaktı. Neler olacağını bizzat görecekti. Lavin duaklarını hafifçe oynatarak sakinleş sakinleş diyerek kendini telkinliyordu. Yapabileceği sadece buydu. Elinden başka bir şey gelmiyordu. Buraya geldiğinden beri hayatı tepetaklaktı. Hücresinde geçirdiği günleri an be an hatırlayınca ne kadar da yalnız ve kimsesiz olduğunu düşündü. Bunun hep böyle devam edeceğinide.Ama bir şeyi bilmiyordu. Onun gibi diğerleride yapayalnızdı. Bu hep böyle olacak gibi hissedip düşlüyorlardı. Belki burdan çıkıp gitseler bir zamandan sonra o yalnızlık yavaşça yok olmaya başlayabilir. Ya da zamanla daha da yalnızlığa adım adım yaklaşabilirlerdi.

 

Hayatta böyle değil miydi? Ya vardı ya yoktu. Ya mutlusunuz ya da mutsuz. Ya acı çekensiniz ya da çektiren. Ya iyilikle sarmalanmış bir hayatınız vardır ya da kötülükle . Ediz ise hepsinden farklı şeyler düşünmekteydi. Aralarından sadece biri bulacaktı çıkış yolunu. Bu olmalıydı her zaman böyle olmaz mıydı? Hep ön planda olan bir karakter vardı. Peki bu karakter kimdi onu düşünüyordu Ediz. Onu ve diğerlerini kim kurtaracaktı.

 

BARBAROS mu?

 

LAVİN mi?

 

LALE mi?

 

DEREN mi?

 

ASIR mı?

 

MERİÇ mi?

 

HAMRA mı?

 

Kim bugünün kurtarıcısı olacaktı.

 

Ediz bunları düşünürken Lale bedenini istila eden korkuyla savaşıyor ama korkuyu bedeninden söküp atamıyordu. Tek isteği ikizinin yanında olması ve ona sarılıp onun her şeyin geçeceğini kulağına fısıldamasını istiyordu. Meriç meslek hayatında bu denli hastalıklı bir insanı görmediğini düşünüp duruyordu. Her kurduğu oyun onları bedenen ve zihnen fazlasıyla yoruyordu.

Ve ilk kez böyle bir dev aynanın bu amaçla kullanması onu çok şaşırtmıştı. Burdan nasıl ve ne zaman kurtarılacaklardı bilmiyordu. Ama o günün yakın olacağını hissediyordu.

 

Herkes korku dolu anları yaşarken siren sesinin duyulması bütün hücredekileri fazlasıyla germişti.

Barbaros usulca göz bandını yüzünden çekip kısa sürede ışığa alışmaya çalıştı. Karşısında duran aynaları izlemeye başladı ardından.

Hepsi birbirinin aynısıydı. Nasıl ayrıt edecekti ki bilemiyordu.

Sandalyeden yavaşça doğrularak elinde duran göz bandıyla aynalara doğru ilerledi.

 

Ne yapacağını bilmiyordu nerden başlayacaktı.

Kararsız bakışlarını arkasında duran odalara çevirdi. Hepsi öylece oturuyordu. Onlarda gergin miydiler? Onlarda burdan çıkıp gitmek için elinden ne gelirse yaparlar mıydı?

Başını hemen karşısında duran kameraya çevirdi. Bizleri böyle çaresiz görmek onu mutlu ediyor muydu?

Kararsızca bakışlarını tekrar dev aynalara çevirdiğinde hangisini seçmesi gerektiğini bilmiyordu.

Bir kaç adım aynaya yaklaştığında hoparlörden gelen sesle bakışlarını aynadan çekti.

 

“Evet Barboros seçimini yaparken elinde bulunan göz bandıyla aynayı itmelisin. Arkamızda delil bırakmamız arkadaşlarının işini kolaylaştırır. Dikkatlice seç . İstediğin an aynayı itip ilk seçimini yapabilirsin.”

 

Barboros Noir’ in uyarmasından sonra bakışlarını kısa süreliğine elinde tuttuğu göz bandına çevirdi. Dikkat edince göz bandını bir kısmında hafif simler bulunmaktaydı. Sim tarafını aynaya doğru sertçe bastırıp simin aynanın yüzeyine yapışmasını sağlayarak arkadaşlarının belki dikkatini çekmesini sağlayabilirdi. Biraz da umut kırıntısının içinde yerleşmesiyle sevinmişti. Bunu yansıtmayarak seçtiği aynaya doğru ilerlemeye başladı. Derin bir soluğu ciğerlerine çekerek sim tarafının bulunduğu yeri aynanın yüzeyine sertçe bastırarak aynayı itti.

