@kutuptayazmisalli
|
4 AY_SONRA KIRIMLI KONAĞI..
Ah! yine aynı uçurumun kenarında. Kan ter içinde kalmıştım. Adeta ecelimi selamlıyordum.
Her zaman olduğu gibi tam kenarında bir salıncak ve kucağımda yeni doğmuş daha kanı silinmemiş bir bebek vardı. Her an düşecek gibiydim. Bebeğin tüm çığlığı uçurum da yankılanıyor beynimin içinde
o yaptı! yaptı! diye sesler uğulduyordu.
Bir tarafım yaşamak bir tarafım ölmek istiyordu. Neydi bu? nasıl bir çıkmaza girmiştim.
Ve en önemlisi neden burdaydım. Kucağımda ki bebek sürekli göğüsüme tutunarak emmek istiyordu. Aman Allah'ım en korkuncu benden süt geliyordu.
Allah'ım ne ile sınanıyordum. Tam bu düşünceler ile kendi kendimi yer iken gür ve öfkeli bir adam belirdi karşımda. Terden saçları anlına yapışmış tüm bedeni kanlar içindeydi. Önceden yüzü gölgeliydi. Tam göremiyordum.
Ama şimdi tam karşımdaydı.
Jiar evet bu Jiar'dı.
"Jiar neden burdayım? Bu bebek kimin?"dedim.
O sadece yalvarır şekilde kurduğu bir cümleyi tekrar edip duruyordu.
" Sakın Dilhun'um sakın yapma "
diyordu. Oysa ben ne yapacaktım? .
Bu bebek kimindi? Ve benim kucağımda ne işi vardı?.
Ve bir cümle daha kurdu Jiar
"Kadınım, ömrüm, nefesim canıma can olanım gel hadi bak senin için geldim"dedi.
Bana yapma diyen adama boş gözlerle bakmaya devam ederken o son sözleri ile yutkunamadım.
"Oğlumuz da alıp gidelim. Bak oda seni istiyor, yavrumuz annesine doymadan onu anasız koyma"demişti.
Bir anda bebek, kollarımdan uçuruma düştü. Bağırmak istedim , ama sesim çıkmadı. Kendimi peşinden atmak kurtarmak. Ona sımsıkı sarılmak ama yapamadım. İçimden bişeyler akıp gitti. Bir hışımla döndüm arkama ama kimse yoktu. Durduğum yere mıhlanmış gibiydim. O an bağırmak istedim.
Etrafa bakındım, çaresizce ama kimseler yoktu. Jiar nereye gitmişti. Bebek ya bebek ölmüşmüydü. Allah'ım neden kimse yoktu. Ya ben niye kalkamıyordum.
Genç adam karısı ,kollarında huzursuzlanınca birşey oldu düşüncesi ile hemen yataktan dogruldu. Evet Dilhun'a baktığında kan ter içinde kaldığını gördü.
Hemen sarsarak uyandırmaya çabaladı ama nafile. DiLhun sanki bu dünyadan çekilmiş gibi uyanmak istemiyor, daha da sık sayıklamaya başlamıştı bile. Jiar, karısına birşey olacak korkusu ile annesini çağıracağı sıra,
DiLhun bir anda bağırarak uyandı.
"Ağğğ, ağğğ " çaresizce bağıran ve derin nefesler alan korkmuş karısına koşarak sarıldı. Alnından öperek.
"Geçti yavrum geçti" demişti.
Dilhun şuan bedenen burda olsa da hala kabusun etkisinde ve bu sefer gerçekten de bir şeylerin farkındaydı.
Çocukluğundan beri farklı türde aynı rüyayı görmüştü. Evlendiği günden beri 4 aydır görmediği kabuslar yeniden peydah olmuştu.
"Geçmedi, geçmeyecek biz bu günahın bedelini ödedik ama ya kendi günahlarımızın bedeli ne olacak Jiar ağa" demişti.
"Hepsi geçecek, sen benimsin kadınım herşeyimsin. Seni benden ancak ölüm ayırır. " demiş ve hala ağlayan ve kocasının kollarından kurtulmaya çabalayan küçük karısını sarıp sarmalamıştı. DiLhun, jiar'ı sevebilir miydi?
Yada alışabilir miydi?
Kim bilir, herşey zamanla ortaya çıkardı. 4 ay içinde yapmadığını bırakmayan onu hep zorlayan adamdan medet umuyordu.
