Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Osmanlı Tokadı

@kuryil

Kahverengi saçlarım önceden de uzundu ama.. şimdi resmen birbirine karışmış.

 

Bu kadar saç ve kıl köküm varmıymış ya?

 

Omuzlarımın aşağısına kadar düşüyordu.

 

Omuzlarım.. ne olmuş lan böyle?

 

Vücudum 20 yıldır ormanda odun kesen bir insanın hatlarıyla donanmış. Öyle yunan heykeli gibi değildim ama aşırı kaslıydım. Adeta yürüyen bir tank gibiyim. Normalde kumral olan tenim güneşte kavrulmuş gibi bronzlaşmış.

 

“Hasiktir lan! Gençliğime dönmüşüm resmen!”

 

Eski halime dönmek beni rüyada gibi hissettirdi. Kulandığım steroi- yani Deli’nin Kan Hattı iğnesi beklediğimden daha muhteşemmiş!

 

Ama.. bu kıllar ne lan?

 

Normalde belli bölgelerim kıllı olsa da çoğunlukla normal seviyedeydim. Hatta göğsümde kıl bile yoktu. Ama bu karşımdaki ne? Olabilecek her yerimde kıllar çıkmış! Adeta içlik giymiş gibiyim.

 

“Şey en azından üşüme derdim kalmadı. Hahaha.”

 

Bu insan üstü görünümüm beni gaza getirdi. Bu yeri her saniye daha fazla sevmeye başlıyorum.

 

Şimdi, bir banyoya girmem gerek. Üzerim kan içinde..

 

Ama önceki odamda bi banyo yoktu.

 

Bunu nasıl çözeceğimi sormak için kapıya döndüm.


 

Hmm? Bu burada mıydı lan?

 

Döndüğümde odanın diğer tarafında.. bir küvet ve yukarıdan akan su başlığı gördüm.


 

Buraya geldiğimde bunu gördüğümü hatırlamıyorum.

 

Her neyse.

 

Küvete ilerledim ve girdim. Hiçbir kıyafetim olmadığı için çıkarma zahmetine de girmeme gerek yoktu.

 

Tenime değen su beni çok rahat hissettirdi. Sanki evime geri dönmüş de iyi bir otuzbirden sonra duşa girmiş gibiyim..

 

Bakışlarımı indirdim. Vücudumdan akıp giden kırmızı nehri izledim. Sadece su ile gidebilmesi ilgimi çekti. Şampuana bile ihtiyacım yok gibi.

 

Su ile ıslandığım sırada şekil değiştiren kıllarıma baktım. Resmen derime bir katman daha eklenmiş gibi.


 

Keşke bir jiletim olaydı..

 

Hmm?

 

Elimde bi sertlik hissettim.

 

Sudan kafamı çıkarıp baktığımda.. 6 bıçaklı bir jileti tuttuğumu fark ettim.

 

Vay anasını!

 

Lan yoksa..!!

 

Burada hayal ettiğim şeyler geliyor mu!!

 

Hemen hayal gücümü canlandırdım.

 

Bir şampuan istiyorum!!

 

Sonra bakışlarım ile etrafı taradım ve küvetin yanında bir şampuan oluştuğunu fark ettim.

 

Oha!

Buranın tanrısı gibiyim!

 

Hemen başka bir şey hayal ettim.

 

Sexy bir victoria secret mankeni!!

 

 

Hiçbir şey gelmedi.

 

“Niye lan?!” diye bağırdım hayallerimin yıkılması ile.

 

Sonra elimdeki jileti kullanmaya hazırlandım. Bu kıllardan kurtulmam gerek.

 

Çat!

 

Vücuduma değdirip aşağı doğru çekmem ile jilet parçalandı!!

 

“Bu ne lan! Kıllarım bile mi silah oldu mk?! Jilet neden parçalanıyor?!”

 

Sonra yeteneğin açıklamasını hatırladım.. kıl köklerimin verimliliğini artırıyordu.


 

Görünüşe göre kıllı gezmek kaderimde var..

 

Yeterince temizlendikten sonra banyodan çıktım.

 

Kıyafetlerim olmasını arzuladım.. hmm.. bir paraşüt pantolon iyi olabilir.


 

Tşört mü’ ona kimin ihtiyacı var?

 

Bu kadar güzel kaslarım varken neden saklayayım.. şu lanet kılları da halletmem lazım ama..

 

Az ileride yerde katlanmış bir şekilde pantolon ortaya çıktı.


 

Giyindikten sonra biraz boş kaldığımı fark ettim. Serhat dinleniyor ve Selin de özel bir iş ile ilgileniyor.

 

Ben dee hmm.. beklerken şınav çekeyim bari.

 

En son yani 10 yıl önceki rekorum tek seferde 50 idi.

 

İlk önce bi ısındım. Sonra da yattım şınava.

