@kutuptayazmisalli
|
Belki başka zamanda, bambaşka yerlerde çok mutluyuz dur...
. . . Genç adamın elini acı bir tebessüm eşliğinde kavrayan genç kadın gemiye binecekti ki....
"KUMSAL"diyen sert ve öfkeli bir ses ile birlikte iki el silah sesi duyuldu.
Genç kadın olduğu yerde put kesilmişti resmen. Sesin sahibini tanıyordu. Tanımaz olurmuydu hiç. Her zaman kendini sevdirmeye çalıştıgı ama asla başaramadıgı abisi Baybars Akça'dı. Genç kadın, karşısında ona gözleri ile korkma gel diyen adama karşı çaresizlik içinde morarmaktan mahvolmuş gözlerinden peşi sıra yaşlar dökmüştü.
Ve o sıra gemi bir anda hareket etmişti. Kumsal tüm gücü ile Ferit'i gemiye iterek gerisin geriye kendini celladının kollarında atmıştı.
Bunların bir kabus olmasını dileyen ferit " Hayır, hayır HAYIRRRR.. KUMSAL YAPMA. BUNU BİZE YAPMA. BUNU KENDİNE YAPMAAAAA... KUMSALLL!!! " demişti tam suya atlayıp kumsal'ın yanına gelmek istemiş fakat son anda gemide arkasından gelen bir kaç adam tarafından kollarından sımsıkı tutularak gitmesi engellenmişti Ferit'in...
"Bırakın lan!! Bırak. Kumsal gitme!
O sırada zorla götürülen Kumsal'ın acı feryatlarına şahit olmuştu. Baybars Akça Kumsal'ın namıdeğer ağabeyi resmen genç kadını saçlarından sürüyerek ilerdeki siyah arabadan sırıtarak inen Arık Böke Soysal'ın ayaklarının önüne bir paçavra gibi atmıştı.
Onları uzaktan acı çekerek izleyen Ferit elinden bir şey gelmiyordu. Gemi baya bir yol katetmişti. Artık bundan sonra gidemezdi. Çaresiz genç artık direnmeyi bırakıp olduğu yere ağlayarak çökmüştü. Ve genç adamın arkasından bir ses yükseldi.
" Hepsi senin eserin. Ve eserinle gurur duy Ferit Koçarslan... "
Başını eydigi yerden kaldıran genç adam gözleri kan çanagı olmuş bir halde sesin sahibine bakmıştı. O sıra Ferit'i tutan adamlar gelen emir üzerine ordan ayrılmıştı.
"Sen? Peki neden? "
"Neden mi? Hayır Ferit hayır, çok yanliş bir soru bu. "
"Baba neden yaptın. Onu öldürecekler. Kumsal ölecek baba"
"Ya bıraksaydım da bir oğlumu daha mı kaybetseydim. Ha!!! "
"Ne?! A...aaa.. Abim nerde? Deniz abime bir şey mı oldu... Baba-
" O ÖLDÜ!!!! Bizim şirkete benim odamda intihar etti. "
"Yalan söylüyorsun hayır hayır!! (diyerek ağlayan genç adam şurunu kaybediyordu resmen birden kahkahalarla gülerek ayağa kalktı. Hala gülüyordu) Hahahahah hayır hayır olmaaz
" Ferit kendine gel. Unutma sen Koçarslan ailesinin tek varisisin abin yok artık ve senide beş para etmez bir sürtük için kaybedemem. "
O sıra babasını gülerek dinleyen genç adam duyduğu kelimeler karşisinda deliye dönmüş ve yüz ifadesi tıpkı bir celladı andırmıştı. Babasının yakasına yapışıp,
"Ne diyorsun lan sen?!!! O sürtük dediğin kız benim sevdiğim kadın. Sen ne anlarsın ki şeref yoksunu oruspu çocuğu. Abim kendini asla asmaz yalan söylüyorsun. Onu sen öldürdün değilmi? Tıpkı annemi öldürdüğün gibi. O zamanda polislere intihar demiştin. "
Bogazını sıkan oğlunun ellerini tutup kendini kurtaran yaşlı adam,
"Yeter sen çok olmaya başladın. Nankör!! Ekmeksiz seni. Nasıl babana böyle bir imada bulunursun. Ama ben biliyorum seni adam etmesini. Annen ölmeyi hakketi. Abine gelirsek o öldü artık kapat konuyu. Öldü bil yasını tut ve tekrar hayata devam et. O kadar. Şimdi gidiyoruz çok uzaklara. Bir daha buralara dönmemek üzere. Hem sen değilmisin Kumsal'ı bu hallere sokan. Ha söyle senin imaların iftiraların olmasaydı,kızın iyi bir hayatı olurdu belkide ama onu düşünemem benim kanım sensin.Sen dışında kimse umrumda değil. isterlerse gebertsinler" demiş ve genç adamın konuşmasına izin vermeden göz işareti emir verdiği korumasına,
"Şimdi hemen" demiş ve genç koruma vakit kaybetmeden elinde ki iğneyi Ferit'in boynuna saplamıştı.
"Alın bunu içeri götürün tedaviye başlayın. Artık bazı şeyleri aklından silme vakti Ferit Koçarslan. " demiş ve korumaların oğlunu götürmesini izlemişti.
