Yeni Üyelik
25.
Bölüm

22.Bölüm( sen sevme yeter)

@kutuptayazmisalli

 

 

JİAR & DİLHUN KIRIMLI

 

Jiar içeri girmişti. Uyanmış bir şekilde pencereye doğru bakan karısının yanına adımlamış, yatağa oturmuştu. Ama Dilhun'un hala başını çevirmeye niyeti bile yoktu. Derince o koyu kahve ceylanı andıran gözleri ile yattığı yerden yarım yamalak görünen gökyüzünü seyrediyordu. Jiar derin bir nefes alıp vererek söze girmişti.

 

"Dilhun'm ben pişmanım. Biliyorum yaptığım sana ve oğlumuza zarar verdi. Allâh belamı versin ki isteyerek olmadı. Vallaha o eşarp aynı eşarptı, o senin başındayı ve sen ordan düşüyordun ben gördüm bunları rüy-

 

Jiar'ın sözünü bıçak gibi kesen Dilhun,

 

 

"Daha ne kadar bu yalanların devam edecek. Bunların bir sonu olmalı daha ne kadar bilmeyerek bana zarar verecek pardon yada bilerek zarar verip bilmeyerek diyeceksin.. Jiar söyle hadi. SÖYLE BE ADAM" demişti sonlara doğru sesini yükselten genç kadın birden karşisinda gözlerinden alev çıkmasını engellemeye çalışan bir adet Jiar görmesi ile derince yutkunmuştu

 

"Bak DiLhun, yapma! Bunu bana yapma! O sesini alçat! Yoksa-"

 

 

"Döver misin? Açmı bırakırsın? Soğukta mı yatırırsın? Yoksa tehditler ederek emirlerine itaat mi ettirirsin?"

 

Jiar daha fazla dayanamayıp oturduğu yerden ayağa kalkmış

 

"Nankör " diyerek sağ elini DiLhun'a tokat atmak için kaldırmıştı ki, içeri Dila girmişti.

 

Abisini o halde görür görmez hemen koşarak Jiar'ın elini havada tutmuş "Abi!" demişti kızgınlıkla...

 

İki kardeş birbirine bakarken Dila'nın sesine içeri hızla giren Agir ve diğerleri hiçbir şeyle ilgilenmeyen sadece boşluğa bakan Dilhun'a birde karşı karşıya birbirlerine sinirlice bakan abi kardeşe bakıyordu...

 

Agir hızla abi kardeşe yaklaşıp,

 

"Ne oluyor burda Dila " demişti eşine bakarak.

 

 

Dila hala kızgınlık ve hayal kırıklığı ile abisine bakmış ve Agir'e dönmüştü.

 

 

"Sorun yok. Ben abim ve Dilhun'a şaka olsun diye öyle bağırarak girdim. Ama onlardan çok siz tepki verdiniz"

 

 

diyerek sahte bir gülümseme sunmuştu etrafına...

 

Berzan herkesten kendini soyutlamış olan biricik kardeşine yaklaşmış saçlarını uzunca öpmüş ve genç kadının yüzünü iki eli ile kavramıştı.

 

 

 

"Abicim nasılsın? Söyle, konuş benimle gül yüzlü bacım" dese de genç kadının ağzından tek kelime çıkmamıştı. O gözlerinde ki acı tebessüm ile dışarda sürü halinde uçan kuşlara odaklanmış, gökyüzünün maviliğinde kaybolmuştu. Genç kadın özgürlüğünü özlemişti. Öyle ki zaman kavramı bile yoktu aklında... Ne zaman evlenmişti ne zaman böyle mahvolmuştu... Genç kadının o iri koyu kahverengi gözlerinden şiddetle peşpeşe yaşlar düştü. Oda'da ki herkes buna şahit olsa da Mirza ve Baran kendilerini tutamayacağını anlar anlamaz dışarı çıkmışlardı. Ellerinden bir şey gelmiyordu, işte en çokta bu yakıyordu canlarını.

 

 

 

Polat, kapı eşiğinden biricik bacısını seyrediyordu. Genç adam kendini sıkmaktan beter olmuştu. Ağlamak istiyordu. DiLhun'u mahvolmuştu. O, abi ben iyi değilim demezdi ki. Polat düşündü. DiLhun kan kusar kızılcık şerbeti içtim derdi. Kardeşini iyi tanıyordu. Dila ise Jiar'ı almış dışarı çıkmıştı. Agir, Berzan ve Polat vardı odada...

 

Agir yavaşça yaklaştı canına. Dokunmak,sarılmak istedi biriciğine. Ama Dilhun buna izin vermemiş hemen iteklemişti genç adamı.

