Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22 🐺

@kutagi

Keyifli okumalar.

_____
 

Yüzümdeki gülümsemeye hayretle bakıyordu. "Sen gerçekten delisin. Öldüreceğim diyorum, gülüyorsun." İstifimi bozmadan başımı dikleştirdim. "Benim bir Türk askeri olduğumu unutuyorsun. Bu arada Axel... Sana, bir kurtun yalnız gezmeyeceğini öğretmediler mi?" Anlam veremez şekilde bakıyordu. Islık çaldığım anda etraf silah sesleriyle doldu, bizimkiler ortaya çıkmış gördüğünü indiriyordu.


Kendime güvenli bir yer bulup ateş etmeye başladım. Bizi ayırabileceklerini düşünmeleri pek akıl kârı iş değil..


~ flashback ~


"Komutanım, aramızda bir hain olduğu doğrulandı. İbrahim Albayın dediğine göre Axel denen herifin köpeğiymiş." Öyleyse ucu bana dokunacak bir şey yapacaklar. "Kim olduğu belli mi?" Olumlu anlamda başını salladı. "Bunu bilen kaç kişi var?" Birkaç saniye düşündü. "Kurt timi ve Hançer timi." Güzel. "Teşekkürler. Bizden başka kimse bilmeyecek bunu, anlaşıldı mı?"


"Emredersiniz komutanım." Baş selamı verip yanımdan uzaklaştı. Koşar adımlarla Albayın odasına gittim, kapıyı tıklatıp içeri girdim. "Ha Asena. Ben de seni çağıracaktım, iyi oldu geldiğin. Geç otur." Dediğini yapıp oturdum. "Ne yapacağız komutanım?" Yüzünde düşünceli bir ifade vardı. "Daha önce bu adamı görmüş müydün?" Kimden bahsettiğini anlamam birkaç saniye sürmüştü. "Hayır komutanım. Özellikle benim canımı yakmak için uğraştığını fark ettim, fakat daha önce karşılaşmadığıma eminim."


Anladım der gibi başını salladı. "Komutanım, izniniz olursa benim bir planım var..."


🦅


"Bu güzelmiş gerçekten, hemen yazayım." Arka masamızda oturuyordu it. Hızla yerimden kalkıp lavaboya gittim. Peşimden geldiğine adım gibi eminim. Akın'a mesaj attım. 'Operasyon başlıyor, konuşmamız bittikten sonra Albaya bir hain olduğumu söyle.'


🦅


"Kaç yıllık askerimin bir hain olmasını anlamıyorum!" Yine ağaçların arkasından bizi izliyordu. Biraz doğaçlama yapmalıyım sanırım, üzgünüm. Canlarını yakmamaya çalışarak Yiğit'i Ali'nin üstüne ittirdim. Oradan hızla uzaklaşırken, asıl hainin peşime düştüğünü gördüm.


🦅


'Akın abi, senin eski evine doğru gidiyorum. Her an bir şey yapabilirler diğerlerine haber ver.' Taksiden indikten bir süre sonra tahmin ettiğim gibi Axel aradı ve yanına gelmemi istedi. Beni arabaya bindirirlerken arkadaki arabaya dikkat kesildim. Bizimkiler izliyordu. Güzel...


~ Şimdiki zaman ~


"Axel... Axel. Beni unutmadın değil mi? Bu yüzü unutma demiştim. Öldürmediğin her an için pişman olacaksın... Hatırladın değil mi? Güzel. Şimdi nereden başlasak? Hadi bak sana bir iyilik yapayım, salak mısın? Solak mı?" Salak dememe hafif kızmış gibiydi. "Sağlak." Gülüp cebimden çakımı çıkardım, hiç düşünmeden sağ eline sapladım. Acıyla haykırdı. "Senin ben..!" Üstündeki bez parçasını ağzına soktum. "Şşş daha yeni başlıyor eğlence." Elinden çıkarıp bu sefer bacağına bastırdım. Bu yavaşlık daha çok canını yakacaktı, yavaş yavaş ölecekti.


