@kutuptayazmisalli
|
Her mevsim uyansın diye sevdamı bahara verdim. Dört yana savursun diye kokunu rüzgara verdim. İşte öyle sevdim seni...
. . . . Kolundan tutup zar zor getirdiği genç adamı salonun ortasında bırakmıştı. "Enver o şe*fsizi kadınımın yanına bıraktım. Bırak, eğer olur-
diyen Arık'a karşı rahat bir tavırla" Kumsal'a bir şey olmayacak. Geç otur şu araya sana anlatacaklarım var" demişti. Bir o kadar emin bir şekilde.
Enver'in bu denli konuşmasından rahatsız olan Arık tek elini kaldırıp "Ulan nerden bileceksin? O p*çin ne yapıp yapmayaca- diyemeden genç adamın sözünü yine kesmişti Enver.
Yine aynı üslupta " Biliyorum! Ve geç şura- diyemeden bu kez sözünü hiddetle kesen Arık Böke,
"ENVER SENİ DE ANLATACAĞIN ŞEYİDE S*İKERİM! VE BUNU GERÇEKTEN YAPARIM. Bak en sevmediğim şeyi yapıyorsun. İki de bir sözümü kesme! Ve konu Kumsal olduğunda karşımda bu kadar rahat olma" demişti.
Enver derin bir nefes alıp vermiş. Tekrar iç çeker bir tavırla "Peki kardeşim " diyebilmişti.
Gözü hiç bir şey görmeyen Arık şuan tek düşüncesi hamile karısı Kumsal'dı. Ya Baybars ona bir şey yapar korkusu onu tedirgin ediyordu açıkçası. Elini ağrıyan başından çekmiş önünde dağ gibi duran Enver'in kolunu itekleyerek "Bak beni deli etme. Ne bu rahatlık? Çekil şurdan Kumsal şuan ne hald-
diyememiş bu sefer tam öfkesini kusacağı sıra " Gerçekten merak ediyor musun? " Enver'in kurduğu cümlenin ağırlığı ile
"O ne demek öyle? Karım ulan o benim! Yanındakinin de nasıl bir or*pu çocuğu olduğunu biliyorsun. Kumsal hamile eğer ki onlara bir şe-" demişti ki Enver, Arık'ın asla Sakinleşmeyeceğini anlar anlamaz bir anda "Arık, Baybars senin abin " demişti.
Arık önce Enver'in söylediği cümleyi idrak etmeye çalıştı. Daha sonra tekrar eski haline dönerek "Ne diyorsun lan sen? S*ktir git önümden. İşim gücüm var. Tamam Kumsal'ın abisi diye bende mi abi diyeceğim? " demişti. Bir an önce Kumsal'ın yanına gitmek istiyordu.
Enver'i iterek tam merdivenlerden çıkıyordu ki tekrar Enver'in ağır ve öfkeli sesi ile
"Öyle değil bildiğin özbe öz kardeşsiniz siz " demesi Arık Böke'yi buğa sokmuştu.
"Ne! "
Enver kendini tekli koltuğa atmıştı. Çok yorgundu genç adam. Bugüne kadar yanında olduğu can kardeşinin kaderi ile oynayacaktı. Ağzından dökülen her kelime onu mahvedecekti belki de ama zamanı gelmişti bir şeylerin. Ve başladı anlatmaya.
"Kumsal'ın annesi, baban Ateş Soysal ile birlikte iken hamile kalıyor Baybars'a. Fakat Çelebi Akça namı diğer babanın en yakın dostu olan p*ç bir gün Meral Dağlı'yı karnında ki bebeği ile tehtıt ederek babandan ayrılmasına sebep oluyor. Ama o süreçte Meral Dağlı asla Çelebi Akça'yı sevmiyor ve sürekli kaçmak istiyor. Çelebi Akça, vurmaktan kırmaktan çekinmiyor. İşgence ve daha fazlası. Genç kadın bir gün kaçmayı başarıyor ve o evden hamile haliyle kaçıyor. Ama sevdiği adamın yanına sığınmak için gittiğinde artık bir şeylerin çok geç olduğunu anlıyor. Aradan 6 ay geçiyor çünkü, baktıgında sevdiği adamın aynı şekilde hamile bir kadının karnını okşayarak ona güldüğünü görüyor. O adam senin baban ve o gördüğü hamile kadın ise senin annen. O çaresiz kadın ise Kumsal'ın annesi. Bunu kimse yıllarca bilmedi, Kumsal'ın annesi de Kumsal gibi acılar yaşadı. Sırf te*vüz çocugu diye aldırmak yerine kendi canından vazgeçen bir anne o. Bak Arık Baybars'ın da dediği gibi bu masala bir son gerekiyor. Çok uzadı ve en kötüsü de uzayan masal değil acılardı"
( şimdi anlamayan olacak. Meral Dağlı Baybars ve Kumsal'ın annesi tamam mı?