 

"Git burdan, nefret ediyorum senden. O baba dediğin adamın da senin de canınız cehenneme. İki dünyada da iki elim yakanızda olacak. Beni atığınız ateşte boğulun!"

 

demiş ve yanında olan Berzan abisine sımsıkı sarılmıştı...

 

Agir yine acısını içine gömerek arkasını dönmüş tam gideceği sıra.

" Bedelini ödüyorum bacım merak etme misli misli çıkıyor. Sen iyi ol,ben herşeye razıyım. Ölüme bile"

demişti bunu duyan genç kadın ise.

 

"Ölüm mü?. Herkes ölsün ama sen ölme Agir Karahan. Ölme ki acının en kuvvetlisini iliklerine kadar hisset yüzün asla gülmesin ve hergün öl"

 

genç kadının bu cümlesinden sonra yutkunamadı genç adam.

 

Zar zor ise"Peki bacım... Sen öyle istiyorsan öyle olsun. Yaşarken ölürüm bende. " demiş ve hızla orayı terk etmişti.

 

 

Polat ,abisinin çıkıp gitmesi üzerine içeri adımlamış ve çok özlediği kardeşine sımsıkı sarılmıştı. Öpüp kokluyor hem de çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordu. Evet hayatında ağlamayı bilmeyen adam şimdi ise gözleri yaşları yetiştiremiyordu resmen.

 

"Dilhun'm , biricik bacım. Ne oldu? sana böyle iyice zayıflamışsın. Bak sen iki canlısın yoksa o şerefsiz sana iyi bakmıyor mu? "

 

"Abi ben...(tam o sırada jiar'ın tehditleri gelmişti aklına.)

 

 

Flashback sahnesi...

 

" Ne yaparsın Jiar ağa söyle hele , yeter bu zulümlerin. Bende insanım bana bir hayvanmışım gibi muamele yapıyor ardından sahte sevginle beni boğuyorsun. "

 

"Bana bak senin dilin çok uzadı, düşman kızı"

 

"Düşman... Neyin düşmanlığı Jiar ağa?

 

Senin o şerefsiz amcan yüzünden bu haldeyiz. Benim amcamın sevdiği kadını elinden alan bir yaratık o"

 

"KES SESİNİ! Eğer ki benden habersiz Karahan konağına adım atarsan. Ha birde o abi bozuntularına bir şey anlatır üzerine yardım dilenir sen. Önce onları tek tek gözlerinin önünde gebertir. Seni de diri diri gömerim.

 

FLASHBACK END

 

......

"Söyle abim"

 

"Abi ben, abi." kelimeler boğazında düyüm olan genç kadın sadece sarılmak ile yetinmişti.

 

"Dilhun, bacım biz hep burdayız emin ol seni ordan çekip alırım. Bunu bil sadece bir lafına bakar. Abi de koşarım. Sen benim tek kız kardeşimsin. Belki bu ceheneme düşmene engel olamadım ama senin için o ateşe atlar. Yaralarını sararım"

demişti Berzan ağladığını gizleyerek.

 

Bir süre böyle hasretlik giderme ile geçmişti. DiLhun ne babasını ne de Agir abisini görmek istiyordu. Bu listeye annesinide eklemişti genç kadın. Dila denilen kıza bile kayınvalidelikten çok annelik yaptığını duyan DiLhun sadece acı ile tebessüm edebiliyordu. Kendi kayınvalidesi bile ondan iyidi. Bazen Jiar' dan kurtardığı ve dizinde uyutuğu zamanlar oluyordu. Hayat ne garipti. Annesinden beklediğini bir başkası yapıyordu.

 

.

 

.

 

2 saat sonra tedavisi biten DiLhun konağa geçmek için taburcu olmuştu.

 

Abileri ile vedalaşan genç kadın. Agir ve Dila'yı es geçerek arabaya binmişti.

 

Hemen ardından, Jiar'da arabaya binerek konağa yol almışlardı.

 

Geride kalan Berzan, Baran ,Polat ve Mirza kendi arabalarına binerek ordan ayrılmışlardı. Sadece Dila ve Agir kalmıştı. Onlarda arabalarına binmişti fakat Agir daha fazla dayanamayıp direksiyona kafasını koyarak hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. Dila kocasının omzuna elini koyarak sıvazlamış ,

 

" Geçecek Agir'im herşey geçecek "

 

"Dila biz nerde yanlış yapıyoruz. Bu acı çok fazla, artık yüregim dayanmıyor bacımı o halde görmeye. O bu hikayenin en masumu"

 

"Peki biz?"

 

"Hıh! Biz en günahkarıyız be güzelim. Bacımın hüznü üzerine mutlu olamadık. O orda acı çekerken bizim yüzümüz bir kere bile gülmedi..

