@kuslarinevsahibi
|
Arkadaşlar okuyup oy ya da yorum yapmadan geçiyorsunuz. Kırılıyorum :'( ------------- (yazışmalar mert'in telefondan) 057*: Selam. -Naber sevgili enişte adayım?
Siz:. Sen kimsin lan?
057*:Aaa ayıp ama enişte -İnsan hiç BALDIZına lan der mi -Cık cık cık -Seni biricik arkadaşıma şikayet edicem -Ama önce aranızı yapmam lazım -sonra zaten o seni yeterince süründürür (kötü kadın gülüşü)
Siz: sen kimsin dedim -Numaramı nerden buldun -Ayrıca ben senin enişten değilim -Doluyuz kardeşim başka kapıya
057*:ay ay ay -Nasıl da sağdıkmış sevgilisi olamayan sevdiğine -Aferin kız Beyza -Kedi olalı bir fare tutmuşun
Siz: Beyza mı? -Onu nerden tanıyorsun -Ve en önemli soru onu sevdiğimi nerden biliyorsun
057*: bizim kızın aksine inkar etmedin en azından -ilk soruna cevabım başta da dediğim gibi ben onun en sevdiği arkadaşıyım dolayısıyla senin baldızın
Siz: Zeynep???
057*: Zeynep ne be? -Heryerden çıkıyor -Kardeşim diye söylüyorum dünyanın en gereksiz insanı -Hem en sevdiği diyorum EN SEVDİĞİ -Zeynep ne alaka?
Siz: sen Selin olmalısın o zaman -Zeynep in ablası -Yalnız kendi kardeşini kıskanmayan da ne biliyim
057*: sus lan bak Beyzayla aranızı yapmam -Mal gibi kalırsın ortada
Siz: konuşmak ne yeniyor mu?
057*: çevir kazı yanmasın ajjsjsjjdj -Neyse ya off sıktın - sevdiğini nerden bildiğime gelecek olursak -Ayıptır söylemesi ben bilirim
Siz: Dikkat dikkat yüksek ego alarmı
057*: Bana bak enişte çakması -beni kızdırma valla yapmam aranızı -Beyza nın her fırsatta seni dövmesini sağlarım -Her günü hastanede geçirirsin -Şöyle bir düşününce sen bu manyağı niye seviyon lan -Mazoşist misin?
Siz: ne alaka be?
057: çok alaka eniştecim valla -bu psikopat sırf canı sıkıldığı için adam döven bir insan -Gerçi sen ortaya çıktığından beri senle yazışıp mal mal sırıtmaktan kavga edemiyo ama (Bu mesaj silindi)
Siz: ben ondan gelecek her şeye razıyım
057*: o zaman Allah kurtarsın diyor konumuza dönüyorum -Şimdi kardeş şunda bir anlaşalım öyle anonimden yazarak hiç bir yere varamazsın
Siz: ne anonimi? ne yazması?
057*: ya bırah yaaa -Sanki bilmiyoruz
Siz: neyi bilmiyorsun?
057*: bana bak gerizekalı enişte bozuntusu sana burdan bir çarparım uzaya fırlarsın -Biricik sevgilim varken kıymetli vaktimi sana harcıyorum -zaten sinirim tepemde -bi de masum ayağına yatma -yeminle bir daha Beyza'yı rüyanda göremezsin
Siz: nerden biliyorsun anonimden yazdığımı
057*: şimdi ben bilirim diye hava atmak isterdim de -Malesef bunu en son duyan ben oldum
Siz:nasıl yani?
057*: ay harbi salak bu -iki dakikada zeka seviyemi düşürdün -ben ki zekası Einstein la yarışan kızım -bak şimdi zeka küpü (!) bir kere anlatıcam -anlamazsan mesajları tekrar okursun -o da olmadı başkasına okutursun
Siz: * göz devirme emojisi *
057*: bunu herkes biliyor -Yani Zeynep, Kerem, Hazal, ben -ve en önemlisi BEYZA -Yanisi sen bilinmediğini sanarken biz senin kim olduğunu biliyorduk -Hatta ve hatta Beyza'nın senin yazdıklarını 32 diş sırıtarak anlatmasını dinliyorduk
-Bu kızın aşık hali hiç çekilmiyor haa (bu mesaj silindi)
Siz: Bir dakika şoka girdim
057*: bir ara bime de uğra o zaman güzel aktüel ürünler gelmişti bu hafta
Siz: Haa?