Çelebi Akça 'da sadece Kumsal'ın babası.
Ateş Soysal ise de hem Arık'ın hem de Baybars'ın babası.
Meral , Ateş birlikte iken hamile kalıyor o Baybars. O sıra da Baybars'a 6 aylık hamile iken En yakın dostu olan şimal'in Ateş'ten 3 aylık hamile olduğunu ve evlendiklerini ögreniyor o da Arık.
Ve Meral doğurduktan sonra 7 yıl sonra sürekli uğradığı T*z sonrası bir şekilde tabi kendisinde anlamıyor bu süreçte hep hap kullanıyor ama bir şekilde hamile kalıyor ve kumsal doğuyor.
Şöyle ki Arık ve Kumsal kardeş değil yanlış anlamayın.
4 arkadaş vardı bu hikaye de
Ateş ve Meral ___ Çelebi ve Şimal
Çelebi, Meral'i ve Şimal'de Ateş'i istediği için sırf kendi sadistlikleri yüzünden güzel bir aşkı mahvettiler. Yıllar önce atılan iftiralar bu gençleri bu hale getirdi. Not; Bunların içinde sadece Ateş Soysal'ın bildiği bir gerçek vardı. ve ilerleyen zamanlarda onun ağzından ögreneceğiz . .
Arık duyduğu kelimeler sonrasında öfkeli bi şekilde hızla yürümüş oturan ve rahat rahat masal anlatır gibi ağır cümleler kuran Enver'in yakasına yapışmıştı. "Ne diyorsun l@n sen? Bütün bunlar hepsi bir şaka değil mi? Hadi söyle Enver yalan de YALAN DE SÖYLE" demişti. durumu, Arık'ın bu denli yaklaşımını olgun karşılamıştı. Ve tekrar söze girdi yavaş bir ses tonunda
"Yalan değil ve asla yalan olmadı. Hepsi yaşandı. Bu hikayenin günah keçisi olan Çelebi Akça ve annen Şimal'dır. Eğer o gece annen @lmeseydi , Meral Dağlı'yı karnında bebeği ile oldürecekti. Çünkü baban hala Meral Dağlı'yı sevdiğini ve her gece kaldığı eve gidip pencerenden onu seyrettiğini biliyordu. Belki yanına gidemiyordu ama seviyordu işte" diyerek kendini Arık'tan kurtarmış ve tekrar yerine geçip oturmuştu.
Arık sinirle söyleniyor hemde salonun ortasında volta atıyordu. Birden orta cam sehpaya geçirdiği tekme ile sehpa tuzla buz olmuştu.
"Ağğğ! Lan ben daha ne kadar mahvolacağım. Yıllarca babamın anneme neden sürekli bağırıp çağırdığını düşündüm. Sürekli vurup kırar sonra da evi terk ederdi. Demek,demek bu yüzden" diyerek kendini yere bırakmıştı.
Sürekli babası ,annesine siyah güller alırdı.Ama o gün hep annesinin yüzünde koyu renkte lekeler olurdu. O günün akşamına babası annesine bu gülleri getirirdi. Ve bu siyah güller en son annesinin ölümüne sebep olmuştu.Arık annesinin ölümünden dakikalar önce annesinin ellerinde siyah güllerden bir buket olduğunu gördü. Ama bu sefer babası annesini salonun ortasında döverek @ldürmüştü. Daha sonra onu izleyen küçük oğluna yaklaşarak, bir kadın eşine ihanet ederse sonu @lümdür ,unutma oğlum deyip gitmişti.Annesi babasına ihanet mi etmişti.Arık, annesinin k@nlar içinde kalan yüzüne baktığında, dudakların da acı bir tebessüm ile gözleri açık olduğunu gördü. Korkmadı asla, o annesiydi. Biliyordu, annesi her zaman olduğu gibi, korkma bir tanem geçti bak acımıyor diyecek ve Arık'ı odasına götürüp ona masal anlatarak koynunda uyutacaktı.O gece Arık çok bekledi, annesinin uyanmasını ama olmadı, bu sefer annesinin ellerini tutup öperek yanına uzandı. O gece annesi değil Arık annesinin gözlerini elleriyle örterek annesine masal anlatı...