Şuan hiçbir şeyin farkında değildi belkide...
... Bilemem nereye sürüdüğümü bekleme Belki kaybolup gidecek bu yürek Karla kaplı yüreğimde hüzne doğan kır çiçeğim Yandım aman öldüm aman Sararıp soldum aman Karboran yollar ardımda sevdan var Seni bırakıp gidemem Ağlama sil akan gözyaşlarını ağlama Birde sen tuz basma gülüm yarama Gitmeler çok zor küçüğüm Yoldaş olur yalnızlığım bana... . . .
DiLhun 4 ay içinde ağır eziyetlere maruz kalmıştı. O küçük vücudu morluk ve yara bere içindeydi.
Jiar onu sürekli zorluyor istediği olmayınca, Dilhun'un canını yakmaktan çekinmiyordu. Ama sürekli onu sevdiğini ve asla bırakmayacağını söylemesi zaten içten içe ölmesine sebebiyet veriyordu genç kadına.
Ağir'in haberi yoktu. Eğer olsaydı konağı başına yıkardı Jiar'ın. Dost bildiği adamın kardeşine bu şekilde davranacağını tahmin bile edemezdi.
Jiar dışarı iyi görünse de aslında içten içe önüne geçilmesi gereken hasta ruhlu bir şahıstı.
KARAHAN KONAĞI KAVGA...
Aylardır kocalarının tartışmaları yüzünden asla konuşamayan iki elti konağın salonunda karşılaşmış, hazır kimseler yokken konuşmak için yeltenmişlerdi... İlk söze Dila girmişti, "Merhaba, Asu değil mi?. "
"E... evet şeyy, sende"
"Dila ben Dila" demiş Asu'ya elini uzatmıştı.
"Evet bende Asu, memnun oldum" demiş elini sıkmıştı Dila'nın. "Asu çok güzelmişsin oyy bide hamilesin " demiş hemen eli ile Asu'nun karnını okşayıp tatlı tatlı konuşmaya başlamıştı.
"Teşekkür ederim, sende çok güzelsin. Ağir abimle çok yakışıyorsunuz. Allah mutluluğunuzu bozmasın"
"Amin canım benim, hamilelerin duası kabul olur derler. Bizim içinde et olur mu? "
Dila'nın bu dediğine tebessüm ederek,
"Tabi seve seve"demişti genç kadın.
O sırada sert ve öfkeli bir ses yankılandı konağın içinde.
" ASU! "
Panikle Dila ve Asu kafasını sesin geldiği yöne çevirince merdivenlerin başında öfkeden deliye dönen Berzan ile karşılaşmışlardı. Dila bilinmez ama Asu hamile olduğu için çok korkmuştu.
Genç adam hızla gelip koluna yapıştı karısının.
Dila onu itmeye çalışsa da , kafaya koymuştu karısını götürecekti. Dila'ya dönmüş. "Senle daha sonra görüşeceğiz. Bir daha karımla konuşma seni sürtük sakın! "
O sırada Ağir , seslerine gelmişti.
"Hayırdır Berzan, sen kimin karısına kimin evinde sürtük dersin de hele de gırtlağını canlı canlı sökeyim. "demişti.
"Kendi evimde, Karahan'lı olarak başkasından sana yama olan bu aşifteye söylüyorum var-
Berzan'nın sözünü kesen, Ağir abisinin aniden atığı yumruktu.
Asu " ağğğğğ" o anki refleks ile korkmuş ve bağırmıştı.
"Bir daha, karıma bu denli densizlik yaparsan kardeşim demem gebertirim" demiş ve Dila ile gitmişlerdi.
Allah'ım ne olur yardım et!. Diye duâlar ediyordu hamile kadın...
Berzan sinirle düştüğü yerden kalkmış Asu'nun üzerine yürümüştü.
Kolundan tutup sürükledi. Arka bahçeden geçirip tam kapıdan çıkıyorduk ki Baran'ı görmesiyle bir ümitle merhamet dilendi ama tuttuğu kolundan elini itirip,
"Çabuk gidin şimdi babamgil gelir" demişti.
Berzan , Asu'yu sertçe arabaya bindirmiş kendide biner binmez hızlıca uzaklaşmıştı konaktan.
DEVAM EDECEK...
|
0% |