057*: mükemmel esprimi bile anlamadı -_- - sizin aranızda harcanıyorum
Siz: bir dakika şimdi Beyza biliyor mu yani -nasıl? -E beni hala dövmedi -Acaba daha yaratıcı işkence yöntemleri mi uygulayacak üzerimde
057*: jajsjsjsjdjjd ne oldu sen bir tırstın -İşte biz buna Beyza Yılmaz etkisi diyoruz -Niye dövmediği hakkında bir fikrim yok -Desem de inanma -ajjsjsjjdj benim her şey hakkında bir fikrim vardır -Allah'ım bugün yine çok mükemmelim
Siz: niyeymiş 057*: of sizi bana parayla mı veriyorlar - seni bize sırıtarak anlattı diyorum -seni şimdiye 40 kere dövmesi gereken kız engellemedi bile diyorum - Bak aşk diyorum, yanaş diyorum, kime diyorum -Pardon hatlar karıştı bir an kafam şarkıya gitti
Siz: sşk mı bsns mı byza mı
057*: Af buyur gülüm? -Çocuk heyecandan gitti jajsjsjsjdjjd -bir anda söylemese miydim
Siz: aşk mı? bana mı? Beyza mı? 057*: sizi üç evetle uğurluyoruz -Allah'ım ne kadar şakacıyım jajsjsjsjdjjd
Siz: espri yeteneğin berbat -Ama umrumda değil - şuan Beyza karşımda dikdik bana bakmasaydı göbek atabilirdim -Ama karizmamı korumam lazım
057*: he he ondan -Yalnız 32 diş sırıtarak telefona bakıyorsan dikkat et -çünkü Beyza'yı birazcık tanıyorsam şuan üzerine uçmamak için zor duruyordur
Siz: niye ki? 057*: ay yok ben bu kadar salak birisiyle uğraşamam -bana bak lan sen bu kızın seni harbi niye engellemediğini sanıyorsun
Siz: bana üşeniyorum demişti 057*: sen de bunu yedin jajsjsjsjdjjd -İki salak -Tencere kapak -Anaa uyumlu oldu kız -Öhöm öhöm neyyyyse
Siz: yemese miydim :( 057*: engellemeye üşeniyo ama senle 40 saat mesajlaşmaya üşenmiyor -Bi zahmet bunu da yemeseydin -Neyse ya ben sana taktik verecektim -Lafa tuttun beni
Siz:ne taktiği 057*: gemileri karadan yürütme taktiği -te Allam ya -Salak mısın salak numarası mı yapıyorsun -Ne taktiği olacak tavlama taktiği
Siz : ama sen bana niye kızıyorsun ki
057*: lan bir sus aaaa -Ne çene var mübarek - şimdi kardeş dediğim gibi öyle anonimden olmaz -bizim kız korkak erkeklerden nefret eder -Zaten sevgili olmak için ilk şartı da bilek güreşi -Hangi manyak buna bağlar lan bunu -Neyse sakinim -şu zamana kadar sadece 5 kişi bunu denemeye cesaret edebildi hepsini de yendi -Tabi sonrasında analarından doğduklarına pişman etti hepsini
Siz: şu 5 kişinin adını sanını söylesene sen bir bana
057*: oldu paşam başka -De get Allasen -bir tanesi piskolojisini yeni düzeltti zaten -Geceleri rüyasında Beyzadan dayak yiyomuş garibim
Siz: savaşçı prensesim benim bee -bilek güreşinde iddialıyım -henüz bileğimi bükebilen olmadı
057*: iyi bklm -şimdi sen bizim kızın karşısına direk çık -ama baştan söyleyim bayaa uğraşırsın -Bizimkinin bu konularda idolü Kırgın Çiçekler deki Songül
Siz: ne? 057*: valla öyle -Beyza bu diziye bayılır -hatta sırf bu yüzden adam dövmüşlüğü vardır -Kemal ismine resmen düşman aksjjdjdjjd -Hatta bir ara hiç unutmuyorum - 5. Sınıftaydı sanırım -sınıflarında Mesude diye bir kız vardı -Kızı çıkışta sıkıştırmış -Kemalin yaptı mesudeeee diye diye dövmüş kızı ajjsjdjjdjdjkdjj
