@kutuptayazmisalli
|
Herkes seni bana anlatıyor... Oysa beni sana anlatacak bir Allah'ın kulu yok...
Süre gelen erkek yapmıştır kadın hak etmiştir zırvalığı...
. . . .
Kumsal Soysal anlatımı ile...
Enver abinin, benim yanıma gelip hadi Kumsal gidiyoruz demesi ile yola çıkmıştık eve doğru. Enver abinin dikiz aynasına yansıyan sert yüzüne bakıp, onu sordum. Evet tüm yüzsüzlüğüm bir o kadar acı bir nida ile. Bu kaçıncı yumru idi boğazıma takılan bilmediğim? . Hala birşeyler vardı cesaret edemediğim yüreğimin içinde bir yerlerde. Onun gözlerinde pişmanlık, benim yüreğimde acıların son bulacağı bir sevgi. İşin aslı ikimizde yarımdık ve belki de tamamlanmak yıllarımızı bizden çalacaktı...
Hadi dedim yüreğim dayan, dayan ki bir kez mutluluğu tat. Köşlerine mesken olan tüm acıları unut. O an ellerim karnıma gitmiş ve yine dökülmüştü gözlerimden yaşlar. Bu ne tutarsızlıktır ki verdiğim sözler birer birer kağıt gibi uçuyordu ellerimden. Bir kez daha anlıyordum ki ben iflah olmaz gözü doymazdım. Hemde ne açlık. Sevgi, aşk, mutluluk ve birçok şey.
"O gelmeyecek mi? "
"Abim onun işi çıktı. Bizden sonra evde olur"
"Peki abi" demiş. Bakışlarımı dikiz aynasından çekip, şiş karnıma daha sıkı sıkıya sarılmıştım. Hafif hafif belirtilerini hissettiğim yavrularıma. Siz dedim, siz benim yaşama sevincim olacaksınız. Siz benim mis kokulu yavrularım, bu hayatta tek dayanağım belki de tek mucizem olacaksınız.
Bir süre sonra arabanın durması ile kafamı eğdiğim karnımdan kaldırıp baktığımda eve geldiğimizi görmüştüm.
Hemen ellerimin tersi ile gözyaşlarımı silmiş toparlanarak arabadan inmiştim. O sırada Enver abi beni kucagına almış ve benim bile konuşmamı beklemeden hızlı adımlarla evin kapısından girmiş merdivenleri çıkarak beni odama getirmişti. Odamın kapısının önünde indirmiş içeri girmeden.
"Hadi abim gir biraz uyu. Ben sana bakması için Asiye ablayı gönderirim" demişti. Bende teşekkür amaçlı
"Peki abi. Herşey için sağol" dememle o dipsiz kuyuyu andıran gözbebeklerini baba dikmiş
"Herşey? Hangi herşey?" demişti Enver abi. Hala benden bakışlarını çekmeden
"Sen ömrünün sonuna kadar bana bencilce davransan bile benim günahlarım silinir mi sanıyorsun? dedi ve sonra bakışlarını benden çekip naif bir şekilde "Hadi abiciğim yorulma gir odana uyu" demiş ve hızla yanımdan ayrılmıştı.
Tüm yaşanmışlıkları dışarda bırakmış ve adım atmıştım odama. Yavaşça ilerleyip yatağa oturdum. Düşünceler yorgun kalbimi daha da yormadan uzandım öylece.
2 saat sonra...
Gözlerimi açmamla yarım yamalak fark ettiğim Arık ile yatakta dikeldim. Sırtı dönüktü.
"Arık sen ne zaman gedin? " demiştim. Hala gözlerimi ovarken.
O sırada "Kocana o kadar yabancısın ki arkadan gördüğün her hangi bir erkeği bile o sanıyorsun" diyen bir ses duymam ile gözlerim iyice açılmış paniklemiştim. Kimdi ki bu adam? En tuhafıda odamda ne işi vardı?.
Arık'ın her zaman yedekte tutuğu tabancasını hızla çekmeceden almış, karşımda tepkisizce duran adama doğrultmuştum.
"Sen kimsin? Neden burdasın? Arık! Arık Böke! Arık Böke! Enver abi! " diye bağırıyordum ha bire. Ellerim titriyor tabanca ellerimden kayıyordu.
