@kutuptayazmisalli
|
Bazıları sanar ki, sadece bir yazıdan ibaret. Bilmez ki, yada kim bilir görmek istemez, kimi kuytu köşede bunları,yaşayan bir kadın var demez mesela.
. . . . "Dilhun dur! Tamam, bak bir şey yapmayacağım. Hadi gel " genç adamın korku ile söylediği sözlere karşı,
"Jiar Kırımlı korkuyor. Hahaha...Tüm Amed duysun , koskoca Kırımlı ağası bana yalvarıyor(!)" dedi kadın gülerek.
"Yavrum dur!! Hadi bana doğru gel, düşeceksin lan kahretsin!! Hadi yavrum kurban olduğum. " diyerek ekledi adam.
"Hayır bak burası çooookk güzel, oğlumuz da burda. Niye gelecekmişim ki, o burda ben burda hadi sende gel tam olsun. Jiar Kırımlı, mis kokulu oğlum burda. Kokusu burda ama kendi nerde" cevapladı kadın.
Jiar ne yapacagını şaşırmıştı. Korkudan dili lâl olmuş bir şey söyleyemiyor buda onun gözlerinden kan gelmesine sebep oluyordu. Öyle ki bu onun kalbinin ritminin bozulmasına yol açarak nefesini kesiyordu.
(Not: Eğer aşırı sinir sisteminizi zorlar kendinizi haddinden fazla kasarsanız. Bu olay olur. Genelde kılcaldamar patlaması denir)
Genç kadın Amed kayalıklarının tam ucunda ,oturdugu yerden kalkarak, yüzünü rüzgara dönmüştü. Dilhun gelinin yazması rüzgardan o ipek saçlarını zorda olsa bırakarak genç adamın yüzüne uçmuştu. O sırada, sıkı sıkıya kapatıgı simsiyah harelerini açtıgında, Çaresizlik içinde olan kocasının yüzüne bakarak, küçük bir tebessüm etmiş. Daha sonra başını önce gri ve siyaha çalan renkte ki gökyüzüne çevirmiş, sonra uçurumdan aşağı bakmıştı.
"Biliyormusun Jiar? Çok bekledim."
"NEYİ DİLHUN'UM NEYİ SÖYLE? "
"Senin beni ger...
Tam o sırada, genç kadının ayağı kayarak aşağı düşmüştü.
" DİLHUN NNN!!! " . . . . .
Dilhun, Dilhun..... Dil- diyerek, bir anda sıçrayarak uyanmıştı. Genç adam.Hiç beklemeden etrafında gezdirdi korkudan dolan gözlerini. Peki ,Ama nerdeyim demişti içinden, Dilhun peki o nerdeydi?.
Kafasını toplayarak kalktı ayağa Jiar. Delirmiş bir şekilde, sabahladıgı çalışma odasından hızla kendini dışarı attı. Gördüğü kabus onu derinden etkilemişti. Elleri titremekten terlemişti. Koşar adımlarla odalarına varır varmaz, hiddetle açtıgı kapının ardında bomboş bir oda bulmuştu. Yatak ya hiç bozulmamış, yada yeni toplanmıştı. Jiar direk banyoya da bakmıştı ama Dilhun'un bir Türlü bulamamıştı. Genç kadın, sır olmuş uçmuştu.
"DİLHUNN!!! DİLHUNNNN!!! " diyerek, konagın tüm odalarını talan eden jiar, en son kendini bagıra bagira avluya zor atmıştı.
"DİLHUN, NERDESİN DİLHUN NN!!! boğazı yırtılma derecesine gelen genç adam bir türlü karısını bulamıyordu.
Jiar kırımlı'nın sesine tüm konak halkı dahil tüm korumalar da eşlik etmişti.
" Ne oldu oğul, sakın olasın"demiş oğlunun korkudan kireç gibi olan yüzünü elleri arasına almıştı, Dicle xanım.
"Ana, Dilhun nerde? " demişti, titrek bir ses ile.
Dicle xanım,oğlunun her an ağlayacak suratına karşı "Nerde olacak oğul,sabah biraz midesi bulandı şimdi yatmaya gitti gelinim. Korkmayasın yavrum"
"Yok ana yok ,karım yok !!! " tükenmiş bir ses ile söylemişti.