Aynayı ittiği an karşısında siyah bir duvarla karşılaşmıştı.

 

Başarısız olmuştu. Düşündüğünün tam zıttı olmuştu. Hüsranla aynayı kendisine doğru göz bandıyla çekip kapattı. Bedenini geriye çekerek bakışlarını aynalarda bir bir gezdirdi. Yapamayacaktı. Biliyordu Barbaros. Gergin bedeni ona hiç te yardımcı olmuyordu. Zihninde devrilip duran yapamayacaksın düşüncesi onu daha ümitsiz kılıyordu. Bedenini karşısında duran aynalardan epeyce uzaklaştırıp iyice gözlemleyerek bakışlarını aynalarda gezdiriyordu. Hislerine kulak vermek istiyordu ama ya yanılıyorsa ne yapacaktı. Bu sefer de bir bölme seçer ve orada onu kurtaracak birini bekleyecekse ne olacaktı. Kurtarılabilecek miydi?

 

Adrenalinin verdiği duyguyla son kez derin bir nefes alarak sağ tarafında ona sırıtan aynaya doğru ilerledi yavaşça. Aynanın karşısında yerini aldıktan sonra titreyen elini kaldırıp elinde bulunan göz bandıyla aynayı yavaşça itti. İttiği an gözleri istemsizce kapanmıştı . Aynayı tamamen açtıktan sonra göz kapaklarını usulca açarak sonuca baktı. Yanılmamıştı çıkış bölmesini bulamamıştı. Uğradığı hayal kırıklığı ile dişlerini sımsıkı sıktı. Gerilen çenesini verdiği acıyı umursamadı. Derin bir nefes alıp verdi. Aynanın kapanmasını engelleyerek yavaşça içeriye doğru adımladı. Ayna kapandıktan sonra bölme içerisinde karanlığa gömüldü ve sessiz bir bekleyişin bekleyicisi oldu.

Barbaros bölme içerisinde bekleyişi sürerken Noir hoparlörden Odalarına seslenmişti zaman kaybetmeden.

 

“Evet odalarım Barbaros çıkış bölmesinı bulamadı. Ve iki seçeneğinin sonunda son seçtiği bölmeye girdi. Barbaros bulunduğu bölmede kapacak onu kurtaracak kişiyi bekleyene kadar eğer herhangi bir ses dahi çıkartırsa çok kötü cezalandırılacak. Şimdi sırada oynayacak kişi 007 Ediz . Kuralları unutma ve sende göz bandıyla aynalara dokunacaksın anlaşılmıştır umarım . Şimdiden başarılar.”

 

Noir konuşmasını bitirdikten sonra herkesi derin düşüncelere tekrar terk etmişti. Barbaros başaramamış ve 80 dev aynadan birinde şuan onu kurtaracak birini bekliyordu. Hepsi gergin bedenini sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu ama bunu başaramıyordu. Çünkü hepsi korkuyordu ya onlarda Barbaros gibi iki seçeneği boşa çıkar ve bölmelerden birine yerleşirseler ne yapacaklardı.

Ediz usulca gözündeki bandını çıkartarak kısa bir süre ışığa alışmaya çalıştı görüntüler netleştiğinde yavaşça sandalyeden doğruldu. Şimdi ne yapmalıydı bilmiyordu. Bakışların her aynada dikkatlice gezdirdi. Aynalardan bakışını çekerek elinde bulunan göz bandını inceledi.

 

Elinde bulunan göz bandında pullar vardı rengarenk. Aynalara adım adım yaklaşırken tırnağı yardımıyla pulları yere döküyordu. Bu yolla belki diğerleri onun hangi aynayı seçtiğini öğrenebilirdi. Seçtiği aynaya yaklaştığında sertçe tırnağıyla pulları yere dökülmesini sağladı. Göz bandını aynaya bastırarak itti. Ayna ileriye gittikçe karşısında siyah bir duvarla karşılaştı.

 

Hüsrana uğradı o anda. İlk seçeneği başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Yaşadığı hüsranı unutmaya çalışarak aynayı kendine doğru çekerek kapanmasını sağladı. Bedenini geriye yavaşça götürerek bakışlarını tekrar aynalarda gezdirdi ve bu arada seçtiği aynayıda unutmayarak seçim yapmasını kendine hatırlattı.