 

****

 

İki yüz elli bir.. iki yüz elli iki.. i-iki yüz elli ü-üç!

 

“Hah!”

 

Nefesimi salıp yere devrildim.

 

Eskisinin beş katı!! Bu muhteşem! Ancak daha fazlasını beklerdim.. bünyemin D+ olduğunu görünce ve bunun o alien ile aynı olduğunu öğrenince kendimi çok güçlü hissetmiştim.. ancak bu bünye gerçek gücüme çok etki etmiyor gibi.

 

Güç ile Bünye statını birbirinden ayıran bu mu yoksa?


 

Biraz daha dinlendikten sonra şınav pozisyonundan kalktım.

 

Gidip leş gibi terleyen vücudumu tekrar suya soktum.

 

Ardından çıplak bir şekilde yatağıma uzandım.

 

Diğerleri hazır olana kadar biraz uyuyabilirim..


 

******

******

******

 

“AAAAAAĞH!!!!!

 

Korkuyla yatağımdan sıçradım. Nefes nefeseydim.

 

Etrafa baktım. Odamdaydım. Ancak.. ileride bir küvet ile öbür tarafta dergiler dambıllar ve ayna vardı.

 

“Allah’ım. Kabusmuş.” Çok korkmuştum.. bunların hepsinin rüya olduğunu öğrendiğim için çok korkmuştum.

 

Aslında ben odamda uyuyormuşum ve hala sakatmışım. Aşırı oyun oynamaktan dolayı rüyamda buraya geldiğimi görmüşüm.

 

..tekrar bacaklarımı kaybettiğimi düşünmek beni çok korkuttu.

 

Kan ter içinde olduğumdan yataktan kalkıp tekrar banyoya ilerledim. O sırada benim alt taraflara da gözüm kaydı. Her yerim büyürken o da büyümüş.. hanımlara dert olucam gibi.

 

Banyodan sonra paraşüt pantolunumu giydim ve odadan ayrıldım.


 

O sırada koridordan sesler duydum.

 

“Bak şimdi tatlı şey. Senin seviyende bu tür büyüleri dinlenmeden 5 kez kullanabilirsin. Bunlar için gereken özel büyü enerjini yenilemen de toplam 24 saat sürer. O yüzden idareli kullan. Öyle, birisinin parmağı kanadı falan diye değil, kolu falan kırılırsa kullan. Daha ilerisine ise bu seviyende bir şey yapamazsın zaten. Sadece kanamayı durdurmak için cerrahi malzemeleri kullan.”

 

“Tamam ama bilemiyorum.. yapabilecek miyim Serhat abi?”

 

“Bana abi deme demedim mi sana? Serhatcan de.”

 

“T-tamam Serhatcan. Ben bu yeteneği alsam da sanki hepsi hayal gibi..”

 

“Endişelenme. Daha önce takım arkadaşlarımda gördüm. Başkalarının anısı gibi hissettirse de zamanı geldiğinde her şeyi kusursuz yapabileceksin. Başlangıç seviye Cerrah ve Şifacı olarak çok işimize yarayacaksın.”

 

“Hey nabersiniz canavarlar.” diye seslendim.

 

İkisi de bana döndü.

 

“Günaydın.. kendine gelmene sevindim.” dedi Selin mutlu bir ifade ile. Eskisine kıyasla daha rahat gibiydi. Artık korkak bir ceylan gibi değil, normal bir ceylan gibi görünüyor.

 

Serhat yüzünü buruşturdu. “Sonunda üzerine bir şeyler giymişsin.. kaç gündür şeyini sallandıra sallandıra ortada geziyordun.”

 

“Ve? Sen de bundan şikayetciydin öyle mi?”

 

“Yani pek sayılmaz” dedi Serhat ibnesi gülerek. “Ama neden sadece pantolon giydin? Üstün niye çıplak?”

 

Bu sözler ile Selin de utançla başını eğdi.

 

“Heh. Ferrarin olsa üstünü örter misin?” diye sordum özgüvenle.

 

Serhat alaycı bi ifade takındı. “Yani evet bir ferrarin varsa örtmezsin ama şu an sen ona değil bir ayıya benziyorsun.”

 

Yüzümü buruşturdum. “Farkındayım mk. Yeteneğin yan etkisi bu.. kurtulmanın bir yolu var mı?”

 

“Jilet kullanmayı denedin mi? Fark etmişsindir belki ama odanda hayal ettiğin bir çok şeyi yaratabilirsin.”

 

“Ha evet fark ettim.” Şu an Selin burada olduğundan ona nasıl karı kız yaratabileceğimi soramıyorum..

 

“Jileti de denedim. Parçalandı.”

 

“Ne? Nasıl parçalandı?”

 

“Bilmiyorum. Yeteneğin açıklamasında kıl köklerimin güçleneceği yazıyordu. Belki ondandır.”

 

“Hmm.. bu da yeteneği erken alman ile alakalı olabir. Normalde böyle yan etkiler olmaz.”

