Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm

@kuslarinevsahibi

Aşırı kalabalık olan klübe girdik. Etrafta kızlı erkekli pek çok grup vardı. Çoğu 18-25 yaş arası olan gençler bir yandan sohbet ediyor, bir yandan da garip hareketlerle dans ediyorlardı. Sürekli yanıp sönen ışıklar gözlerimi kamaştırıyordu. Hiç giresim yoktu. Acaba hemen kaçsam mı?

Nereye kaçıyorum acaba? Başımda 4 tane zebani var. Ayrıca babama söz verdim. Bugün çok eğlenicem(!)

Tamam arkadaşlarıma zebani demem hoş olmadı. Sonuçta onlar benim için burdalar. Buraya kadar gelmişken hiç olmazsa onlar için eğlenmeliyim. Keşke babamda olsaydı.

 

-Sen ne dersin Beyza?

 

Keremin sesiyle kendime geldim.Neye ne derim? Ne kaçırdım ben? Etrafıma baktım. Küçük yuvarlak bar masasında üzerinde bardaklar vardı. Zeynep ve ben meyve suyu içiyorduk. Selin ve Kerem'se alkollü bir şeyler içiyorlardı. Hazal'sa daha içeri girdiğimiz ilk andan itibaren pistin ortasında dans ediyordu.

 

-Efendim?

-Ohoo kızım nereye uçtun ya? Kerem diyo ki 'hafta sonu beraber lunaparka gidelim.'

 

Selin 'e anladım der gibi başımı salladım.

-Lunaparka hayır demem normalde ama bugün doğum günü yüzünden ders çalışamadım. Bir de üstüne hafta sonu çıkarsam programın gerisinde kalırım.

 

Açıklamamla hepsi birden göz devirdi.

-Ay aman anca ders çalış zaten. Kızım azcık gez dolaş ya! Hayat sadece derslerden ibaret değil.

-Haklı olabilirsin canım ama bu sene girmemiz gereken bir sınav var.

-Amaan kız boşver. Baban zengin zaten. Okumasan da o bakar sana. Hem bir de zengin koca buluruz sana.

-Ha ha ha! Çok komiksin Selin. Hayır ben belki evlenmeyecem.

-Evlenirsin canısı. Hele bir karşına yakışıklı prensin çıksın da. İlk görüşte aşık bile olursun.

 

Zeynep'in de konuya dahil olmasıyla Selin güldü. Keyfi yerinde tabi. Yanına yardakçı buldu. Gözlerimi devirdim.

 

-İlk görüşte aşk mı olur? Yoktur öyle şey. Ayrıca biz buraya eğlenmeye gelmedik mi ya? Ben dans etmeye gidiyorum. Siz de lunaparka mı nereye gidiyorsanız gidin. Sizle mi uğraşıcam ben ya?!

 

Yanlarından ayrıldım. Bu Selin iyi kız da bazen delirtiyor beni. Neyse bugün çok eğlenicem. Pistin ortasına doğru ilerledim. Hazal'ın yanına geçtim. Etrafımda kızlı erkekli bir sürü insan çılgın gibi dans ediyordu. Hemen onlara katıldım. Pistte daha yüksek duyulan müziğin ritmine uygun olarak kollarımı ve bacaklarımı hareket ettirmeye başladım. Şarkının en hareketli yerlerinde kalabalığın ve müziğin ritmine kendimi kaptırıyor, deli gibi hoplayıp zıplıyordum. Biraz sonra Zeynep ve Selin de bize katıldı. Kerem'e baktım. Sen gelmiyor musun der gibi gözümü kırptım. Elindeki bardağı kaldırıp masaya yaslandı. Bu da sanırım 'ben böyle rahatım' demekti. Omuz silktim ve dans etmeye devam ettim. Bir kaç şarkı sonra Selin de Kerem' in yanına gitti. Zeynep'le el ele tutuşmuş deli gibi zıplarken göz ucuyla Selin'in bir bardak daha aldığını gördüm.

 

7 şarkı boyunca aralıksız dans ettikten sonra masaya döndüm. Kerem telefonuyla ilgileniyordu. Selin'se 5. bardağını içiyordu. Bu kadar içmesi iyi değildi. Ama buna karar verecek kişi de ben değildim.