 

Bakışları bir iki dakika aynalarda gezip duruyordu. Kararsızlık onu ele geçirmiş ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Dikkatini çeken aynaya doğru usulca ilerleyerek aynanın tam karşısında durdu. Ne yapacağını bilmiyordu ama seçmek zorundaydı. Zihninde ona fısıldayan sesi dinlemeyerek aynayı göz bandı yardımıyla iterek ileri doğru açılmasını sağladı. Ayna açıldıkça onu karşılayan siyah duvar ikinci seçeneğinin de çıkış kapısını bulamadığını göstermişti. Bölmenin içine doğru ilerleyip yerine yerleşmişti. Ayna kapandıktan sonra Noir kameralardan izlediği oyuna tekrar bir bilgilendirme yapmak istedi.

 

“Evet odalarım Ediz iki seçeneğini çıkış kapısını bulamayarak bitirdi. Oda son seçtiği bölmeden birine yerleşti. İki kişi ve başarısızlıkla sonuçlanan iki oyun. Oyunun sonunu şimdiden merak ediyorum. Ama daha bitmesine epey var. Eve oynayacak üçüncü kişiyi söylüyorum. 002 Lale sıra sende hazır hissettiğinde göz bandını çıkararak oyuna başlayabilirsin. “

 

Noir’ in konuşmasından sonra geriye kalanlar endişe denizinde yüzmekteydiler. İki kişi çıkmıştı ve bu iki kişi çıkış bölmesnine ulaşamamıştı. Şu ana kadar ilk iki oyunda erkeklerden çıkmıştı. Lale ilk oyuna çıkan kız olmanın korkusunu yaşıyordu birde eğer yapamazsa Ediz ve Barbaros gibi çıkış yolunu bulamaz bölmelerden birine yerleşirse ne yapacağını bilemiyordu. Titreyen bedeni sakinleşmesine hiç mi hiç yardımcı olmuyordu. Ellerini yukarı kaldırarak yüzünde bulunan göz bandını usulca çıkarttı. Bakışlarının noktası ikizi Deren’ deydi.

 

Çok endişeliydi. Yapamamaktan ve ceza almaktan ölesiye korkuyordu . Ama korkunun ecele faydası yoktu değil mi? Ciğerlerine sert bir soluk çekerek sandalyeden doğruldu. Ayağa kalkarak etrafını sarmalamış 80 aynayı baştan sona incelemeye başladı . Ne yapacaktı içlerinden hangisini seçmeliydi. Korkuyordu. Başaramayacağını hissediyordu. İstemiyordu.

 

Burada bulunmak hiç mi hiç istemiyordu. Adımlarını yavaşça atarken gözlerini elinde bulunan boncuklu göz bandına çevirdi. Neden diğerlerinden farklıydı göz bandı. İlk buraya geldiğinde de fark etmişti sandalyede birbirinden farklı olan göz bantlarını. Bu bir işaret miydi? Bakışlarını yerlere çevirdiğinde aynaların dibinde bulunan pullar dikkatini çekmişti. Acaba aynanın içinde biri var mıydı? Bakışlarını tekrar yerde gezdirdiğinde biraz ilerisinde duran ikinci dibinde pul bulunan aynayı fark etti. Ne yapmalıydı.

 

İki seçeneğinden birini değerlendirmeli miydi içindekini kurtarabilmek için. Bilmiyordu ne yapması gerektiğini. Kararsız bakışlarını karşısındaki aynada ve yanındaki aynada gezdirip durdu. Bencil olmalı mıydı? Bilemiyordu. Ama ilk seçeneğini kendisi için kullansa sonra tekrar düşünse daha doğru gibi geliyordu. Yanındaki aynaya doğru ilerlerken ekindeki göz bandının üzerindeki boncukları koparmaya çalıştı. Kolayca kopan boncukları açmaya çalıştığı aynanın dibine düşmesini sağladı.

 

Kopan boncular aynanın dibinde yerini aldıktan sonra göz bandıyla aynayı itti. Ayna ileriye doğru açıldıkça onu karşılayan siyah duvar hüsrana sebep oldu. Yapamamıştı. Başaramamıştı. Şimdi ne yapacaktı . Aynayı yavaşça göz bandı sayesinde kapayıp arkasına döndü. Ne yapmalıydı pulların bulunduğu aynadan birini açmalı mıydı?

