@kutuptayazmisalli
|
DİLA KARAHAN'IN AĞZINDAN)... Kapıdan giren Ağir'in gür sesi ile olduğum yerde kalakaldım.
"Dila!"
Ağir'den sonra tüm gözler beni süzmeye başlamıştı.
Ben onlara bakarken, Ağir'in beni hızla kendine çevirip tokat atmasi ile yere yapışmam bir oldu.
"Ağir ağa, bu ne haldir? Kendine gel"demişti Azat ağa.
"Oğlum, ne yaparsın? "Mahne daye nin sözünden sonra hiddetle,
Yerde öylece, bir elim acıyan yanağımı tutup yaşlı gözlerle bir sonraki hamlesini bekliyordum.
Bana bakıp
" Asıl bu k*hpe ne yapar? benim bacımın elbisesi neden üstünde?"
Azat Ağa, oğlunun sözlerine karşı.
"Ağir ağzından çıkanı kulağın duysun! K*hpe dediğin senin namusun!."
hiddetle , söylediği sözler üzerine Ağir,bana bakarak
"Öyle mi? Azat ağa peki. Hatırlatırım benim bacımı o *t götürürken neredeydi namusun? " der demez.
Azat ağa, Ağir'e sert bir tokat atmıştı. Ardından,
"Kendine gel! ben doğru olanı yaptım. Sende önüne bakacak, karına sahip çıkacaksın. DiLhun nasıl Kırımlı gelini ise Dila'da Karahan gelini."
"Bende Ağır karahan'sam eğer (eli ile beni işaret ederek) bu *t soyuna,aldığı nefesi nasıl haram ediyorum izleyin!."
Son sözü ile Ağir sinirle, çıkıp gitmişti konak'tan.
Sessizliğin ardından, Mahne daye yanıma gelip beni sofraya götürdüğü esna da.
"Daye, o kızı soframıza oturtmayacaksın umarım "
diyen adının ,Berzan olduğunu bildiğim, ailenin ikinci oğluydu.
Ben hâlâ yüzlerine bile bakamıyordum.
Yanağımın acısını unutmuştum bile işittiğim laflardan sonra.
Mahne daye, öfkey ile.
"Sakın, sakın ola biriniz bile bu kıza sesi çıkmayacak tamamı?. "
Mahne xanım,konuşmak için hazırlanan Polat'a hiddetlenerek,
" Polat, Berzan size ilk ve son uyarım."
O sırada, başından beri bizimle bağı koparmış bir şekilde önündeki tabaktan başını kaldırmayan Baran.
Önündeki tabağı yere fıratarak, sinirle masadan kalktı ve Mahne daye' ile benim önümde durarak,
"Hah! keşke,(yüzünde alaylı bir gülümse ile)kızını da böyle sürükleyerek götüren o âdi ite karşı savunsaydın."
(sonlara doğru hiddetle) MAHNE XANIM"
diyerek konağı terk etti.
Peşinden, tek tek çıkan konak halkı ile sadece ben ve Mahne daye kalmıştık.
Mahne anneme sarılarak hüngür hüngür ağladım.
" Daye! içim yanıyor, dayanamıyorum "dedim.
O ise saçlarımı okşuyordu.Tıpkı annem gibi. Dün tek tek yolundan saçlarımın şimdi okşanması ile ağrısa da ses etmedim.
Öyle ki ,hıçkırıklarım yüzünden bazen nefes almayı unutuyordum. Kalbim çok açıyordu.
Sevdiğim , hayallerim tüm umutlarım, yaşama sevincimdi kısaca herşeyimdi.
(Lütfen Ağir ağa bu oyunu kaybett ve kazanmama izin ver yoksa ben sen yanımdayken yokluğunla sınanmak istemiyorum bu çok fazla.)
dedim içimden, iç sesim asla susmuyordu.
Daha sonra, Mahne daye beni kollarımdan tutup kendinden çekti.
Ellerini, yüzüme koyup.
" İstemezdim, kimse istemezdi.Geçmişin bedelini size kestiler yavrularım, Dilhun nasılsa sende o'sun. Ola ki kendini yalnız hissedersen çekinme gel yat dizlerime söyle derdini ben yine senin saçlarını sever, dinlerim seni yavrum " dedi.
Elleri hala yanagımda iken, başımı yan yatırarak sanki küçük bir kız çocugunun elinden şekeri alınmış gibi.
"Dayeee, ben Ağir'i çok seviyorum. O benim tek yaşama sebebim, tek dayanağım. Bu halde olmayı inan istemedim. Ama söz bile düşmedi bana sormadılar evleneceksin deyip yolladılar beni buraya .
Eğer (hıçkırıklarımın izin verdiği kadar konuşmaya direniyordum).Hıh A..a..Ağir böyle mutsuz olacağını bilsem öldürseler de direnirdim. Ama herşeye fedakarlık yapan ben kendi aşkıma bencil olan taraf olmak istedim, tek suçum bu daye. "
diyebilmiştim, tek seferde.
Mahne daye şaşırmıştı.Ama birşey iyi biliyordu.
Bu aşk karşılıklıydı. Ama sustu. Çünkü en iyi yol oğlunun gözündeki perdenin inmesini beklemekti .
Ağir ağa'nın yıllarca ,daye'sinin dizlerine yatıp gece gündüz anlatıgı kızın Dila olduğunu biliyordu.
Öyle ki, alnı şanlı gelinin yapacağım onu diyip duruyordu. Ama kime, niye bu öfkesi.
Ahh, oğlum inşallah herşey için çok geç olmadan, diner bu öfken yoksa ah neyse diyerek susturdu iç sesini.
