@kutuptayazmisalli
|
Genç adam hızla, kendi elleriyle yaktığı karısını hastaneye getirmişti.
"Doktor, doktor yokmu? "Demiş hastanenin içinde gür sesi yankılanmıştı.
Genç adamın sesine karşi ,hemşire ve doktorlar gelmişti.
" Hastanın nesi var?"
"Y..y..yandı"
"Nasıl oldu peki?"
"Kaynar suyla işte neyse ne,işini yap "
"Ama efendim"
"Bana bakın!! Bu kadın yaşayacak ve sessiz sedasız hallolacak tamamı " demişti, genç adam doktoru köşeye sıkıştırarak tehtıtkar sesi ile.
"Tamamı lan!! Ben veriyorum ekmeğini doktor, ayağını denk al"demesi ile doktor kafasını salamakla yetinmişti.
Hemen sedyeye alınan genç kadın ameliyathaneye götürüldü.
. . .
2 saat sonra...
Tam 2 saattir kimse birşey demiyordu. Arık'ın pek umrunda değildi, açıkçası. Umrunda olan karısı ölürse eğer elinden kayıp gideceği parasıydı. Şuan düşüncesi tek şey babasına ne diyecegiydi.
Bunları düşüne dursun, birden arkasından gelen sesle irkilmişti.
" Arık "
"Baybars"
"Ne oldu burda ? Sağ kolun Enver aradı kumsal'ı hastaneye getirmişsin"
Demişti soğuk ve umursamaz bir ses tonu ile,kumsal'ın sözde ağabeyi.
"Önemli bir şeyi yok.Akşama çıkarız".
"İyi tamam. Babam şirkete çağırdı zaten, bir ton iş var. Birde bu kızın nazını çekiyorum, pardon artık sen çekiyorsun. Kumsal küçüklüğünden beri böyle pek aldırma, neyse hadi sonra görüşürüz"demiş ve kumsal'ı görmeden çıkıp gitmişti.
" Görüşürüz , bir ara uğrarım "
Demişti umursamaz tavırlarla çıkıp giden adama karşı.
Allah'tan göreyim demedi. Oyy kıyamam kumsal hanıma bak sen. Nazlı bebek, gösteririm naxlanmayı ben ona. Of s*kicem bu nedir? Önce babası şimdi ise abisi. Bir bitmiyorlar.
O sırada, doktor çıkmıştı.
"Nesi var " genç adamın bu denli arsızlığı, doktoru içinden de olsa deliye döndermişti.
"Hastamız buraya geldiğinde, nabzı çok zayıftı. Hem iç kanaması riski hemde sırtındaki yaralar su toplamış, hepsini iğne yardımı ile boşalttık. Ve sardık , ama bir süre sık sık pansuman yapılmalı ve su değdirilmemeli. Hastanın dinlenmesi gere-" Doktor'un sözünü kesen sesi ile,
"Tamam, tamam!!! Kes!! Zırvalamayı"
"Ama efendim"
"Kes!! Uyandımı? Bu bilgi yeter bana"
"Evet yavaş yavaş kendine gel-"
Yine kesmişti doktorun sözünü , genç adam.
"İyi git şimdi hazırla karımı. Eve dönüyoruz. Hadi bakma öyle , yoksa oyarım o gözlerini" demişti.
Genç adamın dediği şeyi yapmaya mecbur olan doktor kafasını sağlamakla yetinmişti.
Ve ordan ayrılarak, çaresizce acıdığı genç kadının yanına adımladı.
Kumsal yavaş yavaş açıyordu gözlerini, ama gözleri hala gölge gibiydi. Göz kapakları morluklar yüzünden, görüşünü etkiliyordu. Sırtı tamamen yanıklarla doluydu. Dudakları patlamıştı, kendine geldiğinde herşey gözünün önünden film şeridi gibi geçmişti. Resmen tekrar yaşamıştı o anları genç kadın. Yine yeniden naletler okudu kendine ölmediği için. Ne yaşama çabası ama.
Birileri bir şeyler yapıyordu, ama genç kadın tepki veremiyordu. Sadece onları izliyordu. Hemşireler önce , kumsal'ı bağlı olduğu makinelerden sökmüş daha sonra yavaşça giydirmeye başlamıştı. Daha sonra doktor, genç kadına acıdıgı için bir kaç iğne yapmıştı. Geldiği zaman anlamıştı ,şiddet mağduru oldugunu ama karşilarında, çok güçlü bir mafya vardı. O yüzden kimsenin elinden birşey gelmiyordu.
