@kutuptayazmisalli
|
doğrusunu bilmediğim yalanlar....
. . .
Gözlerimi zorlukla açmak isterken bana ihanet edercesine tekrar kapanıyordu .Ama güçlükle verdiği acıya katlanarak, son denememde açmayı başarmıştım. En önemlisi de Nerdeydim ve ne olmuştu bana... En son hatırladığım duşa girdiğimde gözlerim kapanırken bir adamın bana adımı seslenerek koşmasıydı. Ama kimdi o? Arık Böke'miydi. Düşünceler kafamda ani sancılara yol açıyordu, yüzümü buruşturup yatıgım yataktan dikleşerek ayağa kalkmıştım. Tam kapıya yöneldigimde biri içeri girmişti. Kafamı kaldırıp baktığımda ise,
Allah'ım bu nasıl olur?"Fer.. it... Ferit!! Sen, nasıl? " diyebilmiştim.
Kapının girişinde yavaşça üzerime doğru içeri adımlayarak"Ooo!!burda kimler varmış böyle? " demesi ile tedirgin olmuştum.
Yatakta hızla gerisin geriye kendimi çekerek "Benim burda ne işim var? Beni sen mi kaçırdın yoksa? Arık Böke seni bulup mahvetmeden bırak beni gideyim" demiştim. Ama sâdece sözde kalmıştı. Çünkü yüzünde tek bir mimik bile oynamamıştı.
Beni yataktan düşecegim esnada kolumdan tutarak olduğum yere sabitlemişti elleri ile, yüzünü yüzüme eşitleyerek, "Cıddddennnn miii? hala anlamadın değil mi? Tamam önceden salaktın şimdi daha da salak olmuşsun kızım sen"
Sözlerine karşı cılız bir ses ile "Ne söylüyorsun açık konuş"diyebilmiştim. Tutuğu kollarımı bırakıp üzerimden kalkmıştı. Daha sonra çeketinin iç cebinden çıkardıgı, fotoğrafları yüzüme fırlatıp,
"Al bak, bak da anla ne kadar aptal olduğunu" demişti. Yüzüne öfke ile bakarken, tam kucağıma denk gelen fotoğrafta, Arık Böke'yi görmem ile dumura uğramıştım.
"Bu...bun.. lar... Bunlar ne? "
(Sırıtarak )"Biricik eşin Arık Böke ve metresi Hande solmaz. Merak etme bence şuan sen onlar için en son düşünce bile değilsin" demişti.
Dün anlamıştım o hallerinden zaten,yine acıma rağmen umursamadan
"Sen peki, sen? "dedim.
Pencereden dışarı bakan gözleri beni bulmuş ve düz bir ses tonu ile"Seni ben kaçırmadım. Abim Deniz'in işi bu. Aptal kız, o gün bana evet deseydın eğer şuan mutluyduk. Ama sen beni reddettip o piçe gittin. Biliyormusun herkese kahpe olduğunu iftirasını attığım iyi olmuş ha ne dersin? . " demişti. Ve ben yine mahvolmuştum. Nasıl yani bu kötülüğü bana Ferit'mi yapmıştı yani? o gün beni tehtıt eden ve bana yapacaklarını sıralayanda oydu.
"O sen miydin? . Peki neden?" sorduğum soru mu yoksa aldığım cevabımı daha çok yakacaktı beni bilmiyordum.
"Bendim be güzelim. Ama içim hala soğmadı biliyormusun? Neyse konumuz bu degil . Şimdi seni kendi ellerim ile kocanın önüne atacağım. Ve keyifle izleyeceğim" demesi ile oturduğum yataktan hızla kalkarak, ayaklarına kapanmıştım.
"Hayır!! Lütfen yapma. Ne olursun. "
Ona yalvarmam hoşuna gitmiş olacak ki,saçlarıma yapışıp "Gel buraya!!! Hem daha dur sen bak gör seni nasıl süründürecegim " demesi ile,
"De..niz..Deniz DENİZ, DENİZ YARDIM ET DENİZ.." dedim ama ses veren yoktu....
"Ahh cidden, aptalsın. Abimin senin gibi bir fahişe ile birlikte yakarmıyım Şuan burda değil zaten istesede burada olamaz. Evet seni kaçıran oydu ama ben herşeyi ayarladım. Kendi isteğin ile çıktın evden hiçkimse bir şey bilmiyor abim ile ilgili sen ve benden başka. Zaten söylesende kimse inanmaz sana zavallı şey.. Bu saatten sonra abim seni öldü bilecek, ve bende artık peşini bırakacağım"
diyerek beni merdivenlerden sürüyerek indirmiş ve kalkmama izin vermeden ve yalvarışlarıma aldırmadan arabanın arka koltuğuna fırlatmıştı.
Korkudan tir tir titriyor, annemi istiyordum. Ama elimden bir şey gelmiyordu. Bu sefer annemde gelmemişti. Ne yapacağımı bilmiyordum, bir süre sonra hıçkırıklarım yüzünden nefes alamaz olmuş ve arabanın kapısını tekmelemeye başlamıştım. Ama ne araba durmuş nede kapıyı açan olmuştu. Git gide nefesim içime sıgmaz olmuştu. Son gücümle tekmelediğim arabanın kapısı açılmıştı. Kendimi hiç düşünmeden atmıştım sert asfalta ama pek bir şey hissetmiyordum. Bir şeyim yoktu ilk defa yara almadan kurtulmuştum. Sevinmeli miydim? . . . (Kumsal yara almadığını sanıyor fakat o sıra araba yavaşlamıştı zaten birde küçükte olsa yara almıştı genç kadın . Fakat biliyorsunuz ki Kumsal artık bazı sinir hücreleri zedeleniği için tam anlamıyla acıyı hissetmiyor) . . . . demeye kalmadan yanımdan hızla geçen arabanın arkasına baktığımda ise Ferit'in kaza yaptıgını görmüştüm. Hızla yerimden kalkarak ona koşmuştum. Arabanın yanına geldiğimde bayılmış ve kafasından kanlar akıyordu. Başını direksiyona çarpış olacak ki öylece kalmıştı. Hemen son gücümle zor bela çeke çeke çıkarmayı başarmıştım arabanın içinden. Şimdi ise en zor kısmındaydı Hastanenin en tepesi görünüyordu buraya ama çokta yakın değildi. Telefon desen arabaya bakmış olsamda bulamamıştım. Çok kan vardı, hemde çok. Ben alışkındım ama bu çok fazlaydı. Yapacak tek bir şey vardı. Ferit'i oraya götürmem lâzımdı. . . .
