Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10. Bölüm

@kuslarinevsahibi

M. G

 

-Seni öldüreceğim. Lan sen hangi akla hizmet benim telefonumu alıyorsun? Geri zekalı.

 

-Ayıp oluyo ama abi gerizekalı falan.

-Bak hala konuşuyor lan. Seni var ya geberticem olum.

 

Orta sehpanın bir tarafında her an kaçmaya hazır bir şekilde bekleyen Can, diğer tarafında gözü dönmüş bir ben vardım.

 

-İnşallah kırılmaz.

-Ne? 

Can daha ne dediğimi anlayamadan sehpanın üzerine çok hafif basıp üzerine atladım. Beklemediği ikimizde yere yapışırken deli gibi bağırıyordu. Düşerken arkasındaki tekli koltuğa beli çarpmış koltuğu geri itmişti. Bu işin sonu dip köşe temizlik. Fazla dağıtma ortalığı. Evet, iç sesim bir manyak.

 

Can altımdan kalkmaya çalışırken kaçmasına izin vermiyordum.

Üzerinde doğrulup göğsüne oturdum. Boğazını sıkmaya başladım. Fazla bastırmıyordum. Daha yeni aşık olduk. Bir de katil olmamıza gerek yok. Benim iç sesim sakattır demiş miydim?

 

-Seni varya doğduğuna pişman edicem. Sen nasıl bir beyinsizsin lan.

 

Omzuna yumruk atıyor bir yandan da boğazını sıkmaya devam ediyordum.

-Abi valla bir şey yapmadım yaa! Yengemi merak ettim sadece.

 

Dediği sözle duraksadım. Beyza'ya yenge mi dedi o? Dedi valla ben de duydum.Benim kardeşimin yengesi mi olacak o? Yok eniştesi olacak. Bir dur Gürbüz. Şuan kalbim yerinden çıkacak gibi.

 

Fark etmeden elimi gevşetmiş Can'ın üzerindeki ağırlığımı hafifletmiştim. Bunu fırsat bilip beni yana itti. Beklemediğim için yere yapıştım.

Salak Can. Bir de bunun için dayak yiyeceksin şimdi. Rahat rahat durup dayağını yesene niye beni yoruyorsun?

 

-Beyza yengeciğime şikayet ederim bak seni. Beni sevdi bence. Abimi alma dersem almaz.

 

Hızla ayağa kalkıp koşmaya başladı. Ayaklarının hedefi dış kapıydı. Kapıyı ağzına kadar açıp ayakkabılarını bile giymeden dışarı çıktı. Ben de peşinden gittim.

 

-Bak hala konuşuyor. Gerizekalı hayvan.

 

Çalan telefonumla durdum. Can'la boğuşurken hangi ara cebime attığımı bile hatırlamıyordum. Çıkarıp baktım.

Annem arıyordu. Açtım.

 

- Anne sen bu oğlunu benim başıma bela olsun diye mi gönderdin?

 

-Sana da merhaba oğlum. Ben de iyiyim.

 

-kusura bakma anne. Bu gereksiz, amip beyinli oğlun sinirimi bozdu. Bir şey sorcam. Bunu iade edemiyor muyuz?

 

Sesimdeki sinir kaybolmuş, annemin sesini duymamla kalbim sakinlemişti. Bana bu etkiyi yapan sadece iki kişi vardı. İkinci kim?

Bu seni hiç alakadar etmez.

 

Annemin gülme sesiyle ben de gülümsedim. Merakla durmuş bana bakan Can rahatlamış gibiydi. Telefonu hoparlöre verdim. Annemin esprime katılacağıni bildiğim için Can'ı sinir etmek istiyordum.

 

-Malesef be aslanım. Garanti süresi doldu.

-Tüh bee! Desene başımıza kaldı sevimsiz.

-Öyle öyle naparsın?

-Hop hop! Ben de burdayım be. Bari arkamdan konuşun. Ayrıca kraliçem sana da aşk olsun. Benim gibi bebeksi, karizmatik bir evladın olduğu için yatıp kalkıp şükredeceğin yerde yaptığın şeye bak. Cık cık cık.

 

Annemle aynı anda kahkaha attık. Can'sa onaylamaz gözlerle bana ve telefona bakıyordu. Annemin onu göremediğini söylesem mi?

 

-Senin neren yakışıklı be. Asıl bana şükreder. Hem senden yakışıklıyım, hem başarılıyım hem de zekiyim.

 

Bu sefer de annemle Can gülüyordu.

-İkinizi de ben doğurdum. Daha düne kadar burnunuzda sümüğünüzle ayaklarıma yapışıyordunuz. O yüzden susun ve benim gibi mükemmel ötesi güzel bir anneniz olduğu için şükredin.

 

Ego da genetik galiba.

 

-Ben hergün dua ediyorum valla anam gibi güzel, mükemmel bir karım olsun diye. Ama abimi bilemeyeceğim tabi.

-Kes lan çeneni gevşek.

-Ayy hazır konusu açılmışken yok mu bir gelin adayı? Ne zaman kaynana oluyorum ben?

 

Annemin heyecanı sesinden yansıyordu. Aklıma istemsizce gelen Beyza'yla genişçe gülümsedim.

 

-Var kız var! Ab-

 

Elimi sertçe Can'ın ağzına kapattım. Dedikoducu teyzeler gibi vaziyet almış her an anneme anlatacak gibi duruyordu.

-Yok be sultanım bizde ne gezer?