 

Telefonumu elime alıp kamerayı açtım. Tam da o sırada başlayan Ozan Doğulu- Kulüp şarkısıyla gülümsedim. Video kaydı başlatıp kameraya önce mekanın içini gösterdim. Daha sonra ön kamerayı çevirdim. Şarkının ritmine uygun dans etmeye başladım.

 

 

Or'da bir dur, geride dur

Vermiyo'sun ki sen bana huzur

Konuşmadan bi' dinlesen

Biraz sussan çok güzel olur

 

Evde sen otur da kendi kendine kudur (-dur, -dur, -dur)

 

Kameranın göreceği şekilde deli gibi zıplıyor, elimi kolumu sözlerle birlikte hareket ettiriyodum.

 

Şu anda kulüpte keyfim yerinde

Arasan da seni duymuyorum

Sanma çekilirim bir kenara

Pistin ortasında oynuyorum

 

 

Şarkıya bağırarak eşlik ettim. Çok da güzel olmayan sesim bağırırken iyice kötü çıkmıştı.

 

Şu anda kulüpte keyfim yerinde

Arasan da seni duymuyorum

Sanma çekilirim bir kenara

Pistin ortasında oynuyorum

 

Yine kalıyor aynı noktada

Suratın da asılıyor

Bi' derdin bitmeden sende valla

Diğeri başlıyor

Ah, hiç durulmuyor

 

Or'da bir dur, geride dur

Vermiyo'sun ki sen bana huzur

Konuşmadan bi' dinlesen

Biraz sussan çok güzel olur

 

 

Şarkı bitince vidyoyu durdurup babama yolladım. Altınada 'gelmediğin için pişman mısın?' yazdım. Gelmediği için pişmanmıydı bilmiyorum. Ama videoyu izlediği için pişman olacağı kesindi. Bağıra bağıra söylediğim şarkı kulübün karmaşasıyla karısıp iğrenç bir ses kirliliği yaratıyordu.

 

Babamın mesajımı görmesi çok uzun sürmedi.

 

Mavişim: İnanır mısın kızım? Sen mesaj atana kadar pişmandım. Ama şimdi iyi ki gitmemişim diyorum. Allah yanındakilere sabır versin :)

 

Siz: Ayıp oluyo ama beyefendi. Niye öyle diyosunuz. Alındım, gücendim.

 

Mavişim: Aman hemen de alınır.

- Neyse sen onu boşver de sen çok güzel olmuşsun . Acaba o elbiseyi dikmesemiydim? Şimdi sana bakanlar falan da olur. Offff

-Kız babası olmak zor derlerdi de inanmazdım.

 

Siz: Baba az bi' yavaş. Bir motorun soğusun ya.

- Ayrıca sence de elbise için pişman olunacak yeri geçmedik mi?

- Hem sen merak etme . Bana bakan gözü öyle bi' oyarım ki aleme ibret olur.

 

Mavişim: İşte kimin kızı be. Sen yine de dikkat et. Bir sorun olursa hemen beni ara. Ayrıca alkollü şeyler içme. Eve varınca da haber ver.

 

Siz: Terli terli su içme de bari tam olsun. Fazla kasma babiş yaa.

 

Mavişim: Sen yine de dikkatli ol canım kızım.

 

Siz: Offf

- Babasının kızı olmak zor derlerdi de inanmazdım.

-ajsjsjjddjdhdhhf

 

Yüzumdeki 32 diş sırıtışla telefonu bıraktım. Etrafa göz gezdirdim. Selin ve Kerem bir şeyler içip konuşuyorlardı. İkisinin de yüzü gülüyordu. Zeynep masaya geri dönmüştü. Hazal'sa bara içecek almak için gitmişti. Hazal'ın ne yaptığına bakmak için bara doğru döndüğüm sırada gördüğüm şey beni hiç memnun etmedi. Birkaç masa ötemizde bir tane lavuk gözlerini dikmiş, öküzün trene baktığı gibi bana bakıyordu. Yüzündeki kirli sakalı, bir kaç düğmesi açık beyaz gömleğinden dışarı fışkıran kıllarıyla kesinlikle benim tipim değildi. Ayrıca bana öyle bir bakıyordu ki degil bu kıro tipli adam, dünyanın en yakışıklı erkeği olsa bile ilgilenmezdim.