Kaza Anı ( Yazarın Kendi Anlatımı)
Genç adam, geçmişin tüm öfkesi ile kumsal'a hiç acımadan onu yine cehennemine götürüyordu. Saçlarından sürüyerek tıpkı bir çöp gibi arabanın arka koltuğuna fırlatmıştı genç kadını. Daha sonra hızla arabaya binmiş ve Soysal'ların villasına yol almıştı. O sırada arkada şoka girerek nefes alamayan genç kadının bile farkında değildi. Hem yapacaği kötülükleri sıralıyor hemde küfürler yağdırıyordu. Genç adam, kumsal'ın arabanın kapısını tekmelemesini bırak, bunun sonucunda açıp kendini sert asfalt'a attığını bile dikiz aynasında şans eseri görmüştü. Tam durup gideceği sıra karşıdan gelen arabanın dengesini şaşırtması bariyerlere çarpmasına yol açmıştı.
...... Genç kadın,Ferit'i sırtına almış zar zor sendeleye sendeleye hastanenin yolunu tutmuştu. Ne kadar yürüdü veya ne kadar o haldeydi inanın kendi bile bilmiyordu. Bildiği tek bir şey vardı, oda Ferit'in ölmesine izin vermezdi o yaşamalıydı. Yoksa annesinin yükünün üzerine birde Ferit eklenirse bu kez kaldıramazdı biliyordu.
Genç adam kaslı uzun boylu ve agır yapılı biri olduğu için Kumsal için baya zorlayıcıydı. Genç kadın resmen yağmur yağmışçasına sırtı sirtina yapışmıştı terden, yüzü kıpkırmızı olmuş genç adamı sıkı sıkıya tutuğu kolları morarmaya başlamıştı bile. Genç kadının gözleri kaymaya başladıgı sıra, en son bir araba denk gelmiş ve genç kadının imdadına yetişmişti. Önce, Kumsal'ın sırtından baygın olan adamı almışlar daha sonra kendini daha fazla tutmayarak baygınlık geçiren kadını almışlardı. Şimdi görev onlara geçmişti. Genç çift hemen onları hastaneye yetiştirmiş ve oradan ayrılmışlardı...
HASTAHANE ( MÜDAHALE ODASI)
Yavaşça kendine geliyordu genç kadın. Gözlerini etrafında gezdirdi önce daha sonra yine alışık olduğu yerde olduğunu anlar anlamaz acı bir tebessüm sundu etrafına....
"Hasta 18-20 yaş arasında kadın. Kendine geliyor "
"Yüzü kaza esnasında deforme olmuş. Fakat durumu iyi."
"Acil yaralı bölgeye tampon yapılması gerek"
"Peki efendim"
"Diğer yaralının durumu nasıl? "
"Efendim, diğer hasta da 18 -20 yaş arası erkek. Durumu iyi değil. İç kanama riski bulunuyor. Ve acil 0rh- Kan gerekli"
"Tamam ne duruyorsunuz, hemen yetkili yerlere haber ver bulunsun"
"Be..ben verebilirim. Benim kanım uy..gun.
" Efendim siz yaralısınız bu halde kan veremezsiniz. "
"Ben iyiyim ve verebilirim. Lütfen izin verin. "
"Peki hastayı kan bölümüne alın. Gizem, hasta sende"
"Peki efendim. Buyurun burdan"
"Açın lütfen kolunuzu"
(..........kan veriyor işte ....)
"Bitti efendim, geçmiş olsun. Buyrun bu meyve suyunu için ve bir süre ayağa kalkmayın.."
"Peki sağolun"
"Bu arada, adınız nedir? Kayıtlara geçmem gerekte"
"Adım Kumsal Ak... Kumsal Soysal"
"Peki tekrardan geçmiş olsun Kumsal hanım"
. . . . .
Kumsal hastahaneden zar zor eve gitmişti. Onu hiç iyi şeyler beklemiyordu... Arık Böke öfkeden deliye dönmüş bir şekilde salonda genç kadını bekliyordu. Bir elinde kaçıncı kadehi olduğunu bilmediği içkisi diğer elinde belinden çıkardıgı kemeri vardı. İşte o beklediği an gelmişti. Kumsal kapıdan içeri girmiş ve salona adımlamıştı. Arık Böke 'içkisini tamamen kafasına dikerek ayağa kalmış ve sakince, korkudan donmuş vaziyette olduğu yerde kalakalan genç kadının yanına yürümüştü.
Kumsal bu gün tanışmadıgı o Arık Böke'yi görecekti.
"Arık ben... "
Sert bir tokat atarak genç kadını yere düşürmüştü.
"Sen... Ne? "
Devam edecek.. Oy vermeyi ve bol yorum yapmayı unutmayin lütfennnnn❤ |
0% |