Siz: şaka - aksjdjdjdjjd
057*: gerçek -kız okuldan gitti tabi sonradan -konumuza dönersek -Ben sizin aranızı yapıcam -Her ne kadar salak olsan da eniştemsin -Can'la da Zeynep in arayı yaparsam gruptaki saplardan kurtulmuş olurum -Böylece onlar da sevgilimle beni darlamazlar -Allah ım ne kadar zekiyim -Maşallah bana -Neyse yeter bu kadar -Ben sana yapman gerekenleri anlatıcam -ama önce gerçeği anlat beyza yalandan nefret eder -ben gider sevgilim beni bekler
Siz: bundan sonra en sevdiğim baldızımsın -enişteye selamlar
🍁🍁🍁
B. Y
Gözlerimden ateş çıkarak karşımdaki Mert'e baktım. Yarım saattir, bakın tam tamına YARIM saattir biriyle mesajlaşıyordu. Üstelik joker gibi sırıtması da cabası. Kim la o gereksiz dişi kişisi? Nazlı sus. Zaten gaza gelmeye yer arıyorum.
Beyefendi nihayet kafasını telefondan kaldırabilmişti. Yüzündeyse hala o sırıtış vardı. O ağzını kulaklarına kadar yırtacaksın ömür boyu öyle kalacak. Öhöm öhöm neyse. Bizi ilgilendirmez. Nerde benim külahıım?
"Hayırdır pek bir mutlusun?" "Çok güzel bir haber aldım." Gözlerimi kısarak ona bakıyordum. Yüzünde gülüşü donmuş gibi varlığını korurken sinir katsayım arşu- alaya çıkıyordu.
Şimdi eldeki verileri gözden geçirelim. Yüzde donmuş kalmış çirkin- Nazlı çarpılırız. Gülüşü çok güzel. Hatta beni gamzesine gömsünler. Lan bir dur yumuşama. Sen de iyice saldın kendini. Nerede kalmıştım? Hah! Yüzde sırıtış, uzun zamandır süren mesajlaşma, hülyalı hülyalı bakan gözler... Hastroloji! Lan aldatılıyoruz. Olmayan sevgilimiz tarafından mı? Anlıyorum...
Kaşlarım çatıldı. Mert'e 'tek kelime et de üzerine atlayım der gibi bakıyordum. Benim bakışımla bir anlık gülüşü silindi. Sonrasında ise daha büyüğüyle geri döndü.
"Hayırdır? Açıkta bir yerini mi gördün?" "Haa? Nee?" "Yürü kalk ders mi çalışacaz ne yapacaksak yapalım. Yoksa ben katil olacam." Son cümleyi mırıldanarak söylemiştim. "Tamaam" dediğinde ayağa kalkmaya hazırlanıyordum ki Mert kolumu tuttu. Dik dik ona baktım. Ama sen gel beni döv diyorsun.
"Sana bir şey anlatmam lazım." Durup ona baktım. "Ama önce odana gidelim. Dayak yediğimi kimse görmese iyi olur."
Kaşlarım çatıldı. Oh oh! Biz de seni dövecek bahane arıyorduk. Kafamla odamın olduğu koridoru işaret ettim. Mert önden giderken ben de hemen arkasındaydım. Niye benle konuşacak la bu? Hem de ben onu döveceğim. Bilemiyorum b*k da çıkabilir.
Benim yönlemdirmemle odaya girdiğimizde Mert odayı dikkatlice inceledi. Gözleri bir süre yatakta, komodiniin üzerindeki fotoğrafta ve dolapta dolaştı. Daha sonra odanın bir köşesinde duran boks torbasında durdu. Yüzünde önce bir gülüş oluştu. Yüzünde 'ben biliyordum' ifadesi vardı. Daha sonra aklına benim onu bu kum torbası yerine zevkle kullanacağım gelmiş olacak ki yüzü düştü. Yüzünde bariz bir korku ve heyecan vardı. Az biraz da mutluluk ?Belki.
