Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Tehlikenin Ortasında

@kuryil

“Ney? Gundi mi?” dedi Boran şaşkın bir tonla.

 

“Hayır.. Gundyr.” diye düzelttim.. böyle havalı bir ismi çevirdiği şekle bak ya.

 

“Demek adı bu.. gerçekten korkutucu görünüyor.” dedi Selin.

 

“Yani tipi heybetli evet ama,” dedim küçümser bir ifade takınırken. “Basit bir boss. Oyundayken kodum mu oturtsa da saldırıları nereye vuracağını çok belli eden cinsten. Dikkat ettiğin sürece kolayca kaçınırsın.”

 

“Sen bu koca cüssen ile kaçınabilecek misin?” diye sordu Serhat.

 

“Neden kaçınayım ki? O koca şey tam dişime layık! Onunla kafa kafaya savaşıcam!”

 

“Haha.” diye güldü Betül. “Cesaretine bayılıyorum ya.”

 

Ah? Bu kız bana mı yürüyor?

 

“Güvenimin ardında,” dedim ve kaslarımı sıktım. “Bunu destekleyen kaslarım var!”

 

“Tam bir taş kafa gibi konuşuyorsun.” dedi Serhat.

 

“Hahaha.” diye güldü Bihter. “Yine de komik birisi.” dedi beni süzerken. Muzip bir gülümsemesi vardı.

 

Lan?

 

Kadınların gözdesi mi oluyorum?

 

Gururlandım. “Siz beni o savaş sahnesine çıkınca görün.. yok ya da görmeyin. Siz girmeyin oraya.”

 

“Ne! Ama ben de savaşmak istiyorum artık!” dedi Emre gaza gelmiş bir tonda. “O şeyleri dövebilirim!” havayı yumrukladı.

 

Ona cesaretlendirici bir gülümseme yaptım. “Eminim yapabilirsin koçum. Ama orada savaşacağımız arkadaş sizlik değil. Tek savuruşunda ikiye böler.”

 

Emre’nin yüzü karardı. “T-Tamam o zaman..”

 

“Hey! İnsanları korkutma!” dedi Serhat uyarır bir tonda. Sonra açıklamaya başladı. “Siz daha yeni geldiğiniz için o yaratık size sorun olur. Onunla karşı karşıya gelmek için en azından iki üç görev yapıp puan biriktirmeli ve güçlendirici eşyalar almalısınız.”

 

Çocuğun gözleri hırsla parladı. “O zaman güçlenene kadar beklesinler.. ben de hepsini pataklıyıcam.”

 

“Hihi.” diye güldü Selin ağzını kapatırken. “Çok tatlısın.”

 

Bu sözler ile Emre’nin yüzü kızardı ve kafasını yere eğdi.

 

Vay be.. gerçekten saf bir çocuk.

 

“Şimdi.” dedi Serhat. Bu sözü söylediğine göre yine bir şeyler anlatacak gibi. “Mezar Bekçisi denilen bu yaratıkların nasıl varlıklar olduğunu anlamış olmalısınız canlarım. Ellerinde dikkatsiz olduğunuz takdirde sizi öldürecek bir kırık kılıç var. Ancak karşılık olarak çok kolay bir şekilde öldürülen çelimsiz yaratıklar. Yani siz bile güçlü bir darbe ile onları indirebilirsiniz.”

 

Bana döndü. “Hala eğitim bölgesindeyiz değil mi?”

 

Kafamı onaylarca salladım.

 

“O zaman, hala tek düşmanımız da o çelimsiz yaratıklardır. Doğru muyum tatlım?”

 

“Evet haklısın. Gundyr’e kadar sadece onlar ile karşılaşıcaz ama.. oyundayken buradakiler birbirine daha yakındı. Çete gibi ve gruplaşmış haldeler.”

 

“Oh.” dedi Serhat hayal kırıklığı ile. “O zaman plan iptal.. sizlere nasıl savaşacağınızı bunlar üzerinde tek tek gösterecektim. Ancak.. daha müsait bir zamana kaldı.”