Daha fazla uzatmadan , istifini bozmayan Mahmut ağa, oğlunun bu haline endişe etmek yerine kızar bir tavırla, "Ne dersin sen jiar ağa, Dilhun gelin yeni odaya çıktı. Bugün torunumun kontrolü var. Kendine gel ve karını hastahaneye götür. Bu saçmalığıda bırak." demişti. Çünkü onun için bu şeyler gevşeklikti. Asla bir güne bir gün asla Dicle xanım'a bu denli düşkün olamamıştı. O her zaman emir verir çekilirdi.
Daha sonra korumalara dönerek, el işareti yaparak dışarı çıkmalarını emretmişti. Hiç beklemeden yarım kalan kahvaltısına geri dönmüştü. Miran ve Bejne babalarına asla seslerini çıkaramazdı. Bir karşi gelen jiar'dı ama şuan o'da lâl olmuştu korkudan.
"Şey, abi. Dilhun yukarda değil,benim odamda aşağıda uyuyor. " demişti Bejne.
Jiar ,kardeşinin dediğinden sonra hiç beklemeden koştu, Dilhun'un yanına. Açtı kapıyı girdi içeri. Yatakta iki büklüm karısını gördüğü an derin bir nefes alıp vermişti. Hızla kapıyı örterek yanına gitti karısının. Yavaşça başını öpmüş daha sonra sırtından sımsıkı sarılarak yanına uzanmıştı. Genç kadın, huzursuzca kıpırdansada jiar izin vermemişti. Aldırış etmeden hala sarılıyor uzun uzun saçlarini kokluyordu. Sevdiği kadının. Göz yaşları sel olmuştu. Hala ağlıyor, annesine özlem duyan çocuk misali sevdiği kadına daha da sokuluyor hiç bırakmak istemiyordu.
Sevmek?.... . . İnsan sevdiğine bu kadar sert vurur muydu ki ?... . . "Jiar.... " demişti Dilhun,uykulu gözlerle.
"Hım... Söyle çoban yıldızı"
"Çoban yıldızı? Ne diyorsun be adam. Yaaa... Çekil zaten sıcak birde sarmışsın beni ahtapot gibi" eklemişti sitem dolu tavırla.
"Sen benim, şu yönünü bulamayan s*kik hayatımın çoban yıldızısın. Sen benim nefesimsin" demiş ve karısını öpmüştü.
"Sende,gecemdeki beni içine çeken bataklığımsın, gündüzümde yakıp kavuran çölümsün. Jiar ağa sen benim azrail'imsin. " demiş. Genç adamı itekleyip, yataktan kalkarak hazırlanmak için odasına gitmişti.
Genç adam, sıkıntılı bir nefes vererek yatagı yumruklamıştı. "Ağağağ!!! " öfkeyle yatakta dogrulmuştu. Öylece bir süre boş duvara baktı. Düşündü sadece düşündü.
O sırada , Bejne gelmişti odasına.
"Şey abi kusura bakma, ben bilmiyordum burda olduğunu. Dilhun öyle gidince "
"Tamam bacım, ne kusuru kendi odan sonuçta burası.Neyse zaten şirkete gideceğim. Hadi gör'üşürüz" demiş kız kardeşinin anlından öperek gitmişti.
Genç adam, avluda aile üyelerini eş geçerek sinirle konagı terk etmişti.
Hızla arabasına bineceği sıra, şöför
"Ağam şirkete mı? "
"Sen bırak, ben sürecegim. Bugün izinlisin. " diyerek adamın konuşmasına izin vermeden. Arabaya binerek hızla uzaklaşmıştı oradan.
Şirkete gideceği kavşagı son anda es geçerek, bugün kabuslarına konuk olan Amed kayalıklarına sürmüştü.
Uçurum kenarına geldiğinde, arabayı durdurup aşağı inmişti. Ölüm kokusu vardı. Evet genç adam, bildiğin ölüm kokusu alıyordu. O esnada biraz daha yaklaştı, ucuna doğru. Aklına Dilhun'un son anda söyleyemediği yarım kalan sözü gelmişti.
"Senin beni ger... " Ahhhh acaba ne demek istiyordu. "
"Kim ne diyordu oğlum"
O sırada jiar arkasından gelen ses ile irkilerek arkasına dönmek istemişti ama dengesini kaybediyordu neyse ki son anda Agir yetişmişti. Arkadaşını tutarak çekmişti.