 

Dila bizim asla bir çocugumuz olmayacak ben baba sen ise asla anne olamayacaksın... Ben artık ağa değilim bir Karahan'lı olarak bu hayatta artık bir vasfım yok... " diyerek direksiyonu ardı sıra yumruklamıştı.

 

"Özür dilerim Ağir sana bir evlat veremediğim üzerine Ağalıgını kaybettiğin için. "

 

"Dila! Konu bu değil anla artık"

 

"Ben anlayacağımı çok iyi anladım. Kaderimiz böyleymiş Ağir ağa elimden bir şey gelmez. " demiş ve kafasını cama çevirmişti.

 

Ağir sinirle daha fazla devam ederse burası paramparça olacağını anladığı an sakince arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacaktı.....

DiLhun ve Jiar konağa giriş yaptıkları an hiç görmeyi istemediği iki yüz ile karşılaştı.

 

"Kızım, yavrum iyi misin? "

 

diyerek ona doğru kollarını açarak yaklaşan Mahne hanıma karşı,

 

"Sakın yaklaşma! Benim senin gibi bir annem yok" demiş ve yukarı odasına doğru merdivenleri çıkmaya başladığı sıra Azat ağanın sesi duyulmuştu.

 

"Kızım, peki iyi misin?"

 

 

Dilhun sadece acıyla gülümsemiş ve daha sonra tekrar merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

 

Mahne xanım ve Azat ağa dumura ugramıştı resmen. DiLhun'ları biricik kızları onların yüzüne bile bakmamışti. Genç kadın kendini olduğu gibi yatağa atmış ardından tek yaptıgı şeyi elini karnına koyarak sesizce ağlayarak uykuya dalmıştı...

 

 

Jiar sinirle ardından odaya girmiş fakat DiLhun'un uyuduğunu görür görmez. Tüm siniri geçmişti resmen.Kendi de hemen karısının yanına kıvrılmıştı. Önce saçlarini koklayıp öptü hemen ardından belini sımsıkı kavrayarak oda gözlerini kapatmıştı...

 

 

Dicle hanım, zorlada olsa mahne xanımı sakinleştirmiş daha sonra konaktan uğurlamıştı. En çok Dicle xanım anlardı Dilhun'u.

 

Oda bir zamanlar birini çok sevmiş fakat babası vermemişti. Çünkü onu Diyarbakır'ın en büyük ağasının oğlu istemişti. Kızının sevdiği adama vermek yerine kendi istediği adama vermişti. E mutsuzmuydu değildi. İlk zamanlar Dilhun gibi olsa da Jiar doğduğunda herşeye alışmıştı artık. Dicle xanım en azından DiLhun sevdiğini bırakıp gelmedi zamanla alışır dese de o asıl torununun dogmasını bekliyordu. İşte o zaman gerçekten alışacaktı biricik gelini. İnanıyordu.

 

5 ay sonra...

 

Karahan'lı konagı...

 

 

Tüm aile kahvaltı masasında iken Azat Ağa'ya bir mektup gelir...

 

Evin kahyası hızlı adımlarla yemek masasına gelip "Ağam, ağam bu size gelmiştir. " demişti.

 

Baran merakla "Nedir o rüstem amca? " diyerek sormuştu.

 

Yaşlı adam heycanla"Vallaha bende bilmiyorum Berzan ağam, ama Azat Ağa'ya özel gelmiştir. Hem de Amerika'dan. "demiş.

 

Azat ağanın mektubu istemesi ile"Ver bakayım Rüstem "

 

 

Hemen mektubu uzatıp"Buyur ağam. Ben gideyim artık" diyerek konaktan çıkmıştı.

 

"Eee açsana baba. Neymiş ögrenelim"

 

"Dur bakalım okuyorum"

 

10 dk sonra....

 

Mektubu okur okumaz kalp ritmi degişen yaşli adam resmen dumura ugramıştı.

 

"Baba, baba kötü bir şey mi? İki saattir yazıyı okuyorsun ne oldu? "

 

Oğlunun sorusuna cevap olarak"Yok bir şey hadi yemeğinizi yiyin daha sonra şirkete geçin bugün ben gelmiyorum. " söyleyerek hızla masadan kalkmış, oğlunun konuşmasına izin vermeden oradan uzaklaşmıştı.

 

"İyide baba... Toplantı vardı. Gitti adam ya"

 

"Ne yazıyordu acaba..? "

 

"Bilmiyorum ama tek bildiğim bizi iyi şeyler beklemiyor"

 

"Ne zaman bekledi ki Amk"

 

"Berzan!!! "

 

"Pardon, anne "

 

Devam edecek....

 

 

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen...

Loading...
0%