Yeni Üyelik
23.
Bölüm

20.Bölüm{Ağalık }

@kutuptayazmisalli

Hasret kaldık... Oysa birbirimize bu kadar yakınken... 🚬

O esna da içeri elinde biberon ile Berzan girmişti.

 

"Dila yenge şey şu-..... Şaşkınlıktan nutku tutulan genç adam ne diyeceğini bilmiyordu. Yengesi Dila, bir elinde makas diğer elinde upuzun bir saç . Ve Yerde hüngür hüngür ağlayıp saçının yarısı olmayan bir Maral vardı.

 

Üstüne birde konağın kapısından yeni giren Agir abisi vardı.

 

" Aha abim geldi sı*çtık"diyen Polat ile kendilerine gelen gençler hemen toparlamaya başlamıştı. Berzan olay çıkmasın diye Polat'ı, Ağir abisinin yanına göndermiş onları görmeden yukarı çıkartmasını sağlamıştı.

 

"Ne oldu burda Dila yenge" diyen Berzan, yerde hala ağlayan Maral'ı tutup kaldırmış ve bir sandalye çekip oturtmuştu.

 

Dila hala bir cevap vermek yerine, hırsını alamadığı Maral'a bakıyordu.

 

"Yenge senden bir cevap bekliyorum" demişti biraz öfkeli biçimde.

 

"Ne olmadı ki, bu sürt!k meğerse kocam için gelmiş. Ama ben hakettiği cevabı verdim" demişti ama resmen sesi düğümleniyordu genç kadının.

 

"Doğru mu bu Maral? " diye sormuştu Berzan.

 

Maral yutkunarak hemen söze girdi.

 

"Evet doğru, hüküm verildi. Bunun çocuğu olmuyo, 2 ay sonra ortada bir çocuk olmazsa eğer Agir ile ben evleneceğim. Ve bundan Azat amcamın da haberi var. Babamla konuştular. " diyebilmişti, bir eliyle hala kanayan saçlarini tutuyordu.

 

Berzan ve Dila şaşkındı. O öfke ile tekrar Maral'a saldıracakken, Berzan tutmuştu.

 

O ara içeri Polat girdi.

 

 

"Ne yaptınız? Yukarda ne oldu tahmin edemediniz. Dila yenge, Agir abim seni odanızda bekliyor." demişti genç adam.

 

Dila ikiletmeden yukarı çıkmıştı.

 

Merakla "Ne oldu yukarda Polat söyle de bilelim. "demişti Berzan.

 

 

 

"Abi, Agir abim için hüküm çıktı. "

 

 

 

Birden "Ne hükmü Polat söyle? " endişe ile söylemişti içeri konuşmalara şahit olup giren Baran.

 

 

 

Genç adam iki abisine de bakarak

 

"Agir abim ve Maral'ın evlenmesine hüküm verildi. " demişti üzgün bir şekilde.

 

 

 

Berzan ve Baran ikiside birden

 

"NE"diyebilmişti. Ama bu konuya içi içine sığamadan sevinen Maral hariç.

 

Genç kadın biran önce Agir ile evlenmek istiyordu. Ve yavaşça yerinden kalkarak, odasına gitmişti.

 

Dila oda'ya vardığında, orta yerde sinirle sakalını sıvazlayarak, volta atan bir adet Agir görmesi ile hemen kocasının yanına yaklaşarak, arkasından sarılmıştı.

 

Genç adam, önce irkilse de daha sonra bir taneciği gözünün nuru olduğunu anlayınca ellerinden tutup kendine çevirmişti. Ve göğüsüne çekerek sımsıkı sarılmıştı.

 

 

Önce genç kadın atıldı söze.

 

" Ağir'im ne oldu? Söyle seni kim bu kadar sinirlendirdi. "demişti.

 

 

" Hüküm verildi Dila. Bizim adımıza hüküm verildi yavrum. "demişti genç adam sesi titreyerek.

 

 

Genç kadın , korku ile Agir'den kendini çekmek istemişti ama Agir buna izin vermemişti.

 

" Ağir söyle ne hükmü, ne oluyor? "

 

diyebilmişti genç kadın.

 

 

 

"Eğer bir çocuğumuz olmazsa, Maral ile evliliğimze hüküm verildi. Ama ben itiraz ettim. Sakın Dila'm sakın ağlama yavrum. Ben seni çocuk için değil ben seni sevdiğim için evlendim. Ve yaşadıgım sürece hep senin adın düşecek bu dilimden. Varsın ağa Berzan olsun be gülüm. " demişti genç adam. Hala karısına bir an olsun sarılmayı bırakmadan.

 

 

 

Onları kapının aralığından izleyen, Asu'dan habersizdiler. Genç kadın hemen kocası Berzan'ın yanına giderek olan biteni anlatmıştı. Herşeyi ögrenen genç adam, hemen babasının yanına indi.

 

 

Avluda Azat ağa ve diğer illerin aşiret ağaları vardı. Berzan tüm heybeti ile dikildi babasının karşısına.

 

 

"Bav, duyduklarım doğru mu? " demişti ama babası yerine amcası hemen söze atılarak,

 

 

"Doğrudur yiğenim ama sana düşmez. Hadi sen gidip oğullarınla ilgilen" demesi ile Asla istifini bozmadan genç adam,

 

 

"Asıl sana düşmez! Bav ben sana sordum ama senin yerine can atıp söze atlayanlar var. Diyesin hele bunlar doğru mu? " demişti öfkeden içi içini yemekte olan genç adam.

