Yeni Üyelik
15.
Bölüm

12. Bölüm(Dila❤Agir)

@kutuptayazmisalli

BİR SEVDA MESELESİ VEFASIZ...

Herkes ile vedalaşan, Dilhun ve Jiar konağa gitmek için arabalarına yürüdüler. Dilhun bir kez olsun ardına bakmadı. Agir bir umut bekledi ama.

 

Ne değişecekti ki daha düne kadar saçlarından sürüklenip zorla nikah kıyılıp birde üstüne rızası dışı ilişkiye zorlanmıştı. Agir abisi yıllardır ikinci babası gibi olan adam.Sadece izlemişti.

 

O gün Dilhun'un sesine koşup yetişmemişti. Saçlarını sevip geçer abim, geçmese de ben sana şifa olurum Dilhun'um dememişti. Canı yandığı için feryat eden kardeşine sağır olmuştu.Tıpkı canından çok sevdiği babasının bir çöp gibi Jiar'ın onu götürmesini, bir şey yapmadan seyretmesi gibi. Dilhun asla unutmazdı ve zamanla daha da deşeceği bir yara olacaktı ona.

Polat, abisi ve kardeşlerini eve göndermiş tekrar hastahanenin içine ağabeyinin yanına gitmişti.

 

Tam odaya giriyordu ki odanın kapısının açık olduğunu fark etti. Aralık kısımdan Ağabey'inin Dila'nın elini avcuna hapsetmiş bir şekilde öpüp kokladıgını gördü. Bir yandan aff dileyen ağabeyi, diğer yanda bilinci kapalı Dila.

 

Polat, ağabeyi'ni öyle görmeye dayanamıyordu.

Biliyordu. Ah biliyordu.

 

Ağabeyinin, Dila için yapmayacağı şey yoktu. Yıllardır tek bir kadını sevmiş bir adam. Aldığı nefes, hissetiği huzur tek kelimeyle tüm benliği o kadına aitti. Peki ya Dila, o Alaz Dağlı ile birlikteydi.

 

Ağğğ! düşündükçe deliriyordu Polat. Nasıl olurda? Ağabeyi,Dila'yı bu denli severeken bunu ona yapardı.

 

Dağ gibi adam ne hale gelmişti. Ama hatalıydı, tabi ona göre. Ağabeyi Dila'yı severek en büyük hatasını yapmıştı.Aslında kızması gereken bambaşka biriydi, amcası Boran ağa olması gerekirken bu bedeli Ağir'e yüklenmişti. Sahi hiç kimse sormamıştı ki. Eskiden de sormazlardı zaten. Azat Ağa'dan sonra gelecek tek ağaydı. O hep ağır ve sert olmalıydı. Sürekli kardeşlerine imkan tanınmıştı.

Onlar özgürdü ama Ağir hep Amed'de ve belli bir zaman sonra hüküm süreceği topraklardaydı. Genç adama göre haksızca verilmiş bir karar da olsa artık ağabeyinin istediği bir şeyin gerçekleşmesini istiyordu.

 

O kadının ağabeyini sevmediğini biliyordu. Ama artık sevecekti, sevmese de zorla yapacaktı. Çünkü Polat, kafaya koymuştu. Agir ağabeyinin mutlu olmasını ve bir kez olsun yüzünün gülmesini istiyordu. Belki küçük kardeşleri kurban edilmişti evet ama. Elbet yine bu hüküm başka yoldan olacaktı.

 

Önce Dilhun'um dedi, daha sonra ağabeyim.

"Allah'ım nasıl çıkmaz bir yoldur bu"

 

Genç adam, düşüncelerden sıyrılıp ağabeyinin yanına adımladı.

 

Elini ağabeyinin omzuna koydu önce, daha sonra.

 

"Ağabey"diye seslenmişti.

Agir kendini öyle kaptırmıştı ki yıllardır hasret kaldığı kadının kokusuna. Başını koyduğu Dila'nın karnından, omzuna dokunan ellerle bir anda irkililerek kaldırdı başını.

