@kutuptayazmisalli
|
Belkide beklediğim gün gelmişti, ama yaşamak için bir sebebim var mıydı işte orası meçhuldü...
. . .
Hastahane 1 gün sonra...
Hastahanede açmıştım gözlerimi, baş ucumda Arık vardı, ellerimi yüreğine bastırarak uyuyordu. Kafamı pencereye bakmak için yana çevirmiştim. Tıpkı annem ile birlikte olduğum hava gibi bir hava vardı dişarda. Güneş tüm ihtişamı ile gökte yerini koruyor, pencerenin kıvrımından gelen kuş cıvıltıları on'a eşlik ediyordu. Dudağımın kenarında ki uçuklar ve yanagımdaki morlukların izin verdiği kadar gülümsemiştim. Bu bir rüya olmalıydı tekrar uyanacak ve her zaman ki kabusuma dönecektim. Yorgun gözlerimden ne zaman düştüğünü bile bilmediğim gözyaşlarımı silmek isterken, ellerimi çekmeme izin vermeyen ve gözyaşlarımı hızla tek tek öpen adama bakmıştım öylece. Arık uyanmış ve beni öpüyordu, rüya olmalıydı.Ama birşey vardı, yüzüm kurumak yerine ıslanıyordu. Dikkatli baktığımda onun yüzümde ki her yarayı öperken ağladığını gördüm. Yüce Allah'ım ben daha neler görecektim, zalim biri ağlar miydi? . Aklıma gelen şey ile boğazımda bir yumru oluşmuş ve yutkunamamıştım.
Babam da ağlardı bilirim, ağladığı kadar da beni ağlatırdı. Ne yani şimdi de Arık'ta mı aynı şeyi yapacaktı diye düşünürken, yüzümde bu kez büyük bir el hissetmiştim. Korku ile geri çekilmek isterken, bu sefer.
Çatlayan sesi ile "Şşş! Sakin ol küçüğüm birşey yapmayacağım rahat ol " demesiyle korkudan kastığım bedenimi serbest bırakmış ve öylece bakmıştım karşımda ki adama. Uzun uzun bakıştık.
O baktı ,ben baktım gözlerimiz konuştu. Normalde de konuşmadık ya ne yapacaksın. Biz birbirimizi şimdi tanıyorduk. Gözlerim, bu sert bakışlı koyu kahverengi gözler ile yeni tanışıyordu. üç yıl olmuştu evleneli ama biz iki yabancı daha yeni tanışıyorduk. Bu bakışmaları bölen içimden aniden gelen öksürüktü. Sanki ciğerlerimi söküyorlardı. Arık ,hemen beni dikleştirmiş ve yanda masada duran suyu bana içirmişti. Daha sonra her zaman ki gür sesi ile
"Doktor! Enver doktor çagır" demesi beni içten içe korkutmaya yetmişti bile. Elleri arasında olan ellerimi geri çekmek isterken izin vermemiş ve yüreğine bastırmıştı derince. Kalp atışlarını hissediyordum. Boynumu bükmüş ve öylece kalmıştım. Daha sonra doktor hızla içeri girerek,
"Kumsal hanım demek sonunda uyandınız? Ne güzel. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
demişti, ama ben cevap vermedim. Çünkü Arık'tan korkuyordum. En son ki doktor ile konuştugumda beni lavaboda boğmaya kalkmış ve parmaklarımı kırmıştı. İşte o zamandan beri hastaneye getirmezdi beni hayret etmiştim. Şimdi aklıma düştü de neden burdaydık?.
Arık'a bakmamla benim titrememi fark etmiş ve eli ile yüzümü okşamıştı,
"Konuş yavrum. " demiş ve kulağıma yaklaşarak " Korkma birşey yapmayacağım bitanem "demişti.
Ne olmuştu bu adam'a böyle?
Tekrar doktor bey'e dönüp" Şey iyim, sadece halsiz hissediyorum. Ben neden burdayım ve ne oldu bana? " dememle.
"Bu çok normal Kumsal hanım, her hamilelik sürecinde olağan bir olay halsizlik. Buraya getirildiğinizde kanamanız vardı. Zor bir ameliyat geçirdiniz. Üstüne kalbiniz durdu ve zar zor hayata çevirdik sizi." demesi beni buğa sokmuştu.
Ellerim istemsizce karnıma gitmişti. Gözlerim ise yaşları yetiştiremiyordu. Arık saçlarımı sevip,derin derin öpüyordu. O öptükçe kafamda ki yaralar acıyordu ama şuan inanın umrumda bile değildi.Ne yani ben annemi olacaktım. Annemin bana dediği şey doğruydu demek.
Sesiminin titremesini durduramıyordum ama zar zor "Ben annemi olacağım " demiştim.
Doktor Arık ve bana gülümseyerek "Evet Kumsal hanım tebrikler 3 haftalık hamilesiniz. " demişti.