Çok derine saplanmadığı için, çakıyı bacağından çıkarıp hızla sapladım. Acıdan kıvranıyordu, daha fazla acı çekeceksin... Çok fazla. Bıçağı çıkarmadan çevirdim. Nefesi kesilmeye başlamıştı. "Lan! Şş! Yok öyle hemen ölmek. Aç lan gözlerini!" Ateş yanıma geldi. "Komutanım." Bu bir uyarıydı. Gözlerimi devirip bıçağı çektim. Tabancayı alıp diğer bacağına sıktım. Daha fazla dayanamayıp bayıldı. "Bu hiç eğlenceli değildi ama. Hemen bayıldı!" Sağ getirin diye bir emir almamıştık değil mi?


Evet. Kafasına sıkıp işini bitirdim. Arkamı dönüp etrafıma bakındım, bazıları etrafla ilgileniyordu, bazıları bana bakıyordu. Başımı çevirip Kayra'yı aradım. Gözlerim, kahve gözlerin sahibini bulduğunda bir süre durdum.


"Kayra!!" Koşup kardeşime sarıldım. "Allahın cezası! Döveceğim seni." Elimi kaldırmıştım ki, durdurdu. "Söz vermiştin vurmayacağına?" Şirince gülümsedim. "Ablan olarak vurmayacağıma söz verdim. Şu an karşında ablan değil, Binbaşı Asena olarak duruyorum." İtiraz etmesine fırsat vermeden nereye denk gelirse vurmaya başladım.


"Abla! Abla! Komutanım!" Durdum. "İzin verirsen sarılacağım." Sıkıca sarıldık birbirimize. "Oğlum çok özledim seni be..." Biraz daha böyle durursak ağlayacağımı fark edip hemen ayrıldım. "Hadi gidelim artık. Buradaki işimiz bitti." Herkes arabaya giderken Kayra kolumu tuttu. "Sana güzel bir haberim var." Merakla baktım. "Nedir?" Ağzına hayali bir fermuar çekti. "Vazgeçtim, şimdi söylemeyeceğim."


"Bundan nefret ettiğimi bile bile yapıyorsun değil mi?" Keyifle gülümsedi. "Elbette." Kollarımı birbirine sardım. "Ya meraktan çatlatmak mı istiyorsun beni?" Kollarımı çözdü. "Elbette." Gözlerimi kıstım. "Senden nefret ediyorum biliyor musun?" Boşta bulunup cevapladı. "Elbette. Bir dakika ne? Nefret mi ediyorsun?" Şimdi gülme sırası bendeydi. "Elbette." Arkamdan bozulmuş bir ifadeyle bakarken ben çoktan arabaya binmiştim. Hemen yanıma geldi. "Şaka yapıyorsun değil mi? Evet. Öyle." Tam cevap vereceğim sırada ağzımı kapattı. "Hayır, sus. Duymak istemiyorum. Beni seviyorsun."


Çocuk gibisin Kayra...


Eve geldiğimizde omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış gibiydi. "Ne zaman döneceksin geri?" Kendini koltuğa attı. "Hiçbir zaman." Şaşkınlıkla yerimde doğruldum. "Efenim?" Güldü. "Sürprizim buydu. Türkiye'ye geri döndüm." Sevinçle bağırıp boynuna atladım. "Çok sevindim!" Hemen kendimi toparlayıp geri çekildim. "Aynı zamanda üzüldüm. Şimdi yine 2 kişilik para harcayacağım..." Neye uğradığını şaşırmış, bakıyordu. "Ne oldu lan az önce?" Kapı çaldı. "Ya ama 2 dakika hasret giderseydik? Yine ne bela çıkacak acaba." Kimin geldiğine bakmadan kapıyı açtım.