 

Yavaşça nefes alarak düşünmeye başladı. İlk kez bencilce davranmanın uygun olacağını düşündü. Bakışlarını tekrar aynalardan dolaştırdı gözüne çarpan aynaya doğru ilerlemeye başladı. Ellerinin arasına aldığı göz bandının boncuklarını kopartarak seçtiği aynanın dibine usulca bıraktı. Boncuklar yerde yerini aldıktan sonra göz bandı yardımıyla aynayı ileri iterek açılmasını sağladı. Karşısında yine siyah duvarla karşılaşması onu korku seline itmişti.

 

Göz yaşların akmasıyla ağladığının farkına varmıştı. Aynann içine yavaşça girerek bölmenin içinde yerini aldı . Bölmenin içindeki üç yarışmacı tedirginlikle bekliyorlardı. Her şeyi kameralardan izleyen Noir zevkle odalarının çaresizliğini izliyordu. Geriye 5 kişi kalmıştı peki bu geriye kalan 5 kişi çıkış kapısını bulabilecek miydi? Merak içinde izliyordu. Aslında aklında biri vardı. O kişi ancak arkadaşlarını bölmeden kurtarıp çıkış kapsını bulacaktı. Peki bu kişi kimdi.

 

Gözleri kapalı olan odalar Noir’ in onları bilgilendirmesini istiyordu. Lale ‘ nin seçilmesi ve oyuna başlamasından bu yana kısa süreliğine hiçbir ses dahi duymuyorlardı . Ne olmuştu. Lale de başaramamış mıydı? Diğerleri gibi. Ne yapmaları gerektiğini bilmeyen odalar endişe içinde bekliyorlardı. Hâlâ devam eden bu sessizliği hayra yorumlamıyorlardı.

Noir daha fazla odalarını bekletmek istemediği için onlarla iletişime geçti zaman kaybetmeden. Odalar devam eden bu sessizliğin ne zaman biteceğini düşünürken hoparlörden gelen sesle zihinlerini susturup olacaklardan haberlendirilmek istediler. Noir kısa bir süre bekledikten sonra tehlike arz eden cümlelerini i odalarına ulaştırdı.

 

“Evet Odalarım maalesef Lale de çıkış kapısını bulamadı. Oda iki seçeneğini kullandığı bir bölmeye yerleşti. Üç hücredeki odalarım başarısız oldu. Peki sizlerden biri çıkış kapısına ulaşabilecek mi? Bunu merak ediyorum doğrusu. Evet şimdi sırada oynayacak kişiyi seçmeye geldi. 004 Meriç sıra sende . Hazır hissettiğin an başlayabilirsin . Umarım kuralları ve neleri yapmayacağını biliyorsundur.

Başarılar dilerim. Unutma iyi gözlemle. “

 

Noir konuşmasını bitirdiğinde Deren kız kardeşi için fazlasıyla endişe etmiş ve onu nasıl kurtarabileceğini düşünmeye başlamıştı. Zihninde devrilip duran kötü senaryoları düşünmemek için kendini oyalayacak şeyler düşünmeliydi ama başaramıyordu. Zihnen , bedenen ve ruhsal olarak ikizindeydi. Meriç soğuk kanlı olmayı sürdürerek gözünde duran göz bandını hızla çıkartıp ellerinin arasına hapsetti.

 

Sandalyeden doğrularak bakışlarını önce yanında duran kızlara çevirdi. Ne olacaktı bilmiyordu. Belki başaracak belkide diğerleri gibi oda bölmelerden birine yerleşecekti çıkış kapısını bulmayarak. Bedenini dikleştirerek karşısında duran aynalara kısa bir bakış attı. Hepsi birbirinin aynısıydı nasıl ayrıt edecekti. Önce iyi bir gözlem yapmalıydı .

 

Diğerleri hangi aynaları tercih etmişti onu bulmalıydı. Şu ana kadar 3 kişi oyuna çıkıp başarısız olmuştu. Yani toplam şimdilik 6 ayna elenmişti. Peki bu 6 ayna hangileriydi. Aynalara daha da yaklaşarak bir ipucu aramaya başladı. Gözlerini her bir aynada usulca gezdirdi tek tek. Tam diğer aynaya çevirecekken gözlerini aynanın dibinde bulunan pulları fark etti. Bu birinin göz bandından düşmüş olmalıydı. Gözlerini tekrar gezdirdiğinde bir başka aynanın dibinde küçük boncukları fark etti. Şimdi toplam 4 aynayı eleyebilmişti. Sağında 3 ayna solunda 1 ayna seçilmişti.