Can karşımda durmuş sessizce 'yalancı' diyordu. Aldırmadan devam ettim.

 

-Ama bak ben sana diyim senin bu oğlun her an bir tane bulup getirebilir.

 

-Tamam be ne boş yaptınız. Napıyorsunuz? Her şey yolunda mı? Okula alışabildiniz mi? Bir sorun yok dimi?

 

Hoş geldin anne sorgusu.

- Yok be kraliçem ne sorun olacak. Bu Can denen şere- öhöm. Yani canım kardeşim arada canımı sıkıyor ama hallediyorum.

 

-İyi iyi. Çok da dövme çocuğumu. Gelince valla Rıfkıye'yi yersin bir taraflarına.

 

Rıfkıye annemin meşhur terliği olur. Bir kurşun gibi isabetli ve serttir. En kıymetli taraflarınıza yediğinizde bir kaç gün acısı geçmez.

 

-Yok merak etme.

-Tamam o zaman. Kendinize iyi bakın. Benim kapatmam gerek.

-Sen de sultanım, görüşürüz.

 

Telefonu kapattım ve Can'a döndüm. Nerede kalmıştık? Elimi boynuna koyup hafifçe sıktım.

-Sen az önce anneme ne diyordun?

 

Omuz silkti. Sorumu önemsemeden konuşmaya başladı. Duyduğum soruyla kaşlarım çatıldı.

-Sen Beyza'yı gerçekten seviyor musun?

-Galiba.

Sesim içime kaçmıştı. Can yanıma yaklaşıp bana sarıldı.

 

-Peki o seni?

Bu sefer kaşlarım daha fazla çatıldı. Kalbim depara kalkmıştı. İçinde her türlü duygu at koşturuyordu. Ama en baskını korkuydu. Bu sorunun cevabı bende yoktu.

 

-Bilmiyorum. Varlığımdan bile haberdar olduğunu sanmıyorum. Okulda yüzüme bakmıyor. Mesajlarda ise zaten kim olduğumu bilmiyor.

 

-Ah be abim. Bizim bu ikiliden çektiğimiz ne?

 

Zeynep'ten bahsediyordu. Zeynep de Can'ın yüzüne asla bakmıyor onunla konuşmuyordu. Can'ın yüzüne baktım. Benim gevşek kardeşim ilk defa bu kadar ciddi duruyordu. Omzunu destek vermek ister gibi sıktım.

-Merak etme. Zeynep 'in mizacı biraz sert sadece. Hem daha yeni tanıyorsunuz birbirinizi. Zamana bırakalım.

 

Can şaşkınca bana baktı. Bir anda omzunu elimden kurtardı ve benden bir adım uzaklaştı. Ne yaşıyor lan bu? Ne biliyim? Delirdi herhalde. Yazıık! Yüzüme uzaylıymışım gibi bakıyordu.

 

Bir anda içeri koştu. Ben ne yapacağını merakla beklerken elinde bir bardak suyla geri döndü. Tekrar ediyorum. Delirdi.

Parmağını suya daldırıp yüzüme su atmaya başladı.

 

-Kış kış cinler kış kış. Yallah cinler yallah. Cin çık. Cin çık. Cin çık. Kış kış cinler kış kış.

 

Tövbe estağfurullah. Ne yapıyor lan bu? Bir dur Gürbüz. Durum vahim.

-Napıyorsun lan sen?

-İçine giren şeyi çıkarmaya çalışıyorum.

 

-İçime giren şeyi mi? Ne alaka?

-Benim tanıdığım abim böyle bir durumda hayatta teselli etmez beni. Dalga geçer. 'Pis sapık kızı rahatsız mı ettin' diyip döver. Sen benim abim değilsin. Ya içine bir şey kaçmış ya da benim 2 aylık ömrüm falan kaldı.

 

Salak salak yüzüme bakıyor bir taraftan da yüzüme hala su atıyordu. Elindeki bardağı zorla elinden çekip aldım. Ensesine bir tokat patlattım.

 

-Salak salak konuşma. Kaçmadı içime bir şey benim. Adamı teselli ediyoruz gene yaranamıyoruz.

 

-Kaçmadı mı içine bir şey? O zaman yazık banaaa.

Bu çocuk iyi değil. En yakın zamanda bir psikolog lazım buna .Çok şaşkınım ama haklısın Gürbüz.

-Neyine yazık gerizekalı?

-Ölmek için çok gencim. Kaç gün ömrüm kaldı?

-Beni biraz daha sinir edersen ömrün günlerle değil dakikalarla sınırlı olacak. Anasını kaybetmiş buzağı gibi bakmayı kes de içeri girelim. Dondum. Ayrıca ölmeyeceksin korkma. Hatırlat da bir daha seni önce dövüp sonra teselli edeyim.

 

Onla konuşurken eve doğru yöneldim. O da çok uzatmadan arkamdan geldi. Odama geçip telefonumu şarja taktım.

 

Siz: Demek kardeşimi kabul ediyorsun ama beni etmiyorsun öyle mi?

-Bilek güreşi meselesinde ciddiysen ben varım.

 

--------------------------

 

 

Ee bölüm nasıl?

Mert'in Can'ı önce boğazlayıp sonra teselli etmesii???

Kardeşlik işte.

 

Nasılsınız görüşmeyeli?

 

Bir yorum yıldız bir şey yapın da varlığınızı anlayalım bee. Valla bu şekil ilhamım kaçıyo.

 

Neyse seviliyorsunuz.

Loading...
0%