"Selamun aleyküm." Cevap vermemi beklemeden içeri daldı Akın abi. "Hele bi destur. Allah'ın selamını alamadım daha, ittirdi geçti be." Dediklerimi tınlamadan salona geçip Kayra'nın yanına oturdu. "Evinmiş gibi takıl ya. Hiç yabancılık çekme." Şirince sırıttı. "2. Evim burası zaten." Gözlerimi devirip tekli koltuğa oturdum. "Hangi fırtına attı seni buraya?" Kaşlarıyla Kayra'yı gösterdi. "Şu yakışıklı çağırdı." Emin miyiz? Der gibi baktım. "Kayra?" Ellerini kaldırdı. "Doğru ablacım." Parmağımı kaldırıp ikisi arasında gezdirdim. "Ne karıştırıyorsunuz siz?" Bezmiş bir ifadeyle yüzüme baktılar. "Allah aşkına! Sadece erkek erkeğe muhabbet edelim dedim. Neden bir şeyler karıştırdığımızı düşünüyorsun sevgili ablacığım?"


"Kayra, sen sadece bir şeyler karıştırdığında bana ablacım dersin. Tanımıyor muyum ben seni?" Bir süre duraksadı. "Harbiden öyle mi yapıyor muşum ya?" Onaylar gibi başımı salladım. "Neden öyle diyorsun şimdi? Ablam değil misin? İstediğim zaman ablacığım derim." Zeytin yağ taktiği... Yemezler canım. "Yok birtanem, bu sefer yemedi." Olmadı mı? Der gibi kaşlarını kaldırdı. "Evet. Sizi dinliyorum."


"Bekle! su alıp geliyorum." Yerimden kalkıp koşar adımlarla mutfağa gidip su aldım. "Şimdi başlayın." Birkaç yudum içtim. "Asenacığım şöyle ki, biliyorsun ben kiradaydım." Elimi devam etmesi için salladım. "Kiracı beni evden attı." Sonunun nereye varacağını merak ederek bir yudum daha aldım sudan. "Kayra da bizde kalabilirsin dedi. Anlayacağın ev bulana kadar sizdeyim." İçtiğim su boğazıma takılınca öksürmeye başladım. Hemen Akın yanıma gelip sırtıma vurdu. "Helal, helal." Öksürmeyi kesince sinirle Kayra'ya baktım. "Ev, ev değil. Yol geçen hanına döndü."


"Dua edin de görev falan çıksın, 3 4 ay olmayayım buralarda." İkisi de onaylamaz bakışlar atıyordu. "Hiç misafirperver değilsin, biliyorsun değil mi?" Akın'a başımı salladım. "Biliyorum canım. İnsan yanlısı değilim, Tanrı misafiri de pek kabul etmem ama Kayra sağolsun, evimizden eksik olmaz." İtiraz dolu homurtular çıkardı. "Ne alakası var Asena? Ben mi alıyorum eve?" Ayağımdan terliği alıp fırlattım. "Bana adımla seslenme demedim mi? Ablanım ben senin." Omuz silkti. "Sen de Akın abiye adıyla sesleniyorsun ama."


"İkisi bir mi?" Gözlerini devirdi. "Ne farkı var? Benimle aranda 8, onunla 7 yaş var." Elimi kaldırınca vuracağımı sanıp kafasını geri çekti, vurmadığımı fark edince tedirgin şekilde eski haline geri döndü. Saçlarını karıştırdım. "Birtanem sen kafanı yorma bunlara, bana adımla seslenme yeter." Aynı şekilde o da saçlarımı okşamaya başladı. "Tamam Asenacığım, adınla seslenmem." Ya sabır çekip önüme döndüm. O sırada telefonum çalmaya başladı. "Telefonum nerede ya? Burada mı? Değil. Burada? Değil. Ses yakından geliyor. Hah burada." Yastığı kaldırıp telefonu açtım.


-Buyrun?


"-Asena...


Duyduğum sesle telefon elimden kayıp yere düştü...



 


🦅


🦅


🦅

Loading...
0%