 

“Hadi yaa.” dedi Emre üzüntü ile. Anlaşılan gerçekten savaşmak istiyor. Belki de kendini Selin’e göstermek istiyordur. Ancak beklemek zorunda. Yoksa onun da sonu Memati gibi olabilir.

 

Yavaş yavaş ayaklandık. Serhat, “Bu sefer dikkati elden bırakamayız. Koridorlar halinde olan bir yerden geçicez. Ne zaman ne olacağını bilemeyiz. Herkes silahını ve kalkanını hazırlasın.” dedi.

 

“Ne?” dedi Bihter şaşkın bir ton ile. “Biz de mi savaşıcaz?”

 

Serhat bir kaşını kaldırıp ona doğru baktı. “Evet prenses? Neye şaşırdın?”

 

“Amaa..” dedi ve acındırıcı bir bakış takınıp Aslan’a döndü. “Benim canım yanarsa ya..””

 

“Endişelenme güzelim. Ben seni korurum.” dedi Aslan ona doğru koruyucu ve gururlu bir bakış atarken.

 

“Biye de güvenibilirsen bacım.” dedi Boran yan taraftan.

 

“Aaah!” dedi Bihter şaşkın ve mutlu bir tonda. “Sana da teşekkür ederim çok hoşsun!” dedi minnettarca.

 

O sırada Aslan’ın Boran’a olan bakışları sertleşti. Ancak bir şey demedi.

 

Daha sonra herkes sopaları ile kalkanlarını çektiler.

 

İlerlemeye hazırlandık. En önde ben ve Serhat duruyoruz. Serhat kalkanını kesesinden çıkarmadı ve sadece iki eli ile sopayı tuttu. Dansöz gibi kıvrak birisinin kalkana pek ihtiyacı yok gibi. Ben ise.. şey, kurallar gereği sadece peştemal ile rüzgara meydan okurca durabildim. Yani silahsızım ama tokatlarım başlı başına ağır toplar gibi olduğundan sorun olmaz! Bizden iki metre kadar arkada Aslan, Boran ve Emre üçlüsü bir çember kurdu. Ortalarına da kızları aldılar.. ayrımcılık gibi olmasın ama bu tür kas gerektiren işlerde kadınlar zayıf kalıyor. Yani her gün kıyafet döven köy kızı olsalar olabilirdi ama bunlar besbelli şehir kızı.

 

Bu şekilde pozisyonlarımızı aldıktan sonra ilerlemeye başladık.

 

Önümüzde yokuş aşağı inen bir patika ve bunun dışında çevreyi görmemizi engelleyen bir tepe var. Patika aşağı eğimlendikten sonra ileride tekrar yukarıya doğru yöneliyor. Bu patikada.. turlayan bir Mezar Bekçisi var. En azından bu olay oyundaki gibi.

 

Yaratık bizi fark etmeden önce Serhat bir anda ileri doğru fırladı. Benden çok daha hızlı ve süratli.

 

Birkaç saniye sonra yaratığın dibinde bitti ve arkasından kafasına sertçe bir darbe indirdi!

 

Yaratık tek vuruşta yere yığıldı.

 

Sonra bize doğru döndü ve parmağını ağzına götürerek sus işareti yaptı.. geçenki gibi düşmanların ayıktığı bir durum olsun istemiyor gibi.. ancak.. bu pezevenk neden ana karakter gibi davranıyor? Lider olan benim ana karakter olmam gerekmiyor mu..

 

Sonra bakışları solundaki açıklığa döndü.

 

Bir şey görmüş gibi kaşlarını çattı ve hemen bulunduğu pozisyonda kayaların arkasına saklandı.

 

Eli ile bizden taraftaki kayalık köşesini işaret etti.

 

Sessiz adımlarla oraya doğru ilerledik.

 

Kenardan baktığımda, orada duvara doğru dönük duran ve kafasını ellerinin arasına almış şekilde oturan iki Mezar Bekçisi gördüm. İkisi de birbirine zıt yönde duran iki duvara doğru dönük oturuyor.. onları aynı anda indirmek pek mümkün değil gibi.

