Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14.Bölüm( Yabani otlar zamanı)

@kutuptayazmisalli

KUMSAL OLDUĞU YERDE,KÜÇÜK BİR DELİKTEN SIZAN AY IŞIGINA KARŞİ YÜZÜNÜ TUTMUŞ VE GÖZLERİNİ YUMUŞTU, DAHA SONRA KURUMUŞ DUDAKLARINDAN ŞU SÖZLER DÖKÜLDÜ

ARIK BÖKE SOYSAL İÇİN...

 

OLMAYACAK BİR DUA'YA ,HER GECE AMİN DEMEK GİBİ SENİ SEVMEYE ÇALİŞMAK...

 

 

Telefon görüşmesi biten koruma arkasını döndügü an karşısında sinirden gözleri kanlanan ellerini yumruk yaptığı için moraran Arık Böke ile dumura uğramıştı...

 

"Ef..eeee... Efendim siz"

 

Genç adam tüm öfkesi ile yürüyerek karşısındaki korkudan tır tir titreyen korumaya gelişi güzel bir yumruk patlatmış ve yere düşmesini fırsat bilerek defalarca bahçe bulunan parke taşlarına kafasını parçalayana dek vurarak tüm öfkesini kusmuştu. Hem küfrederek bagırıyor hemde hala dövdüğü adamın başını yerlere vuruyordu. Etraftaki korumalar gürültüye gelse dahi müdahale edemiyorlardı. Çünkü kimse Arık Böke Soysal'a asla karşı gelemeyecegini ve engel olamayacağını çok iyi biliyordu.

 

Genç adam, kafasını paramparça ettiği ve tamamen ka*nlar içinde kalan korumayı sertçe yere bırakarak ayağa kalkmıştı. Onu izleyen diğer korumalara dönerek,

 

"Alın bunu etini köpeklere , Kemiklerini de babam Ateş Soysal'ın kapısına attın. "

 

demiş ve içeri girmeye yeltenmişti ki

Sesler ve kapıda koruma olmayışına acele ile içeri giren sağ kolu Enver şaşırarak,

 

"Bu nedemek oluyor Arık?. En güvendigim adamı nasıl öldürürsün. Yine krizlerin tutu ilaçlarını ald-

 

Enver'in sözünü tüm öfkesi ile bıçak gibi kesmiş ve

 

" KES SESİNİ!!! SEN BENİM SADECE KÖPEGİMSİN ENVER!! NE ZAMANDAN BERİ KÖPEKLER SAHİBİNE HESAP SORAR OLDU!!! " demişti.

 

Bunu demesi hiç iyi olmamıştı çünkü Enver, Arık Böke'nin sağ kolu can kardeşiydi. Birde üstüne tüm korumalar önünde böyle laflar söylemesi genç adamın kanına dokunmuştu...

 

Enver'in etrafına bakması ile tüm adamları ellerini önlerine bağlamış ve başlarını yere egmişti. Onlarda bir şey yapamıyordu. Arık Böke tüm öfkesi ile içeri girerken bahçede yalniz kalan Enver'de agır adımlarla peşinden gitmişti. Enver, Arık Böke ile kan kardeşiydi. Birlikte ne zorluklarla karşılaşmış ne zaferler ne yıkılışlar yaşamışlardı. Ama bilinmez bir gerçektir ki,

Bu hikayede üç adam vardı.

 

Arık Böke, Enver ve Mete...

 

Tek bir kadın olan Selma..

 

Arık Böke böyle bir adam değildi. Sevdiği hata evleneceği kadın olan Selma için herşeyi yapmıştı. Selma ne derse desin asla hayır demezdi. Gözlerinin içine bakardı. Dügünlerine 1 hafta kala dostum dediği adam Mete ile aynı yatakta basmıştı onları. Üstüne Selma'nın Mete'den hamile olduğunu ögrenemesi, Arık Böke'yi tamamen insanlıktan soyutlamıştı. O gece ikisini de gözünü bile kırpmadan ö*ldürmüş ve ardında bile bakmadan çekip gitmişti. Ve bir daha asla bir kadına sevgi ile yaklaşmamıştı.

 

Sevgi dolu, merhametin hayat bulduğu kalbi tamamen taşlaşmış ve simsiyah olmuştu. Tek bir beyaz rengi olmayan etrafındaki beyazlıklarıda kirleten bir adamdı o...

 

 

Peşinden içeri giren Enver sordu.

 

"Nerde? "

 

"...... (Cevap vermek yerine oturduğu koltuktan öylece yere bakıyordu.)

 

" Arık Böke, O nerde? Birşey mi yaptın? Yoksa öl- diyemeden sertçe sözünü kesmiş

 

"SAKIN TAMAMLAMA!!! " demişti.

 

Bu kez Enver'de aynı tonda

"O ZAMAN NERDE? " demesi ile,

 

Hızla oturduğu koltuktan kalmış ve ayakta dikilen Enver'in dibine girerek," SANANE LAN!!!! HA SENDE Mİ İHANET EDECEKSİN.... HA BELKİ DE KUMSAL'I SEVİYORSUNDUR. AŞIKSIN DEMİ ONA. HER GECE ARZU-

 

bu sefer Arık Böke'nin bagıra bagira kurdugu iğrenç cümlelerini kesen Enver'in ,genç adama atığı sert yumruğu olmuştu. Öfke ile nefes alıp vererek,

 

"Kendine gel!! Bunca zaman kan kardeşimsin diye her dediğini sineye çekip asla sözünün üstüne söz söylemedim. Ama bu çok fazla Arık... Benim sevdiğim kadın yıllar önce kollarımda öldü ulan !! Herşey için çok geç olmadan bırak kızı gitsin. Bir kahpe yüzünden kıza yaşatmadıgın kalmadı. Oğlum ben pişmanlık içinde kavruluyorum. Her gece ne çektigimi Bir Allah bir ben bilirim. Hala Eda'nın sesleri kafamdan çikmiyor. Ben senin gibi değildim belki ama, belkide o gece Eda'yı yalnız bırakıp siktiğimin işine gitmeseydim. Şimdi karımda kızımda yaşiyor olurdu. Ben acı çekiyorum Arık, sen o kızı yaşarken öldürme. Sen yaşarken ölmeyi bilemezsin... Bırak gitsin ellerinde ki kuşu çünkü sen bir kuşu tutmayı bilmediğin için o yavaş yavaş ölüyor. Ve sen ellerinde olduğu için hala yaşiyor sanıyorsun...