Dila'nın ellerini bırakmadan, dönmüştü Polat'a.

 

"Ne oldu Polat? "

"Ağabey, bişey olduğu yok dur sakin ol! "

"Ee"

"Bizimkileri gönderdim konağa . Bizde artık konağa gidelim diyecektim. Doktor taburcu olabilirsiniz dedi. Ben işlemleri halediyorum sende onu(Ağir'in sert bakışlarına maruz kalınca) yani şey karını hazırla çıkarız " demiş ve gitmişti odadan.

Dilhun ve Jiar...

 

İki genç , sessiz geçen bir yolculuğun ardından konağa gelmişti. Dilhun sessizce odası'na doğru yol aldı. Kimse ile tek kelime etmek istemiyordu. O sırada yakın arkadaşı Bejne'de cevap vermeden odasına gitmişti. Jiar kız kardeşine tebessüm etmiş.

 

"Bugün biraz canı sıkın ama ben konuşurum abim" demiş kardeşini göndermişti.

 

Sinirle odaya giren Jiar, bir an ruhsuzca üzerini değiştiren karısını görmeyi beklemiyordu. Ne olmuştu bu kıza şimdi,ama o da biliyordu büyüdükçe öleceğini.

 

Bunca şey olmuştu,genç kız daha ne oldu? neden evlendim? niye neden böyle oldu ? diye sormamıştı. Ama hesap sormak bağırmak ve özgür olmak istiyordu. Tek bildiği buydu. O gün konakta, Berzan abisi su istediği için mutfağa giderken babası ve annesinin konuşmalarını duymuş o günden sonra anlamıştı. Babası bile isteğe vermiş.

 

Meğerse yıllarca kapalı kapılar ardında konuştuğu kardeşinin, yani amcamın canı için kurban etmiş. Kınalı kuzum diye sevdiği kızını. Kan akmasa da Dilhun o gün çok kan kaybetmişti. Ve hala içi kan ağlıyordu.

 

Onu hayretle izleyen kocasının farkında bile değildi. İşlerini haletmiş ve akşam yemeğine inmek istemediği için uyumak istiyordu. Uyumak ve herşeyi unutmak.

 

Bir nebze de olsa o hissi yaşamak istiyordu.

 

Gözlerini kapattı genç kadın.

 

Jiar karısının her adımını şaşkınlıkla izlemişti, şuan için birşey sormak yada Dilhun'u zorlamak istemiyordu. Ama bir yere kadardı, olan olmuştu. Alışması lazımdı. Jiar'a göre Dilhun'un ondan başka, onun Dilhun'dan başka gidecek sığınacak bir yeri yoktu.

 

Çıkardığı çeketini koltuğa fırlatıp, üstüne rahat birşeyler giymek için, giyinme odasına doğru gitti.

Karahan konağı....

 

 

Baran, Polat ağabeyi'ni aramış babalarının evde olduğunu o yüzden arka bahçeden gelmelerini söylemişti.

 

Azat ağa herşeyden habersizdi. Şimdi Dila ve Agir'i o şekilde görmemliydi. Yoksa olay büyürdü.

 

Arka bahçeden kimseye görünmeden Agir kucağında karısı ile odalarına girmişti.

 

O sırada arkalarından, içeri girmeye yeltenen bir adet Berzan vardı ki.

 

Genç adamın omzuna dokunan el ile hemen döndü ardına.

 

Karşısında karnı burnunda karısını görmesiyle iyice şaşırmıştı.

 

Hala şaşkınca bakan adam. Karısı tarafından kolundan tutulup odalarına götürülmüştü.

 

Genç adamın şaşırmasının tek sebebi, bunca zaman ondan nefret eden ve sürekli ona dokunmasından iğrenen kadın kendi isteğiyle dokunuyordu genç adama.

 

Dila, lavoboda işlerini halledip çıkmıştı. Aslinda banyo yapmak istemiş fakat, hala kafasında ağırlık hissi olduğu için pekte cesaret edememişti.

 

Bu yüzden pekte rahat değildi.