Yaşlı adam kendi kendine " Affet beni oğlum .Abin Deniz'i Ateş Soysal'ın öldürmesine göz yumdum ama sana bir şey olmasına izin veremem. Sonsuza kadar buralardan gidiyoruz. Zamanla aklındaki her şeyi tek tek sileceğim... Çünkü sen benim aşık olduğum kadının hediyesisin....
. . .
Kumsal'dan...
Bir umut ışığı görmüştüm. Küçük bir ışık... Hayatımın tüm karanlığına doğan küçük bir ışık.. Ama gitmek isterken ayaklarıma dolanan dikenler beni çoktan karanlığa alıştırmışlardı. Ben oraya ait değildim bunu çok iyi biliyordum. Ben karanlıktım ve asla beyaza yakışmıyordum. Annemin yeni umutların hayallerin simgesi olarak doğurdugu ve bedelini kendi canıyla ödedigi koskoca bir düş kırıklığıydım. Ferit'in ellerini tutup gitmek istedim bir an olsun. Ama olmadı. Beni bırakmak istemedi buralarda biliyorum fakat, bunu ona yapamazdım. Kendi uğursuzlugumu onada bulaştıramazdım. Hayatım buydu benim. Ona yüzümdeki yaralara rağmen içten son bir kez gülümsemiştim. Belkide hayatımda gülümsememe neden olan tek kişiydi. Ve bana uzatıgı elleri iterek onu saçlarıma sertçe yapışan ve asla acımayan abimden uzaklaştırmıştım. O gemiyle uzaklaşırken, ben ise canımın acısıyla agzımdan kan kusa kusa çığlıklar atıyordum. Beni paçavra gibi birinin ayaklarına attı. İçimden dualar ediyordum. Allah'ım lütfen babam olmasın diye ,ama daha beteri bana sırıtarak bakan ve yumruklarını sıkan Arık Böke vardı. Ben bir kez daha öldüm.
Başımı zar zor sağıma çevirdim. Babam gülerek bizi seyrediyordu. Ben hayatım boyunca asla bu kadar acı çekmemiştim. Bir baba kızına bunu reva görürmüydü. Sevdiği kadını bir gece ansızın ellerinden almıştım. Bu kez zar zor soluma çevirdim başımı abim Baybars vardı. Bana bakarken gözlerinde asla bir duygu yoktu. Hata acı çekmeme seviniyordu. Çaresizlik içinde başımı tekrar yere egerken durduğum yerin k*n gölüne döndügünü gördüm. Bunlar benim k*nımdı. Ve etrafımda bu halime gülen insanlar vardı. Arık Böke abime bir şeyler söylüyordu. Sonra tekrar beni aynı şekilde arabaya attılar. Atıkları yerde kalakaldım. Ayağa kalkıp koltuğa oturamadım bile...
. . . Bir süre sonra...
Arık Böke ,Kumsal'ı arabadan tutup indirmişti. Genç kadın herşeyden habersiz ruhu çekilmiş gibiydi. Yerde sürüklendiğinin bile farkında değildi bile. Evin deposuna getirdiği karısını yere savurarak fırlatmıştı.
Kumsal'ın acı nidası, "Ağağağ " karşı,
"Ne o canınız mı yandı kumsal hanım. KIYAMAM"
demişti genç adam alaylı bir tavırla.
Genç kadın acıyla duvara sürtünerek, kendini dikleştirmiş ve
"Neden? " demişti.
Arık Böke'nin yüzünden gülümsemesi solmuş ve sert bir hal almıştı.
"Ne diyosun lan sen! Sen benim başıma kalan bir f*hişesin bu yetmezmi? "
"Ben fa-
" ÖYLESİN KUMSAL SOYSAL. VE BU BENİ MAHVEDİYOR "
diyen ve sinirler elini kaldırarak, ona yaklaşan adama karşı asla kendini savunmamış ve gelecek olan darbeye gözlerini yumarak tebessüm etmişti.
Arık Böke, bunu görmesi ile sinirli yüzü bir anda düzelmişti. Eli havada kalsada yavaşça Kumsal'ın yanına çökmüş ve gözleri kapalı karısına bakakalmıştı. Genç adamın Elleri Kumsal'ın upuzun çekmekten yolunan saçlarına gitmişti. Önce dokundu, dokunur dokunmaz ürken ve iç çekerek olduğu yere sinen karısına yüzü düşmüştü. Neden? neden ? Gülmüyordu. İşte tam burda acı çektigi için içinde mutluluk olmalıydı. Ama Arık Böke kendini tuhaf hissetmişti ilk defa....
Bu tuhaflık kalbinin sıkılmasına bile yol açmıştı. Nefes alamayan genç adam kendini hızla dışarı almıştı.
Tam o sıra korumalar dan birinin konuşmalarına şahit olmuştu.
" Evet Ateş bey, burdalar tam istediğiniz gibi. Asla kimse gerçekleri bilmeyecek. Tüm delileri özel odanızdaki kasaya koydum Arık bey içerde o kıza kan kusturuyor. Eğer gerçekleri bilseydi böyle bir şey yapmazdı. Herşeyi tereyağından kıl çeker gibi hallettik. Sağolun efendim iyi günler... "
Telefon görüşmesi biten koruma arkasını döndügü an karşısında sinirden gözleri kanlanan, ellerini yumruk yaptığı için moraran Arık Böke ile dumura uğramıştı...
DEVAM EDECEK.... |
0% |