 

Benim onu gördüğümü farkedince elindeki bardağı havaya kaldırdı. Yüzünde iğrenç bir sıritış vardı. Acaba o bardağı kafasında parçalasam, o gülüşün yerini nasıl bir ifade alır. Derin bir nefes aldım. Elbisem için babam çok uğraştı. Her ne kadar benim tarzım olmasa da çok güzel bir elbise. Bu kadar güzel bir elbisenin bir lavuk yüzünden kirlenmesine izin veremem. Adama ters bir bakış atıp önüme döndüm.

 

🍁🍁🍁

M. G

Benim burda ne işim var ya? Kardeşimin zoruyla geldiğim gece kulübünde delirmek üzereydim. Neymiş, beyimiz aşık olmuş. Hayır, benim anlamadığım bu manyak niye benle kutluyo bunu? Doğduğu günden beri peşimden ayrılmıyor ki. Sırf bu maldan az uzak kalıyım (abartmayalım ,tabiki ondan değil. Ama katkısı var) diye şehir değiştirdim. Arkamdan geldi. Hayir bir de gelir gelmez aşık oldu. Lan o nasıl hız? Hayır, kızı ne ara gördün tanıdın da aşık oldun?

 

- Lan Can, doğruyu söyle . Ne zamandır tanıyon sen bu kızı?

-Tanımıyorum ki

Sırıtıyo mu o? Allah'ım sen sabır ver.

-Oğlum nasıl tanımıyon? Ne ara aşık oldun? Daha da önemlisi bunu kutlayacak kadar ne yaşamış olabilirsin?

-Abartma abi ya! Ne güzel eğleniyoruz işte.

Attığım sinirli bakışlara aldırmadan sırıtarak devam etti.

- Valla abicim benimkisi ilk görüşte aşk.

- İlk görüşte aşk mı olur? Yoktur öyle şey.

 

Ben hiçbir şey dememişim gibi devam etti.

-'Kız kim,adı ne , ne iş yapar?' dersen onun bilgisi ben de yok işte. Ama görmen lazım. O kadar güzel ki. O güzelim çilleri, kahverengi gözleri... Ahh ahh!..

 

- Kız seni dövecekmiş lan . Sen hala yok çilleriydi ,yok gözleriydi sayıyon.

 

-Hiiih. Ama gülünce bir güzel oluyor bir görsen. Ayrıca büyük konuşuyosun Mert. Ben seni aşık olunca görcem.

 

Kaşlarım çatıldı. Bana adımla mı hitap etti o?

 

- Mert derken?! Abiye kıran mı girdi?

 

- Çok kasma be abi.

 

Tam cevap verecektim ki Can'ın kulübun kapısına kitlenip kaldığını fark edince ben de o yöne döndüm. Beşli bir arkadaş grubu içeri giriyordu. Bir erkek ve dört kızdan oluşan gruba anlamsız gözlerle baktım. Adam kızlardan sarı saçlı olanının elini tutmuştu. Siyah elbiseli kız çiftin hemen arkasındaydı. Yeşil elbiseli olansa çoktan gruptan ayrılmış ,piste doğru gidiyordu. Can'ın bakışaları siyahlının üzerindeydi. Eveeet, gizemli aşkımızı bulduk sanırım.

 

Kulübe en son giriş yapan mavi elbiseli kızı görmemle nefesimin kesildiğini hissettim. Uzun dalgalı siyah saçları ,biçimli omuzlarının etrafinda adeta dans ediyordu. Güzel yüzü hafif sıkıntılı bir ifadedeydi.

 

Gruba baktığımı farkeden Can heyecanla bana döndü.

-Abiii! Bu o. Benim aşık olduğum kız. Çok güzel degil mi? Bak şu siyah elbiseli olan.

 

Dalgın bir şekilde başımı salladım. Yüzümdeki anlamsız sırıtışla cevap verdim.

-Hı hııı. Çok güzel. Hem de çok.

-Ne diyon abi ya? Nereye daldın acaba?

-Can.

-Efendim?

-Ben aşık oldum.

-Ne? Kime ? Nasıl? Bi' dakka noluyo burda ya?

 

Karşımda sorular soran Can'ı umursamadım. O'na bakmaya devam ettim. O kadar güzeldi ki. Ona baktığımda kalbim çok hızlı atıyordu. İçimden herkese sarılmak falan geliyordu. Eğer aşk diye bir şey varsa kesinlikle bu oydu. Ben aşık olmuştum.

