@kutuptayazmisalli
|
Gelini ,gelini kürdün gelini... Bu gelen kimin gelini Diyarbakır gelini...
. . .
3 Ay sonra İtalya...
Tam tamına 3 ay olmuştu buraya geleli. Beni zorla bu şatoyu andıran kocaman eve hapsetmiş. Resmen gökyüzünü haram zıkkım etmişti bana. O şeytan pek yanıma gelmez gelse de yorgunum der çalışma odasında sabahlardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Her sabah siyahlara bürünür ve bir ordu adamla onlar kadar da bir sürü araba ile giderlerdi.
Berzan aşiret ağası olduğunu duymuştum. Ama onun her zaman, asıl ağa Agir abim demesi ile pek irdelemezdim bunu.
Peki bu adam nereye niçin gidiyordu?. Yanlış anlamayın umrumda değildi. Ama bu yerden tez zamanda kaçmalı bu piskopatan kurtulmam lazımdı. Bu olaylar hiç hayr'a alemet değildi. İçten içe korkuyordum. Bu yüzden ne yaptığını bilmeliyim.
Sabah evden çıkmadan önce benden akşam yemeği hazırlamamı istemişti. Mecburdum, eğer dediğini yapmazsam neler olacağını az çok tahmin ediyordum. Gönlünü hoş tutmalıydın ki bana güvenmeliydi. İşte o zaman çok kolay kaçabilirdim burdan.
En sevdiği yemekleri yapmış, şimdi ise sofrayı kuruyordum. Bana zamanında verdiği uyku ilaçlarından bir kaç tane çalmıştım odasından. Bunu şimdi yapmazsam bir daha yapmaya cesaretim olur muydu? ya da yapacak ömrüm olur muydu? bilmiyorum.
Buralar yazardan sizlerle...
Genç kadın Berzan'ın da dediği gibi herşeyi hazır etmişti. Şimdi ise çalan kapıya ilerlemiş ve korkudan titreyen elleri ile açmıştı kapıyı. Ama Berzan'ın arkasında bekleyen kardeşleri Polat ve Baran'ı görmesi ile dumura uğramıştı.
Asu içinden "Nereden çıktı ki şimdi bunlar? " demiş ve yüzünde hafif bir sahte tebessüm ekleyerek.
"Ho...hoşgeldin..niz... Hoşgeldiniz" demiş ve kapıdan çekilerek içeri geçmeleri için yol vermişti.
Mahcubiyet ile "Hoşbulduk yenge, kusura bakma. Böyle densizce haber vermeden geldik ama. " diyen Polat'ın ardından.
Asu'nun konuşmasına bile izin vermemiş. " Çok konuşmayın da geçin oturun sofraya "demişti öfkeden alnında ki damarlar belli olan Berzan.
Bu adam neden bu kadar sinirliydi? Asu içinden duâlar ediyordu. Bugün olacaklar için. Genç kadın da Berzan'ın bu haline en son kaçırıldığı gün rastlamıştı.
Asu fazla uzatmadan gergin havayı dağıtmak için hemen " Şey ben yemekleri getireyim. " demesi ile. Yemekleri masada gören Berzan.
"Evde dura dura kafayı yedin herhalde ya da benimle dalga geçiyorsun. " demişti dişlerini sıkarak. Resmen öfkesini içine gömüyordu.
Asu korkudan "N.. Ne..neden ki? " diyerek genç adama bakıyordu. Öyle ki gözlerinin halkasına kadar kan çanağı olmuştu.
" Yemekler masada ya beni yine sinir etmek için elinden geleni yapıyorsun" demesi Asu'yu daha da germişti.
Baran, Asu'nun korktuğunu yüz ifadesinden anlamış olacak ki
"Yenge sen işine bak. Yardıma ihtiyacın olursa da bizi çağır çekinme. Bizde masaya geçelim " demiş ve onu seyreden iki abisine dönmüştü yüzünü genç adam.
Genç adamlar masa da yerlerini almıştı. Asu içerde ilaçları kattığı yemekleri tek tek getirmiş koymuştu önlerine. Asu masaya oturacağı sıra Berzan salatayı beğenmemiş ve tekrar yapması için eşini içeri göndermişti. Sessizlik içinde geçen yemek faslı sonrası genç adamlar masadan kalkıp koltuklarına geçmişlerdi. O sıra da elinde salata ile masaya gelen genç kadın neye uğradığını şaşırmıştı.
"Ne çabuk yediniz? Salata istemiştin ama"
" Artık istemiyorum. Git bize çay getir. Fazla uzatmadan da etrafı topla çık odaya"
"Peki"
Asu, Berzan'ın dediğini ikiletmeden önce çay getirmiş daha sonra etrafı toplamış hemen çıkmıştı yukarı. Genç kadına bu saatten sonra sabırla beklemek kalıyordu.
Genç kadın, tam 1 saat geçmesinin ardından yavaş adımlarla sessizce inmişti merdivenleri. Salonda kimseler yoktu. Ve etraf kapkaranlıktı. Sadece salondan arka bahçeye açılan kapı açıktı.