"Ee anlat bakalım. Neymiş sonunda benden dayak yiyeceğin ama yine de bana anlatmak istediğin konu?"
Bir eli ensesini buldu. Sanki ne söyleyeceğini şaşırmış gibi gözleri bir süre yerde takılı kaldı. Şuan aşırı tatlı görünmesi hiç etik değil. Dedi az önce onu dövüyüm diye beni gazlayan iç sesim. Kim? Ben? Külliyen yalan.
" şimdi şunda bir anlaşalım. Kesinlikle kötü bir niyetim yoktu. Yani ben kendime engel olamadım. Yani sen- ben- offff! Ne zormuş ya! Alt tarafı sana anonimden yazan bendim diyecektim. Ama yok öyle korkut-"
Dediğini idrak edip bir an sustu. İtiraf etmek için konuya başlayıp, itiraf edemediği için kendine kızarken yanlışlıkla itiraf etmişti. Ne uzun cümle la bu.
Bense transa geçmiş gibi ona bakıyordum. Yani tamam. Bunu biliyordum ama söylemesini beklemiyordum. Aferin lan gözüme girdin. Cesur çocuk seni. Bu itirafı ile mutlu olmuştum. Bana yalan söylenmesinden nefret ederdim ve bu durumun uzamaması mutlu etmişti beni. Ama tabiki bunu ona belli etmedim. Şuan racon gereği onu dömvemiz gereken yerdeyiz.
"Demek o sendin ha! Gel lan buraya çiğ çiğ yedim seni." Mert 'erkekliğin %90 ı kaçmaktır' diye düşünmüş olacak ki kaçmaya başladı. Odada bir o yana bir bu yana kaçıyordu. Tabi ben de arkasından. Bir süre onu bu şekil kovaladım. En sonunda onu boks torbasının arkasında yakalamıştım. Dövmeyelim ve yazık.
Torbayı kendine siper eden Mert herhangi bir atağa karşı tetikte bekliyordu. Önce ona yumruk atmaya çalıştım ama kum torbasıyla engelledi. Attığım yumruklardan birini yakalayıp ellerinde hapsettiğinde tekmemi sertçe torbaya geçirdim. Dikkati dağılan Mert yediği darbeyle yeri boylarken malesef elim onda olduğu için ben de onun üzerine düşmüştüm. Son anda bacağımı topladığım için olası bir kırık tehlikesini atlatmıştım.
Şuan bulunduğumuz duruma nasıl geldiğimiz hakkımda bir fikrim yoktu. O değil de gözlerin güzelliği halis midir? Bir süre o halde gözlerinde kayboldum. O da şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Aramızdaki mesafe santimlerden hatta milimlerden oluşuyordu. Bu kalbime maraton koşturuyordu. Düşerken bir refleksle önüme siper ettiğim elim onun kalbinin tam üzerinde duruyor ve onun da benden farklı olmadığını anlatıyordu.
Durdurun zamanı inecek var!!!
"Öldüm mü? Cennete mi gittim. Keşke gerçekten kavuşup öyle ölseydim ya."
Mert bunları diyince yanaklarımın kızardığını hissettim. Tatlı krizine girdim. Çıkaranı döverim. Yüzüme gelmek için savaş veren gülüşü bastırdım. İyi hoş da bizim korumamız gereken bir karizmamız var. Özür dilerim yakışıklı. Racon bunu gerektirir.
Hala bana büyülenmiş gibi bakan Mert'i transtan çıkaran yüzüne gelen yumruktu. Yediği yumrukla başı sol tarafa düşerken nihayet cennet değil cehennemde olduğunu idrak etti Fazla sert vurdun yaa! Kıyamam nasıl da kızardı vurduğun yer. Racon böyle derken iyiydi ama. Sus bakim sen!