Aslında o gün Ateş Soysal arkasından oynana oyunların tüm gerçeklerini öğrenmişti.
Ve bu siyah güllerin bir anlamı vardı Ateş Soysal için. Şimal ve Çelebi'nin oyununu bildiğini ve bu hikaye de ki şeytanları temsil ettikleri içindi bu güller.
İnanışa göre karagül, şeytanın gülüymüş ve kimse ona dokunmazmış. Ancak karagül bir gün bir kıza madalyon olarak gözükmüş. Kız madalyonu sahibine vermek için eline alınca, şeytanın gülüne dokundu diye kızı cadı ilan etmiş halk. Ve kızı çarmıha gerip taşlayarak oldürmüşler.
İŞTE BÖYLE...
. . .
Çaresizlik içinde kalan genç adam, kafasını elleri arasına almış ve öylece yere bakıyordu. O sıra kapı çaldı. Kafasını kaldırıp kapıya bakmak için ayağa kalktığı sıra Enver'in,
"Herşey buraya kadarmış. Kan kardeşim"
dediğini duyar duymaz.
" Hangi şeyler buraya kadarmış? Enver benim bilemediğim daha ne var söyle söyle ki yarım kalmasın bu saaten sonra"
"Arık herşey o kapının arkasında"
Ve Arık Böke bu sözler sonunda ısrarla çalan kapıyı açar.
"Sen! "
Karışında tüm heybeti ile duran Mahir Adanır vardı.
"Merhabâ evlat, sen buyur etmedin ama biz gelelim dedik. Ee çekilde torunumun bir acı kahvesini içelim " demiş ve yaşlı adam öfkeden deliye dönen Arık Böke'yi geride bırakıp çoktan geçmişti koltuğa.
Bir öylece kendinden geçmiş Enver'e bir de arsızlık abidesi yaşli adama bakıyordu. Galiba bu gece olüm gecesiydi. Ama olen mi oldüren mi olacaktı orası meçhuldü.
O sıra Baybars ve Kumsal sarılarak inmişti aşağı. Gülüyordu, karısı biriciği gülüyordu. Hem de her zaman korktuğu abisinin kolları arasında. Baybars'ta aynıydı. Resmen Kumsal gülsün diye şakalar yapıyordu.
O sıra Arık'ı kapının başında gören Kumsal " Arık neden ordasın? Ve salonda oturan yaşlı amca kim? " diye sormuştu.
"Kumsal o adam... O adam... O adam senin de...de.. deden. Annenin babası"
Arık'ın söylediği sözler karşısında aniden tansiyonu düşen Kumsal Baybars'ın kollarına düşmüştü. Panik ile hepsi birden genç kadının yanına gelmişti. O sıra Enver arabayı hazır etmek için dışarı koştu. Tabi içeri girmeye yeltenen Devran Adanır'ı görmemiş ve çatpmıştı.
"Sakın ol Enver ne bu acele? "
"Kumsal bayıldı"
"Ne, çekil şuradan " demiş ve hemen içeri koşmuştu.
Yerde baygın Kumsal'ı görmesi ile " çekilin, açılın başında kalabalık yapmayın bir bakıyım " demişti.
"Sen kimsin lan o benim karım. Sen kimsin ki kimin evinde kimin karısına bu denli rahat davranıyorsun. S*kir git"
"Öyle mi? Adanır Holding sahibi Devran Adanır'ım. Doktorum ben Ve baygın yatan kişi senin karın olabilir ama benim kuzenim oluyor. Hadi çabuk hastaneye çabuk. " demişti.
Bir süre sonra Kumsal'ı hastaneye yetiştirmişlerdi. Şimdi beklemek kalıyordu onlara...
Devam edecek...
Kalp koymayı ve yorum yapmayı unutmayin lütfen ❤ KUMSAL &ARIK BÖKE
DEVRAN ADANIR
BAYBARS AKÇA |
0% |