 

“Öyle mi? Bir dakika.. o zaman hiç zırh giyememem ve silah kullanamamam da mi bundan?”

 

“NE!?” diye bağırdı şok ile. “E o zaman bu yeteneğin sana ne yararı var?! Resmen zarar etmişsin! İşe yaramaz hale gelmişsin!” Başını ovalamaya başladı. “Ben ne suç işledim de takımıma böyle birisi geldi ya..”

 

“Bi sakin ol lan. İyi şeyler de var. Görüşe göre statlarım zorla yükseltmeden dolayı artmış. D+ seviye bünyem var ve gücüm de baya artmış. Tek seferde 250 şınav çekebiliyorum.”

 

Bana döndü. Kaşları hala çatıktı. “Evet bunlar iyi.. özellikle bünyen. Neredeyse kurşun geçirmez olmuşsun. Ama kendini Alien sanma. Onun vücudu dışında dış zırhı vardı. Yani o yüzden ‘neredeyse’ diyorum. Hala yaralanabilirsin.. gücün zaten artmalıydı.. ama bu yetenek bundan fazlasına sahip olmalı. Vücudunun dayanıklılığı artsa da tek başına güç statu savaşmana yeterli değil. Milleti dümdüz yumruk atarak mı öldüreceksin?”

 

“Hayır. Daha iyisi.” dedim 32 dişimi gösterip gülerken.

 

“Iğh. Ne olur sen gülme.” Dedi Serhat yüzü kararırken. “Saçın sakalı birbirine girmiş bir tüy topu böyle gülümseyince korkunç oluyor.”

 

Onun bu yorumu bile gülümsememi yok edemedi.

 

“Eskiden profesyonel bir kickbokscuydum. Yani yumruk atsam da bir makine gibi savaşabilirim. Ama bundan daha iyisine sahibim! Yeteneğim bana osmanlı tokadı veriyor! Artık tokatlayarak dağları deviricem! Haha!”

 

“neh?” dedi Serhat. “Yani açıklama kısmındaki tokat bunun hakkında mıydı? Bu ne saçma bir yetenek ya? Tokat ile milletin demir zırhını mı bükücen?”

 

“Evet. Çok havalı değil mi?” gururla konuştum.

 

“Ne havalısı be? Böyle yetenek mi olur? Bir kılıç kullanıp milleti ikiye bölmek varken veya ateşli bir silahla uzaktan savaşmak varken direkt kendi vücudunla savaşacaksın! Öleceksin!”

 

“Hasiktir lan oradan.” dedim küçümseyerek. “Sen ne anlarsın.”

 

Serhat bu tepkim ile ne diyeceğini bilemez gibi oldu. Sonra kafasını iki yana salladı.

 

“Artık sana karışmıyorum ne halin varsa gör.. unutmadan, sadece 250 şınav çekebilmen kondisyonun ile ilgili. Orantısız bir şekilde güçlendiğin için enerjin gücünü desteklemiyor.. sana biraz kondisyon artıran eşyalar almalıyız.”

 

Kafamla onayladım. Artistlik yapsam da onun bilgisine inanıyorum. Tokatlarımı ise sadece anlayamıyordur bu. Yani aldığı kan hattına baksana. Kaçmaya odaklanan birisi. Ön cephede ölümüne savaşan birisini nasıl anlasın? O korkak.

 

Selin’e baktım. “Ee Selin. Şifacı mısın sen şimdi?”

 

Selin gözleri parlarken onaylarca kafasını salladı. “Evet Cüneytcan!”

 

“Ah dur.. bana o ibneye seslendiğin gibi seslenme. Cüneyt abi iyiydi..”

 

“T-Tamam. Afedersin Cüneyt abi.. evet şifacı oldum. Ve bir cerrah!” Yeni oyuncaklarını gösteren bir çocuk gibiydi. “Serhatcan bana yardım etti! Takımda en güvenli ve önemli rol olduğunu söyledi! Baak!” Elleri bir anda parlamaya başladı. “Büyü yapabiliyorum! Haha! Sihirbaz oldum!”

 

“Hayır yavrum şifacı oldun. Sihirbaz farklı bir meslek.” dedi Serhat düzelterek. “Önceki takımımda en önemli rol buydu. Eğer rahibimiz olmasa her görevde sayımız yavaş yavaş azalır ve yok olurduk.”

 

Kafamı onaylarca salladım. “Biliyorum. Online oyunları çok sevmesem de biraz oynadım. Şifacınım öneminin farkındayım.” Selin’e otuziki dişimi gösterirken güldüm. “Güven bana! Seni koruyacağım.”

 

Selin’in yüzü karardı.

 

“Hey.” diye seslendi Serhat. “Kıza şöyle gülme. Korkutuyorsun.”

 

…şu kıl sorununu çözmem gerek.





 

Loading...
0%