Hızla üzerinden kalktım. Yüzüme gelen saçlarımı geri iterken üstten üstten ona baktım. "Tekme bana oynadığın oyun içindi. Bu yumruk da beni düşürmenin bedeli. "
Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Hafifçe doğruldu. Başını tutuyordu. Sanırım düşerken başını vurmuştu. Bakışlarım halıya kayınca kan lekesi göremeyince rahatladım. Halıdan da çıkmazdı o. Oha! Nazlı benden daha cani çıktı. Yalnız ben senim. Saçma bir cümle oldu bu.
"Ayrıca ben zaten anonimin sen olduğunu biliyordum." elimi uzattım ona. Düştüğümüz yerden kalkmayı bildiğimiz gibi düşürdüğümüzü kaldırmayı da biliriz. Hadi bakiiiiim!!
Bakışları elim ve benim arasında gidip geldi. Tam elimi çekmeye hazırlanırken tuttu. Bakışlarım bir kaç saniye ellerimi sarmalayan ellerinde durdu. Şimdi bu elleri hiç bırakmamak vardı. Ağırlığını bana vermeden, hatta elimi tutmasının amacını sorgulatacak şekilde bana yük olmadan ayağa kalktı. Ellerimi bırakmadan konuştu.
"Şimdi artık gizli saklı kalmadığına göre sana yürüyebilir miyim?" Tek kaşım alayla havaya kalktı. "Niye bacaklarını sevmiyor musun?" Niye sevgilim yok diye ağladıktan sonra herkese karşı ben.
Yüzünde bir sırıtış belirdi. Nasıl desem... şey sırıtışı. Yok bunu başka kelimeyle tanımlayamayız. Piç sırıtışı bu bildiğin. Aynen, yüzünde şuan piç sırıtışı vardı. "Hayır, seni daha çok seviyorum."
Cümlesiyle öksürmeye başladım. Düşük dimi kızlar ? Düştük. Kaşları çatıldı. Bir eli sırtımı bulurken hafifçe vurdu. Bir yandan da eliyle çenemi tutup yukarı kaldırdı. Bir kaç saniye tavanla bakıştıktan sonra nihayet kendime geldim. Tam o anda hala ellerine hapis olan ellerimi fark ettim.
Ellerimi hızla çekip dirseğimi karnına geçirdim. Vicdansız kadın. O iki büklüm olurken yüzümde tebessüm vardı. Adam bize sevğini söylemiş. Gülmeyelim de ölelim mi? Tescilli bipolar.
"Kııız! Baksana bana!" Halamın sesiyle bakışlarımı Mert'ten çektim. "Geldim. Geldim." Odadan çıktım. Mert'in şaşkın bakışlarını hissetsem de umursamadım. Adımlarım doğru mutfağı bulurken arkamdan da Mert'in geldiğini fark ettim. Omzumun üzerinden öldürücü bir bakış atıp geri döndüm. Psikopat herif sanki o kadar dayak yiyen o değilmiş gibi pişmiş kelle gibi sırıtıyordu.
Mutfağa girdiğimde halamı sedir gibi olan yerde oturmuş pür dikkat bir program izlerken buldum. Bu programlar yüzünden az çekmedim. Bunları izleyip izleyip bana sarıyor. Yok efendim kimseyle konuşma,kimseye güvenme. Bak gene darlandım.
"Emriniz nedir sultanım?" Elindeki çekirdeği çitleyip tabağa atan halam bana üstten bir bakış attı. Bu haline güldü. O da güldü. "Sofrayı kur, bir de tatlıları bir kutuya koyuver. Birazdan babanın şirketten biri gelecek götürmeye."
Duyduklarımla kaşlarımı çattım. Yakışıklıyı sürme bahanem gidiyor ellerimden kız! Nayııır! Nolamaz! Sinirle soludum. "Şirketten?Biri? Gelecek? Ne amaçla? Ben varken? " Halam başını sallamakla yetindi. Dudaklarımı büzdüm.
" Ama been! Sen bana söz verdin. Kandırdın beni." "Sus kız. Seni tek başına o şeye bindirir miyim?" "Ya hala yaaa!" köpek bakışlarımı ona gönderiyordum. "Hiç bakma öyle küçük hanım. İzin vermem. Tek başına binemezsin."
