@kupalaralayiksin
|
Eda’nın düğün günüydü. Hava masmaviydi, etrafta uçuşan kuşlar bile sanki mutluluğunu kutluyordu. Bahçeyi süsleyen bembeyaz çiçekler, bu özel günü daha da zarif kılıyordu. Ceylin’le yan yana, Eda’nın gelin odasına doğru ilerlerken kalbimde tatlı bir heyecan vardı. Onun heyecanını o kadar iyi hissediyordum ki, kendi düğün günüme dönmüş gibi hissettim bir an. Ceylin de Aras’la evlendiği o özel günü hatırlıyordu.
Birbirimize bakıp gülümsedik. Odaya varır varmaz kapıyı açtık ve karşımızda duran o güzelliğe hayran kaldık. Eda, bembeyaz gelinliği içinde, yüzüne kondurulmuş huzurlu bir gülümsemeyle ve gözlerinde parlayan mutlulukla bize bakıyordu. Bu an o kadar özeldi ki, Ceylin ve ben bir an durup ona hayranlıkla baktık. Bu günü birlikte yaşamak gerçekten büyük bir mutluluktu.
"Eda!" diyerek ikimiz de kollarımızı açıp ona doğru koştuk. Üçümüz sımsıkı sarıldık. Eda, gözleri dolu dolu bize bakarak, “Kızlar… Bugün burada yanımda olduğunuz için o kadar mutluyum ki,” dedi. Sesi titriyordu. Ceylin hafifçe onun elini tuttu ve “Sadece bugünün değil, her anında yanındayız. Bu özel günde de seni yalnız bırakmayız!” dedi.
Gelinliğin zarafeti ve Eda’nın güzelliği karşısında duygularımızı kontrol etmek zordu. Bir yandan Eda'nın saçındaki zarif çiçeğe bakarken ona, “Fatih bu gece seninle dans etmek için sabırsızlanıyordur!” diyerek takıldım. Üçümüz bir arada kahkahalar attık, bu kahkahalar onun heyecanını biraz olsun yatıştırdı.
Sonra yanına oturup biraz sohbet ettik, eski günleri andık. Lisede üçümüzün nasıl sıkı bir dostluk kurduğundan, o günlerden bugüne nasıl geldiğimizden bahsettik. Arada Eda’nın annesi içeri girip son hazırlıkları kontrol etti, biz ise odayı neşe dolu sohbetlerimizle doldurduk.
Nikah saati yaklaştıkça Eda’nın heyecanı yeniden yükseliyordu. Elimi onun omzuna koydum ve gözlerine bakarak, “Bugün senin günün Eda, her şey senin için!” dedim. Ceylin de gülümseyerek “Bu güzel anı yaşa, bu gün senin hikayen” diye ekledi. Eda derin bir nefes aldı, sonra gözleri parlayarak bize teşekkür etti.
Kapı açıldı ve beklenen an geldi. Eda, o ihtişamlı gelinliğiyle bahçeye doğru yürürken, ben ve Ceylin onun yanında gururla durduk. Adımlarını atarken elini hafifçe sıktım. " en güzeli hep sizinle olsun" Ceylinle birlikte yavaşça geri çekildik. O da derin bir nefes aldı ve Fatih’e doğru ilerlemeye başladı.
Bu anın, üçümüzün dostluğu için ne kadar önemli olduğunu hissediyordum. Her bir adımda birlikte kurduğumuz anılar aklımızda canlanıyordu. Eda’yı izlerken, dostluğumuzun hayatımızın her anında bizimle olacağını bir kez daha anladım. Bu özel an, sonsuza dek hatırlayacağımız bir hatıra olarak kalacaktı.
Eda’yı izlerken gözlerimde hafif bir buğulanma vardı. Ceylin’in de gözlerinin dolduğunu fark ettim; o da gözlerini Eda’dan alamıyordu. Bahçede mis gibi bir esinti vardı, her şey o kadar güzel ve yerindeydi ki… Düğün ortamında, herkesin gözleri Eda ve Fatih’in üzerindeydi. Eda yavaş adımlarla Fatih’e doğru yürürken yüzünde tarifsiz bir mutluluk vardı, Fatih de ona bakarken gözlerindeki hayranlığı gizleyemiyordu. Aras ve Doruk ellerinde şampanya kadehleri ile yanımıza geldier. Dorğun belime sarılan ellerini tuttum. Eğilerek kulağıma konuştu. " Sevgilim biz 4 sene önce evlendik zaten.Bizim düğünde bile bu kadar ağlamadın." Huysuzca omuz silktim. Doruk bu halime gülerken iyice yaslandım ona. Telefonumu çıkarıp Eda ve Fatih'i çekmeye başladım.