Serin ve sakin adımlarla bana yaklaşmış elimde ki tabancayı elime sabitleyerek,
"Önce tabancanın emniyetini açacaksın" demiş ve açmıştı. "Bak burdan"
"Sonra tetiği sağlam tutacaksın ki ellerin titrese bile kayıp düşmesin" Ellerimi iyice tabancaya yapıştırmıştı.
İyice dibime girerek "Ha en sona gelirsek hedefi vurmak için de bu kadar merhamet ile bakılmaz. Karşıda ki niyetini anlarsa hedef sen olursun küçük kız" demesi ile bakışlarımız kesişmişti.
Ne derin bakıyordu öyle. Sanki ayna tutuyordu yüzüme. Bir an kendimi görmüştüm onda. Ne idi şimdi bu böyle? Yüreğim yanmaya başladı. İçimde birşey eskisi gibi değildi. Ve o ela gözlerini kıstığında anlamıştım güldüğünü. Gözler gülmeyi nerden biliyordu dedim içimden. Gözler gülebilir miydi? Gülen sadece dudaklar değilmiydi? Yürek ister dudak gülerdi. İlk kez gülen gözlere şahit oluyordum.
"Beni o yeşilin en güzel tonlarında ki gözlerinle hapsedişin bitti ise kuzen. Artık birşeyleri konuşalım" demesi ile bakışlarımı hızla çekmiştim.
O'da zaten elimden silahı almış tekrar emniyetini kapatıp çekmeceye koymuştu.
Bir dakika o ne demişti kuzen mi?
"Ne kuzeni ne oluyor? Benim iki taraftan da kuzenim yok. Hem şimdi kocam gelir başım belâya girsin istemiyorum lütfen git" demiştim. Apar topar ayağa kalkarak. Tabi karnımın izin verdiği kadar.
"Dur tamam sakın ol! Kötü bir niyetim yok. Ben Devran. Devran Adanır. Adanır Holding'in varisi tabi senle ortağız ama sahibi oluyorum neticede" diyerek bana elini uzatmıştı.
Tam o sırada hızla odanın kapısı açılmış içeri endişeli bir şekilde Arık girmişti.
"Kumsal yavrum çok bekletme- " diyemeden öfkeden deliye dönen Arık Böke ne yapacağını şaşırmıştı.
Kumsal ve Kumsal'ın karşısında elini ona uzatmış Devran soysuzu vardı. Tabi Arık'a göre öyle idi. Birden Devra'nın üzerine yürümüş ve son gücü ile sert bir yumruk indirmişti yüzüne genç adamın.
Onlara yakın olan Kumsal korku ile çığlık çığlığa kalmıştı. Arık Böke yere yatırdığı Devran'ı küfürler ederek yumrukluyor tüm öfkesini genç adamın üzerinde çıkarıyordu. Kumsal araya girip ayırmak istedi ama Arık, karısını iterek kendinden uzaklaştırdı. Genç adam Kumsal'ın korktuğunu anlar anlamaz durması için ellerini tutu ona yumruk sallayan Arık'ın. Son gücü ile üzerinden ittip bir yumrukta o sallamıştı. Ama Devran'nın ki daha serti. Çünkü genç adam şirket yönetse de o bir boksördü. Arık'a önceden sakın kalmasının sebebi Kumsal'dı. Kendi bile bilmiyordu. Arık'tan daha beterdi öfkesi ama bu sefer bir şey onu engellemişti. Durmuştu işte. Herşeyin bir aması vardı bu hayatta. Genç adamın ama diyeceği şey ise Kumsal'ın o yosun yeşili gözlerinden akan gözyaşlar ve dudaklarından dökülen yalvarma nidaları Devran'ı yürekten etkilemiş. Daha bir kaç dakika önce yanında bulunduğu kadında takılı kalmıştı.
Yanlış olan bakışlarını genç kadının üzerinden çekip yerde yatan Arık'a dönmüştü. Bu yanlış dedi içinden Devran. Evli bir kadın üstelikte hamile. Peki Yanlış olan ne idi. Ve nerede yanlış yapıyordu işte orası çok karmaşıktı.
Birden Kumsal'a dönüp,
"Ben Devran Adanır. Kumsal ben dayın Gökhan Adanır'ın oğluyum. Tamam konuşmana gerek yok. Uzun hikaye ama annen yani teyzemin soy adı Dağlı fakat o soyad anneannenin yani benim babaannemin soy adı. Dedem ile yaşadıkları sorunlu boşanma falan derken teyzem haklı olarak annesinin soyadını almış. Yıllarca sizi aramış dedem ve babam ama bazı şeyler için çok geç kalmışız. Geriye kalan bir sen varsın o yıkık dökük koca maziden"
Ve tekrar ayağa kalkan Arık "KES ULAN SESİNİ! " diyerek Devran'nın üzerine yürümüş yakasına yapışmıştı.