 

diyerek yakasını tutuğu Arık Böke'yi sertçe iterek evden çıkıp gitmişti.

 

Genç adam ayakları tutmaz olmuş ve kendini olduğu yere bırakmıştı. Başını yere eğerek uzun zamandır dökmedigi yaşlar dökülmüştü gözlerinden.

 

Evet doğru Arık Böke bagıra bagira ağlıyordu. Şuan kimseler yoktu. Sevinçlerin de yalnız olduğu gibi hüzünlerinde de yapayalnızdı.

 

Genç adam omuzlarında bir el hisseti.

Küçücük bir kız çocugu gibi bir o kadar zayıf ,Bileklerinden yukarısı mosmor olan bir el. Bunu gören Arık'ın nefesi tükeniyordu. Ne yani tüm bildikleri yalanmıydı?

 

Tüm hayatı yalan miydi?

 

Başını yerden kaldırarak, omuzunda ki elin sahibine bakmıştı. Bomboş gözler ile ona bakan bir kız çocugu vardı. Bedeninin büyüklüğüne aldanılıp küçük olmasına izin verilmemiş bir kız çocugu.. Küçük karısının gözlerini okuyordu ,genç adam.

 

Kumsal tüm tükenmişliği ile ona bakan adamdan bakışlarını çekmiş ve agır adımlarla,

 

"Seyy sen gelmeyince, çıktım bende ordan . Birazdan yemek hazır olur."

 

diyerek mutfağa gitmişti.

 

Peşinden aniden gelen Arık Böke'nin elini kendi kolunda hisseder hissetmez. Genç kadın olduğu yere çökmüş ellerini yüzüne siper ederek,

 

"Arık lütfen vurma!! Yalvarırım dur"

 

demişti tüm gücü ile bağırarak öyle bagırmıştı ki sesi bogazını yırtıyordu resmen... Genç adam sadece, genç kadının kolunu tutmuştu. Yaptığı bir şey yoktu ki... Ama Kumsal, Arık'ın önünde yere çökerek yalvarıyordu.

 

Arık Böke daha fazla dayanamayarak kumsal'ı orda bırakarak evi terk etmişti.

 

Öfkeli ve pişmanlıkla kavrulan yüregi Genç adamın düşüncelerini yok ediyordu. Yüreginde yabani otların arasında büyüyen beyaz bir sümbül vardı...

 

Şimdi ne olacaktı peki? Daha fazla dayanamayarak arabasına binmiş ve babasının mekanına doğru yol almıştı. Bu gece tüm gerçekleri ögrenmesi gerekti. İçinden dualar ediyordu genç adam. Eğer kumsal suçsuz ise ne yapardı? Bunca yaptıgının nasıl bir telafisi olabilirdi ki?

 

Kumsal'dan...

 

Beni bodrumda yalnız bırakmıştı. Vurmasını, dövmesini hakaretler ederek işkence yapmasını bekledim. Ama bana ilk kez nedenini bilmediğim şekilde vurmamıştı. Beni burda yalnız bırakarak gitmişti. Dışardan bagırışlar geliyordu ama benim mecalim kalmamıştı ki öylece bir köşeye atılmış bir paçavra şekilde bekliyordum. Bir süre sonra sesler kesildi. Bende o sıra başımı kaldırmamla duvardaki saatle bakışmıştım. Evet doğru Bodrum'da beni dövdüğü yerde saat vardı. Sadistçe hep o saate bakar bana çektirdiği işkencelerin saatlerini tutardı. Şimdi ise Akşam yemeği saatiydi. Arık Böke'nin asla taviz vermediği saatleri vardı. Ne halde olursam olayım yapmak zorundaydım. Sürüne sürüne çıkmıştım merdivenleri. O sıra salonun ortasında Arık Böke'nin yere çökerek hıçkırıklarla ilk kez ağladığına şahit oluyordum. Asla ağlamaz hatta ağlayanlara kahkaha ile gülerdi. Tıpkı bana yaptığı gibi...

 

Yavaş yavaş yanına yaklaşmış ve ne yapacağını bile sorgulamadan dokunmuştum omzuna. Bilmiyordum işte sormayın bana birşey. Ben nasıl büyülür nasıl sevilir ve nasıl kin tutulur bilmiyordum ki , ellerime dikenlerin batacagını bile bile o güllü isteyendim. Çünkü o gülün hayatımı mahvedeceği kadar güzelleştircegine inananlardanım...

 

Bir süre sonra ayağa kalkmıştı. Ben önden gideceğim sıra koluma dokunması ile eski zamanlarda yaptığı şeyler aklıma gelmişti. Evet vuracak korkusu ile ellerimi yüzüme kapatmıştım. Gelecek darbeyi çaresizce bekliyordum. Ama vurmamış daha doğrusu beni burda bırakarak çekip gitmişti.

 

Arık Böke'nin gitmesi ile çok kötü mide bulantısı ile lavobaya koşmuştum..

 

DEVAM EDECEK.....

 

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen unutmayın lütfen ❤

Loading...
0%