Al işte! Gel de bu kadına motora yanında birisiyle binmenin hiç bir anlamı olmadığını anlat. Hayır, sanki gerçekten kaza yapacak olsam arkamdaki adam beni koruyabilecek.
"Hala, bak valla çok dikkatli olacam. Bütün kurallara uyacam. Hatta kaplumbağa hızında gidecem. İzin ver, gidiyim." "Gız ben ne diyim sana. Olmaz. Yörü git sofrayı gur. Benim de sinirlerimi hoplatma!"
Halamın yüklenen şivesiyle sustum. Bu da demem oluyor ki gene yalan oldu. Aga be! Ben içmiyorum içenler benim yerime de yaksın. Ya da vazgeçtim yakmayın. Canınıza yazık anam.
" İsterseniz ben de onunla gidebilirim." Mert'in sesini duymamla varlığını hatırladım. Dediği cümleyle kaşlarım çatıldı. İtiraz etmeye kalkışacaktım ki-ay bir dur bee! İki dakika racon kesmezsek ölmeyiz. Yakışıklıyı düşün. Hızın arttıkça hissettiğin rüzgarı düşün.Tamam. Çok azcık gaza gelmiş olabilirim.
Hızla halama döndüm. "Bence de." göz ucuyla Mert'e baktığımda şaşırdığını gördüm. İlk defa dövmeye kalkışmadığımız için şaşırdı tabi, yavrucak. "Hem sen bana söz vermedin mi? Sen sözlerini tutan kadınsın. Değil misin?" Halamın yüzünde düşündüğünü belli eden bir ifade vardı. Şeytanice sırıttım. Şimdi sıra son darbede. Hadi bakalım Beyza göriyim seni.
"Ahh ahh! Demek ki Arife teyze haklıymış." Cümlemle halamın bakışları ışık hızında beni buldu. Bingo! Arife teyze bizim mahallenin en dedikoducu teyzesiydi. Bir MİT, iki bu kadın o kadar söyleyim size. Tam tersi de olabilir valla. Aynı zamanda da halamla aralarında Amerika'yla Rusya'nınkine bin basacak bir soğuk savaş vardı. Yanisi şuan benim ona hak vermem resmen savaş ilanıydı. Ya cenaze aracıyla ya da yakışıklıyla çıkacağız bugün evden.
"Ne demiş gene o?" "Valla dedi ki 'Şefika' nın verdiği sözü tuttuğu nerde görülmüş? O işine geldiği gibi davranır'. Ben de benim halam sözünü tutar diye seni savunmuştum ama işte..." Yüzümde üzüntü ifadesiyle halama baktım. Tabi ki bu olay yaşanmıştı. Ama o kadını laflarımla yerin dibine sokup çıkardığım için bir kaç gündür dışarı çıkmadığını haber almıştım. O kim de halamıza laf atıyo bee!
Mert'in yüzünde şaşkınlık vardı. Bana 'sen şeytana pabucunu ters giydirirsin' bakışı atıyordu. Omuz silktim. Valla amaca giden yolda her şey mübahtır. "Tamam gidin hadi. Ama dikkat edeceksiniz. Aman ha oğlum! Bizim deliye dikkat et. Hız yapmasın. Hem hava soğuk üzerinize bir şeyler giyin."
Halamın Mert'e bakarak söyledikleriyle birazcık gururum kırılsa da koşup halama sarıldım. "Sen var ya halaların bir tanesisin. Oy! Kraliçesin sen, kraliçe. O Arife gacısı da halt yemiş. Var mı kız benim halam gibisi? Hem merak etme sen. Ben o kadına ağzının payını öyle bir verdim ki evden çıkamaz bir süre."
Bir yandan halamın yanaklarını sıkıp bir yandan bunları söyledim. Hemen ayaklandım. Halam fikrini değiştirmeden tatlıları saklama kabına koydum. Mert de oturmuş halamla sohbet ediyordu. Halam, Mert'in söylediği bir şeye gülerken bu manzara istemsiz tebessüm etmemi sağladı. Var bir hayalimiz.