Bir süre sonra tüm kontrollerim yapılmış ve yemek zamanı gelmişti. Arık elinde getirdiği büyükçe tepsiyi, yemek masası yürütecine koyarak önüme getirmişti. Önce beni yatığım yerde dikleştirmiş ve önüme geçerek, eline aldığı kaşığı sıcak çorbaya daldırmıştı. Tam üfleyerek bana uzatacağı sıra, benim bakışlarımda takılı kalmıştı.
İçim paramparçaydı. Kalbim k@n gölü olmuştu kanata kanata. Düşüncelerim bile kendime ait değildi. Ne beynim bu olanları algılıyor, ne de yüreğim dayanıyordu. Ben var oluş sebebim mi bile hata bilmişken, ne idi bu olanlar.
Serumlu kolumu bile aldırmadan, bana içirmek için uzattığı kaşığı itmiştim. Kaşık çorbanın içerisine düşmüş ve çorba boydan boya, Arık'n üzerine dökülmüştü. Birden ayağa kalkması ile korksam da sert sesi ile,
"KORKMA! Sakin ol. " demiş ve kolumdan tutup yerimde kıpırdamamı engellemişti.
Ne olduğunu anlamadığım şekilde sakince, üzerinde ki batan gömlegi çıkarıp atmış yarı çıplak vücudu ile tekrar yanıma oturmuş ve hiçbirşey olmamış gibi, aynı şekilde uzatı ama bu sefer sebze yemeğiydi. Açmadım agzımı,yine sustum yine atım içime. Yine çığlıklarım,sesizliğim oldu. Bu yemini doğmadan edilmiştim ben. Bu sefer de sesini çıkarmamış ve sabırla Bir parça ekmek almış yemeğin suyuna badırmış ve bana uzatmıştı. Ben ona bakıyordum ama o kafası yerde, bana bakmadan yemeği uzatıyordu. Yoksa bebeğim için mi katlanıyordu bana diye düşünürken, sanki içimi okurcasına.
"Yavrumu düşündüğüm kadar, yavrumun anneside benim için herşey bu hayata. Geçte olsa anladım. Benim tohumuma yuva olup yeşertip ona hayat veren bir kadın benim hayatım, benim nefesimdir." demiş ve alnımdan öpüp geri çekilmişti.
Agzımın yaraları yüzünden dudaklarım yapış yapış oluyordu kıpırtmadıkça tabi gözümde aynı durumdaydı. Bitik bir durumdaydım. Tepki bile veremiyordum.
şimdi bu sözler bana mıydı? Ne olmuştu da bu adam bana böyle sözler söylüyordu. Hiç mi bana bakmıyordu, görmüyormuydu bu adam. Ne hale sokmuştu beni. Benden önce aynalar küsmüştü bana. Küçüklüğümden dir bir günüm neşe ile geçmeyen bir kız çocuğu iken şimdi benden mutlu olmamı istiyordu. Ama sormuyor du ki, sen hiç mutluluk nedir bilir misin? Neye benziyor meselâ , para ile mi satılıyor yoksa insanin yüreginde mi? diye . Öylece mutlu olmam istendi.
"İçimi kan gölüne çevirdin ve şimdi paramparça ezilmiş yüreğimden mutluluk ve aşk mı istiyorsun? "
demiştim kelimeler bogazıma dizile dizile.
Önümdeki yemek sehpasını çekmiş ve yanıma oturmuştu, başı yerde elleri ile saçlarını tarar şekilde
"Bilmiyordum senin iftiraya uğradığını. Senin o gece bana geldiğinde temiz olduğunu. Sana dokunduğum da sadece bana ait olduğunu bilmiyordum. "
dedi ve derince bir nefes çekti soluksuz kalan ciğerlerine tek nefeste söylediklerinin ardından.
Yine ağladım, ne yani gerçekler ortaya çıkmışmıydı? Rabbim bana bebeğimi bahşederken tüm bu yalanları gün yüzüne çıkarmıştı. Ya babam diye geçirdim içimden. O neden yoktu yanımda, babam gelip saçlarımı okşayıp bir kez olsun canım kızım diyecekmiydi peki?. Abim, ya abim canım kardeşim diyerek bir kez olsun sarılacakmıydı bana?
Sorarım şimdi o yaralı küçük kız çocuğu nasıl büyüyecekti. Ben yavru iken yuvada unutulan ve asla o yuvaya kimsenin gelmediği yaralı tek başına uçmayı bile bilmeyen bir kuştum. Şimdi yuvaya yeni kuşlar gelmiş ve benim uçup gitmemi istiyorlardı. Ama sormuyorlardı ki sen nasıl dayandın, nasıl yaşadın.
Nedenler bu hayata peşimi bırakmadı. Ben sevmeyi de sevilmeyi de mutluluğa da çok uzaktım.
O sıra sessiz ve cılız bir ses ile "Peki neden inanmadın bana ? kaç kere söyledim anlatım ama birkez olsun inanmadın" demiştim.