 

Ağir, tam duş almak için banyoya gidiyordu ki.

 

Yatağa oturup oflayıp şempanzeler gibi kaşınan karısına gülmeden edemedi.

 

"Hahah!Yavrum evde su mu yok? Yada kocana su faturası az gelsin diye o güzelim hint yolu gibi saçlarını yıkamak mı istemiyorsun?. "

 

Dila önce, Ağir'in bu denli naif konuşması içini eriyip bitse de, bir anda espiri adı altında o bana laf mı soktu dedi içinden.

 

"Hiçte bile Agir ağa....hıh sen git yıkanda rengin açılsın biraz! hem o gömleğini biraz kapat"

 

Koskoca kadının ,çocuk edasında söylediği sözler Agir'i güldürmüştü.

 

"Yavrum bak bozuşuruz. Birincisi o benim kendi rengim. Kocan esmer yahu kara değil.

 

İkincisi ,karım tarafından kıskanılıyormuyum?? "

 

Dila panikle.

 

"Yooo... Ne alaka.. Bi kere ben niye.. Haah seni mi? Hiçte bile... Of git başımdan"

 

demişti. Ağir bu şirinliğe fazla dayanamayarak Dila'ya koşunca. Dila panikle koşmaya başladı.

 

 

"Ayyy gelme katil git komşular"

 

Dediği an kolundan tutup kucağına almıştı bile Agir güzel ama biraz saftirik olan karısını.

 

İki Genç'te o an birbirine kitlenmişti. Bir süre sesizlik oldu. Onlar sustu yıllardır birbirine hasret kalan gözleri konuştu.

 

 

Dila hep yaşama sebebi olan yeşil gözlere, Agir ise bir ömür gömülmeyi istiyeceği Koyu kahverengi gözlere baktı hasretle.

 

Bu anı bozan şey Dila'nın Ağir'in dudaklarına o narin dudaklarını bastırmasıydı. Öpüşmüyorlardı ama bu hissi sadece sexs için sevişmeyenler bilirdi. Şimdi ne fark var derseniz. Gerçek sevenler hissetmek ister nefsini söndürmek değil...

 

Genç kadın dudaklarını geri çekeceği sıra, genç adam hemen erken davranmış deli gibi öpmeye başlamıştı. Dila'da bu anı beklediği için asla itiraz etmemiş. Ağir'e ayak uydurmuştu.

 

Arada nefes almak için birbirinden ayrılıyor ama tekrar birbirlerinden kopacaklar korkusu ile tekrar ateşli öpüşmelerine dönüyorlardı.

 

Ağir birden Dila'dan ayrılıp,

 

"Yavrum affet, sana vurduğum için belki beni affetmeyecksin ama ,köpek gibi pişmanım"

 

Dila , Ağir'in bir gün içinde değişimine çok şaşırsada gözü aşktan kör olan bir için herşey mübahtı.

 

"O gün herşey altüst olmuştu. Kafan yerinde değildi. Abimin yaptıgı şeyler doğru değildi. Ben bilirim Agir ağanın yüreğini. Belki yaptığın doğru değildi ama ben seninle tekrar başlamak istiyorum. Ağir ben bu anı yıllarca bekledim. Sen bana bakmadıgın her an ölm--"

 

"Sakın! Bir daha ölümden bahsetmek yok gülüm! Artık ben sen değil biz varız. Agir karahan ve Dila Karahan"

 

İki Genç'te bu sözlere gülmüştü.

 

"Eee Agir ağa var mısın bu kez sevdiğin kadının ateşiyle yanmaya"

 

"Sen cehennem olsan, seve seve atarım kendimi kadın. "

 

"Tüm Amed hatta, Tüm doğu duysun!

 

AĞİR KARAHAN artık benim, sevdiğim adam yanı başımda.Yılların acısını çektim şimdi sefasını süreceğim" demişti sevdiği adamın kolları arasında.

 

 

Devam edecek...

 

Oylarınızı vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🦋🦋

 

Loading...
0%