 

Bunları es geçerek arkasına dönerek hücrelerin oturduğu sandalyelerin yanından geçerek gözüne kestirdiği aynayı göz bandı yardımıyla açtı. Ayna açılırken bakışları siyah bir duvarla karşılaşmıştı. İlk seçeneğinin boşa gitmesiyle endişelenmişti. Ama sakin kalmayı çabalayarak sağına dönüp karşındaki aynayı göz bandıyla usulca açtı. Fakat bu seçeneğide siyah duvarla bitmişti. Çıkış kapısına çıkan bölmeyi açamamıştı. Aynanın kapanmasını engelleyerek yavaş adımlarla bölmenin içerisine girmişti.

 

Aynanın içinde öylece beklemeye başlamıştı onu yiyip duran düşüncelerle. Noir Meriç ‘ in de başaramamış olmasınından mutluluk duymuştu . Her şey tamda onun planları doğrultusunda geçiyordu. Meriç aynaları açarken arkasından küçük bir iz bırakmıştı bakalım bunu kim bulacaktı. Bunu fazlasıyla merak ediyordu. Heyecanla bu sonucuda odalarına söylemek onların korkularından beslenmek istiyordu .

 

Sandalyede oturan odalar bu sessizliğinde kötü sonuçlandığını hissetmiştiler. Ama yine de küçük bir umut beslemiyor değildiler.

Hoparlörden gelen cızırtılarla Noir’ in onlarla iletişime geçeceğini anlamıştılar.

 

“Odalarım az çok sanırım sizde anlamışsınızdır ki 004 te başaramadı. Üzülmeyin ama daha oynayacak 4 oyun var. Hemen karalara bağlamayın üzülürüm sonra! Sıradaki oynayacak olan kişiyi açıklayacağım . 008 Deren sıra sende . Başarılar dilerim. Umarım sen diğerleri gibi sonuçlar çıkartmazsın yoksa çok üzülürüm senin için. Evet hazır hissettiğin an başlayabilirsin dediklerimi hatırladığını varsayıp uyarmıyorum seni.”

 

Deren sıranın onda olduğunu duyduktan sonra yüzündeki göz bandını çıkardı. Işıkların gözünü rahatsız etmesiyle ellerini gözlerine siper edip , ışıklara alışmayı bekledi.

Yerinden doğrularak bir iki adım attı öne doğru. Ne yapacaktı şimdi. Korkuyordu. Hem kendi için hemde diğerleri için. Yapamamaktan ölesiye korkuyordu. Her bir aynaya göz gezdirmeyi unutmuyordu. Ama hangisini seçmeliydi kararsızdı . Aynalara daha dikkatle bakarak bir şey bulmak istiyordu. Ne bulacağını bilmeden.

 

Ellerini saçlarına götürüp sinirle saçlarını çekti. Ellerine gelen saçlarını tam yere doğru atacakken aklına gelenle bundan hemen vazgeçti. Saçlarını seçtiği aynanın dibine usulca bırakıp iz bırakabilirdi diğerleri için. Korkusunu dizginleyerek önündeki aynaya ilerleyip göz bandıyla açtı. Aynayı açtığında karşısına tahmin etmediği şey çıkmıştı. Siyah bir duvar. İlk seçeneği başarısızlıkla sonuçlanmıştı bunun huzursuzluğunu yaşıyordu.

 

Üzgün bakışlarını siyah duvardan çekip aynayı kendisine doğru çekip kapanmasını sağladı. Aynadan uzaklaşarak yönünü değiştirip gözlerini tekrar aynalarda gezdirdi. Ne yapmalıydı bilmiyordu. Kararsızdı ama başka bir seçeneğide yoktu. Bir kaç adım atarak önündeki kararsız kaldığı iki aynaya baktı. Hangisini seçmeliydi soldaki mi sağdaki mi?

Gözlerini usulca kapayıp kalbinin ve zihninin sesini dinledi. İkiside sağdakinde karar kılmıştı. Gözlerini açarak sağdaki aynayı göz bandıyla açtı usulca . Ayna açıldıkça karşında siyah duvarı görmek onu alaşağı etmişti. Yapamamıştı. Başarısız olmuştu. Ayna kapanmadan içeri doğru adımladı ve karanlığa gömüldü.

 

Noir Deren’ in yapamamasından büyük haz duymuştu. 6 ‘da 6 kişi kaybetmişti. Bakalım palanı harfi harfine uyacak mıydı? Odalarıyla iletişime geçmenin zamanı gelmişti.