Ayağa kalktı, tepside bulunan bıcagı eline almış ve yüreginin üzerinden derince bir çizik atmıştı. Önce korksam da onun niyeti farklıydı. Gözlerimin içine baka baka, sanki canını sökmek istercesine bıçak darbeleri atıyordu vücuduna.
"Yapma, ne olur yapma" dedim yatığım yerden zar zor yeltenerek.
Serum ve birkaç kablo benim ona ulaşmamı engeliyordu. Ama o benim her ağlayış ve çırpınışımda daha da çok kanatıyordu kendini. Kolları, karnı boynu boydan boya kan olmuştu. İçeri hızla Enver girdi.
Arık'ı , o'da böyle görmeyi planlamıyordu. Kolundan tutuğu gibi dışarı çıkarmak istedi ama Arık izin vermemiş, Enver'e yumruk atmış ve
" Hiç kimse ben burda gebersemde bu odaya adım atmayacak " demiş ve Enver'i dışarı yollamıştı hemen ardından kapıyı kilitleyip hala vücudundan damlayan kan damlaları eşliğinde yanıma oturmuştu. Elleri ile gözyaşlarımı sildi. Ellerimi avcunun içine alarak derin derin öptü.
Ve birden söze girdi.
"O günün bir gece öncesi aldatılmıştım. En yakın arkadaşım dediğim şerefsizle sevdiğim kadın selma birlikte aynı yatakta koyun koyuna bastım. Üstüne selma hamileydi. Oysa biz birgün sonra evlenecektik. Güle eğlene benimle nasıl oynadıklarını konuşuyorlardı. Yıkıldım mahvoldum. Ben annemden sonra sıgındıgımı sandıgım tek kadın sandım ama o bana ihanet etti. " demesi ile,
Durdu bogazına takılan yumruyu derince yutkundu. O sıra ,
"Peki onlara ne oldu? " dememle bana çeviridi yüzünü. Aglıyordu, zalim dediğim adam karşımda hüngür hüngür ağlıyordu.
"Öldürdüm. İkisinide ateşe atım " demişti. Ama bunları söylerken o korkunç Arık yoktu ama pişman da değildi.
Bir süre kimse konuşmadı. Ortamda sesizliği ilk bozan ben olmuştum.
Yapışan dudaklarımı dilimle ıslatmış
"Daha 4 yaşındaydım. Tabi daha öncesi varmış ama benim hatırladığım ilk dayagım. Sırf babam uyurken onun yanagından öperek üzerini örtmüştüm. Beni kemerle dövmüştü. Örğülü saçlarımı makasla kesmiş yanan ateşe atmıştı. Çok ağladım ağladıkça vurdu. Sonra beni ilk kez o karanlık soğuk bodruma kapatı. O gece annem geldi yanıma ,sanki yanımdaymışta yaralarımı sarımış gibi acılarım dinmişti. Kesilen saçlarımı okşayıp beni uyutmuştu. Sonra bir daha görmemiştim, yıllar sonra dün rüyama geldi konuştu benimle,dizine yatırdı saçlarımı okşayıp dinledi beni. Ben babamdan görmediğim tek bir sevgi hareketine tek bir sözcüğe aç iken sana sığındım. Belki seversin sandım. Bunca yapılana sustum ne dediysen yaptım. Gözümün önünde o kızı öperken izledim seni. Onun hizmetçisi yaptın beni yine sustum. Annesinin katili diye kimse sevmedi beni. Herşey kabulümdü ama namussuz deyip beni saçlarımı yola yola sürükleyip senin ayaklarına atan abım ve bana katil diyen babam gibisin sende. Ben çocuk olmayı bile bilmezken kadın oldum. Bu çok fazla Arık Böke. "
demiştim yutkuna yutkuna. Ama içim kan ağlıyordu kan...
Kanlı ellerinin temiz tarafıyla gözyaşlarını silmiş ve ağladığı için kalınlaşan sesi ile "Affetme beni affetme sana acı verenleri ama şunu bil ki sana bu hayata acı veren herkesi içinde kendimi de mahvetmesem bana da Arık Böke demesinler. Bu yaptıklarım senin bir kez değil hep mutlu olman için kendim mahvolsam da yapacağım. " diyerek hızla kapıyı çarparak çıkıp gitmişti.
Ben öylece kalakalmıştım Oda'da. Dikleştiğim yerden tekrar yatarak gözlerimi yumuştum. Hayat bana gülmeyi unuttuğunu yeni hatırlıyordu sanırım. Acı çekmekten çok yorulmuştum. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Ama şimdi bir bebeğim olacaktı, herşeyden önce tek düşüncem onu görebilecekmiydim.
Düşünceler kafamda kaos oluşturmuşken yavaş yavaş gözlerim yenik düşüyordu uykunun kollarına...
DEVAM EDECEK...
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN ❤🖤 |
0% |