 

Aklıma beş dakika once kurduğum cümle geldi. 'İlk görüşte aşk mı olur? Yoktur öyle şey.'

Kandırıldım ,a dostlar! Varmış öyle şey.

Zaman su misali akıp gidiyordu. Ona bakarken o kadar huzurluydum ki, dakikalardır onu izliyordum. Can da kendi dünyasına dalmıştı.

 

Geçen zamanda o bir süre sessizce düşüncelere dalmış, arkadaşlarıyla sohbet ettikten sonra dans pistine gidip dans etmeye başlamıştı. Onu izlemek kusursuz güzellikteki bir tabloyu seyretmek gibiydi. Bir süre dans ettikten sonra masaya geri döndü. Bu süre içerisinde biz Can'la kısa diyaloglar kurmuştuk.

 

Masaya döndüğünde eline telefonunu aldı. Telefona bakarak dans etmeye başladı. Müziğin yüksek sesi yüzünden onu duyamıyordum. Ama ağzının hareketlerinden şarkıya bağırarak eşlik ettiğini anladım. Videoyu durdurup telefonu bıraktı. Ama bir süre sonra tekrar eline aldı.

Telefonda gördüğü şeyle yüzü aydınlandı. Yüzünü kaplayan gamzesiz gülümsemesi dünyanın sekizinci harikasıydı. Gözlerine yerleşen sevgi öyle derindi ki.

 

Gözlerine yerleşen sevgi... Kesin sevgilisi var.

Yok canım, ne ilgisi var?

Mesajlaşırken yüzündeki gülümseme o kadar büyük ki sevgilisi değilse bile çok sevdiği biri olmalı. Hatta belki aşık olduğu adam. O zaman ona bu şekilde bakmam doğru değil.

 

Gözlerimi ondan çektim. O sırada fark ettim ona bakan o lavuğu. Kıza öyle bir bakıyordu ki. Bi' de pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Ya sabıır! Yüzsüzlüğe bak ya! Bi' de selam veriyor. Ben şimdi senin ağzına tükürmedim mi?

Pardon?! Ne sıfatla acaba? Sana ne kıza kimin baktığından?

Sen ne biçim iç sessin ya? İç ses dediğin destek olur. Neyse şu an iç sesimle uğraşamam.

 

-Abi gideyim mi sence?

Hıı! Ne? Nereye gidecek?

Bi'dur Can. Abin şuan başka evrende.

Anlamamış ifade mi görünce devam etti.

 

-Kızın yanına diyorum, gidiyim mi?

-Sen bilirsin. Ama gitsen de ne diyeceksin ki? 'Selam. Ben şu sabah nerdeyse döveceğin çocuğum. Sevgili olalım mı?' mı? Daha kızı tanımıyorsun bile.

 

-Ben de tanışcam sadece. Eee gidiyim mi?

 

-Hayır, gitme. Eğer gidersen seni net sapık sanar. Otur oturduğun yerde.

 

-Öfff. Aman be! Malesef haklısın.

 

-Ben hep haklıyım da sana laf geçiremiyorum.

 

🍁🍁🍁

B.Y

 

O öküz hala dik dik bana bakıyordu. Hazal çoktan yanımıza gelmişti. Selin'in içtiği bardakları saymayı bırakmıştım. Zeynep'le muhabbet ediyorduk.

-O kızın da öyle...

Zeynep cümlesini yarıda bıraktı. Şaşkınlıkla bir yere bakıyordu. Ben de onun baktığı yere baktım. Üç dört masa ötemizde iki erkeğin oturduğu masaya bakıyordu. Gözüme gelen ışık yüzünden yüzlerini tam seçemedim. Ama ikisini de tanımadığıma emindim. Sorgulayan bakışlarımı Zeynep'e çevirdim.

 

-Kızım hayırdır? Far görmüş tavşan gibi kitlendin kaldın.

 

-Şu masadaki çocuğu görüyor musun?

 

-Hangisi?

 

-Siyah gömlekli olan.

 

Biraz kenara çekildim. Şimdi rahatça görebiliyordum. Kumral saçlı, çıkık elmacık kemikleri olan yakışıklı denebilecek bir çocuktu Zeynebin bahsettiği. Onun yanında da siyah saçlı, biçimli burunlu kesinlikle çok yakışıklı bir çocuk oturuyordu.

 

-Evet, görüyorum da ne alaka?