 

“Odalarım nasılsınız bakalım ? Üzgünüm ama size kötü bir haber daha vereceğim .008 Deren de başaramadı. İki seçeneğinde de çıkışa gidecek olan bölmeyi bulamadı. Şimdi sıra 005 Lavin’ de sıra. Hazır hissettiğin an başlayabilirsin.”

 

Lavin Noir’ in onun sırası geldiğini bildirdikten sonra içinde filizlenen korkuyu engelleyemiyordu. Yapamazdı ki. Biliyordu ki o an korku onun sağlıklı düşünmesini engelleyecek. Seçimlerini kararsızlık içinde vereceği için çıkış kapısına ulaşacak aynayı bulamayacaktı. Yüzünde bulunan göz bandını yavaşça çıkartıp bakışlarını karşısında duran aynalara çevirdi. Kocamandılar normal insan boyutundan epey uzundu. Sandalyeden doğrularak küçük adımlar atarak her aynayı izlemeye başladı.

 

Hangisini seçmeliydi? İki seçeneğinden biri çıkış kapısına ulaşacak aynayı bulacak mı? Terleyen ellerini kot pantolonuna sürterek sakin kalmak için çaba sarf etti. Karar vermeliydi. Zihninde ona fısıldayan sese kulak vererek ona iki adım uzaklıktaki aynaya ilerledi. Aynanın karşısında yerini aldıktan sonra bileğine doladığı göz bandını çözüp avcuma alıp aynayı ileriye doğru itti. Ayna ileriye doğru gittikçe bir kapı görme umudu beslerken siyah duvarla karşılaşmak onu hüsrana uğratmıştı. Korku hızla bedenine geri dönmüştü. Olmamıştı.

 

Olmayacak mıydı? Diğerleri gibi oda mı bölmelerden birine yerleşecekti. Kötüyü düşünmek için daha erkendi. Adımlarını aynadan uzaklaştırarak arkasını döndü. Karşısında Asır ve Hamra tek kalmıştı. Derin bir nefes alarak gözüne kestirdiği aynaya doğru ilerledi. Karşısında yerini aldıktan sonra göz bandı yardımıyla aynayı ileriye doğru itti. Ayna ileriye gittikçe tekrar siyah duvarı görmek onu dumura uğratmıştı. Ağlamasını durdurmak için dudaklarını dişlerinin arasına kıstırarak bölmenin içine ayna kapanmadan girdi. Lavin karanlığa hapsolurken onları izleyen Noir’in keyif dolu kahkahasını duymamıştı.

 

Noir geriye kalan odalarıyla iletişime geçmek için aceleciydi.

 

“Evet odalarım 005 Lavin çıkış kapısına ulaşamadı. Her iki seçeneğide boşa çıktı. Oda diğerleri gibi bölmelerden birinde şuan bekliyor. Sırda kim oynayacağınızı biliyor musunuz? Geriye siz ikiniz kaldınız ya 001 Hamra ya da 006 Asır . Sıranın kimde olduğunu söylemenin sırası geldi. Sıra 006 Asır da. Evet Asır hazır hissettiğin an başlayabilirsin. İyi şanslar sizlere.” Noir geriye kalan odaları bilgilendirirken onlara aşıladığı korkuyu biliyordu.Hamra sona kalacak ve oyunu son oynayan kişi olduğunu duyduğunda daha da korkmuştu.

 

Ya oda başaramaz diye endişe içindeydi. Belki Asır son oynayan kişi olsaydı iki seçeneğinden biri onun bulunduğu bölmeyi açabilirdi. Hamra bunları düşünürken Asır usulca göz bandını açarak etrafını izlemeye başladı. O ve Hamra kalmıştı geriye peki ikisinden hangisi çıkış kapısına ulaşan aynayı bulacaktı belkide bulamayacaktılar.

 

Sonra ne olacaktı cezaları çok zor olacak mıydı? Elinde duran göz bandına kısa bir göz attı. Bandın bazı kısımları sökülmüştü. Bi sökülen ipleri kopartıp seçtiği iki aynanın önüne bırakarak Hamraya yardımcı olabilirdi. Yavaşça ipleri söküp avuç içine sakladı onu ince detayına kadar izleyen Noir ‘in ipi avuçlarına sakladığını gördüğünü bilmeden. Asır gözlerinin bir bir aynalarda gezdirmeye başladı ama hâlâ bir aynada karar kılamamıştı.