 

 

 

"Doğrudur oğlum. Bilirsin, ağalık önceden beridir Agir'e kesilmişti. Şimdi ağalığı almaya az kaldı ama ortada bir çocuk yoktur. Elimden bir-

 

diyemeden babasının sözünü bıçak gibi kesen Berzan direk olarak

 

 

 

" Vardır bav. "demişti.

 

Berzan'ın bu cümlesinden sonra, hem amcası hem tüm konuklar olmak üzere bunlara eşitlik eden

 

Dila ve Ağir'de peşin sıra avluya inmişti.

 

" De hele Berzan'ım nedir? "dedi van Aşireti'nin ağası olan Sirwan ağa.

 

 

 

" Herkes duysun. Ben Berzan Karahan

 

Abim Ağir Karahan'ın elinden ağalıgı alıyorum. Azat ağa söyle bana, ağalığı bana verirmisin? Hem evliyim hem de iki tane oğlum var. Tüm şirket yönetimi abim tarafından bana devredildi bunlar yeterli değil mi? Hem sana hemde diğer Aşiret reislerine sorarım "

 

dedi ve sözü babasına bıraktı genç adam. O sırada Asu, Dila'nın yanına gelerek elini tutu. Dila önce şaşırsa da anlamıştı sırf kuma olayı olmasın diye Berzan ve Asu'nun planı olduğunu.

 

Asu yine yapmıştı kardeşliğini. Dila ve Asu orda birbirlerine sımsıkı sarılarak birbirlerine bir nev-i teşekkür etmişlerdi. Tabi gururla kardeşini seyreden Agir'de hesaba katarsak. Arkalarında hasedinden çatır çatlayan Maral hariç tabi.

 

"Berzan de git işine. Hem biz sözü kestik burdan dönmek olmaz" diyerek yiğenini azarlamıştı resmen.

 

Ama Mahne xanım, söze atlayarak

 

"Botan sen çok oluyorsun. Karşında ki de benim oğlum, ağa olacakta benim oğlum. Söz sana düşmez. Oğlum Berzan, babasına soru sordu sana değil" demişti hiç çekinmeden.

 

 

Botan ağa tek kelime etmemişti. Biliyordu sonu kötü olurdu. Yıllar önce çok dayak yemişti abisinden. Mahne yengesine ağır laflar konuşmasından dolayı. Yılların korkusu hala içindeydi yaşlı adamın.

 

"Tamam madem öyle. Ağalar buraya kadar geldiniz. Ayaklarınıza sağlık, ama sizinde huzurunuzda oğlum Agir'i ağalıktan alırım. Onun yerine ikinci oğlum Berzan Karahan'ı getirmek isterim. Bu böyle biline"

 

demesi ile Botan ağa ortada kara kara düşünmeye başlamıştı.

 

 

Diğer ağalar, kendi aralarında düşünüp taşınmışlardı. Belli bir münakaşadan sonra, Kırımlı'ların ağası Mahmut ağa.

 

"Azat ağa dediğin kabulümüzdür. Artık Agir değil, Berzan ağalığa kabul edilmiştir. Hayırlı uğurlu olsun. Bu saatten sonra oğlun Berzan Ağadır. " demişti.

 

Mahne xanım ise gururla"Sende kızını al Urfa'ya geri dön Botan artık söz möz kalmadı ortada" dedi otoriter bir ses tonuyla.

 

 

Kimseden ses çıkmadı,çünkü bilirlerdi, Mahne xanım'ın Azat ağanın ismine ihtiyacı yoktu.

 

 

3 saatin sonunda yavaş yavaş konakta kimse kalmamıştı. Herkes konaklarına dönmek için yola çıkmışlardı. Maral'da babası ile Urfa'ya dönmek zorunda kalmıştı.

 

 

Yaptıgı şeytanlıklar babalı kızlı ayaklarına dolandı diyelim.

 

KIRIMLI KONAĞI...

 

"Hadi yavrum saat kaç oldu, bir an önce gidelim"demişti kapı önünde karısını bekleyen genç adam.

 

Kocasının bu sözlerine karşi "Tamam tamam patlama. Anca bitti işim. Hadi gidelim" dedi umursamaz bir tavurla.

 

"Kızma yavrum"dedi jar karısına yaklaşıp öpecektiki

 

"Ayy!" diyerek kocasını itterek odaya tekrar girmek istemişti.

 

 

"Ne oldu bir yerinmi ağrıyor. Boşver gitmeyelim" endişe ile söylediği sözler işe yaramamıştı.

 

 

"Ya çekil be adam önümden, yazmamı unuttum" demiş kocasını itterek artık nihayet içeri girmişti kadın.

 

"Saçlarina örtsen ne örtmesen ne fark eder ki zaten yarısına tuturuyorsun hiç anlamıyorum vallaha siz kadınları"

 

"Anlama zaten, odun"

 

Genç kadın, yazmasını özenle takıp tam çıkmak için arkasını döndüğünde "Hadi gidelim ne bakıyorsun ölü görmüş gibi" demişti kızgınlıkla bakan kocasına.

 

"Takma onu çıkar. SANA ÇİKAR DEDİM"

 

Devam edecek..

Yıldızı yakmayı unutmayın ballarım❤

 

Loading...
0%