 

“Ben hallederim..!” dedi Emre özgüven ile ve bir anda çömelerek ileri doğru ilerledi!

 

Bebedeki cesarete bak!

 

Aynı gençliğim!

 

O sırada istemsizce bakışlarım Serhat’a kaydı. Daha fark etmemiş gibiydi çünkü hala iki mezar bekçisine bakıyordu. Onu uyarmak için seslenemem..

 

Ben de yerimde durmayıp mecburen Emre’nin peşinden ilerledim.

 

Diğerleri ise oldukları yerde beklediler.. böylesi daha iyi. Ayak bağı olurlardı.

 

Birkaç adım daha ilerlediğimizde sonunda Serhat bizi gördü. Bir şey söyleyecek gibi ağzını açtı ama.. kendini ele vermemek için diyemedi. O da silahını çekip bize doğru ilerlemeye başladı.

 

O sırada, Emre tam sağ taraftaki duvara dönük olanın arkasına gelmişti. Elindeki sopayı sessizce havaya kaldırmaya başladı.

 

O sırada, Emre’nin üzerine düşen bir gölge gördüm.

 

Aklımda hemen Memati’nin olay canlandı.

 

Hasiktir!

 

Gölgenin kaynağına bakmakla bile uğraşmadan ileri doğru atıldım!

 

Bir an sonra gölgenin sahibi olan Mezar Bekcisinin tepeden Emre’ye doğru düştüğünü gördüm!

 

Yetişemeyeceğim!

 

Yerden tüm gücümle oraya doğru zıpladım!

 

Mezar Bekcisi tam Emre’nin üzerine düşmeden önce kafasına ŞAAK! diye tokadı geçirdim! Kafası 180 derece döndü ve vücudu amele sümüğü gibi duvara yapıştı!

 

Ancak ivmemi durduramadığım için Emre’ye çarpmak üzereydim!

 

Emre son anda refleks gibi görünen bir hareketle yere eğildi ve çarpışmadan kurtuldu. Yerde oturmakta olan yaratık ise.. sonunda bir şey olduğunu fark edip kırık kılıcını çekerek ayağa kalktı! Şu anda tam Emre’nin üstünde duruyor!

 

“Aaaa!” Emre korku ile kalkanını kaldırdı ve yaratığın kırık kılıcı kalkana çarptı!

 

“Olamaaz!” diye bir kadın sesi geldi arkadan.

 

Kafamı çevirip baktığımda 5 tane daha mezar bekçisinin grubun etrafını sardığını gördüm!

 

Nereden geldi lan bunlar?!

 

Bir tanesi kalkanını kendini korumak için önünde tutan Boran’a ardı arkası kesilmeyen saldırılar yapıyor! Saldırıları güçlü görünmese de hiç bitmiyorlar!

 

Bir tanesi de Bihter’i yere yatırmış!

 

“YARDIM EDİİN!” diye çığlık attı Bihter. Şu anda Bihter ile yaratık yüz yüze yerde yatıyor. Altta olan Bihter yaratığın iki kolunu da tutmuş bir şekilde güç savaşı veriyor! Yaratığın bir elindeki kırık kılıç suratına doğru bakıyor ve çok yakın!

 

Aslan İse şu an bir mezar bekçisini kalkanı ile engellerken bir diğerini de ayağı ile yere bastırıyor! Yere bastırılan mezar bekçisi kırık kılıcını bir anda Aslan’ın bacağına sapladı ve “AAĞH!” diye acılı bir çığlık atmasına neden oldu. Öndeki bekçiyi engelleyen gücü azaldı..

 

Bu sırada Betül de sopasını yere atmış ve kalkanı ile bir mezar bekçisini önündeki tepenin duvarına sıkıştırmış. Yaratık vücudu sıkışsa bile eli serbest olduğu için rastgele yönlere kırık kılıcını savuruyor!

 

Şu an herkes tehlike içinde!

Loading...
0%