"Yemeklerden de koy biraz. Hep beraber yersiniz orda. Ben de babana mesaj atıp gideceğinizi haber veriyim." Halamın dediklerine başımı sallayıp yemekleri de kaplara yerleştirdim. İşim bittiğinde halama döndüm. "Hala sen bunları benim büyük sırt çantasına koy. Ben de şuna bir mont veriyim." "Şu ne kız? Arkadaşın o senin düzgün konuş." Tam arkadaşım değil diyecektim ki can sağlığım için vazgeçtim.
Mert'e döndüm. "Yürü bakalım. Sana olacak bir mont bulalım, arkadaşım." Son kelimeyi özellikle bastırarak vurguladım. Mert halamın duymayacağı şekilde bana yaklaştı. "Hayat arkadaşın olacağım günlerde gelir. Şimdilik yol arkadaşlığıyla idare edelim."
Oha! Çüş! Yuh! Hızına uçak yetişmiyor lan! Boğazıma kaçan tükmükle öksürmeye başladım. Resmen kendi tükmüğümüzde boğuluyoruz. "Al kızım su iç" halamın verdiği suyu içtim. "İyi misin, arkadaşım?" Mert 'in sorduğu soruyla ağzına bir tane çakmamak için kendimi tuttum. Eğer seni eşek sudan gelinceye kadar dövmezsek hatrım kalır, Mert. Ben ona yapacağımı biliyorum.
"Çook!" sinirle söylendiğimde gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını fark ettim. "Yürü hadi! Gidelim bir an önce. Yoksa kan çıkacak." Söylediklerimle başını salladı ve mutfaktan çıktı. Ardından da ben. "Odaya geç!" "Ne o? Beni kötü emellerine mi alet edeceksin?"
Yaptığı imayla gözlerim yuvalarından çıkmasın diye yumdum. Sinirle bir nefes aldım. Sınanıyoruz. "He aynen. Odama gizli bir bölme yaptım. İnsan kesiyorum orda." Dediklerime gülerken gamzesi ortaya çıktı. Başını geriye attığındaysa adem elmasıyla bakışıyordum. Öhöm! Ne düşmesi canım bayılmışım.
"La bebe. Sinirlerimi bozuyorsun. Bak sana burdan bir çarparım daha yer çarpamadan ölür kalırsın. Yürü ceket verecem sana." Odaya gittik. Benim üzerimde kot pantolon ve uzun kollu bir kazak vardı. Dolaptan deri ceketimi çıkarıp giydim. Mert'e de uzun zaman önce babamdan yürüttüğüm ama çok büyük geldiği için giymek nasip olmayan ceket tarzı siyah montu verdim.
O da giydiğinde halamdan çantayı alıp çıktık. Kapı kapanır kapanmaz bir hışım Mert'e döndüm. Sesi duyuyor musunuz? Sela sesi.
"Şimdi sen bana yürüdün? Hem de yürümek az kalır baya koştun? "
"Bilmem. Öyle mi oldu?" Koluna gelişine bir tane yumruk çaktım. "Lan bana bak İstanbul bebesi. Ben öyle normal kızlar gibi değilimdir. Diyceksin ki şimdi 'ben senin bildiğin kızlardan değilim' klişesi mi? Yok canım. Benim klişem bile ağır gelir sana. Ben öyle hoşlanmaymış, flörtmüş bilmem. Seveceksen adam gibi sevecen. Kendi köşende sevecen. Bana yürüdüğün o yollar taşla dolu. Düşersin. Kanarsın. Kanatırım. Ona göre yap ne yapacaksan. Yanlış anlama sana sevme diyemem. Haddim değil. Ama seveceksen de adam gibi seveceksin. "
Cümlelerim bittiğinde bana baktı. Öyle bir baktı ki o bakışlarda kayboldum. Bulanı döverim. Dudaklarında ufak bir tebessüm konuşmaya başladı. " Eğer yolun sonu sensen ben düşmeye de kanamaya da varım. Dedin ya hani adam gibi seveceksin. Ben başka türlü sevmeyi bilmem ki. Ben sevgiyi öğrenebileceğim en güzel yerden, babamdan öğrendim. Ben sana bir ömür boyu da yürürüm. Sevdamla görünmez de olurum. "
Düştük dimi? Düştük. Tam bir şey söylemek için ağzımı açacaktım ki ince, tiz bir ses sokakta yankılandı.