 

Gözlerini aynalarda tek tek gezdirdi. Çoğu aynanın önlerinde diğerlerinin bıraktığı izleri gördü. Ama onca aynadan sadece 12 aynayı eleyebilmişti. Peki geriye kalan 68 aynadan hangisi çıkıs kapısına çıkıyordu. Düşünceleri o kadar yoğunduki zihni yorulmuştu. Ne yapmalıydı hiç bilmiyordu. Derin bir nefes alarak etrafında yavaşça dönerek tek tek aynalara bakındı. Şimdi hangisini seçmeliydi . Aslında boşuna çırpınıyordu. 68 aynadan iki seçme şansıyla çıkış kapısını bulması biraz zor gibiydi belki de olamayacak bir olasılık içinde bulunuyordu.

 

Herhangi bir yanada karar kılarak oraya doğru ilerledi. Elinde tuttuğu göz bandını aynaya bastırarak aynayı itti. Ama aynayı ittiği an çıkış kapısını göreceğini düşünürken karşısında siyah bir duvar buluvermişti. İlk seçeneği boşa çıkmıştı. Peki ikinci seçeneği de böyle mi sonuçlanacaktı. Kafası karışan Asır hiç düşünmeden sağında duran aynaya doğru hızlı adımlarla ilerlerken göz bandını aynaya bastırarak ileriye doğru itti.

 

Ayna ileriye doğru gidereken siyah duvarla tekrar karşılaşmıştı. Saçmalıktı şu ana kadar kendisiyle beraber 7 kişi oyuna çıkmıştı . Ve bu yedi kişi hiç çıkış kapısını bulamayarak seçtikleri son bölmeye yerleşmiştiler. Ne olacaktı şimdi. Arkasını usulca dönerek Hamra’ ya baktı. Belki o onlara umut olabilirdi. Belki o onları kurtaracak kişiydi. Bunu caanı gönülden istiyordu. Umarım Hamra başarabilirdi.

 

Önüne dönerek aynanın içindeki bölmeye yerleşti. Tek umudu seçtiği aynanın önüne bıraktı kısa iplerdi. Noir, Asır’ ın da başarısız olduğunu izlediğinde fazlasıyla mutlu olmuştu. Her şey tamda o ne istiyorsa öyle gerçekleşmişti. Odaların içinde 3 kişi çıkı kapısını bulmuştu ama Noir korumaların arka taraftan bölmeleri değiştirmesini sağlamıştı. Çünkü o bu oyunda Hamra’ ya büyük bir sorumluluk yüklemişti. Böylece hem kazanç elde edecekti hemde seyircilerinin merakını daha da arttıracaktı . Çok güzel bir gündü onun için. Şimdi 001 Hamra ‘ya kötü haberi vermesi gerekiyordu. Hamra, Asır’ın da başaramadığını anlamıştı. Sıra ondaydı. Noir’ in işaretini bekliyordu gerginlik içinde .

 

Gözleri kapalı öylece olacakları bekliyordu. Yok olmak istiyordu. Yapamayacaktı oda başaramayacak ve bölmelerden birine yerleşecekti. Olmasındı. Bu günün bu kadar kötü bitmesini istemiyordu.

 

“001 Hamra sıranın sende olduğundan haberdarsındır umarım. Asır da çıkış kapısına ulaşamadı ve bölmelerden birine yerleşti. Bakalım sen oyun sırasında ne yapacaksın. Hazır hissettiğin an başlayabilirsin. Unutma kuralları. Eğer çıkış kapısını bulabilirsen seninle küçük bir anlaşma yapacağız. Başarılar.”

 

Hamra Noirin iğneleyici göndermesini sözlerinden fazlasıyla anlamıştı. Sesinden de onu küçümsediğini bile anlayabilmişti. Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Herkes bir bölmeye yerleşmişti. İyi gözlemlemeliydi . Detayları atlatmadan. Ellerini yüzünde bulunan göz bandına ulaştırıp çıkartıp avuçlarına hapsetti. Şimdi uzun süre hapis kaldığı karanlığı söküp atmıştı. Başarmalıydı.

 

Gözlerini elinde bulunan göz bandına çekti. Elinde bulunan göz bandında küçük bir çiçek motifi yer alıyordu. Diğerlerininki de onun göz bandından farklıydı. Bu planlanmış bir şey miydi? Noir yine neler planlıyordu. Neden içlerinden bile biri çıkış kapısını bulamamıştı. Yoksa burada bir hile mi vardı. Ya da hiç çıkış kapısı bulunmuyordu . Nasıl bir oyuna alet olmuştular. Şimdi ne yapıyorlardı bölme içinde .