"Neden Arık Böke? Yoksa karın güçlendi artık sana ihtiyacı olmadığı için egon mu rencide oldu"
"Seni mahvedeceğim a***g**tnü s***iğim evladı"
Devran bir yumruk daha patlatmıştı Arık Böke'nin yüzüne. İyice ezilmiş k**n içinde kalmıştı genç adamın yüzü.
Ve tekrar hızlı bir şekilde girdi söze genç adam. "İşte böyle Kumsal. Ben seni çekip almak istiyorum bu hayatan. Evin iş yerlerin aklının alamadığı Adanır zenginliği. Çocukların ile mutlu huzurlu bir hayat. Deden, dayın ve kuzenlerin ile seni bekliyoruz. Düşünme sakın! dert etme bu insanlıktan nasibini almamışı. Sana bir daha dokunamaz. Yanına bile yaklaşamaz. Sen iste dünyaları sereyim ayaklarının altına"
"Bak hala, hala ( sinirleri bozulan genç adam gülmüş) hahahaha karıma ahlaksız teklifte bulunuyor. Lan Kumsal benim nikahlı karım. Kadınım çocuklarımın annesi. Sense dış kapının dış mandalı. Şimdi defol git evimden. Tabi nasıl girmeyi başardın bilmiyorum ama ögrenirim. O dede bozuntusuna söyle bir daha evimin yakınına adım atmasın. Unutun Kumsal'ı"
İki öfkeli genç adamı gözü yaşlı ve bitik bir şekilde izleyen Kumsal ne olduğunu yeni kavrıyordu ama Arık Böke'nin sözleri yerle bir ediyordu yüreğini. Yeni tanıdığı bir adamın gözlerinde bile hissettiği o duyguyu Arık Böke'de bulamıyordu.
Gitmek herşeye son vermekti çabası ama yapamadı. Onu durduran birşey vardı. Gidemezdi. Arık Böke'den ayırlamazdı...
Çaresiz ve cılız bir ses tonunda " Ben" dedi. Ama sözü yarıda kesildi. Enver gelmişti.
"Geliyor Kumsal. Hadi abiciğim hazırlan da dedenle tanışmak için yola çıkalım" demesi ile öfkeden kuduran Arık Böke bir yumrukta Enver'e atmıştı. Enver hiç bir şey olmamış gibi tekrar aynı pozisyonunda Arık Böke'yi banyoya iterek kapıyı kilitlemişti.
"Aç lan kapıyı Enver! ENVER RR! SENİ G**BERTECEGİM. SENİN SOYUNU SOPUNU A***I G***nü s***kerim o**çocugu. Aç şu kapıyı" diyerek tehdit ve küfürler savuran genç adamı duymazdan gelerek, O sırada olanları korku ve endişe ile izleyen Kumsal'a yaklaşıp.
"Hadi abiciğim git. Bir kaç gün sonra seni almaya geleceğim. Söz geri döneceksin. Korkma Devran doğru söylüyor"
Devran Kumsal'ı da alarak çıkıp gitmişti. Adanır köşküne doğru.
Ve Enver açtı banyo kapısını. Elinde tabanca ile ona bakan gözleri kan çanagına dönen genç adamın karşisinda dikildi.
"Abi. Mecburdum" demişti ama Arık çoktan silahın dipçiği ile Enver'in yüzüne sert bir hamle yapmıştı. Başından ağzına kadar kan olan genç adam sendeleyerek yere kapandı. Hiç acımadı yere düşen dostuna vurdu vurdu tüm öfkesini küstü.
Mermiyi ağzına verdi silahının kafasına dayadı agzından ve burnundan k@n gelen Enver'in.
"Neden? Neden bana ihanet ettin. Enver bana herkes babam bile ihanet etmişken bir sen kalmıştın şu hayatta güvendiğim. Sende vurdun sırtımdan. Neden lan? "
"Çünkü Kumsal....
Devam edecek... Yorumlarınızı ve begenilerinizi bekliyorum❤❤ KUMSAL & ARIK BÖKE SOYSAL DEVRAN ADANIR ENVER |
0% |