" Ayyyy! Mert. Orada mıydııın? Ben de sana ellerimle kek yapmıştım. "
Buse. Sinirli bir soluk alıp verdim. Bakışlarım konuşma bölündüğü için rahatsız olan Mert'ten çekip Buse'ye döndüm. Bu kız hakkında söyleyebileceğim tek şey pembe. Kızın üzerindeki kıyafetlerden, ayağındaki ayakkabısına ;hatta saçındaki tokasından dudağına sürdüğü parlak rujuna kadar her şeyi pemdeydi. Kelimeleri bebek sesiyle çıkarıyordu. Sadece etrafında yakışıklı bir erkek varken. Harfleri uzatıyordu. Evet, kendisi bir Pick me! Hani şu aşko kızlarından.
Üzerinde ona en az iki beden büyük bir hırka vardı. Hırkanın kolları yüzünden elleri görünmüyordu. Hırkanın altındaki elleriyle bir tabak tutuyordu. Ama sanki çok ağır bir şeymiş gibi iki eliyle birden tutuyordu. Yanımıza geldi. Sabır is loading.
"Ay seni gördüğüme çok sevindim,Mert. Şunu alır mısın lütfen. Evden buraya getirene kadar yoruldum." Elindeki tabağı Mert'in eline tutuşturunca şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Bu geçen gün bakkalın çırağıyla tartışıp sırtında koca damacanayla yokuş çıkmadı mıydı lan?Ne biliyim olum? Kendimden şüphe ettim.
" Ay çok teşekkür ederim yaa! Ne kadar incesin." Konuşurken kollarını ahtapot gibi Mert'in koluna dolamıştı. Sakin ol Beyza. Şuan onu dövmek istemiyorsun. Acaba kafası duvara sürterken çıkan sen nasıl olurdu? Nazlııı! Gaza getirme be. Nee ? Sadece merak. Bu merakı geçirmek için uygulamaya geçirmeyi teklif ediyorum. Hayır, 5 haftadır kimseyi dövmedim. Şimdi de dövmeyim. Dayak orucunu bunula açabiliriz bence.
"Mert gidiyor muyuz?" "Gidelim." "Ya ama biraz konuşsaydık Mert. Hem siz nereye gidiyorsunuz ki?" Ben burda yokmuşum gibi yine Mert'le konuşunca tepeme çıkan cinlerim halaya başlamışlardı.
"İşimiz var. Bil bakalım kim bu işe engel oluyor?" cevap vermesine izin vermeden devam ettim. "Evet, sen. En son yapmak istediğim işe engel olduğunda ne olmuştu hatırladın mı?"
Buse sertçe yutkunduğunda güldüm. "Olduu! O zaman ben gidiyim. Mert'cim sen de dikkat et. Ben bi Can'a da bakıyım."
Söylediği sözle göz devirdim. Şunu az daha korkutalım. "Ha bu arada söylemeyi unuttum. Zeynep 'in selamı var.' Can'ımı fazla sıkılıyor. Bir gelsin de görüşelim' diyordu. Sen önce ona uğra. Ama bu ekstra misafir perver tavrından da bahset. Sana bir güzel geçirecek, ay pardon ev sahipliği edecektir."
Can kısmını özellikle bastırarak söylemiştim. Buse'nin korku dolu yüzüne bakınca amacıma ulaştığımı anladım. Sevgili enişte adayımız güvende.
" Olduuu! Size kolay gelsin. Ben eve gidiyim. " koşar adım uzaklaşan kızın arkasından güldüm.
---------------- Huh! Bitti. Lan kelime yazmışım ya la!
Bölümü nerde keseceğimi bilemedim valla. Ben de ortasında kestim.
Neyse oy ve yorum yapın. Ben kaçarrr!
Kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuz. 🥰
|
0% |