 

-Sabah ben bunla kavga ettim. Baya dövüyodum bunu.

 

-Sen? Biriyle kavga ettin? Hem de nerdeyse dövüyodun. Hayatta inanmam.

 

-Valla ister inan, ister inanma. Elimde kalıyordu. Manyak.

 

-Kızım sen kavgadan nefret edersin. N'aptı bu çocuk bu kadar?

 

-Ben ders çalışmak için kütüphaneye gidiyordum, tamam mı? Otobüste de bu varmış. Kartı yokmuş. Şehirdışından yeni mi gelmişler ne? Ben buna kartımı basıverdim. Ama teşekkür etmek falan hak getire. Öküzün trene baktığı gibi bana bakıyor. Ben de bekliyorum ki bi' teşekkür etsin. Baktım bunun edeceği yok ben dedim 'rica ederim' diye. Bu sefer de mal mal sırıtıyor. Sinirlerimi bozdu ama bi' şey demedim tabi.

Neyse geçtim oturdum bir yere. Bu sefer de geldi tepeme dikildi. Bana bakıp duruyor.

'Ne bakıyon lan öküz?' dedim. Ne dese beğenirsin?

- Ne?

-'Güzelliğinden gözlerimi alamıyorum' demesin mi? Kan beynime sıçradı yeminle. Ayağa kalktım. Valla o ara neler saydım? O sinirle ne söyledim bilmiyorum. Otobüsten kendimi dışarı zor attım.

 

Anlatırken sinirden kıpkırmızı oldu. O kadar tatlı ve komikti ki. Kahkahamı tutamadım. Sinirle bana bakan Zeynep'in kaşları çatıldı. Bu hali kahkahamın daha da yükselmesine sebep oldu.

 

Biz sohbete devam ettik. Zeynep'in bahsettiği çocuk arasıra bize bakıyordu. Yanındaki ise hiç oralı değildi. Hazal kısa bir süre sonra kendini tekrar piste attı. Selin'in içtiklerinden dolayı midesi bulandığı için Kerem onu tuvalete götürmek zorunda kalmıştı.

 

Kerem masadan gittikten bir kaç dakika sonra bir garson gelip masaya pahalı olduğu belli bir içki bıraktı. Bizden kimsenin bunu sipariş etmediğine emindim. Garsonu durdurdum. Bunu kimin sipariş ettiğini sorduğumda bana başıyla iki masa ötemizdeki adamı işaret etti. O tarafa döndüğümde hayvan herif bardağını kaldırıp yine bana selam verdi. Sen bana ne muamelesi yapıyon lan ,lavuk?! Eğer seni buna pişman etmezsem ben de Beyza değilim! Bunu sen istedin.

Elime garsonun az önce getirdiği bardağı aldım. O tarafa doğru ilerlediğimi gören adamın yüzünde iğrenç bir sırıtış vardı. Gül sen gül. Bakalım işim bittiğinde gülebileceğin dişlerin kalacak mı? Arkamdan 'Nereye?' diye bağıran Zeynep'e aldirmadım.

 

🍁🍁🍁

M.G

 

O nun olduğu masaya bakmamak için kendimle büyük bir savaş veriyordum. Can'sa kaçamak bakışlarla siyahlı kıza bakıyordu. Ona bakan lavuksa gözünü ondan ayırmıyordu. Lavuğun garsonu yanına çağırdığını gördüm. Garsona bir şeyler söyledi. Eline de bir kaç yüzlük sıkıştırdı. Aynı garson elindeki bardağı onun masasına bırakınca anladım, az önceki komedinin nedenini. Ona iğrenc bir şekilde gülümsemesiyle masadan nasıl fırladım ,hiç bilmiyorum. Aradaki mesafeyi aşıp lavuğa kafa atmam saniyeler almıştı. Kafadan sonra attığım yumrukla kendini yerde buldu. Tam ikinci yumruğu atacakken elim sert bir şekilde tutuldu. Kolum kırılacak şekilde bükülüp sırtımda tutulduğunda yüzümü acıyla buruşturdum. Sıktığım yumruğumuysa açmak zorunda kaldım. Bana bunu kim yaptı? Bunu yapanı elime bir geçirirsem... Daha hırsımı alamadım ki.

---------

Bittu! Kestuk!

Nasıl buldunuz yeni bölümü?

Çok eğleneceğiz çook :)

Kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuz 😍

 

Loading...
0%