Asu hızla kapıya yönelip sarmaşık olan duvarın yanına geldi. Burası evin kör noktasıydı. Hemen tırmanıp ineceği sıra birinin onu bacaklarından çekip kucaklaması ile "Ağğğ! "çığlık atması bir olmuştu.
Asu'yu kucaklayıp ağzını eli ile kapayan bir adet Berzan vardı. Genç kadının kulağına nefesini vererek
" Bu gece o sesini senden alacağım. Bak bakalım bir daha adam akıllı konuşabiliyor musun? "
demiş ve Asu'yu saçlarından tuttuğu gibi sürüyerek salonun ortasına atmıştı.
Genç kadın hıçkırıklar ile ağlıyor üzerine öfkeden deliye dönmüş şekilde gelen kocasına bakıyordu.
"Ne dedim l@n ben ha ? Benden gitmek isteğin her an için hayatı sana zindan ederim dedim mi demedim mi? "
"Senden nefret ediyorum anladın mı? . Hayatımı ş*ktin. Elimden herşeyimi aldın. Kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. Bir canım var o kadar"
"Bu kadar mı nefret ediyorsun lan? Ben seni deli gibi severken. O gözlerinle bana tek bir kez bakman için canımı bile vermek isterken, sen benden kaçmak istiyorsun"
"Senden uzak cehennemde olsa razıyım Berzan Karahan"
"Bugün o ilaçları yemeğime koymazsın diye dua ettim. Ama yanıldım. Yanıltın, kandırdın beni. Ulan! Ben her dk dua ettim. Sırf şu s*ktiğimin merdivenlerinden inme diye. Belki vazgeçersin diye umdum ama olmadı. "
"Sen, nasıl? "
"Asu bu evin her köşesinde kamera döşeli. Her zerreni izliyorum. Ulan ben nereye gitsem uzakta da olsan seni görmek isterken. Sen bana kazık atma peşindesin"
"Anla artık ben seni seviyorum. Benim sevmek için yeltendiğim adam ile denk değildik. Ve başlamadan bitti. Bir daha aynı hataya düşmek istemiyorum. Sen benim için o gece bittin. Benim tüm benliğimi herşeyimi bir gece de çaldın. Sen bana tec-"
"Sus artık! L@n sen benim karımdın karım. Ben o gece karım ile birlikte oldum"
O gece bir şey yaşandı kimisi sustu. Kimisi duymadı ve kimisi ise görmedi. Belki de herkesin üç maymunu oynamaktan başka seçeneği yoktu...
Dün gecenin zifiri karanlığını silip süpüren güneş en tepede yerini almıştı. Evin içinde tek bir ses seda yoktu. Genç kadın üzerinde yatan genç adamı iterek yataktan zar zor kalkmış ve kendini bilmez adımlarla soğuk suyun altına girmişti. Ruhu ile bedeni arasında dağlar kadar fark vardı sanki. Su bedeninde ki morluklara şölen yaşatıyor acısını dindiriyordu. Boş gözler ile yere bakan genç kadının zihnine bulanık bulanık dün gece geliyordu. Birden elleri ile kulaklarını kapatmış, oturduğu yerde iki büklüm olarak hıçkırıklar ile ağlamaya başlamıştı.
"Hayır hayır hayırrrr. Ağğğ! "
dese de, Berzan'ın da dediği gibi genç kadından ses çıkmıyordu. Ses telleri şişmişti. Bu da konuşmasını engelliyordu.
Berzan, yarı uyanık hali ile banyodan gelen kısık acılı inlemeleri duymuştu. Yattığı yerden kalkmış, çıplak vaziyete genç kadının yanına adımlamıştı.
Derisini yüzme derecesinde kese atan karısının elinden önce keseyi almış ardından buhar eşliğinde başından aşağı akan kaynar suyu kapatmıştı.
Vücudu k@nlar içinde kalan karısına dönmüş kendine çekerek "Delirdin mi l@n! sen? Ne yapıyorsun? " demişti.
Vücudunun yanması yada acısını bırakın ruhu acıyan kadın acıyan boğazı ile zar zor. "Delirdim. İstemiyorum bu hayatı. İstemiyorum seni. İstemiyorum bu bedeni" demiş ve ona dokunan elleri itmiş tekrar suyu açacağı sıra kocasının onu tekrar kendine çekmesi ile dengesini kaybetmişti. Berzan, sıkı sıkıya tuttuğu karısını kucaklayıp küvete koymuş. Hemen suyu ayarlayarak dolmasını sağlamıştı.
Ağlayan karısını kendi elleri ile yıkadı. Bir süre sonra banyodan kucaklayıp odaya getirildiği karısının yara olan yerleri sarmış üstünü giydirmişti.
"Bunu bana neden yapıyorsun? "
"Ben sana bir şey yapmıyorum. Sana ne oluyorsa bu senin eserin Asu"
"Bu yaralarda mı?"
"Her şey "
"Bir gün senden çok uzaklara gideceğim"
"O gün gelmesini çok istiyorum"
"Ne? Neden? Anlamıyorum seni"
"Çünkü ne olursa olsun bana alışacak ve seveceksin. İşte bu kaçma fırsatı eline geçse dahi benden gitmek bile istemeyeceksin. O güne kadar sabırla bekliyor olacağım"
Devam edecek..
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayin ❤
|
0% |