Gelinine dönerek,
"Ah, güzel gelinim benim az sabır herşey yoluna girecek ama sakın ezdirme kendini, o ne diyorsa sende karşılık ver ki asla seni ezmesin. Bilirim eşek sıpasını, hele bir gelsin çekecegim kulağını."tebessüm ederek
"Hadi gel birşeyler ye ,daha sonra çarşıya gidip alış veriş yapalım. Ha kızım. "demişti.Hüzünlü havayı yok etmek için.
Evet daha fazla üzülmek istemiyordum ilk günden ,gözyaşlarımı silip hemen ayağa kalktım.
Birlikte, hazırlanmak için yukarı çıktık. ... (DİLHUN KIRIMLI'NIN AĞZINDAN)
Tüm aile sofraya oturmuş ,kahvaltıya başlıyacagımız zaman , konağın kapısı hızla açılmıştı. Uzun boylu, kirli sakalı, güler yüzlü bir genç girdi içeri.
Yüzündeki gülümsemesini soldurmadan
"EYYY, KIRIMLI KONAĞI SAKİNLERİ, KONAĞIN EN YAKIŞIKLI OĞLU GELDİ."
dediği an, Jiar çatık kaşlarla,
" HADİ L*N ORDAN "demesi ile birlikte sarılma faslına geçtiler.
Dicle daye bana dönerek ,
" Bu haylaz da küçük oğlum Miran.
Jiar'ın küçügü, Bejne ve Dila'nın büyüğüdür."
Bende, Dicle hanım'a anladım şeklinde başımı saladıgım esnada,
" OO Bu güzelikte ki-"demeye kalmadan,
Miran'ın bana uzatığı eli kavrayıp, benide arkasına çekmesi ile,
"Höst l*n! Yengen o senin , benim karım. Yavşaklığını başkasına yap "
demesi bir oldu.
" İyi tamam be yemedik karını"
Tam bu cümleden sonra Jiar miran'ın yakasına yapışacağı sıra, Jiar'ın önüne geçip,
"Iıı şey bende Dilhun, daha dün evlendik o yüzden. " ben ne saçmalıyorum, salak Dilhun iki kelimeyi bir araya getiremiyorum offf.
Ev halkı, dediğim cümleye ve haraketlerime gülerken sadece utancımdan girecek yer aradım resmen.
Mahmut ağa'nın sözü ile herkes masaya oturdu. Yemek sessiz geçmişti.
Yemekten sonra, konağın erkekleri çardağa geçmişlerdi. Bende ,Bejne ile masayı toplarken Dicle daye yanına çağırdı beni.
"Buyur daye "
"Kızım, söyle hele Jiar ile kaynaştınız mı?. Daha dün bir, bugün iki ama bizim deli oğlanı bilirim, sen anlat hele çekinme"
demesi ile Daye nin, ardında duran Jiar,
"Ne bilirsin, Dicle sultan de hele de bizde bilelim" gülen suratı ile
"Hı gel gel, bende karına senin nasıl deli olduğunu anlatıyordum."
Ne yani bu adam gülmeyi biliyormuydu hayret. Bide gamzesi var Allahsız kitapsızın.
"Offf, sus artık iç ses falan dinlemem mahvederim seni. "
"Ne oldu kızım iyi misin? "
"İyiyim daye yok bişey niye ki?"
"Kızım dedin ya Of sus artık iç ses falan dinlemem mahvederim seni. "
Bir anda, gözlerimi sonuna kadar açıp,
"NEEE! ben onu dışımdan mı söyledim? " demiştim, yüksek sesle.
"Şey ben onu, şeyy ıııı ben içimden söylediğimi sandım" diyip tüydüm ordan.
Allah'ım ,ben kendi kendimi bir gün öldürürüm ama ne zaman?sen bilirsin Ağağağ.
Odaya girip ,kapıyı kapatacağım sıra arkamdan bir el beni tutup kapatıgı kapıya yasladı.
O korkuyla baktıgımda Jiar olduğunu gördüm.
"Mmmm" hala eli ağzımdayken, kulağıma yaklaşıp.
"Şşş, sakın ol yavru ceylanım, biraz eğlenelim ha"
"Jiar, gündüz vakti yapılırmı? "
"Ne yapılmaz" tek kaşını kaldırıp , imalı bir şekilde sormuştu.
"Şey işte, ş...şey, dün gece yaptık ya"
Daha fazla yaklaştı, kendini bana bastırarak,
"Ne yaptık, Evinamın "demişti hoyratça ve baştan çıkarıcı sesi ile.
" Jiar yapma, mmm"
Bir anda kendini ,benden çekip.
"Bişey yapmadığım halde böyleysen, yavru ceylanım, yaptığımda "
der demez o gömülmek istediğim yan gülüşünde beliren gamzesi beni mahvetmişti bile.
"Hadi, kocanı o ceylan bakışlarınla tacizin bitiyse gülüm, hazırlan çarşıya inelim" dedi.
"Ne yani, benim tanıdıgım o esip gürleyen tehtit veya şiddetten başka bir şey bilmeyen Jiar ağa bu olamaz" demiştim.
"Yavrum, sen benimsin!. Benden gitmek istemediğin sürece sultanımsın evim yuvamsın ama ne yaparsan yap, benden gitmeye kalkma eğer ki en ufak şey de kaçmayı bile düşünmen sadece seni mahveder."
Diyip anlımdan öptü.
Birlikte hazırlanacağımız sıra, Jiar'ın telefonu çaldi. Bir süre konuşup akşam geleceğini söyledi ve kapattı.
Birlikte hazırlanıp konaktan çıktık.
DEVAM EDECEK... VOTE VE YORUMLARİNİZİ BEKLİYORUM 💥❤ |
0% |