Nikah seremonisi başladığında herkes dikkat kesildi. Nikah memuru klasik soruları sormaya başladığında Eda’nın yüzündeki mutluluk ve heyecan iyice görünür olmuştu. “Evet” dediği an, alkışlarla birlikte biz de kalbimizden gelen en içten duygularla ona destek verdik. Fatih’in de “Evet” demesiyle, ikisi hayatlarının en özel imzasını attılar.
Seremoninin ardından ilk dans için sahneye çıktıklarında, biz de dördümüz sahnenin önüne geçtik. Eda ve Fatih’in dans edişini izlerken, Eda’nın bize bir an göz kırptığını fark ettim. O an, lise yıllarından beri aramızdaki o derin bağı bir kez daha hissettim. Sanki o küçücük bakışla, her şeyimizi paylaştığımız o yıllara gidip geldik. O da gözleriyle “Yanımdasınız, sizinle birlikteyim,” diyordu. Herkes piste geçerken Doruk ve bende dansa geçtik.
-----------------------------
Gecenin ilerleyen saatlerinde, hep birlikte fotoğraflar çektirdik, eski dostlarla sohbetler ettik. Eda, ne kadar yorgun olursa olsun yanımıza gelip bizimle kahkahalar attı, fotoğraflar çekildi. Biz de her fırsatta ona destek olduk, arada bir nefes alması için onu dinlendirmeye başladık. Herkes alkolünde etkisi ile pistin ortasında dans ederken Biz bir sandalye çekmiştik.
Eda, sandalyeye oturmuş, biraz soluklanıyordu. Alkolün ve dansın etkisiyle yüzü hafifçe kızarmış, ama yüzündeki gülümseme hiç kaybolmamıştı. Bir yandan ona yelpazeyle hava yapıyor, bir yandan da gülüşmelerle ona espriler patlatıyorduk. Eda, “Kızlar, galiba en büyük düğün hediyem sizsiniz. Başka kim beni böyle pamuklara sarar?” diyerek gülümsedi.
Ceylin, “Bunu sen hak ettin Eda. Senin mutluluğun bizim için her şeyden değerli,” dedi ve elindeki suyu ona uzattı. “Hadi biraz daha iç, yarına kendini toparla,” diye ekledi. Eda gülerek suyundan bir yudum aldı, sonra bize teşekkür ederek başını omzuma yasladı.
Bu sıcak anın içinde derin bir sessizlik oldu. Müzik ve kahkahaların uzaktan gelen sesi, etrafımızı saran bu dostluk anına başka bir anlam katıyordu. Hepimiz içten içe bu anın değerini biliyorduk, çünkü bu sadece bir düğün değil, yılların dostluğunun bir kutlamasıydı.
Bir süre sonra Eda, gözlerinde o tanıdık, haylaz gülümsemeyle bize döndü. “Hadi, artık siz de beni yalnız bırakmayın. Sahneye çıkıp beraber dans edelim!” dedi ve yerinden kalktı. Ceylin’le birbirimize baktık, başımızı sallayıp elini tuttuk. Üçümüz, Eda’nın isteği üzerine yeniden piste çıktık.
Eda’nın etrafında dönerek dans ederken, çocukluğumuzdan, lise günlerimizden, birlikte geçirdiğimiz tüm güzel anlardan bahsediyorduk. “Hatırlıyor musunuz,” dedim gülerek, “lise balosunda da böyle yapmıştık, dans pistini neredeyse kapatmıştık!” Ceylin kahkahayla, “Evet, ve sanırım herkes bize bakıyordu!” diye ekledi.
Dans ederken, eski günlerin anılarını bir bir hatırlıyor, kahkahalarımızla geceyi daha da renklendiriyorduk. Gecenin ilerleyen saatlerinde ay iyice yükselmiş, düğün yavaş yavaş sona ermişti. Misafirler birer birer dağılmaya başladığında, biz hâlâ pistteydik. Eda’nın gözlerinde yorgunlukla karışık bir mutluluk vardı; bize sarılarak, “Bu geceyi asla unutmayacağım,” dedi.
Eda’yı uğurlamadan önce, son bir fotoğraf çekildik. Üçümüz birbirimize sarılmış, yorgun ama kalplerimiz mutlulukla dolmuş bir şekilde objektife baktık. Bu geceyi, o güzel anları ölümsüzleştiriyorduk. Eda, “Bu fotoğrafı düğün albümümün en başına koyacağım,” dedi gülerek.
Eda ve Fatih’i uğurlarken, kalbimde tarifsiz bir huzur vardı. Onları yola çıkarıp düğün alanında baş başa kalan ben ve Ceylin, bir süre sessizce etrafı izledik. Ceylin omzuma hafifçe dokundu, “Biz çok şanslıyız, biliyorsun değil mi?” dedi. Başımı sallayarak, “Evet, birbirimize sahip olduğumuz için çok şanslıyız,” dedim. Doruk ve Aras'ta yanımıza geldi. Ben ayağımdaki topukluları çıkarıp Doruk'un koluna girdim.
|
0% |