"Oğlum kendini öldürmek mi istiyorsun?? " demişti Ağir endişe ile.
"Şey.... Yok aslında ben o yüzden gelmedim." demişti genç adam dalgın bir ifade ile.
"Yok oğlum iyi halin bu ise, kötü halin nasıl? diyerek ortamı yumuşatmak istemişti ağir.
" Hem sen nasıl buldun beni? "
"Dilhun'uma bakmaya gelmiştim. Tam arabayı park edeceğim sıra sen, hızla çıktın konaktan bende peşinden geldim işte. Dilhun'um iyi değil mi? "
"Merak etme,iyi olmasa burada ne işim var. O an kafam dağılsın istedim. Neyse hadi gidelim" demiş. Hala arkasında ki uçuruma korkulu gözlerle bakmaya devam etmişti.
"İyi olmadıgında ilk duragın burası olsun jiar, emin ol kardeşim bir an söyleyeceği söz üzerine senin ilk ve son duragın burası olacak çünkü" demiş ve o'da ilerlemişti arabasına.
İki gençte arabalarına binerek, uzaklaştılar oradan.
Önde jiar, arkadan Ağir,
Birlikte konağa yol aldılar.
. . . . . Karahan konağı... Dila karahan....
Sabahtan beri, Eltisi Asu ve kaynı Berzan'ın ikiz erkek bebeklerini görmeye gelen kadınlar yetmiyormuş gibi, birde Dila'ya bebek ne zaman geliyor diyorlardı. Genç kadın çıldırmak üzereydi.
Son dağıtığı tepsi bittiği an kendini mutfağa atmıştı. Elindeki tepsiyi tezgaha koyarak, hemen yanında ki sandalyeye oturarak dizlerini ovamaya başlamıştı genç kadın. "Ohhh be!! Dünya varmış. Bu ne ya sabahtandır ayyy yeter. Ben ağa kızıyım, ağa karısıyım. Yahu!! " demesi üzerine mutfaga maral girmişti.
"Oohoo valla sen şimdiden böyleysen, akşam kocana nasılsın? " demişti pişkin pişkin.
"Ne diyorsun seni şılık, yigen kuzen tanımam yollarım vallaha"
"Ahh gelde yol. Yalan mı sen Ağir ağaya karılık yapmış olsan ikinci gün karnına koyardın çocugunu " demesi ile Dila'nın hızla Maral'ın uzun açık saçlarını eline dolaması bir olmuştu.
"Ağğğ!! " genç kadının bagırmasına bile aldırmadan,
"Seni fa*şe seni. Seni ilgilendirmez benim kocamla özelim. Sana mı kaldı ha söyle? "
"Bırak manyak, bırak!! Tabi bana kaldı. Sen veremessen ben seve seve veririm. Hemde hiç usanmadan kaç tane istiyorsa" demesi Dila'yı daha beter etmişti. Hem böyle konuşması yetmiyormuş gibi birde üstüne açık açık buraya kuma olmaya geldim diyordu resmen. Dila kontrolden çıkmıştı, kenarda hediye paketlerini kesmek için bulunan makası görünce hemen alarak, eline doladığı kısmı boydan boya kesmişti. Üzerine sert bir tokat atmış, Maral'ı yere yapıştırmıştı. Daha devam edecekti ki, güçlü bir kol buna engel oldu.
"Yenge kurban olayım dur!! İçerde konuklar var her bir ilden. Ayıp olur. Sesiniz gelmıyor ama, her an sizi biri görebilir. Biliyorsun bir laf bin laf olur dilden dile saçma bir hal alır" demişti Polat.
O esnada İçeri elinde biberon ile Berzan girmişti.
"Dila yenge şey şu-..... Şaşkınlıktan nutku tutulan genç adam ne diyeceğini bilmiyordu. Yengesi Dila, bir elinde makas diğer elinde upuzun bir saç . Ve Yerde hüngür hüngür ağlayıp saçının yarısı olmayan bir Maral vardı.
Üstüne birde konagın kapısından yeni giren Ağir .
DEVAM EDECEK...
OY KULLANMAYI VE YORUM YAPAMAYI UNUTMAYIN...
|
0% |