Kumsal hazır olunca, doktor dışarı çıkarak Arık'ı çağırmıştı.
"Arık Bey"
"Ne oldu? " demişti umursamaz bir tavırla, hala telefonu ile ilgileniyordu.
"Efendim, Kumsal hanım hazır"
"İyi tamam gelsin"
"Ama efendim, gelemez"
Sert ve ölümcül bakışları ile doktora dönmüştü.
"Ne demek gelemez!! " demişti öfke ile.
"Efendim, kumsal hanım ayakta duramaz. Narkoz sersemi ve şuan için ciddi agrıları ola- (yine kesmişti doktorun sözünü genç adam)
" Tamam lan!!! Çekil şurdan "
Doktoru iterek içeri girmişti.
Genç kadın, yatığı yerden içeri giren kişiyi görür görmez, yerinde geri geri gitmek istemişti ama sadece istemişti. Yaralarından dolayı bir milim bile kıpırdayamadı. Yine olduğu gibi üzerine yürüyen celladına teslim oldu.
8yıl önce flashback...
"Bak abi çok güzel değilmi? "
Elindeki bezden yapılmış bir bebeği göstererek.
"Nerden buldun sen onu lan!! "
Küçük çocuk korku ile,
"Ş..şeyy ben yaptım abi"
"Ver lan şunu!! "
"Olmaz o benim. Vermem ki" diyerek koşuyordu küçük çocuk.
Hem koşuyor hemde gülüyordu. Abisini çok seven bir kız çocugu düşünün, her hareketini oyun sandıgı hep oyunlar oynadıgını sandıgı ama hiç acımadan onun canını yakan bir abi.
Daha sonra birinin ayaklarına takılıp düştü genç kız. Ama öyle böyle değil dizleri paramparça olmuştu. Küçük çocuk, çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Dizlerinden oluk oluk kan akıyordu ama kimse elinden tutmadı.
Babasının tek yaptıgı şey, kızının yanına eğilip bezden yapılan eski püskü olan bebeği alıp şömineye atmıştı. Ve üzerine ateş atmıştı. Küçük çocuk ağlamayı kesmiş, belki dizlerinin acısını dâhi unutmuştu. Ve öylece yanan bebeği izledi. Yanaklarında kuruyan gözyaşları kaldı geriye.
Daha sonra adam yaklaştı kızına, tutu o güzel güneşin bile değmeye kıyamadığı saçlarından, derisini kaldırıyordu resmen.
Küçük çocuk öyle böyle bagırmamıştı. Tüm korumalar dahi kıza acımıştı. Kurtarmak isteseler dahi, asla karşı gelemezlerdi. Biliyorlardı Çelebi Akça ne derse o olur du.
Küçük çocuk, artık acıdan bayılmak üzereydi.
"B...b..babaaaa , canım acıyor" diyebilmişti.
"Canın acıyor öylemi? "
Küçük çocuk neyin ne olduğunu bilmediğinden, babasının dediği şeyin Soru bağbında sorduğunu sanmıştı.
"Evet, yanıyor lütfen yapma baba. Söz bir daha bebeklerle oynamam" demişti masumca.
Ama genç adam aldırmadan kızına tokat atarak dövmeye başlamıştı.
"Lan benden karımı aldıgın yetmiyor mu? Senin yüzünden hayatım mahvoldu, birde yapacagım işlerin dosyalarını mahvetmişsin. Bir yüzüm gülmüyor senin yüzünden nalet olası"
Diyerek daha çocuk olan kızını dövüyordu acımasızca....
Aslında o dosyalar Barbaros yüzünden mahvolmuştu. Ve o bebek asla bir bebek bile değildi. Küçük kız etrafında bulduğu bezleri bir araya getirmiş. Üzerine kalemle yüz çizdigi bir paçavraydı, o kadar.
Ama yine bir suçlu aranıyordu ve tüm yükü birinin sırtlaması gerekiyordu belkide.
Flashback end....
Devam edecek...
Oy ve yorum yapamayı unutmayın 🦋 |
0% |