 

Onları ve kendisini kurtarmalıydı. Çıkış kapısını mutlaka bulmalıydılar. Sandalyesinden doğrularak karşısında bulunan aynalara göz attı. İlk dikkatini çeken aynaların dibinde bulunan boncuk, saç telleri , ip ve pul. Peki bunların içinde iki aynanın hangisinde hücredekiler bulunuyordu. Ve sadece şimdilik sadece 8 aynayı bulabilmişti. Geriye 4 ayna daha kalmıştı. Peki bu aynaları nasıl bulacaktı. Kararsızca aynaların önünden geçerken ışığın vurmasıyla aynaya dikkatini bir şey çekmişti.

 

Aynanın üzerinde küçük simler bulunuyordu. Şimdi 2 aynayı da bulmuştu. Diğer sim bulunan aynayı aradı gözleri. Saniyelerinin ardından bulmuştu sim bulunan aynayı. Geriye toplam bulamadığı 2 ayna kalmıştı. Onu nasıl bulacaktı aynaların dibinde farklı bir cisim bulunmuyordu da. Bakışlarını yerden çekip soluna bakındığında aynada küçük bir parmak lekesini bulmuştu. Peki diğer aynada da bulunuyor muydu diye merak ediyordu Hamra.

 

Sabırsızca gözlerini teker teker aynalarda daha dikkatli gezdirdi. Ama ne kadar baksa da bulamamıştı. Ümidini keserek ilk seçeneğini kullanıp karşısında duran aynaya doğru ilerledi. Tam açmaya hazırlanırken aynanın yüzeyindeki parmak izini buldu. Görmenin mutluluğuyla arkasına dönüp ezberlediği aynaların yerine göz attı.

 

Nedense seçtikleri aynaların hepsi köşeler haricinde seçilmişti. Daha dikkatli baktığında 14 aynanın 7 ‘si sağ ve solda olmak üzere orya kısımlarda bulunuyordu . Belkide çıkış kapıları köşelere yerleştirilmiş olabilirdi. İçinde yeşeren umutla hızla karar kıldığı köşede duran aynaya ilerleyip hızla göz bandıyla ileriye doğru itti. Ve karşısına kırmızı bir kapı çıkmıştı. Bulmuştu iyi gözlemleyerek çıkış kapısına ulaşmıştı.

 

Ama bilmediği bir şey vardı. Noir bilerek Hamra ‘yı yönlendirmişti. Başarmıştı da. Zaferine adım adım ulaşmıştı.

 

“Evet 001 Hamra başarılar dilerim. Çıkış kapısını buldun. Ama arkadaşların hâlâ bölmelerde duruyorlar onları kurtarma şansı sana veriyorum. Sana 7 seçenek sunuyorum onları bölmeden çıkarmak için. Eğer 3 ‘te 3 yaparak bölmelerden onları ardı ardına çıkartabilirsen sana geriye kalan 4 kişiyi kurtarmak için 6 seçenek vereceğim. Bu seçeneği iyi kullanırsan hepsini kurtarabilirsin . Ha olmadı mı 3 ‘ te 3 yapamadın mı sana toplam o zaman 7 seçenek veriyorum . İkisinden hangisini başarabilirsen tabi. İyi düşün iyi karar ver Hamra.”

 

Hamra Noir’ in söylediklerini düşünüyordu. Çok zor bir durumun içinde kalmıştı. Eğer 3’te 3 yapamazsa 7 seçenekle onları kurtarmak çok zordu. Yanlış aynayı seçerse birini kurtaramayacak durumda olacaktı . Belkide bir iki kişiyi daha kurtaramayacaktı. Ne yapmalıydı. Zihni onu çok zorluyordu. Ya başaramazsa birinin ceza almasını önleyemezse ne olacaktı o kişiye.

 

Belkide hiç kimseyi kurtaramayacaktı. Hep beraber bir sona ilerliyordular kim bilebilirdi ki. Zihinleri belkide onlara çok gerekçi bir oyun oynuyorlardı. Bekide aslında bu yaşadıkları gerçek değildi bunu kim söyleyebilirdi ya da yalanlayabilirdi. Tükendikçe tükeniyordu. Sanki aynı yoldan defalarca geçip gidiyorlardı.

 

Belki de yıkıma sebep olacaklardı. Bunu durdurabilirler miydi? Hiç bilemezdi.

 

Loading...
0%